diverge - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
diverge birbirinden ayrılmak v.
  • The sea and land species diverged millions of years before.
  • Deniz ve kara türleri milyonlarca yıl önce birbirinden ayrılmış.
  • Clearly, these points of view diverge.
  • Açıkçası, bu bakış açıları birbirinden ayrılıyor.
Show More (-1)
diverge ayrılmak v.
  • After five miles, the path diverges into two separate ways.
  • Beş mil sonra yol iki ayrı yöne ayrılıyor.
  • They walked along the road together until they reached the village, but then their paths diverged.
  • Köye varana kadar yol boyunca birlikte yürüdüler, ama sonra yolları ayrıldı.
Show More (-1)
diverge uyuşmamak v.
  • The colour choice was what the couple's ideas diverged from each other's.
  • Renk seçimi, çiftin fikirlerinin uyuşmadığı noktaydı.
Show More (-2)
diverge uzaklaşmak v.
  • This is how practical Europe is gradually diverging from the Europe of intentions, making people more uneasy.
  • İşte bu şekilde pratik Avrupa, niyetlerin Avrupa'sından giderek uzaklaşmakta ve insanları daha da tedirgin etmektedir.
Show More (-2)