Tureng - ben - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	me	ben	pron.
	You and me, we always said that men are like dogs. Sen ve ben, daima erkekler köpeklere benzer derdik. You and me, we always said that men are like dogs. Sen ve ben her zaman erkeklerin köpeklere benzediğini söylerdik. But let me tell you something, they were incredible. Ama ben size bir şey söyleyeyim mi, müthiştiler. You are supposed to be the next president, not me. Bir sonraki başkan sen olmalısın, ben değil. Uncle Jesse, me and Steph will buy you another turtle. Jesse Amca, ben ve Steph sana başka bir kaplumbağa daha alacağız. Uncle Jesse, me and Steph will buy you another turtle. Jesse Amca, ben ve Steph sana yeni bir kaplumbağa alacağız. Marriage and me were very clearly not meant for one another. Evlilik ve ben pek birbirimiz için yaratılmamışız. You are supposed to be the next president, not me. Bir sonraki başkan siz olmalısınız, ben değil. Darling, nobody knows all of them, not even me. Sevgilim, kimse hepsini bilmiyor, ben bile. You and me, we always said that men are like dogs. Sen ve ben, her zaman erkeklerin köpekler gibi olduğunu söyleriz. Uncle Jesse, me and Steph will buy you another turtle. Jesse Amca, ben ve Steph sana bir kaplumbağa daha alacağız. What if the problem is me? Ya sorun bensem? Let me do the dirty work. Bırakın pis işleri ben yapayım. Layla and me have to get along. Layla ve ben iyi anlaşmak zorundayız. This is me? Bu ben miyim? Why does it have to be me? Neden ben olmak zorundayım? It wasn't me. O ben değildim. Are you going to tell Tom the bad news, or do you want me to? Tom'a kötü haberi sen mi söyleyeceksin yoksa ben mi söyleyeyim? Everyone except me was invited. Ben hariç herkes davet edildi. Let me be the first to congratulate you. Seni ilk tebrik eden ben olayım. Let me just finish. Ben bir bitireyim. Why always me? Niye hep ben? Let me eat this one and you can eat the other one. Ben bunu yiyeyim ve sen diğerini yiyebilirsin. Let me play the next game. Bir sonraki oyunu ben oynayayım. It could've been me. Bu ben olabilirdim. Was it me who said that? Onu söyleyen ben miydim? Everyone but me laughed. Ben hariç herkes güldü. Why always me? Neden hep ben? Let me do the cooking. Yemeği ben pişireyim. Let me have a cigarette. Ben bir sigara içeyim. It wasn't me. Ben değildim. Let me argue the case. Davayı ben tartışayım. Who is younger, him or me? Kim daha genç, o mu ben mi? Me and my family appeared on television once. Ben ve ailem bir defasında televizyona çıkmıştık. Sami said this, not me. Bunu Sami söylemişti, ben değil. Every member but me believes what he says. Ben hariç her üye onun söylediklerine inanıyor. Let me be the first to congratulate you. Seni tebrik eden ilk kişi ben olayım. It wasn't me who slammed the door. Kapıyı çarparak kapatan ben değildim. Let me carry that. Bırak ben taşıyayım. No, not me, but you! Hayır, ben değil, sen! Sami said this, not me. Bunu Sami dedi, ben değil. Let me speak to him. Ben onunla konuşayım. Let me get them. Bırakın ben alayım. You can't even tell it's me in those pictures. O resimlerdekinin ben olduğunu söyleyemezsin bile. Let me row for a while. Biraz ben kürek çekeyim. It's me again, Tom. Yine ben, Tom. Let me look into it. Bırak ben inceleyeyim. Let me go with them. Ben de onlarla gideyim. Let me go with him. Ben de onunla gideyim. Tom was persuaded, but not me. Tom ikna oldu ama ben olmadım. Let me have it. Ben alayım. Let me speak to you first. Ben önce seninle konuşayım. Let me first start with the good news. Ben önce iyi haberle başlayayım. Don't worry, you have me. Endişelenmeyin, yanınızda ben varım. My father abandoned me when I was young. Babam ben gençken beni terk etti. Let me do this. Bırak ben yapayım. You're the one who wanted to talk to Tom, not me. Tom'la konuşmak isteyen sendin, ben değil. Tom did that, not me. Bunu Tom yaptı, ben değil. My colleague filled in for