1 |
hike |
yürüyüş |
n. |
|
- Her favorite outdoor activity is a hike near the lake.
- Onun en sevdiği açık hava aktivitesi göl kenarında yürüyüş yapmaktır.
- The hike will take no less than eight hours.
- Yürüyüş sekiz saatten az sürmeyecek.
- What do you say to going on a hike next Sunday?
- Gelecek pazar bir yürüyüşe gitmeye ne dersin?
- Sami has just finished a long hike.
- Sami az önce uzun bir yürüyüşü bitirdi.
- It's a perfect day for a hike.
- Yürüyüş için mükemmel bir gün.
- I was completely exhausted after the hike.
- Ben yürüyüşten sonra tamamen bitkin düştüm.
- Layla finished her hike.
- Leyla yürüyüşünü bitirdi.
- We are to go on a hike tomorrow.
- Yarın bir yürüyüşe gideceğiz.
- It's a beautiful day for a hike, isn't it?
- Yürüyüş için güzel bir gün, değil mi?
- The hike will take at least eight hours.
- Yürüyüş en az sekiz saat sürecek.
- He could not go on the hike because he was ill.
- O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
- The hike will take no less than eight hours.
- Yürüyüş en az sekiz saat sürecek.
- Were it clear, we would go on a hike.
- Hava açık olursa yürüyüşe gideriz.
- Because he hadn't eaten anything before the hike, he was about to pass out.
- Yürüyüşten önce hiçbir şey yemediği için bayılmak üzereydi.
- I was completely exhausted after the hike.
- Yürüyüşten sonra tamamen bitkin düşmüştüm.
- It's a great day for a hike.
- Yürüyüş için harika bir gün.
- Sami has just finished a long hike.
- Sami uzun bir yürüyüşü yeni bitirdi.
- The hike was exhausting, but we had a lot of fun.
- Yürüyüş yorucuydu ama çok eğlendik.
- We should cancel the hike.
- Yürüyüşü iptal etmeliyiz.
- We're going for a hike later if you want to join us.
- Bize katılmak istiyorsan daha sonra yürüyüşe gidiyoruz.
- We'll probably be a bit tired after the hike.
- Muhtemelen yürüyüşten sonra biraz yorgun oluruz.
- We had better cancel the hike.
- Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.
- We'd better cancel the hike.
- Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.
- They ate salad on the cliff, but got sick on the hike back.
- Uçurumun üstünde salata yediler, ancak yürüyüş sırasında hastalandılar.
Show More (21)
|
2 |
hike |
yürüyüş yapmak |
v. |
|
- Why don't we hike in the mountain at the weekend?
- Neden hafta sonu dağda yürüyüş yapmıyoruz?
- Tom wondered if Mary enjoyed hiking.
- Tom, Mary'nin yürüyüş yapmaktan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ederdi.
- I like to hike in the mountains.
- Dağlarda yürüyüş yapmayı severim.
- Do you like hiking?
- Yürüyüş yapmayı sever misin?
- Tom wanted to stay home and relax instead of hiking with his children.
- Tom çocuklarıyla yürüyüş yapmak yerine evde kalıp dinlenmek istedi.
- Tom was wondering if Mary enjoyed hiking.
- Tom, Mary'nin yürüyüş yapmaktan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyordu.
- Tom sprained his ankle while hiking.
- Tom yürüyüş yaparken bileğini burktu.
- Tom likes hiking in the woods.
- Tom ormanda yürüyüş yapmayı sever.
- We sang while hiking.
- Yürüyüş yaparken şarkı söyledik.
- Tom twisted his ankle while hiking.
- Tom yürüyüş yaparken bileğini burktu.
- Tom and Mary attempted to hike in the dark, but died of hypothermia.
- Tom ve Mary karanlıkta yürüyüş yapmaya çalıştılar ama hipotermiden öldüler.
- I like hiking in the mountains.
- Dağlarda yürüyüş yapmayı seviyorum.
- We hiked through a tropical rain forest when we visited Brazil.
- Brezilya'yı ziyaret ettiğimizde tropik bir yağmur ormanında yürüyüş yaptık.
- Tom said he'd like to spend his next holiday hiking and camping.
- Tom bir sonraki tatilini yürüyüş yaparak ve kamp kurarak geçirmek istediğini söyledi.
- I don't think Tom enjoys hiking.
- Tom'un yürüyüş yapmaktan hoşlandığını sanmıyorum.
- I don't think Tom enjoys hiking.
- Tom'un yürüyüş yapmaktan hoşlandığını düşünmüyorum.
- We hiked through a beautiful green valley.
- Güzel ve yeşil bir vadide yürüyüş yaptık.
Show More (14)
|
3 |
hike |
yürümek |
v. |
|
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
- İspanya'dan Paris'e Pireneler boyunca yürüdüm.
- We sang while hiking.
- Yürürken şarkı söyledik.
- The man is hiking on a narrow path.
- Adam dar bir patikada yürüyor.
- Tom and Mary attempted to hike in the dark, but died of hypothermia.
- Tom ve Mary karanlıkta yürümeyi denedi ancak hipotermiden öldüler.
- I like to hike in the mountains.
- Ben dağlarda yürümekten hoşlanırım.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
- İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
Show More (3)
|
4 |
hike |
zam |
n. |
|
- The union is pressing for a ten-percent pay hike.
- Sendika yüzde on oranında ücret zammı için baskı yapıyor.
- You deserve a salary hike.
- Maaş zammını hak ediyorsun.
- You deserve a salary hike.
- Sen bir maaş zammını hak ediyorsun.
Show More (0)
|
5 |
hike |
artış |
n. |
|
- The hike in the prices is natural.
- Fiyatlardaki artış doğladır.
- The union is pressing for a ten-percent pay hike.
- Sendika yüzde onluk bir maaş artışı için baskı yapıyor.
Show More (-1)
|
6 |
hike |
gezmek |
v. |
|
- We hiked through a tropical rain forest when we visited Brazil.
- Brezilya'yı ziyaret ettiğimizde bir tropikal yağmur ormanını gezdik.
- We hiked through a beautiful green valley.
- Biz güzel yeşil bir vadi boyunca gezdik.
Show More (-1)
|
7 |
hike |
gezinti |
n. |
|
- We'll probably be a bit tired after the hike.
- Muhtemelen gezintiden sonra biraz yorgun olacağız.
- Tom told Mary to take a hike.
- Tom, Mary'ye bir gezintiye çıkmayı söyledi.
Show More (-1)
|
8 |
hike |
artırmak |
v. |
|
- The Fed hiked the interest rate by a quarter percentage point in February, 2023.
- Fed, Şubat 2023'te faiz oranını çeyrek puan artırmıştır.
Show More (-2)
|