|
- However, a computer in the classroom is not an end in itself.
- Ancak, sınıftaki bir bilgisayar kendi başına bir amaç değildir.
- Soon after that, I learned that a classroom was not enough.
- Kısa süre sonra, öğrendim ki bir sınıf yeterli değildi.
- Tom ran out of the classroom.
- Tom sınıftan koşarak çıktı.
- You eat in the classroom?
- Sınıfta yemek yer misin?
- You must speak French in the classroom.
- Sınıfta Fransızca konuşmalısınız.
- Tom is still in the classroom studying.
- Tom hala sınıfta ders çalışıyor.
- The classroom was almost empty.
- Sınıf neredeyse boştu.
- Don't leave library books in the classroom.
- Kütüphane kitaplarını sınıfta bırakma.
- Nobody is allowed to leave the classroom until the bell rings.
- Zil çalana kadar kimsenin sınıftan çıkmasına izin verilmiyor.
- Tom wasn't the only person in the classroom.
- Sınıftaki tek kişi Tom değildi.
- The teacher looked around the classroom and started to talk.
- Öğretmen sınıfa baktı ve konuşmaya başladı.
- Tom is sitting in the very back of the classroom.
- Tom sınıfın en arkasında oturuyor.
- The classroom was quiet.
- Sınıf sessizdi.
- I am decorating the classroom.
- Ben sınıfı süslüyorum.
- The teacher wouldn't allow us to speak French in the classroom.
- Öğretmen sınıfta Fransızca konuşmamıza izin vermedi.
- Sami went back into his classroom.
- Sami sınıfına geri döndü.
- While you're in the classroom, take off your caps!
- Sınıftayken keplerinizi çıkarın!
- The student is in the classroom.
- Öğrenciler sınıftalar.
- He lingered in the classroom after school was over.
- Okul bittikten sonra sınıfta oyalandı.
- Several students in the back of the classroom were texting.
- Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci mesajlaşıyordu.
- I eat in the classroom.
- Sınıfta yiyorum.
- Tom and Mary entered the classroom at the same time.
- Tom ve Mary sınıfa aynı anda girdiler.
- We clean our classroom after school.
- Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
- Mary isn't the only girl in the classroom.
- Mary sınıftaki tek kız değil.
- I caught sight of the boy escaping from the classroom.
- Sınıftan kaçan oğlanı gördüm.
- Tom is the only one still in the classroom.
- Tom hâlâ sınıfta olan tek kişi.
- Tom looked around at all the empty desks in the classroom.
- Tom sınıftaki bütün boş sıralara bakındı.
- I left my jacket in the classroom.
- Ceketimi sınıfta bıraktım.
- Almost all of the pupils were in the classroom.
- Öğrencilerin neredeyse tamamı sınıftaydı.
- No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom.
- Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.
- The teacher threw me out of the classroom.
- Öğretmen beni sınıftan attı.
- We clean our classroom after the class is over.
- Dersler bittikten sonra sınıfımızı temizleriz.
- When did she leave the classroom?
- Sınıftan ne zaman ayrıldı?
- Take off your caps in the classroom!
- Sınıfta keplerinizi çıkarın!
- Tom came into the classroom three minutes after the bell had rung.
- Tom zil çaldıktan üç dakika sonra sınıfa girdi.
- Some of the students decorated the classroom with Christmas ornaments.
- Öğrencilerden bazıları sınıfı yılbaşı süsleri ile süsledi.
- Have you ever made noise in the classroom?
- Hiç sınıfta gürültü yaptın mı?
- Immediately after the bell rang the teacher came into the classroom.
- Öğretmen zil çaldıktan hemen sonra sınıfa girdi.
- The students entered the classroom two by two.
- Öğrenciler sınıfa ikişerli girdi.
- Tom was the last one to leave the classroom.
- Sınıftan ayrılan son kişi Tom'du.
- Tom stopped me from leaving the classroom.
- Tom, benim sınıftan çıkmama engel oldu.
- This is the music classroom.
- Burası müzik sınıfı.
- Tom wasn't the last one to leave the classroom.
- Tom sınıftan en son çıkan kişi değildi.
