find - Türkisch Englisch Wörterbuch

find

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "find" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
find v. bulmak
Have you seen my glasses? I can't find them.
Gözlüklerimi gördün mü? Onları bulamıyorum da.

More Sentences
General
find n. buluntu
It was among the greatest archaeological finds in history.
Tarihteki en büyük arkeolojik buluntular arasındaydı.

More Sentences
find n. keşif
That old book is a real find.
O eski kitap gerçek bir keşiftir.

More Sentences
find n. ganimet
This antique coffee table is a real find!
Bu antika sehpa gerçek bir ganimet!

More Sentences
find v. sağlamak
I am very pleased that we have found so broad a consensus here in this joint resolution.
Bu ortak kararda bu kadar geniş bir mutabakat sağlamış olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
find v. çıkarmak
Her story was vindicated by a reporter, who found that the police officer had been lying.
Hikayesi, polis memurunun yalan söylediğini ortaya çıkaran bir muhabir tarafından doğrulandı.

More Sentences
find v. anlamak
The jell was found to heal open wounds.
Jelin açık yaraları iyileştirdiği anlaşılmıştır.

More Sentences
find v. keşfetmek
I just found your site and videos.
Sitenizi ve videolarınızı yeni keşfettim.

More Sentences
find v. ulaşmak
She has made every effort to find a consensus position.
Bir uzlaşı tutumuna ulaşmak için her türlü çabayı göstermiştir.

More Sentences
find v. rastlamak
Successive examples of this can be found in every embassy of Member States.
Üye Devletlerin tüm büyükelçiliklerinde bunun örneklerine rastlamak mümkündür.

More Sentences
find v. bulmak
I found a stray kitten in the alley.
Sokakta başıboş bir kedi yavrusu buldum.

More Sentences
find v. aramak
That's like finding a needle in a haystack.
Bu samanlıkta iğne aramak gibi bir şey.

More Sentences
find v. hissetmek
I found your family to be very warm and welcoming.
Ailenizin çok sıcak ve misafirperver olduğunu hissettim.

More Sentences
find v. tespit etmek
We also find that, in the Corbett report on which we have just voted, Rule 136 was not amended.
Ayrıca, az önce oyladığımız Corbett raporunda Kural 136'nın değiştirilmediğini de tespit ettik.

More Sentences
Technical
find v. bulmak
She came home to find him soundly asleep.
Eve geldiğinde onu mışıl mışıl uyurken buldu.

More Sentences
General
find n. bulgu
find n. karar
find n. sonuç
find n. netice
find n. buluş
find n. hazine
find v. eline geçmek
find v. arayıp bulmak
find v. geçindirmek
find v. karara varmak
find v. sezmek
find v. erişmek
find v. bakmak
find v. deneyimlemek
find v. … olduğunu düşünmek
find v. yeniden kullanmaya başlamak
find v. geri almak
find v. geri kazanmak
find v. çabalayarak elde etmek
find v. tedarik etmek
find v. donatmak
find v. sunmak
find v. aydınlanmak
find v. ne istediğini bulmak
find v. hayatı ile ilgili farkındalık kazanmak
find v. (kendini) bir yerde bulmak
find v. icat etmek
find v. tasarlamak
find v. uydurmak
find v. (av köpeği) avını bulmak
find v. (av köpeği) avının kokusunu almak
find v. karar vermek
find v. (suçlu/suçsuz) bulmak
find v. hükmüne varmak
find v. (kendini bir durumda) bulmak
find v. (kendini bir durumda) bulmak
Irregular Verb
find v. found - found
Computer
find expr. bul

Bedeutungen, die der Begriff "find" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
find out v. ortaya çıkarmak
Sami found out where Layla worked.
Sami, Leyla'nın nerede çalıştığını ortaya çıkardı.

More Sentences
find out v. bulmak
Today we see them digging away and finding out all sorts of things.
Bugün onları kazarken ve her türlü şeyi bulurken görüyoruz.

More Sentences
find out v. keşfetmek
They were found out in 1979 by Voyager 1.
1979'da Voyager 1 tarafından keşfedildi.

