1 |
outward |
görünen |
adj. |
|
- Sami's body had no outward sign of visible trauma.
- Sami'nin vücudunda görünür bir travma izi yoktu.
- A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Hayalet, içsel bir korkunun dışsal ve görünür bir işaretidir.
- A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Show More (0)
|
2 |
outward |
dış görünüş |
n. |
|
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, dış görünüşe bakarak iyi insanları kötü insanlardan ayırt etmek mümkün değildir.
Show More (-1)
|
3 |
outward |
dış |
adj. |
|
- The whole family has a happy outward appearance.
- Tüm ailenin mutlu bir dış görünüşü var.
Show More (-2)
|
4 |
outward |
dışa doğru |
adv. |
|
- Bend the wire outward to start the chemical reaction.
- Kimyasal reaksiyonu başlatmak için teli dışa doğru bükün.
Show More (-2)
|
5 |
outward |
dışarıya |
adv. |
|
- There will also be many outward changes, and we will gain additional responsibilities in our international role.
- Dışarıda da birçok değişiklik olacak ve uluslararası rolümüzde ek sorumluluklar kazanacağız.
Show More (-2)
|
6 |
outward |
dış |
n., adj. |
|
- Outward transfers of funds below US$5 million are free.
- 5 milyon ABD dolarından daha küçük fonların yurt dışına transfer edilmesi serbesttir.
Show More (-2)
|