|
- Every year I am shocked at the huge amount of work they have to do.
- Her yıl yapmak zorunda oldukları devasa iş karşısında şok oluyorum.
- There is no doubt that they have to do that, but that alone will not secure peace.
- Bunu yapmak zorunda olduklarına şüphe yok, ancak bu tek başına barışı sağlamayacaktır.
- Why should it have to do anything else?
- Neden başka bir şey yapmak zorunda olsun ki?
- This causes great unease in those who have to do this work.
- Bu durum, bu işi yapmak zorunda olanlarda büyük bir tedirginliğe neden olmaktadır.
- I'm the only one who has to do that again tomorrow.
- Bunu yarın tekrar yapmak zorunda olan tek kişi benim.
- Tom didn't do everything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu her şeyi yapmadı.
- Tom said that Mary was certain that he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğundan Mary'nin emin olduğunu söyledi.
- I don't think I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu sanmıyorum.
- Tom wondered why Mary had to do that.
- Tom Mary'nin bunu neden yapmak zorunda olduğunu merak etti.
- I don't yet know whether I have to do that or not.
- Bunu yapmak zorunda olup olmadığımı henüz bilmiyorum.
- Sami knows what he has to do.
- Sami yapmak zorunda olduğu şeyi bilir.
- Tom could do what he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yapabildi.
- Tom told Mary she didn't have to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Am I the only one who doesn't have to do that?
- Bunu yapmak zorunda olmayan tek kişi ben miyim?
- Tom told Mary he had to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom did what he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
- I told Tom he didn't have to do anything he didn't want to.
- Tom'a istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığını söyledim.
- I'm the one who has to do most of the work.
- İşin çoğunu yapmak zorunda olan kişi benim.
- Tom told Mary she had to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that she had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğundan emin olduğunu söyledi.
- Tom has many things he has to do today.
- Tom'un bugün yapmak zorunda olduğu çok şey var.
- I think we should tell Tom that he has to do that.
- Bence Tom'a bunu yapmak zorunda olduğunu söylemeliyiz.
- Tom wasn't able to do anything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu hiçbir şeyi yapamadı.
- What makes you think Tom has to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu sana düşündüren nedir?
- Tom asked if Mary really had to do that.
- Tom Mary'nin gerçekten bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- Tom said Mary doesn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Tom was very sure he had to do that.
- Tom kendisinin onu yapmak zorunda olduğundan çok emindi.
- Tom could do everything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu her şeyi yapabildi.
- Tom made a list of things he had to do.
- Tom, yapmak zorunda olduğu şeylerin bir listesini çıkardı.
- Tom just did what he had to do.
- Tom sadece yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
- Tom informed Mary why he had to do that.
- Tom bunu neden yapmak zorunda olduğunu Mary'ye anlattı.
- Nothing is impossible for the man who doesn't have to do it himself.
- Bir şeyi kendisi yapmak zorunda olmayan biri için hiçbir şey imkansız değildir.
- I'm not sure that that's what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şeyin o olduğundan emin değilim.
- Are you sure you know what Tom has to do?
- Tom'un ne yapmak zorunda olduğunu bildiğinden emin misin?
- I knew we had to do this.
- Bunu yapmak zorunda olduğumuzu biliyordum.
- What makes you think you have to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğunu düşündüren ne?
- Tom didn't know Mary didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't do what he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yapmadı.
- Did you know that Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını biliyor muydunuz?
- I've already told Tom he doesn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığını söyledim.
- I'm glad I didn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığım için memnunum.
- You're going to have to do that.
- Onu yapmak zorunda olacaksın.
- Did Tom say he didn't have to do that?
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını mı söyledi?
- Sometimes we do what we have to do, not what we want to do.
- Bazen yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaparız, yapmak istediğimiz şeyi değil.
- You did what you had to do.
- Yapmak zorunda olduğun şeyi yaptın.
- Tom said I don't have to do that if I don't want to.
- Tom istemezsem bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom has told Mary he has to do that.
- Tom Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I did what I had to do to find you.
- Seni bulmak için yapmak zorunda olduğum şeyi yaptım.
- Tom said that Mary doesn't have to do that this week.
- Tom, Mary'nin bu hafta bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- You think I have to do that, don't you?
- Bunu yapmak zorunda olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
- I have a few things I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum birkaç işim var.
- Tom knew he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
- Tom was the only one who had to do this.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi Tom'du.
- Tom did only what he had to do.
- Tom yalnızca yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
- Tom didn't tell me why he had to do that.
- Tom bana neden bunu yapmak zorunda olduğunu söylemedi.
- Tom doesn't know if he has to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olup olmadığını bilmiyor.
- Let's go do what we have to do.
- Yapmak zorunda olduğumuz şeyi yapmaya gidelim.
- I suspect Tom doesn't have to do that anymore.
- Tom'un artık bunu yapmak zorunda olmamasından şüpheleniyorum.
- Did Tom say he didn't think we had to do that?
- Tom, bunu yapmak zorunda olduğumuzu düşünmediğini mi söyledi?
- I'm not the one that has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan ben değilim.
- Tom said that he didn't think Mary really had to do that by herself.
- Tom, Mary'nin bunu gerçekten tek başına yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom wasn't sure Mary knew she had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bildiğinden emin değildi.
- Tom asked Mary if she had to do that now.
- Tom Mary'ye bunu şimdi yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- Tom doesn't seem convinced that Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğuna ikna olmuş görünmüyor.
- I don't think Tom knows that Mary has to do that.
- Tom'un Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bildiğini sanmıyorum.
- I felt I had to do something.
- Bir şey yapmak zorunda olduğumu hissettim.
- I thought I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu düşünmüştüm.
- Tom asked Mary why she didn't have to do that.
- Tom, Mary'ye neden bunu yapmak zorunda olmadığını sordu.
- Tom asked if he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- Tom told me he was the one who had to do that.
- Tom bana bunu yapmak zorunda olanın kendisi olduğunu söyledi.
- Sometimes we do what we have to do, not what we want to do.
- Bazen yapmak istediğimizi değil, yapmak zorunda olduğumuzu yaparız.
- I told you you didn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığını sana söyledim.
- I wasn't able to do what Tom said I had to do.
- Tom'un yapmak zorunda olduğumu söylediği şeyi yapamadım.
- Tom told me that I had to do that.
- Tom bana onu yapmak zorunda olduğumu söyledi.
- Tom said he didn't have to do that either.
- Tom da bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- I've already told Tom I have to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğumu Tom'a daha önce söyledim.
- I didn't have enough time to do what I had to do.
- Yapmak zorunda olduğum şeyi yapmak için yeterli zaman yoktu.
- Tom and I don't like being the ones who always have to do that.
- Tom ve ben her zaman bunu yapmak zorunda olan kişiler olmaktan hoşlanmıyoruz.
- Tom didn't know he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- Tom didn't know he had to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- I will not unload the car because other workers have to do that.
- Bunu diğer işçiler yapmak zorunda oldukları için arabayı boşaltmayacağım.
- Mary told me that she had to do that.
- Mary bana bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom realized Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin onu yapmak zorunda olduğunu fark etti.
- You won't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmayacaksın.
- I'm the person that has to do that.
- Ben onu yapmak zorunda olan kişiyim.
- We'll have to do this ourselves.
- Bunu kendimiz yapmak zorunda olacağız.
