| 1 |
combination |
kombinasyon |
n. |
|
- There are thousands of combinations to open the lock.
- Kilidi açabilecek binlerce kombinasyon var.
- We Swedish Liberals will vote against the report because it lacks this overall combination.
- Biz İsveçli Liberaller, bu genel kombinasyondan yoksun olduğu için rapora karşı oy kullanacağız.
- We do not apply the same combinations of management instruments in the Baltic as in the North Sea or the Mediterranean.
- Baltık'ta Kuzey Denizi ya da Akdeniz'de olduğu gibi aynı yönetim araçları kombinasyonlarını uygulamıyoruz.
- In my view, our economic policy is a combination of success and failure.
- Benim görüşüme göre ekonomi politikamız başarı ve başarısızlığın bir kombinasyonudur.
- Twenty-two languages make 462 combinations.
- Yirmi iki dil 462 kombinasyon oluşturmaktadır.
- Thirty-five languages make 1 090 combinations.
- Otuz beş dil 1090 kombinasyon oluşturuyor.
- Why not let the NS-cargo/DB-cargo combination compete directly with SNCF?
- Neden NS-cargo/DB-cargo kombinasyonunun SNCF ile doğrudan rekabet etmesine izin verilmiyor?
- What we are discussing is a combination of market access and rules.
- Tartıştığımız şey pazara erişim ve kuralların bir kombinasyonudur.
- Soft drinks can be wrapped in cardboard, metal, glass, plastic or a combination of these.
- Alkolsüz içecekler karton, metal, cam, plastik ya da bunların bir kombinasyonuna sarılabilir.
- Herbal nutrient combinations for products are not classified as medicines.
- Ürünler için bitkisel besin kombinasyonları ilaç olarak sınıflandırılmaz.
- These two articles, in whatever combination, have to be read together.
- Bu iki madde, hangi kombinasyonda olursa olsun, birlikte okunmalıdır.
- Having been elected, politicians should be free to associate in any combinations they wish.
- Seçildikten sonra siyasetçiler istedikleri kombinasyonlarda bir araya gelmekte özgür olmalıdır.
- What we are discussing is a combination of market access and rules.
- Tartıştığımız şey pazara erişim ve kuralların bir kombinasyonu.
- There is nothing coincidental about this combination of states, which has its roots in the Second World War.
- Kökleri İkinci Dünya Savaşı'na dayanan bu devletler kombinasyonunun tesadüfi hiçbir yanı yoktur.
- A combination of ageing vessels and days-at-sea restrictions could be a lethal combination.
- Eskiyen gemiler ve denizde geçen gün kısıtlamalarının bir araya gelmesi ölümcül bir kombinasyon olabilir.
- It is a combination of competitiveness and cohesion.
- Bu, rekabetçilik ve uyumun bir kombinasyonudur.
- I tend to think it is probably a combination of these.
- Muhtemelen bunların bir kombinasyonu olduğunu düşünme eğilimindeyim.
- This means millions of different effect combinations for your images.
- Bu da, görüntüleriniz için milyonlarca farklı efekt kombinasyonu anlamına gelir.
- This means millions of different effect combinations for your images.
- Bu, resimleriniz için milyonlarca farklı efekt kombinasyonu anlamına geliyor.
- This means millions of different effect combinations for your images.
- Bu, resimleriniz için milyonlarca farklı efekt kombinasyonu anlamına gelir.
- Steak and red wine make a good combination.
- Biftek ve kırmızı şarap iyi bir kombinasyon oluşturur.
- The second combination plate contains meat.
- İkinci kombinasyon tabağı et içeriyor.
- Alcohol mixed with energy drinks can be a dangerous combination.
- Enerji içecekleriyle karıştırılmış alkol tehlikeli bir kombinasyon olabilir.
- It's a pretty unbeatable combination.
- Oldukça rakipsiz bir kombinasyon.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- I hope Tom hasn't changed the combination.
- Umarım Tom kombinasyonu değiştirmemiştir.
- The cheetah uses a combination of stealth and explosive acceleration to catch its prey.
- Çita, avını yakalamak için gizlenme ve patlayıcı hızlanma kombinasyonunu kullanır.
- I love that combination.
- O kombinasyonu seviyorum.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir neticeye yol açtı.
- It's such a unique combination.
- Bu eşsiz bir kombinasyon.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca yol açmıştır.
- Originality is merely a new combination of clichés.
- Özgünlük sadece klişelerin yeni bir kombinasyonudur.
- Pizza and beer aren't a bad combination.
- Pizza ve bira fena bir kombinasyon değil.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir sonuca neden oldu.
- I love that combination.
- Bu kombinasyonu seviyorum.
- That's not a good combination.
- Bu iyi bir kombinasyon değil.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin kombinasyonu enteresan bir sonuca neden oldu.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Don't you think that's a good combination?
- Onun iyi bir kombinasyon olduğunu düşünmüyor musun?
- Jazz fusion is a combination of rock and jazz.
- Caz füzyonu rock ve cazın bir kombinasyonudur.
- I don't remember the combination.
