|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
farklı yöntemler |
different methods n.
|
|
There are currently fifty-one different methods used in Europe.
Şu anda Avrupa'da kullanılan elli bir farklı yöntem bulunmaktadır.
More Sentences
|
| 2 |
General |
farklı isim |
different name n.
|
|
These two different names will enable people buying them to choose a product with full knowledge of the facts.
Bu iki farklı isim, onları satın alan kişilerin gerçekleri tam olarak bilerek bir ürün seçmelerini sağlayacaktır.
More Sentences
|
| 3 |
General |
farklı kültürler |
different cultures n.
|
|
Turkey is a very complex country with many different cultures.
Türkiye birçok farklı kültüre sahip çok karmaşık bir ülkedir.
More Sentences
|
| 4 |
General |
farklı kaynaklar |
different sources n.
|
|
Electricity is generated from many different sources.
Elektrik birçok farklı kaynaktan üretilir.
More Sentences
|
| 5 |
General |
farklı kaynaklar |
different resources n.
|
|
Players can customize their industrial areas with supply chains for the four different resource types and unique factories.
Oyuncular, endüstriyel alanlarını dört farklı kaynak türü ve benzersiz fabrikalar için tedarik zincirleriyle özelleştirebilirler.
More Sentences
|
| 6 |
General |
farklı yollar (metodlar) |
different paths n.
|
|
Its different sections arrive at class consciousness by different paths and at different times.
Farklı kesimleri sınıf bilincine farklı yollardan ve farklı zamanlarda ulaşır.
More Sentences
|
| 7 |
General |
farklı büyüklük |
different magnitude n.
|
|
I consider that we need efforts of a completely different magnitude.
Tamamen farklı büyüklükte çabalara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
| 8 |
General |
farklı saatler |
different hours n.
|
|
This allows us to simulate different hours of the day or weather conditions.
Bu, günün farklı saatlerini veya hava koşullarını simüle etmemizi sağlar.
More Sentences
|
| 9 |
General |
farklı olmak |
be different v.
|
|
Things will be different now.
Artık her şey farklı olacak.
More Sentences
|
|
|
| 10 |
General |
farklı düşünmek |
differ v.
|
|
The two committee members differed on all the major issues.
İki komite üyesi tüm önemli konularda farklı düşünüyorlardı.
More Sentences
|
| 11 |
General |
farklı olmak |
differ v.
|
|
We cannot overlook the fact that Member States' views on some of these questions still differ.
Üye Devletlerin bu sorulardan bazılarına ilişkin görüşlerinin hala farklı olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.
More Sentences
|
| 12 |
General |
farklı olmak |
differ in v.
|
|
People greatly differ in their views of life.
İnsanlar hayata bakış açısı yönünden çok farklı olurlar.
More Sentences
|
| 13 |
General |
(farklı türden unsurları) bir araya getirmek |
mix v.
|
|
Their style mixes rock and blues.
Tarzları rock ve blues'u bir araya getiriyor.
More Sentences
|
| 14 |
General |
birbirinden farklı |
several adj.
|
|
However, there were several distinct historical periods in the West.
Ancak Batı'da birbirinden farklı birkaç tarihsel dönem vardı.
More Sentences
|
| 15 |
General |
farklı tarife |
differential price list n.
|
|
| 16 |
General |
birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme |
cross breeding n.
|
|
| 17 |
General |
farklı tuz oranlarına sahip denizler arasındaki sınır |
halocline n.
|
|
| 18 |
General |
çevresinden farklı renkte olan ince çizgi |
streak n.
|
|
| 19 |
General |
birbirinden epey farklı şeylerden oluşan karışım |
potpourri n.
|
|
| 20 |
General |
diğerlerinden farklı olma durumu |
otherness n.
|
|
| 21 |
General |
farklı ırklara mensup insanların evlenmesi |
intermarriage n.
|
|
| 22 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme |
pleochroism n.
|
|
| 23 |
General |
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi |
cowlick n.
|
|
| 24 |
General |
farklı yemek çeşitleri sunan büfe |
smorgasbord n.
|
|
| 25 |
General |
asıl işten farklı ikinci bir gelir kaynağı olan iş |
sideline n.
|
|
| 26 |
General |
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz |
lock n.
|
|
| 27 |
General |
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil |
koine n.
|
|
| 28 |
General |
farklı ideolojilere sahip ülkeler arasında iletişimi ve mal alışverişini engelleyen durum |
iron curtain n.
|
|
| 29 |
General |
türünden farklı doğma |
xenogenesis n.
|
|
| 30 |
General |
benzer sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma |
malapropism n.
|
|
| 31 |
General |
farklı ısılardaki sular arasındaki sınır |
thermocline n.
|
|
| 32 |
General |
rüzgar vb nedenlerle ısının farklı algılanması |
chill factor n.
|
|
| 33 |
General |
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil |
lingua franca n.
|
|
| 34 |
General |
farklı düşünen kişi |
deviationist n.
|
|
| 35 |
General |
farklı düşünme |
deviationism n.
|
|
| 36 |
General |
yükseltileri basit çizgiler yerine farklı renklerle gösteren harita |
relief map n.
|
|
| 37 |
General |
istekleri, düşünceleri farklı olan kişi veya topluluklardan her biri |
party n.
|
|
| 38 |
General |
bir karakterin ortaya çıkmasından sorumlu olan farklı genler arasında baskılayıcı etkilerin olması durumu |
epistatic n.
|
|
| 39 |
General |
tamamıyla farklı bir konu |
a horse of another color n.
|
|
| 40 |
General |
farklı tanrılara tapma |
theocrasy n.
|
|
| 41 |
General |
epey farklı |
quite a change n.
|
|
| 42 |
General |
oldukça farklı |
quite a change n.
|
|
| 43 |
General |
çok farklı |
quite a change n.
|
|
| 44 |
General |
gelişimin farklı evrelerinde farklı şekiller gösterme |
polymorphism n.
|
|
| 45 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofire n.
|
|
| 46 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofiring n.
|
|
| 47 |
General |
farklı ırklardan ebeveynlerin çocuğu |
griffe n.
|
|
| 48 |
General |
farklı olabilirlik |
nonuniformity n.
|
|
| 49 |
General |
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması |
zeugma n.
