|
- May I borrow your curling iron?
- Saç maşanı ödünç alabilir miyim?
- However, to borrow a sporting metaphor, the ball is in the Belarus Government's court.
- Bununla birlikte, bir spor metaforunu ödünç alırsak, top Belarus Hükümetinin sahasında.
- Instead of buying books, borrow them from the library.
- Kitap satın almak yerine kütüphaneden ödünç alın.
- Students can borrow these materials free of charge.
- Öğrenciler bu materyalleri ücretsiz olarak ödünç alabilirler.
- Teens can write their own skit or borrow one from a book.
- Gençler kendi skeçlerini yazabilir veya bir kitaptan ödünç alabilirler.
- The protocol user can borrow 5 books for 30 days.
- Protokol kullanıcısı 5 kitabı 30 gün süreyle ödünç alabilir.
- I don't need to borrow your car anymore.
- Artık arabanı ödünç almama gerek yok.
- They want to borrow the Cyrus cylinder.
- Cyrus silindirini ödünç almak istiyorlar.
- You can borrow the references of other people.
- Başkalarının referanslarını ödünç alabilirsiniz.
- You may borrow this book as long as you keep it clean.
- Bu kitabı temiz tuttuğunuz sürece ödünç alabilirsiniz.
- Can I borrow it for a day?
- Bir günlüğüne ödünç alabilir miyim?
- He cannot extend the period of the magazines he borrows.
- Ödünç aldığı dergilerin süresini uzatamaz.
- Back issues of magazines may be borrowed for one week.
- Dergilerin eski sayıları bir hafta süreyle ödünç alınabilir.
- Can I borrow some from a friend?
- Bir arkadaşımdan ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow them for a day?
- Bir günlüğüne ödünç alabilir miyim?
- Hey Dad, can I borrow your car?
- Baba, arabanı ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow it from a friend?
- Bir arkadaşımdan ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow one from a friend?
- Bir arkadaşımdan ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this for a day?
- Bunu bir günlüğüne ödünç alabilir miyim?
- Classrooms are equipped with interactive whiteboards, and there is a small library at the school where students can borrow books.
- Sınıflar interaktif beyaz tahtalarla donatılmıştır ve okulda öğrencilerin kitap ödünç alabileceği küçük bir kütüphane bulunmaktadır.
- From whom did he borrow the time?
- Zamanı kimden ödünç aldı?
- Guests can borrow board games and books for free.
- Konuklar masa oyunlarını ve kitapları ücretsiz olarak ödünç alabilirler.
- He can not extend the period of the magazines he borrows.
- Ödünç aldığı dergilerin süresini uzatamaz.
- Borrow equipment or sell what you don't need.
- Ekipman ödünç alın veya ihtiyacınız olmayan şeyleri satın.
- What should I do if I lose a book I have borrowed?
- Ödünç aldığım bir kitabı kaybedersem ne yapmalıyım?
- I got a pencil you can borrow.
- Ödünç alabileceğin bir kalemim var.
- All resources can be borrowed by members.
- Tüm kaynaklar üyeler tarafından ödünç alınabilir.
- Books may be borrowed for a week.
- Kitaplar bir hafta süreyle ödünç alınabilir.
- He borrowed many elements of the design from them.
- Tasarımın birçok unsurunu onlardan ödünç aldı.
- I borrowed a guitar from a friend.
- Bir arkadaşımdan gitar ödünç aldım.
- I borrowed the candlesticks from a neighbor, or I should say, she lent them to me.
- Şamdanları bir komşumdan ödünç aldım, daha doğrusu o bana ödünç verdi.
- That night, I borrowed a book from a practitioner.
- O gece bir uygulayıcıdan bir kitap ödünç aldım.
- You can borrow eBooks from most public libraries and read them on your Kobo eReader.
- Çoğu halk kütüphanesinden eKitap ödünç alabilir ve Kobo eOkuyucunuzda okuyabilirsiniz.
- For your projects, you can borrow laptops, cameras, and other accessories at all times.
- Projeleriniz için dizüstü bilgisayar, kamera ve diğer aksesuarları her zaman ödünç alabilirsiniz.
- Books can be borrowed for one week.
- Kitaplar bir hafta süreyle ödünç alınabilir.
- Hubert runs away with the help of Antonin, who has borrowed his mother's car.
- Hubert, annesinin arabasını ödünç alan Antonin'in yardımıyla kaçar.
- You used to borrow clothes from us to look like men.
- Erkek gibi görünmek için bizden kıyafet ödünç alırdınız.
- Do you have a calculator I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir hesap makineniz var mı?
- I borrow books from the city library.
- Kitapları şehir kütüphanesinden ödünç alırım.
- Would you like to borrow my stapler?
- Tel zımbamı ödünç almak ister misin?
- Let me borrow that.
- Onu ödünç almama izin ver.
- Tom has been allowing me to borrow his bicycle every Monday.
- Tom her pazartesi onun bisikletini ödünç almama izin veriyor.
- Do you have a calculator that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim hesap makinen var mı?
- Do you have a calculator that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir hesap makineniz var mı?
- Do you have a chain saw I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir elektrikli testeren var mı?
- Do you have a chain saw I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir testereniz var mı?
- Do you have a flashlight I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?
- Do you have a flashlight I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el feneriniz var mı?
