|
- I can't find anything interesting on television these days.
- Bugünlerde televizyonda ilginç bir şey bulamıyorum.
- That dossier makes for some interesting reading.
- Bu dosyayı okumak ilginç olabilir.
- This line of reasoning, which appears to be common to the different groups, is extremely interesting.
- Farklı gruplar için ortak gibi görünen bu akıl yürütme biçimi son derece ilginçtir.
- Nevertheless, I think that your suggestion is a very interesting one.
- Yine de önerinizin çok ilginç olduğunu düşünüyorum.
- The GALILEO project is technologically interesting and already has a lot of potential applications.
- GALILEO projesi teknolojik açıdan ilginçtir ve halihazırda birçok potansiyel uygulamaya sahiptir.
- That might be an interesting angle, and one to which we might give some thought.
- Bu, ilginç bir bakış açısı olabilir ve üzerinde biraz düşünebiliriz.
- Although it was not an official meeting, it was one of the most interesting meetings ever held in this House.
- Resmi bir toplantı olmamasına rağmen, bu Mecliste şimdiye kadar yapılan en ilginç toplantılardan biriydi.
- Thank you very much, ladies and gentlemen, for your very interesting questions, which I shall try to answer.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, cevaplamaya çalışacağım çok ilginç sorularınız için çok teşekkür ederim.
- I have read several previous reports containing interesting suggestions.
- İlginç öneriler içeren birkaç önceki raporu okudum.
- Thank you, Ms Kauppi, for this extremely interesting and timely question.
- Bu son derece ilginç ve tam zamanında sorduğunuz soru için teşekkür ederiz, Bayan Kauppi.
- It was the first time for us new members, and this was a very interesting process.
- Biz yeni üyeler için bir ilkti ve bu çok ilginç bir süreçti.
- One of the interesting things this year is that this is this Commission's final year.
- Bu yıl ilginç olan şeylerden biri de bu Komisyonun son yılı olması.
- That is why the proposal to fund aid to Afghanistan using the flexibility reserve is extremely interesting.
- Bu nedenle Afganistan'a yapılacak yardımın esneklik rezervi kullanılarak finanse edilmesi önerisi son derece ilginçtir.
- I find the idea of organising an e-government conference highly interesting.
- Bir e-devlet konferansı düzenleme fikrini son derece ilginç buluyorum.
- That is certainly an interesting acknowledgement.
- Bu kesinlikle ilginç bir teşekkür.
- I found it interesting to take part as a shadow rapporteur on behalf of the Liberals.
- Liberaller adına gölge raportör olarak yer almayı ilginç buldum.
- The Brussels proposals are tangible and interesting.
- Brüksel'in önerileri somut ve ilginç.
- Another interesting point here is the suggestion that the negotiations foundered on the rock of agricultural issues.
- Burada ilginç olan bir diğer nokta da müzakerelerin tarımsal konulara takıldığı iddiasıdır.
- It is interesting that only some 70 countries have signed the Rome Statute.
- Roma Statüsü'nü sadece 70 kadar ülkenin imzalamış olması ilginçtir.
- The case of the Reverend Raymond Owen raises a number of interesting, not to say esoteric, points.
- Rahip Raymond Owen'ın davası, bir dizi ilginç, hatta esrarengiz noktayı gündeme getirmektedir.
- This was a very interesting and relevant document.
- Bu çok ilginç ve konuyla ilgili bir belgeydi.
- As a result of his efforts, Parliament should now function better and hold more interesting debates.
- Çabalarının bir sonucu olarak Parlamento artık daha iyi çalışmalı ve daha ilginç tartışmalar yapmalıdır.
- It is always interesting to hear a former Member of this House speaking as a minister.
- Bu Meclisin eski bir üyesinin bakan olarak konuşmasını duymak her zaman ilginçtir.
- It is interesting to note that many who speak Angola's language are speaking today.
- Angola'nın dilini konuşan pek çok kişinin bugün de konuşuyor olması ilginçtir.
- That brings us to the end of this very important and interesting debate on the forthcoming European Council.
- Bu da bizi önümüzdeki Avrupa Konseyi'ne ilişkin bu çok önemli ve ilginç tartışmanın sonuna getiriyor.
- It has been an interesting debate, focusing on some familiar and central themes.
- Bazı tanıdık ve merkezi temalara odaklanan ilginç bir tartışma oldu.
- The Morillon report contains a whole host of interesting proposals.
- Morillon raporu bir dizi ilginç öneri içermektedir.
- A few days ago, in Brussels, the Commission organised an extremely interesting meeting on the mountain regions.
- Birkaç gün önce Brüksel'de Komisyon dağlık bölgelerle ilgili son derece ilginç bir toplantı düzenledi.
- Mr Herzog made a very interesting comment.
- Sayın Herzog çok ilginç bir yorumda bulundu.
- So, there are some interesting new elements, but they are not enough.
- Bazı ilginç yeni unsurlar var ancak bunlar yeterli değil.
- Their description was most interesting.
- Açıklamaları çok ilginçti.
- One interesting new factor is undeclared work, which is also a priority of the Italian Presidency.
- İlginç bir yeni faktör de İtalya Dönem Başkanlığının da önceliği olan kayıt dışı çalışmadır.
- Another interesting proposal is the introduction of a tax on monetary transactions.
- Bir başka ilginç öneri de parasal işlemlere vergi getirilmesidir.
- I hope that their visit has proved interesting and informative.
- Umarım ziyaretleri ilginç ve bilgilendirici olmuştur.
- I therefore consider the references to eco-conditionality very interesting.
- Bu nedenle eko-şartlılığa yapılan atıfları çok ilginç buluyorum.
- There are a number of very interesting comments we can make on the current situation.
- Mevcut durumla ilgili yapabileceğimiz çok ilginç yorumlar var.
- What I, however, find interesting is what the complaints focus on.
- Ancak benim ilginç bulduğum şey, şikayetlerin neye odaklandığıdır.
- In this connection, a debate on tax differentiation mechanisms could be an extremely interesting incentive.
- Bu bağlamda vergi farklılaştırma mekanizmalarına ilişkin bir tartışma son derece ilginç bir teşvik olabilir.
- There are a number of very interesting comments we can make on the current situation.
- Mevcut durum hakkında yapabileceğimiz çok sayıda ilginç yorum var.
- Thank you very much for an interesting and valuable debate.
- İlginç ve değerli bir tartışma için çok teşekkür ederim.
- I raise this point because it is an extremely interesting point.
- Bu noktayı gündeme getiriyorum çünkü son derece ilginç bir nokta.
- The issue of tax on diesel fuel is also interesting.
- Dizel yakıt üzerindeki vergi konusu da ilginçtir.
- For example, the EIB could be an interesting partner for pension funds.
- Örneğin AYB, emeklilik fonları için ilginç bir ortak olabilir.
- That is why the proposal to fund aid to Afghanistan using the flexibility reserve is extremely interesting.
- Bu nedenle Afganistan'a yardımın esneklik rezervi kullanılarak finanse edilmesi önerisi son derece ilginçtir.
- Therefore I am not going to respond to the very interesting remarks you have made.
- Bu nedenle yaptığınız çok ilginç açıklamalara yanıt vermeyeceğim.
- It may help you to present interesting proposals.
- İlginç teklifler sunmanıza yardımcı olabilir.
- Sometimes, the Chamber is all but empty, in spite of the fact that interesting issues are being debated.
- Bazen, ilginç konular tartışılıyor olmasına rağmen Oda tamamen boştur.
- I feel that the Napolitano report endeavours to provide a very interesting legal response to all these concerns.
- Napolitano raporunun tüm bu endişelere çok ilginç bir hukuki yanıt vermeye çalıştığını düşünüyorum.
- Therefore, I look forward to the debate on these interesting and important issues.
- Bu nedenle, bu ilginç ve önemli konuların tartışılmasını dört gözle bekliyorum.
- It has been a broad and very interesting debate.
- Kapsamlı ve oldukça ilginç bir tartışma oldu.
- The 2001 report is an interesting one.
- 2001 raporu ilginç bir rapordur.
- I hope that your years here will be fruitful, pleasant, and interesting.
- Umarım burada geçireceğiniz yıllar verimli, keyifli ve ilginç olur.
- This is an extraordinarily interesting time for agriculture.
- Bu dönem tarım için olağanüstü ilginç bir dönemdir.
- I hope that your years here will be fruitful, pleasant and interesting.
- Umarım buradaki yıllarınız verimli, keyifli ve ilginç geçer.
- So for many of us this is an interesting learning experience.
- Birçoğumuz için bu ilginç bir öğrenme deneyimi.
- I should like to make two brief remarks following this most interesting and stimulating debate.
- Bu çok ilginç ve teşvik edici tartışmanın ardından iki kısa açıklama yapmak istiyorum.
- Mr Lamassoure's report is very interesting.
- Bay Lamassoure'un raporu çok ilginç.
- In this connection, a debate on tax differentiation mechanisms could be an extremely interesting incentive.
- Bu bağlamda, vergi farklılaştırma mekanizmalarına ilişkin bir tartışma son derece ilginç bir teşvik olabilir.
- Tonight's debate on fisheries brings up an interesting example which shows what the reality of the issue is.
- Bu gece balıkçılık üzerine yapılan tartışma, konunun gerçekliğini gösteren ilginç bir örneği gündeme getiriyor.
- I attended an interesting benchmarking conference in Greece on research and technology.
- Yunanistan'da araştırma ve teknoloji üzerine ilginç bir kıyaslama konferansına katıldım.
- There are interesting imbalances within it.
- İçinde ilginç dengesizlikler var.
- That is an interesting and important point, which I shall follow up.
- Bu, takip edeceğim ilginç ve önemli bir husus.
- Angola's fishing industry is extremely interesting.
- Angola'nın balıkçılık endüstrisi son derece ilginçtir.
- One of the most interesting is the simple idea of a national holiday on Europe Day.
- En ilginç fikirlerden biri de Avrupa Günü'nde ulusal bir tatil yapılmasıdır.
- Another document has been published in the last few days, contrastingly more interesting than this report.
- Son birkaç gün içerisinde bu rapordan daha ilginç bir başka belge daha yayınlandı.
- This outcry raises three interesting points.
- Bu tepkiler üç ilginç noktayı gündeme getiriyor.
- Therefore, I look forward to the debate on these interesting and important issues.
- Bu nedenle bu ilginç ve önemli konuların tartışılmasını dört gözle bekliyorum.
- Members have raised very interesting points.
- Üyeler çok ilginç noktalara değindiler.
- All these cases were very interesting and they helped us a lot.
- Tüm bu vakalar çok ilginçti ve bize çok yardımcı oldular.
- It was a very interesting debate, and there were two dimensions.
- Çok ilginç bir tartışmaydı ve iki boyutu vardı.
- Thank you, Ms Kauppi, for this extremely interesting and timely question.
- Bu son derece ilginç ve yerinde soru için teşekkür ederim, Bayan Kauppi.
- What I, however, find interesting is what the complaints focus on.
- Ancak benim ilginç bulduğum husus, şikâyetlerin odaklandığı noktadır.
- This is an interesting issue.
- Bu ilginç bir konu.
- The internal debate within Parliament will be particularly interesting to follow.
- Parlamento içindeki tartışmaları takip etmek özellikle ilginç olacaktır.
- This is a particularly interesting case, incidentally.
- Bu arada, bu özellikle ilginç bir dava.
- I thought it was very interesting.
- Çok ilginç olduğunu düşündüm.
- Sometimes, the Chamber is all but empty, in spite of the fact that interesting issues are being debated.
- Bazen ilginç konular tartışılıyor olmasına rağmen Meclis neredeyse bomboş oluyor.
- A number of interesting issues have been raised.
- Bir takım ilginç konu gündeme getirilmiştir.
- Professor Tsatsos has interesting, valuable, progressive views on the constitutional venture of the European Union.
- Profesör Tsatsos'un Avrupa Birliği'nin anayasal girişimine ilişkin ilginç, değerli ve ilerici görüşleri vardır.
- The topic of the ARGO proposal is a very interesting one.
- ARGO teklifi konusu çok ilginç bir konudur.
- This has been an interesting if short debate.
- Bu kısa da olsa ilginç bir tartışma oldu.
- General Morillon has written an interesting and credible report.
