atmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

atmak

Bedeutungen von dem Begriff "atmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 173 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
atmak throw v.
Boys, stop throwing rocks at each other!
Çocuklar, birbirinize taş atmayı kesin!

More Sentences
atmak throw away v.
To look the other way is to throw away our own rights and our claim to call ourselves civilised.
Bunu görmezden gelmek, kendi haklarımızı ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir.

More Sentences
atmak cast v.
We sat on the beach, casting stones into the water.
Sahilde oturmuş, suya taş atıyorduk.

More Sentences
atmak toss v.
The children were tossing flowers towards the bride.
Çocuklar geline çiçekler atıyorlardı.

More Sentences
General
atmak pass v.
Turkey must stop passing the buck to the EU and trying to exert pressure.
Türkiye sorumluluğu AB'ye atmaktan ve baskı kurmaya çalışmaktan vazgeçmelidir.

More Sentences
atmak pelt v.
Some of the students also pelted stones at police.
Bazı öğrenciler de polise taş attı.

More Sentences
atmak fling v.
Sienna flung herself at her father's lap.
Sienna kendini babasının kucağına attı.

More Sentences
atmak lie v.
In particular, it would make sense to set up an investment agency that could lay the financial foundations for this.
Özellikle de bunun mali temellerini atabilecek bir yatırım ajansının kurulması mantıklı olacaktır.

More Sentences
atmak throw into v.
Mr. Li was thrown into the Huaiyang Detention Centre following his latest arrest.
Bay Li, son tutuklanmasının ardından Huaiyang Gözaltı Merkezine atıldı.

More Sentences
atmak beat v.
A donor should, in most cases, be brain-dead, but their heart must still be beating.
Bir donörün çoğu durumda beyin ölümü gerçekleşmiş olmalı, ancak kalbi hala atıyor olmalıdır.

More Sentences
atmak pitch v.
It doesn't matter who pitches, that team always loses.
Kimin attığı önemli değil, o takım hep kaybeder.

More Sentences
atmak chuck v.
Helen chucked her wedding ring onto the table angrily.
Helen, evlilik yüzüğünü öfkeyle masaya attı.

More Sentences
atmak hurl v.
If he had a chance, he would hurl himself at Ian.
Eğer bir şansı olsaydı, kendini Ian'a doğru hızla atardı.

More Sentences
atmak blow v.
Tom blew Mary a kiss.
Tom Mary'ye bir öpücük attı.

More Sentences
atmak cashier v.
He was cashiered from the army for stealing a rifle.
Tüfek çaldığı için ordudan atıldı.

More Sentences
atmak sling v.
Jimmy was slung into jail for stealing a purse.
Jimmy çanta çaldığı için hapse atıldı.

More Sentences
atmak send v.
I sent a message and we started talking.
Mesaj attım ve konuşmaya başladık.

More Sentences
atmak put v.
Knowing too much about the case can put you in danger.
Dava hakkında çok fazla şey bilmek sizi tehlikeye atabilir.

More Sentences
atmak put in v.
The things that I put in the trash can aren't useful anymore.
Çöpe attıklarım artık işe yaramayacak şeyler.

More Sentences
atmak drop v.
Over the next three days, more than 3,900 tons of high-explosive bombs and incendiary devices are dropped on the city.
Önümüzdeki üç gün içinde şehre 3.900 tondan fazla yüksek patlayıcı bomba ve yangın çıkarıcı cihaz atıldı.

More Sentences
atmak expel v.
The gas was expelled out of the container.
Gaz konteynerden dışarı atıldı.

More Sentences
atmak throw v.
He would kill them en masse and throw them into the sea.
Onları topluca öldürüp denize atacaktı.

More Sentences
atmak dump v.
Kristen always dumps her purse and jacket on the floor.
Kristen her zaman çantasını ve ceketini yere atıyor.

More Sentences
atmak discard v.
Saving in Photoshop 2.0 format flattens your image and discards layer information.
Photoshop 2.0 formatında kaydetmek görüntünüzü düzleştirir ve katman bilgilerini atar.

More Sentences
atmak throw off v.
The forces of the slave multiplied, and he threw off his chains.
Kölenin güçleri çoğaldı ve zincirlerini attı.

More Sentences
atmak pick v.
Let's pick up a chick.
Arabaya bir piliç atalım.

More Sentences
Phrasals
atmak cast out v.
At night, your body repairs itself and casts out toxins in the body.
Geceleri vücudunuz kendini onarır ve vücuttaki toksinleri dışarı atar.

More Sentences
atmak push out v.
Steve Jobs got pushed out of his own company.
Steve Jobs kendi şirketinden atıldı.