More Sentences
find out v. anlamak
Find out what the holidays mean to others.
Tatillerin başkaları için ne anlama geldiğini öğrenin.

More Sentences
find out v. öğrenmek
When did the Commission find out about this?
Komisyon bunu ne zaman öğrendi?

More Sentences
find out v. bulgulamak
General
archaeological find n. arkeolojik bulgu
Neither do archaeological findings support the evolutionist chronology in any way.
Arkeolojik bulgular da evrimci kronolojiyi hiçbir şekilde desteklememektedir.

More Sentences
find fault v. hata bulmak
Tom always finds fault in everything.
Tom her zaman her şeyde hata bulur.

More Sentences
find fault v. kusur bulmak
She's always finding fault in him.
Onda hep bir kusur buluyor.

More Sentences
find fault with v. hata bulmak
He finds fault with everything I do.
Yaptığım her şeyde bir hata buluyor.

More Sentences
find a way v. yolunu bulmak
But how can we compromise, how can we find a way out between two radically different solutions?
Ancak nasıl uzlaşabiliriz, birbirinden tamamen farklı iki çözüm arasında nasıl bir çıkış yolu bulabiliriz?

More Sentences
find fault with v. kulp takmak
The teacher is always finding fault with his students.
Öğretmen her zaman öğrencilerine kulp takıyor.

More Sentences
find employment v. iş bulmak
Job applications are an essential part of finding employment.
İş başvuruları, iş bulmanın önemli bir parçasıdır.

More Sentences
find an opportunity v. fırsat bulmak
Tom hoped to find an opportunity to talk to Mary.
Tom Mary ile konuşma fırsatı bulmayı umuyordu.

More Sentences
find pleasure in v. zevk almak
He finds pleasure in watching people.
O, insanları izlemekten zevk alır.

More Sentences
find a friend v. arkadaş bulmak
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.

More Sentences
try to find v. aramak
I've been trying to find a way to reach Tom, but I can't.
Tom'a ulaşmanın bir yolunu arıyordum ama bulamadım.

More Sentences
find fault with v. kusur bulmak
She finds fault with everything and everyone.
Her şeye ve herkese bir kusur buluyor.

More Sentences
find necessary v. gerekli görmek
Please do whatever you find necessary.
Lütfen gerekli gördüğünüz her şeyi yapın.

More Sentences
find meaning v. anlamını bulmak
Africa has to find meaning for the notion of democracy itself.
Afrika, demokrasi kavramının kendisine bir anlam bulmak zorundadır.

More Sentences
find meaningful v. anlamlı bulmak
That is a rather useful reminder which we, from the Commission side, welcome and find meaningful.
Bu, Komisyon açısından memnuniyetle karşıladığımız ve anlamlı bulduğumuz oldukça faydalı bir hatırlatmadır.

More Sentences
find true love v. gerçek aşkı bulmak
We all want to find true love.
Hepimiz gerçek aşkı bulmak istiyoruz.

More Sentences
find the answer v. cevabı bulmak
There are several ways to find the answer to your questions!
Sorularınızın cevabını bulmanın birkaç yolu var!

More Sentences
find the answer v. cevabını bulmak
You found the answer.
Sen cevabı buldun.

More Sentences
find the balance v. denge bulmak
Hollywood veneers find the balance between natural and unnatural whiteness.
Hollywood kaplamaları doğal ve doğal olmayan beyazlık arasındaki dengeyi bulur.

More Sentences
find attractive v. çekici bulmak
No man can be friends with a woman that he finds attractive.
Hiçbir erkek çekici bulduğu bir kadınla arkadaş olamaz.

More Sentences
find evidence v. kanıt bulmak
We have found evidence of increasingly frequent frustration between us and of alienation setting in.
Aramızda giderek artan bir hayal kırıklığı ve yabancılaşma yaşandığına dair kanıtlar bulduk.

More Sentences
find peace v. huzuru bulmak
You cannot find peace by avoiding life, Leonard.
Hayattan kaçarak huzur bulamazsın Leonard.

