farklı - Türkisch Englisch Wörterbuch

farklı

Bedeutungen von dem Begriff "farklı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 71 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
farklı different adj.
The layout of her house is not so different from mine.
Evinin düzeni benimkinden pek farklı değil.

More Sentences
General
farklı unlike adj.
A medicinal product is a product unlike any other.
Bir tıbbi ürün diğerlerinden farklı bir üründür.

More Sentences
farklı divergent adj.
We cannot adopt divergent priorities.
Birbirinden farklı öncelikleri benimseyemeyiz.

More Sentences
farklı unusual adj.
The weather has been unusual this year.
Hava bu yıl farklıydı.

More Sentences
farklı distinctive adj.
Saddam Hussein is fortunately a very special case with a very distinctive history stretching back a long way.
Saddam Hüseyin neyse ki uzun bir geçmişe uzanan çok farklı bir tarihe sahip çok özel bir vakadır.

More Sentences
farklı distinct adj.
Schengen cooperation is distinct from police cooperation, with the development of Europol being a separate matter.
Schengen işbirliği polis işbirliğinden farklıdır ve Europol'ün gelişimi ayrı bir konudur.

More Sentences
farklı various adj.
Parliament must, therefore, be able to translate and represent various points of view.
Dolayısıyla Parlamento farklı bakış açılarını tercüme ve temsil edebilmelidir.

More Sentences
farklı another adj.
At that time, the Commission still took another view.
O dönemde Komisyon hala farklı bir görüşe sahipti.

More Sentences
farklı several adj.
There are several advantages to city life.
Şehir hayatının farklı avantajları var.

More Sentences
farklı varied adj.
There are varied and contrasting pictures across the 15 Member States.
Bu 15 Üye Devlet arasında farklı ve zıt tablolar bulunmaktadır.

More Sentences
farklı divided adj.
The four boys said ISIS divided the children into eight groups, with each group sleeping in a different classroom.
Dört çocuk, IŞİD'in çocukları sekiz gruba ayırdığını ve her grubun farklı bir sınıfta uyuduğunu söyledi.

More Sentences
farklı diverse adj.
We are a Union of diverse religions, of religious pluralism.
Biz farklı dinlerden, dini çoğulculuktan oluşan bir Birliğiz.

More Sentences
farklı dissimilar adj.
His methods were not dissimilar to those used by other mechanics.
Kullandığı yöntemler diğer mekanikçilerin kullandıklarından farklı değildi.

More Sentences
farklı separate adj.
This is separate from the styles that you applied to the headings in your document.
Bu, belgenizdeki başlıklara uyguladığınız stillerden farklıdır.

More Sentences
farklı incompatible adj.
My mother and father are totally incompatible.
Annem ve babam tamamen farklı insanlar.

More Sentences
farklı disparate adj.
Unfortunately, the procedure used in the Member States is too disparate and too unclear.
Ne yazık ki Üye Devletlerde uygulanan prosedür çok farklı ve çok belirsiz.

More Sentences
farklı different adj.
Water and milk have different consistencies.
Su ve sütün kıvamları farklıdır.

More Sentences
farklı variable adj.
The videos are of variable quality.
Videolar farklı kalitelerdedir.

More Sentences
Idioms
farklı a far cry n.
This is a far cry from the sacred union that some people have been telling us about.
Bu, bazılarının bize anlattığı kutsal birlikten çok farklı bir durum.

More Sentences
Computer
farklı alternate adj.
There are pictures on alternate pages of the book.
Kitabın farklı sayfalarında resimler vardır.

More Sentences
General
farklı particular adj.
farklı hetero adj.
farklı otherwise adj.
farklı variant adj.
farklı deling adj.
farklı alien adj.
farklı discrepant adj.
farklı discrete adj.
farklı differential adj.
farklı diversified adj.
farklı unequal adj.
farklı discriminating adj.
farklı alien adj.
farklı anotherguess adj.
farklı unconsolidated adj.
farklı uncustomary adj.
farklı strange adj.
farklı heterogeneous adj.
farklı heteroousian adj.
farklı daedal adj.
farklı dislike [obsolete] adj.
farklı dissonant adj.
farklı distant adj.
farklı distingué adj.
farklı difform [obsolete] adj.
farklı inconcinne [obsolete] adj.
farklı dividant [obsolete] adj.
farklı foreign adj.
farklı seperate adj.
farklı singular adj.
farklı fresh adj.
farklı sunder [obsolete] adj.
farklı other adj.
farklı othergates adj.
farklı otherguess adj.
farklı out adj.
farklı a far cry from adv.
Idioms
farklı out of the ordinary adj.
farklı a different ball of wax expr.
farklı at variance expr.
Technical
farklı diversified adj.
Construction
farklı differential adj.
Medical
farklı hetero- pref.
Biology
farklı etypical adj.
farklı heteroplastic adj.
farklı personate adj.
Archaic
farklı uncustomed adj.
farklı heterogene adj.
farklı heterogeneal adj.
farklı disuniform adj.
farklı discriminate adj.

