bakmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

bakmak

Bedeutungen von dem Begriff "bakmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 154 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bakmak look at v.
Let us look at the figures.
Rakamlara bakalım.

More Sentences
bakmak look v.
My room looks south, therefore it's always too hot.
Odam güneye bakıyor, bu yüzden her zaman çok sıcak.

More Sentences
bakmak see v.
See page 98 for further information.
Daha fazla bilgi için 98. sayfaya bakınız.

More Sentences
bakmak face v.
The balcony faces North.
Balkon kuzeye bakıyor.

More Sentences
bakmak maintain v.
He maintains his car well.
Arabasına iyi bakar.

More Sentences
bakmak watch v.
The little boy was watching carefully how the father tied his shoes.
Küçük çocuk babasının ayakkabılarını nasıl bağladığına dikkatle bakıyordu.

More Sentences
General
bakmak look n.
He looked at the computer and started laughing.
Bilgisayara baktı ve gülmeye başladı.

More Sentences
bakmak turn v.
A whole world turns in abhorrence upon Iran.
Bütün bir dünya İran'a nefretle bakıyor.

More Sentences
bakmak look on v.
We really have to look on them as responsible adults and we must not, under any circumstances, treat them like children.
Onlara gerçekten sorumlu yetişkinler olarak bakmalıyız ve hiçbir koşulda onlara çocuk gibi davranmamalıyız.

More Sentences
bakmak face v.
You cannot face both ways at the same time, no matter how hard you try.
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, aynı anda iki yöne birden bakamazsınız.

More Sentences
bakmak fend for v.
We must not repeat the mistake of the 1980s and 1990s, when we left Afghanistan to fend for itself.
Afganistan'ı kendi başının çaresine bakması için bıraktığımız 1980'ler ve 1990'lardaki hatayı tekrarlamamalıyız.

More Sentences
bakmak keep v.
Tom kept a squirrel as a pet.
Tom evcil hayvan olarak bir sincap bakıyordu.

More Sentences
bakmak attend v.
Young as she was, she devotedly attended on her sick grandmother.
Genç olmasına rağmen, hasta büyükannesine özveriyle baktı.

More Sentences
bakmak front v.
The new buildings front the White House from quite a distance, naturally.
Yeni binalar Beyaz Saray'a doğal olarak epey uzak bir mesafeden bakıyor.

More Sentences
bakmak nurse v.
Mr. Gibson nursed his wife throughout her long ailment with no complaints.
Bay Gibson, uzun süren hastalığı boyunca karısına hiç şikâyet etmeden baktı.

More Sentences
bakmak feed v.
He has a family to feed.
Bakmak zorunda olduğu bir ailesi var.

More Sentences
bakmak look around v.
Look around at the natural beauty of your surroundings.
Çevrenizdeki doğal güzelliklere bakın.

More Sentences
bakmak look through v.
Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.

More Sentences
bakmak wait on v.
The store needs more clerks to wait on customers.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.

More Sentences
bakmak take care of v.
His mom exists to take care of him.
Annesi ona bakmak için var.

More Sentences
bakmak see about v.
I'll ask the super to see about the leak in the front hallway.
Kapıcıdan ön koridordaki sızıntıya bakmasını isteyeceğim.

More Sentences
bakmak consult v.
Consult the third-party advertiser's privacy policy for more information on their practices.
Uygulamaları hakkında daha fazla bilgi için üçüncü taraf reklamverenin gizlilik politikasına bakın.

More Sentences
bakmak go by v.
Not if the press is anything to go by, at any rate.
Basının söylediklerine bakılırsa öyle değil.

More Sentences
bakmak sit in v.
Tom looked out the window at the snow while he was sitting in the hot bath.
Tom sıcak banyoda otururken pencereden dışarıya, kara baktı.

More Sentences
bakmak look upon v.
Lifelong learning is something we all look upon with the greatest benevolence.
Yaşam boyu öğrenme, hepimizin büyük bir hayırseverlikle baktığı bir şeydir.

More Sentences
bakmak regard v.
They regard us with distrust, rightly or wrongly.
Doğru ya da yanlış, bize güvensizlikle bakıyorlar.

More Sentences
bakmak look for v.
Look for external training courses you can do while working.
Çalışırken yapabileceğiniz harici eğitim kurslarına bakın.

More Sentences
bakmak take a look v.
I think that it is very important to first take a look at what happens to the contribution.
Öncelikle katkı payına ne olduğuna bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
bakmak make sure v.
Make sure that the sick are properly cared for.
Hastalara uygun şekilde bakıldığından emin ol.

More Sentences
bakmak attend to v.
You should attend to your own business.
Sen kendi işine bakmalısın.

More Sentences
bakmak examine v.
I'd like to have my blood examined.
Kanıma baktırmak istiyorum.

More Sentences
bakmak tend v.
She went to her village to tend to her grandmother.
Büyükannesine bakmak için köyüne gitti.

More Sentences
bakmak support v.
He was obliged to support his two children after the divorce.
Boşandıktan sonra iki çocuğuna o bakmak zorunda kaldı.

More Sentences
bakmak look into v.
We can look into insurance systems.
Sigorta sistemlerine bakabiliriz.