More Sentences
atmak dispose of v.
If problems persist, dispose of the plant to prevent the fungus from spreading throughout your garden.
Sorun devam ederse, mantarın bahçenize yayılmasını önlemek için bitkiyi atın.

More Sentences
Colloquial
atmak chuck v.
I do not doubt that the Council will chuck this proposal in the dustbin as well.
Konseyin bu öneriyi de tarihin tozlu raflarına atacağından hiç şüphem yok.

More Sentences
atmak let off v.
Tom needs to let off some steam.
Tom'un biraz stres atmaya ihtiyacı var.

More Sentences
atmak flung v.
The girl flung her arms around him.
Kız kollarını onun omzuna attı.

More Sentences
Computer
atmak discard v.
Five cards are dealt to the player, and the player is given the opportunity to hold or discard any of the cards.
Oyuncuya beş kart dağıtılır ve oyuncuya kartlardan herhangi birini tutma veya atma fırsatı verilir.

More Sentences
Informatics
atmak discard v.
They discarded unnecessary things.
Gereksiz şeyleri bir kenara attılar.

More Sentences
Aeronautic
atmak purge v.
The dictator purged them of their homeland.
Diktatör onları anavatanlarından atmıştı.

More Sentences
Medical
atmak excrete v.
Some animals can't excrete sweat through their skin.
Bazı hayvanlar deri yoluyla ter atamazlar.

More Sentences
atmak discard v.
I'll discard my old jacket.
Eski ceketimi atacağım.

More Sentences
Military
atmak fling v.
Mrs. Taylor is flinging bread crumbs to birds.
Bayan Taylor kuşlara ekmek kırıntıları atıyor.

More Sentences
Slang
atmak turf v.
Hundreds were turfed out of their homes during the conflict.
Çatışma sırasında yüzlerce kişi evlerinden atıldı.

More Sentences
General
atmak chuck out v.
atmak fire v.
atmak project v.
atmak fuse v.
atmak pulsate v.
atmak order off v.
atmak discharge v.
atmak catapult v.
atmak shoot out v.
atmak fetch v.
atmak sack v.
atmak doff v.
atmak dash v.
atmak make up v.
atmak exsect v.
atmak heave v.
atmak scutch v.
atmak loose v.
atmak excise v.
atmak dismiss v.
atmak cast away v.
atmak precipitate v.
atmak emit v.
atmak boast v.
atmak uncork v.
atmak crow v.
atmak elbow out v.
atmak draw the longbow v.
atmak let fly v.
atmak dispose v.
atmak chuck away v.
atmak cast off v.
atmak give a kick v.
atmak loose off v.
atmak eliminate v.
atmak ejaculate v.
atmak fuze v.
atmak junk v.
atmak tell a fib v.
atmak void v.
atmak dart v.
atmak swagger v.
atmak tell lies v.
atmak pulse v.
atmak fling out v.
atmak rodomontade v.
atmak fling away v.
atmak invent v.
atmak deliver v.
atmak scrap v.
atmak insert v.
atmak inflict v.
atmak shy v.
atmak reject v.
atmak exclude v.
atmak impute v.
atmak elbow somebody out v.
atmak eject v.
atmak blue-pencil v.
atmak leave out v.
atmak fling something away v.
atmak poss v.
atmak abstrude v.
atmak adject v.
atmak thraw [dialect] v.
atmak jaculate v.
atmak jowl [obsolete] v.
atmak biff [australia] v.
atmak wing v.
atmak hen [dialect] v.
atmak huck v.
atmak yend v.
atmak buzz [dialect] [uk] v.
atmak dab [dialect] v.
atmak depeach v.
atmak ding [dialect] v.
atmak round file v.
atmak chunk [dialect] v.
atmak conject [obsolete] v.
atmak deturb [obsolete] v.
atmak devest [obsolete] v.
atmak disposition v.
atmak peck [dialect] v.
atmak cook [obsolete] v.
atmak shag v.
atmak shuck v.
atmak side [dialect] v.
atmak spang v.
Phrasals
atmak chuck out v.
atmak chuck out of v.
atmak cast aside v.
atmak pitch something out v.
atmak throw something away v.
atmak cast by v.
atmak hurl around v.
atmak drop out v.
atmak drop out v.
atmak subtract from (something) v.
atmak toss out v.
atmak deal out v.
atmak deal out of v.
atmak dump out v.
atmak fire out v.
atmak pitch over v.
Colloquial
atmak deep six v.
atmak glop v.
atmak kick off v.
atmak pitch it v.
Idioms
atmak flash at v.
atmak let fly with v.
atmak be whistling in the wind v.
atmak talk out of the back of (one's) head v.
atmak inflate a cow v.
Trade/Economic
atmak launch v.
Law
atmak dispose v.
Technical
atmak scutch v.
atmak precipitate out v.
Aeronautic
atmak pop out v.
atmak jerk v.
atmak remove v.
Marine Biology
atmak shoot v.
Military
atmak deliver v.
Baseball
atmak twirl v.
Latin
atmak jactus v.
Slang
atmak dump it v.
atmak shitcan v.
atmak shoot v.
atmak piff adj.
British Slang
atmak bin off v.
atmak bin v.
atmak bung v.
atmak cob v.
atmak hoy v.
atmak lob v.

