delinquent - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
delinquent suçlu adj., n.
  • It is now common to draw parallels between immigrants, young people, delinquents and terrorists.
  • Göçmenler, gençler, suçlular ve teröristler arasında paralellik kurmak artık yaygındır.
  • What shall we do with this delinquent girl?
  • Bu suçlu kızla ne yapacağız?
Show More (-1)
delinquent ödemesi gecikmiş adj.
  • The businessman was fined for delinquent taxes.
  • İşadamı ödemesi gecikmiş vergiler nedeniyle para cezasına çarptırıldı.
Show More (-2)
delinquent çocuk suçlu n.
  • There are an alarming number of delinquents in juvenile corrections.
  • Islah evlerinde endişe verici sayıda çocuk suçlu bulunmaktadır.
Show More (-2)
delinquent suç işleyen (çocuk) adj.
  • Most delinquent children have poor backgrounds.
  • Suç işleyen çocukların çoğu yoksul bir geçmişe sahiptir.
Show More (-2)