cry - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

cry

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "cry" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 46 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
cry n. ağlama
cry n. haykırış
cry n. feryat
cry n. haykırma
cry v. haykırmak
cry v. ağlamak
General
cry n. slogan
cry n. avaz
cry n. seslenme
cry n. ses
cry n. nara
cry n. yalvarma
cry n. haykırı
cry n. ses (hayvana ait)
cry n. nida
cry n. bağırış
cry n. bağırma
cry n. çığlık
cry n. seyyar satıcı bağırışı
cry n. dedikodu
cry n. söylenti
cry n. genel görüş
cry n. genel inanış
cry n. ortak kanı
cry n. savaş narası
cry n. savaş çığlığı
cry v. ağlamak
cry v. bağırmak (hayvan)
cry v. seslenmek
cry v. çığlık atmak
cry v. bağırmak
cry v. ilan etmek
cry v. açık artırmayla satmak
cry v. acil çözüme ihtiyaç duymak
cry v. ivedilikle gerektirmek
cry v. (durum) haykırmak
cry v. yalvarmak
cry v. yakarmak
cry v. ısrar etmek
cry v. çok istemek
Zoology
cry n. (av köpeği) havlayıp uyuma
cry n. av köpeği sürüsü
cry n. tazı sürüsü
cry v. (av köpeği) kovalarken havlamak
cry v. (av köpeği) avlanırken havlamak
cry v. (av köpeği) avda kokuyu alınca ulumak

Bedeutungen, die der Begriff "cry" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
cry wolf n. yersiz telaş
battle cry n. savaş narası
cry wolf n. yalandan yardım isteme
war cry n. savaş narası
rallying cry n. şiar
battle cry n. bir kampanyada kullanılan slogan
hue and cry n. bağrış çağrış
cry baby n. çocuk gibi ağlayan kimse
loud cry n. nara
hue and cry n. bağrışma
rallying cry n. düstur
war cry n. bir kampanyada kullanılan slogan
hue and cry n. kuru gürültü
battle-cry n. slogan
cry-baby n. sulu gözlü kimse
battle cry n. savaş çığlığı
shoulder to cry on n. ağlanacak omuz
shoulder to cry on n. dert ortağı
baby cry n. bebek ağlaması
battle cry n. slogan
cry-baby n. sulugözlü
cry-baby n. mızmız
cry of victory n. zafer çığlığı
help cry n. yardım çığlığı
baby cry n. bebek ağlaması
ralling cry n. göstericileri yüreklendirmek için atılan slogan
ralling cry n. bir kampanyada kullanılan slogan
rallying cry n. savaş narası
hue and cry n. halkın protesto gibi amaçlarla yaptığı gürültü
hue and cry n. etraftakileri yüksek seslerle uyararak suçlu kovalama
hoarse cry n. boğuk çığlık
parrot-cry n. anlamadan mekanik olarak ileri sürülen sav
parrot-cry n. anlamadan mekanik olarak yapılan şikayet
parrot-cry n. anlamadan mekanik olarak yapılan itiraz
cry [obsolete] n. duyuru
cry [obsolete] n. bildiri
cry [obsolete] n. sesleniş
cry [obsolete] n. ilan
cry [obsolete] n. açıklama
street cry n. seyyar satıcı anonsu
cry for v. ağlamak
cry over spilled milk v. geçmişte yapılan hataları unutamamak
cry over spilt milk v. boşuna üzülmek
cry out v. çağırmak
give a cry v. ağlamak
cry up v. göklere çıkarmak
cry out for v. bağırmak
cry one's eyes out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry out v. çığlık atmak
cry out v. feryat etmek
cry off v. vazgeçmek
cry quits v. yeter artık demek
cry one's heart out v. hüngür hüngür ağlamak
hue and cry v. sokaklarda bağrışmak
cry off v. sözünden dönmek
cry wolf v. yalandan imdat diye bağırmak
raise a hue and cry v. protesto etmek
make a high pitched cry v. çok tiz sesle bağırmak
cry for v. çok ihtiyacı olmak
cry one's eyes out v. hüngür hüngür ağlamak
cry up v. öve öve bitirememek
cry for help v. yardım istemek
cry out v. bağırmak
cry on someone's shoulder v. birine dert yanmak
cry uncle v. havlu atmak
cry over spilled milk v. geçmişteki talihsizliklerin üzerinde durmak
cry off v. caymak
cry small v. pes etmek
cry softly v. sessizce ağlamak
cry one's heart out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry uncle v. pes etmek
cry out v. haykırmak
cry sobbingly v. hıçkıra hıçkıra ağlamak
make somebody cry v. ağlatmak
cry wolf v. yalandan imdat istemek
cry up v. övmek
cry sobbingly v. hüngür hüngür ağlamak
cry down v. kötülemek
cry for the moon v. zoru istemek
cry for the moon v. olmayacak şeyler istemek
