Tureng - cut - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	cut	kesmek	v.
	These dull scissors can't even cut paper properly. Bu kör makaslar kağıdı bile düzgün kesemiyor. Cut the document and paste it into the desktop. Belgeyi kesin ve masaüstüne yapıştırın. To draw a triangle, you should draw three lines that cut each other. Bir üçgen çizmek için birbirini kesen üç çizgi çizmelisiniz. We need a knife to cut the cake. Pastayı kesmek için bir bıçağa ihtiyacımız var. She cuts her hair on her own. Saçını kendi kesiyor. Then we shall engage in some more of the good old cut and thrust, and we shall revel in it. O zaman biraz daha eski güzel kesip biçmeye girişeceğiz ve bundan zevk alacağız. Let me cut a long story short. Uzun bir hikayeyi kısa kesmeme izin verin. Let us cut the red tape and get the aid moving! Bürokrasiyi keselim ve yardımları harekete geçirelim! How odd it is to set the objective of eradicating poverty and, at the same time, cut funds for development aid. Yoksulluğu ortadan kaldırma hedefini belirleyip aynı zamanda kalkınma yardımı fonlarını kesmek ne kadar garip. I fail to understand why the Council wishes to cut the programme's funding. Konseyin programın finansmanını neden kesmek istediğini anlayamıyorum. The wall cuts through the University of Aboudis, near Jerusalem. Duvar Kudüs yakınlarındaki Aboudis Üniversitesi'ni kesmektedir. It cuts through the very heart of Bethlehem. Beytüllahim'in tam kalbini kesiyor. To cut resources for these regions is to play a dangerous game with popular feeling. Bu bölgeler için kaynakları kesmek, halkın duygularıyla tehlikeli bir oyun oynamaktır. You cut the tape for the launch of the euro. Euro'nun lansmanı için kurdeleyi siz kestiniz. It is powerful enough to cut through rocks. Kayaları kesebilecek kadar güçlüdür. In the morning, it shall blossom and pass away; in the evening, he shall cut it off, and it shall wither. Sabahleyin çiçek açacak ve solacak; akşamleyin onu kesecek ve kuruyacak. I thought so till I cut my finger the first time. İlk kez parmağımı kesene kadar öyle sanıyordum. I thought so till I cut my finger the first time. İlk seferinde parmağımı kesene kadar ben de öyle sanıyordum. Today he cut his finger, therefore he cannot play the piano very well. Bugün parmağını kesti, bu yüzden piyanoyu iyi çalamıyor. It's easier to cut wood with the grain. Tahtayı damar yönünde kesmek daha kolaydır. Have you ever cut a tree with an ax? Sen hiç balta ile ağaç kestin mi? Tom cut his finger on the broken glass. Tom kırık bardakla parmağını kesti. I cut a branch from the tree. Ağaçtan bir dal kestim. The boy cut the cake in two. Çocuk, pastayı ikiye kesti. Tom grabbed his knife and cut the rope. Tom bıçağını aldı ve ipi kesti. Tom has cut my hair several times. Tom saçımı birkaç kez kesti. Have you ever cut your finger with a knife? Hiç bıçakla parmağınızı kestiniz mi? I cut the rope. İpi kestim. The thief cut the telephone lines before breaking into the house. Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş. He cut his sister a piece of bread. O, kız kardeşine bir parça ekmek kesti. She cut a picture out of the book. Kitaptan bir resim kesmiş. He cut the envelope open. Zarfı kesip açtı. Shall I cut the onion? Soğanı keseyim mi? I don't cut her hair. Onun saçını kesmiyorum. Tom cut his finger with a knife. Tom bıçakla parmağını kesti. Don't worry, cutting your hair doesn't hurt. Merak etmeyin, saçınızı kesmek acı vermez. I cut myself with a hacksaw. Bir demir testeresi ile kendim kestim. We need to cut red tape. Kırmızı bandı kesmemiz gerekiyor. He cut his finger with the knife. Bıçakla parmağını kesti. Give me a knife to cut this string with. Şu ipi kesmem için bana bir bıçak ver. I cut the tape. Bandı kestim. I cut myself this morning. Bu sabah kendimi kestim. He cut away the dead branches from the tree. Ağaçtaki ölü dalları kesti. He cut a twig from the tree with his knife. O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti. He cut the meat with a knife. Eti bıçakla kesti. I cut my little finger peeling potatoes. Patates soyarken serçe parmağımı kestim. We cut away all the grass and weeds around the church. Biz kilisenin etrafındaki bütün çimenleri ve yabani otları kestik. Tom cut the wire and defused the bomb. Tom kabloyu kesti ve bombayı etkisiz hale getirdi. I cut myself with the knife right after I sharpened it. Bıçağı biledikten hemen sonra kendimi kestim. The barber cut my hair. Berber saçımı kesti. I cut myself with a knife while I was making dinner. Yemek hazırlarken kendimi bıçakla kestim. I've cut my finger. Parmağımı kestim. Why are you cutting the fruits? Neden meyveleri kesiyorsun? Tom cut the cake in half. Tom pastayı ikiye kesti. Did you cut the paper? Kağıdı kestin mi? Tom cut his hand when he fell. Tom düştüğünde elini kesti. The barber cut his hair. Berber saçını kesti. Do you use fingernail clippers to cut your toenails? Ayak tırnaklarını kesmek için tırnak makası kullanıyor musun? These scissors cut well. Bu makas iyi kesiyor. Grant wanted to cut the supply lines between the two cities. Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu. Tom cuts my hair. Tom saçımı keser. I cut myself with a hacksaw. Demir testeresiyle kendimi kestim. I can't cut my nails and do the ironing at the same time! Aynı anda tırnaklarımı kesip ütü yapamam! I won't cut corners. Köşeleri kesmeyeceğim. Tom cut the apple in two. Tom elmayı iki parçaya kesti. I cut my finger peeling potatoes. Patatesleri soyarken parmağımı kestim. Carpenters cut wood. Marangozlar odun kesti. Do you use fingernail clippers to cut your toenails? Ayak tırnaklarını kesmek için tırnak makası kullanır mısın? I just cut my finger. Ben az önce parmağımı kestim. Tom accidentally cut his finger with a knife while chopping carrots. Tom havuç doğrarken yanlışlıkla parmağını bıçakla kesti. Tom cut himself shaving. Tom tıraş olurken kendini kesmiş. Tom used his knife to cut the rope. Tom halatı kesmek için bıçağını kullandı. Hick the woodcutter cuts wood. Oduncu Hick odun keser. You've cut my hair too short. Saçımı çok kısa kestin. I cut the rope. Halatı kestim. That knife wasn't sharp and I couldn't cut the meat with it, so I resorted to using my pocket knife. Bıçak keskin değildi ve eti onunla kesemedim, bu yüzden çakımı kullanmaya başvurdum. He cut the rope with his teeth. O, dişleriyle ipi kesti. Sami humiliated Layla by cutting her hair. Sami onun saçlarını keserek Leyla'yı küçük düşürdü. Someone has cut my kite string. Birisi uçurtmamın ipini kesti. I think that girl cut her hair to give herself a new look. Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum. Tom used the new knife Mary had given him to cut the vegetables. Tom sebzeleri kesmek için Mary'nin ona verdiği yeni bıçağı kullandı. Tom cut me off. Tom sözümü kesti. Tom used his pocketknife to cut the rope. Tom ipi kesmek için çakısını kullandı. Tom cut his finger on a piece of glass. Tom parmağını bir cam parçasıyla kesti. Tom cut my hair. Tom saçımı kesti. I cut my hair this morning. Bu sabah saçımı kestim. I'm cutting my trip short. Seyahatimi kısa kesiyorum. He cut him short by saying no. Hayır diyerek onu kısa kesti. Tom accidentally cut his hand when he was slicing carrots. Tom havuç keserken yanlışlıkla elini kesti. Tom accidentally cut himself while peeling an apple. Tom elma soyarken yanlışlıkla kendini kesti. If you do that to me, I will cut your throat. Eğer bana böyle yaparsan boğazını keserim. Lend me something with which to cut this. Bana bunu kesmek için ödünç bir şey ver. My father cut wood with a saw. Babam testere ile odun kesti. Don't cut the cake with a knife. Pastayı bıçakla kesmeyin. Sami humiliated Layla by cutting her hair. Sami Layla'nın saçlarını keserek onu aşağıladı. My son tripped and cut his forehead on the corner of the coffee table. Oğlumun ayağı takıldı ve alnını sehpanın köşesi kesti. He cut his finger with the knife. O, bıçakla parmağını kesti. I have cut my finger. Parmağımı kestim. Should I cut the red wire or the green one? Kırmızı kabloyu mu yoksa yeşil olanını mı kesmem gerekiyor? Never rub your eyes after cutting a hot pepper. Bir acı biber kestikten sonra asla gözlerini ovma. I cut my finger. Parmağımı kestim. I cut myself with a knife while I was making dinner. Yemek yaparken bıçakla kendimi kestim. Tom cut himself with a razor. Tom kendini jiletle kesti. Let me cut your hair! Senin saçlarını keseyim! Could you cut it shoulder length? Omuz uzunluğunda kesebilir misiniz? I cut my finger while trying to open the package. Paketi açmaya çalışırken parmağımı kestim. She cut the apple with a knife. Elmayı bıçakla kesti. If you cut the tail off of a lizard, it will grow back. Eğer bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, tekrar büyür. When using the kitchen knife, my wife cut her finger. Mutfak bıçağını kullanırken, karım parmağını kesti. Let's cut the crap. Saçmalamayı keselim. Tom cut a branch off the tree. Tom ağaçtan bir dal kesti. Tom cut his finger on a piece of glass. Tom bir cam parçası ile parmağını kesti. It's easy to cut cheese with a knife. Peyniri bıçakla kesmek kolaydır. The chairperson cut me short. Başkan sözümü kesti. Sami's mental illness cut his modeling career short. Sami'nin akıl hastalığı onun mankenlik kariyerini kısa kesmiştir. She cut her finger on the broken glass. Kırık camla parmağını kesmiş. Tom cut an article out of the newspaper. Tom gazeteden bir makale kesti. Cheese is easy to cut with a knife. Peyniri bıçakla kesmek kolaydır. I cut class. Dersi kestim. How did you cut your hand? Elini nasıl kestin? After cutting habanero peppers, be careful not to rub your eyes. Habanero biberlerini kestikten sonra gözlerinizi ovuşturmamaya dikkat edin. This knife won't cut well. Bu bıçak iyi kesmiyor. Klava cuts her expenditures. Klava harcamalarını kesiyor. You've cut my hair too short. Saçımı çok kısa kesmişsin. Where did you cut them? Onları nerede kestiniz? Banks are cutting lending to industrial borrowers. Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor. This guy cut Tom off, and Tom gave him the finger. Bu adam Tom'un önünü kesti ve Tom da ona parmağını gösterdi. Tom cut the apple in half with his knife. Tom bıçakla elmayı ikiye kesti. I cut my little finger peeling potatoes. Patates soyarken küçük parmağımı kestim. Finish cutting the paper. Kağıdı kesmeyi bitir. I don't want to cut anything. Hiçbir şeyi kesmek istemiyorum. Tom cut himself while he was shaving. Tom tıraş olurken kendini kesti. These scissors don't cut well. Bu makas iyi kesmiyor. Tom cut Mary off before she could say anything about what happened. Tom, Mary ne olduğu hakkında bir şey söyleyemeden sözünü kesti. Tom cut the wrong wire. Tom yanlış kabloyu kesti. Tom cut Mary's hair. Tom Mary'nin saçını kesti. Mother cut the cheese with a knife. Anne bir bıçakla peyniri kesti. Banks are cutting lending to industrial borrowers. Bankalar endüstriyel borçlanıcılara kredi vermeyi kesiyor. Pharamp cut the cake in two. Pharamp pastayı ikiye kesti. Tom cut himself while slicing onions. Tom soğanları dilimlerken kendini kesti. Tom tried to cut me off. Tom yolumu kesmeye çalıştı. I'm cutting my trip short. Ben gezimi kısa kesiyorum. I cut ties with him. Onunla ilişiğimi kestim. I need a pair of scissors to cut this paper. Bu kağıdı kesmek için bir makasa ihtiyacım var. I cut myself on some broken glass. Kırık bir bardakla kendimi kestim. We cut the pie in two. Biz turtayı ikiye kestik. We need to cut wasteful spending. Savurgan harcamaları kesmeliyiz. I've got to cut Tom's hair. Tom'un saçını kesmek zorundayım. Someone cut the rope. Birisi ipi kesti. Tom and his brother usually cut each other's hair. Tom ve erkek kardeşi, genellikle birbirlerinin saçını keserler. The strong wind cut the electric wires in several places. Kuvvetli rüzgar farklı yerlerde elektrik tellerini kesti. He is cutting the boy's hair. Çocuğun saçını kesiyor. I cut the tape. Kaseti kestim. Let me cut the carrots. Havuçları kesmeme izin ver. Have you ever cut your finger with a knife? Sen hiç bir bıçakla parmağını kestin mi? The hairdresser cut the guest's hair. Kuaför konuğun saçını kesti. I just cut my finger. Az önce parmağımı kestim. Tom cut himself shaving. Tom tıraş olurken kendini kesti. Tom is cutting the bread. Tom ekmeği kesiyor. I cut the paper with a pair of scissors. Kağıdı bir makasla kestim. Tom has cut his finger. Tom parmağını kesti. Tom cut himself while shaving. Tom tıraş olurken kendini kesti. Tom tried to cut through his chain. Tom zincirini kesmeye çalıştı. Tom cut himself with a knife this morning. Tom bu sabah bıçakla kendini kesti. The edge of this knife is sharp and cuts well. Bu bıçağın kenarı keskin ve iyi kesiyor. Their job is to cut the vegetables. Onların işi sebzeleri kesmek. She cut her hand with a knife. Elini bıçakla kesti. Tom cut the article out of the newspaper. Tom gazeteden makaleyi kesti. Who wants to cut the cake? Pastayı kim kesmek istiyor? We need to cut wasteful spending. Savurgan harcamayı kesmemiz gerekiyor. Who wants to cut the cake? Pastayı kim kesmek ister? Tom tried to cut his own hair. Tom kendi saçını kesmeye çalıştı. Tom accidentally cut his finger with a knife while chopping carrots. Tom havuç doğrarken yanlışlıkla bıçakla parmağını kesti. I cut myself on some broken glass. Kırık bir camla kendimi kestim. The House cut the budget for foreign aid. Meclis dış yardım bütçesini kesti. The chairperson cut me short. Başkan benim lafımı kesti. The governor cut the tape and opened the new bridge. Vali bandı kesti ve yeni köprüyü açtı. Tom cut his hand with a rusty knife. Tom paslı bir bıçakla elini kesti. My girlfriend often cuts my hair. Kız arkadaşım sık sık saçlarımı keser. He cut through Sherwood Forest. O, Sherwood Ormanını boylu boyunca kesti. I'm going to have to cut this short. Bunu kısa kesmek zorunda kalacağım. I accidentally cut myself. Ben kazara kendimi kestim. Hick the woodcutter cuts wood. Oduncu Hick odun kesiyor. I cut the article out of the magazine. Makaleyi dergiden kesip çıkardım. I need a knife to cut watermelons. Karpuz kesmek için bıçağa ihtiyacım var. Tom cut himself with his knife yesterday. Tom dün bıçağıyla kendini kesti. Mary cut her arm open. Mary kolunu kesti. My mother cut my hair too short. Annem saçımı çok kısa kesmiş. How did you cut your arm? Kolunu nasıl kestin? I cut myself shaving this morning. Bu sabah tıraş olurken bir yerimi kestim. Sami cut Layla's head off. Sami, Layla'nın kafasını kesti. Dan cut himself shaving. Dan tıraş olurken kendini kesti. She cut a picture out of the book. Kitaptan bir resim kesti. I cut a branch from the tree. Ben ağaçtan