lever - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
lever kol n.
  • Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever.
  • Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.
  • Tom pulled a lever.
  • Tom bir kolu çekti.
  • I pulled the lever.
  • Kolu çektim.
Show More (5)
lever kaldıraç n.
  • Without a lever of this kind a central bank can fail to achieve its objectives.
  • Bu tür bir kaldıraç olmadan bir merkez bankası hedeflerine ulaşmada başarısız olabilir.
  • In the area of partnerships, assessments, discipline and planning, the role they fulfil is that of a lever.
  • Ortaklıklar, değerlendirmeler, disiplin ve planlama alanında, yerine getirdikleri rol bir kaldıraç rolüdür.
  • They lifted the rock by means of a lever.
  • Kayayı bir kaldıraç yardımıyla kaldırdılar.
Show More (0)
lever manivela n.
  • They lifted the rock by means of a lever.
  • Taşı bir manivela vasıtasıyla kaldırdılar.
Show More (-2)