|
|
| 50 |
General |
farklı kültürlerin müziklerini inceleyen kimse |
ethnomusicologist n.
|
|
| 51 |
General |
biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz |
double-entendre n.
|
|
| 52 |
General |
birbirinden çok farklı çeşitleri içeren |
mingle-mangle n.
|
|
| 53 |
General |
karalama ve sindirme kampanyası (iktidardakilerin farklı düşünenlere karşı yürüttüğü) |
witch-hunt n.
|
|
| 54 |
General |
farklı olma |
diversity n.
|
|
| 55 |
General |
farklı bir |
a different standpoint n.
|
|
| 56 |
General |
farklı bir açı |
a different standpoint n.
|
|
| 57 |
General |
farklı bir bakış |
an alternative view to n.
|
|
| 58 |
General |
farklı etkiler |
differential/different effects n.
|
|
| 59 |
General |
farklı tesirler |
differential effects n.
|
|
| 60 |
General |
farklı ülke mutfaklarından örnekler sunan restoran |
fusion restaurant n.
|
|
| 61 |
General |
dinsel konularda farklı görüşlere müsamaha gösterme |
religious toleration n.
|
|
| 62 |
General |
yerel halk tarafından adlandırılan yer ve kişi isimlerinin yabancılar tarafından farklı isimlendirilmesi |
exonym n.
|
|
| 63 |
General |
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi |
double dutch n.
|
|
| 64 |
General |
farklı iş veya sınıflardan insanlar |
people from every walk of life n.
|
|
| 65 |
General |
farklı kesimlerden insanlar |
people from every walk of life n.
|
|
| 66 |
General |
metnin farklı bir kültüre/yöreye göre uyarlanması |
transcreation n.
|
|
| 67 |
General |
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam |
melting pot n.
|
|
| 68 |
General |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief n.
|
|
| 69 |
General |
farklı tarife |
different tariff n.
|
|
| 70 |
General |
farklı tepkiler |
mixed reactions n.
|
|
| 71 |
General |
yanlış duyulması sonucunda farklı şekilde anlaşılan bir şarkı sözü veya şiir mısrasındaki kelime veya kelime öbeği |
mondegreen n.
|
|
| 72 |
General |
farklı/çeşitli bireylerden oluşan insan topluluğu/grubu |
composition of people n.
|
|
| 73 |
General |
birden fazla farklı dilde uzman olan kişi |
hyperpolyglot n.
|
|
| 74 |
General |
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması |
a conflict in terms n.
|
|
| 75 |
General |
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim |
loose term n.
|
|
| 76 |
General |
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim |
empty signifier n.
|
|
| 77 |
General |
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim |
floating signifier n.
|
|
| 78 |
General |
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse |
bricoleur n.
|
|
| 79 |
General |
anne ve babası farklı ırklardan olan kimse |
mixed race n.
|
|
| 80 |
General |
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey |
fashion statement n.
|
|
| 81 |
General |
eski bir binanın inşa edilme amacından farklı bir amaçla kullanılması |
adaptive reuse n.
|
|
| 82 |
General |
farklı süreler |
different periods of time n.
|
|
| 83 |
General |
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma |
animateness n.
|
|
| 84 |
General |
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma |
animation n.
|
|
| 85 |
General |
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse |
imposter n.
|
|
| 86 |
General |
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse |
hallow n.
|
|
| 87 |
General |
farklı havaya alışma |
acclimatation n.
|
|
| 88 |
General |
farklı iklime uyum sağlama |
acclimatation n.
|
|
| 89 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renklere bürünen bir zeosit türü |
tanzanite n.
|
|
| 90 |
General |
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki |
absinthe n.
|
|
| 91 |
General |
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki |
absinth n.
|
|
| 92 |
General |
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
back catalogue n.
|
|
| 93 |
General |
farklı, çeşitli şeylerin tamamı |
rainbow n.
|
|
| 94 |
General |
iki farklı şeyin bağlantısı veya ilişkisi |
read-across n.
|
|
| 95 |
General |
farklı şekilde derleme |
recompilement n.
|
|
| 96 |
General |
evde hazırlanandan farklı özellikte, satın alınan yiyecek |
cate [obsolete] n.
|
|
| 97 |
General |
farklı şekilde betimleme |
redescription n.
|
|
| 98 |
General |
farklı şekilde tanımlama |
redefinition n.
|
|
| 99 |
General |
farklı şekilde tanımlama |
redescription n.
|
|
| 100 |
General |
farklı şekilde izah etme |
redescription n.
|
|
| 101 |
General |
farklı şekilde nitelendirme |
redescription n.
|
|
| 102 |
General |
farklı bir şekilde karalayan kimse |
redrawer n.
|
|
| 103 |
General |
farklı bir şekilde çizen kimse |
redrawer n.
|
|
| 104 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma |
re-establishment n.
|
|
| 105 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma |
reestablishment n.
|
|
| 106 |
General |
farklı veya zıt bir konuma yerleştirme |
change round n.
|
|
| 107 |
General |
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri |
nassella tussock board n.
|
|
| 108 |
General |
içinde farklı türden ahşap hayvanlar bulunan gemi şeklinde çocuk oyuncağı |
noah's ark n.
|
|
| 109 |
General |
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan |
negrophile n.
|
|
| 110 |
General |
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan |
negrophil n.
|
|
| 111 |
General |
çeyrek ve yarımlarda farklı çalan saat |
tingtang n.
|
|
| 112 |
General |
altı yerine üç farklı sayı içeren zar |
top n.
|
|
| 113 |
General |
(farklı gelir seviyesindeki yerleri ayıran) mahalle sınırı |
tracks n.
|
|
| 114 |
General |
aynı alanda üç farklı beceriye sahip uzman |
triple threat n.
|
|
| 115 |
General |
üç farklı alanda uzman kimse |
triple threat n.
|
|
| 116 |
General |
farklı özellikteki şeylerin karışımı |
alloy n.
|
|
| 117 |
General |
farklı bağlamlarda tekrarlanabilirlik |
iterability n.
|
|
| 118 |
General |
a harfinin farklı bir şekilde söylenişi |
aw [scottish] n.
|
|
| 119 |
General |
farklı seçenekler |
lucky bag n.