More Sentences
bakmak do for v.
I'm here to see if there's anything I can do for you.
Senin için yapabileceğim bir şey var mı diye bakmaya geldim.

More Sentences
bakmak behold v.
Behold the power of my magic!
Sihrimin gücüne bakın!

More Sentences
bakmak look onto v.
Rooms in Hotel Real Monasterio de San Zoilo look onto the beautiful gardens.
Hotel Real Monasterio de San Zoilo'nun odaları güzel bahçelere bakmaktadır.

More Sentences
bakmak care for v.
One major question is that of how we care for rural areas and keep them alive.
En önemli sorulardan biri de kırsal alanlara nasıl bakacağımız ve onları nasıl canlı tutacağımızdır.

More Sentences
bakmak look out v.
On the Settings screen, look under Playback and you will see an Equalizer option.
Ayarlar ekranında, Oynatma'nın altına bakın ve bir Ekolayzer seçeneği göreceksiniz.

More Sentences
bakmak mind v.
This sort of freedom would equate to getting the fox to mind the geese.
Bu tür bir özgürlük, tilkinin kazlara bakmasını sağlamakla eşdeğer olacaktır.

More Sentences
bakmak look after v.
The Irish people are well capable of looking after themselves.
İrlanda halkı kendi başının çaresine bakabilecek kapasitededir.

More Sentences
bakmak watch v.
I sometimes watch the old lady's dog for her.
Bazen yaşlı kadının köpeğine onun için bakıyorum.

More Sentences
bakmak glance v.
He glanced at his watch for the third time.
Üçüncü kez saatine baktı.

More Sentences
bakmak overlook v.
Overlooking the Grand Canal, Monaco & Grand Canal is just 100 metres from Saint Mark's Square.
Büyük Kanal'a bakan Monaco & Grand Canal, San Marco Meydanı'na sadece 100 metre mesafededir.

More Sentences
bakmak look v.
We have to look now at the links between products and services.
Artık ürünler ve hizmetler arasındaki bağlantılara bakmalıyız.

More Sentences
bakmak contemplate v.
He contemplated Jill with astonishment.
Jill'e hayret içerisinde baktı.

More Sentences
bakmak go over v.
Go over there and see if you can help them out.
Oraya git ve onlara yardım edebilir misin bir bak.

More Sentences
bakmak nurture v.
He nurtured his tropical plants for life.
Tropik bitkilerine ömür boyu baktı.

More Sentences
bakmak treat v.
Our hospital treats about half a million patients a year.
Bizim hastanemiz yılda yaklaşık bir buçuk milyon hastaya bakıyor.

More Sentences
bakmak view v.
In this connection, however, we have to view new benefits for Members with some reservations.
Ancak bu bağlamda Üyelere yönelik yeni avantajlara bazı çekincelerle bakmamız gerekiyor.

More Sentences
bakmak maintain v.
Tom maintains his car well.
Tom arabasına iyi bakar.

More Sentences
bakmak regard v.
A steel plant may be classified without regard for the equipment.
Bir çelik tesisi ekipmana bakılmaksızın sınıflandırılabilir.

More Sentences
bakmak ogle v.
He ogled a girl outside a pub.
Bir barın dışında bir kıza baktı.

More Sentences
bakmak peer v.
Peering into the dark garden, he noticed a flicker of light.
Karanlık bahçeye bakarken bir ışık titremesi fark etti.

More Sentences
bakmak find out v.
I'll ask around and see if I can find out if anyone has ideas on how to solve the problem.
Sorup soruşturacağım ve sorunu nasıl çözebileceğime dair bir fikri olan var mı diye bakacağım.

More Sentences
Phrasals
bakmak look after v.
Russia is large enough, it can look after itself.
Rusya yeterince büyük, kendi başının çaresine bakabilir.

More Sentences
bakmak peep in(to something) v.
Tom opened the box and peeped in.
Tom kutuyu açtı ve içine baktı.

More Sentences
bakmak see about v.
He promised to see about my broken watch.
Bozuk saatime bakacağına söz verdi.

More Sentences
Colloquial
bakmak peek v.
Jason peeked out from behind the tree.
Jason ağacın arkasından dışarı baktı.

More Sentences
Trade/Economic
bakmak mind v.
I wanted to tell him to mind his own business.
Ona kendi işine bakmasını söylemek istedim.

More Sentences
Technical
bakmak see v.
The doctor started to see patients at 9 am.
Doktor hasta bakmaya sabah 9'da başladı.

More Sentences
bakmak look v.
We have to look to species-specific controls in relation to bivalve molluscs.
Çift kabuklu yumuşakçalarla ilgili olarak türe özgü kontrollere bakmalıyız.

More Sentences
bakmak glance v.
He glanced at the woman and child.
Kadına ve çocuğa baktı.

More Sentences
bakmak view v.
In this connection, however, we have to view new benefits for Members with some reservations.
Ancak bu bağlamda, Üyelere yönelik yeni avantajlara bazı çekincelerle bakmamız gerekiyor.

More Sentences
bakmak watch v.
I have watched up to 4 kids before.
Daha önce 4 çocuğa baktım.

More Sentences
Aeronautic
bakmak refer to v.
Please refer to our suggestion for Nitin above.
Lütfen yukarıdaki Nitin için önerimize bakın.

