|
- One of the keys to making progress in this area is to have affirmative programmes, action plans and targets.
- Bu alanda ilerleme kaydetmenin anahtarlarından biri de olumlu programlara, eylem planlarına ve hedeflere sahip olmaktır.
- Education, culture and access to knowledge are undoubtedly important keys to success in the 21st Century.
- Eğitim, kültür ve bilgiye erişim şüphesiz 21. Yüzyılda başarının önemli anahtarlarıdır.
- Is the document really saying that relative stability keys will be perennially open for review?
- Belge gerçekten de göreceli istikrar anahtarlarının sürekli olarak gözden geçirmeye açık olacağını mı söylüyor?
- Is the document really saying that relative stability keys will be perennially open for review?
- Belge gerçekten de göreceli istikrar anahtarlarının sürekli olarak incelemeye açık olacağını mı söylüyor?
- Lots of people trade keys with their friends.
- Birçok insan arkadaşlarıyla anahtarlarını değiş tokuş ederler.
- Lots of people trade keys with their friends.
- Pek çok insan anahtarlarını arkadaşlarıyla değiş tokuş ediyor.
- Lots of people trade keys with their friends.
- Pek çok insan arkadaşlarıyla anahtar değiş tokuşu yapar.
- I wasn't the one who found Tom's keys.
- Tom'un anahtarlarını bulan kişi ben değildim.
- I lost my keys somewhere yesterday.
- Dün anahtarlarımı bir yerde kaybettim.
- Give me the other set of keys, Tom.
- Bana diğer anahtar setini ver, Tom.
- I didn't want to spend any more time looking for my keys.
- Anahtarlarımı aramaya daha fazla zaman harcamak istemedim.
- Tom can't remember exactly where he put his keys.
- Tom anahtarlarını tam olarak nereye koyduğunu anımsayamıyor.
- Mary started digging into her purse to find her keys.
- Mary anahtarlarını bulmak için çantasını araştırmaya başladı.
- Tom put his keys in the top dresser drawer.
- Tom anahtarlarını üst şifonyer çekmecesine koydu.
- Sami had a lot of keys.
- Sami'nin birçok anahtarı vardı.
- I'm pretty sure that I've left the keys to my office in my raincoat pocket.
- Ofisimin anahtarlarını yağmurluğumun cebinde unuttuğuma eminim.
- Tell Tom I've got his keys.
- Tom'a anahtarlarının bende olduğunu söyle.
- I didn't have my keys with me.
- Anahtarlarım yanımda değildi.
- Tom left his keys in the ignition.
- Tom anahtarlarını kontakta unutmuş.
- I left my keys on the table.
- Anahtarlarımı masanın üzerinde unuttum.
- Oh, I forgot my keys.
- Of, anahtarlarımı unuttum.
- Tom left his keys in the car.
- Tom anahtarlarını arabada bıraktı.
- I can't remember exactly where I put my keys.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu tam hatırlayamıyorum.
- Do you need keys?
- Anahtarlara ihtiyacınız var mı?
- Tom put his keys in the top dresser drawer.
- Tom anahtarlarını şifonyerin üst çekmecesine koydu.
- Tom put his keys in his pocket.
- Tom anahtarlarını cebine koydu.
- Tom handed his keys to the parking attendant.
- Tom anahtarlarını otopark görevlisine teslim etti.
- Tom handed the keys to Mary.
- Tom anahtarları Mary'ye verdi.
- Mary started digging into her purse to find her keys.
- Mary anahtarlarını bulmak için çantasını karıştırmaya başladı.
- I need the keys.
- Anahtarlara ihtiyacım var.
- Where did I put the keys?
- Anahtarları nereye koydum?
- The keys, please.
- Anahtarlar, lütfen.
- I don't know where I've left the keys.
- Anahtarları nerede bıraktığımı bilmiyorum.
- Are these your keys?
- Bunlar senin anahtarların mı?
- I don't think Tom will give you the keys.
- Tom'un anahtarları sana vereceğini sanmıyorum.
- Can't you find your keys?
- Anahtarlarını bulamıyor musun?
- Do you have your keys on you?
- Anahtarların üzerinde mi?
- Where did you get those keys?
- Bu anahtarları nereden aldın?
- I still haven't found my keys.
- Hâlâ anahtarlarımı bulamadım.
- Sami left his keys on the floor.
- Sami anahtarlarını yerde unuttu.
- He looked around the room for his keys.
- Odanın içinde anahtarlarını aradı.
- These keys are not mine.
- Bu anahtarlar benim değil.
- The keys are on the table.
- Anahtarlar masanın üzerinde.
- Tom has lost his keys three times this week.
- Tom bu hafta üç kez anahtarlarını kaybetti.
- Give Tom the keys.
- Tom'a anahtarları ver.
- Tom took my keys.
- Tom anahtarlarımı aldı.
- I found the keys underneath the mat.
- Anahtarları paspasın altında buldum.
- Dan will give Linda the keys Monday.