|
|
| 120 |
General |
topluluktaki farklı türlerin eşit sayıda bireyi olması |
equitability n.
|
|
| 121 |
General |
güney büyük ovalar'da yaşayıp kiowa kabilesinin önemli bir kısmını oluşturan ve bu kabileden farklı olarak bir atabask dili konuşan amerikan yerlilerine mensup kimse |
kiowa apache n.
|
|
| 122 |
General |
yaşamın farklı evreleri |
vicissitudes n.
|
|
| 123 |
General |
hedefin farklı renklere boyanmış skor yüzeyi |
face n.
|
|
| 124 |
General |
çok sayıda farklı işi veya sorumluluğu olan kimse |
factotum [dated] n.
|
|
| 125 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri sıklıkla karıştıran kimse |
malapropist n.
|
|
| 126 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma |
malaprop n.
|
|
| 127 |
General |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj, işaret |
mixed message n.
|
|
| 128 |
General |
iki farklı sesle konuşabilme |
biloquism n.
|
|
| 129 |
General |
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen |
blaze n.
|
|
| 130 |
General |
başlıklardan, çizimlerden, notlardan veya ilanlardan farklı olarak kullanılan metin özelliği |
matter n.
|
|
| 131 |
General |
witney kelimesinin farklı bir söylenişi |
whitney n.
|
|
| 132 |
General |
farklı unsur ve bileşenlerin karışımı |
marriage n.
|
|
| 133 |
General |
elinden farklı işler gelen deneyimli işçi |
handyman n.
|
|
| 134 |
General |
bazı iskoç ve ingiliz topluluklarında bulunan, üyelerin her hafta belirli bir tutar ödediği ve yapılan ödemelerin her hafta farklı bir üyesine verildiği tasarruf artırım kulübü |
menage n.
|
|
| 135 |
General |
farklı etnik kökenlere sahip kimse |
mestee n.
|
|
| 136 |
General |
ebeveynleri farklı etnik kökenlere sahip olan kimse |
mestino n.
|
|
| 137 |
General |
farklı etnik kökenlere sahip kadın |
mestiza n.
|
|
| 138 |
General |
farklı etnik kökenlere sahip kadın |
métisse n.
|
|
| 139 |
General |
farklı fikir |
wrinkle n.
|
|
| 140 |
General |
kelimeler ve farklı anlamlarını kaydeden kimse |
word-catcher n.
|
|
| 141 |
General |
gazete veya dergi basımından farklı olarak kitap basımı |
bookwork n.
|
|
| 142 |
General |
farklı özellik |
miniature n.
|
|
| 143 |
General |
çok sayıda farklı işi olan kimse |
both-hands n.
|
|
| 144 |
General |
cinsiyetsiz şeylere farklı cinsiyetler uygulama |
heterogeny n.
|
|
| 145 |
General |
farklı ve modaya yön veren tarz |
high style n.
|
|
| 146 |
General |
kökten farklı inançların, görüşlerin fanatik savunucuları arasındaki çatışma |
holy war n.
|
|
| 147 |
General |
üniversitedeki dereceyi gösteren farklı renklerdeki malzeme |
hood n.
|
|
| 148 |
General |
farklı fikirlere açıklık |
hospitality n.
|
|
| 149 |
General |
anne ve babası farklı ırklardan olan kimse |
miscegenate n.
|
|
| 150 |
General |
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki uyumu |
mix n.
|
|
| 151 |
General |
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki kombinasyonu |
mix n.
|
|
| 152 |
General |
bir ürüne giren farklı bileşenlerin oranı |
mix n.
|
|
| 153 |
General |
ataları farklı ırktan gelen kimse |
mixed-blood n.
|
|
| 154 |
General |
farklı şekiller veya tasarımlar oluşturmak için kendisine benzeyen başkalarıyla birleştirilebilen veya değiştirilebilen kendine yeter öğe |
modular n.
|
|
| 155 |
General |
salon dansı adımlarını çeşitli farklı dansların temeli olarak kullanan bir dans türü |
modern sequence dancing n.
|
|
| 156 |
General |
farklı elbise |
reparel n.
|
|
| 157 |
General |
farklı çerçeveden bakmaya başlama |
retreat n.
|
|
| 158 |
General |
farklı bir dönemin özelliklerini taşıyan kimse |
revenant n.
|
|
| 159 |
General |
farklı bir zamandan gelen kimse |
revenant n.
|
|
| 160 |
General |
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan jeton |
mule n.
|
|
| 161 |
General |
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan madeni para |
mule n.
|
|
| 162 |
General |
bebeğin istenenden farklı cinsiyette olmasının yarattığı hayal kırıklığı |
gender disappointment n.
|
|
| 163 |
General |
farklı yol |
by-passage n.
|
|
| 164 |
General |
farklı iki gruba ait kimse |
go-between n.
|
|
| 165 |
General |
kendini oluşturan şeyden farklı özellikleri olan şey |
chip n.
|
|
| 166 |
General |
ebeveynlerinden farklı nitelikleri olan çocuk |
chip n.
|
|
| 167 |
General |
bütünün farklı parçası |
demimonde n.
|
|
| 168 |
General |
bütünün farklı parçası |
demiworld n.
|
|
| 169 |
General |
farklı yerde kullanılmaya başlanan sözcük |
denizen n.
|
|
| 170 |
General |
(hanedan armalarında) iki farklı figürün birer yarısıyla arma oluşturma |
dimidiation n.
|
|
| 171 |
General |
farklı kıyafetlerinden anlaşılan görev veya meslek |
gown n.
|
|
| 172 |
General |
farklı birden fazla erkekle birlikte yaşamış bekar kadın |
grass widow n.
|
|
| 173 |
General |
kendini farklı bir grup ile özdeşleştirme |
identification n.
|
|
| 174 |
General |
(bulunulan ortama, kişilere göre) farklı durum veya pozisyon |
lone hand n.
|
|
| 175 |
General |
gruptan farklı şey |
odd bod n.
|
|
| 176 |
General |
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu |
odd-man n.
|
|
| 177 |
General |
aynı kategorideki diğerlerinden farklı olan şey |
odd bod n.
