pencil - Türkisch Englisch Wörterbuch

pencil

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "pencil" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 40 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
pencil n. kalem
All you have to do is pick up a pencil.
Tek yapmanız gereken bir kalem almak.

More Sentences
pencil n. kurşunkalem
The pencil needs to be sharpened.
Kurşunkalemin sivriltilmesi lazım.

More Sentences
General
pencil n. kurşunkalem
Is that a pencil?
Bu bir kurşunkalem mi?

More Sentences
pencil v. yazmak
I pencilled a note on the box for you.
Kutunun üzerine sizin için bir not yazdım.

More Sentences
pencil n. karakalem
pencil n. küçük resim fırçası
pencil n. yazarın kalemi
pencil n. sanatçının özgün tarzı
pencil n. (saç veya tüy) öbek
pencil n. ibik
pencil n. mekanik kalem
pencil n. uçlu kalem
pencil n. ilaç kalemi
pencil n. kalem şeklinde kozmetik ürün
pencil n. kaleme benzer işaretleme cihazı
pencil n. kaleme benzer nesne
pencil n. kalem gibi uzun ince şey
pencil n. elmas cam kesici
pencil n. cam elması
pencil n. grafit
pencil n. yazma yeteneği
pencil n. betimleme yeteneği
pencil v. karakalem ile çizmek
pencil v. kurşunkalemle yazmak
pencil v. kurşunkalemle çizmek
pencil v. taslağını çıkarmak
pencil v. not almak
pencil v. karalamak
pencil v. (yaraya) ilaç kalemi uygulamak
pencil v. kalem şeklini almak
pencil v. kalemleşmek
pencil v. kaleme dönüşmek
pencil v. plan yapmak
pencil v. geçici rezervasyon yapmak
pencil v. geçici ayarlama yapmak
pencil v. geçici not almak
Geometry
pencil n. dikey geometrik objeler
Physics
pencil n. ışın demeti
History
pencil n. orta çağın sonu ve rönesans dönemlerinde kullanılan küçük bir tür flama
Archaic
pencil n. küçük entübasyon bujisi

Bedeutungen, die der Begriff "pencil" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 271 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
pencil case n. kalemlik
In my pencil case, I have a rubber.
Kalemliğimde bir silgim var.

More Sentences
pencil sharpener n. kalemtıraş
Tom has an electric pencil sharpener.
Tom'un elektrikli kalemtıraşı var.

More Sentences
red pencil n. kırmızı kalem
Is this your red pencil?
Bu senin kırmızı kalemin mi?

More Sentences
pencil sharpener n. kalemtıraş
Tom has an electric pencil sharpener.
Tom'un bir elektrikli kalemtıraşı var.

More Sentences
pencil case n. kalem kutusu
In my pencil case, I have a rubber.
Kalem kutumda bir lastik var.

More Sentences
colored pencil n. renkli kalem
For example, colored pencils can be used.
Örneğin renkli kalemler kullanılabilir.

More Sentences
sharpen a pencil v. kalem açmak
Tom sharpened a pencil.
Tom kurşun kalemi açtı.

More Sentences
Idioms
a pencil pusher n. katip
I'm just a pencil pusher.
Ben sadece bir katibim.