- Do you have a flashlight I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?
- I borrow books from the library.
- Kütüphaneden kitap ödünç alırım.
- Can I borrow your car?
- Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your cell phone today?
- Bugün cep telefonunu ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your cellphone, please?
- Cep telefonunu ödünç alabilir miyim, lütfen?
- Can I borrow your cellphone, please?
- Cep telefonunuzu ödünç alabilir miyim lütfen?
- Can I borrow your computer?
- Bilgisayarınızı ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your computer?
- Bilgisayarını ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your dictionary?
- Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
- At this library, you can borrow up to three books at a time.
- Bu kütüphaneden bir defada en çok üç kitap ödünç alabilirsiniz.
- May I borrow your lawnmower?
- Çim biçme makinenizi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your car keys?
- Arabanın anahtarlarını ödünç alabilir miyim?
- Dad, will you please let me borrow the car?
- Baba, lütfen arabayı ödünç almama izin verir misin?
- Can I borrow your car tonight?
- Arabanı bu akşam ödünç alabilir miyim?
- He was kind enough to let me borrow it.
- O, bunu ödünç almama izin verecek kadar kibardı.
- He was kind enough to let me borrow it.
- Ödünç almama izin verecek kadar nazikti.
- Can I borrow your car tonight?
- Bu gece arabanı ödünç alabilir miyim?
- Tom often borrows money from his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarından para ödünç alır.
- I don't need to borrow your car anymore.
- Artık arabanı ödünç almama gerek yok.
- Why do you want to borrow my car?
- Neden arabamı ödünç almak istiyorsun?
- I don't think Tom would let me borrow his car.
- Tom'un arabasını ödünç almama izin vereceğini sanmıyorum.
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
- Whose bicycle did you want to borrow?
- Kimin bisikletini ödünç almak istedin?
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Önce sana sormadan asla bir şeyini ödünç almam.
- You're welcome to borrow my car.
- Arabamı ödünç alabilirsin.
- Whose bicycle did you want to borrow?
- Kimin bisikletini ödünç almak istiyordun?
- Tell Tom that I need to borrow his car.
- Tom'a arabasını ödünç almam gerektiğini söyle.
- Could I borrow a pen?
- Bir kalem ödünç alabilir miyim?
- Tom wants to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istiyor.
- Luckily, Tom had some money I could borrow.
- Neyse ki Tom'da ödünç alabileceğim biraz para vardı.
- Could I borrow a pair of scissors?
- Bir makas ödünç alabilir miyim?
- You may borrow my car.
- Sen arabamı ödünç alabilirsin.
- May I borrow your bicycle tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra bisikletini ödünç alabilir miyim?
- Do you often borrow Tom's car?
- Tom'un arabasını sık sık ödünç alır mısın?
- You shouldn't let your girlfriend borrow your iPhone.
- Kız arkadaşının iPhone'unu ödünç almasına izin vermemelisin.
- Do you have a T-shirt I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir tişörtün var mı?
- Does Tom often borrow your car?
- Tom sık sık arabanı ödünç alır mı?
- Does Tom often borrow your car?
- Tom arabanı sık sık ödünç alır mı?
- He tried to borrow a large sum of money from them in vain.
- O boşuna onlardan büyük bir meblağ para ödünç almaya çalıştı.
- Every day, my brother borrows a new book from the library.
- Her gün, erkek kardeşim kütüphaneden yeni bir kitap ödünç alır.
- My brother borrows a new book from the library every day.
- Erkek kardeşim her gün kütüphaneden yeni bir kitap ödünç alır.
- I found a book with a red cover and decided to borrow it.
- Ben kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve onu ödünç almaya karar verdim.
- She borrows novels from Tom.
- O, Tom'dan roman ödünç alır.
- Do we have an extra one that Tom can borrow?
- Tom'un ödünç alabileceği fazladan bir tane var mı?
- It is not good to borrow money from him.
- Ondan para ödünç almak iyi değildir.
- I need to borrow your pen.
- Kalemini ödünç almam lazım.
- Tom asked me if I had a black tie he could borrow.
- Tom, ödünç alabileceği bir kravatım olup olmadığını sordu.
- Tom doesn't want to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istemiyor.
- Tom said he wants to borrow some money.
- Tom biraz para ödünç almak istediğini söyledi.
- Tom wanted to borrow my car tomorrow.
- Tom yarın arabamı ödünç almak istedi.
- Tom wanted to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istiyordu.
- Tom wanted to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istedi.
- Tom wants to borrow my car tomorrow.
- Tom yarın arabamı ödünç almak istiyor.
- Tom asked me if I had a black tie he could borrow.
- Tom bana ödünç alabileceği siyah bir kravatım olup olmadığını sordu.
- Tom often borrows books from Mary.
- Tom sık sık Mary'den kitap ödünç alır.
- I'm going to need to borrow your bicycle.
- Bisikletini ödünç almam gerekecek.
- Tell Tom I need to borrow his car.
- Tom'a arabasını ödünç almam gerektiğini söyle.
- Do you have a big bowl I can borrow?
- Ödünç alabileceğim büyük bir kasen var mı?
- Tom often borrows books from me.
- Tom sık sık benden kitaplar ödünç alır.
- Tom wants to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istiyorum.
- Do you have an extra bicycle that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim fazladan bir bisikletin var mı?
- Could I borrow your ruler?