- Dan pazartesi günü anahtarları Linda'ya verecek.
- I think I might know where Tom put the keys.
- Sanırım Tom'un anahtarları nereye koyduğunu biliyorum.
- Tom said that he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.
- Do you have any idea where Tom put the keys?
- Tom'un anahtarları nereye koyduğu hakkında bir fikrin var mı?
- Tell Tom I don't have his keys.
- Tom'a söyle, onun anahtarları bende yok.
- I dropped my keys.
- Anahtarlarımı düşürdüm.
- I'm looking for my keys.
- Anahtarlarımı arıyorum.
- For fuck's sake, where did I put my goddamn house keys?
- Kahretsin, lanet olası ev anahtarlarını nereye koydum?
- These keys are Tom's.
- Bu anahtarlar Tom'un.
- I left the keys in the ignition.
- Anahtarları kontakta bıraktı.
- The keys were in my bag.
- Anahtarlar çantamdaydı.
- I've been looking for my keys all day.
- Bütün gün anahtarlarımı aradım.
- Seldom do I forget my keys.
- Anahtarlarımı nadiren unuturum.
- Can I have my keys?
- Anahtarlarımı alabilir miyim?
- I think I left my keys on the kitchen table.
- Sanırım anahtarlarımı mutfak masasında bıraktım.
- Tom has no idea where he left his keys.
- Tom'un anahtarlarını nerede bıraktığı hakkında fikri yoktu.
- I saw Tom take your keys.
- Tom'u anahtarlarınızı alırken gördüm.
- I think Tom is looking for his keys.
- Sanırım Tom anahtarlarını arıyor.
- Tom said he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.
- I thought that I had lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettiğimi sandım.
- Tom put his keys on the table.
- Tom anahtarlarını masaya koydu.
- Tom put his keys on the table.
- Tom anahtarlarını masanın üzerine koydu.
- I spent the whole evening trying to find my keys.
- Bütün akşamı anahtarlarımı bulmaya çalışarak geçirdim.
- Tom tried to pick up his keys with his toes.
- Tom anahtarlarını ayak parmaklarıyla almaya çalıştı.
- I've been trying to find my keys.
- Anahtarlarımı bulmaya çalışıyorum.
- They were lucky to find their keys.
- Onlar anahtarlarını buldukları için şanslıydılar.
- I found your keys.
- Ben senin anahtarlarını buldum.
- I'm always losing my keys.
- Anahtarlarımı hep kaybediyorum.
- Shall I help you look for your keys.
- Anahtarlarını aramana yardım edeyim mi?
- I seem to have misplaced my keys.
- Anahtarlarımı kaybetmiş gibiyim.
- Tom said that he had found his keys.
- Tom anahtarlarını bulduğunu söyledi.
- When did you lose your keys?
- Anahtarlarını ne zaman kaybettin?
- The keys are in the ignition.
- Anahtarlar kontakta.
- Tom gave Mary the keys to the van.
- Tom, Mary'ye minibüsün anahtarlarını verdi.
- Tom let Mary borrow the keys to his new car.
- Tom, Mary'nin yeni arabasının anahtarlarını ödünç almasına izin verdi.
- I left my keys on the table.
- Anahtarlarımı masada bıraktım.
- I can't find the keys to my house.
- Benim evin anahtarlarını bulamıyorum.
- They lost their keys.
- Anahtarlarını kaybettiler.
- He looked around the room for his keys.
- Odada anahtarlarını arandı.
- I've been trying to remember where I put my keys.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu hatırlamaya çalışıyorum.
- I don't remember where I put my keys.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu hatırlamıyorum.
- I have lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettim.
- Tom still can't find his keys.
- Tom hala anahtarlarını bulamıyor.
- Tom tossed the keys to Mary.
- Tom anahtarları Mary'ye fırlattı.
- I can't find my keys.
- Anahtarlarımı bulamıyorum.
- I groped around in the dark for keys.
- Karanlıkta el yordamıyla anahtarları aradım.
- Tom took his keys out of his pocket.
- Tom anahtarlarını cebinden çıkardı.
- Tom found your keys.
- Tom anahtarlarını buldu.
- Tom didn't bring his keys.
- Tom anahtarlarını getirmedi.
- Here are your keys.
- İşte, anahtarların.
- I have lost my keys so I can't get into my flat.
- Anahtarlarımı kaybettim bu yüzden daireme giremiyorum.
- Tom has my keys.
- Anahtarlarım Tom'da.
- I was lucky to find my keys.
- Anahtarlarımı bulduğum için şanslıydım.
- For fuck's sake, where did I put my goddamn house keys?
- Tanrı aşkına, lanet olası ev anahtarlarımı nereye koydum?
- I didn't bring my keys.
- Anahtarlarımı getirmedim.
- Give me the keys so I can unlock the door.
- Anahtarları ver ki kapıyı açabileyim.
- Tom doesn't know where his keys are.
- Tom anahtarlarının nerede olduğunu bilmiyor.
- I still need your help finding my keys.
