yerin içine - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yerin içine



"yerin içine" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
yerin içine to ground expr.

"yerin içine" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 65 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çevrelenmiş bir yerin etrafına veya içine yerleştirme circumposition i.
birini çekmek (bir yerin içine) pull someone in f.
çevrelenmiş bir yerin etrafına veya içine yerleştirmek circumpose f.
hangi yerin içine whereinto bağ.
Phrasals
bir şeyi bir şeyin/yerin içine atmak pitch something in f.
birini bir yerin içine çekmek pull someone in f.
birini bir yerin içine çekmek pull someone into something f.
bir şeyi bir şeyin/yerin içine atmak pitch something into something f.
bir şeyi bir şeyin/yerin içine atmak throw something into something f.
(bir yerin içine kadar) uzanmak extend into something f.
(su vb) (bir yerin içine) sızmak seep in (to something) f.
(bir yerin içine kadar) uzanmak project into something f.
bir şeyi belirli bir yerin/kutucuğun içine büyük matbaa harfleriyle yazmak print something in something f.
birini/bir şeyi bir yerin içine koymak enclose someone or something (with)in something f.
(birini/bir canlıyı) bir şeyin/yerin içine çekmek entice (someone or something) into (something) f.
yer yarılıp yerin içine girmek vanish from (something) f.
yer yarılıp yerin içine girmek vanish from something f.
(birinin/bir şeyin bir yerin/bir şeyin) içine girmesini sağlamak get into (someone or something) f.
(bir yerin/şeyin) içine girmek go into (something) f.
(bir şeyi) bir yerin içine yönlendirmek head into (something) f.
(bir şeyi) bir yerin içine doğru hareket ettirmek/ilerletmek head into (something) f.
(birini) bir yerin içine yönlendirmek head into (someone) f.
(birini) bir yerin içine doğru hareket ettirmek/ilerletmek head into (someone) f.
(bir şeyin/yerin) içine fırlamak rocket into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine füze gibi dalmak rocket into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine roket gibi dalmak rocket into (something or some place) f.
hızla (bir şeyin/yerin) içine dalmak rocket into (something or some place) f.
hızla (bir şeyin/yerin) içine girmek rocket into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine fırlatmak rocket into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine füze gibi göndermek rocket into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine roket gibi göndermek rocket into (something or some place) f.
hızla (bir şeyin/yerin) içine fırlatmak rocket into (something or some place) f.
bir şeyi (kablo, boru) bir yerin/şeyin içine kadar getirmek run something into something f.
bir şeyi (kablo, boru) bir yerin/şeyin içine kadar getirmek run something in f.
(bir şeyi bir şeyin/yerin) içine koymak pack (something) into (something or some place) f.
bir yerin/çatlağın içine bastırmak press in f.
(bir şeyin/yerin) içine dalmak stumble into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine doğru kaybolup gitmek vanish into (something or some place) f.
(bir yerin) içine koşmak tear into (some place) f.
bir yerin içine koşmak tear into a place f.
(birini/bir hayvanı) korkutup bir şeyin/yerin içine kaçırmak frighten someone (or an animal) into something f.
(birini/bir hayvanı) korkutup bir şeyin/yerin içine kaçırmak frighten someone or an animal in f.
(birini/bir şeyi bir yerin) içine doğru kovalamak chase (someone or something) into (some place) f.
(birini/bir şeyi bir yerin) içine doğru kovalamak chase (someone or something) in (some place) f.
bir yerin içine doğru kovalamak chase in some place f.
birini bir şeyin/yerin içine göndermek send someone into something f.
birini bir şeyin/yerin içine göndermek send someone in f.
korkutup bir şeyin/yerin içine kaçırmak frighten into f.
(bir şeyin/bir yerin) içine akmak pour into (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) içine yağmak pour into (something or some place) f.
(birini bir şeyin/bir yerin) içine çekmek pull (one) into (some place or thing) f.
(bir şeyin/bir yerin) içine almamak screen out of (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) içine koymak/yerleştirmek slip into (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) içine taşmak spill into (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) içine taşmak spill out into (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) içine taşmak spill over into (something or some place) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin/bir yerin) içine sokmak take (someone or something) into (something or some place) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin/bir yerin) içine getirmek take (someone or something) into (something or some place) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin/bir yerin) içine almak take (someone or something) into (something or some place) f.
(bir yerin) içine doluşmak throng into (some place) f.
Phrases
(bir şeyin/yerin) içine sığışmak worm into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine sürünerek girmek worm into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine emekleyerek girmek worm into (something or some place) f.
Idioms
bir yerin içine girmek get inside something f.
(utançtan) yerin dibine girmek istemek (yer yarılsaydı da içine girseydim) want to curl up and die f.