out - Türkisch Englisch Wörterbuch

out

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "out" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 359 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
out n. çıkış
The energy accumulated in them tends to quickly find a way out.
İçlerinde biriken enerji hızla bir çıkış yolu bulma eğilimindedir.

More Sentences
out adv. dışarıda
Jennifer tried to save the shot, but the ball was already out.
Jennifer şutu kurtarmaya çalıştı ama top zaten dışarıdaydı.

More Sentences
out adv. dışarı
The IMA was thrown out of the OECD window only to return through the WTO door.
IMA, OECD penceresinden dışarı atılmıştı ancak DTÖ kapısından geri döndü.

More Sentences
General
out n. bahane
I feel sick, so it gives me an out.
Kendimi hasta hissediyorum, bu da bana bahane oluyor.

More Sentences
out n. (beyzbolda) vurucuyu oyun dışı bırakma
All the team got was outs in its turn.
Takımın sırası geldiğinde eline geçen tek şey vurucularının oyun dışı bırakılması oldu.

More Sentences
out v. ortaya çıkmak
The woman was outed as the leader of the secret cult.
Kadının gizli tarikatın lideri olduğu ortaya çıktı.

More Sentences
out v. eşcinsel olduğunu ifşa etmek
Some people from the governing body were outed by their enemies.
Yönetim organından bazı kişilerin eşcinsel oldukları düşmanları tarafından ifşa edilmiştir.

More Sentences
out adj. çıkmış
We were already out of Brooklyn, heading through the middle of Long Island.
Brooklyn'den çoktan çıkmış, Long Island'ın ortasına doğru ilerliyorduk.

More Sentences
out adj. sönmüş
Why are all the lights out?
Neden bütün ışıklar sönük?

More Sentences
out adj. bozulmuş
My engine is out.
Motorum bozuldu.

More Sentences
out adj. kesik
Tom has been out of touch.
Tom'la irtibat kesildi.

More Sentences
out adj. bitmiş
We're out of pickles.
Turşumuz bitti.

More Sentences
out adj. kalmamış
I've run out of ideas.
Fikrim kalmadı.

More Sentences
out adj. uzak
You kept me out of a sad place for a whole day.
Bütün bir gün boyunca beni üzücü bir yerden uzak tuttunuz.

More Sentences
out adj. dışarıda
The people were out in all the streets protesting the government.
İnsanlar dışarıda tüm sokaklarda hükümeti protesto ediyordu.

More Sentences
out adv. grevde
All the workers in the country came out to protest the new regulations.
Ülkedeki tüm işçiler yeni düzenlemeleri protesto etmek için grevdeler.

More Sentences
out adv. uzakta
The nearest hospital is 2 miles out of the city centre.
En yakın hastane şehir merkezine 2 mil uzakta.

More Sentences
out adv. dışarıda
Did the James come when I was out?
Ben dışarıdayken James mi geldi?

More Sentences
out adv. dışarı
The procedure to restore the environment and pump out what oil could be pumped out then commenced.
Daha sonra çevreyi eski haline getirme ve pompalanabilecek petrolü dışarı pompalama prosedürü başlatıldı.

More Sentences
out adv. iptal
It will be raining all week, so our plan is out.
Bütün hafta yağacak, o yüzden bizim plan iptal.

More Sentences
out adv. -den
Five out of ten subjects failed the tests.
On denekten beşi testlerde başarısız olmuştur.

More Sentences
out adv. dışında
The campsite was right out of the city.
Kamp alanı şehrin hemen dışındaydı.

More Sentences
out adv. insanlara (dağıtarak, vererek)
I used to hand out flyers when I was young to gain some money.
Gençken biraz para kazanmak için insanlara el ilanları dağıtırdım.

More Sentences
out adv. çıkararak
You can use vinegar in the glasses to get the stains out.
Lekeleri çıkarmak için bardaklarda sirke kullanabilirsiniz.

More Sentences
out adv. çıkmış
He was, in some ways, a fish out of water.
Bir bakıma sudan çıkmış balık gibiydi.

More Sentences
out adv. (çiçek) açarak
The roses will be out this month.
Güller bu ay açacak.

More Sentences
out adv. iyice
I love spending my Sunday mornings washing my car out.
Pazar sabahlarımı arabamı iyice yıkayarak geçirmeyi seviyorum.

More Sentences
out adv. dışına
Please don't put your hands out of the guarding fence.
Lütfen ellerinizi koruma tellerinin dışına çıkarmayın.

More Sentences
out adv. bitmiş
We're out of butter.
Tereyağımız bitti.

More Sentences
out adv. serbest
The man gave his life to charity after he got out.
Adam serbest kaldıktan sonra ömrünü hayır işlerine adadı.

More Sentences
out adv. demode
Long skirts are popular again after being out for years.
Uzun etekler yıllarca demode olduktan sonra yeniden popüler hale geldi.

More Sentences
out adv. gün yüzüne
The truth always comes out.
Gerçekler daima gün yüzüne çıkar.

More Sentences
out adv. baygın
The patient asked, 'How long have I been out?'
Hasta “Ben ne zamandır baygınım?” diye sordu.

More Sentences
out adv. kalmamış
I'm sorry, we're sold out.
Üzgünüm, elimizde kalmadı.

More Sentences
out adv. yanılmış
We were out in our profit expectations.
Kâr konusundaki beklentilerimizde yanılmıştık.

More Sentences
out adv. etkisini kaybederek
The right will be out after the elections according to expectations.
Beklentilere göre seçimlerden sonra sağ görüş etkisini kaybedecektir.

More Sentences
out adv. (su, gelgit) çekilmiş
We will wait until the tide is out to gather mussels.
Midye toplamak için gelgitin çekilmesini bekleyeceğiz.