|
|
| 178 |
General |
üreticilerden karmaşık ekipmanlar satın alıp bunları yeniden satış için farklı bileşenler ile değiştiren veya birleştiren firma |
oem n.
|
|
| 179 |
General |
dönüş yeri ilk çıkış yerinden farklı olan bir gidiş dönüş bileti |
open-jaw n.
|
|
| 180 |
General |
bulundukları farklı tür askeri kuruluşlarda benzer görevlere sahip subaylar |
opposite numbers n.
|
|
| 181 |
General |
farklı sistem veya sınıfa mensup olup biri ile benzer pozisyona sahip olan kimse |
opposite number n.
|
|
| 182 |
General |
eskiden ingiltere'nin batısında yer alıp farklı mülkiyet türleriyle sahip olunan arazi |
overland n.
|
|
| 183 |
General |
genellikle farklı türde kayanın içine gömülü küçük ve yuvarlak kaya kütlesi |
rognon n.
|
|
| 184 |
General |
bir konuda farklı şekilde aydınlandıklarını iddia eden insanlar |
illuminati n.
|
|
| 185 |
General |
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) aldatma |
imposture n.
|
|
| 186 |
General |
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) kandırma |
imposture n.
|
|
| 187 |
General |
tek kutuda yer alan ve farklı oyun ekipmanları gibi nesnelerden oluşan seçki |
compendium [uk] n.
|
|
| 188 |
General |
insanlara kendilerinden tamamen farklı durum veya bakış açılarını deneyimlemeyi öğreterek kişilerarası farkındalığı artırmayı amaçlayan bir yöntem |
consciousness-raising n.
|
|
| 189 |
General |
farklı düşünen kimse |
deviator n.
|
|
| 190 |
General |
sesin farklı ortamlardan geçerken değişen özelliklerini inceleyen bir bilim dalı |
diaphonics n.
|
|
| 191 |
General |
kişilerin ırkına veya dinine göre farklı muamele yapma |
discrimination n.
|
|
| 192 |
General |
farklı içerikleri güzel şekilde bir araya getiren eser |
dish n.
|
|
| 193 |
General |
farklı düşünen kimse |
dissentient n.
|
|
| 194 |
General |
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri |
colorway n.
|
|
| 195 |
General |
farklı özelliklerin kombinasyonu |
compromise n.
|
|
| 196 |
General |
farklı unsurların bileşimi |
compromise n.
|
|
| 197 |
General |
dünyanın farklı yerlerinin aynalar, lensler ve aydınlatma ile gerçekçi biçimde gösterildiği sergi |
cosmorama n.
|
|
| 198 |
General |
farklı durumlar arasında gidip gelen şey |
cycler n.
|
|
| 199 |
General |
farklı hallere geçen şey |
cycler n.
|
|
| 200 |
General |
farklı uzunluklarda iki çift halinde olma (erkek organı) |
didynamy n.
|
|
| 201 |
General |
farklı bileşenlerden oluşan bütün |
package n.
|
|
| 202 |
General |
farklı iki varlığın birbirini etkilemeyeceği görüşü |
parallelism n.
|
|
| 203 |
General |
farklı cümlelerle açıklayan kimse |
paraphrasian n.
|
|
| 204 |
General |
farklı cümlelerle açıklayan kimse |
paraphraser n.
|
|
| 205 |
General |
farklı cümleler ile açıklayan kimse |
paraphrast n.
|
|
| 206 |
General |
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni |
pincheck n.
|
|
| 207 |
General |
farklı türde boyalarla boyanabilme özelliği |
polychromatophilia n.
|
|
| 208 |
General |
çok sayıda farklı form bulunması durumu |
polymorphy n.
|
|
| 209 |
General |
tek el yazmasında farklı yazarlara ait yorumların yer aldığı elyazması geleneği |
contamination n.
|
|
| 210 |
General |
amaçlanan konudan farklı ve saçma mevzu |
cross-purpose n.
|
|
| 211 |
General |
farklı unsurların birbirini etkilemesi |
cross-pollination n.
|
|
| 212 |
General |
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse |
in-migrant n.
|
|
| 213 |
General |
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse |
inmigrant n.
|
|
| 214 |
General |
roma katolik kilisesi hukukuna göre farklı derecedeki emirlerin kabulü arasında geçmesi gereken süre |
interstice n.
|
|
| 215 |
General |
farklı zamanlarda meydana gelen ruhsal aydınlanma |
interspiration [obsolete] n.
|
|
| 216 |
General |
farklı nitelik veya durumlar arasındaki uzaklık |
interval n.
|
|
| 217 |
General |
farklı fikirlere karşı hoşgörüsüzlük |
intoleration n.
|
|
| 218 |
General |
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle |
islet n.
|
|
| 219 |
General |
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle |
island n.
|
|
| 220 |
General |
(farklı renkte killerden yapılan) alacalı çömlek |
pebble n.
|
|
| 221 |
General |
(hayvanlardan farklı olarak) insanlar |
people n.
|
|
| 222 |
General |
tunik şeklindeki üniformanın farklı renkteki ön kısmı |
plastron n.
|
|
| 223 |
General |
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme |
play date n.
|
|
| 224 |
General |
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme |
playdate n.
|
|
| 225 |
General |
farklı disiplinlerden uzmanların sorun çözmek için bir araya geldiği organizasyon |
sandpit n.
|
|
| 226 |
General |
büyücülerin (gezegen, element, burçlar, sayılar yardımıyla) farklı şeyler arasında ilişki kurma sistemi |
correspondences n.
|
|
| 227 |
General |
(armacılık) altın rengi olması gerekirken sarının farklı tonlarında görülen bir metal |
or n.
|
|
| 228 |
General |
birden fazla farklı sınıfın özelliklerini taşıyan kimse |
participle [obsolete] n.
|
|
| 229 |
General |
(kafayı bulmak için) farklı ilaçları karıştırma |
pharming n.
|
|
| 230 |
General |
farklı kimse |
phase n.
|
|
| 231 |
General |
farklı alt grup |
phase n.
|
|
| 232 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme |
pleochromatism n.
|
|
| 233 |
General |
(farklı renkte kil parçalarından yapılan) alacalı çömlek gereç |
scroddled ware n.