me while I was sick. Meslektaşım ben hastayken yerime baktı. It wasn't me who told you to do that. Bunu yapmanı sana söyleyen ben değildim. Don't worry, you have me. Endişelenme, yanında ben varım. Me and Fadil are alike, always thinking of other people. Ben ve Fadıl birbirimize benzeriz, her zaman başkalarını düşünürüz. Well, at least let me set the table. Eh, en azından ben masayı hazırlayayım. Sami and me were best friends. Sami ve ben en iyi arkadaşlardık. Everyone except me seemed to know his name. Ben hariç herkes onun adını biliyor gibiydi. Let me explain the rules. Ben kuralları açıklayayım. Why me? Neden ben? Everyone except me knew what was going on. Ben hariç herkes neler olduğunu biliyordu. You know it wasn't me. Ben değildim, biliyorsun. Why me? Niçin ben? What makes you you and me me? Seni sen ve beni ben yapan nedir? There is nothing going on between me and Tom. Ben ve Tom arasında devam eden bir şey yok. Let me get into the car first. Arabaya önce ben bineyim. Please let me speak first. Lütfen önce ben konuşayım. Why her and not me? Neden ben değil de o? Ken is tall, not me. Ken uzundur, ben değil. How did you know he wasn't me? Onun ben olmadığını nasıl bildin? Let me deal with her. Ben onunla ilgileneyim. Let me speak to her. Ben onunla konuşayım. Let me handle everything, will you? Bırak her şeyi ben halledeyim, olur mu? Everyone was drunk, except me. Ben hariç herkes sarhoştu. Let me pay for your coffee. Kahveni ben ödeyeyim. It's just you and me now. Şimdi sadece sen ve ben. Tom and me talked at length about this subject. Tom ve ben bu konu hakkında uzun uzun konuştuk. Who's stronger, you or me? Sen mi daha güçlüsün, ben mi? Tom was pretending to be me. Tom benmişim gibi davranıyordu. Let me go now. Ben gideyim artık. It's just you and me now. Artık sadece sen ve ben varız. You've got me. Ben varım. When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me. Ben sıcakladığım zaman, bir bardak soğuk su gerçekten beni serinletir. It wasn't me who told Tom that. Tom'a bunu söyleyen ben değildim. Nobody talks to Tom except you and me. Sen ve ben hariç hiç kimse Tom'la konuşmuyor. Let me carry it. Bırak ben taşıyayım. Are you sure it was me? Onun ben olduğumdan emin misin? Why him and not me? Neden ben değil de o? Don't worry, you have me. Endişelenme, ben varım. Let me speak, please. Bırakın ben konuşayım, lütfen. Why me? Niye ben? Now, let me handle it. Şimdi, bırak ben halledeyim. You know it wasn't me. Ben olmadığımı biliyorsun. We all make mistakes, except me of course. Hepimiz hata yaparız, ben hariç tabii ki. Let me take care of that. Bırak ben halledeyim. Everyone was late but me. Ben hariç herkes geç kaldı. Tom was convinced, but not me. Tom ikna oldu ama ben olmadım. Please let me drive your new Toyota, too. Lütfen ben de senin yeni Toyota'nı kullanayım. If it's me you're talking to, it would be better if you changed the subject. Eğer konuştuğun bensem, konuyu değiştirsen iyi olur. Tom is the one who said he was too busy to help, not me. Yardım edemeyecek kadar yoğun olduğunu söyleyen kişi Tom'dur, ben değil. Let me worry about that. Bırak da bunu ben düşüneyim. You know it wasn't me. Biliyorsun ben değildim. How did you know it was me? Ben olduğumu nereden bildin? Everybody felt the earthquake, except me. Ben hariç herkes depremi hissetti. The book was given to him by me. Kitabı ona ben vermiştim. Tom is the one who said he was too busy to help, not me. Yardım edemeyecek kadar meşgul olduğunu söyleyen Tom'du, ben değil. Nobody was hungry except me. Ben hariç kimse aç değildi. How did Tom find out it was me who broke the window? Tom camı kıranın ben olduğumu nasıl öğrendi? Which is more important, me or Tatoeba? Hangisi daha önemli, ben mi Tatoeba mı? It wasn't me who insulted you. Sana hakaret eden ben değildim. Everybody did that but me. Bunu ben hariç herkes yaptı. Let me tell them. Bırak onlara ben söyleyeyim. Let