More Sentences
out adv. (beyzbol) men cezası alarak
The team will be out for this season.
Takım bu sezon için men cezası alacak.

More Sentences
out prep. dışında
Emma will be out of the tennis cup this season because of private issues.
Emma özel sorunları nedeniyle bu sezon tenis turnuvasının dışında kalacak.

More Sentences
out prep. -den
The old table was made out of pinewood.
Eski masa çam ağacından yapılmaydı.

More Sentences
out pref. uzak
You kept me out of a sad place for a whole day.
Bütün gün boyunca beni üzücü bir yerden uzak tuttun.

More Sentences
Colloquial
out adv. (eşcinsel) yönelimini saklamadan
Being out for homosexuals can be very hard due to social pressure.
Eşcinseller için yönelimini saklamadan yaşamak toplumsal baskı nedeniyle çok zor olabiliyor.

More Sentences
General
out n. çözüm
out n. çıkar yol
out n. atlanmış sözcük
out n. kurtuluş
out n. aut
out n. mazeret
out n. çare
out n. dış
out n. tur
out n. kabartı
out n. ortamdan dışlanan kimse
out n. gezme
out n. çıkıntılı kısım
out n. gezinti
out n. yetkisiz kimse
out n. nüfuz sahibi olmayan kimse
out n. grubun zayıf halkası
out n. (krikette) sayı atamayan oyuncu
out n. (krikette) sayı atamayan oyuncu
out n. sergi
out n. (beyzbol) oyun dışı kalma
out n. oyun dışı kalan oyuncu
out n. vergilere ödenen para
out n. ödenen para
out n. itiraz edilebilir özellik
out n. hoşa gitmeyen durum
out n. çizgi dışında kalan top
out n. stokta kalmayan ürün
out v. çıkarmak
out v. yanmak
out v. meydana çıkmak
out v. bayılmak
out v. kovmak
out v. kendini belli etmek
out v. ortadan kaldırmak
out v. dışarı çıkmak
out v. yok etmek
out v. gezintiye çıkmak
out v. çıkarmak
out v. kısa yolculuk yapmak
out v. dışarı itmek
out v. (tenis topuna) çizgi dışından vurmak
out v. uzatmak
out v. ifşalamak
out v. itiraf etmek
out v. itiraf etmek
out v. homoseksüel olduğunu belirtmek
out v. homoseksüel olduğunu açıklamak
out adj. dışarıdaki
out adj. anormal
out adj. çizgi dışı
out adj. açığa çıkmış
out adj. keyifsiz
out adj. yeni çıkmış
out adj. olanaksız
out adj. yıpranmış
out adj. pratiğini yitirmiş
out adj. uzaktaki
out adj. daha iyi
out adj. eksik
out adj. işe yaramaz
out adj. modası geçmiş
out adj. fazla
out adj. daha çok
out adj. yorulmuş (belirli bir şey yapmaktan)
out adj. eskimiş
out adj. uzakta olan
out adj. dışta yer alan
out adj. harici
out adj. yetkisi bulunmayan
out adj. dışa dönük
out adj. gezen
out adj. göz ardı edilen
out adj. içerde olmayan
out adj. oyun dışı kalan
out adj. çiçeklenmiş
out adj. oyundan alınan
out adj. maddi kayıp yaşayan
out adj. (on sekiz delikli golf sahasında) ilk dokuz deliği gösteren
out adj. (iş, okul) uzağında kalan
out adj. deneyen
out adj. zıt
out adj. yetkisiz
out adj. dışa çıkaran
out adj. seyahat eden
out adj. izin verilmeyen
out adj. yerinde olmayan
out adj. oyun dışına çıkan
out adj. çiçekli
out adj. oyun dışı bırakılan
out adj. yürürlükte olmayan
out adj. kalkışan
out adj. aykırı
out adj. boşta olan
out adj. dışarı çıkartan
out adj. bir yerden bir yere giden
out adj. yasaklanan
out adj. evde olmayan
out adj. delikli
out adj. çiçeği açmış
out adj. işsiz olan
out adj. uygulanmayan
out adj. kararlı
out adj. fikirleri uyuşmayan
out adj. makamı olmayan
out adj. ayrılan
out adj. sınırların dışına çıkan
out adj. tükenen
out adj. isteyen
out adj. delinmiş
out adj. orduda yer alan
out adj. kovulmuş
out adj. eski püskü
out adj. azimli
out adj. anlaşmazlık halinde olan
out adj. resmi görevi bulunmayan
out adj. cinsel kimliği bilinen
out adj. çizgi dışına düşen
out adj. biten
out adj. arzu eden
out adj. yıpranmış
out adj. ayaklanmaya katılan
out adj. yıpranmaktan delinmiş
out adj. atılamayan
out adj. yönelimini açıklamış
out adj. elde avuçta kalmayan
out adj. uğraşan
out adj. eksik
out adj. öne çıkan
out adj. hedefe ulaşmayan
out adj. (beyzbol) oyun dışı kalan
out adj. hatalı
out adj. uygun olan
out adj. hedefe ulaşmayan
out adj. (beyzbol) oyun dışı kalan
out adj. hatalı
out adj. uygun olan
out adj. kusurlu
out adj. dışarıya çıkan
out adj. yetersiz
out adj. kaleye girmeyen
out adj. farklı
out adj. devresini tamamlamamış
out adj. normalden büyük olan
out adj. bol
out adv. tamamen
out adv. açıkta
out adv. yüksek sesle
out adv. sesli olarak
out adv. dışarıya
out adv. -dan
out adv. sönmüş
out adv. bozulmuş
out adv. modası geçmiş
out adv. iptal olarak
out adv. dışarıya
out adv. -den başlayarak
out adv. anlaşmazlık halinde
out adv. aktif askerlik görevine başlayarak
out adv. grup içerisinden
out adv. basılı bir şekilde
out adv. kesinlik kazanarak
out adv. modası geçmiş bir durumda
out adv. peşi sıra