- General Morillon ilginç ve inandırıcı bir rapor kaleme almış.
- This proposal is an interesting step in that direction.
- Bu öneri bu yönde atılmış ilginç bir adımdır.
- I also think that the link with the WHO is an interesting idea.
- Ayrıca DSÖ ile kurulan bağlantının da ilginç bir fikir olduğunu düşünüyorum.
- The discussions now being conducted within the Arab world to induce Saddam Hussein to resign are extremely interesting.
- Şu anda Arap dünyasında Saddam Hüseyin'i istifaya ikna etmek için yürütülen tartışmalar son derece ilginçtir.
- However, it seems to me the existing text provides an interesting balance.
- Bununla birlikte, bana öyle geliyor ki mevcut metin ilginç bir denge sağlamaktadır.
- I want first of all to thank you for your interesting and constructive contributions to this debate.
- Öncelikle bu tartışmaya yaptığınız ilginç ve yapıcı katkılar için teşekkür etmek istiyorum.
- The results were very interesting.
- Sonuçlar çok ilginçti.
- It has been an interesting addition.
- İlginç bir katkı oldu.
- Amendment No 13, on support to developing countries, I find most interesting.
- Gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesine ilişkin 13 No'lu değişikliği çok ilginç buluyorum.
- An interesting but difficult profession, young people are not prepared to make it their own.
- İlginç ama zor bir meslek olan arıcılığı gençler kendi meslekleri haline getirmeye hazır değiller.
- I too would like to congratulate the rapporteur on this interesting report.
- Ben de raportörü bu ilginç rapor için tebrik etmek istiyorum.
- We have heard a host of interesting proposals on this subject.
- Bu konuda bir dizi ilginç öneri duyduk.
- Those rules are very interesting and we will bear them in mind.
- Bu kurallar çok ilginç ve bunları aklımızda tutacağız.
- Of course I understand this interesting and useful attempt to describe the current organisation of competences.
- Yetkinliklerin mevcut organizasyonunu tanımlamaya yönelik bu ilginç ve faydalı girişimi elbette anlıyorum.
- In this respect, I believe there are some interesting proposals that deserve to be supported.
- Bu bağlamda desteklenmeyi hak eden bazı ilginç öneriler olduğuna inanıyorum.
- In Nassau, we had two interesting debates on East Timor and Cuba.
- Nassau'da Doğu Timor ve Küba üzerine iki ilginç tartışma gerçekleştirdik.
- I want to thank you for a sound report and an interesting debate.
- Sağlam bir rapor ve ilginç bir tartışma için size teşekkür etmek istiyorum.
- Thank you for adding a touch of mystery to an otherwise interesting vote.
- İlginç bir oylamaya gizemli bir dokunuş kattığınız için teşekkür ederiz.
- It is always interesting to make this comparison.
- Bu karşılaştırmayı yapmak her zaman ilginçtir.
- That is an interesting set of introductions for what I am sure is going to be an interesting debate.
- Bu, ilginç bir tartışma olacağından emin olduğum bir konu için ilginç bir giriş oldu.
- They elect men to a greater extent than the electorate does, a fact that is very interesting.
- Seçmenlerden daha büyük oranda erkekleri seçiyorlar ki bu çok ilginç bir gerçek.
- I think that the two reports complement each other and really do contain some innovative and very interesting proposals.
- İki raporun birbirini tamamladığını ve gerçekten de bazı yenilikçi ve çok ilginç öneriler içerdiğini düşünüyorum.
- It has been an interesting addition.
- İlginç bir ekleme oldu.
- The Fiori report contains interesting and useful views on a number of questions.
- Fiori raporu bir dizi soruya ilişkin ilginç ve faydalı görüşler içermektedir.
- I thank you for this very important and interesting debate.
- Bu çok önemli ve ilginç tartışma için teşekkür ederim.
- All these issues will doubtless lead to some long but interesting discussions at the next meeting of the euro area.
- Tüm bu konular şüphesiz bir sonraki Avro bölgesi toplantısında uzun ama ilginç tartışmalara yol açacaktır.
- There is an interesting definition of transnational markets.
- Ulus ötesi piyasaların ilginç bir tanımı var.
- A very interesting point in this communication is the question how we can develop the prevention culture.
- Bu iletişimde çok ilginç bir nokta da önleme kültürünü nasıl geliştirebileceğimiz sorusudur.
- But what I find more interesting is the background against which this raid took place.
- Ancak benim daha ilginç bulduğum şey, bu baskının gerçekleştiği arka plan.
- It is very interesting that the road map and other measures to support Iraqi integrity have been raised.
- Irak'ın bütünlüğünün desteklenmesine yönelik yol haritası ve diğer tedbirlerin gündeme getirilmesi çok ilginçtir.
- From this point of view, the comments that were read on the Internet are very interesting.
- Bu açıdan bakıldığında, internette okunan yorumlar çok ilginçtir.
- That is a very interesting question.
- Bu çok ilginç bir soru.
- The Supervisory Committee itself has of course made an interesting proposal on this in its opinion.
- Denetim Komitesi'nin kendisi de görüşünde bu konuda ilginç bir öneride bulundu.
- How we combine those two together to make good is very interesting.
- Bu ikisini nasıl bir araya getirip iyi bir şey yaptığımız çok ilginç.
- That data about various states is interesting, and will be useful for building additional analysis efforts and queries.
- Çeşitli durumlara ilişkin bu veriler ilginçtir ve ek analiz çabaları ve sorgular oluşturmak adına faydalı olacaktır.
- I know some very interesting experiments in cause and effect.
- Sebep-sonuç ilişkisine dair çok ilginç deneyler biliyorum.
- I know some very interesting experiments in cause and effect.
- Sebep sonuç ilişkisine dayalı bazı çok ilginç deneyler biliyorum.
- I know some very interesting experiments in cause and effect.
- Sebep ve sonuç konusunda çok ilginç deneyler biliyorum.
- This is kind of interesting.
- Bu az çok ilginç.
- It looks like we're going to have an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçireceğiz gibi görünüyor.
- Mars is all the more interesting for its close resemblance to our Earth.
- Mars, dünyamıza olan yakın benzerliği nedeniyle daha da ilginç.
- I looked out the window, but I didn't see anything interesting.
- Pencereden dışarı baktım ama ilginç bir şey görmedim.
- There is nothing more interesting than languages.
- Dillerden daha ilginç hiçbir şey yoktur.
- No one finds this interesting.
- Kimse bunu ilginç bulmuyor.
- You're a very interesting woman.
- Çok ilginç bir kadınsın.
- It seems interesting to me.
- Bana ilginç görünüyor.
- I didn't think that movie was very interesting.
- O filmi pek ilginç bulmadım.
- That was an interesting read.
- İlginç bir okumaydı.
- This movie is starting to get really interesting.
- Bu film gerçekten ilginç olmaya başlıyor.
- The work of this young artist is very interesting.
- Bu genç sanatçının çalışmaları çok ilginç.
- The magazine you lent me is very interesting.
- Bana ödünç verdiğiniz dergi çok ilginç.
- It isn't interesting.
- Bu ilginç değil.
- Isn't that interesting?
- O ilginç değil mi?
- It's really not that interesting.
- Bu gerçekten o kadar ilginç değil.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca yol açtı.
- That's what makes it so interesting.
- Bu kadar ilginç yapan da bu.
- It's an interesting article.
- İlginç bir makale.
- This is the most interesting.
- Bu en ilginç olanı.
- There are interesting examples in the Hopi language concerning onomatopoetic expressions.
- Hopi dilinde yansımadan türemiş ifadelerle ilgili ilginç örnekler vardır.
- That's quite interesting.
- O oldukça ilginç.
- It will be also interesting.
- Bu da ilginç olacak.
- Tom sent me an interesting text.
- Tom bana ilginç bir metin gönderdi.
- I thought you might find this interesting.
- Bunu ilginç bulabileceğini düşündüm.
- I find that pretty interesting.
- Bunu oldukça ilginç buluyorum.
- That's an interesting topic.
- O ilginç bir konu.
- That's an interesting choice.
- Bu ilginç bir seçim.
- What's the most interesting job you've ever had?
- Şimdiye kadar sahip olduğunuz en ilginç iş nedir?
- All you have to do in writing is to keep it clear and interesting.
- Yazarken yapmanız gereken tek şey açık ve ilginç tutmaktır.
- What do you find so interesting about Germany?
- Almanya'nın nesini ilginç buluyorsun?
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- She's a very interesting person.
- O çok ilginç biri.
- It seems interesting.
- O ilginç görünüyor.
- It was an interesting dream.
- İlginç bir rüyaydı.
- You make an interesting argument.
- İlginç bir iddiada bulunuyorsunuz.
- This was very interesting.
- Bu çok ilginçti.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
- İlginç bir insan olmak için zihninizi beslemeniz ve çalıştırmanız gerekir.
- It's not that interesting.
- O kadar da ilginç değil.
- The story got more and more interesting.
- Hikaye gittikçe daha ilginç bir hal aldı.
- You have here an interesting example.
- Burada ilginç bir örnek var.
- It was an interesting movie.
- İlginç bir filmdi.
- That is a very interesting story.
- O çok ilginç bir hikaye.
- I saw an interesting program that featured a child movie star who had become a dentist.
- Diş hekimi olan bir çocuk film yıldızının yer aldığı ilginç bir program izledim.
- Well, that's interesting.
- Bu çok ilginç.
- Is there anything more interesting that we could be doing now?
- Şimdi yapabileceğimiz daha ilginç bir şey var mı?
- Thai is an interesting language.
- Tayca ilginç bir dildir.
- We watched an interesting movie.
- İlginç bir film izledik.
- That's going to be real interesting.
- O gerçekten ilginç olacak.
- Today's math class was more interesting than usual.
- Bugünkü matematik dersi her zamankinden daha ilginçti.
- I think it's a very interesting question.
- Çok ilginç bir soru olduğunu düşünüyorum.
- That's interesting.
- O ilginç.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Who do you think is the most interesting teacher at this school?
- Sizce bu okulda en ilginç öğretmen hangisidir?
- I think you're going to find this interesting.
- Bence bunu ilginç bulacaksın.
- It's an interesting article.
- İlginç bir yazı.
- He has an interesting job, where he has to work a lot.
- Çok çalışması gereken ilginç bir işi var.
- I've seen quite a few interesting sites.
- Epeyce ilginç site gördüm.
- Yesterday I saw an interesting TV program.
- Dün ilginç bir TV programı izledim.
- Are you reading something interesting?
- İlginç bir şeyler mi okuyorsun?
- Tatoeba is an interesting playing field for smartasses.
- Tatoeba ukalalar için ilginç bir oyun alanı.
- It's always interesting in Boston.
- Bu, Boston'da her zaman ilginçtir.
- Do you find that interesting?
- Bunu ilginç buluyor musun?
- That was very interesting.
- Bu çok ilginçti.
- What an interesting theory!
- Ne ilginç bir teori!
- I've learned some interesting things from this book.
- Ben bu kitaptan bazı ilginç şeyler öğrendim.
- I'm reading an interesting book.
- İlginç bir kitap okuyorum.
- I find it interesting.
- Bunu ilginç buluyorum.
- They say that the movie is an interesting one.
- Filmin ilginç bir film olduğunu söylüyorlar.
- I don't find this interesting either.
- Bunu da ilginç bulmuyorum.
- I found the film interesting.
- Filmi ilginç buldum.
- He hopes that something interesting happens.
- İlginç bir şeyler olmasını umuyor.
- It is an interesting information.
- İlginç bir bilgi.
- It's extremely interesting.
- Bu son derece ilginç.
- It wasn't interesting.
- Bu ilginç değildi.
- This very interesting test reveals your professional personality.
- Bu çok ilginç deney senin mesleki kişiliğini meydana çıkarmaktadır.
- Reading books is very interesting.
- Kitap okumak çok ilginçtir.
- There was nothing interesting in the newspaper.
- Gazetede ilginç bir şey yoktu.
- This film is very interesting.
- Bu film çok ilginç.
- It was an interesting debate.
- İlginç bir tartışmaydı.
- Why is taking pictures of trains so interesting?
- Trenlerin fotoğrafını çekmek neden bu kadar ilginç?
- He has an interesting book.
- Onun ilginç bir kitabı var.