More Sentences
General
bakmak minister v.
bakmak be in charge v.
bakmak be in charge of v.
bakmak test v.
bakmak make care v.
bakmak put out to nurse v.
bakmak concern oneself v.
bakmak front on to v.
bakmak search v.
bakmak turn on v.
bakmak have a gander at v.
bakmak sight v.
bakmak be responsible for v.
bakmak rear v.
bakmak survey v.
bakmak give a look v.
bakmak eye v.
bakmak minister to v.
bakmak see to something v.
bakmak suckle v.
bakmak oversee v.
bakmak take a look at v.
bakmak embosom v.
bakmak lay eyes on v.
bakmak overwhelm v.
bakmak take a gander v.
bakmak supervise v.
bakmak make care of v.
bakmak nourish v.
bakmak heed v.
bakmak foster v.
bakmak set eyes on v.
bakmak scan v.
bakmak find v.
bakmak superintend v.
bakmak see to v.
bakmak groom v.
bakmak refer v.
bakmak take in hand v.
bakmak wait upon v.
bakmak have a look-see v.
bakmak serve v.
bakmak eyeball v.
bakmak advew [obsolete] v.
bakmak care v.
bakmak make account of v.
bakmak set the eyes on v.
bakmak vizy [scotland] v.
bakmak blenk v.
bakmak discover [obsolete] v.
bakmak outlook v.
bakmak prink v.
bakmak sicht [scotland] v.
bakmak sicknurse v.
bakmak start v.
bakmak respect v.
bakmak respect v.
Phrasals
bakmak peer out at v.
bakmak see on v.
bakmak see to v.
bakmak hold onto v.
bakmak peep in v.
bakmak see for [dialect] v.
Idioms
bakmak have an eye on v.
bakmak keep an eye on v.
bakmak be in control v.
bakmak clap one's eyes on v.
bakmak lay one's eyes on v.
bakmak set one's eyes on v.
bakmak have a gander v.
Law
bakmak foster v.
Technical
bakmak service v.
bakmak maintain v.
Computer
bakmak refer v.
Latin
bakmak ecce v.
Archaic
bakmak tend on v.
bakmak tend upon v.
Slang
bakmak glom n.
bakmak take a squizz at v.
bakmak squizz v.
bakmak lamp v.
bakmak pipe v.
bakmak peep v.
British Slang
bakmak have a gander at v.
bakmak glegg v.
bakmak kool v.
bakmak varda v.
bakmak dekko [uk] v.

Bedeutungen, die der Begriff "bakmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dik dik bakmak stare v.
He tried not to stare.
Dik dik bakmamaya çalıştı.

More Sentences
etrafa bakmak look around v.
Looking around, I thought we could have met in the bar.
Etrafa bakınca barda tanışmış olabileceğimizi düşündüm.

More Sentences
dikkatle bakmak regard v.
General
dik dik bakmak gaze at v.
A policeman was gazing at a suspicious pedestrian.
Bir polis, şüpheli bir yayaya dik dik bakıyordu.

More Sentences
ters ters bakmak glare v.
Ellen glared at her children to stop them.
Ellen onları durdurmak için çocuklarına ters ters baktı.

More Sentences
dikkatli bakmak look carefully v.
If you look carefully, you'll find some insects.
Dikkatli bakarsanız, bazı böcekler bulabilirsiniz.

More Sentences
yukarıya bakmak look up v.
Tom heard footsteps and looked up.
Tom ayak seslerini duydu ve yukarıya baktı.

More Sentences
bakmak (kontrol etmek amacıyla) check on v.
I heard Mary crying in her room, so I went to check on her to see if she was OK.
Mary'nin odasında ağladığını duydum ve iyi olup olmadığını görmek için ona bakmaya gittim.

More Sentences
telefona bakmak answer the phone v.
Try talking to that kid that's answering the phone at his house.
Onun evinde telefonlara bakan şu çocukla konuşmayı deneyin.

More Sentences
tadına bakmak taste v.
Unfortunately, I didn’t get to taste them all.
Ne yazık ki hepsinin tadına bakamadım.

More Sentences
tepeden bakmak look down on v.
We always looked down on him.
Biz ona her zaman tepeden baktık.

More Sentences
sert sert bakmak scowl v.
He scowled at his student for about a minute before kicking him out of the class.
Öğrencisine bir dakika kadar sert sert baktıktan sonra onu sınıftan attı.

More Sentences
çocuk bakmak babysit v.
Is a good neighbor willing to babysit your 5-year-old?
İyi bir komşu 5 yaşındaki çocuğunuza bakmaya istekli mi?

More Sentences
pis pis bakmak leer v.
Stop leering at my sister!
Kız kardeşime pis pis bakmayı kes!

More Sentences
merakla bakmak pry v.
All she ever wanted was to stay away from prying eyes.
Tek istediği merakla bakan gözlerden uzak olmaktı.

More Sentences
ters ters bakmak glare at v.
Tom and Mary glared at each other.
Tom ve Mary birbirlerine ters ters baktılar.

More Sentences
dikkatle bakmak eye v.
The guard eyed us behind the desk during our visit.
Ziyaretimiz sırasında güvenlik görevlisi masanın ardından bize dikkatle baktı.

