|
- He is rational, but cold and lonely.
- Mantıklı fakat soğukkanlı ve yalnız biridir.
- Tom is lonely, isn't he?
- Tom yalnız, değil mi?
- Tom seemed lonely.
- Tom yalnız görünüyordu.
- Tom looked sad and lonely.
- Tom üzgün ve yalnız göründü.
- Layla felt very lonely.
- Leyla kendini çok yalnız hissetti.
- The girl is lonely.
- Kız yalnız.
- Hawaii seems a lonely island in the middle of the Pacific.
- Hawaii, Pasifik'in ortasında yalnız bir ada gibi görünüyor.
- Tom wants us to think he's not lonely.
- Tom yalnız olmadığını düşünmemizi istiyor.
- Tom felt lonely and abandoned.
- Tom yalnız ve terk edilmiş hissetti.
- Tom says that you're lonely.
- Tom yalnız olduğunu söylüyor.
- Tom isn't lonely now.
- Tom artık yalnız değil.
- I'm a lonely man.
- Ben yalnız bir adamım.
- Tom has been very lonely since his wife died.
- Tom karısı öldüğünden beri çok yalnız.
- Tom says that he's lonely.
- Tom yalnız olduğunu söylüyor.
- When you don't have any hobbies life can be lonely.
- Hiç hobiniz yoksa hayat yalnız olabilir.
- I'm not lonely anymore.
- Artık yalnız değilim.
- Tom is still lonely.
- Tom hala yalnız.
- I know that Tom and Mary are both lonely.
- Tom ve Mary'nin ikisinin de yalnız olduğunu biliyorum.
- You looked lonely.
- Yalnız görünüyordun.
- Tom is lonely because he has no one to play with.
- Tom yalnız çünkü oynayacak kimsesi yok.
- Tom was lonely without Mary.
- Tom Mary olmadan yalnızdı.
- I thought you might be lonely, so I came over with a bottle of wine.
- Yalnız olabileceğini düşündüm, bu yüzden bir şişe şarapla geldim.
- I'm so lonely.
- Ben çok yalnızım.
- You're very lonely.
- Çok yalnızsın.
- Tom said he wasn't lonely.
- Tom yalnız olmadığını söyledi.
- You seemed lonely.
- Sen yalnız görünüyordun.
- Mary is lonely and has no one to talk to.
- Mary yalnız ve konuşacak kimsesi yok.
- I feel so lonely sometimes.
- Bazen çok yalnız hissediyorum.
- I didn't know that Tom was so lonely.
- Tom'un bu kadar yalnız olduğunu bilmiyordum.
- Tom said that he was very lonely.
- Tom çok yalnız olduğunu söyledi.
- He isn't lonely anymore.
- O artık yalnız değil.
- I've been really lonely these past two weeks.
- Son iki haftadır çok yalnızdım.
- I've been lonely.
- Yalnızım.
- Tom doesn't want to be lonely.
- Tom yalnız olmak istemiyor.
- This lonely patient takes pleasure from sewing.
- Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.
- I got lonely.
- Yalnız kaldım.
- You look lonely.
- Yalnız görünüyorsun.
- He isn't lonely anymore.
- Artık yalnız değil.
- Why does Tom feel so lonely?
- Tom neden bu kadar yalnız hissediyor?
- Tom felt very lonely.
- Tom kendini çok yalnız hissediyordu.
- Tom was lonely without Mary.
- Tom Mary'siz yalnızdı.
- It was his fate to live a lonely life.
- Yalnız bir hayat yaşamak onun kaderiydi.
- Tom said Mary was likely to be lonely.
- Tom, Mary'nin yalnız olabileceğini söyledi.
- It's lonely in the saddle since the horse died.
- At öldüğünden beri eyerde yalnızım.
- Tom looks lonely and sad, don't you think?
- Tom yalnız ve üzgün görünüyor, sence de öyle değil mi?
- I wasn't very lonely.
- Çok yalnız değildim.
- He felt very lonely.
- Kendini çok yalnız hissediyordu.
- Tom is a shy and lonely boy.