Bedeutungen, die der Begriff "farklı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
farklı yöntemler different methods n.
There are currently fifty-one different methods used in Europe.
Şu anda Avrupa'da kullanılan elli bir farklı yöntem bulunmaktadır.

More Sentences
farklı isim different name n.
These two different names will enable people buying them to choose a product with full knowledge of the facts.
Bu iki farklı isim, onları satın alan kişilerin gerçekleri tam olarak bilerek bir ürün seçmelerini sağlayacaktır.

More Sentences
farklı kültürler different cultures n.
Turkey is a very complex country with many different cultures.
Türkiye birçok farklı kültüre sahip çok karmaşık bir ülkedir.

More Sentences
farklı kaynaklar different sources n.
Electricity is generated from many different sources.
Elektrik birçok farklı kaynaktan üretilir.

More Sentences
farklı kaynaklar different resources n.
Players can customize their industrial areas with supply chains for the four different resource types and unique factories.
Oyuncular, endüstriyel alanlarını dört farklı kaynak türü ve benzersiz fabrikalar için tedarik zincirleriyle özelleştirebilirler.

More Sentences
farklı yollar (metodlar) different paths n.
Its different sections arrive at class consciousness by different paths and at different times.
Farklı kesimleri sınıf bilincine farklı yollardan ve farklı zamanlarda ulaşır.

More Sentences
farklı büyüklük different magnitude n.
I consider that we need efforts of a completely different magnitude.
Tamamen farklı büyüklükte çabalara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
farklı saatler different hours n.
This allows us to simulate different hours of the day or weather conditions.
Bu, günün farklı saatlerini veya hava koşullarını simüle etmemizi sağlar.

More Sentences
farklı olmak be different v.
Things will be different now.
Artık her şey farklı olacak.

More Sentences
farklı düşünmek differ v.
The two committee members differed on all the major issues.
İki komite üyesi tüm önemli konularda farklı düşünüyorlardı.

More Sentences
farklı olmak differ v.
We cannot overlook the fact that Member States' views on some of these questions still differ.
Üye Devletlerin bu sorulardan bazılarına ilişkin görüşlerinin hala farklı olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.

More Sentences
farklı olmak differ in v.
People greatly differ in their views of life.
İnsanlar hayata bakış açısı yönünden çok farklı olurlar.

More Sentences
(farklı türden unsurları) bir araya getirmek mix v.
Their style mixes rock and blues.
Tarzları rock ve blues'u bir araya getiriyor.

More Sentences
birbirinden farklı several adj.
However, there were several distinct historical periods in the West.
Ancak Batı'da birbirinden farklı birkaç tarihsel dönem vardı.