- Cetvelini ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your ruler?
- Cetvelinizi ödünç alabilir miyim?
- Every day, my brother borrows a new book from the library.
- Kardeşim her gün kütüphaneden yeni bir kitap ödünç alıyor.
- You can borrow an umbrella if you need one.
- Eğer ihtiyacınız varsa bir şemsiye ödünç alabilirsiniz.
- You may borrow any of these books.
- Bu kitaplardan herhangi birini ödünç alabilirsiniz.
- You may borrow my car.
- Arabamı ödünç alabilirsiniz.
- You may borrow this book as long as you keep it clean.
- Bu kitabı temiz tuttuğunuz sürece ödünç alabilirsiniz.
- I have a rowboat you can borrow.
- Ödünç alabileceğin bir sandalım var.
- Would you like to borrow my stapler?
- Zımbamı ödünç almak ister misin?
- Tom said we could borrow his car.
- Tom arabasını ödünç alabileceğimizi söyledi.
- We'll use the house as collateral so we can borrow some money.
- Biraz para ödünç alabilmemiz için evi teminat olarak kullanacağız.
- I will borrow a pen.
- Bir kalem ödünç alacağım.
- I'll borrow an umbrella from somebody.
- Birinden şemsiye ödünç alacağım.
- May I borrow your lighter?
- Çakmağınızı ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your pen?
- Dolma kalemini ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your pen?
- Kalemini ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your pen?
- Kaleminizi ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your pencil?
- Kaleminizi ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your pencil?
- Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your phone?
- Senin telefonunu ödünç alabilir miyim?
- I'll borrow us some tools.
- Bize birkaç alet ödünç alacağım.
- Do you have a flashlight I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el feneriniz var mı?
- Can I borrow your hair drier?
- Saç kurutucunuzu ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your phone?
- Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?
- Would you like to borrow this book?
- Bu kitabı ödünç almak ister misin?
- Do you have a flashlight that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?
- May I borrow your radio?
- Radyonu ödünç alabilir miyim?
- Would you like to borrow this book?
- Bu kitabı ödünç almak ister misiniz?
- I need to borrow your car for a few hours.
- Birkaç saatliğine arabanı ödünç almalıyım.
- I need to borrow your pen.
- Dolma kalemini ödünç almalıyım.
- I don't think I should borrow any more money.
- Daha fazla para ödünç almam gerektiğini sanmıyorum.
- I need to borrow some money from you.
- Senden biraz para ödünç almam gerekiyor.
- I need to borrow some money to buy some medicine for my mother.
- Anneme biraz ilaç satın almak için biraz para ödünç almam gerekiyor.
- I need to borrow this broom.
- Bu süpürgeyi ödünç almam gerekiyor.
- I have a rowboat you can borrow.
- Ödünç alabileceğin bir kayığım var.
- May I borrow your radio?
- Radyonuzu ödünç alabilir miyim?
- Tom couldn't borrow as much money as he needed.
- Tom, ihtiyacı olduğu kadar çok parayı ödünç alamadı.
- Do you have a flashlight that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el feneriniz var mı?
- Do you have a French dictionary I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir Fransızca sözlüğün var mı?
- Could I borrow your shovel?
- Küreğini ödünç alabilir miyim?
- I need to borrow this broom.
- Bu süpürgeyi ödünç almam lazım.
- I need to borrow this.
- Bunu ödünç almam gerekiyor.
- I need to borrow this.
- Bunu ödünç almam lazım.
- Could I borrow your notes?
- Ben senin notlarını ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your dictionary?
- Sözlüğünüzü ödünç alabilir miyim?
- I often borrow books from the library.
- Kütüphaneden sık sık kitap ödünç alırım.
- I often borrow books from Tom.
- Ben sık sık Tom'dan kitap ödünç alırım.
- I often borrow books from Tom.
- Tom'dan sık sık kitap ödünç alırım.
- I often borrow tools from Tom.
- Tom'dan sık sık alet ödünç alırım.
- I'll borrow an umbrella from somebody.
- Birinden bir şemsiye ödünç alırım.
- We borrow German dictionaries from Pfirsichbaeumchen.
- Biz Pfirsichbaeumchen'den Almanca sözlükleri ödünç alırız.
- At this library, you can borrow up to three books at a time.
- Bu kütüphanede bir seferde en fazla üç kitap ödünç alabilirsiniz.
- May I borrow your lighter?
- Çakmağını ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your phone?
- Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?
- Do you borrow books from this library?
- Bu kütüphaneden kitap ödünç alıyor musun?
- You may borrow this book as long as you keep it clean.
- Temiz tuttuğun sürece bu kitabı ödünç alabilirsin.
- Who gave Tom permission to borrow my bicycle?
- Bisikletimi ödünç almak için Tom'a kim izin verdi?
- Tom has been allowing me to borrow his bicycle every Monday.
- Tom her Pazartesi bisikletini ödünç almama izin veriyor.
- Tom let me borrow his car.
- Tom arabasını ödünç almama izin verdi.
- Can I borrow your digital camera tonight?
- Bu gece senin dijital kameranı ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow a pencil?
- Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?
- Do you borrow books from this library?
- Bu kütüphaneden kitap ödünç alıyor musunuz?
- Could I borrow a pencil?
- Bir kalem ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow this book for a few days?