- Tom thought that Mary wouldn't have to do that.
- Tom Mary'nin onu yapmak zorunda olmayacağını düşündü.
- You didn't know that I didn't have to do that today, did you?
- Bunu bugün yapmak zorunda olmadığımı bilmiyordun, değil mi?
- Tom said Mary had to do that with John.
- Tom Mary'nin bunu John ile yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- How did you find out that Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını nasıl öğrendin?
- Tom couldn't do anything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu hiçbir şeyi yapamadı.
- I wish I didn't have to do that.
- Keşke bunu yapmak zorunda olmasaydım.
- I'm not sure that Tom has to do that again.
- Tom'un bunu tekrar yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- I wonder why Tom told me I didn't have to do that.
- Tom neden bana bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledi merak ediyorum.
- There are a lot of things I have to do this week.
- Bu hafta yapmak zorunda olduğum çok şey var.
- Tom knows that he has to do something.
- Tom bir şeyler yapmak zorunda olduğunu biliyor.
- I'm not sure that Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- You should tell Tom that he doesn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığını söylemelisin.
- Don't forget we have to do our homework.
- Ödevimizi yapmak zorunda olduğumuzu unutma.
- Tom realized he had to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olduğunu farketti.
- Tom said he knew why Mary had to do that.
- Tom Mary'nin bunu neden yapmak zorunda olduğunu bildiğini söyledi.
- You should probably tell Tom that he has to do that.
- Muhtemelen Tom'a bunu yapmak zorunda olduğunu söylemelisin.
- Tom couldn't do what he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yapamadı.
- I wondered whether or not Tom thought you had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüp düşünmediğini merak ettim.
- Do you think that Tom and Mary have to do that?
- Tom ve Mary'nin onu yapmak zorunda olduklarını mı düşünüyorsun?
- That's not what we have to do.
- Bu yapmak zorunda olduğumuz şey değil.
- I wonder why Tom has to do that.
- Tom'un neden bunu yapmak zorunda olduğunu merak ediyorum.
- Tom thought he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu düşündü.
- I know I shouldn't have told Tom he didn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığını söylememem gerektiğini biliyorum.
- Tom knew that Mary didn't really have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu gerçekten yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- That's what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şey odur.
- Did Tom say he thought he had to do that?
- Tom onu yapmak zorunda olduğunu düşündüğünü mü söyledi?
- You shouldn't have to do that again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olmamalısın.
- I don't know what you have to do.
- Senin ne yapmak zorunda olduğunu bilmiyorum.
- Are you sure Tom doesn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığına emin misin?
- I'm tired of always having to do all the work.
- Her zaman tüm işi yapmak zorunda olmaktan usandım.
- I should tell Tom that he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğunu söylemeliyim.
- I don't think Tom knows why Mary has to do that.
- Tom'un Mary'nin neden bunu yapmak zorunda olduğunu bildiğini sanmıyorum.
- I didn't know Tom had to do that today.
- Tom'un bugün bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- I'm sorry you had to do this by yourself.
- Bunu kendi başına yapmak zorunda olduğun için üzgünüm.
- Tom said that Mary had to do that today.
- Tom, Mary'nin bunu bugün yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I'm not sure that Tom has to do that.
- Tom'un onu yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- This is just one of many things we have to do before we can go home.
- Bu, eve gitmeden önce yapmak zorunda olduğumuz pek çok şeyden sadece biri.
- We'll do what we have to do.
- Biz yapmak zorunda olduğumuz şeyi yapacağız.
- I'm not the one who has to do that.
- Onu yapmak zorunda olan kişi ben değilim.
- Tom knows Mary no longer has to do that.
- Tom, Mary'nin artık bunu yapmak zorunda olmadığını biliyor.
- Tom only does what he has to do.
- Tom sadece yapmak zorunda olduğu şeyi yapar.
- What we have to do is persuade Tom to leave.
- Yapmak zorunda olduğumuz şey Tom'u ikna etmek.
- Aren't you glad you don't have to do this?
- Bunu yapmak zorunda olmadığına memnun değil misin?
- Tom said he doesn't think that Mary really had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu gerçekten yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- I'm the only one that has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi benim.
- Tom is one of the thirty people who have to do that.
- Tom, bunu yapmak zorunda olan otuz kişiden biridir.
- I'm sure Tom doesn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığından eminim.
- Tom said I had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğumu söyledi.
- I asked if Tom had to do that, too.
- Tom'un da bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordum.
- You didn't know Tom didn't have to do that, did you?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyordunuz, değil mi?
- I know that somebody had to do that.
- Birinin bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- I didn't know that I had to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğumu bilmiyordum.
- I think we should tell Tom that he has to do that.
- Bence Tom'a onu yapmak zorunda olduğunu söylemek zorundayız.
- Tom needs to be told he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğunun söylenmesi gerekiyor.
- Why do you think you have to do that?
- Neden onu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorsun?
- I know I don't have to do that again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olmadığımı biliyorum.
- Tom asked if Mary really had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu gerçekten yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- I wonder what made Tom think I had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğumu Tom'a neyin düşündürdüğünü merak ediyorum.
- Tom said Mary thought John might not have to do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapmak zorunda olmayabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom knew that Mary didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- Tom says Mary didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Tom said that he didn't have to do that today.
- Tom bugün bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- What makes you think Tom doesn't have to do that?
- Tom'un onu yapmak zorunda olmadığını sana düşündüren şey nedir?
- I'll do what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şeyi yapacağım.
- I won't likely tell Tom I have to do that.
- Muhtemelen Tom'a bunu yapmak zorunda olduğumu söylemeyeceğim.
- You'll have to do that somewhere else.
- Bunu başka bir yerde yapmak zorunda olacaksın.
- Tom didn't know that Mary had to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- I'm the one who has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan benim.
- Why did Tom think he had to do that?
- Tom neden bunu yapmak zorunda olduğunu düşündü?
- Tom needs to be told that he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğu söylenmeli.
- I wonder whether or not Tom has told Mary she doesn't have to do that.
- Tom'un Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyleyip söylemediğini merak ediyorum.
- It's something I have to do.
- Bu yapmak zorunda olduğum bir şey.
- I didn't know that I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu bilmiyordum.
- Did Tom say he thought he didn't have to do that?
- Tom, bunu yapmak zorunda olmadığını düşündüğünü mü söyledi?
- I didn't realize that Tom had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmedim.
- What's the real reason Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmamasının gerçek nedeni nedir?
- Why do you think you have to do that?
- Neden bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorsun?
- I'm the one who has to do this.
- Bunu yapmak zorunda olan kişi benim.
- I asked Tom if I really had to do that.
- Gerçekten onu yapmak zorunda olup olmadığımı Tom'a sordum.
- All you had to do was to tell him the truth.
- Yapmak zorunda olduğun tek şey ona doğruyu söylemekti.
- I know I don't have to do anything Tom has asked me to do.
- Tom'un benden istediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığımı biliyorum.
- Tom is one of the three guys who had to do that.
- Tom, bunu yapmak zorunda olan üç adamdan biri.
- Tom thought he didn't have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını düşündü.
- Tom isn't the only one who has to do that.
- Onu yapmak zorunda olan tek kişi Tom değil.
- I really don't think Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu gerçekten düşünmüyorum.
- Tom said that Mary doesn't have to do that this week.
- Tom, Mary'nin onu bu hafta yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- I've been told that I don't have to do that.