cry like a baby v. bebek gibi ağlamak
cry like a baby v. çocuk gibi ağlamak
cry like a baby v. zırıl zırıl ağlamak
cry a lot v. çok ağlamak
cry one's eyes v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry one's eyes out v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry one's heart out v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry out against v. karşı gelmek
cry out against v. -e karşı yüksek sesle protestoda bulunmak
cry for v. -i çok gerektirmek
make someone cry v. birisini ağlatmak
cry on someone's shoulder v. omzunda ağlamak
baby cry v. bebek ağlamak
fake cry v. yalandan ağlamak
pretend to cry v. yalandan ağlamak
cry like a new born baby v. yeni doğmuş bir bebek gibi ağlamak
cry like a new born baby v. yeni doğmuş bebek gibi ağlamak
cry out of happiness v. mutluluktan çığlık atmak
cry out of joy v. sevinçten çığlık atmak
cry together v. ağlaşmak
have a good cry and be fine v. iyi bir ağlayıp kendine gelmek
almost cry v. neredeyse ağlamak
about to cry v. neredeyse ağlamak
cry with joy v. sevinçten ağlamak
cry out against v. isyan etmek
cry aim v. (ok atacak kişiyi) cesaretlendirmek için bağırmak
cry halves v. bir başkası ile eşit pay talep etmek
cry in vain v. boşu boşuna ağlamak
cry [dialect] v. evlilik ilanı yayımlamak
cry [scotland] v. çağırmak
cry [scotland] v. davet etmek
cry [scotland] v. gelmesini emretmek
cry [obsolete] v. talep etmek
cry [obsolete] v. istemek
cry [obsolete] v. övmek
cry [obsolete] v. methetmek
cry [obsolete] v. takdir etmek
cry-baby v. çocuk gibi mızmızlanmak
cry-baby v. vız vız yakınmak
cry-baby v. ağlaklık yapmak
ready to cry adj. ağlamaklı
within cry adj. çağırınca duyabilecek uzaklıkta
a far cry from adv. farklı
out of all cry expr. aklın ötesinde
out of all cry expr. her şeyin ötesinde
out of all cry expr. aşırı
out of all cry expr. ziyadesiyle
out of all cry expr. fazlasıyla
Phrasals
cry down v. kınamak
cry on v. adını çağırmak
cry out v. yaygara koparmak
cry out against v. suçlamak
cry out on v. kınamak
cry to v. yalvarmak
cry out v. ağıt yakmak
cry out against v. ayıplamak
cry down v. rezil etmek
cry to v. tanrıya yalvarmak
cry out on v. tenkit etmek
cry on v. yalvarmak
cry out on v. aleyhinde olmak
cry down v. ayıplamak
cry on v. dilemek
cry out against v. sorumlu tutmak
cry out v. yas tutmak
cry out against v. eleştirmek
cry on v. rica etmek
cry out v. yüksek sesle şikayet etmek
cry about someone v. ardından gözyaşı dökmek/ağlamak
cry about someone v. (ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek
cry about someone v. (ölüm vb yüzünden) birine ağlamak
cry out in (something) v. (belli bir duyguyla) bağırmak
cry out in (something) v. feryat etmek
cry out with (something) v. (belli bir duyguyla) bağırmak
cry out with (something) v. feryat etmek
cry for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) istediği için ağlamak
cry for (someone or something) v. (biri/bir şey) için ağlamak
cry for (someone or something) v. (birine/bir şeye) ağlamak
cry for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ardından göz yaşı dökmek
cry for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yokluğuna ağlamak
cry for (someone or something) v. bağırarak (birini/bir şeyi) çağırmak
cry for (someone or something) v. (biri/bir şey) diye bağırmak
cry for (someone or something) v. (birine/bir şeye) seslenmek
cry for (something) v. (bir şeye) çok ihtiyacı olmak
cry for (something) v. (bir şey) diye bağırmak
cry (something) out (to someone or an animal) v. (birine/bir hayvana) bağırarak (bir şey) söylemek
cry (something) out (to someone or an animal) v. (birine/bir hayvana bir şeyi) haykırmak
cry out for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) istemek
cry out for (someone or something) v. (biri/bir şey) için ağlamak
cry out for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) istediği için ağlamak
cry out for (someone or something) v. ağlayarak (birini/bir şeyi) istemek