bir dal kestim. Lend me something with which to cut the string. İpi kesmek için bana bir şey ödünç ver. I cut myself this morning while shaving. Bu sabah tıraş olurken kendimi kestim. He cut the nose off. Burnunu kesmiş. Tom accidentally cut himself while peeling an apple. Tom bir elma soyarken kazara kendini kesti. He cut a twig from the tree with his knife. Bıçağıyla ağaçtan bir dal kesti. Tom cut his sister a piece of cake. Tom kız kardeşine bir parça kek kesti. She cut the cake in two. O, pastayı ikiye kesti. Yanni cut his visit short. Yanni ziyaretini kısa kesti. Will you cut it out? Bunu keser misin? I'll cut your head off! Kafanı keseceğim! Will you cut it out? Şunu kesecek misin? I cut myself this morning while shaving. Bu sabah tıraş olurken bir yerimi kestim. I stepped on something and cut my foot. Bir şeye bastım ve ayağımı kestim. Tom accidentally cut himself with his new knife. Tom yeni bıçağıyla kazara kendini kesti. The kitchen knife wasn't sharp enough to cut the meat, so I used my pocket knife. Mutfak bıçağı eti kesecek kadar keskin değildi, ben de çakımı kullandım. I cut ties with him. Onunla bağımı kestim. I cut my finger peeling potatoes. Patates soyarken parmağımı kestim. Is it true that you cut this huge tree by yourself? Bu büyük ağacı tek başına kestiğin doğru mu? Tom cuts my hair. Tom saçımı kesiyor. It's easy to cut cheese with a knife. Bıçakla peynir kesmek kolaydır. Tom cut his finger. Tom parmağını kesti. Sami cut Layla's phone lines. Sami, Layla'nın telefon hatlarını kesti. Tom cut his finger with a knife while he cut vegetables. Tom sebzeleri keserken parmağını bir bıçakla kesti. I've never cut their hair. Onların saçlarını hiç kesmedim. I didn't cut it off. Onu kesmedim. We ran out of time, so we had to cut our presentation short. Zamanımız tükendi, bu yüzden sunumumuzu kısa kesmek zorunda kaldık. Tom got holes in his socks from not cutting his toenails. Tom'un ayak tırnaklarını kesmediği için çoraplarında delikler oluştu. Have you cut your hair? Sen saçını kestin mi? I cut it into two pieces. Onu iki parçaya kestim. I cut the article out of the magazine. Ben makaleyi magazin dergisinden kestim. Mary cut herself while she was mincing onions. Mary soğan doğrarken kendini kesti. Let me cut your hair! Saçını kesmeme izin ver! He knows how to cut huge trees. O büyük ağaçları nasıl keseceğini biliyor. I shaved and cut myself. Tıraş oldum ve kendimi kestim. I will cut your fingers and tongue, Caty! Parmaklarını ve dilini keseceğim, Caty! I cut one down. Birini kestim. We must cut the red tape within the EU. AB içindeki kırmızı bandı kesmeliyiz. I almost cut myself. Neredeyse kendimi kesiyordum. Tom has cut my hair several times. Tom saçlarımı birkaç kez kesti. This knife won't cut well. Bu bıçak iyi kesmez. The edge of this knife is sharp and cuts well. Bu bıçağın ağzı keskindir ve iyi keser. I've got to cut Tom's hair. Tom'un saçını kesmem lazım. Tom cut the rope with his knife. Tom bıçağıyla ipi kesti. That knife wasn't sharp and I couldn't cut the meat with it, so I resorted to using my pocket knife. Bıçak keskin değildi ve eti onunla kesemedim, bu yüzden son çare olarak çakımı kullandım. She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children. O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi. I don't cut her hair. Onun saçını kesmem. He cut some branches off the tree. Ağaçtan birkaç dal kesti. Who cut your hair? Saçını kim kesti? Tom cut his finger and it's bleeding pretty badly. Tom parmağını kesti ve çok kötü kanıyor. Sami's mental illness cut his modeling career short. Sami'nin akıl hastalığı modellik kariyerini kısa kesti. She cut a cake in two. O pastayı ikiye kesti. The hairdresser cut the guest's hair. Kuaför misafirin saçını kesti. Tom accidentally cut himself with his new knife. Tom kazara yeni bıçağıyla kendini kesti. I cut myself shaving. Tıraş olurken kendimi kestim. Tom washed the lettuce while Mary cut the tomatoes. Mary domatesleri keserken Tom marulları yıkadı. Could you cut it shoulder length? Omuz uzunluğunda keser misiniz? Lend me something with which to cut the string. Bana ipi kesebileceğim bir şey ödünç ver. He cut some branches off the oak tree. Meşe ağacından birkaç dal kesti. I have to cut the wood. Odunu kesmek zorundayım. This knife cuts well. Bu bıçak iyi keser. If you do that to me, I will cut your throat. Bunu bana yaparsan, boğazını keserim. Have you ever cut a tree with an ax? Hiç baltayla ağaç kestin mi? Tom cut the vampire's arm off with a machete. Tom vampirin kolunu bir palayla kesti. It's not really all that difficult to cut someone's hair. Birinin saçını kesmek o kadar da zor değil. The bullet cut through an artery. Kurşun bir atardamarı kesmiş. Tom asked me to cut his hair. Tom benden saçını kesmemi istedi. This knife is so dull that it can't cut. Bu bıçak o kadar kör ki kesemiyor. Tom cut his fingers off with a big knife. Tom büyük bir bıçakla parmaklarını kesti. I have to cut Tom's hair. Tom'un saçını kesmek zorundayım. Words cut more than swords. Kelimeler kılıçtan daha fazla keser. The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife. Bıçak o kadar kördü ki eti onunla kesemedim ve çakımı kullanmak zorunda kaldım. Tom cut himself with a knife this morning. Tom bu sabah bir bıçakla kendini kesti. I don't cut their hair. Saçlarını ben kesmiyorum. Tom cut his sister a piece of cake. Tom kız kardeşine bir parça pasta kesti. I cut myself. Kendimi kestim. She's depressed and cuts herself. Depresyonda ve kendini kesiyor. Tom cut the envelope open. Tom zarfı kesip açtı. I want a knife to cut the rope with. İpi kesmek için bir bıçak istiyorum. Is it true that you cut this huge tree by yourself? Bu büyük ağacı kendi başınıza kestiğiniz doğru mu? If you're not careful with that knife, you might cut yourself. O bıçağa dikkat etmezsen, kendini kesebilirsin. I cut my hair myself. Saçımı kendim kestim. That knife cuts well. Bu bıçak iyi kesiyor. When was the last time you cut your nails? Tırnaklarını en son ne zaman kestin? Layla cut herself cutting vegetables. Leyla sebze keserken kendini kesti. Tom cut his finger with a knife while he cut vegetables. Tom sebze keserken bıçakla parmağını kesti. If you cut the tail off of a lizard, it will grow back. Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar. Who cut the melon? Kavunu kim kesti? Tom cut some branches off the apple tree. Tom elma ağacından birkaç dal kesti. I cut classes. Dersleri kestim. We cut trees with an axe. Ağaçları baltayla kesiyoruz. This knife is so dull that it can't cut. Bu bıçak o kadar kör ki kesemez. My mother cut my hair too short. Annem saçımı çok kısa kesti. I cut glass. Cam kesiyorum. He cut the advertisement out of the newspaper. Gazetedeki reklamı kesti. He cut the apple into two halves. O, elmayı ikiye kesti. Tom cut himself while slicing onions. Tom soğan doğrarken kendini kesti. I stepped on something and cut my foot. Bir şeyin üstüne bastım ve ayağımı kestim. Sami cut the sleeves of his shirt off. Sami gömleğinin kollarını kesti. Tom cut the dough. Tom hamuru kesti. Let's cut the cake now. Pastayı şimdi keselim. Tom has never cut his own children's hair. Tom kendi çocuklarının saçını hiç kesmedi. Tom said you cut your arm. Tom kolunu kestiğini söyledi. An icy blast of wind cut me to the bone. Buz gibi bir rüzgâr beni iliklerime kadar kesti. I am cutting the meat. Ben eti kesiyorum. These two lines cut across each other at right angles. Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesiyor. That knife cuts well. O bıçak iyi keser. Why don't you cut your hair? Neden saçını kesmiyorsun? He cut the nose off. O burnunu kesti. My father cut wood with a saw. Babam testere ile odun keserdi. Somebody cut the brakes. Biri frenleri kesmiş. I don't want to cut my hair. Saçımı kesmek istemiyorum. Which wire should I cut, the red one or the white one? Hangi kabloyu kesmeliyim, kırmızı olanı mı beyaz olanı mı? Tom cut the tomatoes. Tom domatesleri kesti. This guy cut Tom off, and Tom gave him the finger. Bu adam Tom'un yolunu kesti ve Tom ona el hareketi çekti. We paid someone to cut the tree down. Ağacı kesmesi için birine ödeme yaptık. He cut his sister a piece of bread. Kız kardeşine bir parça ekmek kesti. Tom cut himself. Tom kendini kesti. I didn't cut it off. Ben kesmedim. Sami tried to cut his own throat. Sami kendi boğazını kesmeye çalışmış. They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. Köpekbalığının yüzgeçlerini kesip geri kalanını okyanusa geri attılar. Tom cut the cards and started dealing. Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı. I have no knife to cut with. Kesecek bıçağım yok. I do not want to cut my wrists. Bileklerimi kesmek istemiyorum. Don't let them cut your hair off. Saçını kesmelerine izin verme. He cut the envelope open. O zarfı açmak için kesti. It's not really all that difficult to cut someone's hair. Birinin saçını kesmek gerçekten o kadar zor değil. He cut the advertisement out of the newspaper. Gazeteden reklam kesti. If you do that again, I'll come and cut your throat when you're asleep. Bunu bir daha yaparsan, sen uyurken gelip boğazını keserim. Cheese is easy to cut with a knife. Peyniri bir bıçak ile kesmek kolaydır. Grant wanted to cut the supply lines between the two cities. Grant iki şehir arasındaki ikmal hatlarını kesmek istedi. We ran out of time, so we had to cut our presentation short. Zamanımız bitti, bu yüzden sunumumuzu kısa kesmek zorunda kaldık. The knife we used to cut the bread with was sharp. Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi. The butcher is cutting the meat. Kasap eti kesiyor. She cut the tomatoes into thin slices. Domatesleri ince dilimler halinde kesti. Mary hasn't cut the meat yet. Mary henüz eti kesmedi. He cut some branches off the oak tree. O, meşe ağacından bazı dallar kesti. Don't worry, cutting your hair doesn't hurt. Merak etmeyin, saçınızı kesmek acıtmaz. Tom cut the turkey with an electric knife. Tom elektrikli bıçakla hindiyi kesti. The icy wind cut us to the bones. Buz gibi rüzgar bizi iliklerimize kadar kesti. It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it. Bir ağacı büyütmek yıllar alır ama kesmek saniyeler alır. Carpenters cut wood. Marangozlar odun keser. Who cuts your hair? Saçını kim kesiyor? Tom cut his finger with a knife. Tom bir bıçakla parmağını kesti. Tom is cutting corners. Tom köşeleri kesiyor. Don't cut that wire. O kabloyu kesmeyin. Tom cut himself with a sharp knife. Tom keskin bir bıçakla kendini kesti. Tom cut his finger on the broken glass. Tom kırık camla parmağını kesti. Thank you for cutting the dead tree in my garden. Bahçemdeki ölü ağacı kestiğin için teşekkür ederim. I cut one down. Bir tane ağaç kestim. It's easier to cut wood with the grain. Odunu damarlı kesmek daha kolaydır. Tom cuts Mary's hair. Tom, Mary'nin saçını kesiyor. Tom cut Mary off. Tom Mary'yi kesti. I cut bread. Ekmeği kestim. I cut my right hand on a piece of glass. Bir cam parçasıyla sağ elimi kestim. Tom cut himself peeling an apple. Tom elma soyarken kendini kesti. Lend me something with which to cut this. Bunu kesmek için bana bir şey ödünç ver. The thief cut the telephone lines before breaking into the house. Hırsız eve girmeden önce telefon hatlarını kesmiş. He cut the rope with his teeth. İpi dişleriyle kesti. I will cut your fingers and tongue, Caty! Senin parmaklarını ve dilini keseceğim, Caty! Layla cut herself cutting vegetables. Layla sebze doğrarken kendini kesti. Tom cut his leg. Tom bacağını kesti. Sami tried to cut his own throat. Sami kendi boğazını kesmeye çalıştı. Which wire should I cut, the red one or the white one? Hangi teli kesmeliyim, kırmızı olanı mı yoksa beyaz olanı mı? He cut his finger in opening a can. Konserve açarken parmağını kesti. Tom cut himself on some broken glass. Tom kırık bir camla kendini kesti. The barber cut his hair. Berber, onun saçını kesti. The scissors won't cut anything. Makas hiçbir şeyi kesmez. Tom used his knife to cut the rope. Tom ipi kesmek için bıçağını kullandı. Words cut more than swords. Kelimeler kılıçlardan daha çok keser. Should I cut the red wire or the green one? Kırmızı kabloyu mu yoksa yeşili mi keseyim? I accidentally cut myself. Yanlışlıkla kendimi kestim. He cut the meat with a knife. O, eti bir bıçakla kesti. Tom cut himself with a knife. Tom kendini bıçakla kesti. Who cut the cake? Pastayı kim kesti? Give me a knife to cut this string with. Bana bu ipliği kesmek için bir bıçak verin. Mary cut herself while she was chopping up onions. Mary soğan doğrarken kendini kesti. Tom got holes in his socks from not cutting his toenails. Tom ayak tırnaklarını kesmediği için çorapları delindi. We paid someone to cut the tree down. Ağacı kesmesi için birine para verdik. Thank you for cutting the dead tree in my garden. Bahçemdeki ölü ağacı kestiğin için teşekkürler. The bullet cut through an artery. Kurşun atardamarı kesti. Let's cut class. Dersi keselim. Sami murdered Layla and cut her baby from her womb. Sami, Layla'yı öldürdü ve karnındaki bebeği kesti. He cut his finger in opening a can. Bir kutu açarken parmağını kesti. When using the kitchen knife, my wife cut her finger. Karım mutfak bıçağını kullanırken parmağını kesti. I had limited time to write my essay, so I cut corners here and there. Kompozisyonumu yazmak için kısıtlı zamanım vardı, bu yüzden oradan buradan kestim. Sami was forced to cut the rope, sending Layla down to her death. Sami ipi kesmek zorunda kaldı ve Layla'yı ölüme gönderdi. Tom broke a glass and cut one of his fingers. Tom bir bardak kırdı ve parmaklarından birini kesti. The kitchen knife wasn't sharp enough to cut the meat, so I used my pocket knife. Mutfak bıçağı eti kesmek için yeterince keskin değildi, bu yüzden çakımı kullandım. Who cut the cake? Keki kim kesti? Don't cut it too short in the front. Ön tarafı çok kısa kesmeyin. I cut classes again today. Bugün yine ders kestim. Where did you cut them? Onları nerede kestin? Sami fell to the ground and cut his hand. Sami yere düştü ve elini kesti. Tom cut me off. Tom beni kesti. I will use that pair of scissors to cut the yellow paper. Sarı kağıdı kesmek için o makası kullanacağım. The governor cut the tape and opened the new bridge. Vali bandı kesti ve yeni köprü açıldı. I just cut my nails. Tırnaklarımı kestim. These two lines cut across each other at right angles. Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir. I cut myself with a razor. Jiletle kendimi kestim. Has your father ever cut your hair? Baban hiç saçını kesti mi? When did you last cut your hair? En son ne zaman saçını kestin? Tom carefully cut the fabric with a pair of scissors. Tom kumaşı bir makasla dikkatlice kesti. Tom accidentally cut his hand when he was slicing carrots. Tom havuçları dilimlerken kazara elini kesti. The scissors won't cut anything. Makas bir şey kesmez. I need to find something to cut this with. Bunu kesecek bir şey bulmalıyım. Tom cut an interesting article out of the newspaper. Tom gazeteden ilginç bir makale kesti. Would you cut it out? Şunu keser misin? Someone cut the rope. Birisi ipi kesmiş. If you're not careful with that knife, you might cut yourself. O bıçağa dikkat etmezsen kendini kesebilirsin. Tom cut the article out of the newspaper. Tom gazetedeki makaleyi kesti. I cut glass. Ben cam kestim. Tom and his brother usually cut each other's hair. Tom ve kardeşi genellikle birbirlerinin saçlarını keserler. I've cut myself. Kendimi kestim. I cut my right hand on a piece of glass. Sağ elimi bir cam parçasıyla kestim. Tom cut the wire and defused the bomb. Tom teli kesti ve bombayı etkisiz hale getirdi. Tom cut his finger and it's bleeding pretty badly. Tom parmağını kesti ve oldukça kötü kanıyor. The cold wind cut me to the bone. Soğuk rüzgar beni iliklerime kadar kesti. We are cutting the wood. Tahtaları kesiyoruz. Mother cut the cheese with a knife. Annem peyniri bıçakla kesti. Never rub your eyes after cutting a hot pepper. Acı biber kestikten sonra asla gözlerini ovuşturma. We can't just cut people's salaries without giving them some warning. İnsanları uyarmadan maaşlarını kesemeyiz. We don't cut corners. Köşeleri kesmeyiz. Tom hasn't cut the tree yet. Tom henüz ağacı kesmedi. I cut myself shaving this morning. Bu sabah tıraş olurken kendimi kestim. It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it. Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer. Mary cut herself while she was mincing onions. Mary soğanları kıyarken elini kesti. Tom cut Mary's picture out of the magazine. Tom dergiden Mary'nin resmini kesti. Sami cut Layla's body up. Sami, Leyla'nın cesedini kesti. Let me cut the carrots. Havuçları keseyim. Tom tried to say something, but Mary cut him off. Tom bir şey söylemeye çalıştı ama Mary onun sözünü kesti. I have to cut the wood. Odunları kesmeliyim. Don't cut your finger. Parmağınızı kesmeyin. Why are you cutting the fruits? Meyveleri neden kesiyorsun? Tom cut himself with a razor. Tom bir jilet ile kendini kesti. Who cuts your hair? Saçınızı kim kesiyor? Tom cut the rope. Tom ipi kesti. The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife. Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakımdan faydalandım. Tom cut the tape. Tom bandı kesti. I'm going to have to cut this short. Bunu kısa kesmek zorundayım. I'd like you to cut my hair. Saçımı kesmeni istiyorum. We cut trees with an axe. Ağaçları baltayla keseriz. Tom cut himself with a knife. Tom kendini bir bıçakla kesti. My girlfriend often cuts my hair. Kız arkadaşım sık sık saçımı keser. Show More (434)
2	cut	kes	expr.
	Cut it with a knife. Onu bir bıçakla kes. Measure thrice, cut once. Üç kere ölç, bir kere kes. Cut the nonsense. Saçmalamayı kes. Cut it in half. Onu ikiye kes. Please cut the cake with a knife. Lütfen bıçakla keki kes. Cut the meat with a knife. Eti bıçakla kes. Please cut the carrots. Lütfen havuçları kes. Cut the cloth diagonally. Kumaşı çaprazlama kes. Measure twice and cut once. İki kere ölç, bir kere kes. Cut the crap! Saçmalamayı kes! Cut down that tree. O ağacı kes. Trust a woman with your secret, but cut off her tongue! Bir kadına sırrını emanet et, ama dilini kes! Cut! Kes! Cut them with a knife. Bıçakla kes. Cut the cake with a knife. Pastayı bıçakla kes. Cut the paper into two halves. Kağıdı ikiye kes. Measure twice, cut once! İki kere ölç, bir kere kes! Cut, wash and dry, please. Lütfen kes, yıka ve kurut. Cut the cloth diagonally. Kumaşı çapraz kes. Cut the potatoes. Patatesleri kes. Cut the chit-chat and get to work. Çene çalmayı kes ve işine bak. Cut the red wire. Kırmızı kabloyu kes. Measure thrice, cut once. Üç kez ölç, bir kez kes. Cut the cake with a knife. Pastayı bir bıçakla kes. Cut down the tree. Ağacı kes. Cut your fingernails. Tırnaklarını kes. Cut the crap, Layla, and tell me the truth. Saçmalamayı kes, Layla, ve bana gerçeği söyle. Cut it. Kes onu. Cut the paper in half. Kağıdı ikiye kes. Cut off the power. Elektriği kes. Wash eggplants and cut their endings. Patlıcanları yıka ve uçlarını kes. Cut down that tree. Kes şu ağacı. Take this knife and cut the top off. Bu bıçağı al ve üstünü kes. Please cut the cake with a knife. Lütfen pastayı bıçakla kes. Cut it. Şunu kes. Cut out the nonsense, will you? Saçmalamayı kes, olur mu? Cut off the gas! Gazı kes! Show More (34)
3	cut	kesinti	n.
	There will be cuts in government spending due to the economic crisis. Ekonomik kriz nedeniyle hükümet harcamalarında kesintiler olacak. A few cuts were made to make the film suitable for teenagers. Filmi gençlere uygun hale getirmek için bazı kısımlarında kesintiler yapıldı. On the other hand, our group cannot accept the cut of EUR 84 million in the CARDS Programme. Öte yandan grubumuz CARDS Programında 84 milyon Euro'luk kesintiyi kabul edemez. Making cuts hurts, but it also opens up new opportunities. Kesinti yapmak acı verir ama aynı zamanda yeni fırsatların da önünü açar. We have had to note a cut in its budget for the coming year. Önümüzdeki yıl için bütçesinde bir kesintiye gitmek zorunda kaldık. There will need to be further cuts in TACs this Christmas. Bu Noel'de TAC'larda daha fazla kesinti yapılması gerekecek. The Council had cut this area, and we would welcome it if Parliament could restore the funding here. Konsey bu alanda kesintiye gitmişti ve Parlamento buraya yeniden fon sağlayabilirse bunu memnuniyetle karşılarız. Let us hope that these will be the ones we are looking for, namely cuts in CO2. Umalım ki bunlar aradığımız meyveler olsun yani CO2'de kesintiye gidilsin. Then we will have to make cuts in places, which is perhaps not the right way to do it. O zaman bazı yerlerde kesinti yapmak zorunda kalacağız ki bu belki de doğru bir yol değildir. The price of having to make cuts in previous policies. Önceki politikalarda kesinti yapmak zorunda kalmanın bedeli. We have had to note a cut in its budget for the coming year. Önümüzdeki yıl için bütçede bir kesinti yapıldığını not etmek zorunda kaldık. Let us hope that this does not lead to further cuts in cooperation such as those we saw last year. Umarız bu durum, geçen yıl gördüğümüz gibi işbirliğinde daha fazla kesintiye yol açmaz. Those expenditure cuts led to a positive result, but also had negative affects. Bu harcama kesintileri olumlu bir sonuca yol açtı, ancak olumsuz etkileri de oldu. Priority works are at a standstill and the Council's response is further cuts. Öncelikli işler durma noktasına geldi ve Konsey'in buna yanıtı daha fazla kesinti oldu. We have seen cuts in appropriations and problems in harnessing these appropriations. Ödeneklerde kesintiler ve bu ödeneklerin kullanılmasında sorunlar gördük. Priority works are at a standstill and the Council's response is further cuts. Öncelikli işler durmuş durumda ve Konsey'in yanıtı daha fazla kesinti anlamına geliyor. And I have only mentioned the worst of the cuts at that. Ve ben sadece en kötü kesintilerden bahsettim. Let us hope that these will be the ones we are