shoulder - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
shoulder omuz n.
  • Do you need some massage on your shoulders?
  • Omuzlarına masaj yapayım mı?
  • We did not come here to provide a shoulder to cry on.
  • Biz buraya ağlanacak omuz olmaya gelmedik.
  • Last year, late season, I started having shoulder trouble.
  • Geçen yıl, sezon sonunda, omzumda sorun yaşamaya başladım.
Show More (227)
shoulder omuzlamak v.
  • This is a political responsibility that we must shoulder.
  • Bu, omuzlamamız gereken siyasi bir sorumluluktur.
  • President-in-Office, with such a magnitude of tasks you shoulder a great burden.
  • Dönem Başkanı, bu kadar önemli bir görevle büyük bir yükü omuzluyorsunuz.
  • I also wish to mention that the EU cannot shoulder this burden alone.
  • Ayrıca AB'nin bu yükü tek başına omuzlayamayacağını da belirtmek isterim.
Show More (7)
shoulder (kuzu) kol n.
  • The shoulder of a lamb takes four hours.
  • Kuzu kol dört saatte pişer.
Show More (-2)
shoulder omzuna atmak v.
  • Addison shouldered her workout bag and went out.
  • Addison spor çantasını omzuna atıp dışarı çıktı.
Show More (-2)
shoulder üstüne almak v.
  • Mike needs to shoulder the blame for its failure.
  • Mike'ın bu başarısızlığın sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor.
Show More (-2)
shoulder soğuk davranma n.
  • Isaac gave the cold shoulder to his girlfriend.
  • Isaac kız arkadaşına soğuk davrandı.
Show More (-2)
shoulder şişe omzu n.
  • How many shots are there in the shoulder of a bottle of vodka?
  • Bir votka şişesinin omzunda kaç shot vardır?
Show More (-2)
shoulder elbisenin omuz kısmı n.
  • This dress with shoulder straps looks good on you.
  • Bu omuzdan askılı elbise sana yakıştı.
Show More (-2)
shoulder banket n.
  • This highway has a shoulder.
  • Bu otoyolda bir banket var.
Show More (-2)