|
- While frequently sold in extract form for aromatherapy, lemon balm leaves are also dried to make tea.
- Sıklıkla aromaterapi için ekstrakt formunda satılırken, melisa yaprakları da çay yapmak için kurutulur.
- In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
- Özellikle yaprak yüzeyinden yıkanmayan ilaçlar yağmurlu dönem öncesi uygulanabilir.
- These leaves have been altered by disruption of space and time.
- Bu yapraklar uzay ve zamanın bozulmasıyla değişmiştir.
- These leaves have been altered by disruption of space and time.
- Bu yapraklar, uzay ve zamandaki bozulmalar yüzünden değişti.
- In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
- Özellikle yaprak yüzeyini yıkamayan ilaçlar yağışlı mevsim öncesinde uygulanabilir.
- In the dry season, these trees lose their leaves.
- Kurak dönemde ağaçlar yapraklarını döker.
- In the dry season, these trees lose their leaves.
- Kurak mevsimde bu ağaçlar yapraklarını kaybeder.
- These leaves have been altered by disruption of space and time.
- Bu yapraklar zaman ve mekanın bozulmasıyla değişmiştir.
- In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
- Özellikle yaprakların yüzeyinden yıkanmayan ilaçlar yağmur mevsiminden önce uygulanabilir.
- The leaves fall off the trees in the fall.
- Yapraklar sonbaharda ağaçlardan dökülür.
- The branch is full of leaves.
- Dal yapraklarla dolu.
- It's only leaves and branches.
- Sadece yapraklar ve dallar.
- Leaves turn red in autumn.
- Sonbaharda yapraklar kırmızıya döner.
- The leaves on the tree have turned red.
- Ağaçtaki yaprakların rengi kırmızıya döndü.
- Autumn leaves crunched under Tom's feet as he walked up the path to Mary's front door.
- Mary'nin ön kapısına giden yolda yürürken Tom'un ayaklarının altında sonbahar yaprakları çıtırdıyordu.
- The leaves of the trees turn yellow in the fall.
- Ağaçların yaprakları sonbaharda sararır.
- The leaves will turn red in two or three weeks.
- Yapraklar iki ya da üç hafta içinde kırmızıya dönecek.
- In the Autumn, the leaves fall from the trees.
- Sonbaharda yapraklar ağaçlardan düşer.
- The totalitarian era is passing, its old ideas blown away like leaves from an ancient, lifeless tree.
- Totaliter dönem geçiyor, eski fikirleri eski, cansız bir ağacın yaprakları gibi savrulup gidiyor.
- The leaves are falling slowly.
- Yapraklar yavaşça düşüyor.
- If your orchid has yellowish leaves, it means that it was placed in inappropriate location.
- Orkidenizin yaprakları sararmışsa, uygun olmayan bir yere yerleştirilmiş demektir.
- In autumn the leaves turn yellow.
- Sonbaharda yapraklar sararır.
- The leaves have begun to change color.
- Yapraklar renk değiştirmeye başladı.
- The leaves in the park have already started to turn colors.
- Parktaki yapraklar zaten renk değiştirmeye başladı.
- If your orchid has yellowish leaves, it means that it was placed in inappropriate location.
- Eğer orkidenin sarımsı yaprakları varsa, bu onun uygun olmayan bir yere koyulduğu anlamına gelir.
- The leaves have turned red.
- Yapraklar kızardı.
- The leaves are slowly falling.
- Yapraklar yavaşça dökülüyor.
- The leaves fell.
- Yapraklar düştü.
- The leaves fall in autumn.
- Yapraklar sonbaharda dökülür.
- The leaves will soon begin to fall.
- Yakında yapraklar düşmeye başlayacak.
- Leaves grow on branches.
- Yapraklar dallar üzerinde büyür.
- A layer of leaves lies on the pavement.
- Kaldırımın üzerinde bir yaprak tabakası yatıyor.
- All the leaves on the tree have turned yellow.
- Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı.
- In the autumn, the leaves on the trees become yellow.
- Sonbaharda ağaçlardaki yapraklar sararır.
- Leaves yellow in the fall.
- Yapraklar sonbaharda sararır.
- In autumn, leaves fall from trees.
- Sonbaharda yapraklar ağaçlardan dökülür.
- The leaves on the trees have begun to turn red.
- Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya dönmeye başladı.
- Leaves fall in the autumn.
- Yapraklar sonbaharda düşer.
- The leaves rustle in the wind.
- Yapraklar rüzgarda hışırdıyor.
- All the leaves on the tree turned yellow.
- Ağacın tüm yaprakları sarardı.
- Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour.
- Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu.
- I rubbed his spots with these leaves.
- Beneklerini bu yapraklarla ovdum.
- Please tell him to get rid of the dead leaves.
- Lütfen ona ölü yapraklardan kurtulmasını söyleyin.
- The leaves on the trees have begun to change colors.
- Ağaçlardaki yaprakların rengi değişmeye başladı.
- In the autumn, leaves fall from trees.