out adv. bozularak
out adv. (genç kadın) ortamda boy göstererek
out adv. (eylemi) başararak
out adv. (kaynak, malzeme) kullanarak
out adv. tamamen
out adv. (alev) sönmüş
out adv. (deniz suları) çekilmiş
out adv. memleketinden uzakta
out adv. kavgalı durumda
out adv. askeri eğitime girerek
out adv. bölümlere ayırarak
out adv. kamuya sunularak
out adv. ortaya çıkarak
out adv. banalleşerek
out adv. müteakip
out adv. silinerek
out adv. (güneş, yıldızlar) gözle görülür biçimde
out adv. hallederek
out adv. bitirerek
out adv. kapsamlı bir şekilde
out adv. cezir evresinde
out adv. yurt dışındayken
out adv. cepten çıkarak
out adv. dışarıda vakit geçirerek
out adv. parçalara bölerek
out adv. halka açık bir şekilde
out adv. kaybederek
out adv. hemen sonrasında
out adv. tahrip olmuş bir halde
out adv. (jüri) özel görüşmeyle karar aşamasında
out adv. amacına ulaşarak
out adv. tüketerek
out adv. etraflıca
out adv. dışarıdayken
out adv. sarf ederek
out adv. dışarıda kalarak
out adv. serbest bir şekilde
out adv. görülerek
out adv. gittikçe kaybolarak
out adv. bozulmuş bir durumda
out adv. bütünüyle
out adv. kontrolü dışında
out adv. cepten eksilerek
out adv. seyahate çıkarak
out adv. özgürce
out adv. aşikar bir şekilde
out adv. gitgide düşerek
out adv. taslak oluşturarak
out adv. okunamaz hale getirerek
out adv. kıyıdan uzakta
out adv. gerçeklerle örtüşmeden
out adv. gezerek
out adv. apaçık bir durumda
out adv. yenilgi alarak
out adv. tavis yaparak
out adv. bozarak
out adv. mola alarak
out adv. ihtilaf halinde
out adv. seyahatte iken
out adv. gözlemlenebilir bir halde
out adv. elinde tutmaksızın
out adv. bozma amacıyla
out adv. mola alarak
out adv. ihtilaf halinde
out adv. seyahatte iken
out adv. gözlemlenebilir bir halde
out adv. elinde tutmaksızın
out adv. bozma amacıyla
out adv. işin dışında kalarak
out adv. anlaşmazlık durumunda
out adv. isyan ederek
out adv. yaprakları çıkarak
out adv. elden çıkararak
out adv. olağanın dışında
out adv. gücendirici bir şekilde
out adv. isyan yönünde
out adv. meyve vererek
out adv. kiralayarak
out adv. anormal şekilde
out adv. sinirlendirerek
out adv. hapishaneden çıkarak
out adv. çiçek açarak
out adv. olağandışı davranarak
out adv. açılarak
out adv. hapishane dışında
out adv. olgunlaşarak
out adv. dışarı çıkarak
out adv. nezarethaneden çıkmış halde
out adv. çiçek açmış bir halde
out adv. patlak vererek
out adv. tükenmekte olan
out adv. meyve veren bir durumda
out adv. tükenmiş bir halde
out adv. topluma mal olmuş bir halde
out adv. satılarak
out adv. (çift yönlü radyo devresinde iletişim) yanıt beklenmeksizin sona ererek
out adv. deniz üzerinde bulunarak
out adv. topluluğa karışarak
out adv. karadan uzaklaşarak
out adv. açılmış bir halde
out adv. karadan uzak halde
out adv. yayılmış bir şekilde
out adv. (golf sahasında) ilk dokuz delik etrafında dolanarak
out adv. saçılmış bir durumda
out adv. tükenme noktasına gelerek
out adv. bitme noktasındayken
out prep. bazı fiilleri pekiştirmek için kullanılır
out prep. -den dışarıya
out prep. -den öteye
out prep. -dan
out prep. dışarı doğru anlamında kullanılan işlevsel bir sözcük
out prep. bölgesinde
out prep. merkezden uzaklaşma anlamında kullanılan işlevsel bir sözcük
out prep. alanında
out prep. tarafında
out interj. dışarı!
out interj. naş naş!
out interj. defol!
out interj. yürü git!
out pref. … dışı
out pref. daha çok
out pref. daha iyi
Colloquial
out v. eşcinsel olduğunu açıklamak
out adj. sarhoş
out adj. kafası iyi
out adj. kafası güzel
out adj. kafası yüksek
out adj. kafası kıyak
out adj. demode
Printing
out n. (yazılı metinde) açıklık
out n. baskı metninden sözcük çıkarılması
out n. sözcük düşmesi
Biochemistry
out adj. dış
Sport
out n. (saha oyununda) çizgi dışında kalan atış
out v. (krikette vurucuyu) oyun dışı bırakmak
out v. (spor müsabakasında) elemek
out v. ekarte etmek
out v. (topa) çizgi dışından vurmak
Baseball
out adj. (topa vuran oyuncu) kaleyi isabet ettiremeyen
out adj. (topa vuran oyuncu) dışarı atış yapan
out adj. (kale koşucusu) kaleyi tutturamayan
out adv. oyun dışı kalarak
out adv. (top) dışarı giderek
Card
out n. (pokerde) eli kazandırabilen kart
Archaic
out v. topluma mal etmek
out v. ifşa etmek
out v. açığa vurmak
out v. meydana çıkarmak
Slang
out v. vurarak yere sermek
out v. iki seksen yere uzatmak
out v. öldürmek
out v. gebertmek
out v. tahtalı köye göndermek

Bedeutungen, die der Begriff "out" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
way out n. çıkar yol
It is imperative that we find another way out of this situation.
Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.