- The book I read yesterday was really interesting.
- Dün okuduğum kitap gerçekten ilginçti.
- That's a very interesting offer.
- Bu çok ilginç bir teklif.
- What's the most interesting job you've ever had?
- Şimdiye kadar yaptığın en ilginç iş neydi?
- I've something interesting to tell you that you might find surprising.
- Şaşırtıcı bulabileceğin sana söyleyecek ilginç bir şeyim var.
- Tom is good with his hands and has built many interesting things.
- Tom ellerini iyi kullanıyor ve birçok ilginç şey inşa etti.
- A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all.
- Bir sürü insan arabaları ilginç buluyor fakat ben onların hiç biriyle ilgilenmiyorum.
- You're an interesting girl.
- İlginç bir kızsın.
- This movie isn't that interesting, is it?
- Bu film o kadar ilginç değil, değil mi?
- French is an interesting language.
- Fransızca ilginç bir dildir.
- We've made a very interesting discovery.
- Çok ilginç bir keşif yaptık.
- It was such an interesting book that I read it in a day.
- O kadar ilginç bir kitaptı ki bir günde okudum.
- His story will be more and more interesting.
- Onun hikayesi gittikçe ilginç olacaktır.
- Any interesting book is a good book.
- Herhangi ilginç bir kitap iyi bir kitaptır.
- This book is really interesting.
- Bu kitap gerçekten ilginç.
- That looks interesting.
- Bu ilginç görünüyor.
- That movie was extremely interesting.
- O film son derece ilginçti.
- I found the new magazine very interesting.
- Yeni dergiyi çok ilginç buldum.
- I think you're interesting.
- Bence ilginç birisin.
- Why is taking pictures of trains interesting?
- Trenlerin fotoğrafını çekmek neden ilginç?
- I need to find something interesting to do.
- Yapacak ilginç bir şey bulmam gerekiyor.
- Tom lived in an interesting part of Boston.
- Tom Boston'un ilginç bir yerinde yaşadı.
- This book is way more interesting than that one.
- Bu kitap ondan çok daha ilginç.
- Did you do anything interesting last weekend?
- Geçen hafta sonu ilginç bir şey yaptın mı?
- Tom is going to have an interesting evening.
- Tom ilginç bir akşam geçirecek.
- There's an interesting article in this magazine about education problems.
- Bu dergide eğitim sorunları hakkında ilginç bir makale var.
- I hope you find it interesting.
- Umarım onu ilginç bulursunuz.
- That actually sounds quite interesting.
- Bu aslında oldukça ilginç görünüyor.
- I understand you had an interesting day.
- İlginç bir gün geçirdiğini anlıyorum.
- The TV program seemed very interesting.
- Televizyon programı çok ilginç görünüyordu.
- Some of the essays are very interesting.
- Bazı makaleler çok ilginç.
- Scottish Gaelic is very interesting, isn’t it?
- İskoç Galcesi çok ilginç, değil mi?
- The history of Boston is very interesting.
- Boston'un tarihi çok ilginçtir.
- Are you working on anything interesting?
- İlginç bir şey üzerinde mi çalışıyorsun?
- I find it interesting.
- Ben onu ilginç buluyorum.
- Yesterday I saw an interesting TV program.
- Dün ilginç bir televizyon programı izledim.
- I don't think my life is very interesting.
- Hayatımın çok ilginç olduğunu sanmıyorum.
- That's an interesting study.
- O ilginç bir araştırma.
- I found out something interesting today at work.
- Bugün işte ilginç bir şey öğrendim.
- It's pretty interesting.
- Oldukça ilginç.
- You're a very interesting person.
- Çok ilginç bir insansın.
- With the help of my friends I learn a whole bunch of new and interesting things.
- Arkadaşlarımın yardımıyla bir sürü yeni ve ilginç şey öğreniyorum.
- There is nothing interesting in the newspaper.
- Gazetede ilginç bir şey yok.
- You're very interesting.
- Çok ilginçsin.
- The book is very interesting.
- Bu kitap çok ilginç.
- I've made an interesting discovery.
- Ben ilginç bir keşif yaptım.
- She's a very interesting person.
- O çok ilginç bir insan.
- It's more interesting to travel alone than to go on a group tour.
- Tek başına seyahat etmek grupla tura katılmaktan daha ilginç.
- A president's work is very interesting.
- Bir başkanın işi çok ilginç.
- Do you have any interesting stories to tell?
- Anlatacak ilginç bir hikayeniz var mı?
- Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
- Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şey buldu.
- We have an interesting book in German.
- İlginç bir Almanca kitabımız var.
- I found it very interesting.
- Çok ilginç buldum.
- Actually, it was very interesting.
- Aslında, çok ilginçti.
- The movie wasn't as interesting as I expected it to be.
- Film beklediğim kadar ilginç değildi.
- This will be an interesting challenge.
- Bu ilginç bir meydan okuma olacak.
- Who do you think is the most interesting teacher at this school?
- Sizce bu okuldaki en ilginç öğretmen kim?
- Tom has been getting some very interesting results.
- Tom çok ilginç sonuçlar elde ediyor.
- This book isn't interesting at all.
- Bu kitap hiç ilginç değil.
- Life is more interesting than any book.
- Hayat tüm kitaplardan daha ilginçtir.
- Who do you think is the most interesting teacher at this school?
- Bu okulda en ilginç öğretmenin kim olduğunu düşünüyorsunuz?
- The movie wasn't as interesting as the book.
- Film, kitap kadar ilginç değildi.
- Was it interesting?
- O, ilginç miydi.
- They're very interesting things.
- Onlar çok ilginç şeyler.
- It's interesting that you lost.
- Kaybetmiş olman ilginç.
- That's a very interesting idea.
- O çok ilginç bir fikir.
- One of Tom's students gave him an interesting painting.
- Tom'un öğrencilerinden biri ona ilginç bir tablo verdi.
- I think you'll find it interesting.
- Bence ilginç bulacaksın.
- The story got more and more interesting.
- Hikaye gittikçe daha ilginç oldu.
- That's a very deep and interesting question.
- O çok derin ve ilginç bir soru.
- I found nothing interesting in that magazine.
- O dergide ilginç bir şey bulamadım.
- Tom made a very interesting comment.
- Tom çok ilginç bir yorum yaptı.
- What music do you find interesting?
- Hangi müziği ilginç buluyorsun?
- It's an interesting business plan.
- O ilginç bir iş planı.
- I don't think my life is very interesting.
- Hayatımın çok ilginç olduğunu düşünmüyorum.
- What an interesting novel this is!
- Ne ilginç bir roman bu!
- They're interesting.
- Onlar ilginç.
- It's very interesting.
- Bu çok ilginç.
- That's an interesting theory.
- Bu ilginç bir teori.
- This is a very interesting story.
- Bu çok ilginç bir hikaye.
- That's an interesting ad.
- Bu ilginç bir reklam.
- That movie was more interesting than I expected.
- Film beklediğimden daha ilginçti.
- Did you read an interesting book?
- İlginç bir kitap mı okudun?
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Tom is an interesting person, isn't he?
- Tom ilginç bir insan, değil mi?
- That's really interesting.
- Gerçekten de ilginç.
- Read the kinds of books that you find interesting.
- İlginç bulduğunuz kitapları okuyun.
- You're not very interesting.
- Pek ilginç değilsin.
- This science-fiction novel is very interesting.
- Bu bilim-kurgu romanı çok ilginç.
- I have something very interesting to tell you.
- Sana anlatacak çok ilginç bir şeyim var.
- That book you lent me was really interesting.
- Bana ödünç verdiğin kitap gerçekten ilginçti.
- This book is the most interesting.
- Bu kitap en ilginç olanı.
- That's an interesting suggestion.
- O ilginç bir öneri.
- Sami didn't find Layla interesting.
- Sami, Layla'yı ilginç bulmadı.
- As for me, I think the play was quite interesting.
- Bana gelince, bence oyun oldukça ilginçti.
- Tom and Mary thought their marriage would be more interesting if they both changed sexes.
- Tom ve Mary, her ikisi de cinsiyet değiştirirse evliliklerinin daha ilginç olacağını düşündüler.
- I found this book very interesting.
- Bu kitabı çok ilginç buldum.
- Pashto is an interesting language.
- Peştuca ilginç bir dildir.
- He hopes that something interesting happens.
- O ilginç bir şey olacağını umuyor.
- Playing cards is very interesting.
- Kart oynamak çok ilginçtir.
- That's an interesting thought.
- Bu ilginç bir düşünce.
- Tom is an interesting fellow.
- Tom ilginç bir adam.
- People are really interesting.
- İnsanlar gerçekten ilginç.
- It's really not very interesting.
- Gerçekten çok ilginç değil.
- Call me if anything interesting happens.
- İlginç bir şey olursa beni arayın.
- This is a very interesting book.
- Bu çok ilginç bir kitap.
- This isn't very interesting.
- Bu çok ilginç değil.
- That was really interesting.
- O, gerçekten ilginçti.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin birleşimi ilginç bir sonuca yol açtı.
- We want to do something interesting.
- Biz ilginç bir şey yapmak istiyoruz.
- Musa is an interesting guy.
- Musa ilginç bir adamdır.
- We got an interesting piece of information.
- İlginç bir bilgiye sahibiz.
- This book seems very interesting.
- Bu kitap çok ilginç görünüyor.
- The movie wasn't as interesting as the book.
- Film kitap kadar ilginç değildi.
- The magazine which you lent me is very interesting.
- Bana ödünç verdiğin dergi çok ilginç.
- This looks interesting.
- Bu ilginç görünüyor.
- It was very interesting.
- Çok ilginçti.
- That's an interesting movie.
- Bu ilginç bir film.
- Tom is very interesting.
- Tom çok ilginç biri.
- I find that pretty interesting.
- Bunu oldukça ilginç buldum.
- That was very interesting, wasn't it?
- O çok ilginçti, değil mi?
- I read an interesting article this morning.
- Bu sabah ilginç bir makale okudum.
- Her story was not interesting.
- Onun hikayesi ilginç değildi.
- This is a very interesting book.
- Bu çok ilginç bir kitaptır.
- What an interesting party!
- Ne ilginç bir parti!
- There are times when I find you really interesting.
- Seni gerçekten ilginç bulduğum zamanlar var.
- The movie was more interesting than I expected it to be.
- Film olmasını beklediğimden daha ilginçti.
- Oh, that's kind of interesting.
- Aa, bu biraz ilginç.
- This book is much more interesting than that one.
- Bu kitap ondan çok fazla daha ilginç.
- He goes in for whatever he finds interesting at the moment.
- O anda neyi ilginç bulursa ona yöneliyor.
- This film was as interesting as expected.
- Bu film beklendiği kadar ilginçti.
- You will find this game very interesting.
- Bu oyunu çok ilginç bulacaksın.
- Isn't that interesting?
- İlginç değil mi?
- This book is pretty interesting.
- Bu kitap oldukça ilginç.
- Who are your most interesting friends?
- Senin en ilginç arkadaşların kimler?
- There's nothing interesting on the moon.
- Ay üzerinde ilginç hiçbir şey yok.
- I didn't think that movie was very interesting.
- Bu filmin çok ilginç olduğunu düşünmedim.
- That movie isn't as interesting as the original.
- O film orijinali kadar ilginç değil.
- This looks pretty interesting.
- Bu oldukça ilginç görünüyor.
- I need to find something interesting to do.
- Yapacak ilginç bir şeyler bulmalıyım.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- I have seen an interesting memorial.
- Ben ilginç bir anıt gördüm.
- It's very interesting.
- Çok ilginç.
- This movie is very interesting to me.
- Bu film benim için çok ilginç.
- Was it an interesting speech?
- İlginç bir konuşma mıydı?
- Here's something interesting.
- İşte ilginç bir şey.
- Finnish is a very interesting language.
- Fince çok ilginç bir dil.
- That's interesting.
- Bu ilginç.
- The book that I read yesterday was very interesting.
- Dün okuduğum kitap çok ilginçti.
- Have you read any interesting books lately?
- Son zamanlarda ilginç bir kitap okudun mu?
- My most interesting Canadian friend is Tom.
- Benim en ilginç Kanadalı arkadaşım Tom'dur.
- I thought Tom would find that interesting.