|
|
| 234 |
General |
daha sonra birleştirilmek üzere farklı motiflerde yapılan örgü parçası |
scrumble n.
|
|
| 235 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) değerleri ve tasarımları farklı olan posta pulu çifti |
setenant n.
|
|
| 236 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) değerleri ve tasarımları farklı olan posta pulu çifti |
se tenant n.
|
|
| 237 |
General |
(buz pateninde) patencinin farklı kenarlarda üç daire çizmesi ile gerçekleştirilen bir hareket türü |
serpentine n.
|
|
| 238 |
General |
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü |
sermocination [obsolete] n.
|
|
| 239 |
General |
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı |
sermocinator n.
|
|
| 240 |
General |
farklı giyinen kısa saçlı ergen veya genç grubunun üyesi |
sharpie [australia] n.
|
|
| 241 |
General |
olduğundan farklı gösterme |
pretending n.
|
|
| 242 |
General |
çevresinden farklı renkte ince çizgi |
slash n.
|
|
| 243 |
General |
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse |
imposter n.
|
|
| 244 |
General |
alışılagelenden farklı görünen kimse |
beatnik n.
|
|
| 245 |
General |
(gazetede) farklı kaynaktan alınmış kısa haber |
squib n.
|
|
| 246 |
General |
(çin porseleni veya farklı bir yemek takımında) özel tasarım |
strike n.
|
|
| 247 |
General |
farklı bir oluşumun kuklası olan siyasi oluşum |
subsatellite n.
|
|
| 248 |
General |
eserleri farklı formatlarda yayımlama veya çoğaltma hakkı |
subsidiary rights n.
|
|
| 249 |
General |
bünyesinde farklı bankalar bulunduran banka |
superbank n.
|
|
| 250 |
General |
farklı bir oluşumun üzerine gelen yeni oluşum |
superstructure n.
|
|
| 251 |
General |
kişinin farklı sosyal roller yerine geçmesi |
surrogate n.
|
|
| 252 |
General |
(bitkilerde) iki farklı yapının birlikte büyümesi |
symphysis n.
|
|
| 253 |
General |
farklı zamanlarda meydana gelen olayların eş zamanlı gösterimi |
synchronism n.
|
|
| 254 |
General |
iki farklı grubun/nesnenin kullanımıyla elde edilen etki |
synergy n.
|
|
| 255 |
General |
farklı fikirlerin birleşimi |
synthesis n.
|
|
| 256 |
General |
farklı unsurların sentezi |
synthesis n.
|
|
| 257 |
General |
farklı bireyler arası çaprazlama |
outcross n.
|
|
| 258 |
General |
dini bir bölgede mülkü bulunup farklı bir yerde ikamet eden kimse |
outdweller n.
|
|
| 259 |
General |
farklı renk kutusu seti |
paint n.
|
|
| 260 |
General |
(farklı kültür seviyesindekiler arasında gerçekleştirilen) müzakere |
palaver n.
|
|
| 261 |
General |
olduğundan farklı bir etnik grubun üyesi olarak kabul edilen kimse |
passer n.
|
|
| 262 |
General |
(doğru bir ilişkide) olaylara farklı bakış açısıyla bakabilme |
perspective n.
|
|
| 263 |
General |
(her bir yüzünde farklı etiket bulunan) yedi inçlik plak |
split n.
|
|
| 264 |
General |
bükülü tel çiftinin farklı bir tel çifti ile birleşimi sonucu gelişen kablo bağlama hatası |
split pair n.
|
|
| 265 |
General |
farklı gruplar arası üreme |
outbreeding n.
|
|
| 266 |
General |
farklı renk bloku seti |
paint n.
|
|
| 267 |
General |
farklı kaynaklardan alınan içerikler, parçalar veya motiflerle oluşturulan eser |
pasticcio n.
|
|
| 268 |
General |
gereksinimlerinin çok özel olmaması nedeniyle farklı yaşam alanlarında görülebilen bir bitki veya bitki türü |
indifferent n.
|
|
| 269 |
General |
farklı gözlemcilerin elde ettiği değerlerdeki farklılıklar |
personal equation n.
|
|
| 270 |
General |
görünümü bütünden farklı olan küçük toprak parçası |
patch n.
|
|
| 271 |
General |
genelden farklı görünen küçük zemin |
patch n.
|
|
| 272 |
General |
çok farklı |
far other n.
|
|
| 273 |
General |
olduğundan farklı gösterme |
farrago n.
|
|
| 274 |
General |
(farklı kişilere ait) iki araziyi ayıran hudutlar |
property line n.
|
|
| 275 |
General |
farklı düşünmek |
think different v.
|
|
| 276 |
General |
farklı bir duruma getirmek |
brought into a different state v.
|
|
| 277 |
General |
farklı düşünmek |
dissent v.
|
|
| 278 |
General |
farklı göstermek |
dress up v.
|
|
| 279 |
General |
farklı olmak |
differentiate v.
|
|
| 280 |
General |
farklı olmak |
disagree v.
|
|
| 281 |
General |
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek |
compare apples to oranges v.
|
|
| 282 |
General |
farklı bir biçimde yazmak veya söylemek (başka birinin yazdıklarını/söylediklerini) |
rehash v.
|
|
| 283 |
General |
farklı gözle bakmak |
see something from a different perspective v.
|
|
| 284 |
General |
farklı gözle görmek |
see something from a different perspective v.
|
|
| 285 |
General |
sırayla farklı ekinler yetiştirmek |
rotate crops v.
|
|
| 286 |
General |
farklı mevsimlerde yola çıkıp gelmek |
split season v.
|
|
| 287 |
General |
farklı görüşte olmak |
disaccord v.
|
|
| 288 |
General |
farklı bir duruma getirmek |
bring into a different state v.
|
|
| 289 |
General |
farklı olmak |
diverge v.
|
|
| 290 |
General |
farklı muamele etmek |
discriminate v.
|
|
| 291 |
General |
yeni veya farklı iklim şartlarına alışmak |
acclimatise v.
|
|
| 292 |
General |
farklı olmak |
vary v.
|
|
| 293 |
General |
farklı olmasını sağlamak |
characterize v.
|
|
| 294 |
General |
belirgin olarak farklı olmak |
secern v.
|
|
| 295 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakmak |
cofire v.