More Sentences
dikkatle bakmak look carefully v.
That is why I believe that we must look carefully at the new proposals.
Bu nedenle yeni önerilere dikkatle bakmamız gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
dik dik bakmak stare v.
She tried not to stare.
Dik dik bakmamaya çalıştı.

More Sentences
gözlerini dikip bakmak stare at v.
I wondered why people were staring at me.
İnsanların neden gözünü dikip baktığını merak ettim.

More Sentences
gözüyle bakmak consider v.
I've always considered you a friend.
Sana her zaman bir arkadaş gözüyle baktım.

More Sentences
arkaya bakmak look back v.
I headed to Costa Rica on a whim and have never looked back!
Bir hevesle Kosta Rika'ya gittim ve bir daha arkama bakmadım!

More Sentences
dik dik bakmak stare at v.
Everyone stared at Tom.
Herkes Tom'a dik dik baktı.

More Sentences
bakmak (dikkatle) stare at v.
She was still staring at the grave.
Hala mezara bakıyordu.

More Sentences
dikkatlice bakmak look carefully v.
Look carefully at the man in the picture.
Resimdeki adama dikkatlice bakın.

More Sentences
kapıya bakmak answer the door v.
Nobody answered the door.
Kimse kapıya bakmadı.

More Sentences
etrafına bakmak look about v.
Tom looked about.
Tom etrafına bakıyordu.

More Sentences
şöyle bir bakmak look over v.
Everyone looked over at them.
Herkes onlara şöyle bir baktı.

More Sentences
ileriye bakmak look ahead v.
This report, when he looks ahead, is an excellent report and provides useful guidelines for future action.
Bu rapor, ileriye baktığında mükemmel bir rapor ve gelecekteki eylemler için faydalı kılavuzlar sunuyor.

More Sentences
çocuk bakmak look after v.
There is no one to look after the children.
Çocuklara bakacak kimse yok.

More Sentences
bön bön bakmak gawk v.
Don't gawk at me.
Bana bön bön bakma.

More Sentences
dik dik bakmak glare at v.
Tom and Mary glared at each other.
Tom ve Mary birbirlerine dik dik baktılar.

More Sentences
yukarıdan bakmak look down on v.
The building looks down on the whole town.
Bina, bütün kasabaya yukarıdan bakıyor.

More Sentences
aval aval bakmak gawk v.
What are you gawking at?
Neye aval aval bakıyorsun?

More Sentences
kapıya bakmak get the door v.
Let me get the door for you.
Senin için kapıya bakmama izin ver.

More Sentences
hayran hayran bakmak admire v.
She admired herself in the mirror.
Aynada kendine hayran hayran baktı.

More Sentences
geçmişe bakmak look back v.
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.

More Sentences
işine bakmak (geçici olarak başkasının) cover for v.
Tom had to cover for Mary.
Tom Mary'nin yerine işe bakmak zorunda kaldı.

More Sentences
göz süzerek bakmak ogle v.
I saw you ogling the man in the grey suit.
Gri takım elbiseli adama göz süzerek baktığınızı gördüm.

More Sentences
bakmak (kapı/telefon) answer v.
Could you answer the phone for me?
Telefona benim yerime bakabilir misin?

More Sentences
şaşı bakmak squint v.
Dallas used to squint; however, the vision in each eye remained normal.
Dallas şaşı bakıyordu; yine de her iki gözün de görüşü normaldi.

More Sentences
geriye bakmak look back v.
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.

More Sentences
gözüyle bakmak regard v.
They regarded him as a national hero.
Ona bir ulusal kahraman gözüyle bakıyorlardı.

More Sentences
gizlice bakmak peek v.
Tom peeked into Mary's room, but she wasn't there.
Tom Mary'nin odasına gizlice baktı ama o orada yoktu.

More Sentences
gözlerini kısarak bakmak squint v.
He squinted.
O gözlerini kısarak baktı.

More Sentences
dik dik bakmak glare v.
The child glared impudently at its mother.
Çocuk annesine küstahça dik dik baktı.

More Sentences
boş boş bakmak stare v.
Tom gave Mary a blank stare.
Tom Mary'ye boş boş baktı.

More Sentences
uzun uzun bakmak gaze v.
He held my hand as he gazed into my eyes.
Gözlerimin içine uzun uzun bakarak elimi tuttu.

More Sentences
arkasına bakmak look back v.
He ran to the mouth of the mine without looking back.
Arkasına bakmadan madenin ağzına koştu.

More Sentences
şüpheyle bakmak suspect v.
People often look askance at unanimous decisions, suspecting a degree of inattention.
İnsanlar genellikle oybirliğiyle alınan kararlara şüpheyle bakar ve bir dereceye kadar dikkatsizlikten şüphelenirler.

More Sentences
boş bakmak stare blankly v.
Feng Chihuo stared blankly for a while.
Feng Chihuo bir süre boş boş baktı.

More Sentences
bebek bakmak babysit v.
I've asked Tom to babysit for us on Monday night.
Tom'dan Pazartesi gecesi bizim için bebek bakmasını istedim.

More Sentences
içine bakmak look inside v.
Take the paper out of the tray, open all the flaps and look inside.
Kağıdı tepsiden çıkarın, tüm kapakları açın ve içine bakın.

More Sentences
her yere bakmak look everywhere v.
We looked everywhere, except at each other.
Birbirimiz dışında her yere baktık.