More Sentences
General
pencil pusher n. yazman
charcoal pencil n. füzen
lead pencil n. kurşun kalem
pencil of lines n. doğrular kalemi
blue pencil n. sansür
pencil box n. kalem kutusu
pencil pointer n. kalem uçlarını sivriltmekte kullanılan zımpara kağıdı
pencil of rays n. ışın demeti
pencil box n. kalemlik
lead pencil n. kurşunkalem
pencil pointer n. kalem sivriltici
indelible pencil n. kopya kalemi
copying pencil n. kopya kalemi
eyebrow pencil n. kaş kalemi
charcoal pencil n. karakalem
diamond pencil n. elmaslı kalem
mechanical pencil n. mekanik kalem
pencil drawing n. kara kalem çizim
pencil industry n. kurşun kalem endüstrisi
pencil sharpener n. kalem açacak
slate pencil n. levha kalemi
slate-pencil n. taş kalem
pencil sketch n. kurşunkalem kroki
pencil drawing n. kurşunkalem çizim
pencil lead n. kurşunkalem ucu
pencil case n. kalem kutu
mechanical pencil n. mekanik kurşun kalem
hand-held mechanical pencil n. elle tutularak kullanılan mekanik kurşun kalem
pencil sharpening n. kalem açma
grease pencil n. yağlı boya kalemi
pencil sharpener n. kurşun kalem açacağı
pastel pencil n. pastel kalem
pencil factory n. kalem fabrikası
eye pencil n. göz kalemi
lip pencil n. dudak kalemi
pencil holder n. kalemlik
plastic pencil holder n. plastik kalemlik
wooden pencil holder n. ahşap kalemlik
mechanical pencil n. uçlu kurşun kalem
propelling pencil n. uçlu kalem
mechanical pencil n. uçlu kalem
propelling pencil n. otomatik kalem
automatic pencil n. otomatik kalem
clicky pencil n. otomatik kalem
technical pencil n. otomatik kalem
clutch pencil n. otomatik kalem
drafting pencil n. uçlu kalem
technical pencil n. uçlu kalem
mechanical pencil n. otomatik kalem
drafting pencil n. otomatik kalem
automatic pencil n. uçlu kalem
clutch pencil n. uçlu kalem
clicky pencil n. uçlu kalem
styptic pencil n. kan taşı
styptic pencil n. kantaşı
propelling pencil (uk) n. basmalı kalem
mechanical pencil (us) n. basmalı kalem
coloured pencil n. renkli kalem
pencil skirt n. kalem etek
extra pencil n. fazla/yedek kalem
number 2 pencil n. standart kurşun kalem
zippered pencil pouch n. fermuarlı kalem çantası
copying pencil n. sabit kalem
copying pencil n. silinmez kalem
indelible pencil n. sabit kalem
indelible pencil n. kopya kalemi. silinmez kalem
camel's-hair pencil n. devetüyünden ya da benzer bir malzemeden yapılan fırça
blue pencil n. editörün silme işlemi yapmak için kullandığı bir araç
bow-pencil n. kalemli kavis kumpası
pencil eraser n. silgi
pencil crayon [canada] n. boyama kalemi
pencil eraser n. kalem silgisi
pencil lead n. grafit kalem ucu
pencil crayon [canada] n. renkli kalem
draw with a pencil v. kalemle yazmak
sharpen a pencil v. kalem yontmak
blue-pencil v. atmak
blue-pencil v. kaldırmak
blue-pencil v. sansürlemek
blue-pencil v. makaslamak
blue-pencil v. sansürden geçirmek
styptic pencil v. berberlerin kanamayı durdurmakta kullandığı çubuk
lose a pencil v. kalem kaybetmek
red-pencil v. sansürlemek
red-pencil v. kesmek
Phrasals
pencil in n. geçici olarak planlamak
pencil in n. tahmini bir randevu vermek
pencil in n. geçici olarak yazmak
pencil in n. kurşun kalemle yazmak
pencil in n. geçici olarak bir randevuya yazmak
pencil in n. kesin olmayan bir randevu zamanı belirlemek/vermek
pencil in n. şimdilik bir zaman belirlemek
pencil something in v. geçici yapmak/not almak
pencil someone or something in v. kalem ile yazmak
pencil out v. bir yatırımın beklenen getirilerini kabaca hesaplamak
pencil out v. öngörülen maliyetleri karşılayabilecek olmak
pencil out v. kalemle çizmek