More Sentences
farklı tarife differential price list n.
birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme cross breeding n.
farklı tuz oranlarına sahip denizler arasındaki sınır halocline n.
çevresinden farklı renkte olan ince çizgi streak n.
birbirinden epey farklı şeylerden oluşan karışım potpourri n.
diğerlerinden farklı olma durumu otherness n.
farklı ırklara mensup insanların evlenmesi intermarriage n.
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme pleochroism n.
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi cowlick n.
farklı yemek çeşitleri sunan büfe smorgasbord n.
asıl işten farklı ikinci bir gelir kaynağı olan iş sideline n.
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz lock n.
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil koine n.
farklı ideolojilere sahip ülkeler arasında iletişimi ve mal alışverişini engelleyen durum iron curtain n.
türünden farklı doğma xenogenesis n.
benzer sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma malapropism n.
farklı ısılardaki sular arasındaki sınır thermocline n.
rüzgar vb nedenlerle ısının farklı algılanması chill factor n.
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil lingua franca n.
farklı düşünen kişi deviationist n.
farklı düşünme deviationism n.
yükseltileri basit çizgiler yerine farklı renklerle gösteren harita relief map n.
istekleri, düşünceleri farklı olan kişi veya topluluklardan her biri party n.
bir karakterin ortaya çıkmasından sorumlu olan farklı genler arasında baskılayıcı etkilerin olması durumu epistatic n.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another color n.
farklı tanrılara tapma theocrasy n.
epey farklı quite a change n.
oldukça farklı quite a change n.
çok farklı quite a change n.
gelişimin farklı evrelerinde farklı şekiller gösterme polymorphism n.
iki farklı maddeyi aynı anda yakma cofire n.
iki farklı maddeyi aynı anda yakma cofiring n.
farklı ırklardan ebeveynlerin çocuğu griffe n.
farklı olabilirlik nonuniformity n.
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması zeugma n.
farklı kültürlerin müziklerini inceleyen kimse ethnomusicologist n.
biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz double-entendre n.
birbirinden çok farklı çeşitleri içeren mingle-mangle n.
karalama ve sindirme kampanyası (iktidardakilerin farklı düşünenlere karşı yürüttüğü) witch-hunt n.
farklı olma diversity n.
farklı bir a different standpoint n.
farklı bir açı a different standpoint n.
farklı bir bakış an alternative view to n.
farklı etkiler differential/different effects n.
farklı tesirler differential effects n.
farklı ülke mutfaklarından örnekler sunan restoran fusion restaurant n.
dinsel konularda farklı görüşlere müsamaha gösterme religious toleration n.
yerel halk tarafından adlandırılan yer ve kişi isimlerinin yabancılar tarafından farklı isimlendirilmesi exonym n.
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi double dutch n.
farklı iş veya sınıflardan insanlar people from every walk of life n.
farklı kesimlerden insanlar people from every walk of life n.
metnin farklı bir kültüre/yöreye göre uyarlanması transcreation n.
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam melting pot n.
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması the willing suspension of disbelief n.
farklı tarife different tariff n.
farklı tepkiler mixed reactions n.
yanlış duyulması sonucunda farklı şekilde anlaşılan bir şarkı sözü veya şiir mısrasındaki kelime veya kelime öbeği mondegreen n.
farklı/çeşitli bireylerden oluşan insan topluluğu/grubu composition of people n.
birden fazla farklı dilde uzman olan kişi hyperpolyglot n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması a conflict in terms n.
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim loose term n.
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim empty signifier n.
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim floating signifier n.
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse bricoleur n.
anne ve babası farklı ırklardan olan kimse mixed race n.
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey fashion statement n.
eski bir binanın inşa edilme amacından farklı bir amaçla kullanılması adaptive reuse n.
farklı süreler different periods of time n.
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma animateness n.
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma animation n.
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse imposter n.
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse hallow n.
farklı havaya alışma acclimatation n.
farklı iklime uyum sağlama acclimatation n.