Bedeutungen, die der Begriff "atmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tekme atmak kick v.
Miley wanted to kick him in the stomach.
Miley onun karnına tekme atmak istedi.

More Sentences
kazık atmak rip off v.
It means that Percy was planning on ripping off the Russians this whole time.
Bu da demektir ki Percy bunca zamandır Ruslara kazık atmayı planlıyormuş.

More Sentences
tehlikeye atmak endanger v.
The captain didn't want to endanger his men's lives.
Kaptan, adamlarının hayatını tehlikeye atmak istemiyordu.

More Sentences
göz atmak glance v.
Glancing through a scientific report on the status of fish stocks makes for very depressing reading these days.
Balık stoklarının durumuna ilişkin bilimsel bir rapora göz atmak bugünlerde çok iç karartıcı bir okuma haline geliyor.

More Sentences
hapse atmak imprison v.
You can be imprisoned for your debts.
Borçların yüzünden hapse atılabilirsin.

More Sentences
çığlık atmak scream v.
Frida screamed with joy upon hearing the news.
Frida haberi duyunca sevinçten çığlık attı.

More Sentences
çığlık atmak shriek v.
The man suddenly shrieked with anger.
Adam aniden öfkeyle çığlık attı.

More Sentences
imza atmak sign v.
As far as I am concerned, signing before doing this would be a crime against Europe.
Bana kalırsa, bunu yapmadan önce imza atmak Avrupa'ya karşı işlenmiş bir suç olacaktır.

More Sentences
dayak atmak beat v.
Tom beat his children.
Tom çocuklarına dayak attı.

More Sentences
demir atmak anchor v.
The boat anchored near the shore.
Tekne, kıyıya yakın demir attı.

More Sentences
çimdik atmak nip v.
atmak (çıkarmak gibi) discard v.
fiske atmak flip v.
General
yay (ok atmak için) bow n.
Native Americans fought with bow and arrow.
Amerikan yerlileri ok ve yayla savaşırdı.

More Sentences
sapan (taş atmak için) sling n.
The sling is an ancient weapon known to Neolithic peoples around the Mediterranean.
Sapan, Akdeniz çevresindeki Neolitik halklar tarafından bilinen eski bir silahtır.

More Sentences
şaplak atmak slap n.
Jimmy slapped John across the face.
Jimmy, John'un suratına bir şaplak attı.

More Sentences
küt küt atmak (kalp) pound v.
Emma stepped onto the glass balcony, her heart pounding with fear.
Emma cam balkona çıktı, kalbi korkuyla küt küt atıyordu.

More Sentences
atmak (kurşun/ok/top) shoot v.
She shot a warm smile at the old lady.
Yaşlı kadına sıcak bir gülümseme attı.

More Sentences
göz atmak look through v.
Take a look through the BA Modern Languages programs below to learn more about the opportunities waiting for you!
Sizi bekleyen fırsatlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki BA Modern Diller programlarına göz atın!

More Sentences
tehlikeye atmak risk v.
Our diplomats risked their lives to save European Jews from the Nazis.
Diplomatlarımız Avrupalı Yahudileri Nazilerden kurtarmak için hayatlarını tehlikeye attılar.

More Sentences
tehlikeye atmak imperil v.
Violence and military attacks will imperil peace.
Şiddet olayları ve askeri saldırılar barışı tehlikeye atacaktır.

More Sentences
gol atmak kick a goal v.
The forward kicked a goal.
Forvet, bir gol attı.

More Sentences
çığlık atmak cry out v.
I heard somebody cry out.
Birinin çığlık attığını duydum.

More Sentences
göz atmak scan v.
I scanned the land but couldn't see the cow.
Araziye göz attım ama ineği göremedim.

More Sentences
servis atmak serve v.
It’s your turn to serve.
Servis atma sırası sende.

More Sentences
adım atmak take a step v.
Basically, we are on the point of taking a step comparable to the situation in 1989/1990 for the whole of Europe.
Temel olarak tüm Avrupa için 1989/1990'daki durumla karşılaştırılabilir bir adım atma noktasındayız.

More Sentences
takla atmak turn a somersault v.
Tom turned a somersault.
Tom bir takla attı.