- Tom çekingen ve yalnız bir oğlandır.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
- Mary yalnızdı çünkü diğer öğrenciler onunla konuşmuyordu.
- To Japanese, an American baby sleeping by himself seems lonely.
- Japonlara göre, tek başına uyuyan Amerikalı bir bebek yalnız görünmektedir.
- A house without women is lonely.
- Kadının olmadığı bir ev yalnızdır.
- He's depressed and lonely.
- O, bunalımda ve yalnız.
- A house without women is lonely.
- Kadınsız bir ev, yalnızdır.
- Tom was lonely and he wished he had someone to talk to.
- Tom yalnızdı ve konuşacak birinin olmasını diliyordu.
- Tom is lonely and has no one to play with.
- Tom yalnız ve oynayacak kimsesi yok.
- Tom isn't lonely anymore.
- Tom artık yalnız değil.
- This lonely patient takes pleasure from sewing.
- Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.
- Tom seems to be very lonely.
- Tom çok yalnız görünüyor.
- Tom said Mary is probably still lonely.
- Tom Mary'nin muhtemelen hala yalnız olduğunu söyledi.
- I wish you weren't so lonely.
- Keşke bu kadar yalnız olmasaydın.
- Tom is lonely and has no one to play with.
- Tom yalnız ve birlikte oynayacak kimsesi yok.
- I don't want to be lonely.
- Yalnız olmak istemiyorum.
- Tom might be lonely in Boston.
- Tom Boston'da yalnız olabilir.
- You're lonely, aren't you?
- Yalnızsın, değil mi?
- Dan was lonely and withdrawn.
- Dan yalnız ve içine kapanıktı.
- I feel very lonely these days.
- Bu günlerde çok yalnız hissediyorum.
- She's very lonely.
- O çok yalnız.
- I'm still lonely sometimes.
- Ben bazen hâlâ yalnızım.
- Tom has been very lonely since his wife died.
- Karısı öldüğünden beri Tom çok yalnız.
- Tom might be lonely.
- Tom yalnız olabilir.
- Although he has many friends, he is lonely.
- Birçok arkadaşı olmasına rağmen yalnızdır.
- I'm lonely without you.
- Sensiz çok yalnızım.
- I'm really lonely.
- Ben gerçekten yalnızım.
- He feels sad when he is lonely.
- Yalnızken üzgün hisseder.
- I'll get lonely.
- Yalnız kalacağım.
- You seem lonely.
- Yalnız görünüyorsun.
- We are three lonely women.
- Biz üç yalnız kadınız.
- I was sad and lonely.
- Üzgün ve yalnızdım.
- Tom has no one to play with, so he's lonely.
- Tom'un oynayacak kimsesi yok, bu yüzden yalnız.
- I wish you weren't so lonely.
- Keşke çok yalnız olmasan.
- Tom's lonely.
- Tom yalnızdır.
- Tom is likely to be lonely.
- Tom muhtemelen yalnızdır.
- I suspect Tom and Mary are both lonely.
- Tom ve Mary'nin ikisinin yalnız olduklarından şüpheleniyorum.
- We met under a lonely tree.
- Yalnız bir ağacın altında buluştuk.
- Tom said Mary wasn't lonely.
- Tom, Mary'nin yalnız olmadığını söyledi.
- I wonder if Tom realizes how lonely I am.
- Acaba Tom ne kadar yalnız olduğumun farkında mı?
- Is Tom lonely?
- Tom yalnız mı?
- She lived a lonely life.
- Yalnız bir hayat yaşadı.
- Tom was just a lonely exchange student.
- Tom sadece yalnız bir değişim öğrencisiydi.
- Why is Tom lonely?
- Tom niye yalnız?
- Tom seems so lonely.
- Tom çok yalnız görünüyor.
- Tom looked lonely.
- Tom yalnız görünüyordu.
- Tom seems lonely.
- Tom yalnız görünüyor.
- Are you lonely?
- Yalnız mısın?
- Tom is probably still lonely.
- Tom muhtemelen hâlâ yalnız.
- Tom lived a lonely life.
