1 |
glad |
memnun |
adj. |
|
- I am very glad you gave that undertaking today and I look forward to taking this matter further.
- Bugün bu taahhüdü verdiğiniz için çok memnunum ve bu konuyu daha ileri götürmeyi dört gözle bekliyorum.
- I am very glad that interest in the Berlaymont building is spreading.
- Berlaymont binasına olan ilginin yayılmasından çok memnunum.
- I am glad no amendment calling for their inclusion was tabled at second reading.
- İkinci okumada bunların dahil edilmesini talep eden bir değişiklik önergesi sunulmadığı için memnunum.
- I am glad that the shadow rapporteur from her group was very constructive.
- Kendi grubundan gölge raportörün çok yapıcı olmasından dolayı memnunum.
- I am also glad that we have managed to restore the cuts on the human rights and democracy line.
- İnsan hakları ve demokrasi hattındaki kesintileri geri getirmeyi başardığımız için de memnunum.
- We are all very glad that Turkey has chosen this particular way forward.
- Türkiye'nin bu özel yolu seçmiş olmasından dolayı hepimiz çok memnunuz.
- So I am glad that we have chosen the Latin word.
- Bu yüzden Latince kelimeyi seçtiğimiz için memnunum.
- I am glad that you have said that it is high time that some impact was felt.
- Bazı etkilerin hissedilmesinin tam zamanı olduğunu söylediğiniz için memnunum.
- I am glad to have the opportunity to explain my amendment.
- Değişikliğimi açıklama fırsatı bulduğum için memnunum.
- I am glad to see the Scots getting one hundred percent.
- İskoçların yüzde yüz başarı elde ettiğini görmekten memnunum.
- Glad to see it and to have the opportunity to thank them.
- Bunu gördüğüme ve onlara teşekkür etme imkanım olduğuna memnunum.
- I'm glad that wasn't me.
- Ben olmadığım için memnunum.
- I'm glad I was able to help.
- Yardım edebildiğim için memnunum.
- She was only too glad to help us.
- Bize yardım etmekten çok memnundu.
- I was mistaken and I'm glad I was.
- Yanılmışım ve yanıldığıma da memnunum.
- Aren't you glad we're here?
- Burada olduğumuza memnun değil misin?
- I'm glad I'm not the youngest person here.
- Burada en genç insan olmadığıma memnunum.
- Tom was glad Mary did that for him.
- Tom, Mary'nin bunu onun için yapmasından memnundu.
- Tom is glad Mary did that for him.
- Tom, Mary'nin onun için bunu yapmasından memnun.
- I'm glad I'm a man.
- Bir erkek olduğuma memnunum.
- I'm very glad I wasn't there.
- Orada olmadığım için çok memnunum.
- I'm glad that we're making progress.
- İlerleme kaydediyor olduğumuz için memnunum.
- I'm glad I went.
- Gittiğime memnunum.
- I am very glad school is over.
- Okulun bittiğine çok memnunum.
- I am very glad to know you.
- Sizi tanımaktan çok memnunum.
- I'm glad to have it around.
- Etrafta olmasından memnunum.
- I'm glad I'm still living here.
- Hâlâ burada yaşadığım için memnunum.
- I'm glad to be the one who tells you.
- Sana söyleyen kişi olmaktan memnunum.
- He is very glad that his school life is going well.
- Okul hayatının iyi gitmesinden çok memnun.
- Anyway, I'm glad you were able to broach this difficult subject.
- Her neyse, bu zor konuyu gündeme getirebildiğin için memnunum.
- I'm glad I'm done.
- Hazır olduğuma memnunum.
- I'm glad I came to Boston.
- Boston'a geldiğim için memnunum.
- I'm glad I trusted my instincts.
- İçgüdülerime güvendiğim için memnunum.
- I'm glad I wasn't the one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda kalan ben olmadığım için memnunum.
- I'm glad I'm not a dog.
- Köpek olmadığım için memnunum.
- I'm glad I could help you.
- Sana yardım edebileceğim için memnunum.
- We're glad you're staying with us.
- Bizimle kalmandan memnunuz.
- I'm glad no one died.
- Kimse ölmediği için memnunum.
- I am glad that the matter was settled amicably.
- Meselenin dostça halledilmesine memnunum.
- I'm glad you're letting me do this.
- Bunu yapmama izin verdiğin için memnunum.
- I'm glad I was able to meet you yesterday.
- Ben seninle dün buluşabildiğim için memnunum.