değişik yönlerden bakıldığında farklı renklere bürünen bir zeosit türü tanzanite n.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinthe n.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinth n.
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları back catalogue n.
farklı, çeşitli şeylerin tamamı rainbow n.
iki farklı şeyin bağlantısı veya ilişkisi read-across n.
farklı şekilde derleme recompilement n.
evde hazırlanandan farklı özellikte, satın alınan yiyecek cate [obsolete] n.
farklı şekilde betimleme redescription n.
farklı şekilde tanımlama redefinition n.
farklı şekilde tanımlama redescription n.
farklı şekilde izah etme redescription n.
farklı şekilde nitelendirme redescription n.
farklı bir şekilde karalayan kimse redrawer n.
farklı bir şekilde çizen kimse redrawer n.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma re-establishment n.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma reestablishment n.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirme change round n.
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri nassella tussock board n.
içinde farklı türden ahşap hayvanlar bulunan gemi şeklinde çocuk oyuncağı noah's ark n.
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan negrophile n.
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan negrophil n.
çeyrek ve yarımlarda farklı çalan saat tingtang n.
altı yerine üç farklı sayı içeren zar top n.
(farklı gelir seviyesindeki yerleri ayıran) mahalle sınırı tracks n.
aynı alanda üç farklı beceriye sahip uzman triple threat n.
üç farklı alanda uzman kimse triple threat n.
farklı özellikteki şeylerin karışımı alloy n.
farklı bağlamlarda tekrarlanabilirlik iterability n.
a harfinin farklı bir şekilde söylenişi aw [scottish] n.
farklı seçenekler lucky bag n.
topluluktaki farklı türlerin eşit sayıda bireyi olması equitability n.
güney büyük ovalar'da yaşayıp kiowa kabilesinin önemli bir kısmını oluşturan ve bu kabileden farklı olarak bir atabask dili konuşan amerikan yerlilerine mensup kimse kiowa apache n.
yaşamın farklı evreleri vicissitudes n.
hedefin farklı renklere boyanmış skor yüzeyi face n.
çok sayıda farklı işi veya sorumluluğu olan kimse factotum [dated] n.
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri sıklıkla karıştıran kimse malapropist n.
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma malaprop n.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj, işaret mixed message n.
iki farklı sesle konuşabilme biloquism n.
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen blaze n.
başlıklardan, çizimlerden, notlardan veya ilanlardan farklı olarak kullanılan metin özelliği matter n.
witney kelimesinin farklı bir söylenişi whitney n.
farklı unsur ve bileşenlerin karışımı marriage n.
elinden farklı işler gelen deneyimli işçi handyman n.
bazı iskoç ve ingiliz topluluklarında bulunan, üyelerin her hafta belirli bir tutar ödediği ve yapılan ödemelerin her hafta farklı bir üyesine verildiği tasarruf artırım kulübü menage n.
farklı etnik kökenlere sahip kimse mestee n.
ebeveynleri farklı etnik kökenlere sahip olan kimse mestino n.
farklı etnik kökenlere sahip kadın mestiza n.
farklı etnik kökenlere sahip kadın métisse n.
farklı fikir wrinkle n.
kelimeler ve farklı anlamlarını kaydeden kimse word-catcher n.
gazete veya dergi basımından farklı olarak kitap basımı bookwork n.
farklı özellik miniature n.
çok sayıda farklı işi olan kimse both-hands n.
cinsiyetsiz şeylere farklı cinsiyetler uygulama heterogeny n.
farklı ve modaya yön veren tarz high style n.
kökten farklı inançların, görüşlerin fanatik savunucuları arasındaki çatışma holy war n.
üniversitedeki dereceyi gösteren farklı renklerdeki malzeme hood n.
farklı fikirlere açıklık hospitality n.
anne ve babası farklı ırklardan olan kimse miscegenate n.
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki uyumu mix n.
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki kombinasyonu mix n.
bir ürüne giren farklı bileşenlerin oranı mix n.
ataları farklı ırktan gelen kimse mixed-blood n.
farklı şekiller veya tasarımlar oluşturmak için kendisine benzeyen başkalarıyla birleştirilebilen veya değiştirilebilen kendine yeter öğe modular n.
salon dansı adımlarını çeşitli farklı dansların temeli olarak kullanan bir dans türü modern sequence dancing n.
farklı elbise reparel n.
farklı çerçeveden bakmaya başlama retreat n.
farklı bir dönemin özelliklerini taşıyan kimse revenant n.
farklı bir zamandan gelen kimse revenant n.
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan jeton mule n.
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan madeni para mule n.
bebeğin istenenden farklı cinsiyette olmasının yarattığı hayal kırıklığı gender disappointment n.
farklı yol by-passage n.
farklı iki gruba ait kimse go-between n.
