discriminate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
discriminate ayrımcılık yapmak v.
  • Companies that discriminate based on gender fail to attract talent.
  • Cinsiyete dayalı ayrımcılık yapan şirketler yetenekleri çekmekte başarısız olurlar.
  • I hope that the Commission discriminates according to date in this area.
  • Umarım Komisyon bu alanda tarihe göre ayrımcılık yapar.
  • Yet the draft decision enables the EU institutions to discriminate in their recruitment on the grounds of age.
  • Ancak karar taslağı, AB kurumlarının işe alımlarında yaş temelinde ayrımcılık yapmalarına olanak tanımaktadır.
Show More (3)
discriminate ayırt etmek v.
  • I can't discriminate between teal and turquoise.
  • Deniz mavisiyle turkuazı ayırt edemiyorum.
  • Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
  • Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
Show More (-1)
discriminate ayırmak v.
  • Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
  • Tonlamadaki ince farklılıklar orijinali kopyadan ayırır.
Show More (-2)
discriminate ayırım yapmak v.
  • Tom doesn't discriminate.
  • Tom ayırım yapmaz.
Show More (-2)
discriminate ayrım yapmak v.
  • Now it's illegal to discriminate.
  • Şimdi ayrım yapmak yasa dışıdır.
Show More (-2)