cry out for (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şey) için tezahürat yapmak
cry out for (someone or something) v. (birini/bir şeyi bir şey) için gayretlendirmek
cry out for (something) v. (bir şeye) çok ihtiyacı olmak
cry out for (something) v. (bir şey) diye bağırmak
cry over (someone or something) v. (biri/bir şey) için ağlamak
cry over (someone or something) v. (birine/bir şeye) ağlamak
cry over (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ardından göz yaşı dökmek
cry down v. sesini kesmek
cry down v. sesini bastırmak
Phrases
laugh and the world laughs with you, cry and you cry alone expr. gülersen bütün dünya seninle birlikte güler, ağlarsan yalnız ağlarsın
don't cry before you are hurt expr. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapma
Proverb
laugh and the world laughs with you, cry and you cry alone gül ki, bütün dünya seninle birlikte gülsün, ağlarsan, yalnız ağlarsın
laugh and the world laughs with you, cry and you cry alone gülersen herkes seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın
don't cry over spilled milk son pişmanlık fayda etmez
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night sabah gülen akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night dereyi görmeden paçayı sıvama
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night acele işe şeytan karışır
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night acele yürüyen yolda kalır
sing before breakfast, you'll cry before night kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar
sing before breakfast, you'll cry before night sabah gülen akşam olmadan ağlar
sing before breakfast, you'll cry before night sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper sabah gülen (gülüp eğlenen) akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper dereyi görmeden paçayı sıvama
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper acele işe şeytan karışır
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper acele yürüyen yolda kalır
smile and the (whole) world smiles with you(;cry and you cry alone) gülersen bütün dünya seninle birlikte güler, ağlarsan yalnız ağlarsın
smile and the (whole) world smiles with you(;cry and you cry alone) gül ki, bütün dünya seninle birlikte gülsün, ağlarsan, yalnız ağlarsın
smile and the (whole) world smiles with you(;cry and you cry alone) gülersen herkes seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın
smile and the (whole) world smiles with you(;cry and you cry alone) iyi günde herkes yanındadır, kötü günde yalnız kalırsın
Colloquial
a hue and cry n. bağırıp çağırma
cry-baby n. mızmız
a hue and cry n. ortalığı birbirine katma
a hue and cry n. toplumdan gelen olumsuz tepki
a desperate cry n. umutsuz bir yakarış
a hue and cry n. yaygara kopartma
cry barley v. (çocuk oyunlarında) ateşkes çağrısında bulunmak
cry me a river! expr. aman ne acıklı!
men don't cry expr. erkekler ağlamaz
but he couldn't cry expr. fakat ağlayamadı
a hue and cry expr. feryat koparma
cry it all expr. içine atma (rahatla)
big boys/girls don't cry expr. koskoca erkek/kız hiç ağlar mı
big boys/girls don't cry expr. büyüyen erkekler/kızlar ağlamaz
big boys/girls don't cry expr. yetişkinler ağlamaz
big boys/girls don't cry expr. koskoca adam/kadın ağlamaz
Idioms
a far cry n. büyük fark
a cry for help n. imdat çağrısı
a cry from the heart n. canı gönülden yapılan savunma
cry from the heart n. canı gönülden yapılan savunma
a cry for help n. yardım çığlığı
a cry from the heart n. canı yürekten yapılan savunma
cry from the heart n. canı yürekten yapılan savunma
a cry for help n. yardım isteği
a cry from the heart n. samimiyetle yapılan savunma
cry from the heart n. samimiyetle yapılan savunma
a cry from the heart n. içtenlikle yapılan savunma
cry from the heart n. içtenlikle yapılan savunma
a cry from the heart n. yüreğinden gelerek yapılan savunma
cry from the heart n. yüreğinden gelerek yapılan savunma
kiss and cry area n. ağlayıp öpücük yollama yeri/alanı
kiss and cry area n. puanlarını bekleme yeri/alanı