- Anahtarlarımı bulmak için hâlâ yardımına ihtiyacım var.
- Tom said that he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde unuttuğunu söyledi.
- Sami gave Layla the keys.
- Sami Leyla'ya anahtarları verdi.
- My keys are missing.
- Anahtarlarım kayıp.
- He left me the keys.
- Anahtarları bana bıraktı.
- I think I know where Tom put his keys.
- Sanırım Tom'un anahtarlarını nereye koyduğunu biliyorum.
- Tom lost his house keys.
- Tom evinin anahtarlarını kaybetti.
- Where are Tom's keys?
- Tom'un anahtarları nerede?
- I couldn't find my keys.
- Anahtarlarımı bulamadım.
- One of the keys to happiness is to do what you enjoy doing.
- Mutluluğun anahtarlarından biri yapmaktan zevk aldığınız şeyi yapmaktır.
- Tom was lucky to find his keys.
- Tom anahtarlarını bulduğu için şanslıydı.
- Could you help me find my keys?
- Anahtarlarımı bulmama yardım eder misin?
- It was Tom who found your keys.
- Anahtarlarını bulan Tom'du.
- Tom pulled out his keys, but then noticed that the door had already been unlocked.
- Tom anahtarlarını çıkardı ama sonra kapının çoktan açılmış olduğunu fark etti.
- Tom put his keys on the table next to his sunglasses.
- Tom anahtarlarını masaya, güneş gözlüklerinin yanına koydu.
- I can't find the keys to my house.
- Evimin anahtarlarını bulamıyorum.
- She left me the keys.
- Anahtarları bana bıraktı.
- I lost my keys and I can't find them.
- Anahtarlarımı kaybettim ve onları bulamıyorum.
- Now give me the keys.
- Şimdi bana anahtarları ver.
- Tom spent over three hours looking for his keys, but still couldn't find them.
- Tom anahtarlarını aramak için üç saatten fazla zaman harcadı ama yine de bulamadı.
- Tom has lost his keys three times this week.
- Tom bu hafta üç defa anahtarlarını kaybetti.
- Do you have the keys?
- Anahtarlar sende mi?
- Would you help Tom find his keys?
- Tom'un anahtarlarını bulmasına yardım eder misin?
- Tom tossed Mary the keys.
- Tom anahtarları Mary'ye fırlattı.
- Tom laid his keys on the kitchen table.
- Tom anahtarlarını mutfak masasının üzerine koydu.
- Didn't you see my keys?
- Anahtarlarımı görmedin mi?
- I'll just get my keys.
- Anahtarlarımı alayım.
- Tom left his keys with me.
- Tom anahtarlarını bana bıraktı.
- She left her keys in the car.
- O, anahtarlarını arabada bıraktı.
- Tom still can't find his keys.
- Tom hâlâ anahtarlarını bulamıyor.
- Tell Tom I've got his keys.
- Tom'a onun anahtarlarına sahip olduğumu söyle.
- Where did you get all those keys?
- Bu kadar anahtarı nereden buldun?
- I know my keys are here somewhere.
- Anahtarlarımın burada bir yerde olduğunu biliyorum.
- I saw her take your keys.
- Onu anahtarlarınızı alırken gördüm.
- I think I left my keys in here somewhere.
- Sanırım anahtarlarımı burada bir yerde unuttum.
- Tom said you have my keys.
- Tom anahtarlarımı aldığını söyledi.
- I'll get my keys.
- Anahtarlarımı alayım.
- Tom handed Mary the keys.
- Tom anahtarları Mary'ye verdi.
- Tom said he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde unuttuğunu söyledi.
- Here are the keys.
- İşte anahtarlar.
- Tom put his keys into his pocket.
- Tom anahtarlarını cebine koydu.
- Tom said you have my keys.
- Tom anahtarlarımın sende olduğunu söyledi.
- I left my keys in the car!
- Anahtarlarımı arabada bıraktım!
- I haven't found my keys yet.
- Henüz anahtarlarımı bulmadım.
- Tom lost his keys at Mary's place.
- Tom anahtarlarını Mary'nin evinde kaybetti.
- I left the keys in the ignition.
- Anahtarları kontakta unuttum.
- Do you know where my keys are?
- Anahtarlarımın nerede olduğunu biliyor musun?
- Tom's keys are still on the table.
- Tom'un anahtarları hala masanın üstünde.
- Tom, do you have your keys?
- Tom, anahtarların yanında mı?
- I left behind the keys to my car.
- Arabamın anahtarlarını arkamda bırakmışım.
- Tom says he doesn't remember where he put his keys.
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu hatırlamadığını söylüyor.
- I wasn't the one who found Tom's keys.
- Tom'un anahtarlarını bulan ben değildim.
- I've got the keys.
- Anahtarlar bende.
- Tom has no idea where he left his keys.
- Tom'un anahtarlarını nerede bıraktığına dair hiçbir fikri yok.
- I think I know where Tom put his keys.