- Aren't you glad we did that today?
- Onu bugün yaptığımızdan memnun değil misin?
- I'm so glad these pills are making me normal.
- Bu hapların beni normale döndürmesinden çok memnunum.
- I'm glad to help.
- Yardım etmekten memnunum.
- Tom is glad, isn't he?
- Tom memnun, değil mi?
- I'm glad we hired you for this job.
- Seni bu iş için tuttuğumuza memnunum.
- I'm glad of that.
- Buna memnunum.
- I'm so glad I did this.
- Bunu yaptığıma çok memnunum.
- I'm glad I stopped eating that much.
- Ben o kadar çok yemeyi bıraktığım için memnunum.
- I'm glad I didn't eat the cake that Tom baked.
- Tom'un pişirdiği pastayı yemediğim için memnunum.
- Aren't you glad to see me?
- Beni gördüğüne memnun değil misin?
- Aren't you glad you don't have to do this?
- Bunu yapmak zorunda olmadığına memnun değil misin?
- I'm glad you are all here.
- Hepinizin burada olduğuna memnunum.
- In a way, I'm glad I never met Tom.
- Bir bakıma Tom'la hiç tanışmadığıma memnunum.
- I'm very glad I didn't do that.
- Bunu yapmadığım için çok memnunum.
- We are glad to have you in our class.
- Bizim sınıfta olduğun için memnunuz.
- We're so glad Tom is alive.
- Tom'un hayatta olmasından çok memnunuz.
- I'm glad that nothing bad happened.
- Kötü bir şey olmadığına memnunum.
- I'm glad I visited Boston.
- Boston'a gittiğime memnunum.
- Tom is glad he isn't in your shoes.
- Tom senin yerinde olmadığı için memnun.
- I'm glad you're here.
- Burada olduğuna memnunum.
- We're glad you're here.
- Burada olduğuna memnunuz.
- I'm glad Tom is safe.
- Tom'un güvende olduğuna memnunum.
- I'm glad we're still doing it.
- Hâlâ bunu yaptığımıza memnunum.
- We're glad to be here.
- Burada olmaktan memnunuz.
- I'm glad I don't have your job.
- Senin işine sahip olmadığıma memnunum.
- In a way, I'm glad I never met Tom.
- Bir bakıma, Tom'la hiç tanışmadığıma memnunum.
- I'm sure Tom is glad that Mary is here.
- Eminim Tom, Mary'nin burada olmasından memnundur.
- I'm glad I'm not the only one who doesn't have a girlfriend.
- Kız arkadaşı olmayan tek kişi ben olmadığıma memnunum.
- I'm glad I went to Boston.
- Boston'a gittiğime memnunum.
- I'm glad I'm not a dog.
- Köpek olmadığıma memnunum.
- He was glad he didn't have to live there for more than a year.
- Orada bir yıldan daha çok yaşamak zorunda olmadığı için memnundu.
- I'm glad to help you.
- Sana yardım ettiğime memnunum.
- I'm very glad I wasn't there.
- Orada olmadığıma çok memnunum.
- Tom was glad that he'd bought a bottle of wine with a screw cap, since he couldn't find his corkscrew.
- Tom, tirbuşonunu bulamadığı için vidalı kapaklı bir şişe şarap aldığı için memnundu.
- I'm glad Tom has gone.
- Ben Tom'un gittiğine memnunum.
- I'm glad to see you, Tom.
- Seni görmekten memnunum, Tom.
- Tom is glad to be healthy again.
- Tom yeniden sağlıklı olduğuna memnun.
- I'm glad you were there.
- Orada olduğundan memnunum.
- Aren't you glad that Tom didn't win?
- Tom'un kazanmadığından memnun değil misin?
- I'm glad I don't need that.
- Ona ihtiyacım olmadığı için memnunum.
- I am glad that you have returned safe.
- Sağ salim geri döndüğüne memnunum.
- I'm glad I didn't do everything Tom asked me to do.
- Tom'un benden yapmamı istediği her şeyi yapmadığım için memnunum.
- If you're happy, I'm glad.
- Sen mutluysan ben memnunum.
- Aren't you glad we're here instead of Boston?
- Boston yerine burada olduğumuza memnun değil misin?
- I'm glad that I'm not paying.
- Ödeme yapmadığım için memnunum.
- I'm glad that I didn't buy something like this.
- Böyle bir şey almadığım için memnunum.
- I was glad to get home.
- Eve dönmekten memnundum.
- Tom is glad it's over.