kendini oluşturan şeyden farklı özellikleri olan şey chip n.
ebeveynlerinden farklı nitelikleri olan çocuk chip n.
bütünün farklı parçası demimonde n.
bütünün farklı parçası demiworld n.
farklı yerde kullanılmaya başlanan sözcük denizen n.
(hanedan armalarında) iki farklı figürün birer yarısıyla arma oluşturma dimidiation n.
farklı kıyafetlerinden anlaşılan görev veya meslek gown n.
farklı birden fazla erkekle birlikte yaşamış bekar kadın grass widow n.
kendini farklı bir grup ile özdeşleştirme identification n.
(bulunulan ortama, kişilere göre) farklı durum veya pozisyon lone hand n.
gruptan farklı şey odd bod n.
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu odd-man n.
aynı kategorideki diğerlerinden farklı olan şey odd bod n.
üreticilerden karmaşık ekipmanlar satın alıp bunları yeniden satış için farklı bileşenler ile değiştiren veya birleştiren firma oem n.
dönüş yeri ilk çıkış yerinden farklı olan bir gidiş dönüş bileti open-jaw n.
bulundukları farklı tür askeri kuruluşlarda benzer görevlere sahip subaylar opposite numbers n.
farklı sistem veya sınıfa mensup olup biri ile benzer pozisyona sahip olan kimse opposite number n.
eskiden ingiltere'nin batısında yer alıp farklı mülkiyet türleriyle sahip olunan arazi overland n.
genellikle farklı türde kayanın içine gömülü küçük ve yuvarlak kaya kütlesi rognon n.
bir konuda farklı şekilde aydınlandıklarını iddia eden insanlar illuminati n.
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) aldatma imposture n.
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) kandırma imposture n.
tek kutuda yer alan ve farklı oyun ekipmanları gibi nesnelerden oluşan seçki compendium [uk] n.
insanlara kendilerinden tamamen farklı durum veya bakış açılarını deneyimlemeyi öğreterek kişilerarası farkındalığı artırmayı amaçlayan bir yöntem consciousness-raising n.
farklı düşünen kimse deviator n.
sesin farklı ortamlardan geçerken değişen özelliklerini inceleyen bir bilim dalı diaphonics n.
kişilerin ırkına veya dinine göre farklı muamele yapma discrimination n.
farklı içerikleri güzel şekilde bir araya getiren eser dish n.
farklı düşünen kimse dissentient n.
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri colorway n.
farklı özelliklerin kombinasyonu compromise n.
farklı unsurların bileşimi compromise n.
dünyanın farklı yerlerinin aynalar, lensler ve aydınlatma ile gerçekçi biçimde gösterildiği sergi cosmorama n.
farklı durumlar arasında gidip gelen şey cycler n.
farklı hallere geçen şey cycler n.
farklı uzunluklarda iki çift halinde olma (erkek organı) didynamy n.
farklı bileşenlerden oluşan bütün package n.
farklı iki varlığın birbirini etkilemeyeceği görüşü parallelism n.
farklı cümlelerle açıklayan kimse paraphrasian n.
farklı cümlelerle açıklayan kimse paraphraser n.
farklı cümleler ile açıklayan kimse paraphrast n.
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni pincheck n.
farklı türde boyalarla boyanabilme özelliği polychromatophilia n.
çok sayıda farklı form bulunması durumu polymorphy n.
tek el yazmasında farklı yazarlara ait yorumların yer aldığı elyazması geleneği contamination n.
amaçlanan konudan farklı ve saçma mevzu cross-purpose n.
farklı unsurların birbirini etkilemesi cross-pollination n.
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse in-migrant n.
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse inmigrant n.
roma katolik kilisesi hukukuna göre farklı derecedeki emirlerin kabulü arasında geçmesi gereken süre interstice n.
farklı zamanlarda meydana gelen ruhsal aydınlanma interspiration [obsolete] n.
farklı nitelik veya durumlar arasındaki uzaklık interval n.
farklı fikirlere karşı hoşgörüsüzlük intoleration n.
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle islet n.
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle island n.
(farklı renkte killerden yapılan) alacalı çömlek pebble n.
(hayvanlardan farklı olarak) insanlar people n.
tunik şeklindeki üniformanın farklı renkteki ön kısmı plastron n.
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme play date n.
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme playdate n.
farklı disiplinlerden uzmanların sorun çözmek için bir araya geldiği organizasyon sandpit n.
büyücülerin (gezegen, element, burçlar, sayılar yardımıyla) farklı şeyler arasında ilişki kurma sistemi correspondences n.
(armacılık) altın rengi olması gerekirken sarının farklı tonlarında görülen bir metal or n.
birden fazla farklı sınıfın özelliklerini taşıyan kimse participle [obsolete] n.
(kafayı bulmak için) farklı ilaçları karıştırma pharming n.
farklı kimse phase n.
farklı alt grup phase n.
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme pleochromatism n.
(farklı renkte kil parçalarından yapılan) alacalı çömlek gereç scroddled ware n.