- Bu kitabı bir kaç günlüğüne ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow this book for a few days?
- Bu kitabı birkaç gün için ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow this book for a few days?
- Bu kitabı birkaç günlüğüne ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your car?
- Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your gray suit?
- Gri takımını ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your lawn mower?
- Çim biçme makineni ödünç alabilir miyim?
- They borrow books from the teachers' library.
- Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.
- Tom let me borrow his gloves.
- Tom eldivenlerini ödünç almama izin verdi.
- Can I borrow your digital camera tonight?
- Bu gece dijital fotoğraf makineni ödünç alabilir miyim?
- Why wouldn't you let me borrow your bicycle?
- Neden bisikletini ödünç almama izin vermedin?
- Could I borrow your notes?
- Notlarınızı ödünç alabilir miyim?
- Are you sure you want to borrow Tom's car without asking?
- Tom'un arabasını sormadan ödünç almak istediğine emin misin?
- Can I borrow your eraser?
- Silgini ödünç alabilir miyim?
- You borrow jewels from your friends.
- Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.
- Tom asked Mary if he could borrow her bicycle.
- Tom, Mary'ye bisikletini ödünç alıp alamayacağını sordu.
- Tom asked Mary if he could borrow her bicycle.
- Tom Mary'ye bisikletini ödünç alıp alamayacağını sordu.
- May I borrow an umbrella?
- Bir şemsiye ödünç alabilir miyim?
- May I borrow it?
- Bunu ödünç alabilir miyim?
- May I borrow it?
- Ödünç alabilir miyim?
- May I borrow that book from you?
- Senden o kitabı ödünç alabilir miyim?
- May I borrow that book from you?
- O kitabı senden ödünç alabilir miyim?
- May I borrow the hair dryer?
- Saç kurutma makinesini ödünç alabilir miyim?
- Do you have a letter opener I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir mektup açacağın var mı?
- Can I borrow that for a second?
- Onu bir saniye ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow that for a second?
- Şunu bir saniyeliğine ödünç alabilir miyim?
- Do you have a mop and a bucket that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir paspas ve kovanız var mı?
- Can I borrow the hair dryer?
- Saç kurutma makinesini ödünç alabilir miyim?
- How long may I borrow this notebook?
- Bu defteri ne kadar süre ödünç alabilirim?
- Do you have a lawn mower I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çim biçme makinen var mı?
- May I borrow an umbrella?
- Ben bir şemsiye ödünç alabilir miyim?
- Who gave Tom permission to borrow my bicycle?
- Tom'a bisikletimi ödünç alması için kim izin verdi?
- I let Tom borrow my baseball glove.
- Tom'un beyzbol eldivenimi ödünç almasına izin verdim.
- I should've let Tom borrow my hammer.
- Tom'un çekicimi ödünç almasına izin vermeliydim.
- May I borrow this book?
- Bu kitabı ödünç alabilir miyim?
- How many books can I borrow?
- Kaç tane kitap ödünç alabilirim?
- I'm not going to let Tom borrow my car.
- Tom'un arabamı ödünç almasına izin vermeyeceğim.
- Do you have a nail file I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir tırnak törpün var mı?
- May I borrow this CD?
- Bu CD'yi ödünç alabilir miyim?
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
- Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
- Mary kız kardeşinin kıyafetlerini ödünç almasına izin vermez.
- Father ran short of money and had to borrow some.
- Babamın parası kalmadı ve biraz ödünç almak zorunda kaldı.
- May I borrow this chair?
- Bu sandalyeyi ödünç alabilir miyim.?
- Where can I borrow a car?
- Nereden bir araba ödünç alabilirim?
- May I borrow this chair?
- Bu sandalyeyi ödünç alabilir miyim?
- Where can I borrow a car?
- Nereden araba ödünç alabilirim?
- Perhaps you could borrow an umbrella.
- Belki bir şemsiye ödünç alabilirsin.
- You can borrow an umbrella if you need one.
- İhtiyacın olursa bir şemsiye ödünç alabilirsin.
- You can borrow Mary's mittens.
- Mary'nin eldivenlerini ödünç alabilirsin.
- You can borrow mine.
- Benimkini ödünç alabilirsin.
- You can borrow my car anytime.
- İstediğin zaman arabamı ödünç alabilirsin.
- Can I borrow it?
- Ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this for a little while?
- Bunu bir süre için ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your pen?
- Kalemini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your pen?
- Ben senin kalemini ödünç alabilir miyim?
- You can borrow my car anytime.
- Arabamı istediğin zaman ödünç alabilirsin.
- I don't want to lend or borrow.
- Ödünç vermek ya da ödünç almak istemiyorum.
- Can I borrow this for a little while?
- Bunu bir süreliğine ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your pencil for a bit?
- Kalemini biraz ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your pencil?
- Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your pencil?
- Kalemini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your phone?
- Telefonunu ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your phone?
- Araç telefonunu ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your radio?
- Radyonu ödünç alabilir miyim?
- Tom asked Mary if he could borrow her car.
- Tom, Mary'ye arabasını ödünç alıp alamayacağını sordu.
- Can I borrow your radio?
- Radyonuzu ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this for a while?
- Bunu bir süreliğine ödünç alabilir miyim?
- You can borrow my car if you want.
- Eğer istersen arabamı ödünç alabilirsin.
- Can I borrow your rubber for a moment?