- Bunu bunu yapmak zorunda olmadığım söylendi.
- If you had to do it all over again, what would you do differently?
- Her şeyi baştan yapmak zorunda olsaydınız, neyi farklı yapardınız?
- I wonder what we have to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumuzu merak ediyorum.
- I don't know why I have to do this.
- Bunu neden yapmak zorunda olduğumu bilmiyorum.
- Even though you don't have to do that, you should.
- Bunu yapmak zorunda olmasan bile, yapmalısın.
- Tom said he didn't have to do that either.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını da söyledi.
- Tom knew what we had to do.
- Tom ne yapmak zorunda olduğumuzu biliyordu.
- I didn't know Tom had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- Tom doesn't think Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmüyor.
- What's the real reason that Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmamasının gerçek nedeni nedir?
- Has anyone told Tom why he has to do that?
- Biri Tom'a onu neden yapmak zorunda olduğunu söyledi mi?
- Tom told me why I had to do this.
- Tom bana bunu neden yapmak zorunda olduğumu anlattı.
- Tom said he didn't know why Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu neden yapmak zorunda olduğunu bilmediğini söyledi.
- I don't really think Tom had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu sanmıyorum.
- Tom realized what he had to do.
- Tom ne yapmak zorunda olduğunu fark etti.
- Why did Tom think he had to do that?
- Tom neden onu yapmak zorunda olduğunu düşündü?
- Did you know that Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını biliyor muydun?
- Tom said he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I'm not sure Tom has to do that again.
- Tom'un onu yine yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- I know you had to do it.
- Bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- Tom knew he had to do something to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için bir şey yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
- You're going to have to do it.
- Onu yapmak zorunda olacaksın.
- I'm the one who has to do most of the work.
- İşin çoğunu yapmak zorunda olan benim.
- I have a few things I have to do before I can go home tonight.
- Bu gece eve gitmeden önce yapmak zorunda olduğum birkaç işim var.
- Tom asked Mary if she really had to do that by herself.
- Tom, Mary'ye bunu gerçekten tek başına yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- I explained to Tom why we had to do that.
- Tom'a onu neden yapmak zorunda olduğumuzu açıkladım.
- I'm sure that Tom has to do that again.
- Tom'un onu tekrar yapmak zorunda olduğundan eminim.
- I did not know that I have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu bilmiyordum.
- Tom said that Mary wasn't certain that she had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğundan emin olmadığını söyledi.
- Tom doesn't know that Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyor.
- Tom now knows what he has to do.
- Tom şimdi ne yapmak zorunda olduğunu biliyor.
- I won't likely tell Tom I have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğumu söylemeyeceğim.
- Tom said that Mary has to do that by herself.
- Tom, Mary'nin bunu tek başına yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I've been told that I don't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığım söylendi.
- Tom wondered why Mary didn't have to do that like everybody else.
- Tom, Mary'nin bunu neden herkes gibi yapmak zorunda olmadığını merak etti.
- There's something we have to do.
- Yapmak zorunda olduğumuz bir şey var.
- We often do what we have to do, not what we want to do.
- Çoğu zaman yapmak istediğimizi değil, yapmak zorunda olduklarımızı yaparız.
- Tom is sure Mary has to do that.
- Tom Mary'nin onu yapmak zorunda olduğundan emin.
- Tom is trying to find out what we have to do.
- Tom ne yapmak zorunda olduğumuzu bulmaya çalışıyor.
- What makes you think you have to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğunu sana düşündüren nedir?
- Tom is still not sure what he has to do.
- Tom hâlâ ne yapmak zorunda olduğundan emin değil.
- What we have to do is persuade Tom to go.
- Yapmak zorunda olduğumuz şey Tom'u gitmesi için ikna etmek.
- Tom asked if Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- I'm the one who has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan kişi benim.
- I'm not sure Tom has to do that.
- Ben Tom'un onu yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- Do you think Tom has to do that?
- Tom'un onu yapmak zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- Who's the one who has to do that?
- Bunu yapmak zorunda olan kim?
- I'm very sure I have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumdan çok eminim.
- We haven't yet finished what we have to do.
- Yapmak zorunda olduğumuz şeyi henüz bitirmedik.
- I really thought Tom would have to do that.
- Gerçekten Tom'un bunu yapmak zorunda olacağını düşündüm.
- I know you have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- You still haven't told Tom why you don't have to do that, have you?
- Tom'a neden bunu yapmak zorunda olmadığını hâlâ söylemedin, değil mi?
- I have something I have to do this afternoon.
- Bu öğleden sonra yapmak zorunda olduğum bir şey var.
- I asked Tom why I had to do that.
- Tom'a bunu neden yapmak zorunda olduğumu sordum.
- Is there anything you have to do?
- Yapmak zorunda olduğun bir şey var mı?
- Tom told Mary he hoped he didn't have to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını umduğunu söyledi.
- I wonder if Tom told Mary she didn't have to do that.
- Tom'un Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyleyip söylemediğini merak ediyorum.
- Tom told Mary that she had to do that.
- Tom, Mary'ye onu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom wasn't able to do everything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu her şeyi yapamadı.
- I knew I had to do something differently.
- Farklı bir şey yapmak zorunda olduğumu biliyordum.
- Tom didn't know he didn't have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyordu.
- Tom said he didn't know if he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olup olmadığını bilmediğini söyledi.
- I know it may be not be easy, but we're going to have to do that.
- Bunun kolay olmayabileceğini biliyorum, ama bunu yapmak zorunda olacağız.
- I'm not the one who has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan ben değilim.
- I wish I didn't have to do all those things I don't want to do.
- Keşke yapmak istemediğim onca şeyi yapmak zorunda olmasaydım.
- Did they tell you why you had to do this?
- Neden bunu yapmak zorunda olduğunu söylediler mi?
- Tom didn't know why Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu neden yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- I really thought that Tom would have to do that.
- Gerçekten Tom'un bunu yapmak zorunda olacağını düşündüm.
- I've already told Tom that I have to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğumu Tom'a zaten söyledim.
- I'm glad I wasn't the one who had to do that.
- Onu yapmak zorunda olanın ben olmadığıma memnun oldum.
- Tom is very sure Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğundan çok emin.
- Does Tom think he doesn't have to do that?
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını mı düşünüyor?
- Tom thought he didn't have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını düşünüyordu.
- Tom says he'll have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söylüyor.
- I was surprised when Tom told me Mary didn't have to do that.
- Tom bana Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söylediğinde şaşırdım.
- Tom knows that Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu biliyor.
- I told them they didn't have to do anything.
- Onlara hiçbir şey yapmak zorunda olmadıklarını söyledim.
- I never knew I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu hiç bilmiyordum.
- I wouldn't want to be the one who has to do that.
- Onu yapmak zorunda olan kişi ben olmak istemedim.
- Tom asked Mary why she didn't have to do that.
- Tom, Mary'den neden bunu yapmak zorunda olmadığını sordu.
- Tom needs to be told he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğu söylenmeli.
- I've been told that I have to do that again.
- Bana onu tekrar yapmak zorunda olduğum söylendi.
- I was surprised that Tom didn't have to do the same thing I had to do.
- Tom'un yapmak zorunda olduğum şeyi yapmak zorunda olmadığına şaşırdım.
- Tom needs to be told he doesn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığı söylenmeli.
- Who told you we had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğumuzu sana kim söyledi?