daha sonra birleştirilmek üzere farklı motiflerde yapılan örgü parçası scrumble n.
(pul koleksiyonculuğunda) değerleri ve tasarımları farklı olan posta pulu çifti setenant n.
(pul koleksiyonculuğunda) değerleri ve tasarımları farklı olan posta pulu çifti se tenant n.
(buz pateninde) patencinin farklı kenarlarda üç daire çizmesi ile gerçekleştirilen bir hareket türü serpentine n.
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü sermocination [obsolete] n.
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı sermocinator n.
farklı giyinen kısa saçlı ergen veya genç grubunun üyesi sharpie [australia] n.
olduğundan farklı gösterme pretending n.
çevresinden farklı renkte ince çizgi slash n.
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse imposter n.
alışılagelenden farklı görünen kimse beatnik n.
(gazetede) farklı kaynaktan alınmış kısa haber squib n.
(çin porseleni veya farklı bir yemek takımında) özel tasarım strike n.
farklı bir oluşumun kuklası olan siyasi oluşum subsatellite n.
eserleri farklı formatlarda yayımlama veya çoğaltma hakkı subsidiary rights n.
bünyesinde farklı bankalar bulunduran banka superbank n.
farklı bir oluşumun üzerine gelen yeni oluşum superstructure n.
kişinin farklı sosyal roller yerine geçmesi surrogate n.
(bitkilerde) iki farklı yapının birlikte büyümesi symphysis n.
farklı zamanlarda meydana gelen olayların eş zamanlı gösterimi synchronism n.
iki farklı grubun/nesnenin kullanımıyla elde edilen etki synergy n.
farklı fikirlerin birleşimi synthesis n.
farklı unsurların sentezi synthesis n.
farklı bireyler arası çaprazlama outcross n.
dini bir bölgede mülkü bulunup farklı bir yerde ikamet eden kimse outdweller n.
farklı renk kutusu seti paint n.
(farklı kültür seviyesindekiler arasında gerçekleştirilen) müzakere palaver n.
olduğundan farklı bir etnik grubun üyesi olarak kabul edilen kimse passer n.
(doğru bir ilişkide) olaylara farklı bakış açısıyla bakabilme perspective n.
(her bir yüzünde farklı etiket bulunan) yedi inçlik plak split n.
bükülü tel çiftinin farklı bir tel çifti ile birleşimi sonucu gelişen kablo bağlama hatası split pair n.
farklı gruplar arası üreme outbreeding n.
farklı renk bloku seti paint n.
farklı kaynaklardan alınan içerikler, parçalar veya motiflerle oluşturulan eser pasticcio n.
gereksinimlerinin çok özel olmaması nedeniyle farklı yaşam alanlarında görülebilen bir bitki veya bitki türü indifferent n.
farklı gözlemcilerin elde ettiği değerlerdeki farklılıklar personal equation n.
görünümü bütünden farklı olan küçük toprak parçası patch n.
genelden farklı görünen küçük zemin patch n.
çok farklı far other n.
olduğundan farklı gösterme farrago n.
(farklı kişilere ait) iki araziyi ayıran hudutlar property line n.
farklı düşünmek think different v.
farklı bir duruma getirmek brought into a different state v.
farklı düşünmek dissent v.
farklı göstermek dress up v.
farklı olmak differentiate v.
farklı olmak disagree v.
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek compare apples to oranges v.
farklı bir biçimde yazmak veya söylemek (başka birinin yazdıklarını/söylediklerini) rehash v.
farklı gözle bakmak see something from a different perspective v.
farklı gözle görmek see something from a different perspective v.
sırayla farklı ekinler yetiştirmek rotate crops v.
farklı mevsimlerde yola çıkıp gelmek split season v.
farklı görüşte olmak disaccord v.
farklı bir duruma getirmek bring into a different state v.
farklı olmak diverge v.
farklı muamele etmek discriminate v.
yeni veya farklı iklim şartlarına alışmak acclimatise v.
farklı olmak vary v.
farklı olmasını sağlamak characterize v.
belirgin olarak farklı olmak secern v.
iki farklı maddeyi aynı anda yakmak cofire v.
farklı açıdan ele almak consider (a matter) from a different angle v.
aynı alanda farklı tarım ürünleri yetiştirmek intercrop v.
farklı amaçlara hizmet etmek serve at cross purposes v.
farklı şeylere dalıp gitmek wander off v.
kendini farklı göstermek false pretence v.
kendini olduğundan farklı göstermek false pretence v.
aynı tarlada farklı bitkileri yetiştirmek intercrop v.
farklı muamele yapmak discriminate v.
farklı isimlerle anılmak have aliases v.
farklı isimlerle anılmak be called by different names v.
farklı isimlerle anılmak be known by different names v.
farklı yapmak differentiate v.
farklı görmek distinguish v.
farklı amaçlarda olmak be at cross-purposes v.
farklı amaçlara hizmet etmek be at cross-purposes v.
-den farklı olmak differ from v.
-den farklı olmak vary from v.
farklı şeyler keşfetmek discover different things v.
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak converge on v.
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek intermarry with v.