More Sentences
find out v. ortaya çıkarmak
Sami found out where Layla worked.
Sami, Leyla'nın nerede çalıştığını ortaya çıkardı.

More Sentences
go out v. çıkmak
Public tenders have gone out.
Kamu ihalelerine çıkıldı.

More Sentences
carry out v. yerine getirmek
This means enabling them to carry out their tasks under Schengen properly.
Bu da Schengen kapsamındaki görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirebilmelerini sağlamak anlamına gelmektedir.

More Sentences
work out v. işe yaramak
I hope that it works out.
Umarım işe yarar.

More Sentences
find out v. bulmak
Today we see them digging away and finding out all sorts of things.
Bugün onları kazarken ve her türlü şeyi bulurken görüyoruz.

More Sentences
reach out v. uzanmak
Yet, there we go, reaching out to Lebanon.
Yine de Lübnan'a uzanmaya devam ediyoruz.

More Sentences
find out v. keşfetmek
They were found out in 1979 by Voyager 1.
1979'da Voyager 1 tarafından keşfedildi.

More Sentences
stretch out v. uzatmak
How can a dead person stretch out his hand?
Ölü bir insan nasıl elini uzatabilir?

More Sentences
find out v. anlamak
Find out what the holidays mean to others.
Tatillerin başkaları için ne anlama geldiğini öğrenin.

More Sentences
wear out v. eskitmek
I've worn out two pairs of shoes this year.
Bu yıl iki çift ayakkabı eskittim.

More Sentences
stretch out v. uzanmak
Instead, a strange world stretched out in front of his eyes.
Bunun yerine gözlerinin önünde tuhaf bir dünya uzanıyordu.

More Sentences
get out v. çıkmak
They were stuck and could not get out.
Sıkıştılar ve dışarı da çıkamadılar.

More Sentences
weed out v. ayıklamak
What are the criteria you use to weed out undesirable candidates?
İstenmeyen adayları ayıklamak için hangi kriterleri kullanıyorsunuz?

More Sentences
put out v. söndürmek
They worked together to put out the fire.
Yangını söndürmek için birlikte çalıştılar.

More Sentences
hand out v. dağıtmak
After that introductory comment, may I also hand out a few bouquets.
Bu giriş konuşmasından sonra birkaç buket de ben dağıtabilir miyim?

More Sentences
find out v. öğrenmek
When did the Commission find out about this?
Komisyon bunu ne zaman öğrendi?

More Sentences
watch out v. dikkat etmek
Watch out where you spend your money today.
Bugün paranızı nereye harcadığınıza dikkat edin.

More Sentences
take out v. çıkarmak
We take out millions of tonnes of sand eels and scour the sea beds, and the cod eat sand eels.
Milyonlarca ton kum yılan balığı çıkarıp deniz yataklarını tarıyoruz ve morinalar kum yılan balıklarını yiyor.

More Sentences
carry out v. uygulamak
We intend to cooperate with the applicant countries and to carry out the same exercise for their systems.
Başvuran ülkelerle işbirliği yapmak ve aynı uygulamayı onların sistemleri için de gerçekleştirmek niyetindeyiz.

More Sentences
carry out v. yürütmek
Otherwise, we cannot carry out our work.
Aksi takdirde çalışmalarımızı yürütemeyiz.

More Sentences
call out to v. seslenmek
From the bedroom, he calls out to her.
Yatak odasından ona sesleniyor.

More Sentences
worn out adj. bitkin
Tom was all worn out.
Tom, tamamen bitkindi.

More Sentences
worn out adj. bitap
He was all worn out.
Bitap düşmüştü.

More Sentences
out of balance adj. dengesiz
We look to the Chakras to see where we are out of balance.
Nerede dengesiz olduğumuzu görmek için Çakralara bakarız.

More Sentences
out of order adj. bozuk
I couldn't call you; the telephone was out of order.
Seni arayamadım; telefon bozuktu.

More Sentences
out of order adj. arızalı
This elevator is out of order.
Bu asansör arızalıdır.

More Sentences
out of prep. dışında
God has been left out of the scope of the Constitution.
Tanrı, Anayasa'nın kapsamı dışında bırakılmıştır.

More Sentences
time-out n. zaman aşımı
smooth out v. düzlemek
cop out v. yan çizmek
fade out v. karartmak
comb out v. ayıklamak
well out v. fışkırmak (sıvı bir yerden)
wear out v. yıpratmak
shout out v. haykırmak
make out v. idare etmek
branch out v. dallanmak
go out for a walk v. yürüyüşe çıkmak
stick out v. çıkıntı yapmak
thin out v. inceltmek
down and out adj. bezgin
General
finding out n. öğrenim
Find out more about the range of tuition fees in Russia.
Rusya'daki öğrenim ücretlerinin çeşitliliği hakkında daha fazla bilgi edinin.

More Sentences
finding out n. öğrenme
The only way we have of finding out about such matters is by buying newspapers.
Bu tür konuları öğrenebilmemizin tek yolu gazete satın almaktır.

More Sentences
taking out n. çıkarma
Do something simple like thanking him for taking out the trash.
Çöpü çıkardığı için ona teşekkür etmek gibi basit bir şey yapın.

More Sentences
out of kindness n. nezaketten
He did it out of kindness.
Bunu nezaketinden dolayı yaptı.

More Sentences
way out n. çıkış yolu
This is good because it was just going to leave the door open for multinational companies to use this as a way out.
Bu iyi bir şey çünkü çok uluslu şirketlerin bunu bir çıkış yolu olarak kullanması için kapıyı açık bırakacaktı.

More Sentences
way out n. çıkış
There is no way out of this room.
Bu odadan çıkış yok.