- Tom'un onu ilginç bulacağını düşündüm.
- It's always interesting in Boston.
- Boston her zaman ilginçtir.
- You might find this interesting.
- Bunu ilginç bulabilirsin.
- It's pretty interesting.
- Bu oldukça ilginç.
- What do you find so interesting about squirrels?
- Sincaplar hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- If everybody just added perfect sentences, this project would never be very interactive and interesting.
- Herkes sadece mükemmel cümleler eklese, bu proje asla bu kadar interaktif ve ilginç olmazdı.
- Did Tom have anything interesting to say?
- Tom'un söyleyecek ilginç bir şeyi var mıydı?
- That's a very deep and interesting question.
- Bu çok derin ve ilginç bir soru.
- The movie was more interesting than I expected it to be.
- Film beklediğimden daha ilginçti.
- I thought you'd find that interesting.
- Onu ilginç bulacağını düşündüm.
- That's an interesting study.
- Bu ilginç bir çalışma.
- It seemed interesting.
- İlginç görünüyordu.
- There is nothing interesting in the newspaper today.
- Bugün gazetede ilginç bir şey yok.
- I'm sure you have a lot of interesting things to tell me about Tom.
- Eminim bana Tom hakkında anlatacak bir sürü ilginç şeyiniz vardır.
- Do you think Croatian is an interesting language?
- Sence Hırvatça ilginç bir dil mi?
- Do you want to hear something interesting?
- İlginç bir şey duymak ister misin?
- That's a very interesting question.
- Bu çok ilginç bir soru.
- Tom raised an interesting question at our meeting.
- Tom toplantımızda ilginç bir soru sordu.
- This picture has a very interesting history.
- Bu resmin çok ilginç bir geçmişi var.
- That's a very interesting topic.
- Bu çok ilginç bir konu.
- Actually, it was very interesting.
- Gerçekten çok ilginçti.
- This novel is by far more interesting than that one.
- Bu roman ondan çok daha ilginç.
- You're very interesting.
- Çok ilginç birisiniz.
- I think you'll find it very interesting.
- Bence çok ilginç bulacaksın.
- Thai is an interesting language.
- Tayca ilginç bir dil.
- An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex.
- Entelektüel, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişidir.
- Did you do anything interesting last week?
- Geçen hafta ilginç bir şey yaptın mı?
- The TV program seemed very interesting.
- TV programı çok ilginç görünüyordu.
- Something interesting happened at school today.
- Bugün okulda ilginç bir şey oldu.
- There is an interesting book on my desk.
- Masamda ilginç bir kitap var.
- I don't find it that interesting.
- O kadar da ilginç bulmuyorum.
- Are you reading an interesting book?
- İlginç bir kitap mı okuyorsun?
- The museum we went to yesterday was very interesting.
- Dün gittiğimiz müze çok ilginçti.
- Calderón's plays are very interesting.
- Calderon'un oyunları çok ilginçtir.
- It's interesting to talk to Tom.
- Tom'la konuşmak ilginç.
- It's a proper interesting book.
- Oldukça ilginç bir kitap.
- Tom said that his new job was very interesting.
- Tom yeni işinin çok ilginç olduğunu söyledi.
- That's an interesting idea.
- O ilginç bir fikir.
- It is very interesting to go to a museum.
- Müzeye gitmek çok ilginç.
- There are times when I find you really interesting.
- Seni gerçekten ilginç bulduğum zamanlar oluyor.
- There are certainly many interesting things you can learn from him.
- Ondan öğrenebileceğiniz birçok ilginç şey var.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir öykü vardı.
- Tom is very interesting.
- Tom çok ilginç.
- This is an interesting book to read.
- Bu okumak için ilginç bir kitap.
- The new TV drama is quite interesting.
- Yeni TV dizisi oldukça ilginç.
- Tom is one of the most interesting guys I've ever met.
- Tom tanıdığım en ilginç adamlardan biri.
- That was pretty interesting, wasn't it?
- Bu oldukça ilginçti, değil mi?
- Being a DJ must be really interesting!
- DJ olmak gerçekten ilginç olmalı!
- I find this all so interesting.
- Tüm bunları çok ilginç buluyorum.
- Sami found an interesting book at the local library.
- Sami yerel kütüphanede ilginç bir kitap buldu.
- This book was very interesting.
- Bu kitap çok ilginçti.
- The movie is not so interesting as the original.
- Film orijinali kadar ilginç değil.
- One of Tom's students gave him an interesting painting.
- Tom'un öğrencilerinden biri ona ilginç bir resim verdi.
- The party was very interesting.
- Parti çok ilginçti.
- That's an interesting name.
- O ilginç bir isim.
- That sounds really interesting.
- O, gerçekten ilginç görünüyor.
- This story is especially interesting.
- Bu hikaye özellikle ilginç.
- This book is very interesting.
- Bu kitap çok ilginç.
- How did you reach such an interesting conclusion?
- Bu kadar ilginç bir sonuca nasıl ulaştın?
- And why is that an interesting subject?
- Ve bu neden ilginç bir konu?
- Tom sent me an interesting text.
- Tom bana ilginç bir mesaj gönderdi.
- This film was as interesting as expected.
- Bu film, beklendiği kadar ilginçti.
- Tell me something interesting about Tom that I don't know.
- Bana Tom hakkında, bilmediğim ilginç bir şey söyle.
- Are you reading something interesting?
- İlginç bir şey mi okuyorsun?
- Have you read anything interesting lately?
- Son zamanlarda ilginç bir şeyler okudun mu?
- That is a very interesting story.
- Bu çok ilginç bir hikaye.
- This book isn't very interesting.
- Bu kitap pek ilginç değil.
- I think it's a very interesting question.
- Bence çok ilginç bir soru.
- Notice the hands of the people you meet and you will be surprised to see how different and how interesting they are.
- Tanıştığınız insanların ellerine dikkat edin ve onların ne kadar farklı ve ilginç olduklarını gördüğünüze şaşıracaksınız.
- Do you want to see something interesting?
- İlginç bir şey görmek ister misin?
- This book is not only interesting but also instructive.
- Bu kitap sadece ilginç değil aynı zamanda öğretici.
- What do you find so interesting about Tom?
- Tom hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- Her story was not interesting.
- Hikayesi ilginç değildi.
- Tom and Mary are an interesting pair.
- Tom ve Mary ilginç bir çift.
- Esperanto is an interesting language.
- Esperanto ilginç bir dildir.
- That sounds like an interesting idea.
- Kulağa ilginç bir fikir gibi geliyor.
- Tom never was very interesting.
- Tom hiçbir zaman çok ilginç biri olmadı.
- Tom has found some interesting discrepancies.
- Tom bazı ilginç tutarsızlıklar buldu.
- I prefer interesting movies.
- İlginç filmleri tercih ederim.
- Tom is a really interesting guy.
- Tom gerçekten ilginç bir adam.
- I thought you'd find that interesting.
- Bunu ilginç bulacağını düşünmüştüm.
- It's interesting, isn't it?
- Bu ilginç, değil mi?
- Besides, it's a really interesting problem.
- Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur.
- The more you look, the more you will see, and the more interesting they will become.
- Ne kadar çok bakarsan, o kadar çok görürsün ve o kadar ilginç olurlar.
- I think a film is more interesting than any book.
- Bence bir film bir kitaptan daha ilginçtir.
- Nothing interesting is happening.
- İlginç bir şey olmuyor.
- You'll find both of the books interesting.
- İki kitabı da ilginç bulacaksın.
- Phrases are surely more interesting than sentences.
- İfadeler kesinlikle cümlelerden daha ilginçtir.
- He gave an interesting broadcast about modern art.
- Modern sanat hakkında ilginç bir yayın yaptı.
- Tom isn't very interesting.
- Tom pek ilginç değil.
- The way our relational memory works is very interesting.
- İlişkisel hafızamızın çalışma şekli çok ilginç.
- I had some interesting experiences while traveling.
- Seyehat ederken bazı ilginç deneyimlerim oldu.
- I don't have anything interesting to say.
- Söyleyecek ilginç bir şeyim yok.
- What's so interesting in there?
- Orada çok ilginç olan nedir?
- Would you like to hear something interesting?
- İlginç bir şey duymak ister misin?
- The goldfinch is a very interesting bird.
- Saka kuşu çok ilginç bir kuştur.
- It's been very interesting.
- Çok ilginçti.
- It was helpful and interesting.
- Yardımcı ve ilginçti.
- I found the story interesting.
- Hikayeyi ilginç buldum.
- We found something interesting.
- İlginç bir şey bulduk.
- Traveling abroad is very interesting.
- Yurt dışında seyahat etmek çok ilginçtir.
- That's an interesting movie.
- İlginç bir film.
- Your story wasn't interesting.
- Hikayen ilginç değildi.
- You're a very interesting person.
- Çok ilginç bir kişisin.
- Tom picked out an interesting book for Mary to read.
- Tom, Mary'nin okuması için ilginç bir kitap seçti.
- Notice the hands of the people you meet and you will be surprised to see how different and how interesting they are.
- Tanıştığınız insanların ellerine dikkat edin; ne kadar farklı ve ilginç olduklarını görünce şaşıracaksınız.
- That book you lent me was really interesting.
- Bana ödünç verdiğin bu kitap gerçekten ilginçti.
- India ink produces an interesting pattern when used as a dye.
- Çini mürekkebi boya olarak kullanıldığında ilginç bir desen oluşturur.
- At the moment, I'm reading an interesting book.
- Şu anda ilginç bir kitap okuyorum.
- I find her opinions odd but interesting.
- Fikirlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.
- It'll be an interesting game.
- İlginç bir oyun olacak.
- You're not that interesting.
- O kadar da ilginç değilsin.
- Tom kept things interesting.
- Tom işleri ilginç tuttu.
- That book is very interesting.
- Bu kitap çok ilginç.
- This is an interesting, funny and even moving story.
- Bu ilginç, komik ve hatta hareketli bir hikaye.
- It'll be an interesting game.
- Bu ilginç bir oyun olacak.
- Here are a few interesting facts.
- İşte birkaç ilginç gerçek.
- It's an interesting book.
- Bu ilginç bir kitap.
- Tom's speech was quite interesting.
- Tom'un konuşması oldukça ilginçti.
- I'm hoping that something interesting happens.
- Umarım ilginç bir şeyler olur.
- This book isn't just interesting, but also useful.
- Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.
- That's a truly interesting story.
- Bu gerçekten ilginç bir hikaye.
- I just realized something interesting.
- Az önce ilginç bir şey fark ettim.
- I'm hoping that something interesting happens.
- İlginç bir şeyler olmasını umuyorum.
- I find politics very interesting.
- Ben siyaseti çok ilginç buluyorum.
- I have some interesting questions to ask Tom.
- Tom'a soracak bazı ilginç sorularım var.
- The history of Rome is very interesting.
- Roma'nın tarihi çok ilginçtir.
- Nail polish is as interesting as Buddhism.
- Oje de Budizm kadar ilginç.
- I find her opinions odd but interesting.
- Onun görüşlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.
- Tom has a couple of interesting suggestions.
- Tom'un birkaç ilginç önerisi var.
- I think that that book is not so interesting.
- Bence bu kitap o kadar da ilginç değil.
- Tom has indeed found something interesting.
- Tom gerçekten ilginç bir şey buldu.
- It is very interesting to learn Esperanto.
- Esperanto öğrenmek çok ilginç.
- Why is that interesting?
- Bu neden ilginç?
- I dropped by the bookstore and bought an interesting book.
- Kitapçıya uğradım ve ilginç bir kitap satın aldım.
- Was it an interesting speech?
- Bu ilginç bir konuşma mıydı?
- I thought college would be a more interesting place.
- Kolejin daha ilginç bir yer olacağını düşündüm.
- Is Australia an interesting place to live?
- Avustralya yaşamak için ilginç bir yer mi?
- Isn't it interesting?
- İlginç değil mi?
- I think it's interesting.
- Sanırım o ilginç.
- I think that all the world's languages are very interesting.
- Bence tüm dünya dilleri çok ilginç.
- It's interesting that you lost.
- Kaybetmeniz ilginç.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
- Öğrenmeyi etkili, ilginç ve büyüleyici hale getirmek istiyoruz.
- This book isn't very interesting.
- Bu kitap çok ilginç değil.
