home - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
home ev n.
  • Cole stayed at home to rest a little.
  • Cole biraz dinlenmek için evde kaldı.
  • Fourthly, and finally, the decision-making mechanisms cannot be explained back home.
  • Dördüncü ve son olarak, karar alma mekanizmaları evde açıklanamaz.
  • I hail from a country abounding in water and I also have my home in Amsterdam near water.
  • Suyun bol olduğu bir ülkeden geliyorum ve Amsterdam'da suya yakın bir evim var.
Show More (1926)
home eve adv.
  • It took us two hours to get home.
  • Eve ulaşmamız iki saat sürdü.
  • Let him go home.
  • Onun eve gitmesine izin ver.
  • It's time to go home.
  • Eve gitme vakti.
Show More (15)
home ülke n.
  • We should be a better state that what the public has at home.
  • Halkın kendi ülkesinde sahip olduğundan daha iyi bir durumda olmalıyız.
  • My home country of Austria has the longest common border with the acceding nations.
  • Benim ülkem Avusturya, AB'ye katılan ülkelerle en uzun ortak sınıra sahip ülke.
  • None of the Member States can hope that the uniform system will correspond to what it has been familiar with at home.
  • Üye Devletlerden hiçbiri, tek tip sistemin kendi ülkelerinde alışık oldukları sisteme karşılık geleceğini umamaz.
Show More (14)
home yuva n.
  • She was born in Spain, but she’s made Rome her home.
  • İspanya'da doğmuş ama Roma'yı yuvası haline getirmiş.
  • Finally, the European Union is the natural home of the Irish, both geographically and politically.
  • Son olarak, Avrupa Birliği hem coğrafi hem de siyasi açıdan İrlandalıların doğal yuvasıdır.
  • You, too, will find peace and a home here.
  • Sen de burada huzur bulacaksın ve bir yuvan olacak.
Show More (6)
home memleket n.
  • We were travelling, but we were kept up with what was going on back home.
  • Seyahat ediyorduk ama memlekette neler olup bittiğini de takip ediyorduk.
  • My father has a whole army back home.
  • Babamın memlekette koca bir ordusu var.
  • My father has a whole army back home.
  • Babamın memlekette kocaman bir ordusu var.
Show More (4)
home yurt n.
  • Following a judicial procedure at home, an international trial was therefore inevitable.
  • Yurt içindeki adli sürecin ardından uluslararası bir yargılama kaçınılmazdı.
  • We must press for rights to be recognised at home as well as abroad.
  • Hakların yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınması için baskı yapmalıyız.
  • Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
  • Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
Show More (2)
home konut n.
  • In this neighbourhood, there are many modern homes for sale.
  • Bu mahallede satılık birçok modern konut bulunmaktadır.
  • As for a common EU policy on residential homes, however, my response is no thank you.
  • Konutlara ilişkin ortak bir AB politikasına gelince, cevabım hayır, teşekkür ederim.
  • The same applies to 1 425 homes in the district and 711 businesses.
  • Aynı durum ilçedeki 1 425 konut ve 711 işyeri için de geçerlidir.
Show More (0)
home ev sahibi adj.
  • The fans of the home team protested the referee.
  • Ev sahibi takımın taraftarları hakemi protesto etti.
Show More (-2)
home ev yapımı adj.
  • These home cookies are delicious.
  • Bu ev yapımı kurabiyeler enfes.
Show More (-2)
home bakımevi n.
  • Putting Grandpa into a home was our only choice.
  • Büyükbabamı bakımevine yerleştirmekten başka şansımız yoktu.
Show More (-2)
home (beyzbol) kendi sahası n.
  • The player was about to reach home before falling.
  • Oyuncu düştüğünde kendi sahasına ulaşmak üzereydi.
Show More (-2)
home ev adj.
  • Lacking a regular home life hurts young children.
  • Düzenli bir ev yaşantısının olmayışının küçük çocuklara çocuklara zarar verir.
Show More (-2)
home ülke adj.
  • Home livestock feed resources are on the rise.
  • Ülkenin besi hayvanı yemi kaynakları çoğalıyor.
Show More (-2)
home baba evi n.
  • After the divorce, she went back home.
  • Boşandıktan sonra baba evine geri döndü.
Show More (-2)
home ana adj.
  • No one can forget the images of the wreck of the Erika and the views of its home port, Valetta.
  • Hiç kimse Erika'nın enkazının görüntülerini ve ana limanı Valetta'nın manzaralarını unutamaz.
Show More (-2)
home kendi sahasında adv.
  • They are a really powerful team, especially at home.
  • Gerçekten güçlü bir takımlar, özellikle de kendi sahalarında.
Show More (-2)
home vatan n.
  • My father has a whole army back home.
  • Babamın vatanında koca bir ordusu var.
Show More (-2)
home evde adv.
  • Tom is seldom home on Mondays.
  • Tom pazartesi günleri nadiren evdedir.
Show More (-2)
home iç saha adj.
  • I got a season's pass to all the home games.
  • Tüm iç saha maçlarına kombine aldım.
Show More (-2)