More Sentences
önüne bakmak look ahead v.
In the wake of the disagreements over the Iraq war we now must look ahead.
Irak savaşıyla ilgili anlaşmazlıkların ardından şimdi önümüze bakmalıyız.

More Sentences
icabına bakmak take care of v.
I've already hired someone to take care of those two.
Ben zaten o ikisinin icabına bakması için birini tuttum.

More Sentences
dik dik bakmak eyeball v.
The two fighters eyeballed each other before the round started.
İki dövüşçü raunt başlamadan önce birbirlerine dik dik baktılar.

More Sentences
görevi sofrayı hazırlamak/toplamak ve kapıya bakmak olan hizmetçi parlormaid n.
görevi sofrayı hazırlamak/toplamak ve kapıya bakmak olan hizmetçi parlourmaid n.
gerçek değere bakmak yerine prosedürleri yerine getirme box-ticking n.
icabına bakmak do away with v.
bakmak (telefona/kapıya) get v.
ağzının içine bakmak hang on somebody's words v.
telefona bakmak answer the telephone v.
öküz trene bakar gibi bakmak gape v.
dikkatle bakmak behold v.
kısık gözlerle bakmak squint v.
dikkatle bakmak observe v.
fal bakmak tell fortune v.
yan bakmak squint v.
sığır veya atlara bakmak (kovboy) wrangle v.
göz ucuyla bakmak look out of the corner of one's eye v.
kendi başının çaresine bakmak take care of oneself v.
birine tepeden bakmak lord over v.
belirli bir yöne bakmak look across v.
ağzı açık bir şekilde bakmak gape v.
hayretle bakmak gape v.
bir şeyin çaresine bakmak look for a way to do something v.
nazarıyla bakmak regard as v.
icabına bakmak see to v.
gıpta ile bakmak admire enviously v.
alık alık bakmak gape v.
rahatına bakmak look after one's own comfort v.
ağzının içine bakmak hang on somebody's lips v.
gözü ile bakmak rate v.
bir şeye geniş bir açıdan bakmak look at something in perspective v.
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak keep something on the back burner v.
eline bakmak depend on somebody for a living v.
birine kızgın bir şekilde bakmak give someone a black look v.
falına bakmak tell one's fortune v.
hastaya bakmak look after a patient v.
göz ucuyla bakmak look at out of the corner of one's eye v.
bakmak (hastaya) nurse v.
keyfine bakmak regale v.
gözüyle bakmak look at with the eye of v.
bakmak (birine) tend to v.
aval aval bakmak stare stupidly v.
imkansız gözüyle bakmak think something impossible v.
şöyle bir bakmak survey v.
sert sert bakmak glare at v.
icabına bakmak take care of somebody v.
birine öfke ile bakmak look daggers at someone v.
alıcı gözüyle bakmak look carefully v.
fıldır fıldır bakmak look at with rolling eyes v.
dalgasına bakmak fool around v.
eline bakmak depend on v.
dik dik bakmak glower v.
öküz gibi bakmak gawk v.
şaşı bakmak squint at v.
ağzına bakmak wait for somebody's words v.
soğuk bakmak (bir şeye) be cool towards something v.
birinin yerine bakmak take over for someone v.
gereğine bakmak remedy v.
yan gözle bakmak look askance v.
soğuk bakmak discountenance v.
çaresine bakmak settle v.
şaşkınlıkla bakmak gape v.
gözünün içine bakmak fuss over somebody v.
ağzı açık ayran delisi gibi bakmak stare like a stuck pig v.
bakmak (hayvana/bitkiye) tend v.
yerine bakmak hold the fort v.
dikkatle bakmak rock bunting v.
karanlıkta hayal meyal görünen birşeye dikkatle bakmak peer v.
ağzı açık bakmak gape v.
tepeden bakmak dominate v.
yan gözle bakmak look hostilely v.
kötü niyetle bakmak leer at v.
fırsattan hemen faydalanmaya bakmak jump at v.
geçici olarak başkasının işine bakmak cover for v.
aralıktan dışarı bakmak peer out v.
kuşkuyla bakmak discredit v.
imkansız gözüyle bakmak regard as impossible v.
birine yan bakmak look at someone askance v.
arzu dolu bakmak ogle v.
gözünü dikip bakmak gaze at v.
bet bet bakmak stare balefully v.
keyfine bakmak take one's ease v.
yan bakmak goggle v.
müşteriye bakmak serve v.
kaçamak bakmak peep v.
özenle bakmak coddle v.
aşıkane bakmak ogle v.
fala bakmak tell fortunes v.
falına bakmak tell somebody his/her fortune v.
müşteriye bakmak service v.
vitrine bakmak window shop v.
birinin falına bakmak tell someone's fortune v.
dikkatle bakmak peer v.
bir bakmak take a look at v.
şöyle bir bakmak take a glance v.
ayak işlerine bakmak run errands v.
gözüyle bakmak regard as v.
bir şeye şüpheli bir gözle bakmak treat something with skepticism v.
aşırı bir özenle bakmak baby v.
rahatına bakmak make oneself at home v.
fal bakmak tell fortunes v.
dik dik bakmak fix v.
dikkatle bakmak measure v.
dikkatle bakmak regard v.
çaresine bakmak see to v.
aynaya bakmak look in a mirror v.