- This should be really interesting.
- Bu gerçekten ilginç olmalı.
- You will meet a very interesting person in the near future.
- Yakın gelecekte çok ilginç bir insanla tanışacaksınız.
- African folklore is very interesting.
- Afrika folkloru çok ilginçtir.
- I'm sure you have a lot of interesting things to tell me about Tom.
- Tom hakkında bana söyleyecek birçok ilginç şeyinin olduğuna eminim.
- I think you'll find it very interesting.
- Bence bunu çok ilginç bulacaksın.
- Did I miss something interesting?
- İlginç bir şey kaçırdım mı?
- This story tells us an interesting fact.
- Bu hikâye bize ilginç bir gerçeği anlatıyor.
- It is very interesting to listen to him.
- Onu dinlemek çok ilginç.
- This story is especially interesting.
- Bu hikaye özellikle ilginçtir.
- It's interesting how it happened.
- Nasıl olduğu ilginç.
- Let's talk about something more interesting.
- Daha ilginç bir şey hakkında konuşalım.
- This book isn't interesting at all.
- Bu kitap hiç de ilginç değil.
- That was an interesting day.
- O ilginç bir gündü.
- Here are some interesting links.
- İşte bazı ilginç bağlantılar.
- Bull fighting is a very interesting spectacle.
- Boğa güreşi çok ilginç bir gösteridir.
- Tom has some very interesting ideas.
- Tom'un çok ilginç fikirleri var.
- That'll be an interesting challenge.
- Bu ilginç bir meydan okuma olacak.
- His speech was quite interesting.
- Konuşması oldukça ilginçti.
- Speaking English isn't easy, but interesting.
- İngilizce konuşmak kolay değil ama ilginç.
- Counting money in other people's pockets isn't good, but it's interesting.
- Başkalarının cebindeki parayı saymak iyi bir şey değil ama ilginç.
- You will meet a very interesting person in the near future.
- Yakın gelecekte çok ilginç biriyle tanışacaksın.
- You're one of the most interesting women I've ever met!
- Sen tanıdığım en ilginç kadınlardan birisin!
- How did you reach such an interesting conclusion?
- Böyle ilginç bir sonuca nasıl ulaştın?
- It was really interesting.
- O, gerçekten ilginçti.
- I've something interesting to tell you that you might find surprising.
- Sana şaşırtıcı bulabileceğin ilginç bir şey söyleyeceğim.
- This book is even more interesting than that one.
- Bu kitap ondan bile daha ilginç.
- This book isn't as interesting as that book.
- Bu kitap o kitap kadar ilginç değil.
- I think that all the world's languages are very interesting.
- Ben tüm dünyanın dillerinin çok ilginç olduğunu düşünüyorum.
- A president's work is very interesting.
- Bir başkanın işi çok ilginçtir.
- Tom's speech was very interesting.
- Tom'un konuşması çok ilginçti.
- This change will make your plan more interesting.
- Bu değişiklik planınızı daha ilginç hale getirecek.
- Mathematics is an interesting subject.
- Matematik ilginç bir konudur.
- It sure sounds interesting.
- O kesinlikle ilginç görünüyor.
- This book isn't as interesting as the one I read last week.
- Bu kitap geçen hafta okuduğum kitap kadar ilginç değil.
- You're the most interesting person I've ever met.
- Sen hayatımda tanıdığım en ilginç insansın.
- Have you read anything interesting lately?
- Son zamanlarda ilginç bir şey okudun mu?
- Tom had some interesting news.
- Tom'un bazı ilginç haberleri var.
- Some of the essays are very interesting.
- Denemelerden bazıları çok ilginç.
- That's very interesting.
- Bu çok ilginç.
- He has a very interesting book.
- Onun çok ilginç bir kitabı var.
- His story is much more interesting than hers.
- Onun hikayesi kızınkinden çok daha ilginç.
- Her book is very interesting.
- Onun kitabı çok ilginç.
- It's not that interesting.
- Bu o kadar ilginç değil.
- Here are some interesting links.
- İşte bazı ilginç linkler.
- Do you think Croatian is an interesting language?
- Hırvatçanın ilginç bir dil olduğunu düşünüyor musunuz?
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
- Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- The book is very interesting.
- Kitap çok ilginç.
- They're interesting.
- İlginçler.
- What do you find so interesting about her?
- Onun nesini bu kadar ilginç buluyorsun?
- Tom isn't interesting, but Mary is.
- Tom ilginç biri değil ama Mary öyle.
- I thought Tom would find it interesting.
- Tom'un onu ilginç bulacağını düşündüm.
- Tom didn't find Mary's story very interesting.
- Tom, Mary'nin hikayesini pek ilginç bulmadı.
- Your accent is very interesting.
- Sizin aksanınız çok ilginç.
- Tom's interesting.
- Tom ilginç.
- I think it's interesting.
- Bence ilginç.
- That was an interesting read.
- O ilginç bir okumaydı.
- That's a very interesting name.
- Çok ilginç bir isim.
- Who are your most interesting friends?
- En ilginç arkadaşların kimler?
- That movie isn't as interesting as the original.
- Bu film orijinali kadar ilginç değil.
- Lend me something interesting to read.
- Bana okumam için ilginç bir şey ödünç verin.
- Mary is quite an interesting woman.
- Mary oldukça ilginç bir kadın.
- Is there anything more interesting that we could be doing?
- Yapabileceğimiz daha ilginç bir şey var mı?
- We want to do something interesting.
- İlginç bir şey yapmak istiyoruz.
- If you find an interesting book, please buy it for me.
- İlginç bir kitap görürsen lütfen onu bana al.
- Life was certainly very interesting when we lived in Boston.
- Boston'da yaşadığımızda hayat kesinlikle çok ilginçti.
- Is this interesting?
- Bu ilginç mi?
- This article is more interesting than the previous one.
- Bu makale bir öncekinden daha ilginç.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- The book you gave me is very interesting.
- Bana verdiğin kitap çok ilginç.
- We discussed quite a few interesting things.
- Epeyce ilginç şeyler tartıştık.
- There are many interesting things all around the house.
- Evin her yerinde çok ilginç şeyler var.
- It was quite interesting.
- Oldukça ilginçti.
- We were hoping something interesting would happen.
- İlginç bir şey olacağını umuyorduk.
- I think that that book is not so interesting.
- Sanırım o kitap o kadar ilginç değil.
- We have an interesting example.
- İlginç bir örneğimiz var.
- You're a very interesting woman.
- Sen çok ilginç bir kadınsın.
- That's a very interesting idea.
- Çok ilginç bir fikir.
- You'll find this book very interesting.
- Bu kitabı çok ilginç bulacaksın.
- I personally didn't find that movie very interesting.
- O filmi şahsen ilginç bulmadım.
- Tom has an interesting background.
- Tom'un ilginç bir geçmişi var.
- Would you like to hear something interesting?
- İlginç bir şeyler duymak ister misiniz?
- I found the picture interesting.
- Resmi ilginç buldum.
- That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
- The most interesting information comes from children, for they tell all they know and then stop.
- En ilginç bilgi çocuklardan gelir, zira onlar bildikleri her şeyi anlatır ve sonra durur.
- On the way to London Mr Higgins told Tom and Susie many interesting things.
- Londra'ya giderken Bay Higgins, Tom ve Susie'ye birçok ilginç şey anlattı.
- This book isn't as interesting as the one I read last week.
- Bu kitap geçen hafta okuduğum kadar ilginç değil.
- It's really not very interesting.
- Bu gerçekten çok ilginç değil.
- Do you find that interesting?
- Onu ilginç buluyor musun?
- It's always interesting in Boston.
- Boston hep ilginçtir.
- I just thought of something really interesting.
- Ben sadece gerçekten ilginç bir şey düşünmüştüm.
- Let me tell you something interesting.
- Sana ilginç bir şey söyleyeyim.
- Today's basketball game wasn't that interesting.
- Bugünkü basketbol maçı o kadar da ilginç değildi.
- This book of his isn't interesting at all.
- Onun bu kitabı hiç ilginç değil.
- This book is at once interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
- Maybe I wasn't interesting enough?
- Belki de yeterince ilginç değildim?
- This TV program is really quite interesting.
- Bu TV programı gerçekten çok ilginçtir.
- He has an interesting book.
- İlginç bir kitabı var.
- Tell me something interesting about Tom that I don't know.
- Bana Tom hakkında bilmediğim ilginç bir şey söyle.
- Your speech was quite interesting.
- Konuşmanız oldukça ilginçti.
- This book is even more interesting than that.
- Bu kitap ondan bile daha da ilginç.
- Doing that likely won't be very interesting.
- Bunu yapmak muhtemelen çok ilginç olmayacaktır.
- I think you'll find this interesting.
- Bence bunu ilginç bulacaksın.
- Calderón's plays are very interesting.
- Calderon'un oyunları çok ilginç.
- Let me show you something interesting.
- Sana ilginç bir şey göstereyim.
- Have you eaten anywhere interesting lately?
- Son zamanlarda ilginç bir yerde yemek yedin mi?
- What do you find so interesting about him?
- Onun nesini bu kadar ilginç buluyorsun?
- The movie was more interesting than I expected.
- Film beklediğimden daha ilginçti.
- It isn't interesting.
- İlginç değil.
- Am I really that interesting?
- Ben gerçekten o kadar ilginç miyim?
- The most interesting information comes from children, for they tell all they know and then stop.
- En ilginç bilgiler çocuklardan gelir, çünkü bildikleri her şeyi anlatırlar ve sonra dururlar.
- This is something interesting.
- Bu ilginç bir şey.
- Playing cards is very interesting.
- Kart oynamak çok ilginç.
- The history of France is very interesting.
- Fransa tarihi çok ilginçtir.
- That's not interesting.
- Bu hiç ilginç değil.
- The history of France is very interesting.
- Fransa'nın tarihi çok ilginç.
- There are so many interesting things going on.
- Çok ilginç şeyler oluyor.
- This novel is more interesting than the one I read last week.
- Bu roman geçen hafta okuduğum romandan daha ilginç.
- Don't you find it interesting?
- Onu ilginç bulmadın mı?
- That's a very interesting theory.
- Bu çok ilginç bir teoridir.
- The story was very interesting.
- Hikaye çok ilginçti.
- She's certainly an interesting and passionate person.
- Kesinlikle ilginç ve tutkulu bir insan.
- The movie wasn't as interesting as I expected it to be.
- Film, olmasını beklediğim kadar ilginç değildi.
- This is really interesting.
- Bu gerçekten ilginç.
- I saw the film and found it interesting.
- Ben filmi gördüm ve onu ilginç buldum.
- This is an interesting movie so far.
- Şimdiye kadar ilginç bir filmdi.
- Am I really that interesting?
- Gerçekten o kadar ilginç miyim?
- Don't you find it interesting?
- Bunu ilginç bulmuyor musun?
- I think you'll find it interesting.
- Bence bunu ilginç bulacaksın.
- Speaking English isn't easy, but interesting.
- İngilizce konuşmak kolay değildir ama ilginçtir.
- Cuzco is one of the most interesting places in the world.
- Cuzco dünyanın en ilginç yerlerinden biri.
- I've discovered something interesting.
- İlginç bir şey buldum.
- An interesting question remained unanswered.
- İlginç bir soru cevapsız kaldı.
- Tom is a very interesting man.
- Tom çok ilginç bir adam.
- The goldfinch is a very interesting bird.
- Saka çok ilginç bir kuştur.
- I hope we learn something interesting today.
- Umarım bugün ilginç bir şey öğreniriz.
- To tell truth, I find discussions about life more interesting than life itself.
- Doğruyu söylemek gerekirse, hayat hakkındaki tartışmaları hayatın kendisinden daha ilginç buluyorum.
- It's interesting how it happened.
- Bunun nasıl olduğu ilginç.
- No one finds this interesting.
- Hiç kimse bunu ilginç bulmuyor.
- I have something very interesting to tell you.
- Size söyleyecek çok ilginç bir şeyim var.
- Life was certainly very interesting when we lived in Boston.
- Boston'da yaşarken hayat kesinlikle çok ilginçti.
- It's an interesting piece of news.
- Bu ilginç bir haber.
- The work of this young artist is very interesting.
- Bu genç sanatçının eseri çok ilginç.