- Sanırım Tom'un anahtarlarını nereye koyduğunu bilmiyorum.
- He left his keys in the car.
- O, anahtarlarını arabada bıraktı.
- She can't find her keys.
- Anahtarlarını bulamıyor.
- Bring the keys to your brother.
- Anahtarları erkek kardeşine getir.
- Tom told me to make sure I didn't lose his keys.
- Tom bana onun anahtarlarını kaybetmediğimden emin olmamı söyledi.
- Here are your keys.
- İşte anahtarlarınız.
- I can't find my keys!
- Anahtarlarımı bulamıyorum!
- Can you give me the keys?
- Anahtarları bana verir misin?
- I have my keys.
- Anahtarlarım var.
- No, not how many toys, how many keys?
- Hayır, kaç oyuncak değil, kaç anahtar?
- I think I lost my keys.
- Sanırım anahtarlarımı kaybettim.
- My keys are gone.
- Anahtarlarım gitmiş.
- You've got my keys.
- Anahtarlarım sende.
- Tom was lucky to find his keys.
- Tom anahtarlarını bulduğu için şanşlı.
- Tom reached into his pocket for his keys.
- Tom anahtarları için cebine uzandı.
- Where are your keys, Tom?
- Anahtarların nerede, Tom?
- I know my keys are here somewhere.
- Anahtarlarımın buralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum.
- Tom wondered where Mary hid her keys.
- Tom, Mary'nin anahtarlarını nereye sakladığını merak etti.
- The spy was very furtive as he stole the keys from the guard.
- Casus, gardiyandan anahtarları çalarken çok sinsiydi.
- Tom handed Mary his keys.
- Tom Mary'e anahtarlarını verdi.
- Mary was lucky to find her keys.
- Mary anahtarlarını bulduğu için şanslıydı.
- I saw him take your keys.
- Onun anahtarlarını aldığını gördüm.
- Sami gave Layla the keys.
- Sami, Layla'ya anahtarları verdi.
- Sami left his keys behind.
- Sami anahtarlarını geride bıraktı.
- He was lucky to find his keys.
- Anahtarlarını bulduğu için şanslıydı.
- Tom, do you have your keys?
- Tom, anahtarların var mı?
- He looked for the keys in the drawer.
- Çekmecede anahtarları aradı.
- I don't know where I put my keys, but I left them in here somewhere.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmiyorum ama onları burada bir yerde bıraktım.
- I wish I could remember where I put my keys.
- Keşke anahtarlarımı nereye koyduğumu hatırlayabilseydim.
- Try to remember where you put your keys.
- Anahtarlarını nereye koyduğunu hatırlamaya çalış.
- Tell Tom I don't have his keys.
- Tom'a, onun anahtarlarının bende olmadığını söyle.
- Tom tossed the keys on the table.
- Tom anahtarları masanın üzerine fırlattı.
- Give her the keys.
- Ona anahtarları ver.
- Tom put his keys back into his pocket.
- Tom anahtarlarını cebine geri koydu.
- Give me the keys.
- Anahtarları ver.
- Tom tossed Mary the keys.
- Tom, Mary'ye anahtarları fırlattı.
- I know exactly where I left my keys.
- Anahtarlarımı tam olarak nerede bıraktığımı biliyorum.
- I have no idea where I left my keys.
- Anahtarlarımı nerede bıraktığımı bilmiyorum.
- I left behind the keys to my car.
- Arabamın anahtarlarını unutmuşum.
- Do you know where my keys are?
- Anahtarlarım nerede biliyor musun?
- Tom grabbed his keys and put them into his pocket.
- Tom anahtarlarını aldı ve cebine koydu.
- I left the keys in the ignition.
- Anahtarları kontakta bıraktım.
- What did you do with my keys?
- Sen benim anahtarlarımla ne yaptın?
- My keys are missing.
- Anahtarlarım kayboldu.
- I've been trying to find my keys.
- Anahtarlarımı bulmaya çalışıyordum.
- I didn't want to spend any more time looking for my keys.
- Anahtarlarımı aramak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- We have to get Tom's keys.
- Tom'un anahtarlarını almalıyız.
- Has Tom found his keys yet?
- Tom anahtarlarını buldu mu?
- Can I have my keys?
- Anahtarımı alabilir miyim?
- We found Tom's keys.
- Tom'un anahtarlarını bulduk.
- I found your keys.
- Anahtarlarınızı buldum.
- Why do you have Tom's keys?
- Neden Tom'un anahtarları sende?
- Tom took the keys from Mary.
- Tom anahtarları Mary'den aldı.
- Layla left her keys and phone in her car.
- Leyla, anahtarlarını ve telefonunu arabasında bıraktı.
- Tom laid his keys on the kitchen table.
- Tom anahtarlarını mutfak masasına koydu.
- Where did you put the keys?
- Anahtarları nereye koydun?
- I didn't have my keys with me.
- Anahtarlarım yanımda yoktu.
- You were lucky to find your keys.
- Anahtarlarını bulduğun için şanslıydın.