- Silgini kısa süreliğine ödünç alabilir miyim?
- You can borrow my car until you make enough money to buy your own car.
- Kendi arabanı satın almak için yeterli para kazanıncaya kadar arabamı ödünç alabilirsin.
- Do you have a nail file I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir tırnak törpünüz var mı?
- I told Tom Mary wanted to borrow his mandolin.
- Tom'a Mary'nin onun mandolinini ödünç almak istediğini söyledim.
- I told Tom Mary wanted to borrow his mandolin.
- Tom'a Mary'nin mandolinini ödünç almak istediğini söyledim.
- I want to borrow a book from that library, but they only lend books to members.
- O kütüphaneden bir kitap ödünç almak istiyorum fakat onlar sadece üyelere ödünç kitap veriyorlar.
- I want to borrow your car for an hour.
- Bir saat için arabanı ödünç almak istiyorum.
- I want to borrow your car for an hour.
- Arabanı bir saatliğine ödünç almak istiyorum.
- I want to borrow your car.
- Arabanı ödünç almak istiyorum.
- I wanted to borrow your camera to take pictures of Tom's new house.
- Tom'un yeni evinin fotoğraflarını çekmek için kameranı ödünç almak istedim.
- I would like to borrow fifty dollars from you.
- Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
- Tom asked Mary if he could borrow her English textbook.
- Tom Mary'ye İngilizce ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.
- I'd like permission to borrow your car.
- Arabanı ödünç almak için izin istiyorum.
- Tom asked Mary if he could borrow her English textbook.
- Tom, Mary'ye İngilizce ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.
- Tom asked Mary if he could borrow her French textbook.
- Tom, Mary'ye Fransızca ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.
- Can I borrow your rubber for a moment?
- Bir dakikalığına lastiğinizi ödünç alabilir miyim?
- I'd like permission to borrow your car.
- Arabanızı ödünç almak için izin istiyorum.
- Do you have a pair of tweezers I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir cımbızın var mı?
- Do you have a pair of tweezers I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir cımbızınız var mı?
- Do you have a shovel I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir küreğin var mı?
- Do you have a shovel I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir küreğiniz var mı?
- Do you have a tape measure I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir şerit metren var mı?
- Do you have a tape measure I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir mezuranız var mı?
- Do you have a tie I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir kravatınız var mı?
- I'd like to borrow a wrench.
- Bir İngiliz anahtarı ödünç almak istiyorum.
- Can I borrow your scissors?
- Makasını ödünç alabilir miyim?
- Do you have a mop and a bucket that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir paspasın ve bir kovan var mı?
- Can I borrow your scissors?
- Makasınızı ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your shovel?
- Senin küreğini ödünç alabilir miyim?
- I'd like to borrow some books to take to Tom in the hospital.
- Hastanedeki Tom'a götürmek için birkaç kitap ödünç almak istiyorum.
- Tom asked me if he could borrow my umbrella.
- Tom bana şemsiyemi ödünç alıp alamayacağımı sordu.
- Tom asked me if he could borrow my umbrella.
- Tom bana şemsiyemi ödünç alıp alamayacağını sordu.
- I'd like to borrow your car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabanı ödünç almak istiyorum.
- Can I borrow your shovel?
- Küreğini ödünç alabilir miyim?
- Tom asked me if he could borrow thirty dollars.
- Tom bana otuz dolar ödünç alıp alamayacağını sordu.
- May I borrow this pen?
- Bu kalemi ödünç alabilir miyim?
- You may borrow my car.
- Arabamı ödünç alabilirsin.
- Mary doesn't let her sister borrow her clothes.
- Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- How much money can you borrow?
- Ne kadar para ödünç alabilirsin?
- Do you have an extra bicycle that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim fazladan bir bisikletiniz var mı?
- I found a book with a red cover and decided to borrow it.
- Kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve ödünç almaya karar verdim.
- Can I borrow you for just a minute?
- Seni sadece bir dakikalığına ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow you for just a minute?
- Seni bir dakikalığına ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your bicycle?
- Bisikletini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your brush?
- Fırçanı ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your bike?
- Bisikletini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your car keys?
- Araba anahtarlarını ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your bike?
- Bisikletinizi ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your calculator?
- Hesap makinenizi ödünç alabilir miyim?
- I don't dare ask the boss to borrow the car.
- Patrondan arabasını ödünç almayı istemeye cüret etmem.
- Why don't you borrow Tom's truck?
- Neden Tom'un kamyonunu ödünç almıyorsun?
- Why don't you borrow Tom's truck?
- Neden Tom'un kamyonetini ödünç almıyorsun?
- Is it OK if I borrow these?
- Bunları ödünç alsam sorun olur mu?
- Is it OK if I borrow your telephone?
- Telefonunu ödünç alsam olur mu?
- Can I borrow your tennis racket today?
- Bugün senin tenis raketini ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your car tonight?
- Bu gece arabanı ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your car tonight?
- Bu gece arabanızı ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your car?
- Arabanızı ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your dictionary?
- Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your eraser?
- Silgini ödünç alabilir miyim?
- Do you have a broom I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir süpürgen var mı?
- Do you have an iron I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir ütün var mı?
- Can I borrow your tennis racket today?
- Bugün tenis raketini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your toy?
- Oyuncağını ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your toy?