farklı açıdan bakmak look at something from a different aspect v.
farklı bir bakış açısı kazanmak gain a different point of view v.
farklı açıdan bakmak take a different approach to something v.
farklı bir bakış açısı kazanmak gain a different viewpoint v.
farklı yorumlara açık olmak be contestable v.
farklı yorumlara açık olmak be open to dispute v.
farklı yorumlara açık olmak be debatable v.
farklı yorumlara açık olmak be questionable v.
fiyatta farklı olmak differ in price v.
farklı açılardan bakmak look from different perspectives v.
farklı kılmak make different v.
farklı mana yüklemek assign a different meaning to v.
farklı anlam yüklemek assign a different meaning to v.
farklı bir yaklaşım getirmek bring a different approach v.
(farklı kaynaklardan) soruşturmak ask about someone or something v.
(farklı kaynaklardan) soruşturmak ask around about someone v.
farklı bir açıdan ele almak consider (a matter) from a different angle v.
farklı/yeni bir açıdan bakmak reframe v.
her sene değişik/farklı tarihlere rastlamak be on a different date from year to year v.
farklı bir hayat istemek want a different life v.
bölgeyi farklı bir kullanım için tahsis etmek rezone v.
farklı bir gama/perdeye geçmek modulate to a different key v.
farklı gözle bakmak look at it with different eyes v.
farklı gözle görmek see with different eyes v.
farklı olanı elemek odd-one-out v.
farklı bir yöntem izlemek follow a different method v.
farklı bir yöntem uygulamak apply a different method v.
hareketli bir araç/uçak grubundan ayrılarak farklı yöne gitmek peel v.
birini farklı bir yere koymak put someone in a different place v.
yeni veya farklı iklim şartlarına alışmak acclimatize v.
farklı olmasını sağlamak characterise v.
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek intermarry v.
birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak be as different as night and day v.
farklı bir iş kolu aramak look for a new line of work v.
farklı birini aramak look for someone different v.
farklı bir yol izlemek take a different tack v.
aynı yola farklı yönlerden gelmek come each way in different directions v.
açık biçimde farklı olmak contrast sharply with v.
olayları farklı açıdan görmek see things from a fresh angle v.
diğerlerinden farklı olmak be different from the others v.
(konuyu) farklı bir açıdan değerlendirmek readress v.
farklı kategori veya sınıfa yerleştirmek reassign v.
farklı bir şeyle temizlemek reclean v.
eseri farklı bakış açısı ve yorumla değerlendirmek recontextualise v.
hatlarını farklı şekilde belirlemek recontour [rare] v.
biçimini farklı şekilde oluşturmak recontour [rare] v.
eseri farklı bakış açısı ve yorumla değerlendirmek recontextualize v.
farklı şekilde belirlemek redetermine v.
farklı şekilde izah etmek redescribe v.
farklı şekilde tanımlamak redescribe v.
farklı bir şekilde tanımlamak redefine v.
farklı şekilde nitelendirmek redescribe v.
farklı bir karar vermek redetermine v.
farklı şekilde saptamak redetermine v.
farklı şekilde betimlemek redescribe v.
farklı bir şekilde karalamak redraw v.
farklı şekilde tahsis etmek redistribute v.
farklı şekilde bölüştürmek redistribute v.
farklı bir şekilde çizmek redraw v.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak re-establish v.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak reestablish v.
farklı bir şekilde değerlendirmek re-evaluate v.
farklı bir şekilde ifade etmek re-express v.
farklı bir şekilde belirtmek re-express v.
farklı şekilde söylemek reframe v.
farklı şekilde ifade etmek reframe v.
farklı şekilde asmak rehang v.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirmek change round v.
farklı pozisyonda durmak change posture v.
farklı durum veya unsurlarla dolu olmak checker v.
farklı sahne düzenine geçmek shift the scene v.
(birini) farklı birime görevlendirmek attach v.
farklı yapmak unliken [obsolete] v.
farklı hale getirmek unliken [obsolete] v.
sayısını yediden farklı yapmak unseven v.
farklı bir yola sokmak bend v.
organizmalarda bulunan farklı ve genellikle daha az özelleşmiş maddelerden üretmek manufacture v.
farklı olmasını sağlamak mark v.
(koyunu) farklı bir otlağa alıştırmak haft [dialect] [uk] v.
aynı anda iki farklı kaynaktan veya yönden saldırıya maruz kalmak whipsaw v.
farklı iklimlere alışmak harden v.
iki farklı kimseyle, grupla veya şeyle ilgisi olmak mediate v.
(farklı ögeleri) anlamlı bütün oluşturacak şekilde bir araya getirmek braid v.
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek highjack v.
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek hijack v.
farklı deri rengine sahip ırkla çiftleştirmek miscegenate v.
farklı bileşenleri karıştırarak hazırlamak mix v.
farklı giysiler giymek revest [obsolete] v.