More Sentences
find answer v. yanıt bulmak
We must begin to find answers to these questions now, and fast!
Bu sorulara şimdi ve hızla yanıt bulmaya başlamalıyız!

More Sentences
find the owner v. sahibini bulmak
Can you help me find the owner?
Sahibini bulmama yardım eder misiniz?

More Sentences
find a reason v. neden bulmak
He had found a reason to live.
Yaşamak için bir neden bulmuştu.

More Sentences
find an investor v. bir yatırımcı bulmak
They find an investor, who is later kidnapped by the owner of the building, Kabir.
Daha sonra binanın sahibi Kabir tarafından kaçırılan bir yatırımcı bulurlar.

More Sentences
find true friends v. gerçek arkadaşlar bulmak
People can't find true friends in the Internet.
İnsanlar internette gerçek arkadaşlar bulamazlar.

More Sentences
find a buyer v. bir alıcı bulmak
I will sell it as soon as I find a buyer.
Bunu bir alıcı bulur bulmaz satacağım.

More Sentences
find a treasure v. hazine bulmak
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.

More Sentences
find love v. aşkı bulmak
Why is it hard to find love?
Aşkı bulmak neden zordur?

More Sentences
find a cure v. bir çare bulmak
We're going to find a cure.
Bir çare bulacağız.

More Sentences
find online v. internetten bulmak
Here are some examples I found online.
İşte internette bulduğum bazı örnekler.

More Sentences
try to find v. bulmaya çalışmak
The Commission cannot accept this, but we shall try to find a compromise.
Komisyon bunu kabul edemez, ancak bir uzlaşma bulmaya çalışacağız.

More Sentences
find out why v. nedenini bulmak
You don't always solve murders by finding out why.
Cinayetleri her zaman nedenini bularak çözemezsiniz.

More Sentences
find out v. bakmak
I'll ask around and see if I can find out if anyone has ideas on how to solve the problem.
Sorup soruşturacağım ve sorunu nasıl çözebileceğime dair bir fikri olan var mı diye bakacağım.

More Sentences
Phrasals
find out v. tespit etmek
Read on to find out how amnesia is medically detected and how it can sometimes be prevented.
Amnezinin tıbbi olarak nasıl tespit edildiğini ve bazen nasıl önlenebileceğini öğrenmek için okumaya devam edin.

More Sentences
find (someone or something) out v. bir şey öğrenmek
I'll call you if I find out anything.
Bir şey öğrenirsem seni ararım.

More Sentences
Phrases
find enclosed expr. ekte bulabilirsiniz
Please find enclosed my resumé.
Lütfen özgeçmişimi ekte bulabilirsiniz.

