| 1 |
breast |
göğüs |
n. |
|
- They are needed to reconstruct breasts.
- Göğüsleri yeniden yapılandırmak için gereklidirler.
- The second option was an outright ban on silicone breast implants.
- İkinci seçenek silikon göğüs implantlarının tamamen yasaklanmasıydı.
- We do not want women to be persuaded to change their breasts on the basis of misleading advertising.
- Kadınların yanıltıcı reklamlara dayanarak göğüslerini değiştirmeye ikna edilmelerini istemiyoruz.
- It may be possible to live with silicone breasts if they are periodically replaced with new material.
- Periyodik olarak yeni malzeme ile değiştirildikleri takdirde silikon göğüslerle yaşamak mümkün olabilir.
- Have you noticed any lumps in your breasts?
- Göğsünüzde yumru fark ettiniz mi?
- The doctor discovered a lump in her breast.
- Doktor göğsünde bir yumru keşfetti.
- The doctor discovered a lump in her breast.
- Doktor onun göğsünde bir yumru keşfetti.
- Why do you hide your breasts?
- Neden göğüslerini saklıyorsun?
- She has large breasts.
- Onun geniş göğüsleri vardır.
- Gynaecology is the medical practice dealing with the health of the ovaries, uterus, vagina, and breasts.
- Jinekoloji yumurtalıklar, rahim, vajina ve göğüslerin sağlığı ile ilgilenen tıbbi uygulamadır.
- Tom fondled Mary's breasts.
- Tom, Mary'nin göğüslerini okşadı.
- A stranger felt up Mary's breasts as she was returning home.
- Eve dönerken bir yabancı Mary'nin göğüslerini elledi.
- Sami was fondling Layla's breasts.
- Sami, Leyla'nın göğüslerini okşuyordu.
- Big breasts in Japan are considered small by Russian standards.
- Japonya'daki büyük göğüsler Rus standartlarına göre küçük sayılır.
- Sami was fondling Layla's breasts.
- Sami, Layla'nın göğüslerini okşuyordu.
- A stranger groped Mary's breasts as she was returning home.
- Eve dönerken bir yabancı Mary'nin göğüslerini elledi.
- Kazuko bared her breast and fed the baby.
- Kazuko göğsünü açtı ve bebeği besledi.
- I have a lump in my breast.
- Göğsümde bir yumru var.
- Did she touch your breasts?
- O senin göğüslerine dokundu mu?
- Did she touch your breasts?
- Göğüslerine dokundu mu?
- Have you noticed any lumps in your breasts?
- Göğüslerinizde herhangi bir yumru fark ettiniz mi?
- Mary showed her breasts.
- Mary göğüslerini gösterdi.
- Why do you hide your breasts?
- Göğüslerini niye saklıyorsun?
- He grabbed my breasts.
- Göğüslerimi avuçladı.
- Gynaecology is the medical practice dealing with the health of the ovaries, uterus, vagina, and breasts.
- Jinekoloji, yumurtalıkların, rahmin, vajinanın ve göğüslerin sağlığı ile ilgilenen tıbbi uygulamadır.
- Many men have larger breasts than women.
- Birçok erkeğin göğüsleri kadınlardan daha büyüktür.
- This game has ridiculous breast physics.
- Bu oyunda gülünç göğüs grafikleri var.
- Can I touch your breasts?
- Ben senin göğüslerine dokunabilir miyim?
Show More (25)
|
| 2 |
breast |
meme |
n. |
|
- Under stress, the baby was not sucking milk from its mother's breast.
- Bebek stres altında olduğu için annesinin memesinden süt emmiyordu.
- Personally I am a great advocate of treatment in breast centres.
- Şahsen ben meme merkezlerinde tedaviyi şiddetle savunuyorum.
- Our aims are high-quality national screening and the establishment of breast centres.
- Hedeflerimiz yüksek kaliteli ulusal tarama ve meme merkezlerinin kurulmasıdır.
- Personally I am a great advocate of treatment in breast centres.
- Şahsen ben meme merkezlerinde tedavinin büyük bir savunucusuyum.
- It is essential for a minimum age to be set for cosmetic breast operations.
- Kozmetik meme operasyonları için asgari bir yaş belirlenmesi elzemdir.
- I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
- Breast self-examinations are no longer recommended by doctors.
- Kendi kendine meme muayenesi artık doktorlar tarafından tavsiye edilmemektedir.
- Breast self-examinations are no longer recommended by doctors.
- Kendi kendine meme muayenesi artık doktorlar tarafından önerilmiyor.
- Mary showed her breasts.
- Mary memelerini gösterdi.
Show More (6)
|
| 3 |
breast |
göğüs (kadın) |
n. |
|
- You can also use chicken breast for the recipe.
- Tarifte tavuk göğsü de kullanabilirsiniz.
- The male of this species has bright breasts.
- Bu türün erkeği parlak göğüslere sahiptir.
- James said he felt a pain in his breast.
- James göğsünde bir ağrı hissettiğini söyledi.
Show More (0)
|
| 4 |
breast |
yürek |
n. |
|
- I felt all the anger in my breast.
- Tüm öfkemi yüreğimde hissettim.
Show More (-2)
|
| 5 |
breast |
zirvesine çıkmak |
v. |
|
- I think we will breast the hill in an hour.
- Sanırım bir saat içinde tepenin zirvesine çıkarız.
Show More (-2)
|
| 6 |
breast |
göğüslemek |
v. |
|
- George breasted the car but couldn't move it.
- George arabayı göğüslediyse de hareket ettiremedi.
Show More (-2)
|
| 7 |
breast |
(giyside) göğüs kısmı |
n. |
|
- There is a hole in the breast of your shirt.
- Gömleğinizin göğüs kısmında bir delik var.
Show More (-2)
|
