| 1 |
added |
eklendi |
expr. |
|
- More families have been bereaved and more victims have been added to the tragic pages of the Middle East conflict.
- Daha fazla aile yas tuttu ve Orta Doğu çatışmasının trajik sayfalarına daha fazla kurban eklendi.
- The rest, revealed at different times, were later added to these.
- Farklı zamanlarda ortaya çıkanlar ise daha sonra bunlara eklendi.
- Why was the last sentence added five hours ago?
- Neden son cümle beş saat önce eklendi?
- Our town was added to the list of the most beautiful towns in the country.
- Şehrimiz ülkenin en güzel şehirleri listesine eklendi.
- Why was the last sentence added five hours ago?
- Son cümle neden beş saat önce eklendi?
- Numerous other enhancements were added.
- Çok sayıda başka geliştirmeler de eklendi.
- New levels were added to the game.
- Oyuna yeni seviyeler eklendi.
- More than five thousand sentences were added to Tatoeba today.
- Bugün Tatoeba'ya beş binden daha fazla cümle eklendi.
- Our town was added to the list of the most beautiful towns in the country.
- Bizim kasabamız ülkedeki en güzel kasabalar listesine eklendi.
- Numerous other enhancements were added.
- Sayısız başka iyileştirme eklendi.
Show More (7)
|
| 2 |
added |
ek |
adj. |
|
- There could be an added cost to them.
- Onlar için ek bir maliyet olabilir.
- Secondly, new products may be added to the Appendix to which the PIC procedure applies.
- İkinci olarak PIC prosedürünün uygulandığı Ek'e yeni ürünler eklenebilir.
- On the other hand, these theme parks are an added tourist attraction for the area where they are built.
- Öte yandan bu tema parkları inşa edildikleri bölge için ek bir turistik cazibe merkezidir.
- This would be an added protection for consumers.
- Bu, tüketiciler için ek bir koruma olacaktır.
- Thanks for that added information.
- Bu ek bilgi için teşekkürler.
Show More (2)
|
| 3 |
added |
ilave edilmiş |
adj. |
|
- I added a room to my house.
- Evime bir oda ilave ettim.
- Tom added sugar to his coffee.
- Tom kahvesine şeker ilave etti.
- My mother tasted the soup and added a little more salt.
- Annem çorbanın tadına baktı ve biraz daha tuz ilave etti.
- They added a woman to the committee.
- Komiteye bir kadın ilave ettiler.
Show More (1)
|
| 4 |
added |
eklenmiş |
adj. |
|
- Sentences past this ID are sentences added by contributors of Tatoeba Project.
- Bu kimlikten sonraki cümleler Tatoeba Projesi'ne katkıda bulunanlar tarafından eklenmiş cümlelerdir.
- Thanks for that added information.
- Eklenen o bilgi için teşekkürler.
Show More (-1)
|
| 5 |
added |
daha |
adj. |
|
- Not only has the summit failed to give any clarification, it has in fact added to the confusion.
- Zirve herhangi bir açıklama yapmamakla kalmadı, aslında kafa karışıklıklarını daha da arttırdı.
Show More (-2)
|
| 6 |
added |
katılmış |
adj. |
|
- Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance.
- Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.
Show More (-2)
|