More Sentences
General
enclosed please find shipping documents n. sevkiyatla ilgili belgeler ekte tarafınıza sunulmaktadır
find the lady n. bul karayı al parayı oyunu
find somebody out v. suçüstü yakalamak
find something impressing v. beğenmek
find strange v. yadırgamak
find a companion v. arkadaş bulmak
find favour in somebody's eyes v. gözüne girmek
find one's tongue v. dillenmek
find exaggerated v. abartılı bulmak
find a clue v. ipucu bulmak
find a suitable opportunity v. punduna getirmek
find a place to live v. başını sokmak
find someone ugly v. çirkin bulmak
find odd v. yadırgamak
find fault with v. kabahat bulmak
find something sympathetic v. bir şey birinin hoşuna gitmek
be unable to find a job v. bir baltaya sap olamamak
find no way out v. çaresiz kalmak
find a way to (do something) v. çare aramak
find a way out v. çözüm bulmak
find strange v. garipsemek
find a compromise v. orta yol bulmak
find something odd v. yadırgamak
find one's tongue v. dili çözülmek
find a remedy v. derman bulmak
find a middle course v. orta yol bulmak
find strange v. yabansımak
find (something) strange v. acayibine gitmek
find something meaningless v. anlamsız bulmak
find a compromise v. bir orta yol bulmak
find a fault in everything v. armutun sapı üzümün çöpü var demek
find (something) strange v. tuhafına gitmek
find something incongruous with v. aykırı bulmak
find insufficient v. az görmek
be unable to find a meaning in v. mana verememek
find (something) strange v. garibine gitmek
find very easily v. eliyle koymuş gibi bulmak
find the means v. çare bulmak
find unjust v. haksız bulmak
find something meaningful v. anlamlı bulmak
find guilty v. suçlu çıkarmak
not to find it in one's heart v. gönlü razı olmamak
find a solution v. çözüme ulaştırmak
find the right person to do a job v. adamını bulmak
find a way out v. yolunu bulmak
find a hubby v. koca bulmak
find one's legs v. toparlamak
find (something) odd v. acayibine gitmek
find a way to v. formül bulmak
find a pretext v. bahane uydurmak
find somehow v. bulup buluşturmak
try to find v. aramaya çalışmak
find unexpectedly v. gökte ararken yerde bulmak
find something hurtful v. acı gelmek
find something strange v. yadırgamak
find pleasure in v. lezzet almak
find a solution v. çözüme kavuşturmak
find a remedy v. çare bulmak
find an easy way v. kolayını bulmak
find the very man v. tam adamına düşmek
find difficult v. güç gelmek
find something easy v. kolayına gelmek
find a way to do something v. bir şeye çare bulmak
find a solution v. çözüme ulaşmak
find a pretext v. bahane bulmak
find irrelevant v. anlamsız bulmak
find guilty v. suçlu bulmak
(for an idea) to find a niche in one's mind v. aklında yer etmek
find a way v. formül bulmak
find something difficult v. ağır gelmek
find something contrary to v. aykırı bulmak
find a way v. çare bulmak
find difficult v. gücümsemek
find time to do something v. eli değmek
can't find a solution v. işin içinden çıkamamak
find voice in v. ifade edilmek
find voice in v. dile getirilmek
find favor v. rağbet görmek
find approval v. rağbet görmek
find favour v. rağbet görmek
find unnecessary v. gerek görmemek
find unnecessary v. gerek duymamak
find it necessary v. gerekli görmek
find enough v. yeterli görmek
find it sufficient v. yeterli bulmak
find adequate v. yeterli görmek
find adequate v. yeterli bulmak
find it sufficient v. yeterli görmek
find enough v. yeterli bulmak
find reasonable v. aklına yatmak
find logical v. aklına yatmak
find the time do (something) v. eli erişmek
find the time do (something) v. eli değmek
find the time do (something) v. eli ermek
find an opportunity do something v. meydanı boş bulmak
find someone attractive v. çekici bulmak
not to find its value v. değerini bulmamak
try to find a solution v. çare bulmaya çalışmak
try to find a remedy v. çare bulmaya çalışmak
find one's value v. değer bulmak
try to find an answer v. çare bulmaya çalışmak
find the right way v. doğru yolu bulmak
find the correct path v. doğru yolu bulmak
find the right thing to do v. doğruyu bulmak
find direction v. yön bulmak
find meaning v. anlam kazanmak
find meaning v. anlam bulmak
