bulmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

bulmak

Bedeutungen von dem Begriff "bulmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 80 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bulmak find out v.
Today we see them digging away and finding out all sorts of things.
Bugün onları kazarken ve her türlü şeyi bulurken görüyoruz.

More Sentences
bulmak get v.
It was 2001 before we got any satisfaction out of the Commission.
Komisyon'un bizi tatmin etmesi 2001 yılını buldu.

More Sentences
bulmak find v.
Have you seen my glasses? I can't find them.
Gözlüklerimi gördün mü? Onları bulamıyorum da.

More Sentences
General
bulmak procure v.
Our chances of procuring a front-row seat at the NBA finals are slim.
NBA finallerinde ön sıradan yer bulma şansımız çok az.

More Sentences
bulmak obtain v.
When all is said and done, an increase in prosperity is conditional upon those who are unemployed obtaining jobs.
Her şey söylendiğinde ve yapıldığında, refah artışı işsizlerin iş bulmasına bağlıdır.

More Sentences
bulmak hit v.
I hit upon a good idea.
İyi bir fikir buldum.

More Sentences
bulmak contrive v.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
Nancy ile özel olarak konuşmak için bir yol buldu.

More Sentences
bulmak devise v.
They have devised a cure for this illness.
Bu hastalık için bir tedavi bulmuşlar.

More Sentences
bulmak come by v.
Then I asked him how he came by these goods.
Sonra ona bu malları nasıl bulduğunu sordum.

More Sentences
bulmak total v.
The costs may total EUR 10 billion annually for receivers, not to mention the cost in time.
Maliyetler, alıcılar için yıllık 10 milyar Euro'yu bulabilir, zaman maliyetinden bahsetmeye bile gerek yok.

More Sentences
bulmak meet v.
bulmak amount to v.
The loss amounts to a million dollars.
Kayıp bir milyon doları buluyor.

More Sentences
bulmak come up with v.
Then coming up with practical ways of cooperating effectively in the Ainardi report.
Ardından Ainardi raporunda etkili bir şekilde işbirliği yapmanın pratik yollarını bulmak geliyor.

More Sentences
bulmak detect v.
Our sensors did not detect anything unusual.
Sensörlerimiz olağandışı bir şey bulmadı.

More Sentences
bulmak discover v.
Government officials discovered his bag under a rock out in the desert.
Hükümet yetkilileri adamın çantasını çölde bir kayanın altında buldular.

More Sentences
bulmak find v.
I found a stray kitten in the alley.
Sokakta başıboş bir kedi yavrusu buldum.

More Sentences
bulmak think up v.
He thought up an excuse.
Bir bahane buldu.

More Sentences
bulmak turn up v.
Police have failed to turn up any new evidence about the murder.
Polis cinayetle ilgili yeni bir kanıt bulamadı.

More Sentences
bulmak invent v.
He invented an excuse for being late.
Geç kaldığı için bir bahane buldu.

More Sentences
bulmak pick up v.
Where did you pick up those old coins?
O eski paraları nerede buldun?

More Sentences
bulmak explore v.
Many are trying to explore innovative solutions for solving the hard questions, like refugees and Jerusalem first.
Pek çok kişi öncelikle mülteciler ve Kudüs gibi zor meseleleri çözmek için yenilikçi çözümler bulmaya çalışıyor.

More Sentences
bulmak hit v.
I hit on an idea.
Bir fikir buldum.

More Sentences
bulmak spy v.
Luckily, I spied my friend in the shopping mall.
Şans eseri arkadaşımı alışveriş merkezinde buldum.

More Sentences
bulmak derive v.
We should try to derive some peace from this vacation.
Bu tatilde biraz huzur bulmaya çalışmalıyız.

More Sentences
bulmak draw v.
In difficult times, I draw comfort from my family.
Zor zamanlarda ailemde teselli bulurum.

More Sentences
bulmak prospect v.
She scheduled a couple of business trips for prospecting new customers.
Yeni müşteriler bulmak için birkaç iş gezisi planladı.