all cry and no wool n. kuru gürültü
all cry and no wool n. lafügüzaf
all cry and no wool n. fasa fiso
all cry and no wool n. boş laf
all cry and no wool n. hava gazı
cry stinking fish n. başkalarının emeğine saygısızlık eden kimse
a far cry n. çok uzak
a far cry n. çok değişik
a shoulder to cry on n. dert ortağı
a far cry n. farklı
hue and cry n. kuru gürültü
a far cry from n. ne kadar farklı
a cry baby n. sulu göz
a far cry n. uzun mesafe
a cry for help n. yardım çığlığı
in full cry n. (takibin) en heyecanlı anı
kiss and cry corner n. öpüşme ve ağlama köşesi
kiss and cry corner n. buz pateninde patencilerin sonuçları bekledikleri alan
a cry from the heart n. canı gönülden çağrı
a cry from the heart n. yüreğinin derinliklerinden gelen çağrı
a cry from the heart n. bütün yüreğiyle savunma
kiss and cry n. (buz pateni) puanları bekleme yeri
kiss and cry n. buz pateninde kayakçıların gösteriden sonra alacakları puanları bekledikleri yer
kiss and cry area n. (buz pateni) puanları bekleme yeri
kiss and cry area n. buz pateninde kayakçıların gösteriden sonra alacakları puanları bekledikleri yer
a hue and cry n. başkaldırı
a hue and cry n. ses yükseltme
a hue and cry n. ayaklanma
a hue and cry n. protesto
a shoulder to cry on n. başını yaslayacak/ağlayacak bir omuz
cry cupboard v. yiyecek aramak
cry you mercy v. af dilemek
cry cupboard v. aç olduğunu söylemek
break down and cry v. sinirleri boşanıp ağlamak
break down and cry v. dağılıp/çözülüp ağlamak
break down and cry v. kontrolünü kaybedip ağlamak
break down and cry v. kendini tutamayıp ağlamak
cry foul v. adaletsiz bi durum karşısında tepki göstermek
cry foul v. adaletsiz bir durum karşısında tepki göstermek
cry oneself to sleep v. ağlaya ağlaya uyuyakalmak
be a far cry from something v. alakası olmamak
cry over v. ardından göz yaşı dökmek
cry out for v. aşırı derecede gereksinim duymak
cry blue murder v. bağırmak
cry over spilt milk v. boşyere ağlayıp sızlamak
cry over spilt milk v. başını taştan taşa vurmak
cry bloody murder v. çok/gerektiğinden fazla bağırmak/çığlık atmak
be a far cry from something v. çok farklı olmak
cry blue murder v. cıyak cıyak bağırmak
cry over spilt milk v. dizini dövmek
cry in one's beer v. derdine yanmak
cry buckets v. hüngür hüngür ağlamak
cry one's eyes out v. göz pınarları kurumak
cry out against v. gücünün yettiğince karşı çıkmak
cry one's heart out v. hıçkıra hıçkıra ağlamak
cry one's eyes out v. hüngür hüngür ağlamak
cry down v. hafife almak
cry one's eyes out v. gözleri akıncaya kadar ağlamak
raise a hue and cry v. etekleri tutuşmak
cry down v. hafifsemek
cry one's heart out v. gözleri kan çanağına dönünceye kadar ağlamak
cry a lot v. göz yaşları sel olmak
cry one's eyes out v. gözleri kan çanağına dönünceye kadar ağlamak
cry for the moon v. elde edilmesi zor bir şey istemek
cry one's heart out v. hüngür hüngür ağlamak
cry one's eyes out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry for the moon v. imkansızı istemek
cry one's heart out v. içini çeke çeke/hıçkırarak ağlamak
have a good cry v. iyice ağlamak
cry one's heart out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry wolf v. kurt masalı anlatmak
cry blue murder v. kıyametleri koparmak
cry wolf v. kurt masalı okumak
cry down v. küçümsemek
cry one's heart out v. ki gözü iki çeşme ağlamak
cry wolf v. ortalığı velveleye vermek
cry in one's beer v. kendi durumuna üzülmek
cry oneself to sleep v. kendinden geçinceye kadar ağlamak
cry uncle v. pes demek
have a good cry v. rahatlayana kadar ağlamak
cry uncle v. pes etmek
raise a hue and cry v. protesto etmek
cry off v. su koyuvermek
cry out against v. seslerini yükseltmek
cry crocodile tears v. sahte gözyaşı dökmek
cry crocodile tears v. timsah gözyaşları dökmek
cry wolf v. yanlış alarm vermek
cry wolf v. yalancı çobanı oynamak
be in full cry v. yoğun/şiddetli biçimde eleştirmek
cry all the way to the bank v. (yüz kızartıcı yollardan) büyük bir servet yapmak