- I still can't remember where I put my keys.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu hala hatırlayamıyorum.
- I don't know where my keys are.
- Anahtarlarımın nerede olduğunu bilmiyorum.
- She was lucky to find her keys.
- O, anahtarlarını bulduğu için şanslıydı.
- Can't you find your keys?
- Anahtarlarını bulamadın mi?
- These aren't my keys.
- Bunlar benim anahtarlarım değil.
- Tom left me the keys.
- Tom anahtarları bana bıraktı.
- Tell Tom I don't have his keys.
- Tom'a anahtarlarının bende olmadığını söyle.
- Give us the keys.
- Bize anahtarları ver.
- Do you know where Tom put the keys?
- Tom'un anahtarları nereye koyduğunu biliyor musun?
- I found the keys.
- Anahtarları buldum.
- I never found my keys.
- Anahtarlarımı bulamadım.
- Have you seen my keys?
- Anahtarlarımı gördün mü?
- Tom said he found his keys.
- Tom anahtarlarını bulduğunu söyledi.
- Tom left his keys on the table.
- Tom, anahtarlarını masanın üzerine bıraktı.
- Where did you get those keys?
- O anahtarları nereden aldın?
- Perhaps you can remember where you put the keys.
- Belki anahtarları nereye koyduğunu hatırlayabilirsin.
- I finally found my keys.
- Sonunda anahtarlarımı buldum.
- I thought that I had lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettiğimi düşündüm.
- Tom doesn't remember where he put his keys.
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu hatırlamıyor.
- Only one of the keys will unlock the door.
- Anahtarlardan sadece biri kapıyı açacak.
- Seldom do I forget my keys.
- Nadiren anahtarlarımı unuturum.
- I can't find my keys anywhere.
- Anahtarlarımı hiçbir yerde bulamıyorum.
- I don't know where I put my keys, but I left them in here somewhere.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmiyorum ama buralarda bir yerde bırakmışım.
- I pocketed the keys.
- Anahtarları cebe koydum.
- I've misplaced my keys.
- Anahtarlarımı kaybettim.
- Tom pulled out his keys, but then he noticed the door was already unlocked.
- Tom anahtarlarını çıkardı ama sonra kapının zaten kilitli olmadığını fark etti.
- Has Tom found his keys yet?
- Tom şimdiye kadar anahtarlarını buldu mu?
- I have lost my keys so I can't get into my flat.
- Anahtarlarımı kaybettim, bu yüzden daireme giremiyorum.
- Tom grabbed his keys and put them into his pocket.
- Tom anahtarlarını aldı ve onları cebine koydu.
- I lost my keys and I can't find them.
- Anahtarlarımı kaybettim ve bulamıyorum.
- Where are your keys?
- Anahtarların nerede?
- Give me the other set of keys, Tom.
- Bana diğer anahtar dizisini ver, Tom.
- I still can't remember where I put my keys.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu hâlâ hatırlayamıyorum.
- We have to get Tom's keys.
- Tom'un anahtarlarını almak zorundayız.
- I need to find the keys to my house.
- Evimin anahtarlarını bulmam lazım.
- Where did you find my keys?
- Anahtarlarımı nerede buldun?
- Tom's keys are somewhere in this room, I think.
- Tom'un anahtarları bu odada bir yerde, sanırım.
- I've got the keys.
- Anahtarlarım var.
- Tom said he had found his keys.
- Tom anahtarlarını bulduğunu söyledi.
- Retrace your steps and maybe you'll find your keys.
- Adımlarınızı takip edin, belki anahtarlarınızı bulursunuz.
- Do you know where Tom's keys are?
- Tom'un anahtarlarının nerede olduğunu biliyor musun?
- It is possible that I have forgotten my keys.
- Anahtarlarımı unutmuş olabilirim.
- I pocketed the keys.
- Anahtarları cebe attım.
- Tom has lost his keys.
- Tom, anahtarlarını kaybetti.
- What did you do with my keys?
- Anahtarlarımı ne yaptın?
- I asked Tom for his keys.
- Tom'dan anahtarlarını istedim.
- The keys are in the wardrobe.
- Anahtarlar gardırobun içinde.
- Do you need keys?
- Anahtara ihtiyacın var mı?
- He looked for the keys in the drawer.
- O, çekmecede anahtarları aradı.
- I left my keys in the car!
- Anahtarlarımı arabada unuttum!
- Can you give me the keys?
- Bana anahtarları verebilir misin?
- My mom had to lend me her keys.
- Annem anahtarlarını bana ödünç vermek zorunda kaldı.
- I don't know where your keys are.
- Anahtarlarının nerede olduğunu bilmiyorum.
- Tom told me to make sure I didn't lose his keys.
- Tom onun anahtarlarını kaybetmediğimden emin olmamı söyledi.
- I appear to have misplaced my keys.
- Görünüşe göre anahtarlarımı kaybetmişim.
- Try to remember where you put your keys.
- Anahtarlarınızı nereye koyduğunuzu hatırlamaya çalışın.