me be honest with you. Ben de sana karşı dürüst olayım. No, no, it's on me. Hayır, hayır, ben hallederim. Let me do that myself. Bırak ben yapayım. You're the one who needs to go on a diet, not me. Diyete girmesi gereken kişi sensin, ben değil. Layla and me have to get along. Leyla ve ben geçinmek zorundayız. Hello, it's me, Nancy! Merhaba, ben, Nancy! Here, let me do that for you. Dur, senin yerine ben yapayım. Who is your wife, me or Tatoeba? Karın kim, ben mi yoksa Tatoeba mı? Why always me? Niye her zaman ben? My father abandoned me when I was young. Babam ben küçükken beni terk etti. Let me go with her. Ben de onunla gideyim. That wasn't me. O ben değildim. Let me try. Ben deneyeyim. If she knows it's me who sent her the present, she's not going to accept it. Eğer ona hediye gönderenin ben olduğumu biliyorsa, hediyeyi kabul etmeyecektir. Ken mistook you for me. Ken seni ben zannetti. Everybody laughed except me. Ben hariç herkes güldü. Let me talk first. Önce ben konuşayım. Let me deal with him. Bırak onunla ben ilgileneyim. Let me try! Ben deneyeyim! It wasn't me who slammed the door. Kapıyı çarpan ben değildim. I'm still me. Ben yine benim. Let me pay. Ben ödeyeyim. Let me buy you a drink, too. Ben de sana bir içki ısmarlayayım. Everybody but me was in a little group of friends. Ben hariç herkes küçük bir arkadaş grubundaydı. Everyone here except me has done that. Ben hariç buradaki herkes bunu yaptı. OK, let me drive. Pekala, bırak ben süreyim. Let me pay tonight. Bu gece ben ödeyeyim. It was Tom who did that, not me. Bunu yapan Tom'du, ben değil. Someone must have told her, but it wasn't me. Biri ona söylemiş olmalı ama ben söylemedim. Let me open this discussion. Bu tartışmayı ben açayım. Let me come to the ball; I, too, would like to dance. Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum. Ken is tall, not me. Ben değil, Ken uzun boyludur. Let me tell you what you need to say. Sana ne söylemen gerektiğini ben söyleyeyim. Everybody was singing except me. Ben hariç herkes şarkı söylüyordu. Pretend you're me. Benmişsin gibi yap. Tom called Mary and pretended to be me. Tom Mary'yi aradı ve benmişim gibi davrandı. Let me pay for your coffee. Kahvenizin parasını ben ödeyeyim. Let me get it. Ben bakayım. Let me speak to her first. Ben önce onunla konuşayım. My father always took me to school when I was young. Ben gençken, babam beni hep okula götürüyordu. Let me speak to them first. Ben önce onlarla konuşayım. Let me go in place of him. Onun yerine ben gideyim. Let me speak to him first. Ben önce onunla konuşayım. Last night, me and Tom dreamt the same dream. Dün gece, ben ve Tom aynı rüyayı gördük. Let me pay for it. Bırak parasını ben ödeyeyim. It wasn't me who translated this. Bu çeviriyi yapan ben değildim. It wasn't me who translated this. Bunu çeviren ben değildim. That's for me to decide. Buna ben karar veririm. Sami and me were best friends. Sami ve ben çok iyi arkadaştık. Let me eat this one and you can eat the other one. Bunu ben yiyeyim, sen de diğerini ye. Except for me, there wasn't a single person there. Ben hariç, orada tek bir kişi yoktu. Everyone except me knew it. Ben hariç herkes onu biliyordu. Everybody felt the earthquake, except me. Ben hariç, herkes depremi hissetti. Who's more important, me or Tatoeba? Kim daha önemlidir, ben mi yoksa Tatoeba mı? In my dream, you were me. Rüyamda, sen benmişsin. Let me deal with this. Bırak bununla ben ilgileneyim. Let me do all the talking. Bırakın ben konuşayım. It could've been me. Ben olabilirdim. Just let me do the talking. Bırak konuşmayı ben yapayım. Which is more important, me or your job? Hangisi daha önemli, ben mi, işin mi? Let me bring you up to speed. Ben seni hızlandırayım. It was Tom who kissed Mary, not me. Mary'yi öpen Tom'du, ben değil. Let me go with you. Ben de seninle geleyim. Let me come with you. Ben seninle geleyim. Just let me handle this. Bırak ben