- Tom bunun bittiğine memnun.
- I'm glad I left Boston.
- Boston'dan ayrıldığıma memnunum.
- We're glad you're back.
- Geri döndüğünüze memnunuz.
- I was very glad to get a present from Tom.
- Tom'dan bir hediye almaktan çok memnundum.
- I'm glad we did that.
- Onu yaptığımız için memnunum.
- He was glad he didn't have to live there for more than a year.
- Orada bir yıldan fazla yaşamak zorunda kalmadığı için memnun.
- I'm glad you're my lawyer.
- Avukatım olduğunuza memnunum.
- We're glad you're all right.
- İyi olduğuna memnunuz.
- I'm so glad you called.
- Aradığın için çok memnunum.
- I'm glad to hear Tom didn't do that.
- Tom'un bunu yapmadığını öğrenmekten memnunum.
- Tom is glad it's all over.
- Tom her şeyin bittiğine memnun.
- Tom was glad to be alone.
- Tom yalnız olduğuna memnundu.
- Tom is glad the school year is finally over.
- Tom sonunda okul yılının bittiğine memnun.
- Aren't you glad I got a job?
- Bir işim olduğuna memnun değil misin?
- Aren't you glad?
- Memnun değil misin?
- I'm glad I was there.
- Orada olduğuma memnunum.
- He is glad to hear the news.
- O, haberi duyduğuna memnun.
- I'm very glad I didn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda kalmadığıma çok memnunum.
- Why is Tom glad that that's going to happen?
- Tom bunun olacağından neden memnun?
- I'm glad I listened to you.
- Sana dinlediğim için memnunum.
- Aren't you glad you're retired?
- Emekli olduğuna memnun değil misin?
- Aren't you glad we did that?
- Bunu yaptığımıza memnun değil misin?
- I'm glad I stopped eating that much.
- O kadar çok yemeyi bıraktığım için memnunum.
- We're so glad to have you here.
- Burada olduğunuz için çok memnunuz.
- I'm glad we went to Boston.
- Boston'a gittiğimize memnunum.
- Aren't you glad you didn't have to go to Boston?
- Boston'a gitmek zorunda olmadığına memnun değil misin?
- I'm glad you noticed.
- Ben senin fark etmenden memnunum.
- I am glad I met you.
- Seninle tanıştığım için memnunum.
- I'm so glad I met you.
- Seninle tanıştığıma çok memnunum.
- He is very glad that his school life is going well.
- O, okul hayatının iyi gidiyor olmasından çok memnun.
- Tom is glad he has a job.
- Tom bir işi olduğu için memnun.
- I'm glad I'm a man.
- Erkek olduğuma memnunum.
- I'm glad you didn't call him.
- Onu aramadığın için memnunum.
- I'm glad Mary isn't my wife.
- Mary'nin karım olmadığına memnunum.
- Everyone is glad Tom got caught.
- Tom'un yakalanmasından herkes memnun.
- Aren't you glad Tom gave us enough money to buy something to eat?
- Tom'un yiyecek bir şey almak için bize yeterli para verdiğine memnun değil misin?
- Everybody is glad Tom got caught.
- Tom'un yakalanmasından herkes memnun.
- I'm just glad I could help.
- Ben sadece yardım edebildiğim için memnunum.
- I'm very glad this is happening.
- Bunun olduğuna çok memnunum.
- I'm glad I was there.
- Orada olduğum için memnunum.
- I'm glad I'm not like that.
- Öyle olmadığıma memnunum.
- I'm glad to see you here.
- Seni burada görmekten memnunum.
- I'm so glad they're here.
- Onların burada olduklarına çok memnunum.
- Tom is glad it's over.
- Tom bittiğine memnun.
- Grandpa is not glad to be ninety-six.
- Büyükbaba doksan altı yaşında olmaktan memnun değil.
- I'm very glad I didn't do that.
- Onu yapmadığım için çok memnunum.
- The prisoners were glad to be free again.
- Mahkumlar tekrar özgür olmaktan memnundular.
- Aren't you glad you didn't go to Boston?
- Boston'a gitmediğine memnun değil misin?
- I'm glad I was with Tom.
- Tom'la birlikte olduğum için memnunum.
- I'm glad something has been done.
- Bir şeyin yapılmasına memnunum.
- I'm glad I didn't lie to Tom.
- Tom'a yalan söylemediğim için memnunum.
- I'm glad it happened.
- Ben bunun olduğuna memnunum.
- I'm sure glad no one died.