- We've finished cleaning the classroom.
- Sınıfı temizlemeyi bitirdik.
- Where is Tom's classroom?
- Tom'un sınıfı nerede?
- He slipped out of the classroom.
- Sınıftan kaçtı.
- Tom and Mary are arguing in the classroom.
- Tom ve Mary sınıfta tartışıyorlar.
- There were few students left in the classroom.
- Sınıfta çok az sayıda öğrenci kalmıştı.
- It's not a classroom.
- Bu bir sınıf değil.
- This classroom can accommodate only thirty students.
- Bu sınıf sadece otuz öğrenci alabilir.
- Tom looked into the classroom, but he didn't see Mary.
- Tom sınıfa baktı ama Mary'yi göremedi.
- I walked into the classroom.
- Sınıfa girdim.
- I think it is good for students to clean their classroom.
- Kendi sınıflarını temizlemenin, öğrencilerin yararına olduğunu düşünüyorum.
- There is only space for thirty students in this classroom.
- Bu sınıfta sadece otuz öğrenci için yer var.
- Tom helped the teacher decorate the classroom for Valentine's Day.
- Tom, öğretmenin sınıfı Sevgililer Günü için süslemesine yardımcı oldu.
- I usually try to sit in the back of the classroom.
- Genelde sınıfın en arkasında oturmaya çalışırım.
- I left my hat in the classroom.
- Şapkamı sınıfta bıraktım.
- He's still here in the classroom studying.
- Hâlâ sınıfta ders çalışıyor.
- We clean our classroom after school.
- Biz okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
- I don't think there's anyone in the classroom.
- Sınıfta kimse olduğunu sanmıyorum.
- There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta çok az sayıda öğrenci kalmıştı.
- I prefer to sit in the back of the classroom.
- Sınıfın arka tarafında oturmayı tercih ederim.
- Take off your hat when you enter a classroom.
- Bir sınıfa girdiğiniz zaman şapkanızı çıkarın.
- Nobody's in the classroom now.
- Şu anda sınıfta kimse yok.
- Some of the students decorated the classroom with Christmas ornaments.
- Bazı öğrenciler sınıfı Noel süsleriyle süsledi.
- Tom slipped out of the classroom.
- Tom, sınıftan sıvıştı.
- I was asked to leave the classroom.
- Sınıftan çıkmam istendi.
- No one would've remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.
- Sınıfın tavanına adını yazmasaydı hiç kimse Tom'u hatırlamazdı.
- The academically talented students helped others in the classroom.
- Akademik alanda yetenekli öğrenciler sınıfta diğerlerine yardım etti.
- Our classroom was kept tidy.
- Bizim sınıf düzenli tutuldu.
- Tom was the last one to leave the classroom.
- Tom sınıftan en son çıkan kişiydi.
- Tom came into the classroom and sat at his desk.
- Tom sınıfa geldi ve masasına oturdu.
- All the students are already in the classroom.
- Bütün öğrenciler zaten sınıftalar.
- Tom is still in the classroom studying.
- Tom hâlâ sınıfta ders çalışıyor.
- I am in the classroom.
- Ben sınıftayım.
- Little Johnny farts in the classroom.
- Küçük Johnny sınıfta osurur.
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onu sorun çıkarmak için sınıfta bulunmakla suçladılar.
- Tom broke a window in the classroom.
- Tom sınıfın camını kırdı.
- The classroom was so noisy I didn't hear my name called.
- Sınıf o kadar gürültülüydü ki ismimin söylendiğini duymadım.
- We had hoped some students would come, but there was no one in the classroom.
- Birkaç öğrencinin geleceğini umuyorduk, fakat sınıfta kimse yoktu.
- Sami came out of the classroom.
- Sami sınıftan çıktı.
- The student is in the classroom.
- Öğrenci sınıfta.
- Tom is the only one still in the classroom.
- Tom hala sınıfta olan tek kişi.
- Tom was the only one in the classroom when I got there.
- Oraya gittiğimde sınıfta olan sadece Tom'du.
- Get out of the classroom.
- Sınıftan çık.
- I think I left something in the classroom.
