|
- We must also make it clear that no tissue or cells from embryos in general may be used.
- Ayrıca genel olarak embriyolardan elde edilen hiçbir doku veya hücrenin kullanılamayacağını da açıkça belirtmeliyiz.
- Moreover, this observation makes us wonder just which cells are covered by the proposed directive.
- Ayrıca bu gözlem, önerilen direktifin hangi hücreleri kapsadığını merak etmemize neden olmaktadır.
- This also applies to the use of human tissue and cells.
- Bu aynı zamanda insan doku ve hücrelerinin kullanımı için de geçerlidir.
- In these prisons, small cells for 1 to 3 prisoners will replace the current big dormitories.
- Bu cezaevlerinde, şimdiki büyük koğuşlar yerine, 1 veya 3 mahpus için küçük hücreler olacaktır.
- Here too, Parliament voted by a large majority to reject any trade in unmodified cells and tissues.
- Burada da Parlamento büyük bir çoğunlukla değiştirilmemiş hücre ve dokuların ticaretine karşı oy kullanmıştır.
- It is good news for patients that we will soon have Community legislation on tissues and cells.
- Yakında doku ve hücrelere ilişkin Topluluk mevzuatına sahip olacak olmamız hastalar için iyi bir haberdir.
- It must be acknowledged that the import of tissues and cells from third countries is on the increase.
- Üçüncü ülkelerden doku ve hücre ithalatının artmakta olduğu kabul edilmelidir.
- The first cells in the human embryo are 'totipotent', which means they can differentiate into any cell type.
- İnsan embriyosundaki ilk hücreler "totipotent"tir; yani herhangi bir hücre türüne farklılaşabilirler.
- So these cells are available; I have had similar answers from the other institutes.
- Yani bu hücreler mevcut; diğer enstitülerden de benzer yanıtlar aldım.
- It is a global phenomenon, with cells operating throughout the world.
- Dünya çapında faaliyet gösteren hücreleri ile küresel bir fenomendir.
- The other prisons should be converted to a room system with cells for 2, 4 or 6 prisoners, also by the end of 2000.
- Öteki cezaevleri ise, yine 2000 yılı sonuna kadar, 2, 4 veya 6 kişilik hücreler içeren oda sistemine dönüştürülecek.
- Twenty prisoners are kept in cells measuring 3 by 4 metres.
- Yirmi mahkum 3'e 4 metrelik hücrelerde tutuluyor.
- Human tissues and cells have become an important part of health care.
- İnsan dokuları ve hücreleri sağlık hizmetlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir.
- Our cells and tissues are not for sale.
- Hücre ve dokularımız satılık değildir.
- We urgently need this legislation on the quality and safety of tissues and cells across Europe.
- Avrupa genelinde doku ve hücrelerin kalite ve güvenliğine ilişkin bu mevzuata acilen ihtiyacımız var.
- The ethical issues relating to the use of tissues and cells are indeed sensitive.
- Doku ve hücrelerin kullanımına ilişkin etik konular gerçekten de hassastır.
- We must also make it clear that no tissue or cells from embryos in general may be used.
- Ayrıca, genel olarak embriyolardan elde edilen hiçbir doku veya hücrenin kullanılamayacağını da açıkça belirtmeliyiz.
- We should not include organs in this measure on cells and tissues.
- Hücre ve dokularla ilgili bu tedbirin içine organları dahil etmemeliyiz.
- The proposal is indeed needed to set EU-wide minimum standards on the use of human tissues and cells.
- Teklifin, insan doku ve hücrelerinin kullanımına ilişkin AB çapında asgari standartları belirlemesi gerekmektedir.
- It is equally important to ensure that no 'sub-standard' tissues and cells are exported to third countries.
- Standart altı' doku ve hücrelerin üçüncü dünya ülkelerine ihraç edilmemesini sağlamak da aynı derecede önemlidir.
- Trade in unmodified cells and tissue should be prohibited, as required by the Charter of Fundamental Rights.
- Temel Haklar Şartı'nın gerektirdiği üzere, değiştirilmemiş hücre ve doku ticareti yasaklanmalıdır.
- Twenty prisoners are kept in cells measuring 3 by 4 metres.
- Yirmi mahkum 3'e 4 metre boyutlarındaki hücrelerde tutuluyor.
- We should not include organs in this measure on cells and tissues.
- Hücre ve dokulara ilişkin bu tedbirin içine organları dahil etmemeliyiz.
- It is a global phenomenon, with cells operating throughout the world.