More Sentences
bulmak source v.
We finally managed to source the device.
Sonunda cihazın kaynağını bulmayı başardık.

More Sentences
Phrasals
bulmak meet with v.
Any change to existing bans cannot expect to meet with a great deal of support in the Member States concerned.
Mevcut yasaklarda yapılacak herhangi bir değişikliğin ilgili Üye Devletlerde büyük bir destek bulması beklenemez.

More Sentences
Technical
bulmak find v.
She came home to find him soundly asleep.
Eve geldiğinde onu mışıl mışıl uyurken buldu.

More Sentences
bulmak locate v.
This makes it easy for the public to access and locate information and is very welcome.
Bu durum halkın bilgiye erişimini ve bilgiyi bulmasını kolaylaştırmaktadır ve memnuniyetle karşılanmaktadır.

More Sentences
bulmak invent v.
I tried to invent new sentences.
Yeni cümleler bulmaya çalıştım.

More Sentences
General
bulmak coin v.
bulmak lay one's hand on v.
bulmak provide v.
bulmak strike v.
bulmak hunt up v.
bulmak happen upon v.
bulmak attain v.
bulmak happen on v.
bulmak hunt out v.
bulmak lay hands on v.
bulmak ascertain v.
bulmak study out v.
bulmak determine v.
bulmak clear up v.
bulmak cogitate v.
bulmak strike out v.
bulmak happen v.
bulmak go for v.
bulmak rout out v.
bulmak reach v.
bulmak reason v.
bulmak lay one's hands on v.
bulmak provide with v.
bulmak trace v.
bulmak unhide v.
bulmak hatch v.
bulmak git [dialect] v.
bulmak decipher [obsolete] v.
bulmak rout v.
bulmak develop [obsolete] v.
bulmak ingeniate [obsolete] v.
bulmak concoct v.
bulmak fangle [obsolete] v.
bulmak strike v.
bulmak deem v.
bulmak outfind [obsolete] v.
bulmak spell v.
Phrasals
bulmak scare up v.
bulmak account for v.
bulmak scrounge up v.
Colloquial
bulmak flash on v.
bulmak suss v.
bulmak come to light with [australia] [new zealand] v.
bulmak crack [australia] v.
Idioms
bulmak lay hold v.
bulmak lay (one's) a finger on v.
bulmak run to earth v.
bulmak run to ground v.
Marine Biology
bulmak spot v.

Bedeutungen, die der Begriff "bulmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
son bulmak end v.
When will human greed end?
İnsanın açgözlülüğü ne zaman son bulacak?

More Sentences
suçlu bulmak convict v.
The person convicted would then have the chance to prove the lawful origin of the property.
Suçlu bulunan kişi mülkün yasal kaynağını kanıtlama şansına sahip olacaktır.

More Sentences
yerini bulmak locate v.
They tried to locate him when he made the phone call.
Telefon görüşmesi yaptığında yerini bulmaya çalıştılar.

More Sentences
şifa bulmak heal v.
vuku bulmak occur v.
uygun bulmak approve v.
General
kusur bulmak find fault with v.
She finds fault with everything and everyone.
Her şeye ve herkese bir kusur buluyor.

More Sentences
suçlu bulmak convict v.
Tom was tried and convicted.
Tom yargılandı ve suçlu bulundu.

More Sentences
arkadaş bulmak find a friend v.
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.

More Sentences
iş bulmak find employment v.
Job applications are an essential part of finding employment.
İş başvuruları, iş bulmanın önemli bir parçasıdır.

More Sentences
fırsat bulmak find an opportunity v.
Tom hoped to find an opportunity to talk to Mary.
Tom Mary ile konuşma fırsatı bulmayı umuyordu.

More Sentences
kusur bulmak find fault v.
She's always finding fault in him.
Onda hep bir kusur buluyor.

More Sentences
yolunu bulmak find a way v.
But how can we compromise, how can we find a way out between two radically different solutions?
Ancak nasıl uzlaşabiliriz, birbirinden tamamen farklı iki çözüm arasında nasıl bir çıkış yolu bulabiliriz?

