china - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
china çin n.
  • Other programmes are geared towards helping China to implement specific WTO obligations.
  • Diğer programlar ise Çin'in belirli DTÖ yükümlülüklerini yerine getirmesine yardımcı olmaya yöneliktir.
  • Many Tibetans believe that China is bent on complete forceful assimilation and absorption of Tibet into China.
  • Birçok Tibetli, Çin'in Tibet'i tamamen zorla asimile etmeye ve Çin'e dahil etmeye kararlı olduğuna inanmaktadır.
  • The human rights situation in China has greatly deteriorated in the past year.
  • Çin'deki insan hakları durumu geçtiğimiz yıl büyük ölçüde kötüleşti.
Show More (528)
china seramik n.
  • In 2001, China greatly increased its exports of ceramics.
  • Çin, 2001 yılında seramik ihracatını büyük ölçüde artırmıştır.
  • In the course of 2001, China greatly increased its exports of ceramics.
  • Çin 2001 yılında seramik ihracatını büyük ölçüde arttırmıştır.
Show More (-1)
china porselen n.
  • The expensive china broke into a thousand pieces.
  • Pahalı porselen bin parçaya bölündü.
  • The priceless china shattered into fragments.
  • Paha biçilmez porselen, parçalara ayrıldı.
Show More (-1)