More Sentences
yere çöp atmak litter v.
People who litter make me furious!
Yere çöp atan insanlar beni çileden çıkarıyor!

More Sentences
ortaya (bir soru) atmak pose v.
Mr Pirker poses some complex questions, but the answers are inadequate and even dangerous.
Bay Pirker bazı karmaşık sorular ortaya atıyor, ancak cevaplar yetersiz ve hatta tehlikeli.

More Sentences
takla atmak tumble v.
The clown started to tumble on the stage.
Palyaço sahnede takla atmaya başladı.

More Sentences
göz atmak glance over v.
He glanced over the newspaper before turning in.
Yatmadan önce gazeteye göz attı.

More Sentences
dışarı atmak run out v.
The farmer's wife threw moldy bread out of kitchen window and the hungry farm cat ran out of the barn to eat it.
Çiftçinin karısı küflenmiş ekmeği mutfak penceresinden dışarı attı ve aç çiftlik kedisi onu yemek için ahırdan dışarı koştu.

More Sentences
çığlık atmak screech v.
The owl gave a loud screech.
Baykuş yüksek sesle çığlık attı.

More Sentences
nutuk atmak harangue v.
The politician would often harangue his opponents.
Politikacı sık sık rakiplerine nutuk atardı.

More Sentences
göz atmak review v.
Students should review their notes before an exam.
Öğrenciler sınavdan önce notlarına göz atmalıdır.

More Sentences
hızlı atmak hammer v.
My heart was just hammering as I escaped from the attackers.
Saldırganlardan kaçarken kalbim öyle hızlı atıyordu ki.

More Sentences
ortaya atmak raise v.
It does not raise any questions concerning the incineration of animal-based meals.
Hayvansal gıdaların yakılmasıyla ilgili herhangi bir soru ortaya atmamaktadır.

More Sentences
sevinç çığlığı atmak crow v.
The baby crowed when she saw her mother.
Bebek annesini görünce sevinç çığlığı attı.

More Sentences
küt küt atmak thump v.
My heart was thumping when I was on the stage.
Sahneye çıktığımda kalbim küt küt atıyordu.

More Sentences
ağ atmak cast a net v.
As Jesus passed along the Sea of Galilee, he saw Simon and his brother Andrew casting a net into the lake.
İsa Celile Denizi'nden geçerken Simun ve kardeşi Andreas'ın göle ağ attıklarını gördü.

More Sentences
çığlık atmak shriek v.
She shrieked.
Çığlık attı.

More Sentences
kahkaha atmak laugh v.
I hadn't laughed like that in a very long time.
Çok uzun zamandır öyle kahkaha atmamıştım.

More Sentences
atmak (bir yerden) throw out v.
But in this area, we must not throw out the baby with the bathwater either.
Ancak bu alanda da bebeği banyo suyuyla birlikte atmamalıyız.

More Sentences
çöpe atmak junk v.
I junked my old computer and bought a new one.
Eski bilgisayarımı çöpe atıp yeni bir tane aldım.

More Sentences
geri adım atmak retreat v.
We are willing to consider possible adjustments but remain resolutely opposed to undermining and retreat.
Olası düzenlemeleri değerlendirmeye hazırız ancak baltalamaya ve geri adım atmaya kararlılıkla karşıyız.

More Sentences
işten atmak sack v.
It should also be much easier to sack inefficient and incompetent employees.
Verimsiz ve beceriksiz çalışanları işten çıkarmak da çok daha kolay olmalıdır.

More Sentences
riske atmak put at risk v.
So carelessness within the Commission in the spending of money is not likely to put at risk vast quantities of money.
Dolayısıyla Komisyon bünyesinde para harcamalarında dikkatsiz davranılması büyük miktarlarda parayı riske atmayacaktır.

More Sentences
bomba atmak drop a bomb v.
The soldiers claim my brother dropped a bomb.
Askerler kardeşimin bomba attığını iddia ediyor.

More Sentences
slogan atmak shout slogans v.
The protesters shouted slogans against the government.
Protestocular hükümet aleyhine sloganlar attı.

More Sentences
atmak (ateşe odun) stoke v.
I would stoke the stove, but there wasn't any wood.
Ocağa odun atardım da, hiç odun yoktu ki.

More Sentences
şaplak atmak spank v.
I disagree with punishing kids with spanking.
Çocukları şaplak atarak cezalandırmaya katılmıyorum.

More Sentences
taş atmak throw stone at v.
We can throw stones at the police.
Polise taş atabiliriz.

More Sentences
çığlık atmak cry v.
Your baby will cry, laugh and scream.
Bebeğiniz ağlayacak, gülecek ve çığlık atacak.

