outward - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
outward görünen adj.
  • Sami's body had no outward sign of visible trauma.
  • Sami'nin vücudunda görünür bir travma izi yoktu.
  • A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
  • Hayalet, içsel bir korkunun dışsal ve görünür bir işaretidir.
  • A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
  • Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Show More (0)
outward dış görünüş n.
  • No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
  • Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, dış görünüşe bakarak iyi insanları kötü insanlardan ayırt etmek mümkün değildir.
  • No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
  • Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Show More (-1)
outward dış n., adj.
  • Outward transfers of funds below US$5 million are free.
  • 5 milyon ABD dolarından daha küçük fonların yurt dışına transfer edilmesi serbesttir.
Show More (-2)
outward dışarıya adv.
  • There will also be many outward changes, and we will gain additional responsibilities in our international role.
  • Dışarıda da birçok değişiklik olacak ve uluslararası rolümüzde ek sorumluluklar kazanacağız.
Show More (-2)