find place v. yer bulmak
find something unnecessary v. gereksiz görmek
find something necessary v. lüzumlu görmek
find something absurd v. saçma gelmek
find something necessary v. gerekli görmek
find something unnecessary v. lüzumsuz görmek
find something absurd v. saçma bulmak
find someone beautiful v. güzel bulmak
find inspiration v. ilham bulmak
find something beautiful v. güzel bulmak
find erroneous v. hatalı gelmek
find faulty v. hatalı gelmek
find a caretaker v. bakıcı bulmak
find something necessary v. gerek görmek
find something pleasurable v. zevkli görmek
find out the subject v. konuyu öğrenmek
find something pleasurable v. zevkli bulmak
find fame v. ünü yakalamak
find someone responsible v. sorumlu tutmak
find an opportunity v. karşısına fırsat çıkmak
find the balance v. dengeyi bulmak
find fame v. üne kavuşmak
find something necessary v. gerek duymak
find inspiration v. esin almak
find something unjust v. haksız bulunmak
find something wrong v. yanlış bulmak
find pleasure v. zevk duymak
find pleasure v. zevk almak
find a way to make (something illegal) look legal v. kitabına uydurmak
find something satisfying v. tatminkar bulmak
find something surprising v. şaşırtıcı bulmak
find a job v. işe girmek
find out the truths v. gerçekleri ortaya çıkarmak
find something bizarre v. tuhaf karşılamak
find something strange v. garip karşılamak
find something bizarre v. garip karşılamak
find something strange v. tuhaf karşılamak
find something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
find favourable v. olumlu yaklaşmak
find peace v. huzura ermek
find something necessary v. zorunlu görmek
find answer v. cevap bulmak
find (something) acceptable v. uygun bulmak
find (something) acceptable v. uygun görmek
find (someone) to be in the wrong v. haksız bulmak
find (something) unjust v. haksız bulmak
find a vent v. hırsını almak
find vent v. hırsını almak
find the way to do (something) v. yolunu bulmak
try to find a solution v. çıkar yol aramak
try to find a solution v. yol aramak
find the way to get (something) done v. yolunu bulmak
find a clue v. ipucu yakalamak
find global acceptance v. dünyaca kabul görmek
find worldwide acceptance v. dünyaca kabul görmek
find time (for) v. zaman bulmak
find praiseworthy v. övgüye değer bulmak
find commendable v. övgüye değer bulmak
find a job v. iş bulmak
find something inconvenient v. sakıncalı görmek
find a fund v. fon bulmak
find a middle ground v. ortak bir noktada buluşmak
find a middle ground v. ortak bir noktada anlaşmak
find something inadequate v. yetersiz görmek
find guilty v. suçlu görmek
find a solution v. çözüm üretmek
find a way (out) v. çözüm üretmek
find opportunity v. imkan bulmak
find chance v. imkan bulmak
find out v. çözmek
find off-putting v. yakışıksız bulmak
find voice in v. -de dile gelmek
find oneself tête-à-tête with v. kendini biriyle baş başa bulmak
find some amount of money v. eline para geçmek
find the least common denominator v. ortak paydada buluşmak
find the lowest common denominator v. ortak paydada buluşmak
find a solution for the v. hal yoluna koymak
find a way round v. hal yoluna koymak
find accidently v. karşılaşmak
find by chance v. rastlamak
find accidently v. rastlamak
find accidently v. rast gelmek
find by chance v. karşılaşmak
find by chance v. rast gelmek
find appropriate v. tensip etmek
find fault with v. yanlış bulmak
find something convincing v. inandırıcı bulmak
find the true path v. doğru yolu bulmak
find something reasonable v. mantıklı bulmak
find oneself v. kendini bulmak
not to find credible v. inandırıcı bulmamak
not to find convincing v. inandırıcı bulmamak
not to find persuasive v. inandırıcı bulmamak
find something entertaining v. eğlenceli bulmak
find it credible v. inandırıcı bulmak
find one's tongue v. dile gelmek
find the true path v. hidayete ermek
find money v. para bulmak
find oil v. petrol bulmak
find something funny v. komiğine gitmek
find an expression v. ifade bulmak
not find what he expected v. umduğunu bulamamak
find a large market v. büyük sürüm imkanı bulmak
find a quick market v. seri sürüm imkanı bulmak