- Hiç kimsenin ölmediğine kesinlikle memnunum.
- I'm glad you convinced me not to leave.
- Beni gitmemeye ikna ettiğin için memnunum.
- Are you glad about the result?
- Sonuçtan memnun musun?
- I'm glad to be home.
- Evde olmaktan memnunum.
- I'm glad I'm Tom's friend.
- Tom'un arkadaşı olduğuma memnunum.
- I'm glad that nobody died.
- Can kaybı olmamasından memnunum.
- I'm glad I waited.
- Beklediğim için memnunum.
- Everyone is glad Tom got caught.
- Herkes Tom'un yakalandığına memnun.
- I'm also glad we met.
- Tanıştığımıza da memnunum.
- I'm glad Tom is at home.
- Tom'un evde olduğuna memnunum.
- I'm so glad I did that.
- Onu yaptığım için çok memnunum.
- I'm glad to do it.
- Bunu yaptığıma memnunum.
- I am glad that you have helped me.
- Bana yardım ettiğin için memnunum.
- Hey, Tom, glad I caught you.
- Hey, Tom, seni yakaladığıma memnunum.
- I'm glad you could join us.
- Bize katılabildiğine memnunum.
- I'm glad that Tom is in Boston with us.
- Tom'un Boston'da bizimle olmasından memnunum.
- I'm glad that you kept your promise.
- Sözünü tuttuğun için memnunum.
- I'm glad I met Tom.
- Tom'la tanıştığıma memnunum.
- I'm glad to do it.
- Bunu yapmaktan memnunum.
- Tom is glad you're here.
- Tom burada olduğuna memnun.
- Tom is glad he has a job.
- Tom bir işi olduğuna memnun.
- I'm very glad that I did that.
- Bunu yaptığım için çok memnunum.
- I'm glad I'm not going to be there.
- Ben orada olmayacağım için memnunum.
- I'm sure glad I don't live in Boston.
- Boston'da yaşamadığıma çok memnunum.
- He was only too glad to help us.
- O sadece bize yardım ettiği için çok memnundu.
- I am glad to be here.
- Burada olmaktan memnunum.
- I'm glad I wasn't the one who had to tell Tom that.
- Tom'a bunu söylemek zorunda kalan ben olmadığım için memnunum.
- I'm glad Tom was there with me.
- Tom'un orada benimle olmasından memnunum.
- I'm glad that I still live here.
- Hâlâ burada yaşadığıma memnunum.
- Aren't you glad you're rich?
- Zengin olduğuna memnun değil misin?
- Aren't you glad?
- Memnun değil misiniz?
- I'm glad I didn't sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemediğime memnunum.
- I'm glad I didn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığım için memnunum.
- I'm glad I'm not Tom.
- Tom olmadığıma memnunum.
- I'm very glad that I've been singled out as being a suitable person for the job.
- İş için uygun bir kişi olarak seçildiğime çok memnunum.
- We're so glad Tom is alive.
- Tom'un hayatta olduğuna çok memnunuz.
- Tom was glad to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için yapmaktan memnundu.
- I'm glad you were right.
- Haklı olduğuna memnunum.
- I'm glad to have a roof over my head.
- Oturacak bir yerim olduğu için memnunum.
- Aren't you glad we did that?
- Onu yaptığımıza memnun değil misin?
- I am glad to help you.
- Sana yardım etmekten memnunum.
- I am very glad to see you.
- Seni gördüğüme çok memnunum.
- Tom is glad Mary did that for him.
- Tom, Mary'nin bunu onun için yaptığına memnun.
- His parents were glad at his success in the examination.
- Ebeveynleri onun sınavdaki başarısından memnunlardı.
- Tom was glad that Mary was home with the children.
- Tom, Mary'nin çocuklarla evde olmasından memnundu.
- I'm glad you got back.
- Geri döndüğüne memnunum.
- I'm very glad that I did it.
- Bunu yaptığım için çok memnunum.
- Aren't you glad Tom isn't here?
- Tom'un burada olmadığına memnun değil misin?
- I am glad I did not buy such a thing.
- Böyle bir şey almadığım için memnunum.
- I'm glad for this opportunity to work with you.
- Sizinle çalışma fırsatı bulduğum için memnunum.
- Glad I am to be working with you.
- Sizinle çalıştığıma memnunum.
- I'm glad you told me about them.
- Bana onlardan söz ettiğin için memnunum.
- We're glad to see you.
- Sizi gördüğümüze memnunuz.
