|
- Anything else would amount to deceiving the consumer.
- Aksi bir durum tüketiciyi kandırmak anlamına gelecektir.
- The Chinese must not deceive themselves.
- Çinliler kendilerini kandırmamalıdır.
- It will now no longer be possible, however, to deceive farmers when they feed their animals.
- Ancak artık çiftçileri hayvanlarını beslerken kandırmak mümkün olmayacaktır.
- So it is vital that we should not deceive ourselves.
- Dolayısıyla kendimizi kandırmamamız hayati önem taşımaktadır.
- Are we not deceiving ourselves when much of the reconstruction work is going on only in Kabul?
- Yeniden inşa çalışmalarının çoğu sadece Kabil'de devam ederken kendimizi kandırmıyor muyuz?
- We must not deceive ourselves that public research institutes can manage the task alone.
- Kamu araştırma enstitülerinin bu işin üstesinden tek başlarına gelebilecekleri konusunda kendimizi kandırmamalıyız.
- We must not deceive ourselves - the fight against terrorism will be a very long and arduous task.
- Kendimizi kandırmamalıyız; terörle mücadele çok uzun ve zorlu bir görev olacaktır.
- Look, if we try to deceive one another, we shall get nowhere.
- Bakın, birbirimizi kandırmaya çalışırsak hiç bir yere varamayız.
- Look, if we try to deceive one another, we shall get nowhere.
- Bakın, eğer birbirimizi kandırmaya çalışırsak, hiçbir yere varamayız.
- Tom deceived me.
- Tom beni kandırdı.
- He was easily deceived and gave her some money.
- Kolaylıkla kandırıldı ve ona biraz para verdi.
- Don't deceive me.
- Beni kandırmayın.
- The man who I thought was my friend deceived me.
- Arkadaşım olduğunu sandığım adam beni kandırdı.
- I can't believe Tom tried deceiving me.
- Tom'un beni kandırmaya çalıştığına inanamıyorum.
- Don't deceive him.
- Onu kandırmayın.
- I'll never deceive you.
- Seni asla kandırmayacağım.
- It was never our intention to deceive you.
- Niyetimiz asla sizi kandırmak değildi.
- He knows very well how to deceive people.
- İnsanları nasıl kandıracağını çok iyi biliyor.
- They were deceiving the people.
- İnsanları kandırıyorlardı.
- You weren't deceived, were you?
- Kandırılmadın, değil mi?
- The boy I thought was honest deceived me.
- Dürüst olduğunu düşündüğüm çocuk beni kandırdı.
- Sami deceived Layla.
- Sami, Layla'yı kandırdı.
- Don't deceive him.
- Onu kandırma.
- I'm sorry for having deceived you.
- Seni kandırdığım için özür dilerim.
- I assure you I didn't intend to deceive you.
- Sizi temin ederim ki sizi kandırmak niyetinde değildim.
- Sami hatched a plan to deceive his wife.
- Sami karısını kandırmak için bir plan yaptı.
- It is no use trying to deceive me.
- Beni kandırmaya çalışmanın bir faydası yok.
- Sami was deceiving Layla.
- Sami, Layla'yı kandırıyordu.
- You can deceive a fool.
- Bir aptalı kandırabilirsin.
- They deceived us.
- Bizi kandırdılar.
- I can't conceive of her deceiving me.
- Beni kandırdığını düşünemiyorum.
- I don't want to deceive the woman I love.
- Sevdiğim kadını kandırmak istemiyorum.
- You are deceiving yourself.
- Kendinizi kandırıyorsunuz.
- Tom deceived us all.
- Tom hepimizi kandırdı.
- Let's not deceive ourselves.
- Kendimizi kandırmayalım.
- You are deceiving yourself.
- Kendini kandırıyorsun.
- The man is apparently deceiving us.
- Görünüşe göre adam bizi kandırıyor.
- I never wanted to deceive you.
- Asla seni kandırmak istemedim.
- Nothing would tempt me to deceive him.
- Hiçbir şey beni onu kandırmaya teşvik edemez.
- The man who I thought was my friend deceived me.
- Arkadaşım sandığım adam beni kandırdı.
- You can deceive fools.
- Aptalları kandırabilirsin.
- Don't deceive Tom.
- Tom'u kandırma.
- I didn't mean to deceive you.
- Seni kandırmak istememiştim.
- Don't try to deceive us.
- Bizi kandırmaya çalışma.
- I deceived Tom.
- Tom'u kandırdım.
- You're deceiving yourself.
- Kendini kandırıyorsun.
- You're only deceiving yourself.
- Sadece kendini kandırıyorsun.
- Why have you deceived us?
- Neden bizi kandırdın?
- You deceived me.
- Beni kandırdın.
- He deceived his friend.
- Arkadaşını kandırdı.
- He deceived me.
- Beni kandırdı.
- Deceiving your colleagues isn't good.
- İş arkadaşlarını kandırmak iyi değildir.
- I didn't mean to deceive you like this.
- Seni bu şekilde kandırmak istememiştim.
- The man we trusted deceived us.
- Güvendiğimiz adam bizi kandırdı.
- I never wanted to deceive you.
- Seni asla kandırmak istemedim.
- I deceived her.
- Onu kandırdım.
- I never deceived you.
- Seni hiç kandırmadım.
- Tom tried to deceive me.
- Tom beni kandırmaya çalıştı.
- I don't want to deceive you.
- Seni kandırmak istemiyorum.
- Tom wasn't deceived.
- Tom kandırılmadı.