More Sentences
yazı tura atmak flip the coin v.
Tom flipped the coin.
Tom yazı tura attı.

More Sentences
riske atmak risk v.
You are risking your money by investing in cryptocurrencies.
Kripto para birimine yatırım yaparak paranı riske atıyorsun.

More Sentences
yabana atmak underestimate v.
Don't underestimate my skills - I am very capable of managing a team.
Yeteneklerimi yabana atmayın; takım yönetmede çok becerikliyimdir.

More Sentences
iftira atmak slander v.
These men had all been accused of slandering the president during the electoral campaign last year.
Bu kişilerin hepsi geçen yılki seçim kampanyası sırasında cumhurbaşkanına iftira atmakla suçlanmıştı.

More Sentences
hapse atmak jail v.
The man was jailed for murder.
Adam cinayetten hapse atıldı.

More Sentences
taş atmak throw rock at v.
Did Tom really throw rocks at you?
Tom gerçekten sana taş attı mı?

More Sentences
takla atmak do a somersault v.
Tom did a somersault.
Tom takla attı.

More Sentences
hava atmak put on airs v.
When I first met him, I thought he was putting on airs.
Onunla ilk tanıştığımda, hava attığını düşünmüştüm.

More Sentences
yazı tura atmak flip a coin v.
Let's flip a coin.
Haydi yazı tura atalım.

More Sentences
can atmak aspire v.
Everyone aspires to have a better life.
Herkes daha iyi bir hayata sahip olmak için can atıyor.

More Sentences
adım atmak step v.
In responding to these problems, I am taking a number of steps.
Bu sorunlara yanıt vermek üzere bir dizi adım atıyorum.

More Sentences
çifte atmak kick v.
I hope this horse doesn't kick.
Bu atın çifte atmayacağını umuyorum.

More Sentences
dirsek atmak elbow v.
She elbowed her way through the crowd.
Kalabalığın arasından dirsek atarak geçti.

More Sentences
beti benzi atmak pale v.
Clark paled with shock.
Clark'ın şaşkınlıktan beti benzi atmıştı.

More Sentences
göz atmak glance at v.
Take a quick glance at the world around you today.
Bugün etrafınızdaki dünyaya hızlıca bir göz atın.

More Sentences
aşık atmak compete with v.
I can't compete with you.
Seninle aşık atamam.

More Sentences
can atmak be willing to v.
I'd be willing to give it a try.
Bunu denemek için can atıyorum.

More Sentences
imza atmak sign v.
Despite that, and while hypocritically defending themselves, the European authorities are persisting and signing.
Buna rağmen ve ikiyüzlü bir şekilde kendilerini savunurken, Avrupalı yetkililer ısrarla imza atmaya devam ediyor.

More Sentences
yazı tura atmak toss a coin v.
Let's toss a coin.
Yazı tura atalım.

More Sentences
kahkaha atmak burst into laughter v.
All the students burst into laughter.
Bütün öğrenciler kahkahalar attı.

More Sentences
çığlık atmak yell v.
I could hear Tom yelling for help.
Tom'un yardım çığlıkları attığını duyabiliyordum.