- I'm glad to be here.
- Burada olmaktan memnunum.
- I'm glad to have been invited to dinner.
- Yemeğe davet edildiğim için memnunum.
- I'm glad you showed me how to do it.
- Bana nasıl yapılacağını gösterdiğin için memnunum.
- I'm glad I did it.
- Bunu yaptığıma memnunum.
- I'm very glad that I've been singled out as being a suitable person for the job.
- Bu işe uygun bir insan olarak seçildiğim için çok memnunum.
- Tom's teammates were glad to see him.
- Tom'un takım arkadaşları onu gördüğüne memnundu.
- I'm glad that we're making progress.
- İlerleme kaydettiğimiz için memnunum.
- I'm glad Tom is home.
- Tom'un evde olduğuna memnunum.
- I was very glad to get back.
- Geri gelmekten çok memnundum.
- I'm glad I'm not a woman.
- Kadın olmadığıma memnunum.
- We are glad to have you in our class.
- Sınıfımızda olmanızdan çok memnunuz.
- I'm really glad I did that.
- Bunu yaptığıma gerçekten memnunum.
- Tom was glad to see Mary and John getting along so well.
- Tom, Mary ve John'un çok iyi anlaştıklarını görmekten memnundu.
- I'm so glad I did that.
- Bunu yaptığıma çok memnunum.
- I'm glad you asked that question.
- O soruyu sorduğun için memnunum.
- I'm glad I lied to Tom about where I'd been.
- Nerede olduğum konusunda Tom'a yalan söylediğim için memnunum.
- I'm so glad you're here.
- Burada olduğuna çok memnunum.
- I'm glad I visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğim için memnunum.
- I'm glad we did what we did.
- Yaptığımız şeyden memnunum.
- I'm glad I wasn't there.
- Orada olmadığım için memnunum.
- Tom is glad to be here.
- Tom burada olmaktan memnun.
- I'm glad he liked it.
- Onu beğendiği için memnunum.
- I am glad to be here.
- Burada olduğuma memnunum.
- I'm glad to see you.
- Seni gördüğüme memnunum.
- I'm glad you weren't here.
- Ben senin burada olmadığına memnunum.
- Aren't you glad to meet me?
- Benimle tanıştığına memnun değil misin?
- Sami was glad.
- Sami memnundu.
- Tom seemed glad to be home.
- Tom evde olduğu için memnun görünüyordu.
- I'm sure glad no one was hurt.
- Kimsenin yaralanmadığına kesinlikle memnunum.
Show More (222)
|
2 |
glad |
mutlu |
adj. |
|
- I am very glad to be able to do so, and congratulate the rapporteur.
- Bunu yapabildiğim için çok mutluyum ve raportörü kutluyorum.
- I am glad to be able to tell you the person tested negative.
- Kişinin testinin negatif çıktığını size söyleyebildiğim için mutluyum.
- I am glad that 2004 will be so fully devoted to the sport.
- 2004 yılının tamamen spora adanacak olmasından dolayı çok mutluyum.
- I am glad to be able to present the rough outline of it to you today.
- Bugün size bunun kaba hatlarını sunabildiğim için mutluyum.
- I am very glad to have a constituency office there.
- Orada bir seçim ofisim olduğu için çok mutluyum.
- I am glad we have moved back to the weekly measurement granted by Member States if they so deem necessary.
- Üye Devletlerin gerekli görmeleri halinde haftalık ölçüm yapmalarına geri döndüğümüz için mutluyum.
- I am glad to have been able to work with many colleagues and to make a contribution.
- Birçok meslektaşımla birlikte çalışabildiğim ve katkıda bulunabildiğim için mutluyum.
- I am glad when I speak Quechua.
- Quechua konuştuğum için mutluyum.
- I'm so glad that you're here.
- Burada olduğun için çok mutluyum.
- I'm really glad I came here.
- Buraya geldiğim için çok mutluyum.
- They looked like they were glad.
- Mutlu gibi görünüyorlardı.
- I'm glad you are here.
- Burada olmandan mutluyum.
- I'm so glad you love it.
- Onu sevdiğin için çok mutluyum.
- I'm glad to hear that she is unmarried.
- Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- I'm so glad you are all here.
- Hepiniz burada olduğunuz için çok mutluyum.
- I'm just glad it's all over.
- Her şey bittiği için mutluyum.
- I was glad I was there.
- Orada olduğum için mutluydum.
- I was glad to get home.