pencil out v. kalemle çiziktirmek
pencil out v. kalemle çiziktirmek
pencil out v. bir şeyden/listeden silmek
pencil out v. bir listeden adını kaldırmak
pencil out v. kalemle yazmak
pencil out v. kalemle yazıvermek
Colloquial
pencil pusher n. masa başı çalışan kimse
blue pencil v. bir yazıyı sansürlemek
blue pencil v. sansür koymak
blue pencil v. sansürden geçirmek
give me the pencil expr. kalemi bana ver
pencil me in expr. iptal olabilir/değişebilir ama şimdilik beni yaz
pencil me in expr. geçici olarak beni yaz
pencil me in expr. şimdilik beni yaz
pencil me in expr. tam emin değilim ama beni not al
not the sharpest pencil in the box expr. aptal
not the sharpest pencil in the box expr. ahmak
Idioms
a pencil pusher n. yazman
pencil neck n. pısırık kimse
pencil neck n. korkak kimse
pencil neck n. zayıf kimse
pencil neck n. muhallebi çocuğu
pencil neck n. ezik kimse
pencil neck n. silik kimse
pencil neck n. süt çocuğu
pencil neck n. akademiye/entelektüel alanlara meyilli kimse
pencil neck n. akademiye/entelektüel alanlara yatkın kimse
pencil neck n. akademik hayatında başarılı kimse
pencil neck n. entelektüel kimse
a pencil pusher [us] n. sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse
a pencil pusher [us] n. sıkıcı yazı işlerine bakan kimse
a pencil pusher [us] n. sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse
lead in (one's) pencil n. cinsel gücünde artış
lead in (one's) pencil n. zinde olma
lead in (one's) pencil n. enerjik/aktif hale gelme
lead in (one's) pencil n. gücü/kuvveti yerine gelme
lead in (one's) pencil n. dinçleşme
pencil-pusher n. sıkıcı yazı işlerine bakan kimse
pencil-pusher n. yazman
pencil-pusher n. muhakeme yürütmeden rutin şekilde çalışan memur
pencil-pusher n. sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse
pencil-pusher n. katip
put lead in your pencil v. cinsel gücünü arttırmak
put lead in one's pencil v. cinsel gücünü arttırmak
have lead in one’s pencil v. zinde olmak
have lead in one’s pencil v. dinç olmak
have lead in one’s pencil v. enerjik olmak
have lead in one’s pencil v. aktif olmak
sharpen your pencil v. daha iyi fiyat vermek
sharpen your pencil v. fiyatı düşürmek
pencil whip v. belgeyi onaylayıp geçmek
pencil whip v. yapılmayan işleri yapılmış gibi gösteren bir belge düzenlemek
pencil whip v. belgeyi kontrol etmeden onaylamak
pencil whip v. asılsız belge düzenlemek
pencil whip v. sahte belgeyi onaylamak
pencil whip v. sahte belge düzenlemek
pencil-necked adj. akademik hayatında başarılı
pencil-necked adj. akademiye/entelektüel alanlara yatkın
pencil-necked adj. entelektüel
pencil-necked adj. zayıf
pencil-necked adj. pısırık
pencil-necked adj. silik
pencil-necked adj. akademiye/entelektüel alanlara meyilli
pencil-necked adj. ezik
pencil-necked adj. korkak
in pencil expr. (kurşun kalem ile) yazılı/yazılmış
not the sharpest pencil in the cup expr. alık
not the sharpest pencil in the cup expr. ahmak
not the sharpest pencil in the cup expr. beyinsiz
not the sharpest pencil in the cup expr. salak
Speaking
have you got a pencil expr. kalemin var mı
do you have a pencil near at hand? expr. oralarda kalem var mı?
give me the pencil expr. bana kalemi ver
whose pencil is this? expr. bu kalem kimin?
do you have an extra pencil? expr. fazla kaleminiz var mı?
do you have an extra pencil? expr. fazla kalemin var mı?
that pencil is mine expr. o kalem benim
I lost my pencil expr. kalemimi kaybettim
where is the pencil? expr. kalem nerede?
Trade/Economic
paper-and-pencil tests n. kağıt kalem sınavları