halledeyim. Who is younger, him or me? Kim daha genç, o mu yoksa ben mi? This time, it looks like it is me who is wrong. Bu sefer hatalı olan benmişim gibi görünüyor. You wouldn't be in trouble if it weren't for me. Ben olmasaydım başın belaya girmezdi. Let me speak to them. Ben onlarla konuşayım. You aren't me. Sen ben değilsin. Tom and me talked at length about this subject. Tom ve ben bu konu hakkında enine boyuna konuştuk. Let me handle things. Bırak ben halledeyim. It is all Greek to me. Ben buna Fransız kalıyorum. Someone must've told Tom, but it wasn't me. Biri Tom'a söylemiş olmalı, ama o ben değildim. You can't even tell it's me in those pictures. O resimlerdekinin ben olduğumu anlayamazsın bile. We never had much in common, you and me. Sen ve ben, hiçbir zaman çok ortak noktamız olmadı. It's just you and me. Sadece sen ve ben. Nobody knows except Tom and me. Tom ve ben hariç hiç kimse bilmiyor. Let me do the talking. Bırak ben konuşayım. How did you know about me and Tom? Ben ve Tom'u nereden biliyordun? Let me do it. Bırak ben yapayım. Let me go first. Önce ben gideyim. Me! Ben! Let me under your umbrella. Şemsiyenin altına ben de girivereyim. Let me talk to Tom first. Önce Tom'la ben konuşayım. Let me do that for you. İzin ver ben yapayım. Let me get that. Ben onu alayım. It was Tom who did that, not me. Onu yapan Tom'du, ben değil. Someone must've told Tom, but it wasn't me. Biri Tom'a söylemiş olmalıydı ama o ben değildim. How did you know it was me? Ben olduğumu nasıl bildin? Let me handle this. Bırak bunu ben halledeyim. Who's more important, me or Tatoeba? Kim daha önemli, ben mi Tatoeba mı? The apple was eaten by me. Elmayı ben yedim. It wasn't me; it was someone else. Ben değildim; başka biriydi. Let me speak to Tom first. Önce Tom'la ben konuşayım. You're not me. Sen ben değilsin. How did you know about me and Tom? Ben ve Tom'u nasıl bildin? It wasn't me who did that. Bunu yapan ben değildim. Eh, just a second, let me finish this. Eh, bir saniye, ben bunu bitireyim. Let me have the list. Bırak listeyi ben alayım. You're the one who needs to go on a diet, not me. Diyet yapması gereken kişi sensin, ben değil. Who's stronger, you or me? Kim daha güçlü, sen mi ben mi? Everyone was invited, except for me. Ben hariç herkes davetliydi. It wasn't me who told you to do that. Sana bunu yapmanı söyleyen ben değildim. Tom wouldn't be here if it wasn't for me. Ben olmasaydım Tom burada olmazdı. Let me deal with him. Ben onunla ilgileneyim. Sami sat between me and Layla. Sami ben ve Leyla'nın arasına oturdu. Let me speak first. Önce ben konuşayım. It wasn't me who told Tom that. Tom'a onu söyleyen ben değildim. It was you who told Tom, not me. Tom'a söyleyen sendin, ben değil. No, not me, but you! Hayır, ben değil, ama sen! Everybody did that but me. Ben hariç bunu herkes yaptı. Let me write down the address. Ben adresi yazayım. Let me go and buy some bread. Ben gideyim ve biraz ekmek satın alayım. Let me do the cooking. Yemekleri ben yaparım. Me and my family appeared on television once. Ben ve ailem bir kez televizyona çıktık. What makes you you and me me? Seni sen, beni ben yapan nedir? Everybody felt the earthquake, except me. Depremi herkes hissetti, ben hariç. Let me help, too. Ben de yardım edeyim. There's nothing going on between me and Tom. Ben ve Tom arasında süren bir şey yok. Last night, me and Tom dreamt the same dream. Dün gece ben ve Tom aynı rüyayı gördük. Let me handle that problem. Bırak o sorunu ben halledeyim. Let me come, too. Ben de geleyim. It's Tom who can't speak French, not me. Fransızca konuşamayan ben değil, Tom'dur. It wasn't me who started the fight. Dövüşü başlatan ben değildim. No, not me, you! Hayır, ben değil, sen! Just let me handle it, OK? Bırak ben halledeyim, tamam mı? It wasn't me; it was someone else. Ben değildim, başkasıydı. Let me come aboard. Ben gemiye geleyim. Let me be your alibi. Bırak ben