cry all the way to the bank v. (utanç verici bir durumdan vb) çok para kazanmak
cry oneself to sleep v. yorgun düşünceye kadar ağlamak
cry one's wares v. (işportacılar veya seyyar satıcılar) mallarını bağırarak satmaya çalışmak
cry wolf v. yanlış haber yayarak ortalığı karıştırmak
cry uncle v. yenilgiyi kabul etmek
break down and cry v. kendini kaybedip ağlamak
break down and cry v. duygularına yenik düşerek ağlamak
break down and cry v. metanetini koruyamayıp ağlamak
break down and cry v. koyuverip ağlamak
cry like a banshee v. iç çeke çeke ağlamak
cry like a banshee v. hüngür hüngür ağlamak
cry like a banshee v. yüksek sesle bağırmak
cry like a banshee v. çok tiz çığlıklar atmak
cry like a banshee v. avazı çıktığı kadar bağırmak
cry the blues v. blues müzik yapmak
cry the blues v. blues söylemek
cry the blues v. başkalarının ilgisini çekmek için sızlanmak
cry the blues v. mağduru oynamak
cry the blues v. duygu sömürüsü yapmak
cry before one is hurt v. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapmak
cry havoc v. tehlike çağrısında bulunmak
cry havoc v. uyarmak
cry havoc v. ikaz etmek
cry havoc v. tehlike sinyali vermek
cry the blues v. blues yapmak
cry the blues v. blues çalmak
cry the blues v. dert yanmak
cry the blues v. yakınmak
cry the blues v. şikayet etmek
cry the blues v. ağlaşmak
make (the) baby jesus cry v. bebek isa'nın gözünü yaşartmak
make (the) baby jesus cry v. bebek isa'yı gücendirecek davranışlarda bulunmak
make (the) baby jesus cry v. tanrı'ın gücüne gitmek
make (the) baby jesus cry v. günah işlemek
make (the) baby jesus cry v. kötü ahlaklı olmak
cry like a banshee v. hüngür hüngür ağlamak
cry like a banshee v. feryat figan ağlamak
cry like a banshee v. bağıra çağıra ağlamak
cry like a banshee v. iç çeke çeke ağlamak
cry like a banshee v. gürültü yapmak
cry like a banshee v. gürültü çıkarmak
cry like a banshee v. zırlamak
cry like a banshee v. zırıldamak
cry like a banshee v. feryadı basmak
cry like a banshee v. feryat koparmak
cry like a banshee v. çığlık atmak
cry like a banshee v. yaygara koparmak
cry before one is hurt v. henüz olmamış bir şeye üzülmek
cry before one is hurt v. henüz olmamış bir şeyle ilgili sızlanmak
cry before one is hurt v. henüz canı yanmadan ağlamaya/üzülmeye başlamak
be a far cry from v. -den çok farklı olmak
be a far cry from v. ile alakası olmamak
be in full cry v. eleştiride bulunmak
be in full cry v. eleştirisini dile getirmek
cry an ocean v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry an ocean v. hüngür hüngür ağlamak
cry eyes out v. hüngür hüngür ağlamak
cry eyes out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry eyes out v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry eyes out v. göz pınarları kurumak
cry eyes out v. gözleri akıncaya kadar ağlamak
cry heart out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry heart out v. hüngür hüngür ağlamak
cry heart out v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry heart out v. hıçkıra hıçkıra ağlamak
cry heart out v. gözleri kan çanağına dönünceye kadar ağlamak
cry in beer v. derdine yanmak
cry in beer v. kendi durumuna üzülmek
cry into (one's) beer v. çok üzülmek
cry into (one's) beer v. karalar bağlamak
cry into (one's) beer v. karadeniz'de gemileri batmak
cry into (one's) beer v. ciğeri sökülmek
cry into your beer v. çok üzülmek
cry into your beer v. karalar bağlamak
cry into your beer v. karadeniz'de gemileri batmak
cry into your beer v. ciğeri sökülmek
cry on (one's) shoulder v. (birine) dert yanmak
cry on (one's) shoulder v. (birinin) omzunda ağlamak
cry on (one's) shoulder v. (birine) ağlayıp sızlayarak derdini anlatmak
cry on shoulder v. dert yanmak
cry on shoulder v. omzunda ağlamak
cry on shoulder v. ağlayıp sızlayarak derdini anlatmak
cry stinking fish [uk] v. kendini küçümsemek
cry stinking fish [uk] v. kendine yüklenmek
cry your eyes out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry your eyes out v. hüngür hüngür ağlamak