- Sanırım sınıfta bir şey bıraktım.
- Tom sat in the back of the classroom.
- Tom sınıfın en arkasında oturuyordu.
- Do you eat it in the classroom?
- Onu sınıfta mı yiyorsun?
- As soon as the bell rang the teacher came into the classroom.
- Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.
- No one would've remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.
- Tom sınıfın tavanına adını yazmasaydı kimse onu hatırlamayacaktı.
- We've finished cleaning our classroom.
- Biz sınıfımızı temizlemeyi bitirdik.
- She was standing in the front of the classroom.
- Sınıfın önünde duruyordu.
- Tom and Mary walked out of the classroom.
- Tom ve Mary sınıftan dışarı çıktılar.
- Tom was the only one in the classroom when I got there.
- Oraya vardığımda sınıftaki tek kişi Tom'du.
- Those students are in the classroom.
- Şu öğrenciler sınıfta.
- Tom was the first one to enter the classroom.
- Sınıfa ilk giren Tom'du.
- The new teacher is in the classroom.
- Yeni öğretmen sınıfta.
- There's water in the classroom.
- Sınıfta su var.
- The children occupied the large and spacious classroom.
- Çocuklar geniş ve ferah bir sınıfa yerleştiler.
- Come to the front of the classroom.
- Sınıfın önüne gel.
- He lingered in the classroom after school was over.
- O, okul bittikten sonra sınıfta oyalandı.
- The children ran toward the classroom.
- Çocuklar, sınıfa doğru koştu.
- Tom left his umbrella in the classroom.
- Tom şemsiyesini sınıfta unutmuş.
- Where is his classroom?
- Onun sınıfı nerede?
- Tom was left alone in the classroom.
- Tom sınıfta yalnız kaldı.
- He ran into the classroom.
- Sınıfa koştu.
- Tom ran into the classroom.
- Tom koşarak sınıfa girdi.
- He ordered the boys not to shout in the classroom.
- Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.
- We thought some students would come, but there was nobody the classroom.
- Biz bazı öğrencilerin geleceğini düşündük ama sınıfta kimse yoktu.
- Tom hurried out of the classroom.
- Tom aceleyle sınıftan çıktı.
- Tom was still in the classroom when I left.
- Ben çıktığımda Tom hâlâ sınıftaydı.
- Is anybody in the classroom?
- Sınıfta biri var mı?
- The students assembled in the classroom.
- Öğrenciler sınıfta toplandı.
- When the lecturer turned round, he sneaked out of the classroom.
- Hoca arkasını döndüğünde sınıftan gizlice çıktı.
- When did she leave the classroom?
- O, sınıftan ne zaman ayrıldı?
- Tom slipped out of the classroom.
- Tom sınıftan kaçtı.
- There is only space for thirty students in this classroom.
- Bu sınıfta yalnızca otuz öğrenci için yer var.
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu yüzden lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- Several students have gone home without cleaning the classroom.
- Birkaç öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- Tom usually sits in the back of the classroom.
- Tom genellikle sınıfın arkasında oturur.
- Tom and Mary are both in the classroom.
- Hem Tom hem de Mary sınıftalar.
- Tom isn't the only person in the classroom.
- Sınıftaki tek kişi Tom değil.
- Is anybody in the classroom?
- Sınıfta kimse var mı?
- There was an expensive camera left in the classroom.
- Sınıfta bırakılmış pahalı bir kamera vardı.
- There's no one in the classroom.
- Sınıfta kimse yok.
- Tom isn't the only person in the classroom.
- Tom sınıfta tek kişi değil.
- Tom looked around at all the empty desks in the classroom.
- Tom sınıftaki bütün boş sıralara baktı.
- The teacher asked us to clean our classroom every day.
- Öğretmen bizden her gün sınıfımızı temizlememizi istedi.
- Tom left his umbrella in the classroom.
- Tom şemsiyesini sınıfta bıraktı.
- Tom stopped me from leaving the classroom.
- Tom sınıftan çıkmamı engelledi.
- I eat in the classroom.
- Ben sınıfta yemek yerim.
- Nobody is allowed to leave the classroom until the bell rings.
