capability - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
capability kapasite n.
  • Let us be honest, Europe's armed forces have a woefully depleted capability.
  • Dürüst olalım, Avrupa'nın silahlı kuvvetleri ne yazık ki tükenmiş bir kapasiteye sahip.
  • Let us be honest, Europe's armed forces have a woefully depleted capability.
  • Dürüst olalım, Avrupa'nın silahlı kuvvetlerinin kapasitesi ne yazık ki tükenmiş durumda.
  • Our aim was for the European Union to have full operational capability.
  • Amacımız Avrupa Birliği'nin tam operasyonel kapasiteye sahip olmasıydı.
Show More (14)
capability kabiliyet n.
  • It adds no additional military capabilities.
  • Hiçbir ilave askeri kabiliyet getirmiyor.
  • It also ties in with military capabilities.
  • Bu aynı zamanda askeri kabiliyetlerle de bağlantılıdır.
  • Meaning that we have national governments with different capabilities, different frameworks and different airlines.
  • Yani farklı kabiliyetlere, farklı çerçevelere ve farklı havayollarına sahip ulusal hükümetlerimiz var.
Show More (7)
capability imkan n.
  • The European Commission is monitoring the situation within the framework of its powers and capabilities.
  • Avrupa Komisyonu, yetki ve imkanları çerçevesinde durumu izlemektedir.
  • For months, there had been no progress on the issue of the Union's use of NATO capabilities and resources.
  • Aylardır Birliğin NATO imkân ve kaynaklarını kullanması konusunda hiçbir ilerleme kaydedilememişti.
  • We must take practical, joint action to respond to this challenge which, although tough, is within our capabilities.
  • Zor olsa da imkanlarımız dahilinde olan bu meydan okumaya yanıt vermek için pratik ve ortak adımlar atmalıyız.
Show More (0)
capability yetenek n.
  • Therefore, these two objectives are essential to making the Declaration on Operational Capability effective.
  • Dolayısıyla bu iki hedef Operasyonel Yetenek Deklarasyonunu etkin kılmak için elzemdir.
  • The man has the capability to talk.
  • Adamın konuşma yeteneği var.
Show More (-1)
capability güç n.
  • The world is worried about the nuclear capabilities of the USA and Israel.
  • Dünya; ABD ve İsrail'in nükleer güçleri hakkında endişelidir.
Show More (-2)