cry your eyes out v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry your eyes out v. göz pınarları kurumak
cry your eyes out v. gözleri kan çanağına dönünceye kadar ağlamak
cry your heart out v. iki gözü iki çeşme ağlamak
cry your heart out v. hüngür hüngür ağlamak
cry your heart out v. ağlamaktan gözünde yaş kalmamak
cry your heart out v. hıçkıra hıçkıra ağlamak
cry your heart out v. gözleri kan çanağına dönünceye kadar ağlamak
cry/ask for the moon [uk] v. zoru istemek
cry/ask for the moon [uk] v. imkansızı istemek
cry/ask for the moon [uk] v. elde edilmesi zor bir şey istemek
cry/ask for the moon [uk] v. olmayacak bir şey için tutturmak
cry/ask for the moon [uk] v. olmayacak şeyler istemek
cry/say uncle [us] v. havlu atmak
cry/say uncle [us] v. pes etmek
cry/say uncle [us] v. yenilgiyi kabul etmek
cry/say uncle [us] v. pes demek
laugh till you cry v. gülmekten ağlamak
laugh till you cry v. gözünden yaş gelene kadar gülmek
laugh till you cry v. gülmekten gözünden yaş gelmek
laugh until you cry v. gülmekten ağlamak
laugh until you cry v. gözünden yaş gelene kadar gülmek
laugh until you cry v. gülmekten gözünden yaş gelmek
raise a hue and (a) cry v. protestoya neden olmak
raise a hue and (a) cry v. kazan kaldırmaya neden olmak
raise a hue and (a) cry v. yaygara çıkarmak
cry harrow v. ihbar etmek
cry harrow v. kınamak
cry harrow v. ele vermek
cry harrow v. suçlamak
cry harrow v. ifşa etmek
cry haro v. ihbar etmek
cry haro v. kınamak
cry haro v. ele vermek
cry haro v. suçlamak
cry haro v. ifşa etmek
a far cry from expr. bambaşka
far cry from expr. dağlar kadar farklı
not know whether to laugh or cry expr. güler misin ağlar mısın
cry me a river expr. istediğin kadar ağla
don't cry before you are hurt expr. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapma
all cry and no wool expr. martaval
all cry and no wool expr. lakırdı
all cry and no wool expr. boş laf
all cry and no wool expr. fasarya
all cry and no wool expr. laf ola beri gele
all cry and no wool expr. atıp tutma
great cry and little wool expr. yaygara
great cry and little wool expr. faso fiso
great cry and little wool expr. kuru gürültü
great cry and little wool expr. tantana
great cry and little wool expr. velvele
great cry and little wool expr. fasarya
great cry and little wool expr. atıp tutma
great (or much) cry and little wool expr. yaygara
great (or much) cry and little wool expr. faso fiso
great (or much) cry and little wool expr. kuru gürültü
great (or much) cry and little wool expr. tantana
great (or much) cry and little wool expr. velvele
great (or much) cry and little wool expr. fasarya
great (or much) cry and little wool expr. atıp tutma
great (or much) cry and little wool expr. lafa ola beri gele
more cry than wool expr. yaygara
more cry than wool expr. faso fiso
more cry than wool expr. kuru gürültü
more cry than wool expr. tantana
more cry than wool expr. velvele
more cry than wool expr. fasarya
don't cry on my shoulder expr. derdini marko paşaya anlat
a far cry from (something) expr. (bir şeyle) alakası yok
a far cry from (something) expr. (bir şeyden) çok farklı
a far cry from (something) expr. (bir şeyle) uzaktan yakından alakası yok
a far cry from (something) expr. (bir şeyle) hiç ilgisi yok
a far cry from (something) expr. (bir şeyden) çok uzak
a far cry from something expr. bir şey eskisinden çok farklı
far cry from something expr. bir şeyle alakası yok
far cry from something expr. bir şeyden çok farklı
far cry from something expr. bir şeyle uzaktan yakından alakası yok
far cry from something expr. bir şeyle hiç ilgisi yok
cry (someone) a river expr. istediğin kadar ağla
cry (someone) a river expr. aman ne acıklı
cry (one) a river expr. istediğin kadar ağla
cry (one) a river expr. aman ne acıklı
don't cry stinking fish expr. kendine yüklenme
don't cry stinking fish expr. kendini küçümseme
don't cry stinking fish expr. yaptıklarını/çabalarını küçük görme
don't cry stinking fish expr. kendini hafife alma
far cry expr. çok uzak