- Zil çalıncaya kadar hiç kimsenin sınıfı terk etmesine izin verilmez.
- When I reached the classroom, she was no longer there.
- Sınıfa ulaştığımda artık orada değildi.
- Tom said nobody was in the classroom.
- Tom sınıfta kimsenin olmadığını söyledi.
- I think we should all clean the classroom together.
- Sanırım hep birlikte sınıfı temizlemeliyiz.
- There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
- I'm supposed to stay after school and help clean the classroom.
- Okuldan sonra kalıp sınıfı temizlemeye yardım etmem gerekiyor.
- Tom and Mary are both in the classroom.
- Tom ve Mary'nin ikisi de sınıfta.
- After the lesson, we clean our classroom.
- Dersten sonra, sınıfımızı temizleriz.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
- Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- I want to see who's in the classroom.
- Sınıfta kim olduğunu görmek istiyorum.
- That person writing the letter in the classroom is my friend.
- Sınıfta mektup yazan kişi benim arkadaşım.
- Do you eat in the classroom?
- Sen sınıfta yemek yer misin?
- Tom has bad eyes, so he always sits in the very front of the classroom.
- Tom'un gözleri bozuk, bu yüzden her zaman sınıfın en önünde oturuyor.
- Tom entered the classroom, carrying his bicycle helmet.
- Tom sınıfa bisiklet kaskını taşıyarak girdi.
- The new professor is in the classroom.
- Yeni profesör sınıfta.
- Tom helped the teacher decorate the classroom for Valentine's Day.
- Tom, öğretmenin Sevgililer Günü için sınıfı süslemesine yardım etti.
- Is there anybody in the classroom?
- Sınıfta kimse var mı?
- Tom usually sits in the back of the classroom.
- Tom genellikle sınıfın arka tarafında oturur.
- There are many more students in the classroom today than yesterday.
- Bugün sınıfta dünkünden daha fazla sayıda öğrenci var.
- I think it is good for students to clean their classroom.
- Sanırım öğrencilerin sınıflarını temizlemeleri güzeldir.
- Tom is the only person in the classroom.
- Tom sınıftaki tek kişidir.
- Tom and Mary sat next to each other in the classroom.
- Tom ve Mary sınıfta yan yana oturdular.
- I am in the classroom.
- Sınıftayım.
- That person writing the letter in the classroom is my friend.
- Sınıfta mektubu yazan o kişi benim arkadaşım.
- Our classroom was kept tidy.
- Sınıfımız düzenli tutuldu.
- I don't think there's anyone in the classroom.
- Sınıfta biri olduğunu sanmıyorum.
- I wish our classroom were air-conditioned.
- Keşke sınıfımız klimalı olsa.
- She decorated the classroom.
- Sınıfı süsledi.
- The high school students are studying in the classroom.
- Lise öğrencileri sınıfta ders çalışıyorlar.
- No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom.
- Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi.
- Tom was the only person in the classroom.
- Tom sınıfta tek kişiydi.
- Tom slipped into the classroom unnoticed.
- Tom fark edilmeden sınıfa girdi.
- That classroom is too small.
- O sınıf çok küçük.
- We've finished cleaning our classroom.
- Sınıfımızı temizlemeyi bitirdik.
- Our French teacher only uses French in the classroom.
- Fransızca öğretmenimiz sınıfta sadece Fransızca kullanıyor.
- Nobody's in the classroom now.
- Artık sınıfta kimse yok.
- How many hours a week do you spend in the classroom?
- Haftada kaç saatinizi sınıfta geçiriyorsunuz?
- I am decorating the classroom.
- Sınıfı dekore ediyorum.
- Sami was sitting outside of the classroom.
- Sami sınıfın dışında oturuyordu.
- The students are in the classroom.
- Öğrenciler sınıfta.
- Take off your hat when you enter a classroom.
- Sınıfa girerken şapkanızı çıkarın.
- I hope that your classroom had air conditioning.
- Umarım sınıfınızda klima vardır.
- I always sit in the back of the classroom.
- Her zaman sınıfın en arkasında otururum.
- I was very surprised to see students cleaning their classroom after school.
