eradicate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
eradicate ortadan kaldırmak v.
  • Secondly, the belated ban on meal did not serve to eradicate contamination.
  • İkinci olarak, gecikmiş yemek yasağı kirliliğin ortadan kaldırılmasına hizmet etmemiştir.
  • I therefore give my unequivocal support to the Busk report and to all measures to eradicate illegal fishing.
  • Bu nedenle Busk raporuna ve yasadışı balıkçılığın ortadan kaldırılmasına yönelik tüm tedbirlere açık destek veriyorum.
  • We must therefore call on the Imams to help eradicate this phenomenon.
  • Bu nedenle imamları bu olgunun ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaya çağırmalıyız.
Show More (11)
eradicate yok etmek v.
  • They tried to eradicate my culture.
  • Benim kültürümü yok etmeye çalıştılar.
  • We must eradicate the drug traffic, root and branch.
  • Uyuşturucu trafiğini kökünden yok etmeliyiz.
  • They tried to eradicate my culture.
  • Onlar kültürümü yok etmeye çalıştı.
Show More (0)
eradicate kökünü kazımak v.
  • A concerted effort is required to eradicate malaria in the country.
  • Ülkede sıtmanın kökünü kazımak için ortak bir çaba gerekiyor.
  • The government has made joint efforts to eradicate illiteracy.
  • Hükümet cehaletin kökünü kazımak için ortak çaba sarf etti.
Show More (-1)
eradicate kökünü kurutmak v.
  • Their goal is to eradicate this disease.
  • Amaçları bu hastalığın kökünü kurutmak.
Show More (-2)