- I've lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettim.
- Tom took the keys from Mary.
- Tom Mary'den anahtarları aldı.
- Where are the keys?
- Anahtarlar nerede?
- Tom grabbed his keys.
- Tom anahtarlarını aldı.
- He was lucky to find his keys.
- O, anahtarlarını bulduğu için şanslıydı.
- The spy was very furtive as he stole the keys from the guard.
- Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi.
- Tom is looking for his keys.
- Tom anahtarlarını arıyor.
- I have lost my keys.
- Ben anahtarlarımı yitirdim.
- When was the last time you lost your keys?
- Anahtarlarınızı en son ne zaman kaybettiniz?
- Any chance you know where I put my keys?
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu biliyor olabilir misin?
- Tom forgot the keys on the table.
- Tom anahtarları masanın üzerinde unuttu.
- He receives the keys.
- O, anahtarları alır.
- Tom handed Mary his keys.
- Tom, Mary'ye anahtarlarını verdi.
- I lost my house keys.
- Evimin anahtarlarını kaybettim.
- Give me your keys.
- Bana anahtarlarını ver.
- Ask Tom where he put his keys.
- Tom'a anahtarlarını nereye koyduğunu sor.
- He left his keys in the car.
- Anahtarlarını arabada unutmuş.
- My dad loses his keys at least once a week.
- Babam haftada en az bir kez anahtarlarını kaybeder.
- We were lucky to find our keys.
- Anahtarlarımızı bulduğumuz için şanslıydık.
- Tom tossed the keys on the table.
- Tom, anahtarları masanın üzerine attı.
- Tom looked around the room for his keys.
- Tom odanın içinde anahtarlarını aradı.
- Do you know where Tom put the keys?
- Tom'un anahtarları nereye koyduğunu biliyor musunuz?
- Can you help me find my keys?
- Anahtarlarımı bulmama yardım eder misin?
- They were lucky to find their keys.
- Anahtarlarını buldukları için şanslıydılar.
- I don't think Tom will give you the keys.
- Tom'un sana anahtarları vereceğini sanmıyorum.
- Who stole my keys?
- Anahtarlarımı kim çaldı?
- My mom had to lend me her keys.
- Annem bana anahtarlarını ödünç vermek zorunda kaldı.
- Do you have your keys on you?
- Anahtarlarınız yanınızda mı?
- Give them the keys.
- Onlara anahtarları ver.
- I still haven't found my keys.
- Anahtarlarımı hâlâ bulmadım.
- Give him the keys.
- Ona anahtarları ver.
- Who has the keys?
- Anahtarlar kimde?
- No, not how many toys, how many keys?
- Hayır, kaç tane oyuncak değil, kaç tane anahtar?
- I think I left my keys on the kitchen table.
- Sanırım anahtarlarımı mutfak masasında unuttum.
- Tom spent over three hours looking for his keys, but still couldn't find them.
- Tom anahtarlarını aramak için üç saatten fazla harcadı ama onları hâlâ bulamadı.
- Perhaps you can remember where you put the keys.
- Belki de anahtarları nereye koyduğunu hatırlayabilirsin.
- He handed over the keys of the office to the police.
- Ofisin anahtarlarını polise teslim etti.
- Tom lost his keys yesterday.
- Tom dün anahtarlarını kaybetti.
- Do you need the keys?
- Anahtarlara ihtiyacın var mı?
- Why do you have Tom's keys?
- Tom'un anahtarları neden sende?
- This is the first time I've lost my keys.
- İlk defa anahtarlarımı kaybettim.
- Where did you find the keys?
- Anahtarların nerede buldun?
- I know exactly where I left my keys.
- Anahtarlarımı nereye bıraktığımı tam olarak biliyorum.
- I think I might know where Tom put the keys.
- Tom'un anahtarları nereye koyduğunu biliyor olabilirim.
- Tom didn't say who he'd given his keys to.
- Tom anahtarlarını kime verdiğini söylemedi.
- I found my keys.
- Anahtarlarımı buldum.
- Do you have your keys?
- Anahtarların yanında mı?
- Tom handed a set of keys to Mary.
- Tom, Mary'ye bir dizi anahtar verdi.
- Tom's keys are somewhere in this room, I think.
- Tom'un anahtarları bu odada bir yerde sanırım.
- Tom can't find his keys.
- Tom anahtarlarını bulamıyor.
- Tom finally found his keys.
- Tom sonunda anahtarlarını buldu.
- Tom took his keys out of his pocket.
- Tom cebinden anahtarlarını çıkardı.
- I lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettim.
- Where did I put my keys?
- Anahtarlarımı nereye koydum?
- You left your keys in the door.
- Anahtarlarını kapının üzerinde bırakmışsın.
- She was looking for the keys in her purse when he attacked her.
- Adam ona saldırdığında çantasında anahtarları arıyordu.
- Where did you find the keys?
- Anahtarları nereden buldun?
- Those keys aren't mine.
- O anahtarlar benim değil.