- Eve döndüğüm için mutluydum.
- Tom was glad he didn't have to live in Boston for more than a year.
- Tom bir yıldan daha fazla Boston'da yaşamak zorunda olmadığı için mutluydu.
- I'm just glad I got it done on time.
- Zamanında bitirdiğim için mutluyum.
- Tom said that he was really glad he was able do that.
- Tom bunu yapabildiği için çok mutlu olduğunu söyledi.
- Sami was glad.
- Sami mutluydu.
- I'm glad I didn't sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemediğim için mutluyum.
- I'm glad I trusted my instincts.
- İçgüdülerime güvendiğim için mutluyum.
- I'm sure Tom is glad to be going home.
- Eminim Tom eve gideceği için mutludur.
- I'm glad to be back.
- Döneceğim için mutluyum.
- I'm glad I'm going to live here.
- Burada yaşayacağım için mutluyum.
- She'll be glad to see you, won't she?
- Seni gördüğüne mutlu olacak, değil mi?
- I'm glad I don't have to be on that jury.
- O jüride olmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- I'm glad I'm not the only one who doesn't have a girlfriend.
- Kız arkadaşı olmayan bir tek ben olmadığım için mutluyum.
- We're glad to be doing it.
- Onu yapıyor olmaktan mutluyuz.
- I'm glad you're my friend.
- Dostum olduğun için mutluyum.
- I'm glad you're back.
- Dönmenden mutluyum.
- I'm glad things went our way.
- İşimiz yaver gittiği için mutluyum.
- I'm glad we won.
- Kazandığımız için mutluyum.
- I will be glad to help you anytime.
- Size yardım etmekten her zaman mutlu olacağım.
- I'm glad I'm here.
- Burada olduğum için mutluyum.
- Tom and I are glad we're not the only ones who have to do that.
- Tom ve ben bunu yapmak zorunda olan tek kişi olmadığımız için mutluyuz.
- I like seeing you glad.
- Seni mutlu görmek hoşuma gidiyor.
- I was so glad to be included.
- Dahil olduğum için çok mutluydum.
- Tom told me he was glad to see me.
- Tom bana beni görmekten mutlu olduğunu söyledi.
- I'm glad I'm on your list.
- Listenizde olduğum için mutluyum.
- I'm glad they like it.
- Onu beğendikleri için mutluyum.
- I'm just glad I got it done.
- Bu işi hallettiğim için mutluyum.
- I'm so glad you're home.
- Evde olduğun için çok mutluyum.
- I'm glad I got a chance to see you again.
- Seni tekrar görme şansım olduğu için mutluyum.
- I'm glad I'm not her.
- O olmadığım için mutluyum.
- Mary will be very glad she did that.
- Mary bunu yaptığından dolayı çok mutlu olacak.
- I'm very glad to be here.
- Burada olduğum için çok mutluyum.
- I'm glad that I was able to assist you last week.
- Geçen hafta size yardım edebildiğim için mutluyum.
- Tom was glad he didn't have to live in Boston for more than a year.
- Tom, Boston'da bir yıldan fazla yaşamak zorunda kalmayacağı için mutluydu.
- I will be glad to help you.
- Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I'm glad I don't have to do that again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- I'm glad I wasn't the one who had to tell Tom that his dog died.
- Tom'a köpeğinin öldüğünü söylemek zorunda kalmadığım için mutluyum.
- Tom seemed glad to be home.
- Tom evde olduğu için mutlu görünüyordu.
- I'm glad that I was able to help you last week.
- Geçen hafta sana yardım edebildiğim için mutluyum.
- I'm so glad you suggested this.
- Bunu önerdiğin için çok mutluyum.
- I'm glad that your arm isn't broken.
- Kolun kırılmadığı için mutluyum.
- I'm glad you're my friend.
- Arkadaşım olduğun için mutluyum.
- I'm glad it's not me.
- Ben olmadığım için mutluyum.
- I'm really glad you're here.
- Burada olduğun için çok mutluyum.
- Tom said that he was really glad he could do that.
- Tom bunu yapabildiği için çok mutlu olduğunu söyledi.
- I did not notice how glad she was.
- Ne kadar mutlu olduğunu fark etmemiştim.
- I'm so glad I could be of help.
- Yardım edebildiğim için çok mutluyum.
- Grandpa is not glad to be ninety-six.
- Büyükbaba doksan altı yaşında olmaktan mutlu değil.
- I was so glad to be included.
- Dahil edildiğim için çok mutluydum.