- You should probably tell Tom that he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğunu söylemelisin.
- This is just something I have to do.
- Bu sadece yapmak zorunda olduğum bir şey.
- Do you understand what you have to do?
- Ne yapmak zorunda olduğunu anlıyor musun?
- I'm the one who has to do that if I can't convince someone else to do it.
- Başkasını ikna edemezsem bunu yapmak zorunda olan benim.
- It seems like I'm the only one who has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi benmişim gibi görünüyor.
- I've already told Tom that I have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğumu söyledim.
- Tom said he had to do some things he didn't want to do.
- Tom yapmak istemediği bazı şeyleri yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- You shouldn't have to do that.
- Onu yapmak zorunda olmamalısın.
- Tom said that he'd like to know why Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu neden yapmak zorunda olduğunu bilmek istediğini söyledi.
- We don't yet know what we have to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumuzu henüz bilmiyoruz.
- I knew I had to do it.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu biliyordum.
- Tom needs to be told that he doesn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığının söylenmesi gerekiyor.
- Tom is going to have to do that sooner or later.
- Tom er ya da geç onu yapmak zorunda olacak.
- Tom says Mary has to do that.
- Tom Mary'nin onu yapmak zorunda olduğunu söylüyor.
- Tom and I are glad we're not the only ones who have to do that.
- Tom ve ben bunu yapmak zorunda olan tek kişi olmadığımız için mutluyuz.
- I don't think we have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- How did you know you had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğunu nereden bildin?
- We still have things we have to do.
- Hâlâ yapmak zorunda olduğumuz şeyler var.
- I think Tom is the only one who has to do that.
- Sanırım bunu yapmak zorunda olan tek kişi Tom.
- I wasn't able to do everything Tom said I had to do.
- Tom'un yapmak zorunda olduğumu söylediği her şeyi yapamadım.
- I'm not the only one that has to do that.
- Onu yapmak zorunda olan tek kişi ben değilim.
- Tom said Mary had to do that with John.
- Tom, Mary'nin bunu John'la yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom knew Mary had to do that.
- Tom Mary'nin onu yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
- I don't think we have to do anything else.
- Başka bir şey yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- What makes you think Tom has to do that today?
- Tom'un bugün bunu yapmak zorunda olduğunu sana düşündüren nedir?
- I wonder why Tom told me I didn't have to do that.
- Acaba neden Tom bana onu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- That's what we have to do.
- Yapmak zorunda olduğumuz şey bu.
- Tom probably thought he was going to have to do that today.
- Tom muhtemelen bugün bunu yapmak zorunda olacağını düşündü.
- We'll have to do our best.
- Elimizden geleni yapmak zorunda olacağız.
- I did what I had to do.
- Yapmak zorunda olduğum şeyi yaptım.
- Tom didn't tell me why he had to do that.
- Tom bana bunu neden yapmak zorunda olduğunu söylemedi.
- Do you know why Tom has to do that?
- Tom'un onu neden yapmak zorunda olduğunu biliyor musun?
- Did someone tell you that you had to do this?
- Biri sana bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi mi?
- I know I don't have to do anything Tom has asked me to do.
- Tom'un benden yapmamı istediği her şeyi yapmak zorunda olmadığımı biliyorum.
- I wish we didn't have to do this anymore.
- Keşke artık bunu yapmak zorunda olmasaydık.
- I've already told Tom that he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğunu söyledim.
- Tom seemed surprised when I told him Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu ona söylediğimde şaşırmış görünüyordu.
- Do you really think we don't have to do that?
- Gerçekten bunu yapmak zorunda olmadığımızı mı düşünüyorsun?
- You just did what you had to do.
- Sen sadece yapmak zorunda olduğun şeyi yaptın.
- I was surprised that Tom didn't have to do the same thing I had to do.
- Tom'un benim yapmak zorunda olduğum şeyi yapmak zorunda olmamasına şaşırdım.
- Do you know why Tom has to do that?
- Tom'un bunu neden yapmak zorunda olduğunu biliyor musun?
- I'm the one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan bendim.
- Tom told Mary she didn't have to do that.
- Tom Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- I'm the only person who had to do that.
- Onu yapmak zorunda olan tek kişiyim.
- I suspect Tom and Mary don't have to do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığından şüpheleniyorum.
- I'm one of the three guys who have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan üç kişiden biriyim.
- Did Tom say he had to do that?
- Tom onu yapmak zorunda olduğunu söyledi mi?
- You're the only one who knows what we have to do, aren't you?
- Ne yapmak zorunda olduğumuzu bilen tek kişi sensin, değil mi?
- Tom said that Mary doesn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- We'll have to do this quickly.
- Bunu çabucak yapmak zorunda olacağız.
- I guess I'll have to do that.
- Sanırım bunu yapmak zorunda olacağım.
- Tom knew he didn't have to do anything Mary asked him to do.
- Tom, Mary'nin ondan istediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- I didn't know that you had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- I'm the only one who has to do that again tomorrow.
- Yarın bunu tekrar yapmak zorunda olan tek kişi benim.
- Tom said he knew what Mary had to do.
- Tom Mary'nin ne yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said Mary knew he might not have to do that by himself.
- Tom, Mary'nin bunu kendi başına yapmak zorunda olmayabileceğini bildiğini söyledi.
- I want you to understand why you have to do this.
- Neden bunu yapmak zorunda olduğunuzu anlamanızı istiyorum.
- Did you find out why Tom had to do that?
- Tom'un bunu neden yapmak zorunda olduğunu öğrendin mi?
- Tom has told Mary she has to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Even though you don't have to do that, you should.
- Bunu yapmak zorunda olmasan da yapmalısın.
- What makes you think Tom doesn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını sana düşündüren nedir?
- Tom said he thought he might be the only one who had to do that.
- Tom, bunu yapmak zorunda olan tek kişinin kendisi olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom didn't know Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- Do you still think that's all Tom has to do?
- Hala Tom'un yapmak zorunda olduğu her şeyin bu olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom said Mary wouldn't likely have to do that.
- Tom, muhtemelen Mary'nin bunu yapmak zorunda olmayacağını söyledi.
- I'm doing what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şeyi yapıyorum.
- I'm one of the thirty people who have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan otuz insandan biriyim.
- I hope Tom won't tell me I have to do that.
- Umarım Tom bana bunu yapmak zorunda olduğumu söylemez.
- Tom knew what he had to do.
- Tom ne yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
- Tom has told Mary that she has to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary had to do that soon.
- Tom, Mary'nin bunu yakında yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom seemed to be convinced that Mary had to do that.
- Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğuna Tom ikna olmuş görünüyordu.
- I told Tom what he had to do.
- Onun ne yapmak zorunda olduğunu Tom'a söyledim.
- How did you know Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını nereden biliyordun?
- I told Tom he had to do that.
- Tom'a onu yapmak zorunda olduğunu söyledim.
- I have some things I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum bazı işlerim var.
- Tom knows why Mary has to do that.
- Tom neden Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu biliyor.
- I'm not the only one that has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi ben değilim.
- I wondered whether or not Tom had told Mary she didn't have to do that.
- Tom'un Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyleyip söylemediğini merak ettim.
- Tom was told that he had to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğu söylendi.
- Tom said that he didn't really have to do that.
- Tom bunu gerçekten yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Why did you think you had to do that?