|
|
| 296 |
General |
farklı açıdan ele almak |
consider (a matter) from a different angle v.
|
|
| 297 |
General |
aynı alanda farklı tarım ürünleri yetiştirmek |
intercrop v.
|
|
| 298 |
General |
farklı amaçlara hizmet etmek |
serve at cross purposes v.
|
|
| 299 |
General |
farklı şeylere dalıp gitmek |
wander off v.
|
|
| 300 |
General |
kendini farklı göstermek |
false pretence v.
|
|
| 301 |
General |
kendini olduğundan farklı göstermek |
false pretence v.
|
|
| 302 |
General |
aynı tarlada farklı bitkileri yetiştirmek |
intercrop v.
|
|
| 303 |
General |
farklı muamele yapmak |
discriminate v.
|
|
| 304 |
General |
farklı isimlerle anılmak |
have aliases v.
|
|
| 305 |
General |
farklı isimlerle anılmak |
be called by different names v.
|
|
| 306 |
General |
farklı isimlerle anılmak |
be known by different names v.
|
|
| 307 |
General |
farklı yapmak |
differentiate v.
|
|
| 308 |
General |
farklı görmek |
distinguish v.
|
|
| 309 |
General |
farklı amaçlarda olmak |
be at cross-purposes v.
|
|
| 310 |
General |
farklı amaçlara hizmet etmek |
be at cross-purposes v.
|
|
| 311 |
General |
-den farklı olmak |
differ from v.
|
|
| 312 |
General |
-den farklı olmak |
vary from v.
|
|
| 313 |
General |
farklı şeyler keşfetmek |
discover different things v.
|
|
| 314 |
General |
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak |
converge on v.
|
|
| 315 |
General |
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek |
intermarry with v.
|
|
| 316 |
General |
farklı açıdan bakmak |
look at something from a different aspect v.
|
|
| 317 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different point of view v.
|
|
| 318 |
General |
farklı açıdan bakmak |
take a different approach to something v.
|
|
| 319 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different viewpoint v.
|
|
| 320 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be contestable v.
|
|
| 321 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be open to dispute v.
|
|
| 322 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be debatable v.
|
|
| 323 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be questionable v.
|
|
| 324 |
General |
fiyatta farklı olmak |
differ in price v.
|
|
| 325 |
General |
farklı açılardan bakmak |
look from different perspectives v.
|
|
| 326 |
General |
farklı kılmak |
make different v.
|
|
| 327 |
General |
farklı mana yüklemek |
assign a different meaning to v.
|
|
| 328 |
General |
farklı anlam yüklemek |
assign a different meaning to v.
|
|
| 329 |
General |
farklı bir yaklaşım getirmek |
bring a different approach v.
|
|
| 330 |
General |
(farklı kaynaklardan) soruşturmak |
ask about someone or something v.
|
|
| 331 |
General |
(farklı kaynaklardan) soruşturmak |
ask around about someone v.
|
|
| 332 |
General |
farklı bir açıdan ele almak |
consider (a matter) from a different angle v.
|
|
| 333 |
General |
farklı/yeni bir açıdan bakmak |
reframe v.
|
|
| 334 |
General |
her sene değişik/farklı tarihlere rastlamak |
be on a different date from year to year v.
|
|
| 335 |
General |
farklı bir hayat istemek |
want a different life v.
|
|
| 336 |
General |
bölgeyi farklı bir kullanım için tahsis etmek |
rezone v.
|
|
| 337 |
General |
farklı bir gama/perdeye geçmek |
modulate to a different key v.
|
|
| 338 |
General |
farklı gözle bakmak |
look at it with different eyes v.
|
|
| 339 |
General |
farklı gözle görmek |
see with different eyes v.
|
|
| 340 |
General |
farklı olanı elemek |
odd-one-out v.
|
|
| 341 |
General |
farklı bir yöntem izlemek |
follow a different method v.
|
|
| 342 |
General |
farklı bir yöntem uygulamak |
apply a different method v.
|
|
| 343 |
General |
hareketli bir araç/uçak grubundan ayrılarak farklı yöne gitmek |
peel v.
|
|
| 344 |
General |
birini farklı bir yere koymak |
put someone in a different place v.
|
|
| 345 |
General |
yeni veya farklı iklim şartlarına alışmak |
acclimatize v.
|
|
| 346 |
General |
farklı olmasını sağlamak |
characterise v.
|
|
| 347 |
General |
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek |
intermarry v.
|
|
| 348 |
General |
birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak |
be as different as night and day v.
|
|
| 349 |
General |
farklı bir iş kolu aramak |
look for a new line of work v.
|
|
| 350 |
General |
farklı birini aramak |
look for someone different v.
|
|
| 351 |
General |
farklı bir yol izlemek |
take a different tack v.
|
|
| 352 |
General |
aynı yola farklı yönlerden gelmek |
come each way in different directions v.
|
|
| 353 |
General |
açık biçimde farklı olmak |
contrast sharply with v.
|
|
| 354 |
General |
olayları farklı açıdan görmek |
see things from a fresh angle v.
|
|
| 355 |
General |
diğerlerinden farklı olmak |
be different from the others v.
|
|
| 356 |
General |
(konuyu) farklı bir açıdan değerlendirmek |
readress v.
|
|
| 357 |
General |
farklı kategori veya sınıfa yerleştirmek |
reassign v.
|
|
| 358 |
General |
farklı bir şeyle temizlemek |
reclean v.
|
|
| 359 |
General |
eseri farklı bakış açısı ve yorumla değerlendirmek |
recontextualise v.
|
|
| 360 |
General |
hatlarını farklı şekilde belirlemek |
recontour [rare] v.
|
|
| 361 |
General |
biçimini farklı şekilde oluşturmak |
recontour [rare] v.
|
|
| 362 |
General |
eseri farklı bakış açısı ve yorumla değerlendirmek |
recontextualize v.
|
|
| 363 |
General |
farklı şekilde belirlemek |
redetermine v.
|
|
| 364 |
General |
farklı şekilde izah etmek |
redescribe v.
|
|
| 365 |
General |
farklı şekilde tanımlamak |
redescribe v.
|
|
| 366 |
General |
farklı bir şekilde tanımlamak |
redefine v.