- Öğrencilerin okuldan sonra sınıflarını temizlediklerini görmek beni çok şaşırttı.
- Our French teacher only uses French in the classroom.
- Fransızca öğretmenimiz sınıfta sadece Fransızca konuşur.
- The students entered the classroom two by two.
- Öğrenciler sınıfa ikişer ikişer girdiler.
- Is there anyone in the classroom?
- Sınıfta kimse var mı?
- The teacher tells us to clean our classroom every day.
- Öğretmenimiz bize sınıfımızı temizlememizi her gün söylüyor.
- He slipped out of the classroom.
- O, sınıftan sıvıştı.
- Don't talk in the classroom.
- Sınıfta konuşma.
- Immediately after the bell rang the teacher came into the classroom.
- Zil çaldıktan hemen sonra öğretmen sınıfa girdi.
- Several students in the back of the classroom laughed quietly.
- Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci sessizce güldü.
- Sami walked out of the classroom.
- Sami sınıftan dışarı çıktı.
- Tom asked me how many students were still in the classroom.
- Tom bana sınıfta kaç öğrenci olduğunu sordu.
- I always sit in the back of the classroom.
- Ben hep sınıfın arkasında otururum.
- How many students are in the classroom?
- Sınıfta kaç tane öğrenci var?
- Tom and Mary walked out of the classroom.
- Tom ve Mary sınıftan çıktılar.
- It's not a classroom.
- O bir sınıf değil.
- Have you ever made noise in the classroom?
- Sen hiç sınıfta gürültü yaptın mı?
- I saw how the students clean their classroom after the course.
- Öğrencilerin dersten sonra sınıflarını nasıl temizlediklerini gördüm.
- Do you eat it in the classroom?
- Onu sınıfta yer misin?
- Take off your caps in the classroom!
- Sınıfta şapkalarınızı çıkarın!
- Several students in the back of the classroom laughed quietly.
- Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci sessizce güldüler.
- I was very surprised to see students cleaning their classroom after school.
- Okuldan sonra öğrencileri sınıfı temizlerken görmek beni çok şaşırttı.
- There was at least one person in the classroom when I left.
- Ben çıktığımda sınıfta en az bir kişi vardı.
- There is a tall man in the classroom.
- Sınıfta uzun boylu bir adam var.
- A new classroom building was built in our institute last year.
- Enstitümüzde geçen yıl yeni bir sınıf binası inşa edildi.
- Tom is sitting in the very back of the classroom.
- Tom sınıfın çok gerisinde oturuyor.
- Almost all of the pupils were in the classroom.
- Neredeyse tüm öğrenciler sınıftaydı.
- Tom was in the classroom when I left.
- Ben çıktığımda Tom sınıftaydı.
- Have you ever dozed in the classroom?
- Hiç sınıfta uyukladın mı?
- Some boys came into the classroom.
- Bazı erkek çocukları sınıfa geldi.
- Tom told Mary he usually sat in the back of the classroom.
- Tom Mary'ye, genellikle sınıfın arkasına oturduğunu söyledi.
- We've finished cleaning the classroom.
- Biz sınıfı temizlemeyi bitirdik.
- How many hours a week do you spend in the classroom?
- Haftada kaç saatini sınıfta geçiriyorsun?
- The classroom has finally warmed up.
- Sınıf sonunda ısındı.
- Those students are in the classroom.
- O öğrenciler sınıftalar.
- Tom was in the classroom when I left.
- Ben ayrıldığımda Tom sınıftaydı.
- The teacher tells us to clean our classroom every day.
- Öğretmen her gün sınıfımızı temizlememizi söyler.
- We have been assigned the large classroom.
- Bize büyük bir sınıf tahsis edildi.
- Tom wasn't the only person in the classroom.
- Tom sınıfta tek kişi değildi.
- He usually sits in the back of the classroom.
- Genellikle sınıfın arka tarafında oturur.
- Tom was the last student to leave the classroom.
- Tom sınıftan çıkan son öğrenciydi.
- Everyone in the classroom was coughing.
- Sınıftaki herkes öksürüyordu.