- Neden bunu yapmak zorunda olduğunu düşündün?
- There's something I have to do before Tom gets here.
- Tom buraya gelmeden önce yapmak zorunda olduğum bir şey var.
- We know what we have to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
- Tom thought I was the only one who had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olan tek kişinin ben olduğumu sanıyordu.
- Tom couldn't do everything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu her şeyi yapamadı.
- I wonder what Tom has to do.
- Tom'un yapmak zorunda olduğu şeyi merak ediyorum.
- Tom said he didn't have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- I wasn't aware that Tom didn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığının farkında değildim.
- Tom knew exactly what he had to do.
- Tom tam olarak ne yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
- It's one of the most difficult things I've ever had to do.
- Bu şimdiye kadar yapmak zorunda olduğum en zor şey.
- We're doing what we have to do.
- Yapmak zorunda olduğumuzu yapıyoruz.
- Tom thinks Mary won't have to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olmayacağını düşünüyor.
- Tom said Mary had to do that today.
- Tom Mary'nin bugün bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said Mary thought she had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I don't think we have to do that today.
- Bugün bunu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- I didn't know Tom had to do that yesterday.
- Tom'un bunu dün yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- Tom didn't realize Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu farketmedi.
- That's what you have to do.
- Yapmak zorunda olduğun şey bu.
- I'm glad I don't have to do that anymore.
- Artık bunu yapmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- Tom doesn't know that Mary has to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyor.
- I know I have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu biliyorum.
- I felt I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu hissettim.
- This is something I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum bir şey bu.
- I wasn't able to do anything Tom said I had to do.
- Tom'un yapmak zorunda olduğumu söylediği hiçbir şeyi yapamadım.
- I asked Tom if I really had to do that.
- Tom'a bunu gerçekten yapmak zorunda olup olmadığımı sordum.
- Tom said that he doesn't think Mary really has to do that anymore.
- Tom, Mary'nin artık gerçekten bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom is one of the three guys who had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olan üç kişiden biri.
- Tom says he has to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söylüyor.
- I wish I didn't have to do that.
- Keşke onu yapmak zorunda olmasam.
- You have to do what you have to do.
- Yapmak zorunda olduğun şeyi yapmak zorundasın.
- What we had to do was really quite simple.
- Yapmak zorunda olduğumuz şey gerçekten oldukça basitti.
- I might not have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmayabilirim.
- Did Tom tell you that you had to do that?
- Tom sana onu yapmak zorunda olduğunu söyledi mi?
- Tom said he thought he might be the only one who had to do that.
- Tom, bunu yapması zorunda olan tek kişi olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- I told them they didn't have to do anything.
- Onlara herhangi bir şey yapmak zorunda olmadıklarını söyledim.
- Let's hope that we don't have to do this again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olmadığımızı umalım.
- Tom said I don't have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom knew he had to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
- Didn't you know that Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyor muydun?
- You knew what you had to do.
- Ne yapmak zorunda olduğunu biliyordun.
- Tom said Mary had to do that soon.
- Tom, Mary'nin bunu hemen yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I told you you didn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığını söyledim.
- I'm not surprised that Tom didn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmamasına şaşırmadım.
- I'm one of the three guys who have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan üç adamdan biriyim.
- I think I might not have to do that anymore.
- Sanırım artık bunu yapmak zorunda olmayabilirim.
- It seems I'm the only one who has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi benmişim gibi görünüyor.
- I wish we didn't have to do that.
- Keşke bunu yapmak zorunda olmasaydık.
- I know what Tom had to do.
- Tom'un ne yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- I suspect Tom doesn't have to do that anymore.
- Tom'un artık bunu yapmak zorunda olmadığından şüpheleniyorum.
- Tom said that he didn't have anything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu bir şey olmadığını söyledi.
- Who told you that you had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğunu kim sana söyledi?
- I wonder if Tom really thought he had to do that.
- Acaba Tom gerçekten bunu yapmak zorunda olduğunu mu düşündü?
- I'm glad I don't have to do that again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- Tom said that Mary has to do that today.
- Tom, Mary'nin bunu bugün yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- We're going to have to do better than this.
- Bundan daha iyisini yapmak zorunda olacağız.
- Tom doesn't do anything he doesn't have to do.
- Tom yapmak zorunda olmadığı hiçbir şeyi yapmaz.
- I'm one of the thirty people who'll have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan otuz kişiden biriyim.
- I wonder whether or not Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom doesn't think Mary really had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu gerçekten yapmak zorunda olduğunu düşünmüyor.
- I'm the one who has to do that if I can't convince someone else to do it.
- Bunu yapmak için başkasını ikna edemezsem bunu yapmak zorunda olan kişi benim.
- This is all Tom has to do.
- Tom'un bütün yapmak zorunda olduğu budur.
- I know you had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- I wonder why you have to do that.
- Bunu neden yapmak zorunda olduğunu merak ediyorum.
- All you have to do is wait for her reply.
- Yapmak zorunda olduğun tek şey onun cevabını beklemek.
- I wonder if Tom really thinks we have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğumuzu gerçekten düşünüp düşünmediğini merak ediyorum.
- What makes you think Tom has to do that?
- Tom'un onu yapmak zorunda olduğunu sana düşündüren ne?
- I really don't think Tom had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu sanmıyorum.
- I've been told that I have to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğum söylendi.
- I was the one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan kişi bendim.
- You're the one who has to do that, aren't you?
- Bunu yapmak zorunda olan sensin, değil mi?
- You didn't know Tom didn't have to do that, did you?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyordun, değil mi?
- Aren't you glad you don't have to do this?
- Bunu yapmak zorunda olmadığın için mutlu değil misin?
- Tom doesn't do anything he doesn't have to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu hiçbir şeyi yapmaz.
- I'm one of the thirty people who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan otuz kişiden biriyim.
- Tom knows he has to do it.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu biliyor.
- I don't think we have to do that today.
- Bugün onu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- Tom isn't sure Mary knew she had to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bildiğinden emin değil.
- We aren't the only ones who have to do this.
- Bunu yapmak zorunda olan sadece biz değiliz.
- Tom said Mary had to do that today.
- Tom, Mary'nin bugün bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary had to do that by herself.
- Tom, Mary'nin bunu tek başına yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom knew Mary no longer had to do that.
- Tom, Mary'nin artık bunu yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- I'm sure you understand why we have to do this.
- Bunu neden yapmak zorunda olduğumuzu anladığınıza eminim.
- Tom said that Mary had to do that by herself.
- Tom, Mary'nin bunu kendi başına yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said I don't have to do that if I don't want to.
- Tom istemiyorsam onu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom told Mary why he had to do that.
- Tom Mary'ye neden bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- How much longer am I going to have to do this?
- Bunu daha ne kadar yapmak zorunda olacağım?
- Was that really something we had to do?
- O gerçekten yapmak zorunda olduğumuz bir şey miydi?
- I explained to Tom why we had to do it.
- Neden onu yapmak zorunda olduğumuzu Tom'a açıkladım.
- Tom said I have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğumu söyledi.
- Tom needs to be told that he doesn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığı söylenmeli.
- I wish we didn't have to do this any longer.
- Keşke bunu artık yapmak zorunda olmasak.
- I was surprised when Tom told me he had to do that.
- Tom bana bunu yapmak zorunda olduğunu söylediğinde şaşırdım.
- Tom shouldn't have to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olmamalı.