senin mazeretin olayım. Everyone was invited, except for me. Ben hariç, herkes davet edildi. How did you know he wasn't me? Onun ben olmadığımı nereden bildin? Everyone was drunk, except me. Ben hariç, herkes sarhoştu. Let me talk to them. Ben onlarla konuşayım. You're the one who wanted to talk to Tom, not me. Tom'la konuşmak isteyen kişi sensin, ben değil. You and me are the same age. Sen ve ben aynı yaştayız. Let me win for once. Bir kez olsun ben kazanayım. Are you going to call Tom or do you want me to? Tom'u arayacak mısın yoksa ben mi arayayım? Let me handle Tom. Bırak Tom'u ben halledeyim. Let me have that. Ben alayım. I'm still me. Ben hâlâ benim. Let me handle this. Bırak ben halledeyim. Everyone laughed except me. Ben hariç herkes güldü. Here, let me do it. Bırak ben yapayım. You know it's me. Onun ben olduğumu biliyorsun. You and me are the same age. Sen ve ben benzer yaştayız. Let her be beautiful and let me forget her. Bırak o güzel olsun, ben de onu unutayım. It's just going to be you and me. Sadece sen ve ben olacağız. Let me take over. Bırak ben devralayım. She mistook my brother for me. O, erkek kardeşimi ben sandı. Let me do this one. Bunu ben yapayım. Let me go to the store. Ben markete gideyim. The problem isn't me. Sorun ben değilim. Let me deal with her. Bırak onunla ben ilgileneyim. You're the one who needs to go on a diet, not me. Perhiz yapması gereken sensin, ben değil. Me and Fadil are alike, always thinking of other people. Ben ve Fadıl birbirimize benziyoruz, hep başkalarını düşünüyoruz. He forced me to go. Ben gitmek zorundaydım. Let me handle it. Bırak ben halledeyim. You might want to come over and play poker with me and my friends next Friday evening. Gelecek Cuma akşamı gelip ben ve arkadaşlarımla poker oynamak isteyebilirsin. Let me pay for lunch today. Bugün öğle yemeğini ben ödeyeyim. Let me handle that. Bırak ben halledeyim. Here, let me try. Dur, ben deneyeyim. All is well with me. Ben iyiyim. Let me take the wheel. Direksiyonu ben alayım. It wasn't me who started the fight. Kavgayı başlatan ben değildim. Let me call Tom. Bırak Tom'u ben arayayım. It'll just be you and me. Sadece sen ve ben olacağız. Let me take care of this. Bırakın ben halledeyim. Let me do that. Bırak ben yapayım. Let me drive you. Seni ben götüreyim. Who cares about me? Ben kimin umurundayım ki? Tom has been pretending to be me. Tom benmişim gibi davranıyor. Let me handle Tom, OK? Bırak Tom'u ben halledeyim, tamam mı? Everybody knows it except me. Ben hariç herkes onu biliyor. Just you and me. Sadece sen ve ben. It could have been me. O ben de olabilirdim. Just let me do the talking, OK? Bırak konuşmayı ben yapayım, tamam mı? If it's me you're talking to, it would be better if you changed the subject. Eğer konuştuğunuz bensem, konuyu değiştirseniz daha iyi olur. Pretend you're me. Benmişsin gibi davran. Let me introduce it. Ben bunu tanıtayım. Just let me handle it, OK? Bırak da ben halledeyim tamam mı? Let me read the newspaper if you've finished with it. Gazeteyle işiniz bittiyse ben okuyayım. Let me go alone. Ben yalnız gideyim. The problem here isn't me. Buradaki sorun ben değilim. Are you sure it was me? Ben olduğuma emin misin? It has to be me. Ben olmalıyım. How did Tom find out it was me who broke the window? Tom camı kıranın ben olduğumu nasıl anladı? Someone must have told her, but it wasn't me. Birisi ona söylemiş olmalıydı ama o ben değildim. His name eludes me. Ben onun adını hatırlayamıyorum. Let me deal with Tom. Bırak Tom'la ben ilgileneyim. It wasn't me who translated this text. Bu metni çeviren ben değildim. You know it wasn't me. Onun ben olmadığımı biliyorsun. It's you that she loves, not me. Onun sevdiği sensin, ben değil. That's what bothers me. Ben rahatsız eden bu. Who is your wife, me or Tatoeba? Eşiniz kim, ben mi yoksa Tatoeba mı? Was it me who said that? Bunu söyleyen ben miydim? Show More (312)
2	i	ben	pron.