More Sentences
time out n. zaman aşımı
This is due to the servers being busy or the web browser timing out.
Bunun nedeni sunucuların meşgul olması veya web tarayıcısının zaman aşımına uğramasıdır.

More Sentences
step out n. dışarı adım
I didn’t even step out of my room!
Odamdan dışarı adımımı bile atmadım!

More Sentences
(battery) running out n. pil bitmesi
The watch's battery ran out.
Saatin pili bitti.

More Sentences
(battery) giving out n. pil bitmesi
The battery gave out.
Pil bitti.

More Sentences
check-out n. çıkış
Easy check-in and check-out, extensive breakfast choices with many extra touches, friendly staff, and clean room.
Kolay giriş ve çıkış, birçok ekstra dokunuşla geniş kahvaltı seçenekleri, güler yüzlü personel ve temiz oda.

More Sentences
thinking out loud n. sesli düşünme
As I said, I’m thinking out loud.
Dediğim gibi sesli düşünüyorum.

More Sentences
out of sight n. gözden uzak
Too often everything happens in ministries' corridors, without consultation and out of sight.
Çoğu zaman her şey bakanlık koridorlarında istişare edilmeden ve gözlerden uzak bir şekilde gerçekleşiyor.

More Sentences
sending out n. gönderme
My friend's account is sending out spam.
Arkadaşımın hesabı spam gönderiyor.

More Sentences
phasing out n. kullanımdan kaldırma
We have achieved the phasing out of all harmful, antibiotic-resistant marker genes.
Tüm zararlı, antibiyotiklere dirençli marker genlerin aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını sağladık.

More Sentences
empty out v. boşaltmak
Before cleaning, properly empty out the spaces to be cleaned in the deep freezer.
Temizlemeden önce, derin dondurucuda temizlenecek alanları uygun şekilde boşaltın.

More Sentences
rule out v. reddetmek
Unfortunately our minister has today ruled out any kind of independent inquiry into this.
Ne yazık ki bakanımız bugün bu konuda herhangi bir bağımsız soruşturma yapılmasını reddetti.

More Sentences
hold out v. sunmak
I therefore ask the Commission what future prospects it can hold out to the Kosovars of that happening.
Bu nedenle Komisyon'a, Kosovalılara bunun gerçekleşmesi için gelecekte ne gibi beklentiler sunabileceğini soruyorum.

More Sentences
hold out v. devam etmek
Stay here for as long as the food supply holds out.
Yiyecek tedariki devam ettiği sürece burada kalın.

More Sentences
step out v. dışarı çıkmak
I wash my face and step out.
Yüzümü yıkayıp dışarı çıkıyorum.

More Sentences
cut out v. kesip çıkarmak
Jackson asked the doctor to cut out the bullet at once.
Jackson doktordan kurşunu hemen kesip çıkarmasını istedi.

More Sentences
turn out v. üretmek
My father's factory turns out 30,000 cars each month.
Babamın fabrikası her ay 30.000 araba üretiyor.

More Sentences
stamp out v. ortadan kaldırmak
We must not delude ourselves that the objective of this whole legal arsenal is, primarily, to stamp out common crime.
Tüm bu yasal cephaneliğin amacının öncelikle adi suçları ortadan kaldırmak olduğu konusunda kendimizi kandırmamalıyız.

More Sentences
make out v. seçmek
In the dark, I can’t quite make out their faces.
Karanlıkta yüzlerini tam olarak seçemiyorum.

More Sentences
reach out v. elini uzatmak
This is a difficult, complicated economic sector, and we are reaching out to it.
Bu zor ve karmaşık bir ekonomik sektör ve biz bu sektöre elimizi uzatıyoruz.

More Sentences
iron out v. ütülemek
I ironed out the wrinkles in my pants.
Ben pantolonumdaki kırışıklıkları ütüledim.

More Sentences
hold out v. uzatmak
Marnes turned and held out the key.
Marnes dönüp anahtarı uzattı.

More Sentences
back out v. caymak
We can't back out now.
Şimdi cayamayız.

More Sentences
pour out v. dökmek
You can always pour out your heart to a good friend.
İyi bir arkadaşınıza her zaman içinizi dökebilirsiniz.

More Sentences
breathe out v. nefes vermek
Release your muscles as you breathe out.
Nefes verirken kaslarınızı serbest bırakın.

More Sentences
skip out v. kaçmak
They must've skipped out of town.
Şehirden kaçmış olmalılar.

More Sentences
stamp out v. kökünü kazımak
In order to stamp out child pornography, we need a multi-disciplinary approach.
Çocuk pornografisinin kökünü kazımak için çok disiplinli bir yaklaşıma ihtiyacımız var.

More Sentences
make out v. anlamak
However, it is impossible to make out what the person is saying.
Ancak, kişinin ne söylediğini anlamak mümkün değildir.

More Sentences
call out v. çağırmak
Minor league player Bill Doran was called up in September.
İkinci lig oyuncusu Bill Doran Eylül ayında çağrıldı.

More Sentences
put out v. vermek (ısı)
A grill puts out a lot of heat.
Bir ızgara çok fazla ısı verir.

More Sentences
reach out v. uzatmak (elini/kolunu)
She reached out her hand to Nancy.
Elini Nancy'ye uzattı.

More Sentences
pull out of v. çıkmak (bir işten)
Tom started the car and pulled out of the parking lot.
Tom arabayı çalıştırdı ve park yerinden çıktı.

More Sentences
wriggle out v. sıyrılmak
The aid creates obligations but all the indications are that the president is trying to wriggle out of them.
Yardım yükümlülükler yaratıyor ancak tüm göstergeler Başkan'ın bunlardan sıyrılmaya çalıştığını gösteriyor.