- That isn't the main reason Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmasının asıl nedeni bu değil.
- I'm one of the thirty people who have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan otuz kişiden biriyim.
- I'm one of the three guys who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan üç kişiden biriyim.
- Tom didn't know that Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- I just remembered something I have to do.
- Az önce yapmak zorunda olduğum bir şeyi hatırladım.
- I wondered whether or not Tom had told Mary she had to do that.
- Tom'un Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyleyip söylemediğini merak ettim.
- Who told you that I had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğumu sana kim söyledi?
- What made you think you had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğunu sana düşündüren neydi?
- I think Tom thought he had to do that.
- Bence Tom bunu yapmak zorunda olduğunu düşündü.
- I'm not sure whether Tom has to do that or not.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olup olmadığından emin değilim.
- I'll be the one who has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan ben olacağım.
- I thought I had to do something.
- Bir şey yapmak zorunda olduğumu düşünüyordum.
- Tom says Mary doesn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söylüyor.
- I didn't care what I had to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumu umursamadım.
- Tom said he doesn't think that Mary really had to do that this morning.
- Tom, Mary'nin bu sabah bunu gerçekten yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- You won't have to do that today.
- Bunu bugün yapmak zorunda olmayacaksın.
- Does Tom still think that's all he has to do?
- Tom hâlâ yapmak zorunda olduğu tek şeyin bu olduğunu düşünüyor mu?
- I don't like being the one who always has to do that.
- Her zaman bunu yapmak zorunda olan kişi olmaktan hoşlanmıyorum.
- Tom said Mary wouldn't have to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Tom doesn't think Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmüyor.
- You didn't know that I didn't have to do that today, did you?
- Bugün bunu yapmak zorunda olmadığımı bilmiyordun, değil mi?
- There was something I had to do.
- Yapmak zorunda olduğum bir şey vardı.
- Everybody felt they had to do something.
- Herkes bir şey yapmak zorunda olduğunu hissetti.
- Tom knew Mary didn't have to do that again.
- Tom, Mary'nin bunu tekrar yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- I've already told Tom he doesn't have to do that.
- Tom'a onu yapmak zorunda olmadığını daha önce söyledim.
- I asked Tom why he had to do that.
- Tom'a neden onu yapmak zorunda olduğunu sordum.
- Do you know what you have to do?
- Ne yapmak zorunda olduğunu biliyor musun?
- You shouldn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmamalısın.
- Tom told Mary why he had to do that.
- Tom, Mary'e bunu neden yapmak zorunda olduğunu anlattı.
- I didn't know you were going to have to do that again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olacağınızı bilmiyordum.
- I know Tom didn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorum.
- Are you saying Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını mı söylüyorsun?
- Do you still think that's all we have to do?
- Hâlâ tüm yapmak zorunda olduğumuz şeyin bu olduğunu mu düşünüyorsun?
- I've already told Tom that he has to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğunu Tom'a daha önce söyledim.
- Tom was told he has to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğu söylendi.
- Tom has told Mary that he has to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- All you had to do was buy a couple of tickets.
- Tüm yapmak zorunda olduğun şey birkaç bilet almaktı.
- Tom said he didn't think Mary really had to do that.
- Tom, Mary'nin gerçekten bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom said that Mary was certain that John had to do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapmak zorunda olduğundan emin olduğunu söyledi.
- You do what you have to do.
- Yapmak zorunda olduğun şeyi yap.
- We've already done everything we have to do.
- Biz yapmak zorunda olduğumuz her şeyi zaten yaptık.
- I know I shouldn't have told Tom he didn't have to do that.
- Tom’a bunu yapmak zorunda olmadığını söylememeliydim.
- Sami knows what he has to do.
- Sami ne yapmak zorunda olduğunu bilir.
- Tom was very sure he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğundan çok emindi.
- I know that you have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- I knew I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu biliyordum.
- Tom said I didn't have to do that today.
- Tom onu bugün yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom asked if Mary had to do that today.
- Tom, Mary'nin bunu bugün yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- You know we don't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığımızı biliyorsun.
- I told Tom I had to do that.
- Tom'a onu yapmak zorunda olduğumu söyledim.
- Fadil decided to do whatever he had to do to get rid of Dania.
- Fadıl, Dania'dan kurtulmak için yapmak zorunda olduğu ne varsa yapmaya karar verdi.
- Tom knew Mary didn't have to do that again.
- Tom, Mary'nin bunu bir daha yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- I don't know why we have to do that.
- Onu neden yapmak zorunda olduğumuzu bilmiyorum.
- I've been told I have to do that.
- Bana bunu yapmak zorunda olduğum söylendi.
- I shouldn't have to do all this work myself.
- Bütün bu işi kendim yapmak zorunda olmamalıyım.
- Tom isn't sure Mary knew she didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını bildiğinden emin değil.
- Tom said he knew that Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bildiğini söyledi.
- I don't think we have to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- I really don't think Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu sanmıyorum.
- I don't see why we have to do this.
- Neden bunu yapmak zorunda olduğumuzu anlamıyorum.
- Tom said he has to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom is trying to find out why we have to do that.
- Tom neden bunu yapmak zorunda olduğumuzu öğrenmeye çalışıyor.
- I suspect that Tom and Mary have to do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğundan şüpheleniyorum.
- I wasn't the only one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi ben değildim.
- Tell me why I have to do this.
- Neden bunu yapmak zorunda olduğumu bana söyle.
- I know you had to do it.
- Onu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- That isn't what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şey bu değil.
- Your problem is that you think you have to do everything your parents tell you to do.
- Sizin sorununuz, ailenizin size söylediği her şeyi yapmak zorunda olduğunuzu düşünmeniz.
- Tom said I didn't have to do that today.
- Tom bugün bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- I knew I had to do something about that.
- Onunla ilgili bir şey yapmak zorunda olduğumu biliyordum.
- Tom knew Mary didn't have to do that anymore.
- Tom, Mary'nin artık onu yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- I explained why we had to do it.
- Neden onu yapmak zorunda olduğumuzu açıkladım.
- What makes you think Tom has to do that today?
- Tom'un bugün bunu yapmak zorunda olduğunu sana düşündüren şey nedir?
- Everybody felt they had to do something.
- Herkes bir şeyler yapmak zorunda olduğunu hissetti.
- Tom didn't realize he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't know Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin onu yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- I'm the one who has to do this.
- Bunu yapmak zorunda olan benim.
- Just tell me what I have to do.
- Bana sadece ne yapmak zorunda olduğumu söyle.
- Tom asked if Mary had to do that.
- Tom Mary'ye bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- There's one more thing we have to do.
- Yapmak zorunda olduğumuz bir şey daha var.
- I wish we didn't have to do this anymore.
- Keşke bunu artık yapmak zorunda olmasak.
- I asked Tom why I had to do that.
- Tom'a onu neden yapmak zorunda olduğumu sordum.
- Do you know why I have to do that?
- Onu neden yapmak zorunda olduğumu biliyor musun?
- I don't think we have to do this now.
- Bunu şimdi yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- Why should Tom have to do that?
- Tom neden bunu yapmak zorunda olmalı?
- Tom was the only one who had to do this.
- Bunu yapmak zorunda olan sadece Tom'du.
- Tom said that Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- That's why I have to do this.
- Bunu yapmak zorunda olmamın nedeni bu.
- Did Tom say he thought we didn't have to do that?