	I shall only mention two. Ben sadece iki tanesinden bahsedeceğim. I shall only discuss two aspects, namely the monitoring of subsidiarity and comitology. Ben sadece iki hususu, yani yetki ikamesi ve komitolojinin izlenmesini ele alacağım. I shall tackle two specific points. Ben iki spesifik noktayı ele alacağım. I am not in a position to judge, it is a question of establishing the facts. Ben yargılayacak konumda değilim, bu gerçeklerin ortaya konması meselesidir. I am not in a position to give such confirmation. Ben böyle bir teyitte bulunacak konumda değilim. I accept this; I take note of it as you do. Bunu kabul ediyorum; sizin gibi ben de not alıyorum. I shall speak on behalf of the radical delegation. Radikal delegasyon adına ben konuşacağım. I am not in favour of removing pilots from the directive. Ben pilotların direktiften çıkarılmasından yana değilim. I accept the responsibility. Ben sorumluluğu kabul ediyorum. I used to go running every day after work. Ben işten sonra her gün koşmaya giderdim. I didn't kiss anyone. Ben kimseyi öpmedim. I cried a lot. Ben çok ağladım. I created Frankenstein by my own hands. Ben Frankenstein'ı kendi ellerimle yarattım. I didn't kill those guys. O adamları ben öldürmedim. I absolutely do not like goat cheese. Ben kesinlikle keçi peynirinden hoşlanmam. I am not hungry. Ben aç değilim. I like to listen to Italian music every night. Ben her gece İtalyan müziği dinlemekten hoşlanırım. I used to know a guy that grew up in Boston. Ben Boston'da büyümüş bir adam tanırdım. I abstain from alcohol. Ben alkolden uzak duruyorum. I used to feel the same way. Eskiden ben de öyle hissederdim. I used to hate her. Ben ondan nefret ederdim. I like to learn Chinese and English. Ben Çince ve İngilizce öğrenmek istiyorum. I am not guilty! Ben suçlu değilim! I could've gone to the seaside, but I went to the mountains instead. Ben deniz kenarına gidebilirdim ama onun yerine dağlara gittim. I know a couple of Berber words myself. Ben de birkaç Berberi kelimesi biliyorum. I accepted to add Mary as a member of the club. Ben Mary'yi kulübün bir üyesi olarak eklemeyi kabul ettim. I am not interested in this. Ben bununla ilgilenmiyorum. I knew them better than you did. Ben onları senin tanıdığından daha iyi tanıyordum. I accidentally cut myself. Ben kazara kendimi kestim. I like to play golf. Ben golf oynamayı severim. I used to go to Boston when I was a kid. Ben bir çocukken Boston'a giderdim. I was just heading out. Ben de tam çıkıyordum. I didn't know about it, so don't blame me for it. Ben bunu bilmiyordum bu yüzden bunu için beni suçlama. I like to read the news. Ben haber okumaktan hoşlanırım. I crashed. Ben düştüm. I used to help Tom with his homework. Ben Tom'a ev ödevinde yardım ederdim. I could've helped you. Ben sana yardım edebilirdim. I counted the ballots. Ben oyları saydım. I was just going to suggest that you do that. Ben de tam sana bunu yapmanı önerecektim. I brought my camera, of course. Tabi ki, ben kameramı getirdim. I used to go to all of Tom's concerts. Ben Tom'un konserlerinin hepsine giderdim. I crossed the line first. Çizgiyi ilk ben geçtim. I counted to two hundred. Ben iki yüze kadar saydım. I knocked on your door to ask for help. Ben yardım istemek için kapını çaldım. I like to listen to music. Ben müzik dinlemekten hoşlanırım. I cracked the screen. Ben ekranı kırdım. I like to play Icy Tower. Ben Icy Tower oynamayı severim. I knew them personally. Ben onları şahsen tanıyordum. I crossed the line