More Sentences
atın biniciyi üzerinden atmak için hareket etmesi estrapade n.
meyve veya sebzenin iki ucundaki sert kısımlarını kesip atmak (yeşil fasulye vs) top and tail n.
mızrak veya dart atmak için kullanılan alet throwing-board n.
mızrak veya dart atmak için kullanılan alet throwing-stick n.
bir tür kumar oyununda madeni paraları havaya atmak için kullanılan küçük bir tahta kip [australia] n.
avustralya aborjinleri'nin mızrak veya dart atmak için kullandığı çentikli sopa womera n.
zar atmak için kullanılan küçük kap dice cup n.
kör atmak (oyun) flash n.
içindekileri dışarı atmak için karın kaslarını germe push n.
parasını sokağa atmak throw one's money away v.
atmak (bir el silah) fire v.
dayak atmak cudgel v.
yumruk atmak smash v.
kendini riske atmak take chances v.
dayak atmak baste v.
göz atmak glean v.
bir yerden çıkarken deftere imza atmak sign out v.
topu atmak fold v.
kazık atmak overcharge v.
suçu başkasının üzerine atmak lay the blame on v.
birinin kıçına şaplak atmak give someone a spanking v.
göz atmak have a dekko v.
işten atmak discharge v.
yüksekten atmak brag v.
birinin incik kemiğine tekme atmak hack v.
dayak atmak lay into v.
söküp atmak extirpate v.
top atmak (işyeri) crash v.
kazık atmak deceive v.
yüksekten atmak boast v.
kendini tehlikeye atmak run risks v.
parmak atmak goose somebody v.
hava atmak make a show of v.
dayak atmak (çocuğa) paddle v.
kazık atmak humbug v.
göz atmak dip v.
parayı sokağa atmak throw good money after bad v.
topu atmak go bust v.
cirit atmak swarm v.
riske atmak set v.
kıça şaplak atmak paddle v.
sapanla atmak sling v.
karşılıklı olarak birer el silah atmak exchange shots v.
ilmik atmak make a loop v.
şafak atmak dawn on somebody v.
erken tarih atmak predate v.
ok atmak shoot arrows v.
bir şeyi kazanmak için biriyle yazı tura atmak toss someone for something v.
yumruk atmak fist v.
hapse atmak clap on v.
ayak atmak go for the first time v.
yalan atmak lie v.
yüksekten atmak rant v.
fırça atmak berate v.
silkerek atmak jerk v.
süpürüp atmak sweep off v.
tekme atmak spurn v.
iftira atmak calumniate v.
tehlikeye atmak set v.
çığlık atmak skirl v.
tepesi atmak lose one's temper v.
üzerine atmak lay something at one's door v.
taş atmak dig (at someone) v.
top atmak go bust v.
işten atmak disemploy v.
şamar atmak cuff v.
takla atmak somersault v.
yüksekten atmak roister v.
denize atmak (gemiden vb) throw overboard v.
üzerine atmak arrogate v.
hava atmak swagger v.
kıtır atmak lie v.
acı ve ince bir çığlık atmak screech v.
palavra atmak shoot the bull v.
cebine atmak pocket v.
arka plana atmak throw background out of focus v.
madik atmak cheat v.
üç buçuk atmak get scared out of one's wits v.
yanlamasına takla atmak turn a cartwheel v.
aşık atmak vie with v.
güm güm atmak thumps violently v.
taş atmak quip v.
bir el silah atmak fire a shot v.
dayak atmak trounce v.
ter dökerek bir şeyi vücudundan atmak sweat something out v.
madik atmak chisel somebody v.
acısını içine atmak throw into v.
dayak atmak chastise v.
söküp atmak (iplikle dikilmiş bir şeyi) rip something off v.
yükseğe atmak sky v.
tepesi atmak fly off the handle v.
çamur atmak calumniate v.
ilk adımı atmak scratch the surface v.
tehlikeye atmak peril v.
içine atmak store up v.
zar atmak dice v.
hallaç makinesi ile atmak willow v.
el atmak have a bash at something v.
tokat atmak sock v.
üzerinden atmak slough v.
fırça atmak chew out v.
altına imza atmak put one's signature under something v.
ilk adımı atmak put a stake in the ground v.
fark atmak slam v.
laf atmak round on v.
çıkarıp atmak cast off v.
kestirip atmak dogmatize v.
elini cebine atmak dip v.
sorumluluğu başkasının üzerine atmak pass the buck v.
çamur atmak (önemli birine) muckrake v.
sopa atmak chastise v.
dayak atmak give a thrashing v.
kesip atmak lop v.
hava atmak splurge v.
tekme atmak toe v.
tekme atmak boot v.
kesip atmak defalk v.
göz atmak flash a glance v.
tehlikeye atmak venture v.
madik atmak chisel somebody out of something v.
nişanı atmak break off an engagement v.
göbek atmak dance the belly dance v.
rengi atmak blanch v.
adım atmak pace v.
işten atmak give the sack v.
riske atmak venture v.
acısını içine atmak gulp down v.
hapse atmak gaol v.
tırpan atmak weed out v.
dayak atmak curry v.