- Tom onu yapmak zorunda olmadığımızı düşündüğünü mü söyledi?
- Tom asked Mary if she had to do that.
- Tom Mary'ye bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- I just remembered there's something I have to do.
- Ben sadece yapmak zorunda olduğum bir şey olduğunu hatırladım.
- Tom said he didn't have to do that now.
- Tom bunu şimdi yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- If I had had to do it, I would have done it at that time.
- Yapmak zorunda olsaydım, o zaman yapardım.
- Tom said he thought that he might be the only one who has to do that.
- Tom, bunu yapmak zorunda olan tek kişinin kendisi olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom needs to be told he doesn't have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olmadığının söylenmesi gerekiyor.
- That's what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şey budur.
- I wonder if Tom really thought he had to do that.
- Tom'un gerçekten bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüp düşünmediğini merak ediyorum.
- Tom asked Mary if she had to do that here.
- Tom, Mary'ye bunu burada yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- I'm tired of always having to do all the work.
- Her zaman bütün işi yapmak zorunda olmaktan bıktım.
- I'm the only person who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi benim.
- Tom said he didn't have to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- I wonder what made Tom think he had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu düşündüren neydi acaba?
- We'll have to do this later.
- Bunu daha sonra yapmak zorunda olacağız.
- What we have to do is persuade Tom to help us.
- Yapmak zorunda olduğumuz şey Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmektir.
- Tom said that he didn't really have to do that.
- Tom gerçekten bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Tom knew Mary didn't have to do that anymore.
- Tom, Mary'nin artık bunu yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- Tom asked Mary if she had to do that now.
- Tom, Mary'ye şu an bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- I told Tom he didn't have to do anything he didn't want to.
- Tom'a yapmak istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığını söyledim.
- I suspect that Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğundan şüpheleniyorum.
- Tom is sure he has to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğundan emin.
- This is one of the jobs I have to do every day.
- Bu her gün yapmak zorunda olduğum işlerden biri.
- It seems I'm the only one who has to do that.
- Görünüşe göre bunu yapmak zorunda olan bir tek ben varım.
- Tom hopes that he doesn't have to do that anymore.
- Tom, artık bunu yapmak zorunda olmadığını umuyor.
- All you had to do was talk to Tom.
- Tüm yapmak zorunda olduğun Tom'la konuşmaktı.
- Is there anything you have to do today?
- Bugün yapmak zorunda olduğunuz bir şey var mı?
- I didn't know Tom had to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- I don't think we have to do this.
- Bunu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- Who told you you didn't have to do that?
- Bunu yapmak zorunda olmadığını kim sana söyledi?
- Tom informed Mary why she had to do that.
- Tom Mary'ye neden bunu yapmak zorunda olduğunu bildirdi.
- I'll never tell you what you have to do.
- Yapmak zorunda olduğun şeyi sana asla söylemeyeceğim.
- How did you know Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını nasıl bildin?
- Tom asked Mary why she had to do that.
- Tom, Mary'ye neden bunu yapmak zorunda olduğunu sordu.
- Tom is one of the thirty people who have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olan otuz kişiden biri.
- The first thing you have to do is take a bath.
- Yapmak zorunda olduğun ilk şey banyo yapmaktır.
- Tom wondered why Mary didn't have to do that like everybody else.
- Tom, Mary'nin neden herkes gibi bunu yapmak zorunda olmadığını merak etti.
- It was Tom who told Mary she didn't have to do that.
- Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyleyen Tom'du.
- Tom said I didn't have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- All you have to do is sweep the floor.
- Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
- I'm glad I don't have to do that again.
- Bunu tekrar yapmak zorunda olmadığıma sevindim.
- I did not know that I have to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğumu bilmiyordum.
- Has anybody told Tom why he has to do that?
- Kimse Tom'a onu neden yapmak zorunda olduğunu söyledi mi?
- I should've told Tom why he had to do that.
- Tom'a bunu neden yapmak zorunda olduğunu söylemeliydim.
- I'm sure you understand why we have to do this.
- Eminim bunu neden yapmak zorunda olduğumuzu anlarsın.
- Layla has some things she has to do.
- Leyla'nın yapmak zorunda olduğu bazı şeyleri var.
- I wondered whether or not Tom thought we had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğumuzu düşünüp düşünmediğini merak ettim.
- Who told you you didn't have to do that?
- Bunu yapmak zorunda olmadığını kim söyledi?
- Tom didn't know what Mary had to do.
- Tom, Mary'nin ne yapmak zorunda olduğunu bilmiyordu.
- Tom told Mary he didn't have to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Your problem is that you think you have to do everything your parents tell you to do.
- Senin sorunun, ailenin sana söylediği her şeyi yapmak zorunda olduğunu düşünmen.
- Tom has already been told he has to do that.
- Tom'a daha önce bunu yapmak zorunda olduğu söylenmişti.
- I'm not sure Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- Tom said that Mary has to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I suspect that Tom doesn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığından şüpheleniyorum.
- I wish we didn't have to do this any longer.
- Keşke bunu daha fazla yapmak zorunda olmasaydık.
- Tom is going to have to do it.
- Tom onu yapmak zorunda olacak.
- Tom knows why Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu neden yapmak zorunda olduğunu biliyor.
- I don't think Tom has to do that anymore.
- Tom'un artık bunu yapmak zorunda olduğunu sanmıyorum.
- Tom doesn't know who has to do that.
- Tom kimin bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyor.
- Tom says he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söylüyor.
- I'm sure Tom didn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığından eminim.
- You have absolutely no idea what we had to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumuza dair kesinlikle bir fikrin yok.
- No one should ever have to do that.
- Hiç kimse onu yapmak zorunda olmamalı.
- Tom asked Mary why he had to do that.
- Tom, Mary'ye bunu neden yapmak zorunda olduğunu sordu.
- That's only because you don't have to do it.
- Bunu yapmak zorunda olmamanın tek nedeni bu.
- Tom thinks I have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğumu düşünüyor.
- That was all Tom told me I had to do.
- Tom'un bana yapmak zorunda olduğumu söylediği bütün şey buydu.
- I don't have anything else I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum başka bir şey yok.
- I didn't realize that Tom didn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını fark etmemiştim.
- You're going to have to do that by yourselves.
- Bunu tek başına yapmak zorunda olacaksın.
- I don't think Tom has any idea what Mary has to do.
- Tom'un Mary'nin ne yapmak zorunda olduğu hakkında bir fikri olduğunu sanmıyorum.
- Tom seemed convinced that Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğuna ikna olmuş gibi görünüyordu.
- One of the most important things you have to do right now is to carry out the plan.
- Şu anda yapmak zorunda olduğun en önemli şey planı uygulamaktır.
- Tom knew Mary didn't have to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- I wondered whether or not Tom thought he had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüp düşünmediğini merak ettim.
- Is that all you have to do?
- Tüm yapmak zorunda olduğun bu mu?
- Tom didn't realize he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmemişti.
- I asked if I really had to do that by myself.
- Onu gerçekten kendi başıma yapmak zorunda olup olmadığımı sordum.
- Tom said Mary didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Tom asked why Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin neden bunu yapmak zorunda olduğunu sordu.
- When did you find out that Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını ne zaman öğrendin?
- Tom thinks Mary doesn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını düşünüyor.
- Tom said he didn't think Mary really had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom seemed surprised when I told him Mary had to do that.
- Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu söylediğimde Tom şaşırmış görünüyordu.
- Tom doesn't know what he has to do.
- Tom ne yapmak zorunda olduğunu bilmiyor.
- It was Tom who told Mary she didn't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığını Mary'ye söyleyen Tom'du.
- I was the one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan bendim.
- Tom told me I didn't have to do that again.
- Tom bana bunu tekrar yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom and I don't like being the ones who always have to do that.
- Tom ve ben bunu her zaman yapmak zorunda olan kişiler olmayı sevmiyoruz.
- I don't know why we have to do that.
- Bunu neden yapmak zorunda olduğumuzu bilmiyorum.
- I'm the one who's going to have to do that if Tom doesn't.
- Eğer Tom yapmazsa onu yapmak zorunda olacak kişi benim.
- Tom knew Mary didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- Didn't you know you had to do that?
- Bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyor muydun?
- You should tell Tom Mary has to do that.
- Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu Tom'a söylemelisin.
- Tom wondered why Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin neden bunu yapmak zorunda olduğunu merak etti.
- Tom says he knows Mary won't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını bildiğini söylüyor.
- I'm the one that has to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan benim.
- Did Tom say he didn't have to do that?
- Tom onu yapmak zorunda olmadığını söyledi mi?
- Tom knows Mary doesn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını biliyor.
- Why did you think you had to do that?
- Neden onu yapmak zorunda olduğunu düşündün?
- You're probably too young to understand why we have to do this.
- Muhtemelen bunu neden yapmak zorunda olduğumuzu anlamak için çok gençsin.
- Tom said I didn't have to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom doesn't want to have to do that again.
- Tom onu tekrar yapmak zorunda olmak istemiyor.
- I know exactly what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şeyi kesinlikle biliyorum.
- Tom said he didn't have to do that now.
- Tom şu an bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- I've already told Tom I have to do that.
- Tom'a bunu yapmak zorunda olduğumu söyledim.
- I knew exactly what I had to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumu tam olarak biliyordum.
- Tom said that Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- Let's hope we never have to do that.
- Bunu yapmak zorunda olmadığımızı umalım.
- Do you really think Tom has to do that?
- Gerçekten Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu mu düşünüyorsun?
- It was Tom who told me I had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olduğumu bana söyleyen Tom'du.
- Tom asked Mary why he had to do that.
- Tom Mary'ye neden bunu yapmak zorunda olduğunu sordu.
- Did Tom say he had to do that?
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi mi?
- No one should have to do that.
- Hiç kimse bunu yapmak zorunda olmamalı.
- Why do you think Tom has to do that?
- Neden Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorsun?
- We know what we have to do next.
- Daha sonra ne yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
- Tom said that he doesn't think Mary really has to do that anymore.
- Tom, Mary'nin artık bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmediğini söyledi.
- I'm one of the three guys who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan üç adamdan biriyim.
- Tom says he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I'm the only one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda olan tek kişi benim.
- Is there anything else you have to do?
- Yapmak zorunda olduğun başka bir şey var mı?
- We're not the only ones who have to do this.
- Bunu yapmak zorunda olan sadece biz değiliz.
- I've already told Tom what he has to do.
- Yapmak zorunda olduğu şeyi Tom'a zaten söyledim.
- I shouldn't have to do that again.
- Onu tekrar yapmak zorunda olmamalıyım.
- Are you sure Tom doesn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığından emin misiniz?
- I know now what we have to do.
- Şimdi ne yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
- You know you don't have to do this.
- Bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun.
- Tom told Mary that he didn't have to do anything.
- Tom Mary'ye bir şey yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- We haven't finished what we have to do yet.
- Yapmak zorunda olduğumuz şeyi henüz bitirmedik.
- I won't have to do it again.
- Onu tekrar yapmak zorunda olmayacağım.
- That's what I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum şey bu.
- I knew what I had to do.
- Ne yapmak zorunda olduğumu biliyordum.
- I didn't know Tom had to do that today.
- Tom'un bunu bugün yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- Tom said he wished he didn't have to do that.
- Tom keşke bunu yapmak zorunda olmasaydım dedi.
- I'm not saying you have to do everything I do.
- Yaptığım her şeyi yapmak zorunda olduğunu söylemiyorum.
- If I had had to do it, I would have done it at that time.
- Bunu yapmak zorunda olsaydım, o zaman yapardım.
- Tom says I have to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğumu söylüyor.
- Tom told Mary he didn't have to do anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Tom said he had to do that.
- Tom onu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
- I think Tom thought he had to do that.
- Sanırım Tom onu yapmak zorunda olduğunu düşündü.
- Tom was very sure Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğundan çok emindi.
- I'm not sure that Tom has to do that again.
- Tom'un onu tekrar yapmak zorunda olduğundan emin değilim.
- I'm sure that Tom has to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğuna eminim.
- Tom asked Mary if she had to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmak zorunda olup olmadığını sordu.
- Am I going to have to do this by myself?
- Bunu tek başıma yapmak zorunda olacak mıyım?
- I wonder if Tom has told Mary she doesn't have to do that.
- Tom'un Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyleyip söylemediğini merak ediyorum.
- Don't do that unless Tom says you have to do it.
- Tom yapmak zorunda olduğunuzu söylemedikçe bunu yapmayın.
- Tom is sure he has to do that again.
- Tom bunu tekrar yapmak zorunda olduğundan emin.
- This is what I have to do.
- Bu yapmak zorunda olduğum şey.
- I wonder if Tom told Mary she didn't have to do that.
- Acaba Tom Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi mi?
- What's the real reason Tom didn't have to do that?
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmamasının gerçek nedeni ne?
- Tom must've thought Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmüş olmalı.
- I'm very sure I have to do that.
- Onu yapmak zorunda olduğumdan çok eminim.
- I shouldn't have to do all this work by myself.
- Bütün bu işi tek başıma yapmak zorunda olmamalıyım.
- I asked Tom why he had to do that.
- Tom'a bunu neden yapmak zorunda olduğunu sordum.
- I don't know who has to do that.
- Onu kimin yapmak zorunda olduğunu bilmiyorum.
- I wonder if Tom has told Mary she doesn't have to do that.
- Acaba Tom Mary'ye bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi mi?
- Tom said that Mary didn't have to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- Does Tom still think he doesn't have to do that?
- Tom hala bunu yapmak zorunda olmadığını mı düşünüyor?
- Do you know why we have to do that?
- Bunu neden yapmak zorunda olduğumuzu biliyor musun?
- Tom doesn't know why Mary has to do that.
- Tom, Mary'nin neden bunu yapmak zorunda olduğunu bilmiyor.
- I wonder if Tom really thinks we have to do that.
- Acaba Tom gerçekten bunu yapmak zorunda olduğumuzu düşünüyor mu?
- Tom is sure Mary knew she had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu bildiğinden emin.
- I just want to know why I have to do it.
- Ben sadece neden bunu yapmak zorunda olduğumu bilmek istiyorum.
- I want to know why Tom has to do that.
- Tom'un bunu neden yapmak zorunda olduğunu bilmek istiyorum.
- I don't see why we have to do this.
- Bunu neden yapmak zorunda olduğumuzu anlamıyorum.
- Tom only did what he had to do.
- Tom sadece yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
- I have some thing I have to do this afternoon.
- Bu öğleden sonra yapmak zorunda olduğum bir şeyim var.
Show More (685)
|