The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	pencil	kalem	n.
	All you have to do is pick up a pencil. Tek yapmanız gereken bir kalem almak. Holding a pencil properly is actually pretty difficult. Kalemi düzgün tutmak aslında oldukça zordur. How to draw AK-47 in pencil step by step? AK-47 kalemle adım adım nasıl çizilir? I got a pencil you can borrow. Ödünç alabileceğin bir kalemim var. Did you know that professionals don't use paper and pencil? Profesyonellerin kağıt ve kalem kullanmadığını biliyor muydunuz? Do not use a pencil for this. Bunun için kalem kullanmayın. Give me a paper and a pencil. Bana bir kağıt ve kalem ver. I made the mark with this pencil. İşareti bu kalemle yaptım. The pencil, the fork, the chair, everything. Kalem, çatal, sandalye, her şey. I had a pencil in my pocket. Cebimde bir kalem vardı. Mother tied up three pencils with a piece of string. Annem bir parça iple üç kalem bağladı. One pencil is designed for 400 applications. Bir kalem 400 uygulama için tasarlanmıştır. On the bottom of the game screen you can find the colors that you can use, in the form of pencils. Oyun ekranının alt kısmında kullanabileceğiniz renkleri kalem şeklinde bulabilirsiniz. The pencil has fallen under the table. Kalem masanın altına düştü. The pencil is carefully washed, and while it is wet, the cotton is wound. Kalem dikkatlice yıkanır ve ıslakken pamuk sarılır. Pencil and paper is the simplest of all. Kalem ve kağıt en basit olanıdır. Remove the pencil from the lock button and press the large PUSH button. Kalemi kilitleme düğmesinden çıkarın ve büyük PUSH düğmesine basın. SketchUp is like a pencil with superpowers. SketchUp süper güçleri olan bir kalem gibidir. Start messaging by presstapping the pencil button in the top right corner or go to the Contacts section. Sağ üst köşedeki kalem düğmesine dokunarak veya Kişiler bölümüne giderek mesajlaşmaya başlayın. The child can meet with paper and pencil after 1 year of age. Çocuk 1 yaşından sonra kağıt ve kalemle tanışabilir. The process of refilling the pencil is as easy as writing with it. Kalemi yeniden doldurma işlemi, onunla yazmak kadar kolaydır. Paint the rest of the tree with a light brown pencil. Ağacın geri kalanını açık kahverengi bir kalemle boyayın. This gives me much more confidence than using a gel pencil. Bu bana jel kalem kullanmaktan çok daha fazla güven veriyor. The second position is similar to holding a pencil. İkinci pozisyon kalem tutmaya benzer. This could be anything from pencils to cars to houses. Bu kalemlerden arabalara ve evlere kadar her şey olabilir. What can you do with a pencil? Bir kalemle neler yapabilirsiniz? When young its aromas have been likened to banana and pencil shavings. Gençken aromaları muz ve kalem talaşına benzetilir. You can do this with a pencil. Bunu bir kalemle yapabilirsiniz. You can use colorful pencils for that. Bunun için renkli kalemler kullanabilirsiniz. Your first step in modeling is actually pencil and paper. Modellemede ilk adımınız aslında kalem ve kağıttır. You could use a pencil or marker. Bir kalem veya işaretleyici kullanabilirsiniz. You have 24 colors and you can also change the size of pencils. 24 renginiz var ve kalemlerin boyutunu da değiştirebilirsiniz. You will need a pencil to complete the assignment. Ödevi tamamlamak için bir kaleme ihtiyacınız olacak. What colour is your pencil? Kalemin ne renk? What colour is your pencil? Senin kalemin ne renk? Mum bought me some colouring pencils. Annem bana boyama kalemleri aldı. This is the same pencil that I lost the other day. Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı. She has a bad habit of chewing on her pencil. Kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var. Could you please sharpen these pencils? Şu kalemleri açar mısın lütfen? I dropped my pencil. Kalemimi düşürdüm. Tom chewed on his pencil. Tom kalemini çiğnedi. Tom dropped his pencil. Tom kalemini düşürdü. Tom didn't sharpen the pencils. Tom kalemleri açmadı. I need a pencil. Bir kaleme ihtiyacım var. I need a red pencil. Kırmızı bir kaleme ihtiyacım var. Could you please give me the pencil? Lütfen kalemi bana verir misin? He gave me a pencil. O bana bir kalem verdi. I forgot my pencil. Kalemimi unuttum. I have lost my pencil. Ben