More Sentences
bahane bulmak rationalize v.
Stop trying to rationalize your fault.
Kabahatine bahane bulmaya çalışmayı bırak.

More Sentences
kusur bulmak fault v.
It’s hard to fault what she did for her children.
Çocukları için yaptıklarına kusur bulmak güç.

More Sentences
hata bulmak find fault v.
Tom always finds fault in everything.
Tom her zaman her şeyde hata bulur.

More Sentences
hata bulmak find fault with v.
He finds fault with everything I do.
Yaptığım her şeyde bir hata buluyor.

More Sentences
anlamını bulmak find meaning v.
Africa has to find meaning for the notion of democracy itself.
Afrika, demokrasi kavramının kendisine bir anlam bulmak zorundadır.

More Sentences
anlamlı bulmak find meaningful v.
That is a rather useful reminder which we, from the Commission side, welcome and find meaningful.
Bu, Komisyon açısından memnuniyetle karşıladığımız ve anlamlı bulduğumuz oldukça faydalı bir hatırlatmadır.

More Sentences
cevabını bulmak find the answer v.
You found the answer.
Sen cevabı buldun.

More Sentences
cevabı bulmak find the answer v.
There are several ways to find the answer to your questions!
Sorularınızın cevabını bulmanın birkaç yolu var!

More Sentences
gerçek aşkı bulmak find true love v.
We all want to find true love.
Hepimiz gerçek aşkı bulmak istiyoruz.

More Sentences
denge bulmak find the balance v.
Hollywood veneers find the balance between natural and unnatural whiteness.
Hollywood kaplamaları doğal ve doğal olmayan beyazlık arasındaki dengeyi bulur.

More Sentences
çekici bulmak find attractive v.
No man can be friends with a woman that he finds attractive.
Hiçbir erkek çekici bulduğu bir kadınla arkadaş olamaz.

More Sentences
şans bulmak have a chance v.
He attacks Connor before the Highlander can have a chance to draw his own sword.
İskoçyalı kendi kılıcını çekme şansı bulamadan Connor'a saldırır.

More Sentences
kanıt bulmak find evidence v.
We have found evidence of increasingly frequent frustration between us and of alienation setting in.
Aramızda giderek artan bir hayal kırıklığı ve yabancılaşma yaşandığına dair kanıtlar bulduk.

More Sentences
huzuru bulmak find peace v.
You cannot find peace by avoiding life, Leonard.
Hayattan kaçarak huzur bulamazsın Leonard.

More Sentences
yanıt bulmak find answer v.
We must begin to find answers to these questions now, and fast!
Bu sorulara şimdi ve hızla yanıt bulmaya başlamalıyız!

More Sentences
kafa bulmak make fun of v.
Quit making fun of me.
Benimle kafa bulmayı bırakın.

More Sentences
sahibini bulmak find the owner v.
Can you help me find the owner?
Sahibini bulmama yardım eder misiniz?

More Sentences
kafayı bulmak get drunk v.
Let's go get drunk.
Kafayı bulmaya gidelim.

More Sentences
neden bulmak find a reason v.
He had found a reason to live.
Yaşamak için bir neden bulmuştu.

More Sentences
bir yatırımcı bulmak find an investor v.
They find an investor, who is later kidnapped by the owner of the building, Kabir.
Daha sonra binanın sahibi Kabir tarafından kaçırılan bir yatırımcı bulurlar.

More Sentences
gerçek arkadaşlar bulmak find true friends v.
People can't find true friends in the Internet.
İnsanlar internette gerçek arkadaşlar bulamazlar.

More Sentences
bir alıcı bulmak find a buyer v.
I will sell it as soon as I find a buyer.
Bunu bir alıcı bulur bulmaz satacağım.

More Sentences
hazine bulmak find a treasure v.
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.

More Sentences
aşkı bulmak find love v.
Why is it hard to find love?
Aşkı bulmak neden zordur?