- Tom yalnız bir hayat yaşadı.
- I think Tom is still lonely.
- Bence Tom hâlâ yalnız.
- I feel so lonely.
- Kendimi çok yalnız hissediyorum.
- Tom was lonely.
- Tom yalnızdı.
- Tom is lonely because he has no one to play with.
- Tom birlikte oynayacağı kimsesi olmadığı için yalnızdır.
- Do you ever get lonely?
- Hiç yalnız kaldığın oluyor mu?
- He looked lonely.
- Yalnız görünüyordu.
- Tom said Mary wasn't lonely.
- Tom Mary'nin yalnız olmadığını söyledi.
- Hawaii seems a lonely island in the middle of the Pacific.
- Hawaii, Pasifik ortasında yalnız bir ada gibi görünüyor.
- Tom does look lonely, doesn't he?
- Tom yalnız görünüyor, değil mi?
- He's very lonely.
- O çok yalnız.
- Why is Tom lonely?
- Tom neden yalnız?
- He set out on a lonely journey.
- O, yalnız bir yolculuğa çıktı.
- Tom might've been lonely, but even if he had been, he wouldn't have told us.
- Tom yalnız olabilirdi, ama olsa bile, bize söylemezdi.
- Tom is a lighthouse keeper and leads a lonely life.
- Tom bir deniz feneri bekçisi ve yalnız bir hayat sürüyor.
- Since I was all by myself, I felt a bit lonely.
- Kendi başıma olduğum için kendimi biraz yalnız hissettim.
- Tom seemed lonely.
- Tom yalnız gibi görünüyordu.
- She says that she's lonely.
- Yalnız olduğunu söylüyor.
- I was not lonely.
- Yalnız değildim.
- Layla felt very lonely.
- Layla kendini çok yalnız hissediyordu.
- Tom is depressed and lonely.
- Tom bunalımlı ve yalnız.
- You seemed to be lonely.
- Yalnız görünüyorsun.
- It gets awfully lonely here.
- Burası çok yalnız oluyor.
- Dan was lonely and withdrawn.
- Dan yalnızdı ve içine kapanıktı.
- We're very lonely.
- Çok yalnızız.
- It'll be really lonely without you.
- Sensiz gerçekten çok yalnız olacağız.
- I am a lonely man.
- Ben yalnız bir adamım.
- I wonder if Tom is still lonely.
- Acaba Tom hala yalnız mı?
- I think Tom is lonely.
- Sanırım Tom yalnız.
- I am so lonely.
- Çok yalnızım.
- Tom looked sad and lonely.
- Tom üzgün ve yalnız görünüyordu.
- The lonely girl eats a soggy sandwich.
- Yalnız kız vıcık vıcık bir sandviç yiyor.
- She isn't lonely anymore.
- Artık yalnız değil.
- I wasn't lonely.
- Yalnız değildim.
- It's going to be very lonely here without Tom.
- Tom olmadan burası çok yalnız olacak.
- Tom said he's lonely.
- Tom yalnız olduğunu söyledi.
- Tom said I looked lonely.
- Tom yalnız göründüğümü söyledi.
- I'm really lonely.
- Gerçekten yalnızım.
- I feel so lonely sometimes.
- Bazen kendimi çok yalnız hissediyorum.
- Tom looks lonely.
- Tom yalnız görünüyor.
- Tom looks like he's lonely.
- Tom yalnızmış gibi görünüyor.
- I am so lonely I think I'm going to cry.
- Çok yalnızım sanırım ağlayacağım.
- Tom told me that he's lonely.
- Tom bana yalnız olduğunu söyledi.
- Without you, I'm very lonely.
- Sensiz çok yalnızım.
- Tom was very lonely.
- Tom çok yalnızdı.
- You look like you're lonely.
- Yalnız gibi görünüyorsun.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
- Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- It'll be really lonely without you.
- Sensiz gerçekten yalnız olacak.
- I am as sad and lonely as can be.
- Olabildiğince üzgün ve yalnızım.
- I feel so lonely.
- Çok yalnız hissediyorum.
- She isn't lonely now.