More Sentences
drop out v. kaydını sildirmek
Sami dropped out of school.
Sami okuldan kaydını sildirdi.

More Sentences
rise out v. yükselmek
I want to rise up in my career.
Kariyerimde yükselmek istiyorum.

More Sentences
work out v. vücut egzersizi yapmak
Tom works out regularly.
Tom düzenli vücut egzersizi yapar.

More Sentences
eat out v. dışarıda yemek
Do not be afraid to eat out.
Dışarıda yemek yemekten korkmayın.

More Sentences
put out v. çıkarmak
Why does the baby put out the tongue?
Bebek neden dilini çıkarır?

More Sentences
crop out v. ortaya çıkmak
Your host will manage everything for you and solve any issues that crop up.
Ev sahibiniz sizin için her şeyi yönetecek ve ortaya çıkan sorunları çözecektir.

More Sentences
give out v. tükenmek
The supplies will give out soon.
Malzemeler yakında tükenecek.

More Sentences
walk out with v. çıkmak
Tom walked out with Mary.
Tom, Mary ile çıktı.

More Sentences
figure out v. halletmek
I'm sure we can figure out a way to get this done.
Eminim bunu halletmenin bir yolunu bulabiliriz.

More Sentences
turn out v. kapatmak
Be sure to turn out the light when you go out.
Dışarı çıkarken ışığı kapattığından emin ol.

More Sentences
put out v. ateş söndürmek
Don't forget to put out the fire!
Ateşi söndürmeyi unutma!

More Sentences
stub out v. söndürmek
Tom stubbed out his cigarette.
Tom sigarasını söndürdü.

More Sentences
stick out v. çıkmak
His shoes were so old that his toes were sticking out of them.
Ayakkabıları o kadar eskiydi ki ayak parmakları dışarı çıkıyordu.

More Sentences
come out of v. ortaya çıkmak
There is no market unless consumers have confidence in the products that come out of research and manufacturing.
Tüketiciler araştırma ve üretim sonucunda ortaya çıkan ürünlere güven duymadıkça pazar oluşmaz.

More Sentences
cross out v. çizmek
Cross out the incorrect words.
Yanlış kelimeleri çiziniz.