More Sentences
kitapta son okunan sayfayı bulmak için araya konulan karton, kurdele vb bookmark n.
müşteri bulmak için yavaş ilerleyen taksi crawler n.
yol bulmak için ağaçlara çizilen işaret blaze n.
(işe yarayacak birşeyler bulmak amacıyla yapılan) çöp karıştırma dumpster diving (us) n.
(işe yarayacak birşeyler bulmak amacıyla yapılan) çöp karıştırma skipping (uk) n.
altın veya köle bulmak amacıyla çıkılan yolculuk bandeira n.
eserlerin yazarlarını bulmak için belge ve el yazısı inceleyen kimse bibliotist n.
bir eserin yazarını bulmak için belge ve el yazısı inceleme bilimi bibliotics n.
sürüsüne otlak bulmak için dolaşan bir grup çoban boley n.
sürüsüne otlak bulmak için dolaşan bir grup çoban booly n.
iş bulmak için başka yere taşınan kimse migrant n.
yeraltı suyu bulmak için su arama çubuğu kullanan kimse rhabdomancer n.
yeraltı suyu bulmak için su arama çubuğu kullanan kimse water witch n.
petrol bulmak amacıyla toprağı delme boring n.
petrol bulmak amacıyla toprağı delme drilling n.
petrol bulmak amacıyla toprağı delme oil production n.
(kafayı bulmak için) farklı ilaçları karıştırma pharming n.
kafayı bulmak için ilaç kullanımı pharming n.
işe geri dönmeye niyetli olanları bulmak için grevciler arasında dolaşan grev kırıcı roper n.
maden bulmak için kumları yıkayan kimse streamer n.
cevher bulmak için çakılları uzaklaştıran kimse streamer n.
tesadüfen bulmak stumble across v.
kusur bulmak pick holes in v.
ortalamasını bulmak average v.
bir iddianın savunulabilecek yanlarını bulmak make out a case for v.
arayıp bulmak look up v.
zeval bulmak wane v.
uygun bulmak countenance v.
orta yol bulmak reach a compromise v.
geçici olarak bulmak improvise v.
suçlu bulmak find guilty v.
aykırı bulmak find something contrary to v.
istikrar bulmak steady v.
çare bulmak find a way v.
son bulmak come to an end v.
bahane bulmak find a pretext v.
havasını bulmak enjoy oneself v.
kusur bulmak criticize v.
anlamsız bulmak find irrelevant v.
bir şeye çare bulmak find a way to do something v.
birini çok çekici bulmak feel an affinity for v.
vücut bulmak come into existence v.
uygun bulmak see fit v.
doğru bulmak approve v.
yetersiz bulmak disqualify v.
kolayını bulmak find an easy way v.
akşamı bulmak last until evening v.
tesadüfen bulmak stumble on v.
kusur bulmak reflect on v.
düşünerek bulmak excogitate v.
kusur bulmak reflect upon v.
izleyerek bulmak track down v.
kafa bulmak rally v.
formül bulmak find a way v.
kıvamını bulmak come to its proper consistency v.
neşesini bulmak get in a happy mood v.
için bir yol bulmak contrive v.
toplamını bulmak add up v.
küpünü bulmak cube v.
müstahakkını bulmak get what's coming to one v.
müstahakını bulmak get one's deserts v.
parayı bulmak be in the money v.
düşünüp bulmak excogitate v.
şeref bulmak be honored v.
revaç bulmak be in demand v.
koklayarak bulmak scent v.
petrol bulmak strike oil v.
yüz bulmak be spoilt by v.
antipatik bulmak dislike somebody v.
formül bulmak find a way to v.
cesaret bulmak be encouraged v.
vücut bulmak begin v.
cezasını bulmak get what's coming to one v.
son bulmak end up v.
alıcı bulmak have a market v.
kafa bulmak ironize v.
gökte ararken yerde bulmak find unexpectedly v.
bir şeyin anlamını bulmak puzzle something out v.
gitgide azalıp son bulmak taper off v.
kafayı bulmak be pleasantly tipsy v.
kafayı bulmak be tanked up v.
rastgele bulmak stumble upon v.
kusur bulmak reprehend v.
kafa bulmak jape v.
çare bulmak find a remedy v.