bakmak (sözlüğe vb) look at v.
öylesine bakmak browse v.
başının çaresine bakmak save oneself v.
dik dik bakmak gaze v.
zayiçesine bakmak cast a horoscope v.
kötü kötü bakmak look daggers at v.
yerine bakmak replace v.
şöyle bir bakmak take a brief look at v.
tepeden bakmak scorn v.
ters ters bakmak look daggers at v.
davaya bakmak hear a case v.
ters ters bakmak glower v.
tepeden bakmak disdain v.
kaşlarını çatıp bakmak scowl at v.
icabına bakmak manage v.
şöyle bir bakmak cast a glance v.
boşluğa bakmak stare v.
pis pis bakmak leer at v.
gözüyle bakmak reckon v.
alık alık bakmak hawk v.
dik dik bakmak gaze on v.
bir şeye bir bütün olarak bakmak keep something in perspective v.
gözünün içine bakmak cherish dearly v.
sondayla bakmak sound v.
farklı gözle bakmak see something from a different perspective v.
yan bakmak leer v.
öküz gibi bakmak gawp v.
gözüyle bakmak look on v.
öküzün trene baktığı gibi bakmak gape v.
ters ters bakmak glower at v.
nazarıyla bakmak consider v.
toprağa bakmak be on the brink of death v.
yüksekten bakmak look down upon v.
öfkeli bakmak glower v.
afal afal bakmak stare stupidly v.
arzuyla bakmak ogle v.
yan bakmak look askance v.
yiyecekmiş gibi bakmak glower at v.
şaşkın şaşkın bakmak gape v.
gözlerini dikip bakmak stare v.
dikkatle bakmak scrutinize v.
gözü ile bakmak consider v.
kızgın bakmak glare v.
öküzün trene baktığı gibi bakmak gawk v.
gözüyle bakmak account v.
şöyle bir bakmak throw a glance at v.
kötü gözle bakmak give someone an evil eye v.
bön bön bakmak gawp v.
falına bakmak tell somebody his fortune v.
dalgasına bakmak mess around v.
iştahla bakmak ogle v.
birinin yüzüne bakmak look someone in the face v.
gizlice bakmak peep v.
aval aval bakmak gawp v.
ters ters bakmak look daggers at somebody v.
dik dik bakmak glower at v.
başının çaresine bakmak be on one's own v.
işlerin ne durumda olduğuna bakmak see how the land lies v.
aptalca bakmak gawk v.
geçmişe dönüp bakmak look back on v.
bön bön bakmak gape v.
icabına bakmak kill v.
şaşı bakmak goggle v.
icabına bakmak see about v.
hastaya bakmak examine a patient v.
yüksekten bakmak overlook v.
tepeden bakmak look down v.
nabzına bakmak take somebody's pulse v.
çaresine bakmak put someone out of one's misery v.
anlamamış gibi bakmak look blankly at v.
alık alık bakmak stare stupidly v.
icabına bakmak get to grips with v.
icabına bakmak get to grips v.
icabına bakmak come to grips with v.
çaresine bakmak look for a way to do v.
icabına bakmak see about it v.
uzun uzun bakmak stare v.
keyfine bakmak indulge in v.
bir şeye soğuk bakmak be cool towards something v.
yerine bakmak act for somebody v.
soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb) frown on v.
yakından bakmak zoom in v.
keyfine bakmak enjoy oneself v.
zevkine bakmak enjoy oneself v.
dikkatle bakmak glout v.
çabuk bakmak take a quick look at something v.
durup durup bakmak keep looking at someone every so often v.
tadına bakmak attaste v.
hasta bakmak look after patient v.
hasta bakmak care for patient v.
dergiye bakmak leaf through a magazine v.
hasta bakmak care patient v.
geleceğe bakmak look to future v.
dergiye bakmak look at a magazine v.
başka yönden bakmak look from different point of view v.
hasta bakmak examine a patient v.
başka yönden bakmak see from different point of view v.
hasta bakmak nurse somebody through v.
hastayken bakmak nurse somebody through v.
hasta bakmak see a patient v.
geleceğe güvenle bakmak look to future with confidence v.
sağa sola bakmak look around v.
yavrularına bakmak look after one's babies v.
gözlerine bakmak look someone in the eye v.
yavrularına bakmak care for one's babies v.
sağa sola bakmak look about v.
sağa sola bakmak stare around v.
olumlu bakmak take a bright view of v.
(geleceğe) güvenle bakmak look to the future with confidence v.
pencereden bakmak stare (in) through the window v.
pencereden bakmak peer (in) through the window v.
pencereden bakmak look through the window v.
pencereden bakmak gaze through the window v.
pencereden bakmak peer out (of) the window v.
pencereden bakmak see through the window v.
pencereden bakmak gaze out of the window v.
pencereden bakmak stare out of the window v.
pencereden bakmak look in (through) the window v.
pencereden bakmak gaze out the window v.
pencereden bakmak see out (of) the window v.
pencereden bakmak look out (of) the window v.
mevcut olup olmadığına bakmak check availability v.
üzgün üzgün bakmak look sadly v.
