1 |
mislead |
yanıltmak |
v. |
|
- Much worse is that it also leaves the field wide open for misleading the buying public.
- Daha da kötüsü, bu teklif, satın alan halkın yanıltılmasına da açık kapı bırakıyor.
- Introducing this paper tiger is, in my view, misleading the consumers.
- Bu kağıttan kaplanı tanıtmak bana göre tüketicileri yanıltmaktır.
- The article on which this question is based contains a number of inaccuracies that could mislead the reader.
- Bu sorunun dayandırıldığı makale okuyucuyu yanıltabilecek bir takım yanlışlıklar içermektedir.
- There is a lot of potential there, but it can also mislead consumers because of accidental contamination.
- Burada büyük bir potansiyel var, ancak kazara meydana gelen kirlenme nedeniyle tüketicileri de yanıltabilir.
- There is a lot of potential there, but it can also mislead consumers because of accidental contamination.
- Burada çok fazla potansiyel var, ancak kazara kirlenme nedeniyle tüketicileri de yanıltabilir.
- Please do not be misled by the sometimes very critical tone.
- Lütfen bazen çok eleştirel olan üslubum sizi yanıltmasın.
- Introducing this paper tiger is, in my view, misleading the consumers.
- Bana göre bu kağıttan kaplanı tanıtmak tüketicileri yanıltmaktır.
- The figures provided by the Afghan Government have been unintentionally misleading to the international community.
- Afgan Hükümeti tarafından verilen rakamlar uluslararası toplumu istemeden de olsa yanıltmıştır.
- I ask you to withdraw the imputation that a Member is misleading the House.
- Bir Üyenin Meclisi yanılttığı ithamını geri çekmenizi rica ediyorum.
- They misled me.
- Onlar beni yanılttı.
- Tom misled Mary.
- Tom Mary'yi yanılttı.
- He misled me.
- O beni yanılttı.
- Tom misled you.
- Tom seni yanılttı.
- Tom misled us.
- Tom bizi yanılttı.
- I didn't want to mislead anyone.
- Kimseyi yanıltmak istemedim.
- Mary misled me.
- Mary beni yanılttı.
- I don't want to mislead you.
- Seni yanıltmak istemem.
- She misled me.
- O beni yanılttı.
- I misled him.
- Onu yanılttım.
- I misled Tom.
- Tom'u yanılttım.
- Tom misled me.
- Tom beni yanılttı.
- Mary misled you.
- Mary sizi yanılttı.
- She misled you.
- O sizi yanılttı.
- He misled you.
- O sizi yanılttı.
- They misled you.
- Onlar sizi yanılttı.
Show More (22)
|
2 |
mislead |
yanlış yönlendirmek |
v. |
|
- It appears that purchasers and, by association, consumers are being misled on three counts.
- Görünen o ki alıcılar ve buna bağlı olarak tüketiciler üç konuda yanlış yönlendiriliyor.
- Pity the consumer who will eat GMOs without knowing it, whom we will quite deliberately be misleading.
- GDO'ları bilmeden yiyecek olan ve kasıtlı olarak yanlış yönlendireceğimiz tüketiciye acıyorum.
- She misled a customer.
- O bir müşteriyi yanlış yönlendirdi.
- I misled him.
- Onu yanlış yönlendirdim.
- Tom misled me.
- Tom beni yanlış yönlendirdi.
- They misled you.
- Onlar seni yanlış yönlendirdi.
- I misled you.
- Ben seni yanlış yönlendirdim.
- She misled a customer.
- Bir müşteriyi yanlış yönlendirdi.
- He misled you.
- O seni yanlış yönlendirdi.
- I'm sorry if I misled you.
- Seni yanlış yönlendirdiysem üzgünüm.
- I don't want to mislead you.
- Seni yanlış yönlendirmek istemiyorum.
- I misled you.
- Sizi yanlış yönlendirdim.
- She misled you.
- O seni yanlış yönlendirdi.
- He misled me.
- O beni yanlış yönlendirdi.
- Tom misled Mary.
- Tom, Mary'i yanlış yönlendirdi.
- You misled me.
- Beni yanlış yönlendirdin.
- We misled you.
- Biz seni yanlış yönlendirdik.
- She misled me.
- O beni yanlış yönlendirdi.
- Tom misled us.
- Tom bizi yanlış yönlendirdi.
- Tom misled you.
- Tom seni yanlış yönlendirdi.
- They misled me.
- Onlar beni yanlış yönlendirdi.
- I didn't want to mislead anyone.
- Kimseyi yanlış yönlendirmek istemedim.
- I'm sorry if I misled you.
- Seni yanlış yönlendirdiysem özür dilerim.
- Mary misled you.
- Mary seni yanlış yönlendirdi.
Show More (21)
|
3 |
mislead |
kandırılmak |
v. |
|
- I misled Tom.
- Tom'u kandırdım.
- We misled you.
- Biz sizi kandırdık.
Show More (-1)
|
4 |
mislead |
yanıltılmak |
v. |
|
- I think Tom was misled.
- Bence Tom yanıltılmış.
- You were misled.
- Yanıltılmışsın.
Show More (-1)
|
5 |
mislead |
yanlış bilgilendirmek |
v. |
|
- They have misrepresented the aims of the directive, used misleading arguments and misinformed consumers.
- Yönergenin amaçlarını yanlış tanıtmışlar, yanıltıcı argümanlar kullanmışlar ve tüketicileri yanlış bilgilendirmişlerdir.
Show More (-2)
|