kalemimi kaybettim. I have lost my pencil. Kalemimi kaybettim. I know it wasn't Tom who took my pencil. Kalemimi alanın Tom olmadığını biliyorum. I lent my pencil to Tom. Kalemimi Tom'a ödünç verdim. I'm sorry I have no pencil to write with. Üzgünüm, yazmaya kalemim yok. He gave me a pencil. Bana bir kalem verdi. I sharpened my pencil. Kalemimi açtım. I think it's time for me to sharpen my pencil. Sanırım kalemimi sivriltme zamanım geldi. He took out a pencil and started to write. Bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı. I've lost my pencil. Kalemimi kaybettim. Someone has walked off with my pencil. Birisi kalemimi alıp gitmiş. Tom asked me to lend him my pencil. Tom benden kalemimi ödünç vermemi istedi. Tom yanked open the drawer and grabbed a pencil. Tom çekmeceyi çekip açtı ve bir kalem aldı. Where are the book and the pencil? Kitap ve kalem nerede? If you want a pencil, I'll lend you one. Kalem istersen, sana ödünç veririm. I'll buy him a pencil. Ona bir kalem alacağım. I'm sorry I have no pencil to write with. Üzgünüm, yazacak kalemim yok. My pencil fell from the edge of my table. Benim kalemim masamın kenarından düştü. My pencil fell from the edge of my table. Kalemim masamın kenarından düştü. My pencil fell off the edge of my desk. Kalemim masamın kenarından düştü. My pencil is red. Kalemim kırmızı. The pencil is black. Kalem siyah. My pencil is red. Benim kalemim kırmızı. Is that pencil Tom's? Bu kalem Tom'un mu? Is that pencil yours? Bu kalem senin mi? Is the pencil long? Kalem uzun mudur? Sorry, I don't have a pencil. Üzgünüm, kalemim yok. Whose pencil is this? Bu kalem kimin? Could I use your pencil? Kaleminizi kullanabilir miyim? Don't use a pencil to write the exam. Sınav sırasında yazmak için bir kalem kullanmayın. Few students use pencils these days. Bugünlerde çok az öğrenci kalem kullanıyor. He did a pencil dive into the pool. Havuza bir kalem dalışı yaptı. May I borrow your pencil? Kaleminizi ödünç alabilir miyim? May I use your pencil? Kaleminizi kullanabilir miyim? Put down your pencil. Kaleminizi bırakın. A pencil is sticking out of your pocket. Cebinden bir kalem sarkıyor. A pencil is sticking out of your pocket. Cebinden bir kalem çıkmış. Can you get me another pencil? Bana başka bir kalem getirebilir misin? Could I borrow a pencil? Bir kalem ödünç alabilir miyim? Don't use a pencil to write the exam. Sınavda yazmak için kalem kullanmayın. Tom always keeps a pencil behind his ear. Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem tutar. Tom always keeps a pencil behind his ear. Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem taşır. Tom borrowed a pencil from Mary. Tom, Mary'den bir kalem ödünç aldı. Sharpen your pencil. Kalemini keskinleştir. How many dozen pencils do you have? Kaç düzine kalemin var? Tom took out a pencil and started to write. Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı. How many pencils do you have? Kaç tane kalemin var? Is this your pencil? Bu senin kalemin mi? There are teeth marks on the end of that pencil. O kalemin ucunda diş izleri var. Tom rummaged through the drawer, looking for a pencil. Tom çekmeceyi karıştırıp bir kalem aradı. Tom sat down behind the desk and picked up a pencil. Tom masanın arkasına oturdu ve eline bir kalem aldı. I have a lot of pencils. Bir sürü kalemim var. Are these pencils yours? Bu kalemler senin mi? The pencils are sold in dozens. Kalemler düzinelerce satılıyor. Give me back my pencil. Kalemimi geri ver. I bought three pencils. Üç kalem aldım. I need a pencil. Bana bir kalem lazım. Whoever was sitting here left his pencil. Burada oturmuş olan her kimse kalemini bırakmış. There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table. Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir sayfa kağıt var. There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table. Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var. You can't sign with a pencil. Kalemle imza atamazsın. All these pencils are mine. Bütün bu kalemler benim. Tom handed the pencil to Mary. Tom kalemi Mary'ye uzattı. Tom put the pencil down on the desk. Tom kalemi masanın üstüne koydu. Tom put the pencil down on the desk. Tom kalemi masanın üzerine koydu. Tom sharpened a pencil. Tom bir kalemi sivriltti. Tom handed the pencil to Mary. Tom kalemi Mary'ye verdi. I opened the drawer to get a pencil. Kalem almak için çekmeceyi açtım. I picked up a pencil and started to write. Bir kalem aldım ve yazmaya başladım. Do you have pencils? Kalemin var mı? Will you hand me that pencil? Şu kalemi bana verir misin? I can't write with this dull pencil. Bu kör kalemle yazamıyorum. Tom picked up his pencil and started to write. Tom kalemini aldı ve yazmaya başladı. Tom poked his pencil through the hole. Tom deliğe kalemini soktu. Tom poked his pencil through the hole. Tom delikten kalemini uzattı. Tom pulled out his notebook and pencil. Tom defterini ve kalemini çıkardı. Put down your pencil and listen. Kalemini bırak ve dinle. Put down your pencil. Kalemini bırak. These pencils might look alike but they're not the same. Bu kalemler birbirine benziyor olabilir ama aynı değiller. Tom picked up a pencil. Tom bir kalem aldı. I didn't have a pencil. Kalemim yoktu. I don't have a pencil. Kalemim yok. Tom pulled out a pencil. Tom bir kalem çıkardı. He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on. Kalemler, defterler, sözlükler ve benzeri şeyler aldı. I don't have any pencils. Hiç kalemim yok. Could you please sharpen these pencils? Bu kalemleri açar mısın? She took a pencil and began drawing on a piece of paper. O bir kalem aldı ve bir kağıt parçası üzerine çizmeye başladı. She took a pencil and began drawing on a piece of paper. Bir kalem aldı ve bir kağıda çizmeye başladı. That isn't a pencil. Bu bir kalem değil. Tom put his pencil down. Tom kalemini yere bıraktı. The pencil is not long. Kalem uzun değildir. The pencil is not long. Kalem uzun değil. The pencil is on the book. Kalem kitabın üzerinde. There are five pencils here. Burada beş kalem var. Please write with a pencil. Lütfen kalemle yazın. Why are you writing with a pencil? Neden kalemle yazıyorsun? This is my pencil. Bu benim kalemim. I have no pencil to write with. Yazacak kalemim yok. How often do you sharpen your pencil? Kalemini ne sıklıkla açıyorsun? I swiped Tom's pencil. Tom'un kalemini çaldım. Tom opened the drawer and took out a pencil. Tom çekmeceyi açtı ve bir kalem çıkardı. This is a pencil. Bu bir kalemdir. Give me back my pencil. Kalemimi bana geri ver. Tom lost his pencil. Tom kalemini kaybetti. Lend me a pencil. Bana bir kalem ödünç ver. Mother tied up three pencils with a piece of string. Annem bir parça iple üç kalem bağladı. Please get a lot of pencils. Lütfen bir sürü kalem alın. Please use a pencil to write down your name. Lütfen adınızı yazmak için kalem kullanın. How long is this pencil? Bu kalem ne kadar uzun? Is that a pencil? O bir kalem mi? Is the pencil long? Kalem uzun mu? I bought a dozen pencils today. Bugün bir düzine kalem aldım. That's my pencil. Bu benim kalemim. Tom is sharpening his pencil. Tom kalemini açıyor. Tom gave each student in his class a pencil. Tom sınıftaki her öğrenciye bir kalem verdi. Tom never has a pencil with him. Tom'un yanında asla kalem olmaz. To produce a good book, the eraser is often more important than the pencil. İyi bir kitap üretmek için, silgi genellikle kalemden daha önemlidir. Whose pencil is this? Bu kimin kalemi? He instructed the boy to sharpen his pencil. Çocuğa kalemini açmasını söyledi. He stuck his pencil behind his ear. Kalemini kulağının arkasına sıkıştırdı. He told the boy to sharpen his pencil. Çocuğa kalemini açmasını söyledi. She didn't have any pencils. Hiç kalemi yoktu. This is the pencil that she used to write it. Bu da yazmak için kullandığı kalem. Draw with a pencil. Bir kalemle çiz. Is this pencil not yours? Bu kalem senin değil mi? Is this pencil red or white? Bu kalem kırmızı mı beyaz mı? Is this pencil Tom's? Bu kalem Tom'un mu? Is this pencil yours? Bu kalem senin mi? You may use my pencil if you like. İstersen kalemimi kullanabilirsin. Do you have a red pencil? Kırmızı bir kalemin var mı? Do you have any pencils? Hiç kalemin var mı? She gave me a pencil. Bana bir kalem verdi. This is the pencil with which she wrote it. Bu da onu yazdığı kalem. You should sharpen your pencil. Kalemini açmalısın. Give me the pencil. Kalemi bana ver. Can I use your pencil? Ben kalemini kullanabilir miyim? Pick up the pencil from the floor. Kalemi yerden al. He has two