bir şeyi çöpe atmak toss something out v.
demir atmak harbor v.
hava atmak cut a dash v.
acısını içine atmak endure in silence v.
tekstilde düğüm atmak teazel v.
aşık atmak match v.
perende atmak do a somersault v.
riske atmak stake v.
bir yere girerken deftere imza atmak sign in v.
dayak atmak lambaste v.
dışarı atmak eject v.
can atmak yearn v.
hızlı atmak (kalp) palpitate v.
topa vurup gol atmak kick a goal v.
üstüne atmak lay the blame on v.
riske atmak compromise v.
dayak atmak larrup v.
top atmak crash v.
çöpe atmak cast away v.
çöpe atmak chuck out v.
fiske atmak flip v.
mızrak gibi atmak launch v.
takla atmak tumble down over v.
yere atmak (güreşçi/at) throw v.
dayak atmak clobber v.
çığlık atmak shriek out v.
nara atmak let out a yell v.
ateşe atmak throw into the fire v.
boyası atmak fade v.
atmak (giysiyi omzuna) sling v.
çamur atmak throw mud v.
sırtından atmak (at) toss v.
laf atmak make a comment v.
kalbi atmak heart beat v.
ile aşık atmak keep up with v.
fırça atmak come down on v.
tokat atmak cuff v.
içine atmak gulp v.
meteliğe kurşun atmak be stony broke v.
kapak atmak (üniversite vb) enter v.
tek atmak jerk off v.
kazık atmak cheat v.
yumruk atmak hit out v.
nabzı atmak pulsate v.
başından atmak throw off v.
mancınıkla atmak catapult v.
taş atmak pelt v.
hapse atmak put in prison v.
kesip atmak extirpate v.
ortaya atmak propound v.
başından atmak get rid of v.
yanlış adım atmak put a foot wrong v.
atmak (ateşe odun) stoke with v.
göz atmak glimpse v.
fırça atmak rate v.
başından atmak put someone off v.
taş atmak snipe v.
ayağını atmak set foot in v.
tepesi atmak blow one's top v.
işten atmak kick out v.
riske atmak adventure v.
yüksekten atmak precipitate v.
perende atmak turn a somersault v.
kötek atmak give a thrashing v.
çamur atmak asperse v.
kaldırıp atmak abandon v.
benzi atmak grow pale v.
içine atmak bottle up v.
manşet atmak caption v.
rengi atmak pale v.
taş atmak have a dig at somebody v.
dayak atmak pelt v.
can atmak long for v.
demir atmak cast anchor v.
can atmak die v.
süpürüp atmak sweep away v.
kalbi küt küt atmak one's heart skips a beat v.
birine dayak atmak tan someone's hide v.
suçu üstüne atmak place the blame upon v.
öne doğru adım atmak step forward v.
kesip atmak settle once and for all v.
göbek atmak jump for joy v.
geçmiş tarih atmak (faturaya vb) antedate v.
tehlikeye atmak pawn v.
hava atmak put on dog v.
zar atmak throw dice v.
tek atmak wank v.
postaya atmak post v.
yabana atmak sneeze at v.
potaya atmak hoop v.
suçu birinin üstüne atmak shift the blame onto v.
içine atmak gulp down v.
hapse atmak pull in v.
parayı denize atmak waste money v.
havlu atmak throw up the sponge v.
göz atmak dip into v.
ile aşık atmak rival v.
temel atmak lay a foundation v.
palavra atmak romance v.
pençe atmak paw v.
üniversiteden atmak send somebody down v.
sokağa atmak throw in the street v.
roket atmak launch a rocket v.
sopa atmak give somebody a hiding v.
parasını sokağa atmak throw good money after bad v.
can atmak crave v.
can atmak be dying for v.
yanlamasına taklalar atmak turn a cartwheel v.
kıçına şaplak atmak spank v.
köprüleri atmak burn one's boats v.
suç atmak calumniate v.
atmak (imza) affix v.
oyundan atmak send somebody off v.
göz atmak shoot a glance v.
ilk adımı atmak take the initiative v.
büyük bir güçle atmak/fırlatmak heave v.
dışarı atmak shoot out v.
cirit atmak teem v.
fırça atmak roast v.
birinin üstüne atmak tag someone with v.
tehlikeye atmak hazard v.
sayfalarını çevirip göz atmak page through v.
denize atmak (tehlike anında gemiyi hafifletmek için yükü) jettison v.
sigorta atmak (elektrik) blow v.
kuvvetle atmak hurtle v.
kurusıkı atmak bluff v.
çamur atmak frame v.
bir göz atmak take a look at v.
ortaya atmak bring something up v.
üstünden atmak put off v.
benzi atmak blench v.
hava atmak show off v.
tokat atmak box somebody's ears v.
doğru adımlar atmak take the right steps v.
mektup atmak post a letter v.
olta atmak cast a fly v.
çamur atmak sling mud at v.
çamur atmak slander v.
köprüleri atmak burn one's bridges v.
göz atmak dig v.
fiske atmak flick v.
yumruk atmak biff v.
ayak ayak üstüne atmak cross legs v.
çığlık atmak hoop v.
kahkaha atmak raise a laugh v.
demir atmak put over v.
kahkaha atmak cachinnate v.