first. Önce çizgiyi ben geçtim. I accepted that a long time ago. Bunu ben uzun zaman önce kabullendim. I brought flowers. Ben çiçekler getirdim. I used to interpret dreams. Ben rüyaları yorumlardım. I used to keep a diary in English when I was a student. Ben öğrenciyken İngilizce günlük tutardım. I used to go fishing with my father when I was a child. Ben bir çocukken babamla balık tutmaya giderdim. I abstain from alcohol. Ben alkolden kaçınırım. I know a couple of Berber words myself. Ben kendim birkaç tane Berberice sözcük biliyorum. I didn't kill him. Onu ben öldürmedim. I was just going to get something to eat. Ben de tam yiyecek bir şeyler almaya gidiyordum. I used to like Boston, too. Ben de Boston'u severdim. I used to jog every day. Ben eskiden her gün koşardım. I used to eat a lot of junk food. Ben çok abur cubur yerdim. I didn't kill them. Ben onları öldürmedim. I can't stand it any longer. Ben artık buna dayanamıyorum. I know a guy named Smith. Ben Smith adında bir adam tanıyorum. I didn't kill him. Ben onu öldürmedim. I used to go out with friends every weekend. Ben her hafta sonu arkadaşlarla dışarı çıkardım. I used to go out a lot when I was younger. Ben gençken daha çok dışarı çıkardım. I knew this wouldn't work. Ben bunun işe yaramayacağını biliyordum. I used to go straight home after work. Ben işten sonra doğruca eve giderdim. I accept to write the report. Ben raporu yazmayı kabul ediyorum. I accept full responsibility for their actions. Ben onların eylemleri için tüm sorumluluğu kabul ediyorum. I didn't know any of them. Ben onların hiçbirini tanımıyordum. I like to paint with watercolors. Ben sulu boya ile boyamak istiyorum. I accept this proposal. Ben bu öneriyi kabul ediyorum. I created this. Bunu ben yarattım. I knitted a sweater for him. Ben onun için bir kazak ördüm. I knew them very well. Ben onları çok iyi tanıyordum. I used to keep a diary every day when I was young. Ben gençken her gün günlük tutardım. I am not interested in sports. Ben sporla ilgilenmiyorum. I knocked over the vase and broke it. Ben vazoya çarpıp onu kırdım. I am not ill. Ben hasta değilim. I counted. Ben saydım. I cried today. Bugün ben ağladım. I cried all night long. Ben bütün gece boyunca ağladım. I counted my money. Ben paramı saydım. I can't stand losing her. Ben onu kaybetmeye dayanamam. I counted the money. Ben parayı saydım. I crossed the line first. Haddimi ilk ben aştım. I knew we would be friends. Ben arkadaş olacağımızı biliyordum. I knew you weren't just a pretty face. Ben sadece senin güzel bir yüzün olmadığını biliyordum. I accept gifts. Ben hediye kabul ederim. I used to have crush on you. Ben sana aşıktım. I used to go horseback riding. Ben ata binmeye giderdim. I accepted the offer. Ben teklifi kabul ettim. I crossed the line first. Önce ben sınırı aştım. I brought mine. Ben kendiminkini getirdim. I was just going to say that. Ben de tam bunu söyleyecektim. I used to drive a truck. Ben kamyon sürerdim. I used to keep my room much cleaner. Ben odamı çok daha temiz tutardım. I didn't kill them. Onları ben öldürmedim. I didn't kill her. Onu ben öldürmedim. I am not in danger, I am the danger. Tehlikede olan ben değilim, tehlike benim. I like to play tennis. Ben tenis oynamayı seviyorum. I used to get good grades in French. Ben Fransızcada iyi notlar alırdım. I didn't know about that. Ben bunu bilmiyordum. I cried, too. Ben de ağladım. I knew very little about them. Ben onlar hakkında çok az şey biliyordum. I cracked the