|
- Dried fruits, fruit and vegetables are also major exports.
- Kurutulmuş meyveler, yaş meyve ve sebzeler de önemli ihraç mallarıdır.
- Such foods include dried fruits, cereals, chicken, offal, egg white and gum arabic.
- Bu gıdalar arasında kurutulmuş meyveler, tahıllar, tavuk, sakatat, yumurta akı ve arap zamkı yer almaktadır.
- The main exports to the Community are hazelnuts, dried fruits, tobacco and citrus fruit.
- Topluluğa ihraç edilen başlıca ürünler, fındık, kurutulmuş meyve, tütün ve turunçgillerdir.
- Everyone knows that fruits are healthy, and real, whole food.
- Herkes meyvelerin sağlıklı ve gerçek, işlenmemiş gıda olduğunu bilir.
- Everyone knows that fruits are healthy, and real, whole food.
- Herkes meyvelerin sağlıklı ve hakiki, işlem görmemiş gıda olduğunu bilir.
- Everyone knows that fruits are healthy, and real, whole food.
- Herkes meyvelerin sağlıklı, gerçek ve işlenmemiş gıdalar olduğunu bilir.
- Are those fruits sold by weight or by the piece?
- Bu meyveler kilo ile mi yoksa adet ile mi satılıyor?
- She sells fruits.
- O meyve satıyor.
- Lemons and limes are acidic fruits.
- Limon ve misket limonu, asitli meyvedir.
- Fruits have seeds in them.
- Meyvelerin içinde tohumlar var.
- You must eat fruits.
- Sen meyve yemelisin.
- Why are you cutting the fruits?
- Neden meyveleri kesiyorsun?
- I like fruits such as oranges and apples.
- Portakal ve elma gibi meyveleri severim.
- An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
- Genetik modifikasyona örnek olarak, çilek ve domateslere bu meyvelerin donmasını engellemek için balık genleri enjekte edilmesi verilebilir.
- I don't peel their fruits.
- Meyvelerini ben soymuyorum.
- Walnuts, almonds, hazelnuts, pistachios and pine nuts are dry fruits.
- Ceviz, badem, fındık, antep fıstığı ve çam fıstığı kuru meyvelerdir.
- When was the last time you exported fruits?
- En son ne zaman meyve ihraç ettiniz?
- I like canned fruits.
- Konserve meyveleri severim.
- Why are you cutting the fruits?
- Meyveleri neden kesiyorsun?
- Some birds eat seeds and fruits, others insects or worms.
- Bazı kuşlar tohumları ve meyveleri, diğerleri ise böcekleri veya solucanları yerler.
- You must eat fruits.
- Meyve yemelisin.
- Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden teşekkül eder.
- I like red fruits a lot.
- Kırmızı meyveleri çok severim.
- California is famous for its fruits.
- Kaliforniya meyveleriyle meşhurdur.
- All the children appreciated the fruits.
- Bütün çocuklar meyveleri beğendi.
- If the tree is bad, the fruits are bad.
- Ağaç kötü ise meyveler kötüdür.
- Several plants are commonly considered culinary vegetables despite being botanical fruits.
- Birçok bitki botanik meyve olmasına rağmen yaygın olarak mutfak sebzesi olarak kabul edilir.
- Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
- Doğrusunu istersen, domates sebze değildir, bilakis meyvedir.
- If the tree is bad, the fruits are bad.
- Ağaç kötüyse, meyveler de kötüdür.
- Some birds eat seeds and fruits, others insects or worms.
- Bazı kuşlar tohum ve meyve yer, diğerleri böcek ya da solucan.
- Are those fruits sold by weight or by the piece?
- Bu meyveler kiloyla mı, taneyle mi satılıyor?
- You should wash the fruits before eating them.
- Meyveleri yemeden önce yıkamalısın.
- Fruits decay in the sun.
- Meyveler güneşte çürür.
- I prefer apples to all the other fruits.
- Elmayı diğer tüm meyvelere tercih ederim.
- Let my beloved come into his garden, and eat his pleasant fruits.
- Sevgilim bahçesine gelsin ve güzel meyvelerinden yesin.
- Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
- I like red fruits a lot.
- Ben kırmızı meyveleri çok beğenirim.
- Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
- Kesin konuşmak gerekirse, domates sebze değil, meyvedir.
- A tree is known by its fruits.
- Bir ağaç meyvelerinden tanınır.
- Walnuts, almonds, hazelnuts, pistachios and pine nuts are dry fruits.
- Ceviz, badem, fındık, fıstık ve çam fıstığı, kuru meyvelerdir.
- Monkeys feed on insects, fruits and roots.
- Maymunlar böcekler, meyveler ve köklerle beslenir.
- I like canned fruits.
- Konserve meyveleri seviyorum.
- Lychees are one of my favourite fruits.
- Liçi en sevdiğim meyvelerden biridir.
- You should judge a tree by its fruits.
- Bir ağacı meyvelerine göre değerlendirmelisin.
- Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
- Bektaşi üzümü ömrü uzatmada etkili bir meyvedir.
- The fruits belong to all of you, but the earth belongs to no one.
- Meyveler hepinize ait ama toprak kimseye ait değil.
- The fruits are dried in the sun.
- Meyveler güneşte kurutulur.
- I can't eat any fruits in the mornings.
- Sabahları meyve yiyemiyorum.
- Acid fruits like pineapples and lemons are sour.
- Ananas ve limon gibi asitli meyveler ekşidir.
- I eat fruits because I am hungry.
- Aç olduğum için meyve yiyorum.
- Several plants are commonly considered culinary vegetables despite being botanical fruits.
- Bazı bitkiler botanik meyveler olmalarına rağmen genellikle mutfak sebzeleri olarak kabul edilir.
- You should wash the fruits before eating them.
- Yemeden önce meyveleri yıkaman gerekir.
- She sells fruits.
- Meyve satıyor.
- Lemons and limes are acidic fruits.
- Limon ve misket limonu, asitli meyvelerdir.
- I can't eat any fruits in the mornings.
- Ben sabahları hiç meyve yiyemem.
- The fruits suffer the effect of heat.
- Meyveler sıcaktan etkilenir.
- The fruits suffer the effect of heat.
- Meyveler ısı etkisinden muzdarip.
- Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden oluşur.
- Come, eat the fruits in the kitchen.
- Gel, mutfaktaki meyveleri ye.
- California is famous for its fruits.
- Kaliforniya, meyveleri ile ünlüdür.
- I'm eating fruits because I'm hungry.
- Aç olduğum için meyve yiyorum.
- Fruits have seeds in them.
- Meyvelerin içlerinde tohumları vardır.
Show More (60)
|
