uzun zamandır - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

uzun zamandır



"uzun zamandır" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
General
uzun zamandır long zf.
uzun zamandır for a long while zf.
uzun zamandır for ages zf.
uzun zamandır for a long time zf.
uzun zamandır long since zf.
uzun zamandır lang syne [scotland] zf.
Idioms
uzun zamandır for the duration expr.

"uzun zamandır" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 60 sonuç

Türkçe İngilizce
General
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) aspiration i.
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) ambition i.
uzun zamandır bekar olup yeni evlenmiş erkek benedict i.
uzun zamandır tanınan kimse cousin i.
uzun zamandır bekliyor olmak wait for a long time f.
uzun zamandır beklemek wait for a long time f.
uzun zamandır süren long standing s.
uzun zamandır beklenen long-awaited s.
uzun zamandır terk edilmiş long-abandoned s.
uzun zamandır gidilmemiş long-abandoned s.
uzun zamandır bilinen old s.
uzun zamandır kullanılan old s.
çok uzun zamandır for a long time zf.
çok uzun zamandır overlong zf.
Phrasals
uzun zamandır kullanılmayan bir şeyi kullanmak dust up f.
Phrases
çok uzun zamandır in ages expr.
Colloquial
(sporda) beklenilenden uzun zamandır süregelen başarısızlık drought i.
(sporda) beklenilenden uzun zamandır süregelen başarısızlık drouth i.
uzun zamandır bekliyor olmak have been waiting for a long time f.
uzun zamandır kullanılmasına rağmen iyi durumda olmak wear well f.
uzun zamandır tartışıyor olmak be at it f.
çok uzun zamandır since forever zf.
uzun zamandır görüşemiyoruz long time, no hear expr.
uzun zamandır sesin soluğun çıkmıyor long time, no hear expr.
uzun zamandır olduğu gibi as we know it expr.
seni uzun zamandır görmüyorum haven't seen you in a long time expr.
sizi uzun zamandır görmüyorum haven't seen you in a long time expr.
seni uzun zamandır görmüyorum haven't seen you in a month of sundays expr.
sizi uzun zamandır görmüyorum haven't seen you in a month of sundays expr.
Idioms
uzun süredir/zamandır beklenen para long-awaited money i.
uzun zamandır oynanan eser, oyun, gösteri, müzikal old warhorse i.
uzun zamandır kullanılmamış olmak collect dust f.
(eşya, alet) uzun zamandır el değmemiş olmak collect dust f.
uzun zamandır/süredir before the rinderpest [south africa] zf.
uzun zamandır/süredir since the rinderpest [south africa] zf.
çok uzun zamandır/süredir since adam was a boy zf.
çok uzun zamandır since hitler was a corporal zf.
çok uzun zamandır in donkey's ears expr.
çok uzun zamandır in donkeys expr.
çok uzun zamandır since hector was a pup [old-fashioned] expr.
çok uzun zamandır for a coon's age expr.
Speaking
birbirimizi uzun zamandır tanırız we go back a long time expr.
birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz we've known each other for a long time expr.
duygularım hakkında uzun zamandır konuşmadım I haven't talked about my feelings for a long time expr.
görüşemedik uzun zamandır long time no see expr.
nasılsın, uzun zamandır seni görmedim how are you, i have not seen you for long time expr.
seni uzun zamandır tanırım I've known you a long time expr.
seni uzun zamandır göremiyorum I have not seen you for long a time expr.
sizi uzun zamandır görmüyorum I haven't seen you in a long time expr.
seni uzun zamandır görmüyorum I haven't seen you in a long time expr.
seni uzun zamandır tanıyorum I've known you a long time expr.
uzun zamandır görüşemedik it's been a long time since we talked expr.
uzun zamandır bunu sana vermek istiyordum I've wanted to give this to you for a long time expr.
uzun zamandır görüşemedik long time no see expr.
uzun zamandır görüşemiyoruz long time no see expr.
Law
(ingiltere'de) uzun zamandır kullanılmayan bir mahkeme court of audience i.
Medical
uzun zamandır çeken long-suffering s.
Astronomy
jüpiter'in ekvatorunun güneyinde uzun zamandır bulunan ve atmosferdeki antisiklonik bir karmaşa olduğu tespit edilen büyük bir cisim great red spot i.
Botanic
gelişmemiş veya uzun zamandır uykuda olup büyüme potansiyeli taşıyan sürgünler latent buds i.
Modern Slang
havaalanında uzun zamandır görmediği biriyle kavuşup içten bir şekilde sarılma airport hug i.