- Ben senin oyuncağını ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your umbrella?
- Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.
- Can I borrow your umbrella?
- Şemsiyenizi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow yours?
- Seninkini ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your headphones?
- Senin kulaklıklarını ödünç alabilir miyim?
- Do you have a calculator I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir hesap makinen var mı?
- Do you have an iron I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir ütünüz var mı?
- Do you have an umbrella that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir şemsiyen var mı?
- Do you have any interesting books I could borrow?
- Hiç ödünç alabileceğim ilginç kitapların var mı?
- Do you have any interesting books I could borrow?
- Ödünç alabileceğim ilginç kitaplarınız var mı?
- Does anyone have a pocketknife I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çakısı olan var mı?
- Does anyone have a pocketknife that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çakısı olan var mı?
- Could I borrow a cup of sugar?
- Bir bardak şeker ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your headphones?
- Kulaklığınızı ödünç alabilir miyim?
- Tom often borrows books from me.
- Tom benden sık sık kitap ödünç alır.
- Do you have a calculator I could borrow?
- Ödünç alabileceğim hesap makinen var mı?
- I thought Tom might have a hammer I could borrow.
- Tom'un ödünç alabileceğim bir çekici olabileceğini düşündüm.
- Could I borrow a cup of sugar?
- Bir fincan şeker ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your knife?
- Bıçağını ödünç alabilir miyim?
- I thought Tom might have a hammer I could borrow.
- Belki Tom'da ödünç alabileceğim bir çekiç vardır diye düşündüm.
- May I borrow your knife?
- Bıçağınızı ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow a hammer?
- Ben bir çekiç ödünç alabilir miyim?
- You can borrow these books from the library for a week.
- Bu kitapları bir haftalığına kütüphaneden ödünç alabilirsin.
- Could I borrow a hammer?
- Bir çekiç ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your ladder?
- Merdivenini ödünç alabilir miyim?
- You can borrow these books from the library for a week.
- Bu kitapları kütüphaneden bir haftalığına ödünç alabilirsin.
- Luckily, Tom had some money I could borrow.
- Şans eseri, Tom'un ödünç alabileceğim biraz parası vardı.
- You can borrow three books at a time.
- Bir seferde üç kitap ödünç alabilirsin.
- You can borrow three books at a time.
- Bir defada üç kitap ödünç alabilirsin.
- You may borrow any of these books.
- Bu kitaplardan herhangi birini ödünç alabilirsin.
- You may borrow my car anytime you want to.
- İstediğin zaman arabamı ödünç alabilirsin.
- You may borrow my car anytime you want.
- İstediğin zaman arabamı ödünç alabilirsin.
- You may borrow my car anytime you want.
- Arabamı istediğin zaman ödünç alabilirsin.
- May I borrow your ladder?
- Merdiveninizi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow those?
- Bunları ödünç alabilir miyim?
- Why don't you ask Tom if you can borrow his bicycle?
- Neden Tom'a bisikletini ödünç alıp alamayacağını sormuyorsun?
- Can I borrow this for a while?
- Bir süre için bunu ödünç alabilir miyim?
- Do you have a toilet plunger I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir tuvalet pompanız var mı?
- Tom let Mary borrow the keys to his new car.
- Tom, Mary'nin onun yeni arabasının anahtarlarını ödünç almasına izin verdi.
- You can borrow my car until you make enough money to buy your own car.
- Kendi arabanı alacak parayı kazanana kadar arabamı ödünç alabilirsin.
- Tom let Mary borrow the keys to his new car.
- Tom, Mary'nin yeni arabasının anahtarlarını ödünç almasına izin verdi.
- You can borrow my pen.
- Kalemimi ödünç alabilirsin.
- Do you have a toilet plunger I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir tuvalet pompan var mı?
- You can borrow my car if you want.
- İstersen arabamı ödünç alabilirsin.
- Do you have an eraser I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir silgin var mı?
- Do you have an eraser I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir silginiz var mı?
- Mary doesn't let her sister borrow her clothes.
- Mary kız kardeşinin kıyafetlerini ödünç almasına izin vermiyor.
- If you want to borrow some of my clothes, ask first.
- Eğer kıyafetlerimi ödünç almak istiyorsan, önce sor.
- Can I borrow this for about three weeks?
- Bunu üç haftalığına ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this pen?
- Ben bu kalemi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this pen?
- Bu kalemi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this umbrella?
- Bu şemsiyeyi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow this?
- Bunu ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow those?
- Ben onları ödünç alabilir miyim?
- May I borrow this dictionary?
- Bu sözlüğü ödünç alabilir miyim?
- I'll ask Tom if I can borrow his car.
- Tom'a arabasını ödünç alabilir miyim diye soracağım.
- How many books can I borrow?
- Kaç kitap ödünç alabilirim?
- Can I borrow one of yours?
- Seninkilerden birini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow some money from you?
- Sizden biraz para ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow some money?
- Biraz para ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow something to write on?
- Üzerinde yazmak için bir şey ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow something to write on?
- Yazmak için bir şey ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow something to write with?
- Yazı yazacak bir şey ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow something to write with?
- Yazmak için bir şey ödünç alabilir miyim?
- Do you have a big bowl I can borrow?
- Ödünç alabileceğim büyük bir kâseniz var mı?