not find what he expected v. beklediğini bulamamak
find a rapid market v. seri sürüm imkanı bulmak
find solace in v. teselli bulmak
find insufficient v. az bulmak
find reasonable v. makul karşılamak
find insufficient v. yetersiz bulmak
find reasonable v. makul bulmak
find funny v. komik bulmak
find funny v. komik gelmek
find high v. yüksek bulmak
find peace v. huzur bulmak
find peace in something v. huzuru bir şeyde bulmak
find an opportunity v. imkana kavuşmak
find an opportunity v. olanağa kavuşmak
find beneficial v. yararlı bulmak
find useful v. faydalı bulmak
find beneficial v. faydalı bulmak
find something serious v. ciddi bulmak
find out some way v. bir çaresini bulmak
find out some way v. bir yolunu bulmak
find it very/extremely important v. son derece önemli bulmak
find the body/dead body v. cesedi bulmak
find a new job v. yeni bir iş bulmak
find a way out v. bir yolunu bulmak
find out v. iç yüzünü anlamak
find her husband in bed with another woman v. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
find it normal v. normal bulmak
find a dead body v. ceset bulmak
find a good reason v. iyi bir neden bulmak
find witnesses v. görgü tanıkları bulmak
find something among one's belongings v. eşyaları arasında bir şey bulmak
know where to go to find out v. sorunun cevabını nerede bulacağını bilmek
find someone by the side of the road v. birini yolun kenarında bulmak
find in the bushes v. çalıların arasında bulmak
find someone sexy v. birini seksi bulmak
find oneself homeless v. evsiz kalmak
find oneself homeless v. evsiz barksız kalmak
find something inconvenient v. sakıncalı bulmak
find something objectionable v. sakıncalı bulmak
find it chic v. şık bulmak
find the assignments a little unchallenging v. verilen görevleri biraz basit bulmak
find someone very attractive v. birini çok çekici bulmak
find someone so attractive v. birini çok çekici bulmak
gain/find a new identity v. yeni bir benlik bulmak
find someone laying in the street v. birini sokakta yerde yatar halde bulmak
find one’s remains v. birinin cesedini bulmak
find one's dead body v. birinin cesedini bulmak
find the address in the phone book v. adresi telefon rehberinden bulmak
find somebody else to sell v. satışı yapacak başka birini bulmak
find a middle way v. orta yol bulmak
find a gun on the murderer v. katilin üzerinde bir silah bulmak
find something interesting v. ilginç bulmak
find by chance v. rastlantı eseri bulmak
find by chance v. tesadüfen bulmak
find a customer v. bir müşteri bulmak
find a woman's body v. bir kadın cesedi bulmak
find the right person v. doğru insanı bulmak
find the right person v. doğru kişiyi bulmak
find one’s soul mate v. ruh eşini bulmak
find one’s soul mate v. ruh ikizini bulmak
find a treasure v. define bulmak
achieve/find happiness v. mutluluğa ulaşmak
achieve/find happiness v. mutluluğu bulmak/yakalamak
find useful v. yararlı bulmak
find someone ugly v. birini itici/çirkin bulmak
find a safer place v. daha güvenli bir yer bulmak
find somebody else to sell v. başka bir alıcı bulmak
find mistake v. hata bulmak
find mistake v. kusur bulmak
find an earlier flight v. daha erken saate bir uçuş bulmak
find something believable v. inanılır bulmak
find something believable v. akla yatkın bulmak
find something believable v. inandırıcı gelmek
find something believable v. inanılır gelmek
find something believable v. akla yakın gelmek
find something believable v. akla yatkın gelmek
find something believable v. inandırıcı bulmak
find something believable v. akla yakın bulmak
find a use for something v. kullanma imkanı bulmak
find a use for something v. bir yerde kullanmak
find asylum in v. ...ya sığınmak/iltica etmek
find oneself thinking v. (kendini) düşünüyor bulmak
find oneself thinking v. düşünmeden alıkoyamamak
find oneself thinking v. düşünmeden edememek
find a seat v. koltuk/oturacak yer bulmak
find it newsworthy v. haberi yayınlamaya değer bulmak
dig in the ground to find food v. yiyecek bulmak için toprağı kazmak
find the truth out for oneself v. gerçeği kendi araştırıp bulmak
find something in the trash v. bir şeyi çöpte bulmak
find the chance v. imkan bulmak