koklayarak bulmak nose out v.
ara bulmak mediate v.
tesadüfen bulmak chance upon v.
sabahı bulmak stay awake all night v.
kusur bulmak pick at v.
anlamlı bulmak find something meaningful v.
arayıp bulmak find v.
parayı bulmak be minting it v.
adamını bulmak find the right person to do a job v.
nihayet bulmak come to an end v.
son bulmak doom v.
ile son bulmak eventuate in v.
haksız bulmak find unjust v.
kafiye bulmak tag v.
destek bulmak be approved v.
tesadüfen bulmak chance on v.
kusur bulmak cavil v.
kusur bulmak chide v.
yolunu bulmak find a way out v.
hata bulmak debug v.
uygun bulmak approve v.
dengini bulmak mate v.
az bulmak consider insufficient v.
çözüm bulmak dope v.
bir şeyin asıl sebebini bulmak get to the bottom of v.
kafa bulmak (dalga geçerek) jeer at v.
bulmak (bir matematik işlemi sonucunda belli bir sayıyı) get v.
hak ettiği cezayı bulmak serve right v.
çare bulmak cure v.
koca bulmak find a hubby v.
ara bulmak compromise v.
toplamını bulmak totalize v.
ara bulmak reconcile v.
ile son bulmak culminate in v.
kusur bulmak pick on v.
vuku bulmak result v.
eliyle koymuş gibi bulmak find very easily v.
vuku bulmak transpire v.
vakit bulmak get round to v.
çare bulmak find the means v.
toplamını bulmak count up v.
çözüm bulmak solve v.
çirkin bulmak find someone ugly v.
alıcı bulmak sell v.
aralarını bulmak reconciliate v.
teselli bulmak console oneself v.
rastgele bulmak stumble across v.
yiyecek bulmak victual v.
yolunu bulmak manage v.
vuku bulmak grow up v.
rastgele bulmak hit upon v.
çare bulmak cope v.
yolunu bulmak conjure v.
fena bulmak deplore v.
uygun bulmak concede v.
koklayarak bulmak wind v.
aykırı bulmak find something incongruous with v.
orta yol bulmak reach a common ground v.
kafa bulmak rib v.
şans eseri bulmak pick up v.
arayarak bulmak dig out v.
şifa bulmak recover health v.
ateşi bulmak discover the fire v.
yolunu bulmak line one's pockets v.
rastgele bulmak stumble on v.
vuku bulmak take place v.
kafayı bulmak get pissed v.
anlamsız bulmak find something meaningless v.
dibini bulmak use up v.
az bulmak regard as too little v.
revaç bulmak be in vogue v.
sükun bulmak be calmed v.
derman bulmak find a remedy v.
orta yol bulmak find a middle course v.
çare bulmak obviate v.
araştırarak bulmak rummage out v.
arayıp tarayıp bulmak ferret out v.
uygun bulmak uphold v.
zor bir probleme çözüm yolu bulmak grasp the nettle v.
bulmak (fikir vb) come up with v.
kafa bulmak pull one's leg v.
yatacak yer bulmak berth v.
uygun bulmak deem suitable v.
kabahat bulmak find fault with v.
yedi katını bulmak septuple v.
vuku bulmak happen v.
zeval bulmak decline v.
destek bulmak be welcomed v.
belasını bulmak get one's deserts v.
bulmak (birini) get hold of v.
kusur bulmak carp v.
sayısını bulmak count v.
kuvvet bulmak strengthen v.
yolunu bulmak contrive v.
çözüm bulmak find a way out v.
çaresini bulmak see one's way v.
takip edilen birinin izini bulmak pick up someone's trail v.
orta yol bulmak find a compromise v.
haklı bulmak recognize v.
koklayarak bulmak smell out v.
suçlu bulmak crime v.
bir orta yol bulmak find a compromise v.
belasını bulmak come to grief v.
zeval bulmak lapse v.
layığını bulmak get one's deserts v.
bir şeyi uygun bulmak sit well with v.
çözüm yolu bulmak come up with v.
kalibresini bulmak calibrate v.
arkadaş bulmak find a companion v.
layığını bulmak get what's coming to one v.
cesaret bulmak take heart v.
tekerleği bulmak invent the wheel v.