- Can I borrow your pen for a few minutes?
- Birkaç dakikalığına kaleminizi ödünç alabilir miyim?
- May I borrow a ruler?
- Bir cetvel ödünç alabilir miyim?
- Did you borrow Tom's car yesterday?
- Dün Tom'un arabasını ödünç aldın mı?
- Who did you borrow this book from?
- Bu kitabı kimden ödünç aldın?
- How much money did you borrow?
- Ne kadar para ödünç aldınız?
- I was wondering if I could borrow your car.
- Arabanı ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum.
- I'll ask Tom if I can borrow his car.
- Arabasını ödünç alıp alamayacağımı Tom'a soracağım.
- Mary asked Alice if she could borrow a dress to wear to the dance.
- Mary, Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu.
- Mary asked Alice if she could borrow a dress to wear to the dance.
- Mary Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu.
- How long can I borrow it?
- Ne kadar süre ödünç alabilirim?
- Tom needs to borrow your umbrella.
- Tom'un şemsiyeni ödünç alması gerekiyor.
- Tom said he needed to borrow an umbrella.
- Tom, bir şemsiye ödünç alması gerektiğini söyledi.
- Do you have a gas can I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir benzin bidonunuz var mı?
- Do you have a lawn mower I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çim biçme makineniz var mı?
- How long can I borrow this book?
- Bu kitabı ne kadar süre ödünç alabilirim?
- Are you sure you want to borrow Tom's car without asking?
- Sormadan Tom'un arabasını ödünç almak istediğinden emin misin?
- Do you have a letter opener I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir mektup açacağın var mı?
- Can I borrow your pen for a few minutes?
- Kaleminizi birkaç dakikalığına ödünç alabilir miyim?
- How long may I borrow this notebook?
- Bu defteri ne kadar süreyle ödünç alabilirim?
- Tom wanted me to tell you he needs to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç alması gerektiğini sana söylememi istedi.
- May I borrow a duplicate key for Room 360?
- Oda 360 için yedek anahtarı ödünç alabilir miyim?
- Did Tom say why he wanted to borrow the truck?
- Tom neden kamyonu ödünç almak istediğini söyledi mi?
- May I borrow a pen?
- Bir kalem ödünç alabilir miyim?
- Did Tom say why he wanted to borrow the truck?
- Tom kamyonu neden ödünç almak istediğini söyledi mi?
- Tom wanted me to tell you he needs to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç alması gerektiğini söylememi istedi.
- Tom will need to borrow your suitcase.
- Tom'un bavulunuzu ödünç alması gerekecek.
- If you have an extra umbrella, can I borrow it?
- Eğer fazladan bir şemsiyeniz varsa, ödünç alabilir miyim?
- They borrow magazines from Taninna.
- Taninna'dan dergi ödünç alıyorlar.
- You borrow jewels from your friends.
- Arkadaşlarından mücevher ödünç alıyorsun.
- Do you often borrow Tom's car?
- Tom'un arabasını sık sık mı ödünç alıyorsun?
- We borrow German dictionaries from Pfirsichbaeumchen.
- Pfirsichbaeumchen'den Almanca sözlükler ödünç alıyoruz.
- Never borrow a car.
- Asla bir arabayı ödünç alma.
- Never borrow a car.
- Asla araba ödünç alma.
- Tom always asks for permission before he borrows my bicycle.
- Tom bisikletimi ödünç almadan önce her zaman izin ister.
- Is it okay if I borrow these books?
- Bu kitapları ödünç alabilir miyim?
- I didn't borrow anything.
- Hiçbir şey ödünç almadım.
- They borrow magazines from Taninna.
- Onlar Taninna'dan dergiler ödünç aldılar.
- Can I borrow your mobile phone?
- Cep telefonunu ödünç alabilir miyim?
- How long can I borrow this book?
- Bu kitabı ne kadar süreyle ödünç alabilirim?
- Do you have a hoe I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çapan var mı?
- Do you have a hoe I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çapanız var mı?
- Do you have a hoe that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çapan var mı?
- Do you have a hoe that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir çapanız var mı?
- Do you have a knife I could borrow?
- Senin ödünç alabileceğim bir bıçağın var mı?
- Do you have a knife I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir bıçağın var mı?
- Do you have a knife that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir bıçağın var mı?
- Any time you want to borrow my car, all you have to do is ask.
- Ne zaman arabamı ödünç almak istersen, tek yapman gereken sormak.
- Tom never said he would let us borrow his car.
- Tom arabasını ödünç almamıza izin vereceğini söylemedi.
- Can I borrow it for about two weeks?
- Yaklaşık iki haftalığına onu ödünç alabilir miyim?
- I was wondering if I could borrow your newspaper.
- Gazetenizi ödünç alabilir miyim diye merak ediyordum.
- I can't borrow any more money.
- Daha fazla para ödünç alamam.
- Tom never said he would let us borrow his car.
- Tom arabasını ödünç almamıza izin vereceğini hiç söylemedi.
- Let me borrow that.
- Şunu ödünç alayım.
- What do you need to borrow my car for?
- Arabamı ne için ödünç alman gerek?
- Did Tom borrow any money from you?
- Tom senden hiç para ödünç aldı mı?
- You should return what you borrow.
- Ödünç aldığın şeyi iade etmelisin.
- Can I borrow your handkerchief?
