mention - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
mention bahsetmek v.
  • She casually mentioned she was from France.
  • Tesadüfen Fransa'dan geldiğinden bahsetti.
  • And that is just to mention two headings.
  • Ve bu sadece iki başlıktan bahsetmek için.
  • There was absolutely no mention of equality, 'mainstreaming' or anything at all along those lines.
  • Eşitlik, 'anaakımlaştırma' ya da bu doğrultuda herhangi bir şeyden kesinlikle bahsedilmedi.
Show More (711)
mention değinmek v.
  • I should just like to mention another aspect briefly because I do not have much time.
  • Çok fazla zamanım olmadığı için başka bir hususa da kısaca değinmek istiyorum.
  • I need only mention the most recent goings on in the European Statistical Office, EUROSTAT.
  • Avrupa İstatistik Ofisi EUROSTAT'taki son gelişmelere de değinmeden geçemeyeceğim.
  • My third point has also been mentioned already.
  • Üçüncü sıradaki görüşüme de daha önce değinilmişti.
Show More (106)
mention belirtmek v.
  • As an earlier speaker mentioned, public and producer confidence is essential.
  • Daha önceki bir konuşmacının da belirttiği gibi, kamu ve üretici güveni çok önemlidir.
  • The Pact is also stupid when the Union is moving away from the Lisbon objectives, as you mentioned.
  • Pakt, sizin de belirttiğiniz gibi Birlik Lizbon hedeflerinden uzaklaşırken de aptalcadır.
  • The rapporteur has mentioned that it was not exactly easy to draw up an opinion for Parliament.
  • Raportör, Parlamento için bir görüş oluşturmanın pek de kolay olmadığını belirtmiştir.
Show More (67)
mention söz etmek v.
  • We can mention public investment, as some of you have done.
  • Bazılarınızın yaptığı gibi kamu yatırımlarından söz edebiliriz.
  • There has been mention of a social deficit.
  • Bir sosyal açıktan söz edildi.
  • There is no mention, however, of the order prohibiting leading members of HADEP from engaging in political activity.
  • Bununla birlikte, HADEP'in önde gelen üyelerinin siyasi faaliyette bulunmalarını yasaklayan karardan söz edilmemektedir.
Show More (48)
mention söylemek v.
  • I am mentioning that with particular reference to the debate about the size and composition of the Commission.
  • Bunu özellikle Komisyon'un büyüklüğü ve yapısına ilişkin tartışmalara atıfta bulunarak söylüyorum.
  • I just mention that to complete the view of the process.
  • Bunu sadece sürecin görünümünü tamamlamak için söylüyorum.
  • I'll mention it to him.
  • Bunu ona söyleyeceğim.
Show More (38)
mention dile getirmek v.
  • And the fact that this has been ignored and not mentioned is incomprehensible.
  • Bunun görmezden gelinmesi ve dile getirilmemesi ise anlaşılır gibi değil.
  • On the internal policies, the medicines' agency and orphan medicines were one of the issues mentioned.
  • İç politikalarda ilaç kurumu ve yetim ilaçlar da dile getirilen konulardan biriydi.
  • It has already been mentioned here today that over half of the population is dependent on food aid.
  • Nüfusun yarısından fazlasının gıda yardımına bağımlı olduğu bugün burada dile getirilmişti.
Show More (20)
mention anmak v.
  • I would like to mention by name my colleagues Erika Mann and Konrad Schwaiger.
  • Meslektaşlarım Erika Mann ve Konrad Schwaiger'in isimlerini anmak isterim.
  • The EBRD's micro-financing projects deserve particular mention in this context.
  • AİKB'nin mikro-finansman projeleri bu bağlamda özellikle anılmayı hak ediyor.
  • Amendment No 16, which has the Commission's support, deserves a special mention.
  • Komisyon'un desteğini alan 16 No'lu Değişiklik özel olarak anılmayı hak etmektedir.
Show More (6)
mention zikretmek v.
  • He himself and other Members have mentioned the name of Jean Monnet.
  • Kendisi ve diğer Üyeler Jean Monnet'nin adını zikrettiler.
  • Just take the paradigmatic case of Cuba, and I only mention this as one example.
  • Sadece Küba örneğini ele alalım, bunu sadece bir örnek olarak zikrediyorum.
  • He himself and other Members have mentioned the name of Jean Monnet.
  • Kendisi ve diğer Üyeler Jean Monnet'nin adını zikretmişlerdir.
Show More (1)
mention söz edilme n.
  • There was no mention of the tornado in the papers.
  • Gazetelerde kasırgadan hiç söz edilmedi.
Show More (-2)
mention zikretme n.
  • Their names deserve to be mentioned.
  • İsimleri zikredilmeyi hak ediyor.
Show More (-2)