- Artık yalnız değil.
- Tom said that he was really lonely.
- Tom gerçekten yalnız olduğunu söyledi.
- Tom said Mary isn't lonely.
- Tom, Mary'nin yalnız olmadığını söyledi.
- Tom is a lighthouse keeper and leads a lonely life.
- Tom, deniz feneri bekçisi ve yalnız bir hayat sürüyor.
- I wasn't very lonely.
- Ben çok yalnız değildim.
- She looked lonely.
- Yalnız görünüyordu.
- I was lonely without her.
- Onsuz yalnızdım.
- I will die lonely.
- Yalnız öleceğim.
- I'm not lonely.
- Yalnız değilim.
- He's depressed and lonely.
- Depresyonda ve yalnız.
- Tom said Mary is probably still lonely.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ yalnız olduğunu söyledi.
- I get lonely when there's nobody to talk to.
- Konuşacak kimse olmayınca yalnız kalıyorum.
- The people going to Ueno Park are lonely.
- Ueno Park'a giden insanlar yalnızdır.
- Tom is lonely.
- Tom yalnız.
- When you don't have any hobbies life can be lonely.
- Herhangi bir hobiniz olmadığında hayat yalnız olabilir.
- Tom was lonely without Mary.
- Tom, Mary olmadan yalnızdı.
- I get lonely at times.
- Bazen yalnız hissediyorum.
- Tom is a shy and lonely boy.
- Tom utangaç ve yalnız bir çocuk.
- I am so lonely.
- Ben çok yalnızım.
- Tom said he's lonely.
- Tom bana yalnız olduğunu söyledi.
- Did Tom look like he was lonely?
- Tom yalnızmış gibi mi görünüyordu?
- I'm lonely without you.
- Sensiz yalnızım.
- Tom isn't likely to be lonely.
- Tom muhtemelen yalnız değil.
- Tom seemed to be lonely.
- Tom yalnız görünüyordu.
- Although he has many friends, he is lonely.
- Pek çok arkadaşı olmasına rağmen, o yalnız.
- Tom felt lonely and abandoned.
- Tom kendini yalnız ve terk edilmiş hissetti.
- I wonder if Tom is still lonely.
- Tom'un hâlâ yalnız olup olmadığını merak ediyorum.
- I think Tom is still lonely.
- Sanırım Tom hala yalnız.
- Are you bitter because you're lonely, or lonely because you're bitter?
- Yalnız olduğun için mi üzgünsün, yoksa üzgün olduğun için mi yalnızsın?
- I didn't think I'd be so lonely.
- Bu kadar yalnız olacağımı düşünmemiştim.
- I'm sad and lonely.
- Üzgün ve yalnızım.
- I wonder why I feel so lonely when it gets cold.
- Hava soğuduğunda neden bu kadar yalnız hissettiğimi merak ediyorum.
- Tom was sad and lonely.
- Tom üzgün ve yalnızdı.
- Are you lonely?
- Yalnız mısınız?
- I'm very lonely here.
- Burada çok yalnızım.
- I felt very lonely.
- Kendimi çok yalnız hissettim.
- I didn't think I'd be so lonely.
- Bu kadar yalnız olacağımı düşünmedim.
- I wonder if Tom realizes how lonely I am.
- Tom'un ne kadar yalnız olduğumu fark edip etmediğini merak ediyorum.
- Tom's lonely.
- Tom yalnız.
- Tom wasn't very lonely.
- Tom çok yalnız değildi.
- I am so lonely I think I'm going to cry.
- O kadar yalnızım ki sanırım ağlayacağım.
- I'm sad and lonely.
- Üzgünüm ve yalnızım.
- Tom looks like he's lonely.
- Tom yalnız gibi görünüyor.
- I know you don't want to be lonely.
- Yalnız olmak istemediğini biliyorum.
- Whenever you get lonely, feel free to come and talk to me.
- Yalnız olduğun zaman gelmeye ve benimle konuşmaya çekinme.
- Tom was lonely and he wished he had someone to talk to.
- Tom yalnızdı ve o konuşacak birinin olmasını diledi.