looking for, namely cuts in CO2. Umalım ki bunlar aradığımız meyveler olsun, yani CO2'de kesintiye gidilsin. The second issue is the cut in traditional policies on third countries. İkinci konu ise üçüncü dünya ülkelerine yönelik geleneksel politikalarda kesintiye gidilmesidir. Ireland, Denmark, Belgium, the Netherlands, and France have all suffered cuts. İrlanda, Danimarka, Belçika, Hollanda ve Fransa'da kesintiler yapıldı. The second issue is the cut in traditional policies on third countries. İkinci mesele, üçüncü dünya ülkelerine yönelik geleneksel politikalarda kesintiye gidilmesidir. The Council had cut this area, and we would welcome it if Parliament could restore the funding here. Konsey bu alanda kesintiye gitmişti ve Parlamento'nun bu alana yeniden kaynak aktarmasını memnuniyetle karşılarız. Are you really seriously envisaging further global cuts in public sector income and expenditure? Kamu sektörü gelir ve harcamalarında daha fazla küresel kesinti yapılmasını gerçekten ciddi olarak öngörüyor musunuz? I am also glad that we have managed to restore the cuts on the human rights and democracy line. İnsan hakları ve demokrasi hattındaki kesintileri geri getirmeyi başardığımız için de memnunum. Social welfare and healthcare costs will then come down, so allowing us to cut other forms of taxation. Böylece sosyal yardım ve sağlık hizmetleri maliyetleri düşecek ve diğer vergi türlerinde kesintiye gidilebilecektir. Berlin shrank back in fear from cutting EUR 6 billion from total expenditure of EUR 1 000 billion. Berlin, 1 000 milyar Euro'luk toplam harcamadan 6 milyar Euro'luk bir kesinti yapma korkusuyla geri adım attı. Now we have been able to prevent most of these cuts. Şimdi bu kesintilerin çoğunu önleyebildik. The resulting growth in productivity triggers further cuts in the workforce. Sonuçta ortaya çıkan verimlilik artışı, işgücünde daha fazla kesintiyi tetikler. How do women perceive cuts, and how are they affected by them? Kadınlar kesintileri nasıl algılıyor ve bunlardan nasıl etkileniyor? Correspondingly, of course, cuts must be made in the relevant Budget line. Buna bağlı olarak, elbette ilgili bütçe kaleminde kesintiler yapılmalıdır. Last year, the Council proposed a 10% across-the-board cut in Category 4. Geçen yıl Konsey, Kategori 4'te genel olarak %10'luk bir kesinti yapılmasını önermiştir. And as far as I know, for my country and region at least, these are swathing cuts. Ve bildiğim kadarıyla, en azından benim ülkem ve bölgem için, bunlar çok büyük kesintiler. The budget cuts are bound to cause some friction in the department. Bütçe kesintileri bölümde bir miktar sürtüşmeye neden olmalı. The budget cuts are bound to cause some friction in the department. Bütçe kesintileri departmanda bazı sürtüşmelere neden olacak. Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness. Birçok kişi savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini zayıflatacağından korkuyor. Budget cuts are needed. Bütçe kesintilerine ihtiyaç var. Show More (33)
4	cut	bırakmak	v.
	Why don't you cut Tom a little slack? Neden Tom'u biraz rahat bırakmıyorsun? If you want to stay a member of this club, you have to fish or cut bait. Bu kulübün bir üyesi olarak kalmak istiyorsan, lafı bırakıp icraata geçeceksin. Kelly cut physical education and went home. Kelly beden eğitimini bıraktı ve eve gitti. You should cut Tom some slack. Tom'u biraz rahat bırakmalısın. Why don't you cut Tom some slack? Niçin Tom'u rahat bırakmıyorsun? The doctor advised my father to cut down on smoking. Doktor babama sigarayı bırakmasını salık verdi. Cut Tom a break. Tom'u rahat bırak. Tom didn't cut Mary any slack. Tom Mary'yi rahat bırakmadı. Cut me some slack. Beni biraz rahat bırak. The doctor advised him to cut back on drinking. Doktor ona içmeyi bırakmasını tavsiye etti. Cut us some slack. Bizi biraz rahat bırak. She advised him to cut down on smoking. Ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti. Let's cut Tom some slack. Tom'u rahat bırakalım. Why don't you cut Tom some slack? Neden Tom'u biraz rahat bırakmıyorsun? The doctor advised him to cut down on drinking. Doktor ona içmeyi bırakmasını tavsiye etti. Cut us some slack. Bizi rahat bırak. We need to cut Tom some slack. Tom'u rahat bırakmamız gerekiyor. Let's cut him some slack. Onu biraz rahat bırakalım. Cut them some slack. Onları rahat bırak. You should cut them some slack. Onları biraz rahat bırakmalısın. Let's cut them some slack. Onları rahat bırakalım. You should cut him some slack. Onu rahat bırakmalısın. You should cut Tom some slack. Tom'u rahat bırakmalısın. Let's cut him some slack. Onu rahat bırakalım. He cut classes again. Dersleri yine bıraktı. You should cut him some slack. Onu biraz rahat bırakmalısın. Why don't you cut Tom a little slack? Neden Tom'u rahat bırakmıyorsun? Let's cut Tom some slack. Tom'u biraz rahat bırakalım. Let's cut them some slack. Onları biraz rahat bırakalım. Cut the purple prose, Tom. Edebiyat parçalamayı bırak Tom. Cut him some slack. Onu biraz rahat bırak. Cut him some slack. Onu rahat bırak. We need to cut Tom some slack. Tom'u biraz rahat bırakmalıyız. Tom didn't cut Mary any slack. Tom, Mary'yi hiç rahat bırakmadı. Cut Tom some slack. Tom'u biraz rahat bırak. Show More (32)
5	cut	kesik	n.
	There was a small cut on her finger. Parmağında küçük bir kesik vardı. If a cut is bleeding, put pressure on it. Eğer bir kesik kanıyorsa, üzerine baskı uygulayın. Tom has a nasty cut on his leg. Tom'un bacağında kötü bir kesik var. I have an infected cut on my foot. Ayağımda iltihaplı bir kesik var. It's just a cut. Bu sadece bir kesik. Put some iodine on this cut. Bu kesiğe biraz iyot sürün. The cut is no longer weeping and is starting to heal. Kesik artık ağlamıyor ve iyileşmeye başlıyor. The power has been cut off since this morning. Bu sabahtan beri elektrik kesik. An EMT put a bandage on Tom's cut. Bir acil yardım görevlisi Tom'un kesiğine bandaj yapıştırdı. That cut looks infected. O kesik enfekte olmuş görünüyor. Mother put a bandage on Jim's cut. Annem Jim'in kesiğine bandaj yapıştırdı. Tom put a bandage on Mary's cut. Tom, Mary'nin kesiğine bandaj yapıştırdı. This cut is bleeding a lot. Bu kesik çok kanıyor. You should clean that cut straight away, you don't want to get an infection! O kesiği hemen temizlemelisin, enfeksiyon kapmak istemezsin! Put some iodine on this cut. Bu kesiğe biraz tentürdiyot sür. If a cut is bleeding, put pressure on it. Bir kesik kanıyorsa, üzerine baskı uygula. The cut is no longer weeping and is starting to heal. Kesik artık iltihap akıtmıyor ve iyileşmeye başlıyor. The power has been cut off since this morning. Bu sabahtan beri elektrikler kesik. How deep are the cuts? Kesikler ne kadar derin? The cut will heal up in a few days. Kesik birkaç gün içinde iyileşecektir. Mayuko got a cut on her finger. Mayuko'nun parmağında bir kesik var. Tom has a nasty cut on his cheek. Tom'un yanağında kötü bir kesik var. That cut looks infected. Bu kesik enfeksiyon kapmış gibi görünüyor. I have a cut on my foot. Ayağımda bir kesik var. Mother put a bandage on Jim's cut. Annem Jim'in kesiğine bir bandaj koydu. I have a cut here. Buramda bir kesik var. It's just a cut. Sadece bir kesik. Tom put a bandage on Mary's cut. Tom Mary'nin kesiğine bir bandaj koydu. Show More (25)
6	cut	kesilmek	v.