More Sentences
ten out of ten n. on üzerinden on
time out of mind n. öteden beri
way out n. çözüm
carrying out n. kılgı
crossing out n. karalama
spouting (out) n. fışkırtma
being sorted out n. ayıklanma
putting out n. söndürme
setting out n. yolculuğa çıkma
being out of sorts n. keyifsizlik
bawling out n. azarlama
a way out n. çözüm yolu
calling out n. sesleniş
time out of mind n. eskiden beri
lock out n. dışarda bırak
putting out n. itfa
going out n. çıkma
sorting something out n. ayıklama
person out of work n. işsiz
wipe out n. sörf yapanların karşılaştıkları kaza
wearing out n. yıpranma
page out n. sayfa dışı
peter out n. arabanın benzinsizlikten dolayı durması
time out n. zaman dışı
digging out n. oyum
spouting out n. fışkırtma
cop out n. bahane
property rented out n. akaret
print out n. bilgisayar çıktısı
carrying out n. infaz
coming out n. toplum önüne çıkma
leaking out n. sızdırma
cutting out n. biçki
finding out n. anlama
count out n. sayma
giving out smoke n. tütme
parcelling out n. ifraz
lead out groove n. çıkış yivi
contracting out n. sözleşme akteden
carrying out n. ifa
hollowed out n. oylum
wipe out n. kayaktan düşme veya snowboard yaparken yaralanma
rising out n. yükselme
finding out n. tahsil
out tray n. giden evrak tepsisi
pulling out n. sökme
white out n. özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali
in and out n. giriş çıkış
carrying out n. icra
sharing out n. paylaştırma
out on a limb n. zor ve tehlikeli bir durumda desteksiz olma
out of order n. düzeni bozuk
hollowed out n. oyuk
contracting out n. sözleşme dışı
out of wedlock n. evlilik dışı
acting out n. rol yapma
carrying out n. yürütme
setting out n. yola çıkma
opening out n. açılım
roll out n. bir uçağın halka ilk tanıtımı
out of the contract n. anlaşma dışı
wash out n. boyanın çıkması
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir haber
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir olay
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir haber
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir iş
black out n. hafıza kaybı
pointing out n. gösterme
pointing out n. belirtme
university drop out n. üniversite terk
high school drop out n. lise terk
college drop out n. üniversite terk
chewing out n. paylama
chewing out n. azarlama
bawling out n. paylama
a knock-down drag-out fight n. meydan kavgası
blow-out n. patlama
blow-out n. eğlence
all-out effort n. üstün gayret
black-out n. geçici hafıza kaybı
blow-out n. cümbüş
black-out n. bilinç kaybı
a knock-down drag-out fight n. şiddetli ağız kavgası
blow-out n. alem
lock-out n. lokavt
check-out counter n. çıkış tezgahı
etched-out pattern n. yakma deseni
cop-out n. bahane
check-out n. ayrılma
fall-out n. döküntü
close-out n. tasfiye
fall-out n. radyoaktif çökelek
fade-out n. titreşim
look-out n. gözcü
gross-out humour n. tuvalet ile ilgili yapılan belden aşağı şakalar
fall-out n. atık
going-out-of-business sale n. tasfiye satışı
check-out counter n. süpermarketteki gibi alınan malların hesabının yapılıp ödendiği tezgah
grow-out n. büyüme
fall-out n. nükleer atık
contract close-out n. sözleşmenin kapatılması
gross-out humour n. belden aşağı tuvalet şakaları
cut-out n. devreden çıkma
look-out n. ümit
etched-out pattern n. aşındırma deseni
look-out n. gözetleme
fade-out n. salınım
fall-out n. radyoaktif tortu
hand-out n. dağıtım
gross-out humour n. insanın tuvalet ihtiyacı ile ilgili yapılan şakalar
fall-out n. yan ürün
close-out inspection n. en sonda yapılan denetim
freak-out n. uçma
drop-out n. yitim
look-out n. beklenti
chucker-out n. fedai
look-out n. sorun
hide-out n. barınak
pull-out n. çıkma
throw-out n. ayırma
out-and-outer n. tamamı
take-out menu n. paket menü
try-out n. deneme
time-out n. mola
take-out n. sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan)
sell-out n. kapalı gişe
wash-out n. sel nedeniyle kara veya demiryolunda meydana gelen çöküntü
shoot-out n. silahlı çatışma
out-of-wedlock n. evlilik dışı
take-out n. paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek)
throw-out n. ıskarta
take-out menu n. eve servis menüsü
out-tray n. giden evrak tablası
pull-out n. çekme
pull-out n. çekilme
time-out n. ara
working-out n. çözme
worn-out clothes n. çul çaput
lock out n. eşzamanlama yitimi
out of focus film n. bulanık film
out of focus film n. flu film
out of memory n. yetersiz bellek
expected sell-out rate n. beklenen yok satma miktarı
swap out n. götürme
try-out n. sınama
way out n. yol çıkışı
fight broke out n. çıkan kavga
crossing out n. çizme
crossing out n. silme
crossing out n. bozma
one out of every three n. her üç kişiden biri
odd-one-out n. tuhaf tip
odd-one-out n. garip tip
odd-one-out n. gruptan dışlanan tip
two out of five n. beşte ikisi
three out of four n. dörtte üçü
year out n. hayatın belirli evrelerinde verilen (genellikle) bir yıllık mola
feathering out n. lekenin yayılması
hanging out with friends n. arkadaşlarla takılma
throw someone out of the house n. evden kovmak
night out n. gececi otel görevlisinin boş günü
all-out slaughter n. kitlesel katliam
all-out slaughter n. kitlesel kıyım
a worn out tire n. ömrünü tamamlamış lastik
one out of three of the patients n. hastaların üçünden bir tanesi
child born out of wedlock n. evlilik dışı dünyaya gelmiş çocuk
tip-out n. gaz pedalını hafifçe bırakma
films out this week n. bu hafta vizyona giren filmler
a well-thought-out phrase n. iyi düşünülmüş bir söz
chucker-out n. barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi
black out n. karanlıkta bırakma/bırakılma
black out n. elektrik kesilmesi
black out n. bilinç kaybı
black out n. güç kesintisi
black out n. elektrik arızası
black out n. ışıkların sönmesi/söndürülmesi
out-toeing n. parmaklar dışa dönük vaziyette yere basma
out-and-outer n. bir işte mükemmel
blow-out n. inceleme
set-out n. süs
blow-out n. araştırma
cut-out n. şalter
wipe-out n. yok etme
sell-out n. elde bulunanı satma
set-out n. parti
blow-out n. kolay zafer
sell-out n. ele verme
blow-out n. soruşturma
cut-out n. siluet
blow-out n. lastik patlağı
set-out n. başlangıç
sell-out n. ihanet
blow-out n. kolay galibiyet
cut-out n. kesici
blow-out n. elektrik sigortasının erimesi
wipe-out n. ortadan kaldırma
sell-out n. elden çıkarma
set-out n. eğlence
blow-out n. kuyudan petrol/gaz fışkırması
blow-out n. delik
blow-out n. rahat zafer
blow-out n. lastik patlaması
beat jack out of doors n. bir kağıt oyunu
beat your neighbour out of doors n. bir kağıt oyunu
beat your neighbour out of town n. bir kağıt oyunu
sending out n. sevketme
out-of-course n. üniversitede okul uzatma