kusur bulmak arraign v.
ara bulmak settle a dispute v.
gezerek müşteri bulmak drum up v.
uygun bulmak choose v.
kusur bulmak crab v.
araştırıp bulmak mine v.
arayıp bulmak run down v.
kelimeleri zor bulmak grope for words v.
yeniden bulmak recover v.
abartılı bulmak find exaggerated v.
olumlu bulmak approve v.
sabahı bulmak sit up all night v.
tesadüfen bulmak stumble upon v.
yeni müşteriler bulmak drum up business v.
bir şeye çözüm bulmak sort something out v.
cezasını bulmak get one's deserts v.
koklayarak bulmak nose v.
çare bulmak relieve v.
ipucu bulmak find a clue v.
dış değer bulmak extrapolate v.
itidal bulmak become moderate v.
uygun bulmak endorse v.
kafa bulmak ride v.
çare bulmak remedy v.
menzilini bulmak range v.
geniş yankı bulmak have a broad repercussion v.
basında geniş yankı bulmak have a broad repercussion in press v.
bulmak (çare vb) come up with v.
kusur bulmak pull apart v.
ansızın bulmak catch v.
gökte ararken yerde bulmak meet unexpectedly v.
düşünüp taşınarak bulmak reason out v.
vuku bulmak occur v.
gerekli bulmak require v.
erzak bulmak victual v.
suçlu bulmak return a verdict of guilty v.
çaresini bulmak overcome v.
kusur bulmak cast reflection on somebody v.
yeterli bulmak find it sufficient v.
yeterli bulmak find adequate v.
yeterli bulmak find enough v.
söylemeye fırsat bulmak get a word in edgewise v.
toplamını bulmak totalise v.
meydanı boş bulmak find an opportunity do something v.
kaza sonucu bulmak come by v.
kazara bulmak hit on v.
daima kusur bulmak nag v.
çekici bulmak find someone attractive v.
değer bulmak find one's value v.
doğruyu bulmak find the right thing to do v.
doğru yolu bulmak find the correct path v.
doğru yolu bulmak find the right way v.
yön bulmak find direction v.
anlam bulmak find meaning v.
yer bulmak find place v.
aşkına karşılık bulmak (one's love) be reciprocated v.
iş bulmak land a job v.
iş bulmak get a job v.
saçma bulmak find something absurd v.
iş bulmak take a job v.
yer bulmak take place v.
ettiğini bulmak get one's just deserts v.
güzel bulmak find something beautiful v.
bakıcı bulmak find a caretaker v.
ilham bulmak find inspiration v.
güzel bulmak find someone beautiful v.
önemli bulmak deem something significant v.
önemli bulmak consider something as significant v.
ilgelenecek yeni bir meşgale bulmak come to grip with v.
önemli bulmak think something significant v.
zevkli bulmak find something pleasurable v.
dengeyi bulmak find the balance v.
önemli bulmak regard something as significant v.
önemli bulmak view something as significant v.
önemli bulmak consider something significant v.
şans bulmak get a chance v.
yanlış bulmak find something wrong v.
şans bulmak be in with a chance v.
tatminkar bulmak find something satisfying v.
şaşırtıcı bulmak find something surprising v.
cevap bulmak find answer v.
uygun bulmak find (something) acceptable v.
haksız bulmak find (something) unjust v.
haksız bulmak find (someone) to be in the wrong v.
hayat bulmak invigorate v.
yaşam bulmak energize v.
yaşam bulmak enliven v.
hayat bulmak animate v.
hayat bulmak arouse v.
yaşam bulmak animate v.
hayat bulmak strengthen v.
hayat bulmak energize v.
yaşam bulmak strengthen v.
hayat bulmak enliven v.
yaşam bulmak invigorate v.
yolunu bulmak find the way to get (something) done v.
yolunu bulmak find the way to do (something) v.
zaman bulmak find time (for) v.
övgüye değer bulmak find praiseworthy v.
övgüye değer bulmak consider commendable v.