üzgün üzgün bakmak look unhappily v.
imkansız gözüyle bakmak find something impossible v.
imkansız gözüyle bakmak see something as impossible v.
imkansız gözüyle bakmak regard something as impossible v.
imkansız gözüyle bakmak deem something impossible v.
imkansız gözüyle bakmak believe something impossible v.
imkansız gözüyle bakmak consider something impossible v.
durumuna bakmak take a look at your situation v.
gözü gibi bakmak dote upon v.
gözü gibi bakmak dote on v.
saate bakmak consult the watch v.
saate bakmak glance at the watch v.
saate bakmak look at the watch v.
saate bakmak check the watch v.
olumlu bakmak lean towards v.
sıcak bakmak lean toward v.
sıcak bakmak lean to v.
sıcak bakmak lean towards something v.
olumlu bakmak lean toward v.
sıcak bakmak lean towards v.
olumlu bakmak lean to v.
olumlu bakmak lean towards something v.
geleceğe güvenle bakmak be confident about the future v.
birine bakmak take someone in hand v.
hayvan bakmak rear an animal v.
hayvan bakmak breed an animal v.
hayvan bakmak raise an animal v.
hayvan bakmak care for an animal v.
hayvan bakmak look after an animal v.
yoluna bakmak await the arrival of v.
yoluna bakmak expect (someone) v.
geri dönüp bakmak look back v.
güvenle bakmak look confidently v.
kesin gözüyle bakmak take something for granted v.
gözü ile bakmak count v.
iyimser bakmak look optimistic v.
yüzüne bakmak look at one's face v.
yüzüne bakmak stare at one's face v.
doya doya bakmak feast one's eyes on something v.
doya doya bakmak feast eyes on v.
şaşkınlıkla bakmak gaze at someone in astonishment v.
hayretle bakmak gaze at someone in astonishment v.
aşıkane bakmak stare amorously v.
sinirli sinirli bakmak look daggers at v.
gözüyle bakmak esteem v.
ağzını açıp alık alık bakmak gape v.
ana babaları evde olmadığı zaman çocuğa bakmak baby-sit v.
çocuk bakmak baby-sit v.
-e bakmak dominate v.
-e tepeden bakmak look down on v.
yan gözle bakmak look cross-eyed at v.
-e bakmak command v.
-den bakmak look through v.
-e bakmak front on v.
-e boş boş bakmak look blankly at v.
-den dışarı bakmak look out v.
dönüp kendine bakmak do a self-criticism v.
-e dikkatle bakmak peer into v.
-e dikkatle bakmak peer at v.
dalgın dalgın bir yere bakmak gaze at v.
işine gücüne bakmak get on with v.
dalgın dalgın bir şeye bakmak gaze at v.
aşağı bakmak look down v.
gözüyle bakmak treat v.
kötü niyetle bakmak leer v.
yan gözle bakmak leer v.
-e özenle bakmak wet-nurse v.
(olaya) kendi açısından bakmak look one's own perspective v.
gözü ile bakmak regard as v.
gül gibi bakmak provide a comfortable living for someone v.
olaya başka bir açıdan bakmak view something from a different standpoint v.
olaya başka bir açıdan bakmak look something from a different standpoint v.
ardına bakmak look back v.
farklı açıdan bakmak take a different approach to something v.
farklı açıdan bakmak look at something from a different aspect v.
şüpheyle bakmak be suspicious of something v.
şüpheyle bakmak look with suspicion v.
davetkar şekilde bakmak have bedroom eyes v.
istisna gözüyle bakmak regard as exceptional v.
hayranlıkla bakmak look with admiration v.
güneşe çıplak gözle bakmak look at the sun with bare eyes v.
ev bakmak look for a house v.
ev bakmak look for an apartment v.
farklı açılardan bakmak look from different perspectives v.
boş bakmak stare absently v.
boş bakmak stare vacantly v.
çocuklara bakmak take care of the kids v.
çocuk bakmak care for a baby v.
çocuk bakmak care a baby v.
bebek bakmak look after a baby v.
bebek bakmak care a baby v.
bebek bakmak care for a baby v.
çocuk bakmak look after a baby v.
yeniden bakmak take a fresh look v.
geniş açıdan bakmak look from a broad perspective v.
gözünü dikip bakmak eyeball v.
olumlu bakmak look positively v.
pozitif bakmak look positively v.
pozitif bakmak look optimistically v.
olumlu bakmak look optimistically v.
sözlüğe bakmak look up in the dictionary v.
sözlüğe bakmak look up the dictionary v.
bacaklarına bakmak look at someone's legs v.
bacaklarına bakmak stare at someone's legs v.
durumun icabına bakmak handle the situation v.
(geçinmek için) eline bakmak depend on somebody for a living v.
tek maaşla iki çocuğa bakmak raise two kids on one salary v.
bir maaşla iki çocuğa bakmak raise two kids on one salary v.
farklı/yeni bir açıdan bakmak reframe v.
oturup cesetlere bakmak sit staring at bodies v.
pencereden dışarı bakmak look out the window v.
ailesine bakmak take care of one’s family v.