find a chance v. imkan bulmak
find risky v. beis görmek
find risky v. sakınca görmek
deem/find successful v. başarılı bulmak
find the examples v. örnekleri bulmak
find it expensive v. pahalı bulmak
find something in/on its place v. yerinde bulmak
find proper v. yerinde bulmak
find solace in something v. bir şeyde teselli bulmak
try to find out v. bulmaya/anlamaya çalışmak
find enough courage (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
find irrelevant v. alakasız bulmak
find a common ground v. ortak paydada buluşmak
find access to someone v. birisine ulaşmak
couldn't find a chance to ask v. sormaya fırsat bulamamak
find a way out v. çıkış yolu bulmak
find it unnecessary v. zül saymak
find it humiliating v. zül saymak
find a solution v. çözüm geliştirmek
find the latchstring out v. misafirperverlikle karşılanmak
find one's self v. sağlık durumu … olmak
find fault v. yakınmak
find fault with v. ayıplamak
find favor in the eyes of v. (birinin) şifalı ellerinde iyileşmek
find the latchstring out v. içtenlikle karşılanmak
find favor in the eyes of v. merhametle tedavi edilmek
find one's self v. kendini ... hissetmek
find fault with v. sorumlu tutmak
find fault v. söylenmek
find fault v. sızlanmak
find flow v. kusur bulmak
find out v. bulgulamak
fault find v. hata aramak
fault find v. mızmızlanmak
fault find v. kusur bulmak
fault find v. müşkülpesentlik yapmak
find fault v. eleştiri yağmuruna tutmak
find fault v. her şeye kulp takmak
find fault v. armudun sapı üzümün çöpü diye eleştirmek
find [dialect] v. acı çekmek
find fault v. sürekli eleştirmek
find [dialect] v. hisleri ile algılamak
find out v. bulgulamak
find one's way into v. -e girmek
find one's way into v. '-e dahil olmak
hard to find adj. ele geçmez
Phrasals
find something by chance v. şans eseri bulmak
find something by luck v. şans eseri bulmak
find someone in v. birini evde/işte bulmak
find its way into v. -e yerleşmek
find its way into v. -de yer bulmak
find out about v. ortaya çıkarmak
find out v. intikam için yeniden bulmak
find out v. dönüp yine bulmak
find (someone or something) out v. birinin dışarıda olduğunu öğrenmek
find (someone or something) out v. birini çözmek
find (someone or something) out v. bir şey duymak
find (someone or something) out v. birinin iç yüzünü anlamak
find someone out v. birini evde bulamamak
find someone out v. biri hakkında şok edici bir şeyin farkına varmak
find (someone or something) out v. birini bulmak
find someone out v. biri hakkında sarsıcı bir şey keşfetmek
find someone out v. birinin dışarıda olduğunu öğrenmek
find someone out v. birinin evde olmadığını öğrenmek
find someone out v. biri hakkında şaşırtıcı bir şey keşfetmek
find someone out v. biri hakkında korkunç bir şey keşfetmek
find someone out v. biri hakkında hayret verici bir şey bulmak
find (someone or something) out v. birinin evde olmadığını öğrenmek
find (someone or something) out v. birini ortaya çıkarmak
find (someone or something) out v. birinin el altından yürüttüğü işleri öğrenmek
find (someone or something) out v. bir şey haber almak
find someone out v. birinin iç yüzünü keşfetmek
find (someone or something) out v. birini evde bulamamak
find (someone or something) out v. birinin gizliden gizliye yürüttüğü işleri öğrenmek
find (someone or something) out v. birinin çevirdiği işleri öğrenmek
find against v. (mahkeme) bir kimse, şirketin suçlu olduğuna hükmetmek
find against someone or something v. (jüri veya bir hâkimin) aleyhte bir karar açıklaması
find something out v. bir şeyi anlamak
find for (someone or something) v. (birini) suçsuz bulmak
find something out v. bir şeyi çözmek
find (one) in v. (birini) evinde/iş yerinde bulmak
find for (someone or something) v. (birini) masum bulmak/olduğuna karar vermek
find for (someone or something) v. (birinin) suçsuz olduğuna karar vermek
find out v. dışarıda olduğunu öğrenmek
find something out v. bir şeyin iç yüzünü anlamak
find something out v. bir şeyi keşfetmek
find (someone or something) a little off v. (birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak
find (oneself) without (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) eksikliğini duymak/hissetmek