- Have I ever deceived you?
- Seni hiç kandırdım mı?
- Tom always deceives us; I don't trust him.
- Tom bizi hep kandırıyor, ona güvenmiyorum.
- You can't deceive us anymore.
- Artık bizi kandıramazsın.
- You've deceived me before.
- Beni daha önce de kandırmıştın.
- Tom has deceived us.
- Tom bizi kandırdı.
- We read the world wrong and say that it deceives us.
- Dünyayı yanlış okuyoruz ve bizi kandırdığını söylüyoruz.
- They're only deceiving themselves.
- Onlar sadece kendilerini kandırıyorlar.
- Tom tried to deceive Mary.
- Tom Mary'yi kandırmaya çalıştı.
- He was easily deceived and gave her some money.
- Kolayca kandırıldı ve ona biraz para verdi.
- It's wrong to deceive people, but worse to deceive yourself.
- İnsanları kandırmak yanlıştır, ama kendini kandırmak daha kötüdür.
- Let us not deceive ourselves.
- Kendimizi kandırmayalım.
- You're only deceiving yourselves.
- Siz sadece kendinizi kandırıyorsunuz.
- Why have you deceived us?
- Sen neden bizi kandırdın?
- He is the last man to deceive me.
- O beni kandıracak son adamdır.
- They deceived us.
- Onlar bizi kandırdı.
- They deceived all.
- Herkesi kandırdılar.
- I wasn't deceived.
- Kandırılmadım.
- He has entirely deceived us.
- Bizi tamamen kandırdı.
- Tom deceived Mary.
- Tom Mary'i kandırdı.
- Don't deceive me.
- Beni kandırma.
- The attempt to deceive me did not come off.
- Beni kandırma girişimi başarısız oldu.
- He is capable of deceiving others to get what he wants.
- İstediğini elde etmek için başkalarını kandırabilir.
- Tom totally deceived us.
- Tom bizi tamamen kandırdı.
- I hope they aren't deceiving me.
- Umarım beni kandırmıyorlar.
- Don't try to deceive me.
- Beni kandırmaya çalışma.
Show More (82)
|
|
- When it is a matter of a departure from good administrative practice the friendly exterior should deceive nobody.
- İyi idari uygulamalardan bir sapma söz konusu olduğunda, dostane dış görünüş kimseyi aldatmamalıdır.
- He is the last man to deceive me.
- O, beni aldatacak son kişidir.
- Let's not deceive ourselves.
- Kendimizi aldatmayalım.
- They deceived all.
- Herkesi aldattılar.
- I assure you I didn't intend to deceive you.
- Sizi temin ederim ki sizi aldatmak niyetinde değildim.
- I'm sorry for having deceived you.
- Sizi aldattığım için özür dilerim.
- Tom deceived me.
- Tom beni aldattı.
- I don't want to deceive you.
- Seni aldatmak istemiyorum.
- I didn't mean to deceive you.
- Seni aldatmak istemedim.
- He knows very well how to deceive people.
- O, insanları nasıl aldatacağını çok iyi biliyor.
- They're only deceiving themselves.
- Onlar sadece kendilerini aldatıyorlar.
- Tom tried to deceive me.
- Tom beni aldatmaya çalıştı.
- Let us not deceive ourselves.
- Kendimizi aldatmayalım.
- You can deceive fools.
- Aptalları aldatabilirsin.
- I deceived her.
- Onu aldattım.
- I was angry that she had deceived my children.
- Çocuklarımı aldattığı için kızgındım.
- They deceived us.
- Onlar bizi aldattı.
- He deceived me.
- O beni aldattı.
- I can't believe Tom tried deceiving me.
- Tom'un beni aldatmayı denediğine inanamıyorum.
- They deceived all.
- Hepsini aldattılar.
- It's wrong to deceive people, but worse to deceive yourself.
- İnsanları aldatmak yanlıştır, fakat kendinizi aldatmak daha kötü.
- He has entirely deceived us.
- O bizi tamamen aldattı.
- I deceived Tom.
- Tom'u aldattım.
- They were deceiving the people.
- Halkı aldatıyorlardı.
- Tom tried to deceive Mary.
- Tom Mary'yi aldatmaya çalıştı.
- I didn't mean to deceive you like this.
- Seni bu şekilde aldatmak istemedim.
- Don't let appearances deceive you.
- Görünüşün seni aldatmasına izin verme.
- Don't let appearances deceive you.
- Görünüşlerin seni aldatmasına izin verme.
- You can't deceive us anymore.
- Artık bizi aldatamazsın.
- I don't want to deceive the woman I love.
- Sevdiğim kadını aldatmak istemiyorum.
- The boy I thought was honest deceived me.
- Dürüst olduğunu düşündüğüm çocuk beni aldattı.
- I'll never deceive you.
- Asla seni aldatmayacağım.
- Don't be deceived by Tom.
- Tom seni aldatmasın.
- I can't conceive of her deceiving me.
- Onun beni aldatmasını düşünemiyorum.
- They were deceiving the people.
- İnsanları aldatıyorlardı.
- His appearance deceived me.
- Görünüşü beni aldattı.
- You can deceive a fool.
- Bir aptalı aldatabilirsiniz.
- Tom's friendly manner deceived us.
- Tom'un dostça tavırları bizi aldattı.
- Looks deceive.
- Görünüş aldatır.
- Don't try to deceive us.
- Bizi aldatmaya çalışma.
- Tom totally deceived us.
- Tom bizi tamamen aldattı.
Show More (38)
|