- I'm glad to be of some help to you.
- Sana yardımım dokunduğu için mutlu oldum.
- I'm glad I don't have anywhere to go.
- Gidecek bir yerim olmadığı için mutluyum.
- We're really glad you decided to help us.
- Bize yardım etmeye karar verdiğin için gerçekten mutluyuz.
- Tom was glad to be alone.
- Tom yalnız olduğu için mutluydu.
- I'm really glad we had this opportunity to talk.
- Konuşma fırsatımız olduğu için çok mutluyum.
- I'm glad to be here.
- Burada olmaktan mutluyum.
- I'm glad to be alive.
- Hayatta olduğum için mutluyum.
- I'll just be glad to have a job.
- Bir işim olduğu için mutlu olacağım.
- I'm glad I don't have that problem.
- Böyle bir sorunum olmadığı için mutluyum.
- I'm so glad you're here, Tom.
- Burada olduğun için çok mutluyum, Tom.
- She was glad of my company.
- Eşlik ettiğim için mutluydu.
- I'm glad to hear that Tom found a job.
- Tom'un bir iş bulduğunu duyduğum için mutluyum.
- I'm glad you're happy.
- Mutlu olduğuna sevindim.
- We are glad you are coming.
- Geliyor olduğunuz için çok mutluyuz.
- I'm glad they won.
- Kazandıkları için mutluyum.
- The prisoners were glad to be free again.
- Mahkumlar tekrar özgür oldukları için mutluydular.
- Tom said that he's glad that he was able to do that.
- Tom bunu yapabildiği için mutlu olduğunu söyledi.
- We're glad to be doing it.
- Bunu yaptığımız için mutluyuz.
- I'm glad to be home.
- Evde olduğum için mutluyum.
- I'm glad I finally took care of that.
- Sonunda onu hallettiğim için mutluyum.
- Tom said he's glad Mary didn't get hurt.
- Tom, Mary'nin canı yanmadığı için mutlu olduğunu söyledi.
- I'm glad I'm Tom's friend.
- Tom'un arkadaşı olduğum için mutluyum.
- Can you tell me why are they so glad?
- Onların neden bu kadar mutlu olduklarını bana söyleyebilir misiniz?
- I'm glad we found you.
- Seni bulduğumuz için mutluyum.
- I'm glad I'm not him.
- O olmadığım için mutluyum.
- I'm glad baboons aren't human.
- Babunlar insan olmadıkları için mutluyum.
- I'm so glad I listened to you.
- Seni dinlediğim için çok mutluyum.
- I'm very glad you're here, Tom.
- Burada olduğun için çok mutluyum, Tom.
- I'm glad they found Tom unharmed.
- Tom'u zarar görmemiş halde buldukları için mutluyum.
- I'm glad you've finally told me.
- Sonunda bana söylediğin için mutluyum.
- I'm glad that I didn't eat the food that made you sick.
- Seni hasta eden yemeği yemediğim için mutluyum.
- We're glad to have you both here.
- İkiniz de burada olduğunuz için mutluyuz.
- I'm glad she likes it.
- Onu beğendiği için mutluyum.
- I'm glad I studied French.
- Fransızca öğrendiğim için mutluyum.
- I'm glad it happened that way.
- Bu şekilde olduğu için mutluyum.
- I'm just glad to be part of it.
- Bunun bir parçası olduğum için mutluyum.
- I am glad to run into you here.
- Sana burada rastladığım için mutluyum.
- Glad I am to be working with you.
- Seninle çalışacağım için mutluyum.
- I'm so glad Tom was found.
- Tom bulunduğu için çok mutluyum.
- I'm really glad we did this.
- Bunu yaptığımız için çok mutluyum.
- I'm glad you're here with me.
- Burada benimle olduğun için mutluyum.
- I am very glad to be out of high school.
- Liseden mezun olduğum için çok mutluyum.
- I'm glad that God has chosen me to be your host.
- Tanrı beni ev sahibiniz olarak seçtiği için mutluyum.
- I'm glad to have a roof over my head.
- Başımı sokacak bir evim olduğu için mutluyum.
- I'm glad I was with Tom.
- Tom'la olduğum için mutluyum.
- I'm glad to see you're finally happy.
- Sonunda mutlu olduğunu gördüğüme sevindim.
- I'm glad that I still live here.
- Hâlâ burada yaşadığım için mutluyum.
- People in Cusco are glad when we speak Quechua.
- Cusco'daki insanlar Quechua konuştuğumuzda mutlu oluyorlar.