göz bebeğinin genişlemesine ve nabzına bakmak check for eye dilation and pulse v.
aya bakmak look at the moon v.
birine gözlerini dikip bakmak goggle at someone v.
aptal aptal bakmak gaup at v.
aptal aptal bakmak gawp at v.
televizyonun nasıl çektiğine bakmak look at the tv reception v.
televizyonun nasıl çektiğine bakmak look at the television reception v.
rengine bakmak look at the colour of v.
rengine bakmak look at the color of v.
birinin (görev) yerine bakmak fill in v.
birinin ellerine bakmak look at someone's hands v.
farklı gözle bakmak look at it with different eyes v.
gökyüzüne bakmak look up at the sky v.
güvenlik kamerası görüntülerine bakmak examine security footage v.
iyice/dikkatlice bakmak have a good look at v.
-e iyi gözle bakmak look favourably on v.
kendine iyi bakmak take good care of oneself v.
menüye bakmak look at the menu v.
birinin bacaklarına bakmak stare at someone’s legs v.
tüm olasılıklara bakmak look at all possibilities v.
tıbbi yardım/destek aramak/almaya bakmak seek medical care v.
kendi açısından bakmak look from one's aspect v.
kendi açısından bakmak look his/her point of view v.
akvaryuma bakmak look at the aquarium v.
getir götür işlerine bakmak run errands v.
yıldızlara bakmak look at the stars v.
bir şeye iyi/olumlu açıdan bakmak look at something in a positive light v.
dikkatle bakmak scrutinise v.
çaresine bakmak figure out v.
istifhamla bakmak/karşılamak look askance v.
yukarıya bakmak (bakılan şey bakan kişiden büyük veya yüksekte) stare up v.
yıldız falına bakmak cast a horoscope v.
ilk çaldırışta telefona bakmak pick (it) up on the first ring v.
çarşaflara bakarak kan olup olmadığına bakmak inspect the bedsheets to see if there was any blood v.
kan var mı yok mu diye çarşaflara bakmak inspect the bedsheets to see if there was any blood v.
bir şeye dikkatle bakmak pree v.
çalışıp çalışmadığına bakmak see if it works v.
işe yarayıp yaramadığına bakmak see if it works v.
geleceğe umutla bakmak look at the future with hope v.
şaşı bakmak look cross-eyed v.
haritaya bakmak look up the map v.
sinirli bakmak look cross v.
birinin telefonlarına bakmak answer someone’s phones v.
gözlüğün üzerinden bakmak look over glasses v.
bir şeye derinlemesine/dikkatle bakmak look deep into something v.
evcil hayvana bakmak take care of a pet v.
gözlerini kısarak bakmak squinny v.
göz ucuyla bakmak look sideways at v.
dikkatle bakmak consider v.
etraflıca bakmak consider v.
icabına bakmak tackle v.
çaresine bakmak tackle v.
(nabza) bakmak take v.
lezzetine bakmak taste v.
e bakmak advew [obsolete] v.
… gözü ile bakmak reckon v.
özenle bakmak cater v.
davaya yeniden bakmak rehear v.
kılavuza bakmak refer to manual v.
başkasının çocuklarına bakmak ya da ilgilenmek nanny v.
hastaya bakmak nurse v.
çocuğa bakmak nurse v.
gözüyle bakmak rekne [obsolete] v.
eline bakmak rely on v.
icabına bakmak remedy v.
yeniden bakmak relook v.
çiçeklere bakmak take care of the flowers v.
(dua ederken vb.) yukarı bakmak lift up the eyes v.
gözüyle bakmak set the eyes on v.
tansiyonuna bakmak check (one's) blood pressure v.
(kapı, pencere) kilitli olup olmadığına bakmak için açmayı denemek try v.
(bir kitaba) bakmak turn up [brit] v.
gözlerini kısarak bakmak squint v.
(bir şeyin altından) hayal meyal görünen bir şeye dikkatle bakmak underpeer v.
(bir şeyin altından) gizlice bakmak underpeep v.
(bir şeyin altından) belli belirsiz görünen bir şeye bakmak underpeer v.
(bir şeyin altından) dikkatle bakmak underpeer v.
(bir nesneden veya yönden) başka tarafa bakmak unfix v.
çaresine bakmak unpuzzle v.
dikkatle bakmak eyeball v.
yukarıya bakmak upgaze v.
yukarı bakmak uplook [obsolete] v.
yukarıya bakmak upstare v.
yukarıya doğru bakmak upstare v.
gözünü dikip bakmak begaze v.
gözünü dikerek bakmak kyke v.
pleybek bakmak lip-synch v.
gözlerini ayırmadan bakmak fix one's eyes on v.
baykuş gibi bakmak owl [dialect] v.
kem gözle bakmak biseye v.
yaşlı gözlerle boş boş bakmak blear v.
kış aylarında bakmak winter v.
gözlerini kısarak bakmak blink v.
(gözlerini kırpıştırarak) hayretler içinde bakmak blink v.
mikroskopla bakmak microscope v.
dikkatle bakmak have a look v.
kötü bakmak miskeep v.
(bir şeye) olumsuz bakmak missee v.
(hayvana, bitkiye) yanlış şekilde bakmak mistend v.
(bir şeye) dönüp bakmak retrospect v.
sıklıkla bakmak revise [obsolete] v.
tekrar bakmak revise [obsolete] v.
yeniden bakmak revise [obsolete] v.
geçmişe bakmak revise [obsolete] v.