screen. Ekranı ben kırdım. I didn't ask her to come here. Ben onun buraya gelmesini istemedim. I cried out to you, hear my voice. Ben sana haykırdım, sesimi duy. I used to hang out with Tom a lot. Ben Tom'la çok takılırdım. I like to make people happy. Ben insanları mutlu etmeyi seviyorum. I am not interested in politics. Ben siyasetle ilgili değilim. I knew them well. Ben onları iyi biliyordum. I didn't kill those guys. Ben o adamları öldürmedim. I cried reading this book. Ben bu kitabı okurken ağladım. I knew you'd take Tom's side. Ben Tom'un tarafını tutacağını biliyordum. I am not in danger, I am the danger. Ben tehlikede değilim. Tehlike benim. I knew the risks. Ben riskleri biliyordum. I was just going to write a letter when he came home. Tam o eve geldiği sırada, ben de bir mektup yazacaktım. I accidentally forgot to bring the house key. Ben evin anahtarını getirmeyi yanlışlıkla unuttum. I could've done that. Ben onu yapabilirdim. I like to read books. Ben kitap okumayı severim. I am not interested in sport. Ben sporla ilgilenmiyorum. Show More (121)
3	myself	ben	pron.
	Neither the Commission nor myself have been appointed to enforce rules blindly, ignoring their limitations. Ne Komisyon ne de ben, kuralları körü körüne, sınırlarını göz ardı ederek uygulamak üzere görevlendirildik. That is unacceptable to many Members, myself included. Ben de dahil olmak üzere pek çok Üye için bu kabul edilemez. For myself and many others, it is unclear how the Convention's proposal would work in practice. Ben ve diğer pek çok kişi için Sözleşme'nin önerisinin pratikte nasıl işleyeceği belirsizdir. Neither the Commission nor myself have been appointed to enforce rules blindly, ignoring their limitations. Ne Komisyon ne de ben, kuralları körü körüne, sınırlarını göz ardı ederek uygulamak üzere atandık. General Morillon and myself are presenting a joint report on EU/Maghreb Arab Union relations. General Morillon ve ben AB/Mağrip Arap Birliği ilişkileri konusunda ortak bir rapor sunuyoruz. Lastly, others, myself included, think and say that we must grasp the nettle. Son olarak, ben de dahil olmak üzere başkaları da bu işin ucundan tutmamız gerektiğini düşünüyor ve söylüyor. Lastly, others, myself included, think and say that we must grasp the nettle. Son olarak, ben de dahil olmak üzere, başkaları da bu meselenin üzerine gitmemiz gerektiğini düşünüyor ve söylüyor. I'm kind of surprised myself. Ben de biraz şaşırdım. I'm not too certain about it myself. Ben de bu konuda pek emin değilim. I'm used to doing things by myself. Ben işleri tek başıma yapmaya alışkınım. I'm beginning to realize that myself. Bunu ben de fark etmeye başladım. I've used it myself. Bunu ben de kullandım. I'm having trouble believing it myself. Ben de inanmakta güçlük çekiyorum. I've made that same mistake myself. Aynı hatayı ben de yaptım. I'm a stranger here myself. Ben de buraya yabancıyım. I've had that same problem myself. Bu problemin aynısını ben de yaşadım. I've made the same mistake myself. Aynı hatayı ben de yaptım. I've had that same problem myself. Ben de aynı sorunu yaşadım. I've done it myself. Ben kendim yaptım. I'm all by myself. Ben tek başımayım. I'm kind of curious about that myself. Ben de merak ediyorum. I've had that same problem myself. Aynı sorunu ben de yaşadım. I'm surprised myself. Ben de şaşırdım. Show More (20)
4	one [uk]	ben	pron.
	I'll take the yellow one. Ben, sarı olanını alacağım. Then I'm not the only one. O zaman bir tek ben değilim. Show More (-1)