- Ben kombinasyonu hatırlamıyorum.
- It's a pretty unbeatable combination.
- Bu oldukça rakipsiz bir kombinasyon.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca yol açtı.
- I don't remember the combination.
- Kombinasyonu hatırlamıyorum.
- Don't you think that's a good combination?
- Bunun iyi bir kombinasyon olduğunu düşünmüyor musun?
- Pizza and beer aren't a bad combination.
- Pizza ve bira kötü bir kombinasyon değil.
Show More (43)
|
| 2 |
combination |
şifre (kilitte) |
n. |
|
- I wonder whether or not Tom knows the combination to this safe.
- Tom'un bu kasanın şifresini bilip bilmediğini merak ediyorum.
- We're the only ones who know the combination to the safe.
- Kasanın şifresini bir tek biz biliyoruz.
- Tom tricked Mary into telling him the combination to the safe.
- Tom, Mary'yi kasanın şifresini söylemesi için kandırdı.
- Tom isn't the only one who knows the safe's combination.
- Kasanın şifresini bilen tek kişi Tom değil.
- Tom isn't the only one who knows the safe's combination.
- Tom kasanın şifresini bilen tek kişi değil.
- Tom is the only one who knows the combination for the safe.
- Kasa için şifreyi bilen tek kişi Tom'dur.
- You're the only other person who knows the combination to this safe.
- Bu kasanın şifresini bilen tek kişisin.
- Tom was the only one who knew the safe's combination.
- Kasanın şifresini bilen tek kişi Tom'du.
- Tom couldn't remember the combination for the safe.
- Tom kasanın şifresini hatırlayamadı.
- I wonder if Tom knows the combination to this safe.
- Acaba Tom bu kasanın şifresini biliyor mu?
- Tom forgot the safe's combination.
- Tom kasanın şifresini unuttu.
- Tom was the only one who knew the combination to the safe.
- Kasanın şifresini bilen tek kişi Tom'du.
- You're the only other person who knows the combination to this safe.
- Bu kasanın şifresini bilen tek kişi sensin.
- Tom isn't the only one who knows the combination to the safe.
- Kasanın şifresini bilen tek kişi Tom değil.
- Tom is the only one who knows the combination for the safe.
- Kasanın şifresini bilen tek kişi Tom.
- Tom tricked Mary into telling him the combination to the safe.
- Tom kasanın şifresini ona söylemesi için Mary'yi kandırdı.
- I wonder if Tom knows the combination to this safe.
- Tom'un bu kasanın güvenlik şifresini bilip bilmediğini merak ediyorum.
Show More (14)
|
| 3 |
combination |
birleşim |
n. |
|
- But Berlusconi's combination of media influence and political power is unique in Europe.
- Ancak Berlusconi'nin medya etkisi ve siyasi gücünün birleşimi Avrupa'da benzersizdir.
- The combination of high temperatures, poor ventilation, overcrowding and lack of water can be lethal.
- Yüksek sıcaklıklar, kötü havalandırma, aşırı kalabalık ve su eksikliğinin birleşimi ölümcül olabilir.
- It is a combination of competitiveness and cohesion.
- Rekabetçilik ve uyumun bir birleşimidir.
- I believe that it's a combination of the space brothers' technology with other kind of possibilities.
- Bunun uzaylı kardeşlerin teknolojisi ile diğer olasılıkların bir birleşimi olduğuna inanıyorum.
- I believe that it's a combination of the space brothers' technology with other kind of possibilities.
- Bence bu uzay kardeşlerin teknolojisinin başka olasılıklarla birleşimi.
- I believe that it's a combination of the space brothers' technology with other kind of possibilities.
- Bunun, uzay kardeşlerinin teknolojisi ile diğer olasılıkların bir birleşimi olduğuna inanıyorum.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin birleşimi ilginç bir sonuca yol açtı.
Show More (4)
|
| 4 |
combination |
birleşme |
n. |
|
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
Show More (2)
|
| 5 |
combination |
bileşim |
n. |
|
- England, whose industry has attained the highest degree of development, has the biggest and best organised combinations.
- Sanayiide en yüksek gelişme derecesine ulaşmış olan İngiltere, en büyük ve en iyi örgütlenmiş bileşimlere sahiptir.
- England, whose industry has attained the highest degree of development, has the biggest and best organised combinations.
- Endüstrisi en yüksek gelişme düzeyine ulaşmış olan İngiltere, en büyük ve en iyi organize edilmiş bileşimlere sahiptir.
Show More (-1)
|
| 6 |
combination |
karma |
n. |
|
- He registered for a new combination English course.
- Yeni bir karma İngilizce kursuna kaydoldu.
Show More (-2)
|
| 7 |
combination |
karışım |
n. |
|
- The combination of chicken and chocolate has an interesting taste.
- Tavuk ve çikolata karışımının ilginç bir tadı var.
Show More (-2)
|
| 8 |
combination |
kilit şifresi |
n. |
|
- Tom couldn't remember the combination for the safe.
- Tom kasanın kilit şifresini hatırlayamadı.
Show More (-2)
|