farklı şekilde yazmak rewrite v.
farklı formda yazmak rewrite v.
farklı tarzda yazmak rewrite v.
(farklı cinsten ürünleri) homojen ürün elde etmek için karıştırmak bulk v.
bir şeyin belirli bir noktadaki yoğunluğunu azaltmak ve farklı noktalara dağıtmak decentralise [uk] v.
farklı ölçü birimine dönüştürmek denominate v.
farklı değer birimine çevirmek denominate v.
farklı bir isim, terim veya ifade ile hitap etmek designate v.
farklı zamanlarda vuku bulmasına sebep olmak desynchronise [uk] v.
farklı zamanlarda vuku bulmasına sebep olmak desynchronize [us] v.
farklı aralıklarda sürdürmek run v.
farklı şeyler ile meşgul olmak run around v.
diğerlerinden farklı kılmak distinguish of [obsolete] v.
farklı hale getirmek distinguish v.
diğerlerinden farklı kılmak distinguish v.
(resmin) aslından farklı hale getirmek distort v.
farklı bileşenleri kullanarak yapmak composite v.
(çan) peş peşe farklı tonlarda çalacak şekilde hareket etmek course v.
farklı kılmak difference v.
farklı kılmak differ v.
farklı olmak incombine [obsolete] v.
(bir şeyi) farklı yapıdaki bir şeyle karıştırarak kıvama getirmek contemper v.
(farklı şeyleri) birbirine karıştırmak contemper v.
(farklı kategoriye) girmek crosscut v.
(birine) farklı beceri alanlarında eğitim vermek cross-train v.
farklı sporlarda antrenman yapmak cross-train v.
farklı sosyokültürel gruptan biriyle evlenmek intermarry v.
(farklı duyuları) birlikte reaksiyon verecek şekilde eğitmek coeducate v.
farklı evrelere, maddelere veya bölümlere ayırıp ayrıntılı değerlendirmek parse v.
(nehir kolları) ayrılıp farklı yönlere gitmek part v.
(farklı ürünleri) bütün haline getirmek prepackage v.
(sahne dekoru) farklı renklerle süslemek puddle v.
farklı olarak mimlemek secernate v.
farklı olarak damgalamak secernate v.
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı görevleri yerine getirmek service v.
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı iş faaliyetlerini yürütmek service v.
ayrılıp farklı yönlere gitmek shear v.
farklı noktalara yerleştirmek spot v.
(klasörü) sekmeler farklı yerlere gelecek şekilde düzenlemek stagger v.
farklı düşünmek stray v.
(farklı şeyleri) birleştirmek synoecize v.
olduğundan farklı göstermek inflate v.
farklı tarzlarda yaratmak pastiche v.
farklı boşluklar koymak respace v.
farklı yere atamak restation v.
farklı bir hedef belirlemek retarget v.
farklı tarzlarda oluşturmak pastiche v.
farklı aralıklarla ayırmak respace v.
farklı şekilde vurgulamak restress v.
farklı yönde değiştirmek retransform v.
farklı renkte yama eklemek splash v.
farklı renkte yama eklemek splosh v.
sesi kaynağından farklı bir yerden geliyormuş gibi göstermek project v.
birbirinden farklı yükseklikte olmayan level adj.
birbirinden çok farklı kişilerden (takım) motley adj.
sıfırdan farklı non zero adj.
tamamen farklı disparate adj.
birbirinden çok farklı şeylerden oluşan (grup) motley adj.
farklı elementlere ayrılmış atomistic adj.
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösteren pleochroic adj.
farklı olan differential adj.
farklı bir … grubu a different set of adj.
farklı bir…grubu a different set of adj.
farklı zaman dilimlerinde vuku bulmuş noncontemporary adj.
farklı ve moda olmuş nouveau adj.
farklı dillere ait cross linguistic adj.
farklı bir şekle bürünmüş transmogrified adj.
farklı şekle sahip custom-shaped adj.
-den farklı dissimilar to adj.
-den farklı different from adj.
tamamen farklı contrary adj.
farklı bir…grubu a diverse set of adj.
farklı bir … grubu a diverse set of adj.
diğerlerinden farklı particular adj.
-den farklı discrepant from adj.
her yönüyle farklı different in all aspects adj.
birbirinden farklı different from each other adj.
geniş bir yelpazede farklı a broad range of adj.
kadar farklı/değişik/çeşitli as diverse as adj.
farklı alanlara yönlendirilmiş diversified adj.
üç farklı ırktan gelen triracial adj.
maymun soyundan farklı bir tür olarak gelen ape-descendant adj.
farklı iklime uyum sağlamış acclimated adj.
farklı kültürün özelliklerini gösteren accultural adj.
farklı havaya alışmış acclimated adj.
farklı kültürden gelmiş accultural adj.
bocalayan (farklı görüşler arasında) gidip gelen vacillating adj.
aynı şeyi farklı kelimelerle ifade eden tautegorical adj.
farklı ve yeni bir formda sunulan redux adj.
kenarı gövde renginden farklı renkte olan (kuş tüyü) laced adj.
orijinal halinden belirgin şekilde farklı changeling adj.
ton farklı checkered adj.
kültürel ve dilbilimsel olarak farklı culturally and linguistically diverse (cald) adj.
üç farklı yöne bakan trifarious adj.
aynı etkinliğin üç farklı aşamasında uzman olan triple-threat adj.
üç farklı faaliyet alanında uzman olan triple-threat adj.
üç farklı niteliği birleştiren triple adj.