find against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek
find (someone or something) a little off v. (birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak
find against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) suçlu bulmak
find (someone or something) a bit off v. (birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak
find out v. evde bulamamak
find for v. suçsuz bulmak
find for v. -den yana karar vermek
find (oneself) without (someone or something) v. (birinin/bir şeyinin) olmadığını fark etmek
find (oneself) without (someone or something) v. (biri olmadan/bir şeysiz) kalmak
find for v. masum bulmak/olduğuna karar vermek
find (one) in v. (birini) yerinde (ofisinde, evinde) bulmak
find something out v. bir şeyi öğrenmek
find against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) suçlu olduğunu açıklamak
find for (someone or something) v. (birinin) lehine karar vermek
find for v. suçsuz olduğuna karar vermek
find for v. lehine karar vermek
find (someone or something) a little off v. (birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak
find (someone or something) a bit off v. (birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak
find against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) suçlu olduğuna karar vermek
find something out v. bir şeyi bulmak/ortaya çıkarmak
find for (someone or something) v. (birinden) yana karar vermek
find (someone or something) a bit off v. (birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak
find (oneself) without (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yokluğunu/eksikliğini çekmek
find out v. bilinmeyeni açığa çıkarmak
find out v. suçüstü yakalamak
find out v. bir sırrı ifşa etmek
find out v. iade-i ziyaret yapmak
find out v. hırsızlık yaparken yakalamak
find out v. (öcünü) almak
find out v. karşılık vermek
find out v. suçüstü basmak
find out v. muğlak bir şeyi doğrulamak
find out v. gizli bir şey keşfetmek
find out v. tespit etmek
find out v. belirlemek
find out v. gizli bir şey öğrenmek
Phrases
find the odd word out n. aykırı sözcüğü bulun
find the odd word out expr. farklı sözcüğü bulun
find attached expr. ekte bulabilirsiniz
below you can find our offer expr. teklifimiz aşağıda yer almaktadır
below you can find our offer expr. teklifimizi aşağıda bulabilirsiniz
please find attached your invoice expr. faturanızı ekte bulabilirsiniz
please find attached your invoice expr. faturanız ektedir
find the documents attached expr. belgeler ektedi̇r
enclosed please find the order confirmation expr. ekte sipariş onayını gönderiyorum
take me as you find me expr. beni olduğum gibi kabul et
it is easy to find a stick to beat a dog expr. sahipsiz/korumasız kişileri ezmek kolay
it is easy to find a stick to beat a dog expr. savunmasız birine/bir şeye saldırmak kolay
enclosed please find (something) expr. ekte paylaşıyorum
enclosed please find... expr. ekte … bulabilirsiniz
enclosed please find... expr. ekte … gönderiyorum/sunuyorum
enclosed please find... expr. ekte dikkatinize sunuyorum
enclosed please find (something) expr. ekte dikkatinize sunuyorum
enclosed please find (something) expr. ekte gönderiyorum/sunuyorum
enclosed please find (something) expr. ekte (bir şeyi) bulabilirsiniz
enclosed please find... expr. ekte … gönderilmiştir/paylaşılmıştır
enclosed please find (something) expr. içerisinde … gönderilmiştir/sunulmuştur
enclosed please find (something) expr. ekte dikkatine sunuyorum
enclosed please find (something) expr. ekte bulabilirsiniz
enclosed please find (something) expr. ekte iletiyorum
enclosed please find... expr. ekte dikkatine sunuyorum
enclosed please find (something) expr. içerisinde … bulabilirsiniz
enclosed please find... expr. ekte … paylaşıyorum
enclosed please find (something) expr. kutunun/postanın içerisinde … sunulmuştur/gönderilmiştir
enclosed please find (something) expr. kutunun/postanın içerisinde … bulabilirsiniz
enclosed please find... expr. zarfın içerisinde … bulabilirsiniz
enclosed please find (something) expr. ekte (bir şeyi) gönderiyorum/sunuyorum