övgüye değer bulmak find commendable v.
övgüye değer bulmak regard as commendable v.
iş bulmak find a job v.
fon bulmak find a fund v.
aralarını bulmak reconcile v.
kusur bulmak knock v.
imkan bulmak find chance v.
imkan bulmak find opportunity v.
düşünerek bulmak figure out v.
kendini biriyle baş başa bulmak find oneself tête-à-tête with v.
yakışıksız bulmak find off-putting v.
çareyi -de bulmak resort v.
-de teselli bulmak take solace in v.
-e iş bulmak place v.
tesadüfen bulmak hit on v.
çözümü bulmak get out v.
hedefi bulmak get home v.
nedenini bulmak get to the bottom of v.
iyi bulmak choose v.
harikulade bulmak divine v.
çaresini bulmak remedy v.
layık bulmak deem (someone something) suitable of v.
layık bulmak deem (someone something) worthy of v.
sakıncalı bulmak mind v.
niceliklerini bulmak quantize v.
yeni fikirler bulmak latch on v.
doğru bulmak hold it good v.
kalacak yer bulmak fix up v.
istikrar bulmak get firm v.
son bulmak arrive at the conclusion v.
rastlantı sonucunda çözüm bulmak alight on v.
son bulmak come to the conclusion v.
tesadüfen bulmak alight on v.
uygun bulmak agree to v.
tesadüfen bulmak come across v.
rastlantı sonucu bulmak chance upon v.
şans eseri bulmak chance upon v.
rastlantı sonucu bulmak chance on v.
şans eseri bulmak chance on v.
kendini şanslı bulmak consider oneself lucky v.
dengesini bulmak keep one's balance v.
bir çaresini bulmak make shift v.
bir yolunu bulmak make shift v.
sabahı bulmak stay up all night v.
hitam bulmak expire v.
uygun bulmak approbate v.
hitam bulmak end v.
vuku bulmak arise v.
son bulmak run out v.
yanlış bulmak find fault with v.
inandırıcı bulmak find something convincing v.
doğru yolu bulmak find the true path v.
şans bulmak get chance v.
kendini bulmak find oneself v.
mantıklı bulmak find something reasonable v.
sabahı bulmak stay awake till morning v.
eğlenceli bulmak find something entertaining v.
inandırıcı bulmak find it credible v.
büyük yankı bulmak make tremendous impact v.
tanıma fırsatı bulmak have the chance to know someone v.
hitam bulmak draw to the close v.
tanıma fırsatı bulmak get the chance to know somebody v.
büyük yankı bulmak make an overwhelming impression v.
tanıma fırsatı bulmak get the chance to meet somebody v.
büyük yankı bulmak create a tremendous impression v.
tanıma fırsatı bulmak have the chance to meet someone v.
petrol bulmak find oil v.
para bulmak find money v.
ifade bulmak find an expression v.
büyük sürüm imkanı bulmak find a large market v.
kusurlu bulmak prove unsatisfactory v.
seri sürüm imkanı bulmak find a quick market v.
seri sürüm imkanı bulmak find a rapid market v.
yetersiz bulmak prove unsatisfactory v.
teselli bulmak find solace in v.
kaynağını bulmak trace back v.
başlangıç noktasını bulmak trace back v.
az bulmak find insufficient v.
makul bulmak find reasonable v.
yetersiz bulmak find insufficient v.
sahibini bulmak locate the owner v.
komik bulmak find funny v.
yüksek bulmak find high v.
huzur bulmak feel at peace v.
huzur bulmak find peace v.
huzuru bir şeyde bulmak find peace in something v.
uyumlu bulmak deem compatible v.
fuhuş maksadıyla müşteri bulmak için sokaklarda dolaşmak streetwalk v.
fuhuş maksadıyla müşteri bulmak için sokaklarda dolaşmak street-walk v.
konuşma fırsatı bulmak have the opportunity to speak v.
(fiyatlar vb) istikrar bulmak strengthen v.
yeniden hayat bulmak revive v.
faydalı bulmak find beneficial v.
faydalı bulmak find useful v.
