beach - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
beach sahil n.
  • You are most welcome on our beaches, and we will offer you our first Dutch herring with pleasure.
  • Sahillerimize hoş geldiniz ve size ilk Hollanda ringa balığımızı memnuniyetle sunacağız.
  • Once, twice, until there is oil on the North Sea beaches.
  • Bir kez, iki kez, Kuzey Denizi sahillerinde petrol bulunana kadar.
  • So do pictures of people on beaches armed with buckets and spades.
  • Sahillerde kova ve küreklerle çekilmiş insan resimleri de öyle.
Show More (422)
beach plaj n., adj.
  • Will we be closing beaches?
  • Plajları kapatacak mıyız?
  • One hundred and sixty-nine Portuguese beaches unfurled blue flags in 2003.
  • Yüz altmış dokuz Portekiz plajı 2003 yılında mavi bayrak açtı.
  • There were 47 in the Algarve alone, including one riverside beach.
  • Sadece Algarve'de biri nehir kenarı plajı olmak üzere 47 plaj vardı.
Show More (311)
beach kumsal n.
  • She lives near the beach, but she can't swim.
  • O, kumsalın yanında yaşıyor ama yüzemez.
  • She lives near the beach, but she can't swim.
  • O, kumsalın yanında yaşar ama yüzmeyi bilmez.
  • Let's walk on the beach after dinner.
  • Akşam yemeğinden sonra kumsalda yürüyelim.
Show More (19)
beach kıyı n.
  • I'd like to live near a beach.
  • Bir kıyıya yakın yaşamak isterim.
Show More (-2)