|
- You are of course aware that we, being the second arm of the budgetary authority, also have a part to play in all this.
- Elbette bütçe otoritesinin ikinci kolu olarak bizim de bu konuda bir rolümüz olduğunun farkındasınız.
- It is not an attempt to twist colleagues' arms at the eleventh hour.
- Bu, on birinci saatte meslektaşlarımızın kolunu bükme girişimi değildir.
- One of the teachers accompanying the party lost an arm.
- Partiye eşlik eden öğretmenlerden biri kolunu kaybetti.
- The coastguard must be the strong arm of the agency for maritime safety.
- Sahil güvenlik, deniz güvenliği için kurumun güçlü kolu olmalıdır.
- This refusal is part of a much broader pattern, one of keeping the United Nations at arm's length.
- Bu reddediş çok daha geniş bir kalıbın, Birleşmiş Milletler'i kol mesafesinde tutmanın bir parçasıdır.
- A conciliation commission has even been set up between the two arms of the executive.
- Yürütmenin iki kolu arasında bir uzlaşma komisyonu bile kurulmuştur.
- This refusal is part of a much broader pattern, one of keeping the United Nations at arm's length.
- Bu reddediş çok daha geniş bir kalıbın, Birleşmiş Milletleri kol mesafesinde tutmanın bir parçasıdır.
- The coastguard must be the strong arm of the agency for maritime safety.
- Sahil güvenlik, deniz güvenliği ajansının güçlü kolu olmalıdır.
- You are of course aware that we, being the second arm of the budgetary authority, also have a part to play in all this.
- Bütçe otoritesinin ikinci kolu olarak bizim de bu konuda bir rolümüz olduğunun elbette farkındasınız.
- I am talking particularly about whole-body vibration aspects, rather than hand and arm vibration.
- Özellikle el ve kol titreşiminden ziyade tüm vücut titreşiminden bahsediyorum.
- It becomes a serious issue when the arms reach their final destination.
- Kollar nihai hedeflerine ulaştığında ciddi bir sorun haline gelir.
- I got bored at the meeting and checked out until someone punched me in the arm.
- Toplantıda sıkılmıştım ve birisi koluma yumruk atıncaya kadar dalmışım.
- She reached out for my arm.
- Koluma uzandı.
- The policeman took the thief by the arm.
- Polis hırsızı kolundan tuttu.
- I feel safe in your arms.
- Kollarında güvende hissediyorum.
- My arm is killing me.
- Kolum beni öldürüyor.
- He had his arm broken during the game.
- Oyun sırasında kolu kırıldı.
- Jim sat alone with his arms folded.
- Jim kollarını kavuşturmuş tek başına oturuyordu.
- Mary crossed her arms over her chest.
- Mary kollarını göğsünde kavuşturdu.
- Tom put a bandage on Mary's arm.
- Tom Mary'nin koluna bandaj koydu.
- What's that under your arm?
- Kolunun altındaki nedir?
- Tom touched my arm.
- Tom koluma dokundu.
- Tom said you cut your arm.
- Tom kolunu kestiğini söyledi.
- Tom raised his arm.
- Tom kolunu kaldırdı.
- He held a package under his arm.
- Kolunun altında bir paket tutuyordu.
- Dan's son was in Linda's arms.
- Dan'ın oğlu Linda'nın kollarındaydı.
- You've broken your arm.
- Kolunu kırmışsın.
- The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years.
- Galaksinin Yay ve Perseus Kolları binlerce yıl boyunca keşfedilmeden kaldı.
- Let me put a fresh bandage on your arm.
- Koluna yeni bir bandaj yapıştırayım.
- A policeman was watching it, with his arms crossed.
- Bir Polis kollarını kavuşturmuş olanları izliyordu.
- Tom fell over jogging and broke his arm.
- Tom koşarken düştü ve kolunu kırdı.
- Tom crossed his arms.
- Tom kollarını kavuşturdu.
- She waved her arms in hopes of getting his attention.
- Mary de onun dikkatini çekmek için kollarını salladı.
- Tom put his arm around Mary and kissed her cheek.
- Tom kolunu Mary'ye doladı ve yanağından öptü.
- She died in his arms.
- Onun kollarında öldü.
- His arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine sürtündü.
- She threw herself into my arms.
- O, kendini benim kollarına attı.
- Mary looked at me and told me to hold her in my arms.
- Mary bana baktı ve onu kollarımda tutmamı söyledi.
