flock - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
flock sürü (koyun/keçi/kuş vb) n.
  • A flock of small birds is flying over my house.
  • Evimin üzerinde küçük kuşlardan oluşan bir sürü uçuyor.
  • The whole UK flock was nearly wiped out last year because of the discovery of BSE in sheep.
  • Koyunlarda BSE'nin keşfedilmesi nedeniyle geçen yıl tüm Birleşik Krallık sürüsü neredeyse yok oldu.
  • Oriental honey buzzards, a whole flock of them.
  • Doğuya özgü bal akbabaları, hem de bir sürü.
Show More (9)
flock kabartmalı tüy n.
  • I want to buy enough flock to cover that wall.
  • O duvarı kaplayacak kadar kabartmalı tüy almak istiyorum.
Show More (-2)
flock kalabalık n.
  • A flock of children is playing hide and seek.
  • Bir çocuk kalabalığı saklambaç oynuyor.
Show More (-2)
flock cemaat n.
  • Father Beocca's flock always attends Sunday mass.
  • Peder Beocca'nın cemaati her zaman Pazar ayinine katılır.
Show More (-2)
flock (yastık dolgusu) pamuk n.
  • I think the flock in my pillow needs a change.
  • Sanırım yastığımdaki pamukların değişmesi gerek.
Show More (-2)
flock akın etmek v.
  • People are going to flock to technology stores tomorrow.
  • İnsanlar yarın teknoloji mağazalarına akın edecek.
Show More (-2)
flock topluluk n.
  • There's a black sheep in every flock.
  • Her toplulukta bir yüz karası vardır.
Show More (-2)
flock üşüşmek v.
  • Boys flocked to the attractive woman like flies around a honeypot.
  • Erkekler çekici kadına bal küpünün etrafındaki sinekler gibi üşüştüler.
Show More (-2)