- Dünya çapında faaliyet gösteren hücreleriyle küresel bir fenomendir.
- The embryo, as it divides into two, then four, eight and sixteen and more cells, is the process of the living being.
- Embriyonun önce iki, sonra dört, sekiz ve on altı ve daha fazla hücreye bölünmesi, canlı varlığın sürecidir.
- Trade in unmodified cells and tissue should be prohibited, as required by the Charter of Fundamental Rights.
- Temel Haklar Bildirgesi'nin gerektirdiği şekilde değiştirilmemiş hücre ve doku ticareti yasaklanmalıdır.
- It is equally important to ensure that no 'sub-standard' tissues and cells are exported to third countries.
- "Standart altı" doku ve hücrelerin üçüncü ülkelere ihraç edilmemesini sağlamak da aynı derecede önemlidir.
- So, dear readers, the fast is a long-awaited festival for those cells.
- İşte sevgili okuyucular, söz konusu hücreler için oruç uzun zamandır beklenen bir ritüel.
- So, dear readers, the fast is a long-awaited festival for those cells.
- Yani sevgili okuyucularım, oruç ayı, bu hücreler için uzun zamandır beklenen bir yortudur.
- No one knows for sure what makes these nerve cells break down.
- Kimse bu sinir hücrelerini neyin parçaladığını kesin olarak bilmiyor.
- Increases glycolysis, helping the body break down sugars inside cells.
- Glikolizi artırarak vücudun hücrelerin içindeki şekerleri parçalamasına yardımcı olur.
- This vegetable contains some enzymes that break down the cells responsible for pigment production.
- Bu sebze, pigment üretiminden sorumlu hücreleri parçalayan bazı enzimler içerir.
- When cells use this protein, progerin, they break down more quickly.
- Hücreler progerin adlı bu proteini kullandıklarında daha çabuk parçalanırlar.
- During starvation, cells break down proteins and other cell components and use them for energy.
- Açlık sırasında hücreler proteinleri ve diğer hücre bileşenlerini parçalar ve bunları enerji için kullanır.
- So, dear readers, the fast is a long-awaited festival for those cells.
- Yani sevgili okurlar, oruç dönemi bu hücreler arasında uzun zamandır beklenen bir ritüeldir.
- During deep sleep, the body's cells increase production while proteins break down slower.
- Derin uyku sırasında, proteinler daha yavaş parçalanırken vücut hücreleri üretimi artırır.
- Bacteria are just tiny cells, harmless.
- Bakteriler sadece küçük hücrelerdir, zararsızdırlar.
- A human body consists of a countless number of cells.
- Bir insan vücudu sayısız hücreden oluşur.
- The chromosomes in our cells contain the whole of our genetic material.
- Bizim hücrelerde kromozomlar genetik materyalimizin bütününü içerir.
- The human body is composed of billions of small cells.
- İnsan vücudu milyarlarca küçük hücreden oluşur.
- Bacteria are just tiny cells, harmless.
- Bakteriler sadece küçük, zararsız hücrelerdir.
- Cells make up tissues.
- Hücreler dokuları oluşturur.
- The cells have the capacity to convert food into energy.
- Hücreler yiyecekleri enerjiye dönüştürme kapasitesine sahiptir.
- Exfoliating creams remove dead or damaged skin cells.
- Peeling kremleri ölü veya hasarlı cilt hücrelerini temizler.
- Living things are made from cells.
- Canlılar hücrelerden oluşur.
- Cells are the building blocks of life.
- Hücreler hayatın yapı taşlarıdır.
- In the brain there are around one hundred billion nerve cells.
- Beyinde yaklaşık yüz milyar sinir hücresi vardır.
- A human body consists of a countless number of cells.
- Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
- Cells make up tissues.
- Hücreler dokuları oluştururlar.
- Human tissue is made up of cells.
- İnsan dokusu hücrelerden oluşur.
- In science class, we drew pictures of cells.
- Fen dersinde hücrelerin resimlerini çizdik.
- The chromosomes in our cells contain the whole of our genetic material.
- Hücrelerimizdeki kromozomlar genetik materyalimizin tamamını içerir.
- The human body is composed of billions of small cells.
- İnsan vücudu milyarlarca küçük hücrelerden oluşmaktadır.
- Cells are the building blocks of life.
- Hücreler yaşamın yapı taşlarıdır.
- Muscle tissue consists of innumerable cells.
- Kas dokusu sayısız hücreden oluşur.
Show More (52)
|