- This TV program is really quite interesting.
- Bu TV programı gerçekten çok ilginç.
- This is very interesting stuff.
- Bu çok ilginç bir şey.
- Tom found Mary's story interesting.
- Tom Mary'nin hikayesini ilginç buldu.
- I read an interesting book yesterday.
- Dün ilginç bir kitap okudum.
- What do you find so interesting about this website?
- Bu web sitesinin nesini ilginç buluyorsun?
- Another interesting source of energy is the heat that can be recovered from radioactive waste material.
- Bir başka ilginç enerji kaynağı da, radyoaktif atık maddelerden geri kazanılabilen ısıdır.
- That was a very interesting movie.
- Bu çok ilginç bir filmdi.
- These seem interesting.
- Bunlar ilginç görünüyor.
- Is this interesting to translate?
- Bunu çevirmek ilginç mi?
- He's my most interesting friend.
- O benim en ilginç arkadaşım.
- I find his ideas about leisure interesting.
- Boş zamanla ilgili fikirlerini ilginç buluyorum.
- The history of Rome is very interesting.
- Roma'nın tarihi çok ilginç.
- It's extremely interesting.
- Bu oldukça ilginç.
- That's an interesting idea.
- Bu ilginç bir fikir.
- These stories are very interesting to me.
- Bu hikayeler bana göre çok ilginç.
- Why is that interesting?
- Neden ilginç ki?
- It's an interesting argument.
- İlginç bir tartışma.
- I bought a book that will be very interesting.
- Çok ilginç olacak bir kitap aldım.
- It's really not that interesting.
- O kadar da ilginç değil.
- Tom showed me something interesting today.
- Bugün Tom bana ilginç bir şey gösterdi.
- Shakespeare wrote a lot of interesting plays.
- Shakespeare birçok ilginç oyun yazdı.
- In fact, this program is pretty interesting.
- Aslında, bu program oldukça ilginç.
- That's a really interesting story.
- Bu gerçekten ilginç bir hikaye.
- This is a very interesting investment opportunity.
- Bu çok ilginç bir yatırım fırsatı.
- It's actually kind of interesting.
- O aslında biraz ilginç.
- Tom is one of the most interesting guys I've ever worked with.
- Tom birlikte çalıştığım en ilginç adamlardan biri.
- I dropped by the bookstore and bought an interesting book.
- Kitapçıya uğradım ve ilginç bir kitap aldım.
- That's a very interesting one.
- Bu çok ilginç.
- That's an interesting way of doing things.
- Bu, işleri yapmanın ilginç bir yolu.
- Aart's story is very interesting.
- Aart'ın hikayesi çok ilginç.
- This book is much more interesting than that one.
- Bu kitap ondan çok daha ilginç.
- I saw something interesting.
- İlginç bir şey gördüm.
- It wasn't a very interesting novel.
- Çok ilginç bir roman değildi.
- Thanks a lot for this funny and interesting lesson, my teacher!
- Bu komik ve ilginç ders için çok teşekkürler öğretmenim!
- Traveling abroad is very interesting.
- Yurt dışına seyahat etmek çok ilginç.
- What an interesting book!
- Ne ilginç bir kitap!
- I don't find this interesting either.
- Ben de bunu ilginç bulmuyorum.
- Have you read an interesting book lately?
- Bu aralar ilginç bir kitap okudun mu?
- He lived in an interesting part of Antalya.
- Antalya'nın ilginç bir bölgesinde yaşadı.
- What you said was very interesting.
- Söylediğin çok ilginçti.
- Besides, it's a really interesting problem.
- Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorun.
- I've done nothing interesting today.
- Bugün ilginç bir şey yapmadım.
- So, what do you find so interesting about dinosaurs?
- Peki, dinozorlar hakkında neyi ilginç buluyorsun?
- None of these books were very interesting.
- Bu kitapların hiçbiri çok ilginç değildi.
- Tom is an interesting man.
- Tom ilginç bir adam.
- She taught me so many interesting things.
- Bana çok ilginç şeyler öğretti.
- This is the least interesting.
- Bu en az ilginç olanı.
- I saw a very interesting documentary yesterday.
- Dün çok ilginç bir belgesel izledim.
- I found this column interesting.
- Ben bu sütunu ilginç buldum.
- This is an interesting book to read.
- Bu, okumak için ilginç bir kitaptır.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- I don't understand what you find so interesting about squirrels.
- Sincapların nesini bu kadar ilginç bulduğunu anlamıyorum.
- That was a very interesting movie.
- Çok ilginç bir filmdi.
- This book is very interesting.
- Bu kitap çok ilginçtir.
- Have you found something interesting?
- İlginç bir şey mi buldun?
- It isn't very interesting.
- Bu çok ilginç değil.
- He has a very interesting book.
- Çok ilginç bir kitabı var.
- My most interesting friend is Jessie.
- Benim en ilginç arkadaşım Jessie.
- Did you do anything interesting last weekend?
- Geçen hafta sonu ilginç bir şey yaptınız mı?
- Isn't it interesting?
- Bu ilginç değil mi?
- That's a lot more interesting.
- Bu çok daha ilginç.
- It's going to be an interesting game.
- İlginç bir oyun olacak.
- You know you're interested.
- İlginç olduğunu biliyorsun.
- That's a very interesting story.
- Bu çok ilginç bir hikaye.
- We got an interesting piece of information.
- İlginç bir bilgi edindik.
- Thanks to this book, I learned some interesting facts about this insect.
- Bu kitap sayesinde bu böcek hakkında bazı ilginç gerçekler öğrendim.
- It was helpful and interesting.
- Yararlı ve ilginçti.
- There was nothing interesting on TV, so I turned it off.
- TV'de ilginç bir şey yoktu, bu yüzden onu kapattım.
- That's quite interesting.
- Bu oldukça ilginç.
- Going to the beach with you actually sounds pretty interesting.
- Seninle plaja gitmek gerçekten oldukça ilginç görünüyor.
- I had an interesting talk with Tom.
- Tom'la ilginç bir konuşma yaptık.
- Tom found his new job interesting.
- Tom yeni işini ilginç buldu.
- I'll let you know if I find anything interesting.
- İlginç bir şey bulursam sana haber veririm.
- Maybe it's not interesting.
- Belki ilginç değildir.
- I think you're going to find this interesting.
- Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
- You will find this game very interesting.
- Bu oyunu çok ilginç bulacaksınız.
- Their plan sounds interesting to me.
- Onların planı bana ilginç görünüyor.
- I found listening to him very interesting.
- Ben onu dinlemeyi çok ilginç buldum.
- It was really interesting.
- Gerçekten ilginçti.
- They're very interesting things.
- Çok ilginç şeylerdir.
- Do you find this interesting to translate?
- Bunu çevirmeyi ilginç buluyor musun?
- That's really interesting.
- O gerçekten ilginç.
- You'll find this book very interesting.
- Bu kitabı çok ilginç bulacaksınız.
- That's an interesting topic.
- Bu ilginç bir konu.
- That's not interesting.
- O ilginç değil.
- Tom and Mary thought their marriage would be more interesting if they both changed sexes.
- Tom ve Mary ikisi de cinsiyet değiştirirse evliliklerinin daha ilginç olacağını düşünüyorlardı.
- Tom finds doing that interesting.
- Tom bunu yapmayı ilginç buluyor.
- I think it's a very interesting question.
- Sanırım çok ilginç bir soru.
- I hope we learn something interesting today.
- Umarım bugün ilginç bir şeyler öğreniriz.
- That's an interesting problem.
- O, ilginç bir sorun.
- Tom told us a very interesting story.
- Tom bize çok ilginç bir hikaye anlattı.
- I found this movie very interesting.
- Bu filmi çok ilginç buldum.
- Because it is an interesting and beautiful city?
- İlginç ve güzel bir şehir olduğu için mi?
- This book is still interesting even after reading it many times.
- Bu kitap birçok kez okuduktan sonra bile hala ilginç.
- That's really interesting.
- Gerçekten ilginç.
- This was an interesting book.
- Bu ilginç bir kitaptı.
- He has an interesting job but it requires a lot of skill.
- İlginç bir işi var ama çok beceri gerektiriyor.
- You're the most interesting person I've ever met.
- Sen şimdiye kadar tanıdığım en ilginç insansın.
- I'm investigating a very interesting case.
- Çok ilginç bir davayı araştırıyorum.
- This is kind of interesting.
- Bu biraz ilginç.
- I had an interesting day today.
- Bugün ilginç bir gün geçirdim.
- This film was surprisingly interesting.
- Bu film şaşırtıcı derecede ilginçti.
- What do you find so interesting about Tom?
- Tom hakkında neyi ilginç buluyorsun?
- Tom isn't very interesting.
- Tom çok ilginç değil.
- Tom is more interesting than Mary.
- Tom, Mary'den daha ilginç.
- There is an interesting book on my desk.
- Masamın üzerinde ilginç bir kitap var.
- I saw a film and I found it very interesting.
- Bir film izledim ve çok ilginç buldum.
- Aart's story is very interesting.
- Aart'ın hikayesi çok ilginçtir.
- I had an interesting talk with Tom.
- Tom'la ilginç bir konuşma yaptım.
- What do you find so interesting about Japan?
- Japonya hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- It isn't very interesting.
- Çok ilginç değil.
- If you find an interesting book, please buy it for me.
- İlginç bir kitap bulursanız, lütfen benim için satın alın.
- Tom told me he found an interesting book about Boston at the local library.
- Tom bana yerel kütüphanede Boston hakkında ilginç bir kitap bulduğunu söyledi.
- I've got something interesting to show you.
- Sana göstereceğim ilginç bir şey var.
- The Qur'an is a very interesting book.
- Kur'an çok ilginç bir kitaptır.
- It was seriously very interesting.
- Gerçekten çok ilginçti.
- I had some interesting experiences while traveling.
- Seyahat ederken bazı ilginç deneyimler yaşadım.
- I just had a look at your blog— it looks interesting.
- Blogunuza bir göz attım, ilginç görünüyor.
- This is the least interesting.
- Bu, en az ilginç olandır.
- Do you see something interesting?
- İlginç bir şey görüyor musun?
- I can think of more interesting places to visit than Boston.
- Boston'dan daha ilginç yerler bulabilirim.
- This book is the most interesting.
- Bu kitap en ilgincidir.
- That was pretty interesting.
- O oldukça ilginçti.
- Tom wants to know which of the books is the most interesting.
- Tom hangi kitabın en ilginç olduğunu bilmek istiyor.
- Tom had an interesting evening.
- Tom ilginç bir akşam geçirdi.
- Tom found the article interesting.
- Tom makaleyi ilginç buldu.
- Is there anything more interesting that we could be doing now?
- Şu anda yapabileceğimiz daha ilginç bir şey var mı?
- What's so interesting about baseball?
- Beyzbolun nesi bu kadar ilginç?
- I found something interesting in the town.
- Kasabada ilginç bir şey buldum.
- You'll find both of the books interesting.
- Her iki kitabı da ilginç bulacaksın.
- That's an interesting hypothesis.
- O ilginç bir varsayım.
- Mark's book is very interesting.
- Mark'ın kitabı çok ilginç.
- That was an interesting day.
- İlginç bir gündü.
- I will continue to study Latin, because it is really interesting.
- Latince öğrenmeye devam edeceğim, çünkü o gerçekten ilginç.
- Did anything interesting happen while I was gone?
- Ben yokken ilginç bir şey oldu mu?
- You'll find this interesting.
- Bunu ilginç bulacaksın.
- I hope you find it interesting.
- Umarım ilginç bulursunuz.
- I think you'll find it interesting.
- Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
- The book I bought last week was really interesting.
- Geçen hafta aldığım kitap gerçekten ilginçti.
- Did Tom tell you anything interesting?
- Tom sana ilginç bir şey söyledi mi?
- This should be an interesting movie.
- Bu ilginç bir film olmalı.
- This gentleman asks interesting questions.
- Bu beyefendi ilginç sorular soruyor.
- Lend me something interesting to read.
- Okumam için bana ilginç bir şey ödünç ver.
- If everybody just added perfect sentences, this project would never be very interactive and interesting.
- Eğer herkes sadece mükemmel cümleler ekleseydi, bu proje asla çok etkileşimli ve ilginç olmazdı.