- Sonbaharda ağaçlardan yapraklar dökülür.
- The leaves fell to the earth.
- Yapraklar toprağa düştü.
- The leaves are fresh after a rainfall.
- Yapraklar yağıştan sonra taze.
- Tom crumpled up some leaves.
- Tom birkaç yaprağı buruşturdu.
- Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.
- Hayat yaz çiçekleri kadar güzel, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- The leaves in the park have already started to turn colors.
- Parktaki yapraklar renk değiştirmeye başladı bile.
- Autumn leaves crunched under Tom's feet as he walked up the path to Mary's front door.
- Tom, Mary'nin evinin kapısına doğru yürürken, kurumuş yapraklar ayağının altında hışırdıyordu.
- Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour.
- Kısa süren sağanaktan sonra su damlaları ağacın yaprakları üzerinde parlıyordu.
- The leaves have changed colors.
- Yapraklar renk değiştirdi.
- These two leaves look alike.
- Bu iki yaprak benziyor.
- In autumn, leaves fall from trees.
- Sonbaharda, yapraklar ağaçlardan düşer.
- These two leaves look alike.
- Bu iki yaprak benzer görünüyor.
- The leaves are yellow!
- Yapraklar sarı!
- They shook like aspen leaves.
- Yaprak gibi titriyorlardı.
- How can I get rid of all those fallen leaves?
- Bütün bu dökülen yapraklardan nasıl kurtulabilirim?
- In the fall, when the days grew shorter and the nights colder, she watched the first frost turn the leaves to bright yellow and orange and red.
- Sonbaharda, günler kısalıp geceler soğuduğunda, ilk donun yaprakları parlak sarı, turuncu ve kırmızıya dönüştürmesini izledi.
- Why are leaves green?
- Yapraklar neden yeşildir?
- He saw brightly-colored birds, flowers and leaves.
- Parlak renkli kuşlar, çiçekler ve yapraklar gördü.
- The leaves of the trees in the garden have turned completely red.
- Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kırmızıya döndü.
- Leaves go brown in autumn.
- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
- The leaves look fresh in the rain.
- Yapraklar yağmurda taze görünüyor.
- Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.
- Hayat yaz çiçekleri kadar güzel ve ölüm sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- All the leaves on the tree turned yellow.
- Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
- Birçok Perulunun koka yaprağı çiğneme alışkanlığı vardır.
- The leaves of the trees turn yellow in the fall.
- Sonbaharda ağaçların yaprakları sararır.
- I have only leaves and apples.
- Sadece yapraklarım ve elmalarım var.
- We need to burn all these leaves.
- Bütün bu yaprakları yakmamız gerek.
- The leaves turn brown in the autumn.
- Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
- The leaves on the trees have begun to turn red.
- Ağaçtaki yapraklar kızarmaya başladı.
- This plant has some burnt leaves.
- Bu bitkinin bazı yanık yaprakları var.
- The leaves turn brown in the autumn.
- Yapraklar sonbaharda kahverengileşir.
- The leaves fell from the trees.
- Yapraklar ağaçlardan düştü.
- The wind lifts the leaves.
- Rüzgar yaprakları kaldırıyor.
- Leaves were dropping silently to the ground.
- Yapraklar sessizce yere düşüyordu.
- Leaves grow on branches.
- Yapraklar dallarda büyür.
- The wind lifts the leaves.
- Rüzgar yaprakları kaldırır.
- The leaves on trees have turned red.
- Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.
- The leaves on the tree have turned red.
- Ağacın yaprakları kırmızıya döndü.
- She was watching the dead leaves fall.
- Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.
- The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.
- Ağaçlarda beliren sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.
- The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.
- Ağaçlarda görünen sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.
- How can I get rid of all those fallen leaves?
- Bütün bu dökülmüş yapraklardan nasıl kurtulabilirim?
- The leaves are falling.
- Yapraklar düşüyor.
- A strong wind stripped the trees of their leaves.
- Güçlü bir rüzgar ağaçların yapraklarını döktü.
- Leaves yellow in the fall.
- Sonbaharda yapraklar sararır.
- The cold weather has turned the leaves red.
- Soğuk hava yaprakları kırmızıya çevirdi.
- A layer of leaves lies on the pavement.
- Kaldırımın üzerinde bir tabaka yaprak var.
- The leaves change their colour in autumn.
- Sonbaharda yaprakların rengi değişir.
- The cold weather has turned the leaves red.
- Soğuk hava yaprakları kızıllaştırdı.
- Tom raked up the leaves in the garden.
- Tom bahçedeki yaprakları topladı.
- Leaves are falling.
- Yapraklar düşüyor.
- I'm raking the leaves.
- Yaprakları tarıyorum.
- The leaves are slowly falling.
- Yapraklar yavaşça düşüyor.
- Most trees lose their leaves in the winter.
- Çoğu ağaç kışın yapraklarını döker.
- All the leaves on the tree have turned yellow.
- Ağaçtaki tüm yapraklar sararmış.
- The leaves turn brown in the autumn.
- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
Show More (97)
|