- Tom is lonely and has no one to talk to.
- Tom yalnız ve konuşacak kimsesi yok.
- It gets awfully lonely here sometimes.
- Bazen burası çok yalnız oluyor.
- I was lonely.
- Ben yalnızdım.
- The lonely patient derives pleasure from sewing.
- Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.
- I didn't know Tom was so lonely.
- Tom'un bu kadar yalnız olduğunu bilmiyordum.
- She says that she's lonely.
- O yalnız olduğunu söylüyor.
- She was lonely.
- O yalnızdı.
- I think Tom is lonely.
- Bence Tom yalnız.
- You seemed to be lonely.
- Yalnız görünüyordun.
- Tom said Mary isn't lonely.
- Tom Mary'nin yalnız olmadığını söyledi.
- Tom isn't lonely now.
- Tom şimdi yalnız değil.
- Tom is probably still lonely.
- Tom muhtemelen hala yalnız.
- Tom is very lonely.
- Tom çok yalnız.
- Tom lived a lonely life.
- Tom yalnız bir hayat sürüyordu.
- You seemed lonely.
- Yalnız görünüyordun.
- Tom is depressed and lonely.
- Tom depresyonda ve yalnız.
- I'm very lonely.
- Ben çok yalnızım.
- When I first came back to Boston, I was really lonely.
- Boston'a ilk döndüğümde sahiden yalnızdım.
- He was lonely after his divorce.
- Boşandıktan sonra yalnızdı.
- He felt very lonely.
- O çok yalnız hissetti.
- I was very lonely.
- Çok yalnızdım.
- It's going to be really lonely without you.
- Sensiz çok yalnız olacağım.
- We met under a lonely tree.
- Biz yalnız bir ağacın altında buluştuk.
- He set out on a lonely journey.
- Yalnız bir yolculuğa çıktı.
- Tom has no one to play with, so he's lonely.
- Tom'un birlikte oynayacak hiç kimsesi yok, bu nedenle o yalnız.
- I'm very lonely.
- Çok yalnızım.
- Whenever you get lonely, feel free to come and talk to me.
- Ne zaman yalnız hissedersen, gelip benimle konuşmaktan çekinme.
- Tom felt very lonely.
- Tom çok yalnız hissetti.
- When I first came back to Boston, I was really lonely.
- Boston'a ilk geri geldiğimde, ben gerçekten yalnızdım.
- Without you, I'm very lonely.
- Sen olmadan çok yalnızım.
- He was lonely.
- O yalnızdı.
- She looked lonely.
- O yalnız görünüyordu.
- I'm still lonely sometimes.
- Bazen hâlâ yalnızım.
- Did Tom look like he was lonely?
- Tom yalnız gibi mi görünüyordu?
- You seem to be lonely.
- Yalnız görünüyorsun.
- I was bored and lonely.
- Sıkılmıştım ve yalnızdım.
- Tom looks lonely and sad, don't you think?
- Tom yalnız ve üzgün görünüyor, değil mi?
- I was not lonely.
- Ben yalnız değildim.
- You seem to be a very lonely person.
- Çok yalnız bir kişi gibi görünüyorsun.
- Are you still lonely?
- Hâlâ yalnız mısın?
- This city is cold and lonely without you.
- Bu şehir sen olmadan soğuk ve yalnız.
- This city is cold and lonely without you.
- Bu şehir sensiz soğuk ve yalnız.
- The lonely patient derives pleasure from sewing.
- Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.
- I suspect Tom and Mary are both lonely.
- Tom ve Mary'nin yalnız olduklarından şüpheleniyorum.
- Tom didn't seem lonely.
- Tom yalnız görünmüyordu.
- I'm so lonely.
- Çok yalnızım.
- You seem to be a very lonely person.
- Çok yalnız birine benziyorsun.
- I feel very lonely these days.
- Bugünlerde kendimi çok yalnız hissediyorum.
- I was lonely without her.
- Onsuz çok yalnızdım.
- You looked lonely.
- Sen yalnız görünüyordun.
Show More (239)
|