pencils; one is long and the other short. İki kalemi var; biri uzun diğeri kısa. I dropped the pencil I was holding. Tuttuğum kalemi düşürdüm. I dropped the pencil I was holding. Elimdeki kalemi düşürdüm. Please hand me that pencil. Lütfen o kalemi bana ver. The nervous girl is in the habit of chewing the end of her pencil. Asabi kızın kaleminin arkasını çiğneme alışkanlığı var. These two pencils are similar, but not the same. Bu iki kalem benzer ama aynı değil. These two pencils are similar, but not the same. Bu iki kalem birbirine benziyor ama aynı değil. This pencil cost me at least a hundred bucks. Bu kalem bana en az yüz dolara mal oldu. This pencil cost me at least a hundred bucks. Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu. This pencil is better than that one. Bu kalem şundan daha iyi. This pencil is better than that one. Bu kalem ondan daha iyi. These pencils are the same color. Bu kalemler aynı renkte. Tom didn't have a pencil. Tom'un kalemi yoktu. Have you got any pencils? Hiç kalemin var mı? These pencils are the same color. Bu kalemler aynı renk. These pencils might look alike but they're not the same. Bu kalemler benzeyebilir ama aynı değiller. Can I borrow your pencil? Kalemini ödünç alabilir miyim? Tom doesn't even have a pencil. Tom'un bir kalemi bile yok. He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on. Kalemler, defterler, sözlükler vesaire satın aldı. This pencil is white. Bu kalem beyazdır. This pencil is white. Bu kalem beyaz. To edit a sentence, click on the pencil icon. Bir cümleyi düzenlemek için kalem simgesine tıklayın. Do you have a pencil? Kaleminiz var mı? Do you have pencils? Kaleminiz var mı? Do you have some pencils? Kaleminiz var mı? Have you got any pencils? Hiç kaleminiz var mı? Draw with a pencil. Kalemle çiz. He gave each of them a pencil. Her birine bir kalem verdi. I found the pencil I lost. Kaybettiğim kalemi buldum. That is a pencil. Bu bir kalem. This is a long pencil. Bu uzun bir kalem. This is a pencil. Bu bir kalem. Would you lend me your pencil? Kalemini ödünç verir misin? You dropped your pencil. Kalemini düşürdün. Would you lend me a pencil? Bana bir kalem ödünç verir misin? Would you lend me your pencil? Bana kalemini ödünç verir misin? The pencil is on the book. Kalem, kitabın üzerinde. Your pencil is very dark. Kalemin çok koyu. Can I borrow your pencil for a bit? Kalemini biraz ödünç alabilir miyim? These pencils need sharpening. Bu kalemlerin açılması lazım. The boy liked to keep his pencils sharp. Çocuk kalemlerini keskin tutmayı severdi. Will you lend me your pencil? Bana kalemini ödünç verir misin? Tom sharpened the pencils. Tom kalemleri açtı. These are my pencils. Bunlar benim kalemlerim. These pencils need sharpening. Bu kalemlerin açılmaya ihtiyacı var. This pencil is not grey. Bu kalem gri değil. This pencil is red. Bu kalem kırmızı. He drew a straight line with his pencil. Kalemiyle düz bir çizgi çizdi. Your pencils need sharpening. Kalemlerini açman gerek. Did he write it with a pencil? Kalemle mi yazdı? Put down your pencils. Kalemlerinizi bırakın. This is the pencil I lost the other day. Bu geçen gün kaybettiğim kalem. Your pencil is very dark. Senin kalemin çok koyu renkli. May I use this pencil? Bu kalemi kullanabilir miyim? Mother tied up three pencils with a piece of string. Annem üç kalemi bir parça iple bağladı. Tom can't even sharpen a pencil. Tom kalem bile açamaz. Tom didn't specify how many pencils to buy. Tom kaç tane kalem alacağını belirtmedi. Tom gave each student in his class a pencil. Tom sınıfındaki her öğrenciye bir kalem verdi. Where is my pencil? Kalemim nerede? He has the bad habit of chewing his pencil. Kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var. Show More (242)
2	pencil	kurşunkalem	n.
	The pencil needs to be sharpened. Kurşunkalemin sivriltilmesi lazım. I want a blue, a red and a black pencil. Ben bir mavi, bir kırmızı ve bir siyah kurşunkalem istiyorum. Is that a pencil? Bu bir kurşunkalem mi? Can you get me another pencil? Bana başka bir kurşunkalem alabilir misin? Is this a pen or a pencil? Bu tükenmez kalem mi yoksa kurşunkalem mi? Show More (2)
3	pencil	yazmak	v.
	I pencilled a note on the box for you. Kutunun üzerine sizin için bir not yazdım. Show More (-2)