	The film ends as the camera cuts away to the sunset. Film, görüntünün gün batımına doğru kesilmesiyle sona eriyor. The striking workers protested their pay cut. Grev yapan işçiler ücretlerinin kesilmesini protesto etti. The trees here were all cut down by people. Buradaki ağaçların hepsi insanlar tarafından kesildi. This is one of the trees that I want to have cut down. Bu kesilmesini istediğim ağaçlardan biri. A freshly baked cake doesn't cut easily. Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez. The meat cuts tough. Etler zor kesiliyor. They were really cut from the same cloth. Onlar gerçekten aynı kumaştan kesildi. Cheese cuts easily with a knife. Peynir, bıçakla kolayca kesilir. This meat cuts easily. Bu et kolayca kesiliyor. I got cut. Kesildim. Cheese cuts easily with a knife. Peynir, bir bıçak ile kolayca kesilir. How do you want your hair cut? Saçınızın nasıl kesilmesini istersiniz? They were really cut from the same cloth. Gerçekten aynı kumaştan kesilmişler. I got cut. Ben kesildim. The meat cuts tough. Et zor kesiliyor. The grass needs cutting. Otlar kesilmeli. This meat cuts easily. Bu et kolay kesiliyor. This grass needs cutting. Bu çimlerin kesilmesi gerekiyor. The grass needs cutting. Çimlerin kesilmesi gerekiyor. All communication with that airplane was suddenly cut off. O uçakla olan tüm iletişim aniden kesildi. He knows how to cut huge trees. Büyük ağaçların nasıl kesileceğini biliyor. This grass needs cutting. Bu çim kesilmeli. A freshly baked cake doesn't cut easily. Yeni pişmiş bir kek kolay kolay kesilmez. Show More (20)
7	cut	bölmek	v.
	The new canal cut the field into two. Yeni kanal tarlayı ikiye bölüyordu. It is powerful enough to cut through rocks. Onun kayaları ikiye bölmeye yetecek kadar gücü vardır. It is powerful enough to cut through rocks. Kayaları ikiye bölecek kadar güçlü. The boy cut the cake in two. Çocuk, pastayı ikiye böldü. Tom cut the pear in half. Tom armudu ikiye böldü. We cut the pie in two. Turtayı ikiye böldük. She cut the cake in two. Pastayı ikiye böldü. Tom cut the cake into two pieces. Tom pastayı ikiye böldü. Tom cut the apple in half. Tom elmayı ikiye böldü. Tom cut the apple in half with his knife. Tom bıçağıyla elmayı ikiye böldü. Don't cut in while others are talking. Başkaları konuşurken bölme. Cut it in half. İkiye bölün. Tom cut the pear in half. Tom, armudu yarı yarıya böldü. Cutting a cake into equal pieces is rather difficult. Bir pastayı eşit parçalara bölmek oldukça zordur. Can you cut my sandwich in half? Sandviçimi ikiye bölebilir misin? Please cut the pizza into three parts. Lütfen pizzayı üçe bölün. Pharamp cut the cake in two. Pharamp pastayı ikiye böldü. Tom cut the cake in half. Tom pastayı ikiye böldü. She cut the apple in two. Elmayı ikiye böldü. She cut a cake in two. Pastayı ikiye böldü. He cut the apple in half. Elmayı ikiye böldü. Tom cut the apple in two. Tom elmayı ikiye böldü. Show More (19)
8	cut	azaltmak	v.
	I am in favour of the notion of global emissions trading as one way of cutting greenhouse gas emissions. Sera gazı emisyonlarını azaltmanın bir yolu olarak küresel emisyon ticareti kavramını destekliyorum. The idea of decoupling aids and cutting red tape sounds appealing. Yardımların ayrıştırılması ve bürokrasinin azaltılması fikri kulağa cazip geliyor. Progress has also been made in exchanges of good practice such as cutting red tape in company creation. Şirket kurma sürecindeki bürokrasinin azaltılması gibi iyi uygulama değiş tokuşlarında da ilerleme kaydedilmiştir. I am all in favour of cutting noise and making life more pleasant, peaceful and calm. Ben gürültüyü azaltmaktan ve hayatı daha keyifli, huzurlu ve sakin hale getirmekten yanayım. We need to cut red tape. Bürokrasiyi azaltmalıyız. We should cut our losses. Kayıplarımızı azaltmalıyız. A new law is expected to cut air pollution by 60%. Yeni bir yasanın hava kirliliğini %60 oranında azaltması bekleniyor. Instead of laying off these workers, why don't we just cut their hours? Bu işçileri işten çıkarmak yerine, neden çalışma saatlerini azaltmıyoruz? We must cut the red tape within the EU. AB içindeki bürokrasiyi azaltmalıyız. The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third. Konferansta büyük güçlere silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları çağrısında bulunuldu. The new law is expected to cut air pollution by 60%. Yeni yasanın hava kirliliğini %60 oranında azaltması bekleniyor. You had better cut out the fat. Yağı azaltsan iyi edersin. The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third. Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi. He said he would cut taxes. Vergileri azaltacağını söyledi. Companies are cutting jobs. Şirketler istihdamı azaltıyorlar. We cut our living costs. Bizim yaşam giderlerini azalttık. A new law is expected to cut air pollution by 60%. Yeni bir yasanın hava kirliliğini %60 oranında azaltacağı düşünülüyor. Show More (14)
9	cut	yapmak	v.
	The necklace was cut from a stone. Kolye bir taştan yapılmıştı. The shirt is cut short at the bottom. Gömleğin alt tarafı kısa yapılmış. The musician cut her first single in 1996. Müzisyen, ilk tekli çalışmasını 1996'da yapmıştır. Tom cut the line. Tom araya kaynak yaptı. Sami cut a deal with the prosecutor. Sami savcıyla bir anlaşma yaptı. Sami hoped to cut a deal with the cops. Sami polislerle anlaşma yapmayı umuyordu. Sami hoped to cut a deal with the cops. Sami polislerle bir anlaşma yapmayı umdu. Tom cut the line. Tom sıraya kaynak yaptı. Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. Tom ofiste ne yapacağını bilmeden deli gibi koşturuyor. Cut the purple prose, Tom. Edebiyat yapma Tom. Sami hoped to cut a deal with the cops. Sami polislerle bir anlaşma yapmayı umuyordu. Show More (8)
10	cut	kısmak	v.
	We were ordered to cut marketing costs. Pazarlama maliyetlerini kısmamız yönünde talimat aldık. We need to cut spending. Harcamaları kısmalıyız. Tom has been trying to cut costs. Tom masrafları kısmaya çalışıyor. We must cut our expenses to save money. Para biriktirmek için masrafları kısmalıyız. We must cut spending. Harcamaları kısmalıyız. We managed to cut costs. Masrafları kısmayı başardık. Klava cuts her expenditures. Klava harcamalarını kısıyor. We explored all possible ways of cutting expenditures. Harcamaları kısmanın tüm makul yollarını araştırdık. We need to cut costs. Masrafları kısmamız gerek. We need to cut spending. Harcamaları kısmamız gerekiyor. Show More (7)
11	cut	asmak (ders vb'ni)	v.
	Tom cut classes again. Tom, tekrar dersleri astı. He often cuts classes on Monday and Saturday. Derslerini genellikle Pazartesi ve Cumartesi günleri asıyor. I cut classes again today. Bugün dersleri yine asıyorum. Tom often cuts classes. Tom sık sık dersleri asıyor. Tom often cuts classes. Tom sık sık dersleri asar. Tom cut classes again. Tom yine dersleri astı. Don't cut your classes so often. Derslerini bu kadar sık asma. Tom and Mary cut classes and went to the zoo. Tom ve Mary dersleri asıp hayvanat bahçesine gittiler. Show More (5)
12	cut	kesim	n.