- I have two keys for the front door, but I can't find either.
- Ön kapı için iki anahtarım var ama ikisini de bulamıyorum.
- Tom's keys are still on the table.
- Tom'un anahtarları hala masanın üzerinde.
- I'll get my keys.
- Anahtarlarımı alacağım.
- Could you help me find my keys?
- Anahtarlarımı bulmama yardım edebilir misiniz?
- Tom hung up his keys on the hook.
- Tom anahtarlarını kancaya astı.
- Tom can't remember exactly where he put his keys.
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu tam olarak hatırlayamıyor.
- He can't have lost his keys.
- Anahtarlarını kaybetmiş olamaz.
- Where are my keys?
- Anahtarlarım nerede?
- Tom couldn't find the keys.
- Tom anahtarları bulamadı.
- Tom found the keys he thought he had lost.
- Tom kaybettiğini sandığı anahtarları buldu.
- Tom couldn't find his keys.
- Tom anahtarlarını bulamadı.
- Tom tossed the keys to Mary.
- Tom anahtarları Mary'ye attı.
- Shall I help you look for your keys.
- Anahtarlarınızı aramanıza yardım edeyim mi?
- Tom forgot the keys on the table.
- Tom anahtarları masada unuttu.
- Get your keys.
- Anahtarlarını al.
- How did you find the keys?
- Anahtarları nasıl buldun?
- It seems that I've lost my keys.
- Görünüşe göre anahtarlarımı kaybettim.
- Layla left her keys and phone in her car.
- Layla anahtarlarını ve telefonunu arabasında bıraktı.
- I saw him take your keys.
- Anahtarlarınızı aldığını gördüm.
- Did you find your keys?
- Anahtarlarını buldun mu?
- Give us the keys.
- Anahtarları bize ver.
- Tom handed his keys to the parking attendant.
- Tom anahtarlarını park görevlisine verdi.
- Tom remembered where he put his keys.
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu hatırladı.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
- Ne yaptığına dikkat etmek başarının en önemli anahtarlarından biridir.
- These keys are not mine.
- Bu anahtarlar benim değildir.
- Keep the keys.
- Anahtarlar sende kalsın.
- Did I leave my keys here?
- Anahtarlarımı burada mı bıraktım?
- I lost my house keys.
- Benim evimin anahtarlarını kaybettim.
- I need my keys.
- Anahtarlarıma ihtiyacım var.
- I have Tom's keys.
- Tom'un anahtarları bende.
- You left your keys in the door.
- Anahtarlarını kapıda unutmuşsun.
- Those keys aren't mine.
- Bu anahtarlar benim değil.
- I have the keys.
- Anahtarlar bende.
- I saw her take your keys.
- Onun anahtarlarını aldığını gördüm.
- Did Tom tell you where he put his keys?
- Tom sana anahtarlarını nereye koyduğunu söyledi mi?
- I don't know where your keys are.
- Anahtarların nerede bilmiyorum.
- I have no idea where I left my keys.
- Anahtarlarımı nereye bıraktığım hakkında bir fikrim yok.
- I might've forgotten my keys.
- Anahtarlarımı unutmuş olabilirim.
- She finally found her missing keys.
- Sonunda kayıp anahtarlarını buldu.
- I don't know exactly where I left my keys, but I think they're on the dining room table.
- Anahtarlarımı tam olarak nerede bıraktığımı bilmiyorum ama sanırım yemek masasının üzerinde.
- Give Tom his keys.
- Tom'a anahtarlarını ver.
- What did you do with Tom's keys?
- Tom'un anahtarlarını ne yaptın?
- I think Tom is looking for his keys.
- Bence, Tom anahtarlarını arıyor.
- He handed over the keys of the office to the police.
- O, ofisin anahtarlarını polise teslim etti.
- One of the keys to happiness is to do what you enjoy doing.
- Mutluluğun anahtarlarından biri de yapmaktan zevk aldığın şeyi yapmaktır.
- The keys are in the wardrobe.
- Anahtarlar gardıropta.
- She can't find her keys.
- O, anahtarlarını bulamıyor.
- He left me the keys.
- Bana anahtarları bıraktı.
- When did you lose your keys?
- Anahtarlarınızı ne zaman kaybettiniz?
- There are five items on the tray, three of which are keys.
- Tepside beş eşya var, bunlardan üçü anahtar.
- Where did you put my keys?
- Anahtarlarımı nereye koydun?
- I might've forgotten my keys.
- Anahtarlarımı unutmuş olabilirdim.
- Keep the keys.
- Anahtarları saklayın.
- I don't know exactly where I left my keys, but I think they're on the dining room table.
- Anahtarlarımı nereye bıraktığımı tam olarak bilmiyorum ama sanırım onlar yemek odası masasındalar.
- Your keys are on the counter.
- Anahtarların tezgahın üzerinde.
- Tom picked up his keys.
- Tom anahtarlarını aldı.
- Sami had a lot of keys.
- Sami'de bir sürü anahtar vardı.