- I'm glad you're coming to visit us next month.
- Gelecek ay bizi ziyarete geleceğin için çok mutluyum.
- I'm glad to see you're happy.
- Mutlu olduğunu gördüğüme sevindim.
- I'm glad I don't have credit cards anymore.
- Artık kredi kartım olmadığı için mutluyum.
- I'm glad I never gave up hope.
- Umudumu hiç kaybetmediğim için mutluyum.
- I'm very glad to be here.
- Burada olduğuma çok mutluyum.
- Tom is very glad that school is over.
- Tom okul bittiği için çok mutlu.
- I'm glad you're happy, Tom.
- Mutlu olduğuna sevindim, Tom.
- Aren't you glad you don't have to do this?
- Bunu yapmak zorunda olmadığın için mutlu değil misin?
- We're glad you're with us.
- Bizimle olduğunuz için mutluyuz.
- I'm glad I didn't eat the cake that Tom baked.
- Tom'un pişirdiği pastayı yemediğim için mutluyum.
- Tom is glad he isn't in your shoes.
- Tom senin yerinde olmadığı için mutlu.
- I'm glad I don't have to do that anymore.
- Artık bunu yapmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- I'm glad we're doing this together.
- Bunu birlikte yaptığımız için mutluyum.
- I'm glad I don't need that.
- Buna ihtiyacım olmadığı için mutluyum.
- I'm glad I came to Boston.
- Boston'a geldiğim için mutluyum.
- I'm glad you're happy, Tom.
- Mutlu olmana sevindim, Tom.
- We're glad to be here.
- Burada olduğumuz için mutluyuz.
- If life is ridiculous and absurd, be glad that it is not tedious.
- Hayat gülünç ve saçmaysa, sıkıcı olmadığı için mutlu olun.
- Tom and I are glad we're not the only ones who have to do that.
- Tom ve ben bunu yapmak zorunda kalan tek kişiler biz olmadığımız için mutluyuz.
- I'm glad I have a friend like you to confide in.
- Senin gibi güvenebileceğim bir arkadaşım olduğu için mutluyum.
- I'll be glad when it's over.
- O bittiğinde mutlu olacağım.
- I know Tom is glad that you're here.
- Tom'un burada olduğun için mutlu olduğunu biliyorum.
- I'm glad you're happy.
- Mutlu olmana sevindim.
- I'm glad to see that you're happy.
- Mutlu olduğunu gördüğüme sevindim.
- I'm really glad that I was able to meet Tom.
- Tom'la tanışabildiğim için çok mutluyum.
- I'm glad to have it around.
- Orada eğlendiğim için mutluyum.
- I know that Tom is glad that you're here.
- Tom'un burada olduğun için mutlu olduğunu biliyorum.
- We're so glad to have you here tonight.
- Bu gece burada olduğun için çok mutluyuz.
- Tom said that he was really glad he didn't do that.
- Tom bunu yapmadığı için çok mutlu olduğunu söyledi.
- I'm glad I have a friend like you to confide in.
- Senin gibi güvenebileceğim bir dostum olduğu için mutluyum.
- I'm sure you're not half as glad as I am.
- Eminim sen de benim kadar mutlu değilsindir.
- I am very glad to be out of high school.
- Liseyi bitirdiğim için çok mutluyum.
- I'm so glad you're here.
- Burada olduğun için çok mutluyum.
- We're glad you're staying with us.
- Bizimle kalacağın için mutluyuz.
- I'm so glad you are not upset.
- Üzgün olmadığınız için çok mutluyum.
- I'm glad we're still doing it.
- Hâlâ onu yapıyor olduğumuz için mutluyum.
- If he could go to the concert, he would be glad.
- Konsere gidebilseydi çok mutlu olurdu.
- I'm glad to have this opportunity to speak to you.
- Sizinle konuşma fırsatı bulduğum için çok mutluyum.
- I'm glad I'm not you.
- Sen olmadığım için mutluyum.
Show More (151)
|
3 |
glad |
memnuniyetle |
adv. |
|
- In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
- Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır.
- I'll be glad to come.
- Memnuniyetle gelirim.
- I'll be glad to get it for you.
- Senin için memnuniyetle getiririm.
- I'll be glad to.
- Memnuniyetle.
Show More (1)
|
4 |
glad |
sevinçli |
adj. |
|
- She was only too glad to help us.
- O bize yardım etmek için sadece çok sevinçliydi.
Show More (-2)
|