fırça atmak sail into v.
tur atmak take a stroll v.
bacak bacak üstüne atmak cross one's legs v.
silah atmak shoot v.
tek atmak knock back a drink v.
taş atmak allude to v.
el atmak lay hands on v.
sırtından atmak unseat v.
düzensizce atmak clutter v.
kazık atmak pull a fast one on somebody v.
kar topu atmak snowball v.
sağa sola atmak bandy v.
maskesini atmak throw off one's mask v.
kabahati birinin üstüne atmak shift the blame v.
içine atmak repress v.
çalım atmak beat v.
şerefini tehlikeye atmak compromise v.
tüfek atmak fire a rifle v.
dayak atmak lick v.
çelme atmak trip up v.
hapse atmak send up v.
acısını içine atmak gulp v.
iftira atmak cast aspersions v.
başından atmak dispose of v.
hapse atmak shop v.
suçu birinin üstüne atmak fasten the blame on someone v.
kulaç atmak strike out v.
(futbol) tekme atmak boot v.
yumruk atmak box v.
kapağı atmak make for v.
yalan atmak tell a lie v.
atmak (düğüm) tie v.
rengi atmak turn pale v.
yerinden atmak dislodge v.
kafa atmak butt v.
suçu üstüne atmak put the blame on v.
kötek atmak give somebody a beating v.
riske atmak put on the line v.
can atmak be desirous of v.
dışarı atmak put out v.
dayak atmak flog v.
kapağı atmak take refuge in v.
paraf atmak initial a document v.
kapak atmak escape to v.
temelini atmak found v.
parmak atmak goose v.
ergenliğe adım atmak enter puberty v.
tokat atmak buffet v.
şamar atmak smack v.
kendini ateşe atmak knowingly undertake a risky business v.
imza atmak append the signature v.
sürmek (bir yerden atmak) banish v.
demir atmak moor v.
göz atmak take a look at v.
çıkarıp atmak fling off v.
üst üste atmak cross v.
kendini tehlikeye atmak pawn v.
rengi atmak fade away v.
hallaç pamuğu gibi atmak scatter about v.
dikiş atmak suture v.
kazık atmak pull a fast one v.
iftira atmak cast aspersions on v.
çenesi atmak die v.
demir atmak harbour v.
temiz bir dayak atmak give a good thrashing v.
ilk adımı atmak take the first step v.
parayı sokağa atmak throw (one's) money around v.
bir işe el atmak turn a hand to v.
ayağını atmak enter v.
evden atmak unhouse v.
kahkaha atmak guffaw v.
oybirliği ile atmak pip v.
bir tarafa atmak slough off v.
göz atmak flick through v.
çamur atmak malign v.
olta atmak whip v.
havaya atmak send up v.
iki tek atmak have a drink v.
basket atmak shoot a basket v.
tekme atmak give a kick v.
göz atmak go through v.
çamur atmak throw mud at somebody v.
boy atmak grow tall v.
çığlık atmak exclaim v.
kendini tehlikeye atmak take risks v.
göbek atmak be very pleased v.
kafasından atmak banish v.
kesip atmak exsect v.
pençe atmak claw v.
silkip atmak shake off v.
nabız gibi atmak throb v.
göz atmak run an eye over v.
tokat atmak slap in the face v.
bir şeye el atmak lay hands on something v.
dayak atmak whip v.
can atmak pant for v.
mektup atmak mail a letter v.
çağrı atmak ring v.
riske atmak jeopard v.
eski bir tarih atmak backdate v.
kapağı atmak make one's getaway v.
giysiyi omuzuna atmak sling v.
dayak atmak drub v.
imzasını atmak sign one's name v.
aşık atmak compete v.
volta atmak pace v.
havaya atmak lob v.
tavla atmak play backgammon v.
yüksekten atmak hold forth v.
göz atmak look at v.
yüksekten atmak hector v.
meydana atmak suggest v.
bomba atmak bomb v.
üstünden atmak not to take over the duty v.
kafadan atmak spin v.
meydana atmak put forward v.
fırça atmak lam into v.
atmak (yavaşça/rastgele) toss v.
hızla atmak pant v.
ortaya atmak (bir fikri) bandy about v.
üstünden atmak throw off v.
taş atmak jibe v.
işten atmak boot out v.
sopa atmak cudgel v.
atmak (kalp) beat v.
yaka paça dışarı atmak chuck somebody out v.
yaka paça dışarı atmak chuck somebody out of something v.
kapak atmak make one's getaway v.
nutuk atmak hold forth v.
hendeğe atmak ditch v.
kağıt atmak discard v.
taş atmak jeer v.
taş atmak allude v.
rengi atmak decolorize v.
nara atmak yell v.
uçakla takla atmak loop the loop v.
göz atmak check up on v.
yan kulaç atmak sidestroke v.
çamur atmak throw mud at v.
sapanla (taş) atmak sling v.
çamur atmak denigrate v.
törenle temel atmak break ground v.
suçu birinin üstüne atmak blame v.
suçu üzerine atmak lay something at somebody's door v.
şaplak atmak give a smack v.
başından atmak throw overboard v.
çamur atmak bespatter v.
hava atmak put on side v.
dayak atmak bash up v.