- Mendilini ödünç alabilir miyim?
- Mike, can I borrow your phone?
- Mike, telefonunu ödünç alabilir miyim?
- He can borrow my moped for a few days.
- Birkaç günlüğüne motosikletimi ödünç alabilir.
- You should return what you borrow.
- Ödünç aldığın şeyi geri vermelisin.
- Can I borrow it for about two weeks?
- İki haftalığına ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your handkerchief?
- Mendilinizi ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your headphones?
- Senin kulaklığını ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your headphones?
- Kulaklığınızı ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your history notes?
- Tarih notlarınızı ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your history notes?
- Tarih notlarını ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your laptop for a second?
- Dizüstü bilgisayarınızı bir süre ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your laptop for a second?
- Dizüstü bilgisayarınızı bir saniyeliğine ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your laptop?
- Laptopunu ödünç alabilir miyim?
- He can borrow my moped for a few days.
- O, mopedimi birkaç günlüğüne ödünç alabilir.
- Can I borrow it?
- Onu ödünç alabilir miyim?
- He may borrow my car any day next week.
- Arabamı haftaya her gün ödünç alabilir.
- He may borrow my car any day next week.
- Gelecek hafta herhangi bir gün arabamı ödünç alabilir.
- Tom can borrow my car for a few days.
- Tom birkaç günlüğüne arabamı ödünç alabilir.
- Tom can borrow my car for a few days.
- Tom arabamı birkaç günlüğüne ödünç alabilir.
- Tom may borrow my car any afternoon next week.
- Tom gelecek hafta arabamı herhangi bir öğleden sonra ödünç alabilir.
- Tom may borrow my car any afternoon next week.
- Tom gelecek hafta herhangi bir öğleden sonra arabamı ödünç alabilir.
- Can I borrow your laptop?
- Dizüstü bilgisayarını ödünç alabilir miyim?
- Tom may borrow my car.
- Tom arabamı ödünç alabilir.
- Tom is going to need to borrow your suitcase.
- Tom'un bavulunu ödünç alması gerekecek.
- Tom is going to need to borrow your suitcase.
- Tom'un senin bavulunu ödünç alması gerekecek.
- Do you have a funnel I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir hunin var mı?
- Did you tell Tom he could borrow your car?
- Tom'a arabanı ödünç alabileceğini söyledin mi?
- Can I borrow a cup of sugar?
- Bir bardak şeker ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow a pen?
- Bir kalem ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow a pen?
- Bir tükenmez kalem ödünç alabilir miyim?
- I need to borrow three hundred dollars.
- Üç yüz dolar ödünç almam gerekiyor.
- Can I borrow a shirt?
- Ben bir gömlek ödünç alabilir miyim?
- He borrows the car from his neighbor.
- Arabayı komşusundan ödünç alıyor.
- I need to borrow three hundred dollars.
- Üç yüz dolar ödünç almam lazım.
- I need to borrow your car for a few hours.
- Arabanı birkaç saatliğine ödünç almam lazım.
- Do you have a gas can I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir benzin bidonun var mı?
- Can I borrow a shirt?
- Bir gömlek ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your telephone?
- Ben senin telefonunu ödünç alabilir miyim?
- May I borrow your telephone?
- Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your glasses?
- Gözlüğünü ödünç alabilir miyim?
- Mike, can I borrow your phone?
- Mike, senin telefonunu ödünç alabilir miyim?
- Why wouldn't you let me borrow your bicycle?
- Neden bisikletini ödünç almama izin vermiyorsun?
- Can I borrow an umbrella?
- Bir şemsiye ödünç alabilir miyim?
- My brother borrows a new book from the library every day.
- Kardeşim her gün kütüphaneden yeni bir kitap ödünç alıyor.
- I need to borrow your car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabanı ödünç almam gerekiyor.
- Is it OK if I borrow these?
- Bunları ödünç almamın bir sakıncası var mı?
- Could I borrow your stapler?
- Zımbanı ödünç alabilir miyim?
- Did Tom let you borrow his umbrella?
- Tom şemsiyesini ödünç almana izin verdi mi?
- Can I borrow five pounds from you?
- Senden beş pound ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your umbrella?
- Şemsiyeni ödünç alabilir miyim?
- She borrows novels from Tom.
- Tom'dan roman ödünç alıyor.
- I need to borrow your car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabanı ödünç almam lazım.
- I need to borrow your car.
- Arabanı ödünç almam gerekiyor.
- I need to borrow your car.
- Arabanı ödünç almam lazım.
- Do you have a French dictionary I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir Fransızca sözlüğünüz var mı?
- Could I please borrow your pen?
- Lütfen dolma kalemini ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow five pounds from you?
- Senden 5 pound ödünç alabilir miyim?
- Could I please borrow your pen?
- Kaleminizi ödünç alabilir miyim?
- Didn't you ask Tom if you could borrow some money?
- Tom'a biraz para ödünç alabilir miyim diye sormadın mı?
- Do you think I can borrow your car next Monday?
- Sence önümüzdeki pazartesi arabanı ödünç alabilir miyim?
- Do you think I can borrow your car next Monday?
- Sence gelecek pazartesi arabanı ödünç alabilir miyim?
- I was wondering if I could borrow your car.
- Arabanı ödünç alabilir miyim diye merak ediyordum.
Show More (483)
|