	Real gourmets buy only the best cuts of meat. Gerçek gurmeler sadece en iyi kesim etleri alırlar. This cut will make your face look longer. Bu kesim yüzünüzü daha uzun gösterecek. The cut of the suit changes relatively the price. Takım elbisenin kesimi fiyatı nispeten değiştiriyor. Annan is wearing a daring French cut with a plunging eye slit. Annan, derin yırtmaçlı, cesur bir Fransız kesimi giyiyor. The cut of the diamond is perfect. Elmasın kesimi mükemmel. Show More (2)
13	cut	kısaltmak	v.
	Mr Martinez, you see, I have not cut short anyone's speaking time this afternoon. Bay Martinez, görüyorsunuz, bu öğleden sonra kimsenin konuşma süresini kısaltmadım. Let us cut EU law down drastically from its 85 000 pages. AB hukukunu 85.000 sayfadan büyük ölçüde kısaltalım. Mr Martinez, you see, I have not cut short anyone's speaking time this afternoon. Sayın Martinez, görüyorsunuz, bu öğleden sonra kimsenin konuşma süresini kısaltmadım. Yesterday, Wednesday, Questions to the Council were cut by 35 minutes because the agenda was so full up. Dün, Çarşamba günü, gündem çok dolu olduğu için Konsey'e yöneltilen sorular 35 dakika kadar kısaltılmıştır. We will cut back our time a little because the interpreters are working today in continuous session. Tercümanlar bugün sürekli oturumda çalıştıkları için zamanımızı biraz kısaltacağız. Show More (2)
14	cut	durdurmak	v.
	He knows how to cut the engine. Motorun nasıl durdurulacağını bilir. Cut the engine. Motoru durdurun. Cut the engine. Motoru durdur. He knows how to cut the engine. O, motoru durdurmasını bilir. He knows how to cut the engine. Motoru nasıl durduracağını biliyor. Show More (2)
15	cut	delik açmak	v.
	Tom cut a hole in the ice. Tom buzda bir delik açtı. Tom cut a hole in the fence. Tom çitte bir delik açtı. Tom cut a hole in the fence and crawled through. Tom çitte bir delik açtı ve sürünerek geçti. Tom cut a hole in the fence and crawled through. Tom çitte bir delik açtı ve sürünerek içinden geçti. Show More (1)
16	cut	tıraş etmek	v.
	I don't cut her hair. Onun saçını tıraş etmem. I don't cut their hair. Onların saçlarını tıraş etmem. Tom went to the barbershop near the hospital to get his hair cut. Tom saçını tıraş ettirmek için, hastanenin yakınındaki berbere gitti. Tom doesn't like the way his mother cuts his hair. Tom annesinin, onun saçını tıraş etme biçimini sevmez. Show More (1)
17	cut	ikiye bölünmek	v.
	In Adudis, it cuts the whole village in half. Adudis'te bütün köy ikiye bölünmüş durumda. The neighbourhood was cut in two by the highway. Mahalle otoyol tarafından ikiye bölünmüştür. The neighborhood was cut in two by the highway. Mahalle otoyol tarafından ikiye bölünmüştür. Show More (0)
18	cut	kırmak	v.
	Tom had to cut the class in order to meet us. Tom bizimle buluşabilmek için dersi kırmak zorunda kaldı. The car cut to the left. Araba sola kırdı. Tom cut school. Tom okulu kırdı. Show More (0)
19	cut	ayırmak	v.
	Cut the salmon into small pieces. Somon balığını küçük parçalara ayır. Cut the salmon into small pieces. Somonu küçük parçalara ayır. Show More (-1)
20	cut	indirmek	v.
	I've decided to cut back on eating in restaurants to only once a week in order to save some money. Biraz para biriktirmek için restoranlarda yemek yemeyi haftada bire indirmeye karar verdim. Friendship redoubles joy and cuts grief in half. Arkadaşlık neşeyi ikiye katlar ve kederi yarıya indirir. Show More (-1)
21	cut	delik	n.
	There was a small cut on the carpet. Halının üzerinde küçük bir delik vardı. Show More (-2)
22	cut	keserek yaralamak	v.
	Playing with sharp objects can be dangerous for children as they can cut themselves. Kesici aletlerle oynamak, kendilerini keserek yaralayabileceklerinden ötürü çocuklar için tehlikeli olabilir. Show More (-2)
23	cut	(uyuşturucuyu başka maddeyle karıştırıp) inceltmek	v.
	Heroin might be cut with baking soda to enhance its effect. Eroin, etkisini arttırmak için kabartma tozu ile inceltilebilir. Show More (-2)
24	cut	(iskambil destesi) ikiye ayırmak	v.
	She skillfully mixed the cards and cut the pack in two. Kartları ustaca karıştırdı ve desteyi ikiye ayırdı. Show More (-2)
25	cut	biçmek	v.
	My grandfather used to use hand tools to cut wheat and gather it. Büyükbabam buğdayı biçmek ve toplamak için el aletleri kullanırdı. Show More (-2)
26	cut	diş çıkarmak	v.
	Our baby boy cut his first tooth last week. Küçük oğlumuz geçen hafta ilk kez diş çıkardı. Show More (-2)
27	cut	yolu ortadan kesen geçit	n.
	I'll take the cut up north. Ben kuzeydeki yolu kesen geçitten giderim. Show More (-2)
28	cut	kestirmeden geçmek	v.
	They cut across the courtyard and entered his chambers. Avluyu kestirmeden geçip odasına girdiler. Show More (-2)
29	cut	kurgu	n.
	The director's cut is 30 minutes longer than the original release. Yönetmenin kurgusu orijinal sürümden 30 dakika daha uzun. Show More (-2)
30	cut	kurtarmak	v.
	They managed to cut the man free from the vehicle before it exploded. Patlamadan önce adamı araçtan kurtarmayı başardılar. Show More (-2)
31	cut	(film) montajlamak	v.
	The final cutting of the film hasn't been completed yet. Filmin son montajlaması henüz tamamlanmadı. Show More (-2)
32	cut	(büyükbaş sürüsünden hayvanı) çıkarmak	v.
	The last two pages were cut due to legal issues. Son iki sayfa yasal sorunlar nedeniyle çıkarılmştır. Show More (-2)
33	cut	kazımak	v.
	Strange figures were cut into the walls of the cave. Mağaranın duvarlarına garip figürler kazınmıştı. Show More (-2)
34	cut	saç kesimi	n.
	Women are charged much more on a cut. Kadınlardan saç kesimi için daha fazla ücret alınıyor. Show More (-2)
35	cut	pay	n.
	They did everything they could not to give me my cut. Payımı bana vermemek için ellerinden geleni yaptılar. Show More (-2)
36	cut	parça	n.
	There were 12 cuts in the new album of the band. Grubun yeni albümünde 12 parça vardı. Show More (-2)
37	cut	azaltma	n.
	My first concern is about the potential for cutting emissions. Benim ilk endişem emisyonları azaltma potansiyeli ile ilgili. Show More (-2)
38	cut	vermek	v.
	You should never cut corners on safety. Güvenlikten asla taviz vermemelisin. Show More (-2)
39	cut	sapmak	v.
	The car cut to the left. Araba sola saptı. Show More (-2)
40	cut	şekil	n.
	Do you want to get cut? Vücudunu şekle sokmak istiyor musun? Show More (-2)
41	cut	ayrılmak	v.
	The neighbourhood was cut in two by the highway. Mahalle kara yoluyla ikiye ayrıldı. Show More (-2)
42	cut	kesilmiş	adj.
	My hair is clumsily cut. Saçlarım beceriksizce kesilmiş. Show More (-2)
43	cut	dilimlemek	v.
	I cut one into slices. Ben birini dilimledim. Show More (-2)