emanate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
emanate yaymak v., adj.
  • Roses emanate a sweet fragrance.
  • Güller tatlı bir koku yayar.
  • Stars emanate gamma rays when they explode.
  • Yıldızlar patladıklarında gama ışınları yayarlar.
  • Stars emanate gamma rays when they explode.
  • Yıldızlar patladıkları zaman gama ışınları yayarlar.
Show More (0)
emanate yayılmak v.
  • I could feel the hatred emanating from her.
  • Ondan yayılan nefreti hissedebiliyordum.
Show More (-2)