- Tom put his arms around Mary.
- Tom kollarını Mary'ye doladı.
- Iron Arm Atom protected the country from danger.
- Demir Kol Atom ülkeyi tehlikelerden korudu.
- Give me your arm.
- Kolunu ver.
- Let me put a fresh bandage on your arm.
- Koluna yeni bir bandaj koyayım.
- She slipped her arm into his.
- O, kolunu onunkine geçirdi.
- I have short arms.
- Kollarım kısa.
- The policeman seized him by the arm.
- Polis onu kolundan yakaladı.
- Tom grabbed Mary's arm and pulled her towards the door.
- Tom, Mary'nin kolunu tuttu ve onu kapıya doğru çekti.
- Dan's son was in Linda's arms.
- Dan'in oğlu Linda'nın kollarındaydı.
- He took me by the arm and looked me in the eye.
- Kolumdan tuttu ve gözlerimin içine baktı.
- He raised his arm.
- Kolunu kaldırdı.
- Mary cut her arm open.
- Mary kolunu kesti.
- I broke my arm when I was a child.
- Çocukken kolumu kırmıştım.
- My arm is hurting badly.
- Kolum kötü ağrıyor.
- You broke your arm when you were a teenager, didn't you?
- Gençken kolunu kırmıştın, değil mi?
- I had an ache in my arm yesterday.
- Dün kolumda bir ağrı vardı.
- Layla has a criminal record longer than her arm.
- Leyla'nın kendi kolundan daha uzun bir sabıka kaydı var.
- Tom broke some bones in his arm and hand.
- Tom kolundaki ve elindeki bazı kemikleri kırdı.
- She died in your arms.
- Kollarında öldü.
- Tom has his arm in a cast.
- Tom'un kolu alçılı.
- It's been three weeks since Mark broke his arm.
- Mark kolunu kıralı üç hafta oldu.
- He died in your arms.
- Senin kollarında öldü.
- I have two arms and ten fingers.
- Benim iki kolum ve on parmağım var.
- Mary crossed her arms over her chest.
- Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.
- Tom is asleep in Mary's arms.
- Tom, Mary'nin kollarında uyuyor.
- He broke his arm.
- O, kolunu kırdı.
- Tom was shot in the arm.
- Tom kolundan vuruldu.
- I can barely move my arms.
- Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum.
- She crossed her arms.
- O, kollarını kavuşturdu.
- Tom escaped with a broken arm.
- Tom kırık bir kolla kaçtı.
- My arms went numb.
- Kollarım uyuştu.
- I was bitten by mosquitoes all over my arms.
- Tüm kollarım sivrisinekler tarafından ısırıldı.
- Tom felt something touch his arm.
- Tom koluna bir şeyin dokunduğunu hissetti.
- The policeman caught the man by the arm.
- Polis adamı kolundan yakaladı.
- I rocked the baby in my arms.
- Bebeği kollarımda salladım.
- Tom broke his arm playing football.
- Tom futbol oynarken kolunu kırdı.
- I saw him walking with a book under his arm.
- Onu kolunun altında bir kitapla yürürken gördüm.
- The girl flung her arms around him.
- Kız kollarını onun boynuna doladı.
- The vaccination left a funny little mark on my arm.
- Aşı kolumda komik küçük bir iz bıraktı.
- He was carrying an umbrella under his arm.
- Kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
- Tom is waving his arms.
- Tom kollarını sallıyor.
- Tom showed Mary the tattoo on his arm.
- Tom Mary'ye kolundaki dövmeyi gösterdi.
- Does your arm hurt?
- Kolun acıyor mu?
- My grandparents have smallpox vaccination scars on their arms.
- Büyük ebeveynlerimin kollarında çiçek aşısı izleri var.
- She threw her arms around her husband’s neck and kissed him.
- Kocasının boynuna kollarını attı ve onu öptü.
- Tom is the one who took the bandage off of Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolundaki bandajı çıkaran kişi.
- Tom died in Mary's arms.
- Tom, Mary'nin kollarında öldü.
- I can barely move my arms.
- Kollarımı zar zor hareket ettirebiliyorum.
- I wanted to wrap my arms around his neck.
- Kollarımı onun boynuna sarmak istedim.
- Tom has a broken arm.
- Tom'un kolu kırık.
- Tom grabbed Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolunu tuttu.
- Please let go of my arm.
- Lütfen kolumu bırak.
- You broke your arm.
- Kolunu kırmışsın.
Show More (88)
|