|
|
| 367 |
General |
farklı şekilde nitelendirmek |
redescribe v.
|
|
| 368 |
General |
farklı bir karar vermek |
redetermine v.
|
|
| 369 |
General |
farklı şekilde saptamak |
redetermine v.
|
|
| 370 |
General |
farklı şekilde betimlemek |
redescribe v.
|
|
| 371 |
General |
farklı bir şekilde karalamak |
redraw v.
|
|
| 372 |
General |
farklı şekilde tahsis etmek |
redistribute v.
|
|
| 373 |
General |
farklı şekilde bölüştürmek |
redistribute v.
|
|
| 374 |
General |
farklı bir şekilde çizmek |
redraw v.
|
|
| 375 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak |
re-establish v.
|
|
| 376 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak |
reestablish v.
|
|
| 377 |
General |
farklı bir şekilde değerlendirmek |
re-evaluate v.
|
|
| 378 |
General |
farklı bir şekilde ifade etmek |
re-express v.
|
|
| 379 |
General |
farklı bir şekilde belirtmek |
re-express v.
|
|
| 380 |
General |
farklı şekilde söylemek |
reframe v.
|
|
| 381 |
General |
farklı şekilde ifade etmek |
reframe v.
|
|
| 382 |
General |
farklı şekilde asmak |
rehang v.
|
|
| 383 |
General |
farklı veya zıt bir konuma yerleştirmek |
change round v.
|
|
| 384 |
General |
farklı pozisyonda durmak |
change posture v.
|
|
| 385 |
General |
farklı durum veya unsurlarla dolu olmak |
checker v.
|
|
| 386 |
General |
farklı sahne düzenine geçmek |
shift the scene v.
|
|
| 387 |
General |
(birini) farklı birime görevlendirmek |
attach v.
|
|
| 388 |
General |
farklı yapmak |
unliken [obsolete] v.
|
|
| 389 |
General |
farklı hale getirmek |
unliken [obsolete] v.
|
|
| 390 |
General |
sayısını yediden farklı yapmak |
unseven v.
|
|
| 391 |
General |
farklı bir yola sokmak |
bend v.
|
|
| 392 |
General |
organizmalarda bulunan farklı ve genellikle daha az özelleşmiş maddelerden üretmek |
manufacture v.
|
|
| 393 |
General |
farklı olmasını sağlamak |
mark v.
|
|
| 394 |
General |
(koyunu) farklı bir otlağa alıştırmak |
haft [dialect] [uk] v.
|
|
| 395 |
General |
aynı anda iki farklı kaynaktan veya yönden saldırıya maruz kalmak |
whipsaw v.
|
|
| 396 |
General |
farklı iklimlere alışmak |
harden v.
|
|
| 397 |
General |
iki farklı kimseyle, grupla veya şeyle ilgisi olmak |
mediate v.
|
|
| 398 |
General |
(farklı ögeleri) anlamlı bütün oluşturacak şekilde bir araya getirmek |
braid v.
|
|
| 399 |
General |
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek |
highjack v.
|
|
| 400 |
General |
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek |
hijack v.
|
|
| 401 |
General |
farklı deri rengine sahip ırkla çiftleştirmek |
miscegenate v.
|
|
| 402 |
General |
farklı bileşenleri karıştırarak hazırlamak |
mix v.
|
|
| 403 |
General |
farklı giysiler giymek |
revest [obsolete] v.
|
|
| 404 |
General |
farklı şekilde yazmak |
rewrite v.
|
|
| 405 |
General |
farklı formda yazmak |
rewrite v.
|
|
| 406 |
General |
farklı tarzda yazmak |
rewrite v.
|
|
| 407 |
General |
(farklı cinsten ürünleri) homojen ürün elde etmek için karıştırmak |
bulk v.
|
|
| 408 |
General |
bir şeyin belirli bir noktadaki yoğunluğunu azaltmak ve farklı noktalara dağıtmak |
decentralise [uk] v.
|
|
| 409 |
General |
farklı ölçü birimine dönüştürmek |
denominate v.
|
|
| 410 |
General |
farklı değer birimine çevirmek |
denominate v.
|
|
| 411 |
General |
farklı bir isim, terim veya ifade ile hitap etmek |
designate v.
|
|
| 412 |
General |
farklı zamanlarda vuku bulmasına sebep olmak |
desynchronise [uk] v.
|
|
| 413 |
General |
farklı zamanlarda vuku bulmasına sebep olmak |
desynchronize [us] v.
|
|
| 414 |
General |
farklı aralıklarda sürdürmek |
run v.
|
|
| 415 |
General |
farklı şeyler ile meşgul olmak |
run around v.
|
|
| 416 |
General |
diğerlerinden farklı kılmak |
distinguish of [obsolete] v.
|
|
| 417 |
General |
farklı hale getirmek |
distinguish v.
|
|
| 418 |
General |
diğerlerinden farklı kılmak |
distinguish v.
|
|
| 419 |
General |
(resmin) aslından farklı hale getirmek |
distort v.
|
|
| 420 |
General |
farklı bileşenleri kullanarak yapmak |
composite v.
|
|
| 421 |
General |
(çan) peş peşe farklı tonlarda çalacak şekilde hareket etmek |
course v.
|
|
| 422 |
General |
farklı kılmak |
difference v.
|
|
| 423 |
General |
farklı kılmak |
differ v.
|
|
| 424 |
General |
farklı olmak |
incombine [obsolete] v.
|
|
| 425 |
General |
(bir şeyi) farklı yapıdaki bir şeyle karıştırarak kıvama getirmek |
contemper v.
|
|
| 426 |
General |
(farklı şeyleri) birbirine karıştırmak |
contemper v.
|
|
| 427 |
General |
(farklı kategoriye) girmek |
crosscut v.
|
|
| 428 |
General |
(birine) farklı beceri alanlarında eğitim vermek |
cross-train v.
|
|
| 429 |
General |
farklı sporlarda antrenman yapmak |
cross-train v.
|
|
| 430 |
General |
farklı sosyokültürel gruptan biriyle evlenmek |
intermarry v.
|
|
| 431 |
General |
(farklı duyuları) birlikte reaksiyon verecek şekilde eğitmek |
coeducate v.