- That's an interesting problem.
- Bu ilginç bir sorun.
- None of these books were very interesting.
- Bu kitaplardan hiçbiri çok ilginç değildi.
- Did you choose an interesting book for your son?
- Oğlun için ilginç bir kitap seçtin mi?
- Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
- Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar ve soyu tükenmiş hayvan fosilleri gibi birçok ilginç şey buldular.
- Is this interesting to translate?
- Bu, çevirmek için ilginç mi?
- Have you found something interesting?
- İlginç bir şey buldun mu?
- Tom added some interesting spices to the stew.
- Tom, güvece bazı ilginç baharatlar ekledi.
- What do you find so interesting about squirrels?
- Sincaplar hakkında neyi bu kadar ilginç buluyorsunuz?
- The stories written by Amy Church are all interesting.
- Amy Church tarafından yazılmış hikayeler ilginçtir.
- African folklore is very interesting.
- Afrika folklorü çok ilginçtir.
- I think you'll find it interesting.
- Bunu ilginç bulacağını düşünüyorum.
- The television serial is getting more and more interesting.
- Televizyon dizisi gittikçe daha ilginç oluyor.
- It's interesting that both of you have the same name.
- İkinizin de aynı adı taşıması ilginç.
- We did many interesting things when we were in Boston.
- Boston'dayken birçok ilginç şey yaptık.
- I find that very interesting.
- Bunu çok ilginç buluyorum.
- That's an interesting choice.
- Bu ilginç bir tercih.
- That could get interesting.
- Bu ilginç olabilir.
- His name has a very interesting meaning.
- İsminin çok ilginç bir anlamı var.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Counting money in other people's pockets isn't good, but it's interesting.
- Başkalarının ceplerindeki parayı saymak iyi değildir ama ilginçtir.
- We're going to have an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçireceğiz.
- This book has a number of mistakes, but it's interesting.
- Bu kitapta bazı hatalar var ama ilginç.
- Was the play interesting?
- Oyun ilginç miydi?
- Musa is a really interesting guy.
- Musa gerçekten ilginç bir adam.
- What do you find so interesting about this website?
- Bu websitesi hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- What you said was very interesting.
- Söylediğin şey çok ilginçti.
- None of the programs look interesting to me.
- Proğramlardan hiçbiri bana ilginç görünmüyor.
- I thought college would be a more interesting place.
- Üniversitenin daha ilginç bir yer olacağını düşünmüştüm.
- Life is more interesting than any book.
- Yaşam herhangi bir kitaptan daha ilginçtir.
- It seemed interesting.
- O ilginç görünüyordu.
- This is very interesting.
- Bu çok ilginç.
- He has an interesting job but it requires a lot of skill.
- İlginç bir işi var ama çok fazla beceri gerektiriyor.
- Watching movies is very interesting.
- Film izlemek çok ilginç.
- What an interesting novel this is!
- Bu ne ilginç bir roman!
- Another interesting source of energy is the heat that can be recovered from radioactive waste material.
- Bir başka ilginç enerji kaynağı radyoaktif atık malzemeden elde edilen ısıdır.
- Finnish is a very interesting language.
- Fince çok ilginç bir dildir.
- I have the feeling that there have been hardly any interesting series lately.
- Son zamanlarda neredeyse hiç ilginç dizi olmadığını hissediyorum.
- The people want to translate things that are more interesting.
- İnsanlar daha ilginç şeyleri tercüme etmek istiyorlar.
- I thought Tom would find that interesting.
- Tom'un bunu ilginç bulacağını düşündüm.
- I saw the film and found it interesting.
- Filmi gördüm ve ilginç buldum.
- I found this film very interesting.
- Bu filmi çok ilginç buldum.
- She taught me so many interesting things.
- O bana pek çok ilginç şey öğretti.
- Tom and I had a very interesting conversation this morning.
- Tom ve ben bu sabah çok ilginç bir konuşma yaptık.
- It wasn't interesting.
- İlginç değildi.
- Hanging out with him isn't interesting.
- Onunla takılmak ilginç değil.
- The more I hear, the more interesting it becomes.
- Ne kadar çok duyarsam, o kadar çok ilginç olur.
- The story is at once interesting and instructive.
- Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
- I think it's a very interesting question.
- Bence bu çok ilginç bir soru.
- Tom showed me something interesting today.
- Tom bugün bana ilginç bir şey gösterdi.
- It wasn't interesting at all.
- Hiç ilginç değildi.
- What do you find so interesting about Japan?
- Japonya'nın nesini bu kadar ilginç buluyorsun?
- That's a really interesting question.
- Bu gerçekten ilginç bir soru.
- The comic book that Tomoko lent me was not at all interesting.
- Tomoko'nun bana ödünç verdiği çizgi roman hiç ilginç değildi.
- During this trip I met several interesting and very kind individuals.
- Bu yolculuk sırasında birçok ilginç ve çok nazik insanla tanıştım.
- Bull fighting is a very interesting spectacle.
- Boğa güreşi çok ilginç bir gösteri.
- What's so interesting in there?
- Orada bu kadar ilginç olan ne?
- Did you see anything interesting?
- İlginç bir şey gördün mü?
- If you find an interesting book, please buy it for me.
- Eğer ilginç bir kitap görürsen, lütfen bana al.
- I found the comic book very interesting.
- Çizgi romanı çok ilginç buldum.
- Tom is an interesting person.
- Tom ilginç bir insan.
- I think you'll find it very interesting.
- Sanırım bunu çok ilginç bulacaksın.
- This is an interesting, funny and even moving story.
- Bu ilginç, komik ve hatta etkileyici bir hikaye.
- Who's your most interesting friend?
- En ilginç arkadaşın kim?
- Have you read an interesting book lately?
- Son zamanlarda ilginç bir kitap okudun mu?
- Tom sent me an interesting text.
- Tom bana ilginç bir yazı gönderdi.
- Tom is one of the most interesting guys I've ever met.
- Tom şimdiye kadar tanıştığım en ilginç çocuklardan biri.
- This sentence is very interesting.
- Bu cümle çok ilginç.
- This makes things interesting.
- Bu, durumu ilginç yapar.
- Call me if anything interesting happens.
- İlginç bir şey olursa beni ara.
- Mary is a very beautiful and interesting woman.
- Mary çok güzel ve ilginç bir kadın.
- This novel is by far more interesting than that one.
- Bu roman ondan çok daha fazla ilginç.
- I don't find Tom particularly interesting to talk to.
- Tom'la konuşmayı pek ilginç bulmuyorum.
- French is a very interesting language.
- Fransızca çok ilginç bir dildir.
- The people want to translate more interesting things.
- İnsanlar daha ilginç şeyleri tercüme etmek istiyorlar.
- He's my most interesting friend.
- O, benim en ilginç arkadaşımdır.
- I played an interesting game of chess against the computer last week.
- Geçen hafta bilgisayara karşı ilginç bir satranç oyunu oynadım.
- Tom has written a lot of interesting things.
- Tom çok ilginç şeyler yazdı.
- I have some interesting questions to ask Tom.
- Tom'a soracak birkaç ilginç sorum var.
- I personally didn't find that movie very interesting.
- Şahsen o filmi çok ilginç bulmadım.
- Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Bu romanı her okuduğumda çok ilginç buluyorum.
- You're interesting.
- Sen ilginçsin.
- It's interesting, isn't it?
- İlginç, değil mi?
- I will continue to study Latin, because it is really interesting.
- Latince çalışmaya devam edeceğim, çünkü gerçekten ilginç.
- That looks interesting.
- O ilginç görünüyor.
- Tom is one of my most interesting friends.
- Tom benim en ilginç arkadaşlarımdan biridir.
- I've discovered something interesting.
- İlginç bir şey keşfettim.
- Father told us a very interesting story.
- Babam bize çok ilginç bir hikaye anlattı.
- That's an interesting ad.
- O, ilginç bir reklam.
- I think you'll find this interesting.
- Sanırım bunu ilginç bulacaksın.
- When he became drunk, he was quite an interesting priest, and he talked about various things.
- Sarhoş olduğunda, oldukça ilginç bir rahip olur ve çeşitli şeyler hakkında konuşurdu.
- You can't buy anything interesting in this store.
- Bu dükkandan ilginç bir şey alamazsın.
- Now that's an interesting question.
- İşte bu ilginç bir soru.
- It was very interesting.
- O çok ilginçti.
- That's an interesting question.
- Bu ilginç bir soru.
- I don't find Tom particularly interesting to talk to.
- Tom'u konuşmak için özellikle ilginç bulmuyorum.
- I found the work very interesting.
- Çalışmayı çok ilginç buldum.
- This should be an interesting movie.
- İlginç bir film olacak.
- I found out something interesting today.
- Bugün ilginç bir şey öğrendim.
- This science-fiction novel is very interesting.
- Bu bilim-kurgu roman çok ilginç.
- I find foreign languages very interesting.
- Yabancı dilleri çok ilginç buluyorum.
- What an interesting choice of words.
- Ne ilginç bir kelime seçimi.
- Tom seems interesting.
- Tom ilginç görünüyor.
- You're not very interesting.
- Çok ilginç değilsin.
- There is nothing interesting in the newspaper today.
- Bugünkü gazetede ilginç bir şey yok.
- That film's really interesting.
- Bu film gerçekten ilginç.
- I think that's an interesting profession.
- Bence bu ilginç bir meslek.
- The more I hear, the more interesting it becomes.
- Ne kadar fazla duysam o kadar ilginç oluyor.
- I found Tom's comments interesting.
- Tom'un yorumlarını ilginç buldum.
- This film was surprisingly interesting.
- Bu film şaşırtıcı şekilde ilginç.
- This is by far the most interesting of his novels.
- Bu, açık ara farkla onun romanlarının en ilgincidir.
- This book is even more interesting than that one.
- Bu kitap ondan daha da ilginç.
- This is an interesting book, isn't it?
- Bu ilginç bir kitap, değil mi?
- Is Boston an interesting place to live?
- Boston yaşamak için ilginç bir yer mi?
- This is by far the most interesting of his novels.
- Bu onun romanları arasında şimdiye kadar en ilginç olanı.
- French is a very interesting language.
- Fransızca çok ilginç bir dil.
- It's interesting that both of you have the same name.
- İkinizin aynı isme sahip olması ilginç.
- This change will make your plan more interesting.
- Bu değişiklik, senin planını daha ilginç yapacak.
- There is nothing more interesting than languages.
- Dillerden daha ilginç bir şey yoktur.
- I heard an interesting rumor.
- İlginç bir söylenti duydum.
- I've seen quite a few interesting sites.
- Birkaç ilginç site gördüm.
- What do you find so interesting about Mary?
- Mary hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- I've learned some interesting things from this book.
- Bu kitaptan bazı ilginç şeyler öğrendim.
- He gave an interesting broadcast about modern art.
- O, modern sanat hakkında ilginç bir yayın yaptı.
- Tom found something interesting in his backyard.
- Tom arka bahçesinde ilginç bir şey buldu.
- Nothing interesting happens in this small town.
- Bu küçük kasabada ilginç hiçbir şey olmuyor.
- This looks pretty interesting, Hiroshi says.
- Hiroshi,"Bu, oldukça ilginç görünüyor." diyor.
- This book is not only interesting but also instructive.
- Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda öğreticidir.
- This newspaper article is more interesting than the previous one.
- Bu gazete makalesi bir öncekinden daha ilginç.
- What do you find so interesting about Germany?
- Almanya hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- I saw an interesting poster yesterday.
- Dün ilginç bir poster gördüm.
- The story is very interesting to me.
- Hikaye benim için çok ilginç.
- I don't find any of this interesting.
- Bunlardan herhangi birini ilginç bulmuyorum.
- This book is as interesting as that book.
- Bu kitap o kitap kadar ilginç.
- That was the most interesting novel that I had ever read.
- Bu şimdiye kadar okuduğum en ilginç romandı.
- I find politics very interesting.
- Politikayı çok ilginç buluyorum.
- I found out a very interesting site I'd like to recommend.
- Tavsiye etmek istediğim çok ilginç bir site buldum.
- I'm not that interesting.
- O kadar ilginç biri değilim.
- The way our relational memory works is very interesting.
- İlişkisel hafızamızın çalışma biçimi çok ilginç.
- I found this column interesting.