- Sami left his keys on the floor.
- Sami anahtarlarını yere bıraktı.
- Tom wondered where Mary hid her keys.
- Tom, Mary'nin anahtarlarını nereye sakladığını merak ediyordu.
- I think I left my keys in here somewhere.
- Sanırım anahtarlarımı burada bir yerde bıraktım.
- What have I done with my keys?
- Anahtarlarımı ne yaptım ben?
- Where did you get all those keys?
- Bütün o anahtarları nereden buldun?
- The keys are in the wardrobe.
- Anahtarlar dolaptadır.
- Tom knew where his keys should've been.
- Tom anahtarlarının nerede olması gerektiğini biliyordu.
- My keys are gone.
- Anahtarlarım kayboldu.
- She was lucky to find her keys.
- Anahtarlarını bulduğu için şanslıydı.
- I can't remember exactly where I put my keys.
- Anahtarlarımı tam olarak nereye koyduğumu hatırlayamıyorum.
- I haven't found my keys yet.
- Anahtarlarımı henüz bulamadım.
- Do you know where his keys are?
- Anahtarlarının nerede olduğunu biliyor musun?
- I lost my keys somewhere yesterday.
- Dün bir yerde anahtarlarımı kaybettim.
- Give me your keys.
- Anahtarlarını ver.
- I'm pretty sure that I've left the keys to my office in my raincoat pocket.
- Anahtarları yağmurluğun cebinde ofisime bıraktığımdan oldukça eminim.
- Did Tom tell you where he put his keys?
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu sana söyledi mi?
- Tom left his keys in the ignition.
- Tom anahtarlarını kontakta bıraktı.
- Tom knew where he had put his keys.
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu biliyordu.
- Give me the keys so I can unlock the door.
- Kapıyı açabilmem için bana anahtarları ver.
- Shit, where the fuck did I put my home keys?
- Kahretsin, evimin anahtarlarını nereye koydum ben?
- Give me the keys.
- Anahtarları bana ver.
- When was the last time you lost your keys?
- En son ne zaman anahtarlarınızı kaybettiniz?
- I forget where I put my keys.
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu unuttum.
- Would you help me look for my keys?
- Anahtarlarımı aramama yardım eder misin?
- I don't know where I've left the keys.
- Anahtarları nereye bıraktığımı bilmiyorum.
- The keys are on the dresser next to my hat.
- Anahtarlar şifonyerin üstünde, şapkamın yanında.
- Tom's keys are missing.
- Tom'un anahtarları kayıp.
- She left her keys in the car.
- Anahtarlarını arabada unutmuş.
- I do not know where I left the keys.
- Anahtarları nerede bıraktığımı bilmiyorum.
- Sami gave Layla the keys.
- Sami anahtarları Leyla'ya vermiş.
- I found the keys underneath the mat.
- Ben anahtarları paspasın altında buldum.
- Tom fished through his pockets for his keys.
- Tom anahtarlarını bulmak için ceplerini karıştırdı.
- I groped around in the dark for keys.
- Anahtarları karanlıkta el yordamıyla aradı.
- Tom has the keys.
- Anahtarlar Tom'da.
- I saw Tom take your keys.
- Tom'un anahtarlarını aldığını gördüm.
- I've got Tom's keys.
- Tom'un anahtarları bende.
- Do you know where his keys are?
- Onun anahtarlarının nerede olduğunu biliyor musun?
- Oh, I forgot my keys.
- Ah, anahtarlarımı unutmuşum.
- Do you know where Tom put his keys?
- Tom'un anahtarlarını nereye koyduğunu biliyor musun?
- There are five items on the tray, three of which are keys.
- Tepside beş öğe var, bunlardan üçü anahtar.
- Tom has lost his keys.
- Tom anahtarlarını kaybetti.
- Has anyone seen my keys?
- Anahtarlarımı gören oldu mu?
- How did you find the keys?
- Anahtarları nasıl buldunuz?
- Tom knew where he'd put his keys.
- Tom anahtarlarını nereye koyduğunu biliyordu.
- What have I done with my keys?
- Ben anahtarlarımla ne yaptım?
- Tom left his keys on the table.
- Tom anahtarlarını masanın üzerinde unutmuş.
- Tom tossed Mary his keys.
- Tom, Mary'e anahtarlarını attı.
- He receives the keys.
- Anahtarları aldı.
- Tom pocketed the keys.
- Tom anahtarları cebine koydu.
- Tom left his keys in the car.
- Tom anahtarlarını arabada unuttu.
- Tom let Mary borrow the keys to his new car.
- Tom, Mary'nin onun yeni arabasının anahtarlarını ödünç almasına izin verdi.
- Dan will give Linda the keys Monday.
- Dan, Linda'ya anahtarları Pazartesi günü verecek.
- Take the keys to your brother.
- Anahtarları erkek kardeşine götür.
- Tom asked me if I had found the keys.
- Tom bana anahtarları bulup bulmadığımı sordu.
Show More (438)
|