Technical
carpenter's pencil n. marangoz kalemi
blunt pencil n. kalın kalem
pencil beam n. kalem biçimli huzme
micro pencil n. mikro kalem
soldering pencil n. lehimleme kalemi
drawing pencil n. teknik resim kalemi
zinc pencil n. çinko kalem
pencil beam antenna n. kalem huzmeli anten
compass pencil n. pergel kalem
lead pencil n. kurşun kalem
lead pencil n. kurşunkalem
pencil beam n. dar huzme
pencil beam n. ince huzme
pencil beam n. kalem huzme
parallel pencil milling n. paralel kalem işleme
pencil of light n. ışık süzmesi
light pencil n. ışıklı kalem
pencil sharpening n. kalem sivriltme
pencil sharpener n. kalemtraş
pencil core n. kalem maça
pencil gates n. kalem yolluklar
wood cased pencil n. ahşap gövdeli kalem
pencil edging n. kenar pahlama
hair pencil n. kıl fırça
pencil hardness n. kalem sertliği
Computer
pencil and page n. kurşun kalem ve sayfa
pencil tool n. kalem aracı
Textile
pencil skirt n. boru etek
dressmaker’s pencil n. terzi kalemi
Construction
carpenter's pencil n. marangoz kalemi
diamond pencil n. elmaslı kalem
diamond pencil n. camcı elması
Woodworking
fine-lead pencil n. ince uçlu kurşun kalem
wood-cased pencil n. ahşap gövdeli kurşun kalem
clutch pencil n. kavramalı kurşun kalem
Automotive
grease pencil n. yağlı kalem
pencil nozzle injector n. kalem enjektör
pencil type coil n. kalem tip ateşleme bobini
pencil type injector n. kalem tip enjektör
pencil type glow plug n. kalem tip kızdırma bujisi
Medical
eye pencil n. göz kalemi
styptic pencil n. kan kalemi
pencil point spinal needle n. kalem uçlu spinal iğne
pencil-in-cup n. kalem kapağı görünümü
Optics
pencil test n. kurşun kalem testi
Gastronomy
slate pencil n. anason aromalı, çubuk şeklinde gri ve sert bir şekerleme
Math
pencil of circles n. daireler kalemi
pencil of planes n. düzlemler kalemi
pencil of lines n. doğrular kalemi
Geometry
axial pencil n. düzlem demeti
Physics
pencil of light n. ışık konisi
pencil of light n. ışık demeti
Botanic
pencil euphorbia n. kalem kaktüs
pencil tree n. kalem kaktüs
african pencil-cedar n. ardıçgiller familyasına ait bir ağaç
african pencil-cedar n. doğu afrika sedir ağacı
pencil cedar tree n. kurşun kalem ardıcı
pencil cedar tree n. kurşun kalem yapımında kullanılan bir ardıç türü
pencil cedar n. kurşun kalem yapımında kullanılan bir ardıç
pencil cedar n. kurşun kalem ardıcı odunu
pencil cedar n. doğu avustralya'ya özgü bir ağaç
pencil cedar n. kuzey amerika'ya özgü bir ardıç ağacı
pencil cedar n. sıcak bölgelerde görülen piramit biçimli bir ağaç
pencil cedar n. kurşun kalem ardıcı
pencil cedar n. doğu afrika'ya özgü sedir ağacı
pencil cedar n. demir ağacı
pencil flower (stylosanthes elatior) n. amerika'ya özgü bir baklagil türü
pencil flower n. stylosanthes cinsi bitki
pencil pine n. selvi ağacı
Tobacco
pencil paster n. tutkal kalemi
Literature
red-pencil v. gözden geçirerek değiştirmek
red-pencil v. gözden geçirerek düzeltmek
red-pencil v. kırmızı kalemle düzeltmek
red-pencil v. düzeltmek
red-pencil v. revize etmek
Painting
sable's hair pencil n. samur kılından yapılmış resim fırçası
Cinema
grease pencil n. yağlı kalem
chinagraph pencil n. yağlı kalem
Entomology
hair pencil n. bazı tırtılların vücudunda bulunan ince kıllar
Slang
a pencil pusher n. aşırı sıkıcı bir işte çalışan kimse
pencil whipped v. sahte belge düzenlemek
have lead in one’s pencil v. ereksiyon olmak
have lead in one’s pencil v. penisi kalkmak
have lead in one’s pencil v. sertleşmek
British Slang
put lead in one's pencil v. güç vermek
put lead in one's pencil v. kuvvet vermek