yararlı bulmak find beneficial v.
basında geniş yer bulmak have widespread media coverage v.
medyada geniş yer bulmak have widespread media coverage v.
basında geniş yer bulmak have wide media coverage v.
basında geniş yer bulmak have wide press coverage v.
medyada geniş yer bulmak have wide media coverage v.
medyada geniş yer bulmak have wide press coverage v.
ciddi bulmak find something serious v.
bir çaresini bulmak find out some way v.
bir yolunu bulmak find out some way v.
tutunacak zemin bulmak get a foothold v.
son derece önemli bulmak find it very/extremely important v.
cesedi bulmak find the body/dead body v.
yeni bir iş bulmak find a new job v.
bir yolunu bulmak find a way out v.
aşkına karşılık bulmak be loved in return v.
aşkına karşılık bulmak be loved back v.
tekrar/yeniden bulmak refind v.
gece uyuyacak bir yer bulmak bed down some place v.
normal bulmak find it normal v.
iyi bir neden bulmak find a good reason v.
ceset bulmak find a dead body v.
görgü tanıkları bulmak find witnesses v.
eşyaları arasında bir şey bulmak find something among one's belongings v.
birini bir şeye uygun bulmak think someone fit for something v.
birini başka birine uygun görmek/bulmak think someone fit for someone v.
bir şeyden -e olarak çıkmak/vücut bulmak emerge from something as something v.
birini yolun kenarında bulmak find someone by the side of the road v.
çalıların arasında bulmak find in the bushes v.
birini seksi bulmak find someone sexy v.
sakıncalı bulmak find something inconvenient v.
sakıncalı bulmak find something objectionable v.
şık bulmak find it chic v.
verilen görevleri biraz basit bulmak find the assignments a little unchallenging v.
birisini bir iş için yeterli bulmak think someone is qualified v.
birini çok çekici bulmak find someone very attractive v.
birini çok çekici bulmak find someone so attractive v.
yeni bir benlik bulmak gain/find a new identity v.
birini sokakta yerde yatar halde bulmak find someone laying in the street v.
birinin cesedini bulmak find one’s remains v.
birinin cesedini bulmak find one's dead body v.
adresi telefon rehberinden bulmak find the address in the phone book v.
satışı yapacak başka birini bulmak find somebody else to sell v.
orta yol bulmak find a middle way v.
katilin üzerinde bir silah bulmak find a gun on the murderer v.
ilginç bulmak find something interesting v.
rastlantı eseri bulmak find by chance v.
tesadüfen bulmak find by chance v.
bir müşteri bulmak find a customer v.
bir kadın cesedi bulmak find a woman's body v.
doğru insanı bulmak find the right person v.
doğru kişiyi bulmak find the right person v.
ruh ikizini bulmak find one’s soul mate v.
ruh eşini bulmak find one’s soul mate v.
define bulmak find a treasure v.
mutluluğu bulmak/yakalamak achieve/find happiness v.
yararlı bulmak find useful v.
birini itici/çirkin bulmak find someone ugly v.
daha güvenli bir yer bulmak find a safer place v.
başka bir alıcı bulmak find somebody else to sell v.
hata bulmak find mistake v.
kusur bulmak find mistake v.
açıklama bulmak come up with an explanation v.
gerçek nedenini bulmak ya da tanımlamak pinpoint v.
arayıp bulmak scout out v.
arayıp bulmak scout up v.
daha erken saate bir uçuş bulmak get an earlier flight v.
daha erken saate bir uçuş bulmak find an earlier flight v.
akla yatkın bulmak find something believable v.
inanılır bulmak find something believable v.
inandırıcı bulmak find something believable v.
akla yakın bulmak find something believable v.