- Bu köşe yazısını ilginç buldum.
- It is very interesting to learn Esperanto.
- Esperanto öğrenmek çok ilginçtir.
- There are many interesting animals in Australia.
- Avustralya'da birçok ilginç hayvan vardır.
- Tom has written a lot of interesting things.
- Tom pek çok ilginç şey yazdı.
- This is by far the most interesting of all his novels.
- Bu onun romanları arasında açık ara farkla en ilginç olanı.
- Found anything interesting?
- İlginç bir şey buldun mu?
- This movie is very interesting to me.
- Bu film bence çok ilginç.
- That's going to be real interesting.
- Bu gerçekten ilginç olacak.
- This type of person isn't interesting.
- Bu tip insanlar ilginç değildir.
- I had an interesting conversation with Tom.
- Tom'la ilginç bir konuşma yaptım.
- I think you're interesting.
- İlginç olduğunu düşünüyorum.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca yol açmıştır.
- There's nothing interesting on the moon.
- Ay'da ilginç hiç bir şey yok.
- The game was very interesting.
- Oyun çok ilginçti.
- That's an interesting question.
- O ilginç bir soru.
- He has just published an interesting series of articles.
- Kısa süre önce ilginç bir makale dizisi yayımladı.
- Mary is quite an interesting woman.
- Mary, oldukça ilginç bir kadın.
- Tom is a very interesting person.
- Tom çok ilginç bir insandır.
- Tom has found something interesting.
- Tom ilginç bir şey buldu.
- That's an interesting suggestion.
- Bu ilginç bir öneri.
- Lend me something interesting to read.
- Bana okuyacak ilginç bir şeyler ödünç ver.
- Yesterday, he read the most interesting novel.
- Dün çok ilginç bir roman okudu.
- You're not that interesting.
- O kadar ilginç değilsin.
- Tom is an interesting guy.
- Tom ilginç bir adam.
- Tom cut an interesting article out of the newspaper.
- Tom gazeteden ilginç bir makale kesti.
- This book is both interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
- It's actually kind of interesting.
- Aslında biraz ilginç.
- The comic book that Tomoko lent me was not at all interesting.
- Tomoko'nun bana ödünç verdiği çizgi roman hiç de ilginç değildi.
- Did anything interesting happen at school today?
- Bugün okulda ilginç bir şey oldu mu?
- You make an interesting argument.
- İlginç bir argüman ileri sürüyorsunuz.
- We have an interesting book in German.
- Almanca ilginç bir kitabımız var.
- What an interesting book this is!
- Bu ne ilginç bir kitap!
- There are some interesting exhibits in the museum.
- Müzede bazı ilginç sergiler var.
- His story will be more and more interesting.
- Hikayesi gittikçe daha ilginç olacak.
- My most interesting friend is Jessie.
- En ilginç arkadaşım Jessie.
- It's an interesting book.
- İlginç bir kitap.
- They say that the movie is an interesting one.
- Onlar filmin ilginç olduğunu söylüyorlar.
- It was an interesting debate.
- Bu ilginç bir tartışmaydı.
- The work of a president is very interesting.
- Bir başkanın işi çok ilginçtir.
- Was the movie interesting?
- Film ilginç miydi?
- And why isn't this an interesting topic?
- Peki bu neden ilginç bir konu değil?
- It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.
- Amerikan siyasetini, özellikle başkanlık seçimi sırasında gözlemlemek ilginçtir.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- That would be really interesting.
- Bu gerçekten ilginç olurdu.
- This book isn't just interesting, but also useful.
- Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda faydalı da.
- It's an interesting business plan.
- İlginç bir iş planı.
- Don't you have an interesting face?
- İlginç bir yüzün yok mu?
- To me, computer programming is an interesting endeavor.
- Bana göre, bilgisayar programcılığı ilginç bir uğraş.
- Did you find anything interesting?
- İlginç bir şey buldun mu?
- There's nothing interesting on the moon.
- Ay'da ilginç bir şey yok.
- Mathematics is an interesting subject.
- Matematik ilginç bir derstir.
- That would be really interesting.
- O gerçekten ilginç olurdu.
- Well, I think it's interesting.
- Şey, bence bu ilginç.
- There were quite a few interesting things to see.
- Görülecek pek çok ilginç şey vardı.
- I found his latest novel interesting.
- Onun en son romanını ilginç buldum.
- I just thought of something really interesting.
- Aklıma çok ilginç bir şey geldi.
- I'm reading a very interesting book.
- Çok ilginç bir kitap okuyorum.
- Tom certainly came up with some interesting ideas.
- Tom kesinlikle bazı ilginç fikirlerle geldi.
- Well, this has been quite an interesting conversation.
- Pekala, bu oldukça ilginç bir konuşmaydı.
- This is the least interesting.
- En az ilginç olan budur.
- We're getting some very interesting results.
- Çok ilginç sonuçlar alıyoruz.
- Father told us a very interesting story.
- Baba bize çok ilginç bir hikaye anlattı.
- I found the film interesting.
- Ben filmi ilginç buldum.
- There's been an interesting development.
- İlginç bir gelişme oldu.
- Learning a foreign language is truly interesting and enjoyable.
- Bir yabancı dil öğrenmek gerçekten ilginç ve zevkli.
- The combination of these factors has led to an interesting result.
- Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Did I miss something interesting?
- İlginç bir şey mi kaçırdım?
- That was pretty interesting.
- Bu oldukça ilginçti.
- We had an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçirdik.
- What do you find so interesting about Mary?
- Mary hakkında neyi ilginç buluyorsun?
- How do you come up with such interesting plots for your novels?
- Romanlarınız için bu kadar ilginç olay örgüsünü nasıl buluyorsunuz?
- This movie was very interesting.
- Bu film çok ilginçti.
- That was very interesting, wasn't it?
- Çok ilginçti, değil mi?
- That's an interesting hypothesis.
- Bu ilginç bir hipotez.
- That was the most interesting novel that I had ever read.
- O, şimdiye kadar okuduğum en ilginç romandı.
- His name has a very interesting meaning.
- Onun adının çok ilginç bir anlamı var.
- I understand you had an interesting day.
- Anladığım kadarıyla ilginç bir gün geçirmişsin.
- I'll let you know if I find anything interesting.
- Ben ilginç bir şey bulursam size bildiririm.
- We discussed quite a few interesting things.
- Oldukça ilginç şeyler konuştuk.
- The ending is much more interesting.
- Sonu çok daha ilginç.
- She is a particularily interesting person.
- O özellikle ilginç bir insan.
- It's an interesting argument.
- Bu ilginç bir argümandır.
- The work of a president is very interesting.
- Bir başkanın işi çok ilginç.
- This very interesting test reveals your professional personality.
- Bu çok ilginç test profesyonel kişiliğinizi ortaya çıkarıyor.
- Tom's story was very interesting.
- Tom'un hikayesi çok ilginçti.
- Was it interesting?
- İlginç miydi?
- I found something very interesting.
- Çok ilginç bir şey buldum.
- It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.
- Amerikan siyasetini gözlemlemek ilginçtir, özellikle de başkanlık seçimleri sırasında.
- This article is more interesting than the previous one.
- Bu makale öncekinden daha ilginç.
- Philosophy is an interesting field of study.
- Felsefe ilginç bir çalışma alanıdır.
- I saw a film and I found it very interesting.
- Bir film izledim ve onu çok ilginç buldum.
- Tom is one of my most interesting friends.
- Tom en ilginç arkadaşlarımdan biri.
- Did you find any interesting information?
- İlginç bir bilgi buldun mu?
- I dropped by the bookstore and I bought an interesting book.
- Kitapçıya uğradım ve ilginç bir kitap aldım.
- That was really interesting.
- Bu gerçekten ilginçti.
- That's a very interesting theory.
- Bu çok ilginç bir teori.
- You're an interesting girl.
- Sen ilginç bir kızsın.
- Well, this has been quite an interesting conversation.
- Bu oldukça ilginç bir konuşma oldu.
- I thought Tom would find it interesting.
- Tom'un bunu ilginç bulacağını düşündüm.
- That's an interesting name.
- İlginç bir isim.
- He lived in an interesting part of Antalya.
- Antalya'nın ilginç bir yerinde yaşadı.
- There was nothing interesting on TV, so I turned it off.
- Televizyonda ilginç bir şey yoktu, ben de kapattım.
- That's an interesting way of doing things.
- Bu işleri yapmanın ilginç bir yolu.
- I found the book very interesting.
- Kitabı çok ilginç buldum.
- You can't buy anything interesting in this store.
- Bu dükkânda ilginç bir şey satın alamazsın.
- During this trip I met several interesting and very kind individuals.
- Bu gezi sırasında birkaç ilginç ve çok nazik kişiyle tanıştım.
- That sounds very interesting.
- O çok ilginç görünüyor.
- He has just published an interesting series of articles.
- Kısa süre önce ilginç bir makale dizisi yayınladı.
- Well, that's interesting.
- İlginçmiş.
- Tom didn't find Mary's story very interesting.
- Tom Mary'nin hikayesini çok ilginç bulmadı.
- A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all.
- Birçok insan arabaları ilginç bulur, ama ben hiç ilgilenmiyorum.
- This is an interesting thing.
- Bu ilginç bir şey.
- I found the work very interesting.
- İşi çok ilginç buldum.
- Very interesting!
- Çok ilginç!
- Tom showed me an interesting video.
- Tom bana ilginç bir video gösterdi.
- This movie isn't that interesting, is it?
- Bu film o kadar da ilginç değil, değil mi?
- His book is very interesting.
- Kitabı çok ilginç.
- I think you'll find it very interesting.
- Bunu çok ilginç bulacağını düşünüyorum.
- Musa is an interesting guy.
- Musa ilginç bir adam.
- It seems interesting.
- İlginç görünüyor.
- Well, I think it's interesting.
- Bence bu ilginç.
- What's the most interesting thing you ate on your trip?
- Yolculuğunuzda yediğiniz en ilginç şey neydi?
- There are certainly many interesting things you can learn from him.
- Kesinlikle ondan öğrenebileceğin çok ilginç şeyler vardır.
- Tom's speech was really interesting.
- Tom'un konuşması gerçekten ilginçti.
- I find this all so interesting.
- Bunların hepsini çok ilginç buluyorum.
- The stories written by Amy Church are all interesting.
- Amy Church tarafından yazılan hikayelerin hepsi ilginç.
- Does this cave tour look interesting?
- Bu mağara turu ilginç görünüyor mu?
- It is an interesting information.
- Bu ilginç bir bilgi.
- The television serial is getting more and more interesting.
- Televizyon dizisi gittikçe daha ilginç hale geliyor.
- This will get interesting.
- Bu ilginç olacak.
- There's nothing interesting on the Internet today.
- İnternette bugün ilginç hiçbir şey yok.
- So, what do you find so interesting about dinosaurs?
- Peki, dinozorlar hakkında neyi çok ilginç buluyorsun?
- Learning a foreign language is truly interesting and enjoyable.
- Yabancı bir dil öğrenmek gerçekten ilginç ve zevkli.
- We were hoping something interesting would happen.
- İlginç bir şeyler olacağını umuyorduk.
- She entertained us with an interesting episode.
- O, ilginç bir fıkra ile bizi eğlendirdi.
- Your accent is very interesting.
- Aksanın çok ilginç.
- I have seen an interesting memorial.
- İlginç bir anıt gördüm.
- Tom certainly is an interesting person.
- Tom kesinlikle ilginç bir insan.
- I want to do something interesting.
- İlginç bir şey yapmak istiyorum.
- You're one of the most interesting women I've ever met!
- Sen şimdiye kadar tanıştığım en ilginç kadınlardan birisin!
- You know many interesting places, don't you?
- Çok ilginç yerler biliyorsun, değil mi?
- I don't find it that interesting.
- Bunu o kadar ilginç bulmuyorum.
- My job is very interesting.
- İşim çok ilginç.
- Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
- Tom, Amerika'daki birçok insanın neden beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüğünü merak ediyordu.
- Tom saw some interesting swords at the museum the day before yesterday.
- Tom önceki gün müzede bazı ilginç kılıçlar gördü.
- Have you read any interesting books recently?
- Son zamanlarda hiç ilginç bir kitap okudun mu?
Show More (1063)
|