- I think it is good for students to clean their classroom.
- Öğrencilerin sınıflarını temizlemelerinin iyi olduğunu düşünüyorum.
- All the students are already in the classroom.
- Bütün öğrenciler sınıfta.
- Tom was left alone in the classroom.
- Tom sınıfta yalnız kalmıştı.
- When I reached the classroom, she was already gone.
- Sınıfa ulaştığımda çoktan gitmişti.
- Tom asked me how many students were still in the classroom.
- Tom bana sınıfta hâlâ kaç tane öğrenci olduğunu sordu.
- He ordered the boys not to shout in the classroom.
- Çocuklara sınıfta bağırmamalarını emretti.
- See you in the classroom.
- Sınıfta görüşürüz.
- Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
- Tom slipped into the classroom unnoticed.
- Tom farkedilmeden sınıfa daldı.
- Tom and Mary are arguing in the classroom.
- Tom ve Mary sınıfta tartışıyor.
- After the lesson, we clean our classroom.
- Dersten sonra sınıfımızı temizliyoruz.
- Tom likes to sit in the back of the classroom next to the door.
- Tom kapının yanındaki sınıfın arkasında oturmayı seviyor.
- I left my hat in the classroom.
- Şapkamı sınıfta unutmuşum.
- The classroom is clean.
- Sınıf temiz.
- You eat in the classroom?
- Sınıfta mı yiyorsun?
- Tom, Mary, John and Alice are all in the classroom.
- Tom, Mary, John ve Alice hepsi sınıfta.
- There were few children in the classroom.
- Sınıfta az sayıda çocuk vardı.
- The teacher told us that we couldn't eat in the classroom.
- Öğretmen bize sınıfta yemek yiyemeyeceğimizi söyledi.
- We cleaned our classroom yesterday.
- Dün sınıfımızı temizledik.
- Where is his classroom?
- Sınıfı nerede?
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
- Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyordu.
- I think we should all clean the classroom together.
- Bence sınıfı hep birlikte temizlemeliyiz.
- Our classroom is very small.
- Sınıfımız çok küçük.
- I hope that your classroom had air conditioning.
- Senin sınıfının kliması olduğunu umuyorum.
- I usually try to sit in the back of the classroom.
- Genellikle sınıfın arkasında oturmaya çalışırım.
- Our classroom is very small.
- Bizim sınıfımız çok küçüktür.
- I saw Jane go into her classroom with a smile.
- Jane'in gülümseyerek sınıfına girdiğini gördüm.
- Do you eat in the classroom?
- Sınıfta mı yiyorsun?
- Tom broke a window in the classroom.
- Tom sınıfta bir cam kırdı.
- We must clean our classroom.
- Sınıfımızı temizlemeliyiz.
- I want to see who's in the classroom.
- Sınıfta kim var görmek istiyorum.
- Tom is the only person in the classroom.
- Tom sınıftaki tek kişi.
- I was asked to leave the classroom.
- Benim sınıfı terk etmem istendi.
- There were few students left in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
- Tom said he thought he heard Mary snoring in the back of the classroom.
- Tom, Mary'nin sınıfın arkasında horladığını duyduğunu söyledi.
- Some boys came into the classroom.
- Bazı çocuklar sınıfa geldi.
- I prefer to sit in the back of the classroom.
- Sınıfın arkasında oturmayı tercih ederim.
- There are many more students in the classroom today than yesterday.
- Bugün sınıfta düne göre çok daha fazla öğrenci var.
- Tom and Mary are now alone in the classroom.
- Tom ve Mary şimdi sınıfta yalnızlar.
- We clean our classroom after the class is over.
- Ders bittikten sonra sınıfımızı temizliyoruz.
- She decorated the classroom.
- O, sınıfı dekore etti.
- Who's in the classroom now?
- Şu anda sınıfta kim var?
- Tom sat in the back of the classroom, looking bored.
- Tom sınıfın arkasında oturdu, sıkılmış görünüyordu.
- The classroom is empty.
- Sınıf boş.
- I think I left something in the classroom.
- Sanırım sınıfta bir şey unuttum.
- Tom likes to sit in the back of the classroom next to the door.