out-of-course n. rötar yapmış tren
chucker-out n. bar güvenlik elemanı
lock-out tool n. kilit açma aleti
view out n. dış görünüş
view out n. görünüm
coming-out party n. sosyeteye tanıtma partisi
chill out n. temposu düşük bir elektronik müzik türü
call-out n. ihbar/arama sonucu gidilen kurtarma/yardım olayı
out of school time n. okul dışı zaman
finding out n. saptama
carry-out n. yolluk
carry-out n. eve götürülmek üzere bardan alınan içki
all-out attack n. topyekün saldırı
counting-out game n. sayışmaca
counting-out game n. sayışmaca oyunu
counting-out rhyme n. sayışmaca
acting out n. eyleme dökme
white-out [us] n. daksil
time out n. mola
even (out/up) v. acısını çıkarmak
be out on the town v. şehirde yiyip içip eğlenmek
ravel out v. çözmek
toss out v. görmezden gelmek
eke out v. tamamlamak
look out for one's own interests v. çıkar gözetmek
come out on top v. üstün gelmek
peg out v. canı çıkmak
get out of control v. şirazesinden çıkmak
put out of mind v. aklından çıkarmak
level out v. düzeltmek
sound somebody out v. ağzını aramak
talk somebody out of something v. vazgeçirmek
fall out v. kavga etmek
bring out v. üretmek
bottom out v. en aşağı düzeye indirmek
get out of order v. bozulmak
share out v. bölüşmek
wipe out v. temizlemek
open out v. aralamak
ream out v. delmek
sponge out v. yok etmek
fluff out v. kabartmak
loose out v. boşa harcamak
work out v. hesap etmek
get out of v. kaçınmak
rub out v. sürtünmeyle çıkmak
clear out v. toz olmak
mete out v. vermek
wig out v. dehşete düşmek
skin out v. derisini yüzmek
be out of place v. yerinde olmamak (her zamanki)
burst out v. haykırmak
be out of print v. kitap yayımcısında mevcut olmamak
wear out one's welcome v. fazla kalıp tadını kaçırmak
eke out v. ilave etmek
storm out v. hiddetle ayrılmak
scratch out v. karalamak
knock someone out v. yere yıkmak (birini)
drag out v. sızdırmak
hide out v. polisten saklanmak
share out v. bölüştürmek
get something out of one's system v. vücudu bir şeyi atmak
talk somebody out of v. vazgeçirmek
be out of one's mind v. kafadan kontak olmak
chew out v. azarlamak
pull out v. çıkmak (motorlu taşıt bir yere)
boot somebody out of something v. pasaportunu eline vermek
shoot out v. fırlamak
draw out v. konuşturmak
get out of hand v. azmak
spit out thick wads of phlegm v. balgam çıkarmak
pig out v. domuz gibi yemek
feel out of sorts v. keyfi yerinde olmamak
churn out v. seri üretim yapmak
piece out v. parça ekleyerek tamamlamak
set out v. ekmek
sort out v. ayıklamak
walk out v. çekilmek
buy out v. bütün malını satın almak
shut out v. engellemek
give out v. ilan etmek
rub out v. temizlemek
pan out well v. başarmak
be fagged out v. turşu gibi olmak
soak out v. suya bastırarak bir şeyi çıkarmak
get out of hand v. yoldan çıkmak
ask out v. davet etmek
pull out v. arabayı sürmek
put one's nose out of joint v. birisini gözden düşürmek
ration something out v. karneyle vermek
be out of print v. kitabın baskısı tükenmiş olmak
get out of the way v. savulmak
point something out to somebody v. dikkatini çekmek
rig out v. teçhiz etmek
be out v. uygun sayılmamak
get out of breath v. katılmak
spoon out v. kaşıkla dağıtmak
be like a fish out of water v. sudan çıkmış balığa dönmek
puzzle something out v. bir şeyi çözmek
get something out of one's system v. çok arzuladığı bir şeyi arzulamaz olmak
become worn out v. hurdası çıkmak
fray out v. yıpratmak
set out v. hareket etmek
put out to nurse v. emzirmek
be out of breath v. nefesi kesilmek
give somebody a bawling out v. alabandayı çekmek
walk out v. grev yapmak
be out v. açmak (çiçek/yaprak)
hold out for v. aşırı istemek
pluck out one's gray hairs v. beyaz saç tellerini koparmak
run out v. tüketmek
look out v. sakınmak
go out of one's mind v. aklını oynatmak
come out v. gözükmek
nose out v. kıl payı farkla yenmek
rub out v. silgi ile silmek
peter out v. suya düşmek
be out of keeping with something v. bir şeye uygun olmamak
chalk out v. karalamak
write out v. bir dokümanı elle çıkartmak
bear out v. onaylamak
be out of question v. düşünülemez olmak
turn inside out v. tersine çevirmek
block out v. kötü bir olayı zihinden uzaklaştırmak
grow out of v. büyüyüp vazgeçmek (kötü bir şeyden)
be out of place v. yakışık almamak
blossom out v. gelişmek
put out v. dışarı atmak
write out v. doldurmak
strike out v. yeni bir yol izlemek
blurt out v. düşünmeden söylemek
sort something out v. düzeltmek
study out v. keşfetmek
wear out v. tüketmek
let out v. koyuvermek
blank out v. kaldırmak
be out of print v. kitapçılarda bulunmamak
be out of reach v. el altında olmamak
starve someone out v. birini aç bırakarak teslim olmaya zorlamak
serve out v. bölüştürmek
rule something out v. silmek
boot somebody out v. pasaportunu eline vermek
keep out v. dışarıda bırakmak
beat out the dust v. tozunu silkmek
flunk out v. başarısızlıktan dolayı okulu bırakmak zorunda kalmak
come out (in a competition) v. dereceye girmek
edge out v. bırakmak
stick out v. fırlamak
take the piss out of somebody v. makaraya sarmak
work out v. yerinden çıkmak (makine parçası)
be out v. yeşillenmek
be out of something v. bitmek
iron out v. anlaşmazlıkları ya da sorunları çözmek
blow out v. püskürmek
put somebody's nose out of joint v. kırmak
thin out v. zayıflamak
come out v. görünmek
get a small job out of the way v. aradan çıkarmak
crowd out v. sıkıştırarak çıkarmak
be out of shape v. formdan düşmüş olmak
tread out v. ayakla ezmek
shake something out v. bir şeyi silkmek
shadow out v. sezdirmek
be tired out v. turşusu çıkmak
pile out v. inmek
flesh out v. ayrıntılarıyla anlatmak
fall out with somebody v. biriyle bozuşmak
say something out of spite v. nispet vermek
be out of order v. bozuk olmak (makine/aygıt)
get out of control v. kontrolden çıkmak
bring out v. piyasaya yeni mal sürmek
squirm out of v. kıvırmak
clear out v. tahliye etmek
rig out v. giydirmek
fly out v. fırlamak
squirm out of v. sıyrılmak
rap out v. ağzından kaçırmak
run out v. dibi görünmek
knock out v. çarpmak
be out of touch with v. ile temasta bulunmamak
blow somebody's brains out v. beynini dağıtmak
pour out one's feelings v. deşarj olmak
let something out v. kiraya vermek
find somebody out v. suçüstü yakalamak
wear oneself out v. parçalanmak
smell out v. açığa çıkarmak
put out to grass v. çayıra salmak
sold out v. hepsini satmak
peg out v. ölmek
adorn oneself out v. süslenmek
put out at interest v. faize yatırmak
take something out of v. bir şeyi bir yerden çıkarmak
eke out a living v. kıtı kıtına idare etmek
share out v. paylaştırmak
share out v. üleştirmek
pick out v. anlamak