bulge - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
bulge geçici artış n.
  • There has been a bulge in unemployment.
  • İşsizlikte ciddi düzeyde bir geçici artış yaşandı.
Show More (-2)
bulge şişkinlik n.
  • Her shopping bag had a big bulge because of the apples.
  • Elmalar yüzünden alışveriş çantasında büyük bir şişkinlik vardı.
Show More (-2)
bulge pırtlamak v.
  • Her eyes bulged out with shock.
  • Gözleri şoktan dışarı pırtlamıştı.
Show More (-2)