- Tom sınıfın arka tarafında, kapının yanında oturmayı seviyor.
- I caught sight of the boy escaping from the classroom.
- Sınıftan kaçan çocuğu gördüm.
- Nobody is in the classroom now.
- Şu an sınıfta kimse yok.
- Tom looked into the classroom, but he didn't see Mary.
- Tom sınıfa baktı, ama Mary'yi görmedi.
- You must not make noises in the classroom.
- Sınıfta gürültü yapmamalısınız.
- He usually sits in the back of the classroom.
- Genelde sınıfın arkasında oturur.
- There were some students in the classroom.
- Sınıfta bazı öğrenciler vardı.
- Tom came into the classroom and sat at his desk.
- Tom sınıfa geldi ve sırasına oturdu.
- We had hoped some students would come, but there was no one in the classroom.
- Bazı öğrencilerin geleceğini ummuştuk ama sınıfta kimse yoktu.
- Tom was the only person in the classroom.
- Tom sınıftaki tek kişiydi.
- Who's in the classroom now?
- Şimdi sınıfta kim var?
- Tom wasn't the last one to leave the classroom.
- Tom sınıftan ayrılan son kişi değildi.
- Get out of the classroom.
- Sınıftan çıkın.
- There was at least one person in the classroom when I left.
- Ben ayrıldığımda sınıfta en az bir kişi vardı.
- You shouldn't speak French in the classroom.
- Sınıfta Fransızca konuşmamalısın.
- Bob rushed into the classroom.
- Bob sınıfa aceleyle girdi.
- The teacher would only allow us to speak French in the classroom.
- Öğretmen sınıfta sadece Fransızca konuşmamıza izin verirdi.
- The teacher would only allow us to speak French in the classroom.
- Öğretmen sadece sınıfta Fransızca konuşmamıza izin verirdi.
- Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşma.
- Tom was still in the classroom when I left.
- Ben ayrıldığımda Tom hâlâ sınıftaydı.
- Don't leave library books in the classroom.
- Kütüphane kitaplarını sınıfta bırakmayın.
- Several students have gone home without cleaning the classroom.
- Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- Sami walked out of the classroom.
- Sami sınıftan çıktı.
- This classroom is very large.
- Bu sınıf çok büyük.
- Tom was kissing Mary when I walked into the classroom.
- Ben sınıfa girdiğimde Tom, Mary'i öpüyordu.
- Tom said he thought he heard Mary snoring in the back of the classroom.
- Tom, Mary'nin sınıfta horladığını duyduğunu sandığını söyledi.
- Tom always sits in the back of the classroom.
- Tom her zaman sınıfın en arkasında oturur.
- Have you ever dozed in the classroom?
- Hiç sınıfta uyukladınız mı?
- We thought some students would come, but there was nobody the classroom.
- Bazı öğrencilerin geleceğini düşünmüştük ama sınıfta kimse yoktu.
- While you're in the classroom, take off your caps!
- Sınıftayken şapkalarınızı çıkarın.
- Tom fell asleep in the classroom.
- Tom sınıfta uyuyakaldı.
- How many students are in the classroom?
- Sınıfta kaç öğrenci var?
- Tom was kissing Mary when I walked into the classroom.
- Ben sınıfa girdiğimde Tom Mary'yi öpüyordu.
- He entered the classroom with his overcoat on.
- Sınıfa paltosuyla girdi.
- I was alone in the classroom.
- Sınıfta yalnızdım.
- Who's in the classroom?
- Sınıfta kim var?
- I saw Jane go into her classroom with a smile.
- Jane'i tebessümle sınıfına girerken gördüm.
- Bob rushed into the classroom.
- Bob, sınıfa koştu.
- When I reached the classroom, she was no longer there.
- Sınıfa vardığımda o artık orada değildi.
- Tom ran into the classroom.
- Tom sınıfın içine koştu.
- Tom told Mary he usually sat in the back of the classroom.
- Tom, Mary'ye genellikle sınıfın arka tarafında oturduğunu söyledi.
- He ran into the classroom.
- O, sınıfa koştu.
Show More (300)
|