|
|
| 432 |
General |
farklı evrelere, maddelere veya bölümlere ayırıp ayrıntılı değerlendirmek |
parse v.
|
|
| 433 |
General |
(nehir kolları) ayrılıp farklı yönlere gitmek |
part v.
|
|
| 434 |
General |
(farklı ürünleri) bütün haline getirmek |
prepackage v.
|
|
| 435 |
General |
(sahne dekoru) farklı renklerle süslemek |
puddle v.
|
|
| 436 |
General |
farklı olarak mimlemek |
secernate v.
|
|
| 437 |
General |
farklı olarak damgalamak |
secernate v.
|
|
| 438 |
General |
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı görevleri yerine getirmek |
service v.
|
|
| 439 |
General |
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı iş faaliyetlerini yürütmek |
service v.
|
|
| 440 |
General |
ayrılıp farklı yönlere gitmek |
shear v.
|
|
| 441 |
General |
farklı noktalara yerleştirmek |
spot v.
|
|
| 442 |
General |
(klasörü) sekmeler farklı yerlere gelecek şekilde düzenlemek |
stagger v.
|
|
| 443 |
General |
farklı düşünmek |
stray v.
|
|
| 444 |
General |
(farklı şeyleri) birleştirmek |
synoecize v.
|
|
| 445 |
General |
olduğundan farklı göstermek |
inflate v.
|
|
| 446 |
General |
farklı tarzlarda yaratmak |
pastiche v.
|
|
| 447 |
General |
farklı boşluklar koymak |
respace v.
|
|
| 448 |
General |
farklı yere atamak |
restation v.
|
|
| 449 |
General |
farklı bir hedef belirlemek |
retarget v.
|
|
| 450 |
General |
farklı tarzlarda oluşturmak |
pastiche v.
|
|
| 451 |
General |
farklı aralıklarla ayırmak |
respace v.
|
|
| 452 |
General |
farklı şekilde vurgulamak |
restress v.
|
|
| 453 |
General |
farklı yönde değiştirmek |
retransform v.
|
|
| 454 |
General |
farklı renkte yama eklemek |
splash v.
|
|
| 455 |
General |
farklı renkte yama eklemek |
splosh v.
|
|
| 456 |
General |
sesi kaynağından farklı bir yerden geliyormuş gibi göstermek |
project v.
|
|
| 457 |
General |
birbirinden farklı yükseklikte olmayan |
level adj.
|
|
| 458 |
General |
birbirinden çok farklı kişilerden (takım) |
motley adj.
|
|
| 459 |
General |
sıfırdan farklı |
non zero adj.
|
|
| 460 |
General |
tamamen farklı |
disparate adj.
|
|
| 461 |
General |
birbirinden çok farklı şeylerden oluşan (grup) |
motley adj.
|
|
| 462 |
General |
farklı elementlere ayrılmış |
atomistic adj.
|
|
| 463 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösteren |
pleochroic adj.
|
|
| 464 |
General |
farklı olan |
differential adj.
|
|
| 465 |
General |
farklı bir … grubu |
a different set of adj.
|
|
| 466 |
General |
farklı bir…grubu |
a different set of adj.
|
|
| 467 |
General |
farklı zaman dilimlerinde vuku bulmuş |
noncontemporary adj.
|
|
| 468 |
General |
farklı ve moda olmuş |
nouveau adj.
|
|
| 469 |
General |
farklı dillere ait |
cross linguistic adj.
|
|
| 470 |
General |
farklı bir şekle bürünmüş |
transmogrified adj.
|
|
| 471 |
General |
farklı şekle sahip |
custom-shaped adj.
|
|
| 472 |
General |
-den farklı |
dissimilar to adj.
|
|
| 473 |
General |
-den farklı |
different from adj.
|
|
| 474 |
General |
tamamen farklı |
contrary adj.
|
|
| 475 |
General |
farklı bir…grubu |
a diverse set of adj.
|
|
| 476 |
General |
farklı bir … grubu |
a diverse set of adj.
|
|
| 477 |
General |
diğerlerinden farklı |
particular adj.
|
|
| 478 |
General |
-den farklı |
discrepant from adj.
|
|
| 479 |
General |
her yönüyle farklı |
different in all aspects adj.
|
|
| 480 |
General |
birbirinden farklı |
different from each other adj.
|
|
| 481 |
General |
geniş bir yelpazede farklı |
a broad range of adj.
|
|
| 482 |
General |
kadar farklı/değişik/çeşitli |
as diverse as adj.
|
|
| 483 |
General |
farklı alanlara yönlendirilmiş |
diversified adj.
|
|
| 484 |
General |
üç farklı ırktan gelen |
triracial adj.
|
|
| 485 |
General |
maymun soyundan farklı bir tür olarak gelen |
ape-descendant adj.
|
|
| 486 |
General |
farklı iklime uyum sağlamış |
acclimated adj.
|
|
| 487 |
General |
farklı kültürün özelliklerini gösteren |
accultural adj.
|
|
| 488 |
General |
farklı havaya alışmış |
acclimated adj.
|
|
| 489 |
General |
farklı kültürden gelmiş |
accultural adj.
|
|
| 490 |
General |
bocalayan (farklı görüşler arasında) gidip gelen |
vacillating adj.
|
|
| 491 |
General |
aynı şeyi farklı kelimelerle ifade eden |
tautegorical adj.
|
|
| 492 |
General |
farklı ve yeni bir formda sunulan |
redux adj.
|
|
| 493 |
General |
kenarı gövde renginden farklı renkte olan (kuş tüyü) |
laced adj.
|
|
| 494 |
General |
orijinal halinden belirgin şekilde farklı |
changeling adj.
|
|
| 495 |
General |
ton farklı |
checkered adj.
|
|
| 496 |
General |
kültürel ve dilbilimsel olarak farklı |
culturally and linguistically diverse (cald) adj.
|
|
| 497 |
General |
üç farklı yöne bakan |
trifarious adj.
|
|
| 498 |
General |
aynı etkinliğin üç farklı aşamasında uzman olan |
triple-threat adj.
|
|
| 499 |
General |
üç farklı faaliyet alanında uzman olan |
triple-threat adj.
|
|
| 500 |
General |
üç farklı niteliği birleştiren |
triple adj.
|
|