diet - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
diet diyet n.
  • Sorry, I can't eat these as I'm on a diet.
  • Üzgünüm, diyette olduğum için bunları yiyemem.
  • In Japan there has been a Diet Members' League for the Abolition of the Death Penalty since 1993.
  • Japonya'da 1993 yılından bu yana Ölüm Cezasının Kaldırılması için Diyet Üyeleri Birliği bulunmaktadır.
  • The boy has a gluten allergy and really struggles with his diet.
  • Çocuğun glüten alerjisi var ve diyetiyle gerçekten mücadele ediyor.
Show More (112)
diet beslenme n.
  • Having a healthy diet also improves your mood.
  • Sağlıklı beslenme aynı zamanda ruh halinizi de iyileştirir.
  • Its causes are closely linked to the health determinants of diet, obesity and physical activity.
  • Sebepleri beslenme, obezite ve fiziksel aktivite gibi sağlık belirleyicileri ile yakından bağlantılıdır.
  • Exposure to lead in the diet is well within safe limits.
  • Beslenmede kurşuna maruz kalma güvenli sınırlar içindedir.
Show More (14)
diet meclis n.
  • In Japan there has been a bill, and the Japanese Diet has created a league against the death penalty.
  • Japonya'da bir yasa tasarısı hazırlandı ve Japon Meclisi ölüm cezasına karşı bir birlik oluşturdu.
  • Legislators in the Diet are struggling to find a solution to the problem.
  • Meclisteki parlamenterler, soruna bir çözüm bulmak için uğraşıyorlar.
  • The Diet will open next Monday.
  • Meclis önümüzdeki Pazartesi günü açılacak.
Show More (4)
diet kurultay n.
  • The archpriest didn't attend the diet.
  • Başrahip kurultaya katılmadı.
  • He has a seat in the Diet.
  • Kurultayda bir koltuğu var.
  • The Diet will meet on Tuesday.
  • Kurultay Salı günü toplanacak.
Show More (1)
diet diyet yapmak v.
  • I dieted for two months and gave 15 kilograms.
  • İki ay diyet yaptım ve 15 kilo verdim.
  • I have no will power when it comes to dieting.
  • İş diyet yapmaya gelince hiç iradem yok.
  • I'll start dieting tomorrow.
  • Yarın diyet yapmaya başlayacağım.
Show More (0)
diet beslenme biçimi n.
  • Seaganism is a fishy diet.
  • Deniz veganlığı kuşku yaratan bir beslenme biçimi.
  • In the 1950's, the Finns were cited as having one of the least healthy diets in the world.
  • 1950'lerde Finliler, dünyanın en sağlıksız beslenme biçimlerinden birine sahip olarak gösteriliyordu.
Show More (-1)
diet diyet adj.
  • Can I take diet coke?
  • Diyet kola alabilir miyim?
Show More (-2)
diet perhiz n.
  • All these symptoms are rather usual for powerful diet plan pills.
  • Bu semptomların her biri etkili perhiz hapları için oldukça olağandır.
Show More (-2)
diet yiyecek n.
  • The main diet in Japan is rice.
  • Japonya'da ana yiyecek pirinçtir.
Show More (-2)
diet oturum n.
  • The Diet is now in session.
  • Meclis şimdi oturumda.
Show More (-2)
diet perhiz yapmak v.
  • I'll start dieting tomorrow.
  • Yarın perhiz yapmaya başlayacağım.
Show More (-2)