view - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
view görüş n.
  • I'm curious about your view on this painting.
  • Bu resim hakkındaki görüşünüzü merak ediyorum.
  • There are forces that may intervene in such a way as to cause division in the EU's view.
  • AB'nin görüşünde bölünmeye neden olacak şekilde müdahale edebilecek güçler vardır.
  • This is not just my own view.
  • Bu sadece benim görüşüm değil.
Show More (715)
view manzara n.
  • My house has a breathtaking view of the mountains.
  • Evimin nefes kesici bir dağ manzarası var.
  • We climbed up the hill to get a view of the village.
  • Köyün manzarasını görmek için tepeye tırmandık.
  • No one can forget the images of the wreck of the Erika and the views of its home port, Valetta.
  • Hiç kimse Erika'nın enkazının görüntülerini ve ana limanı Valetta'nın manzaralarını unutamaz.
Show More (122)
view görmek v.
  • She was viewed as a strong opponent to the current president.
  • Mevcut başkanın güçlü bir muhalifi olarak görülüyordu.
  • In the past, this Parliament has viewed the social economy as an important potential provider of employment.
  • Geçmişte bu Parlamento sosyal ekonomiyi önemli bir potansiyel istihdam sağlayıcısı olarak görmüştür.
  • Such a reduction would be viewed as an attack on their livelihoods rather than a genuine contribution to animal welfare.
  • Böyle bir indirim, hayvan refahına gerçek bir katkıdan ziyade geçim kaynaklarına bir saldırı olarak görülecektir.
Show More (42)
view bakmak v.
  • This is the perspective from which we should view this outcome.
  • Bu sonuca bu perspektiften bakmalıyız.
  • I take a favourable view of this.
  • Ben bu konuya olumlu bakıyorum.
  • This is why I generally view scaling up in a negative light.
  • Bu nedenle ölçek büyütmeye genellikle olumsuz bakıyorum.
Show More (35)
view amaç n.
  • This should be done in the individual Member States and with a view to criminal prosecution.
  • Bu, münferit Üye Devletlerde ve cezai kovuşturma amacıyla yapılmalıdır.
  • I collected 200 signatures with a view to reversing the procedure so that it might begin with openness.
  • Prosedürün açıklıkla başlatılabilmesi için tersine çevrilmesi amacıyla 200 imza topladım.
  • Turkey has made great progress in order to be able to embark upon the negotiations with a view to EU membership.
  • Türkiye, AB üyeliği amacıyla müzakerelere başlayabilmek için büyük ilerleme kaydetmiştir.
Show More (14)
view görünüm n.
  • I just mention that to complete the view of the process.
  • Bunu sadece sürecin görünümünü tamamlamak için söylüyorum.
  • Finally, a view of the open coordination method.
  • Son olarak açık koordinasyon yönteminin bir görünümü.
  • They admired the scenic view from the hill.
  • Onlar tepeden doğal görünüme hayran oldu.
Show More (4)
view bakış n.
  • It expressed its view of the countryside by purchasing areas of outstanding natural beauty.
  • Olağanüstü doğal güzelliğe sahip alanları satın alarak kırsal kesime bakışını ifade etmiştir.
  • My view of the Finnish initiative is much less critical than theirs.
  • Benim Finlandiya'nın girişimine bakışım onlarınkinden çok daha az eleştirel.
  • It strikes me that the Council has been ignoring the long view.
  • Bana öyle geliyor ki Konsey uzun vadeli bakışı göz ardı ediyor.
Show More (4)
view görüntü n.
  • The president was really pleased after he saw the aerial view.
  • Başkan havadan çekilen görüntüyü gördükten sonra çok memnun oldu.
  • The president was really pleased after he saw the aerial view.
  • Başkan havadan çekilen görüntüyü gördükten sonra gerçekten çok memnun oldu.
  • The night view of Tokyo is wonderful.
  • Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir.
Show More (4)
view fikir n.
  • Amendment No 6 is, in my view, a good idea, and I am willing to provide for revision of the measures in 2005.
  • Değişiklik No 6 bana göre iyi bir fikirdir ve 2005 yılında tedbirlerin gözden geçirilmesini sağlamaya hazırım.
  • The Europeans, for their part, took a rather negative view of this idea.
  • Avrupalılar ise bu fikre oldukça olumsuz yaklaştılar.
  • Don't view opinions and facts as the same thing.
  • Fikirleri ve gerçekleri aynı şey olarak görmeyin.
Show More (1)
view görüntülemek v.
  • The HTML manual is a version of the user guide that you can view using your web browser.
  • HTML kılavuzu, web tarayıcınızı kullanarak görüntüleyebileceğiniz kullanıcı kılavuzunun bir sürümüdür.
  • Optimizes the PDF file for faster viewing in a web browser.
  • PDF dosyasını bir web tarayıcısında daha hızlı görüntüleme için optimize eder.
  • You can view your OneDrive files in a web browser, too.
  • OneDrive dosyalarınızı bir internet tarayıcısında da görüntüleyebilirsiniz.
Show More (0)
view düşünmek v.
  • I personally view the committee's proposal as being well balanced.
  • Ben şahsen komitenin önerisinin iyi dengelenmiş olduğunu düşünüyorum.
  • I personally view the committee's proposal as being well-balanced.
  • Ben şahsen komitenin önerisinin dengeli olduğunu düşünüyorum.
Show More (-1)
view düşünce n.
  • What view does the Danish Presidency take of this?
  • Danimarka Dönem Başkanlığı bu konuda ne düşünüyor?
  • What's your view on war?
  • Savaş hakkında ne düşünüyorsun?
Show More (-1)
view bakış açısı n.
  • This book gave me a realistic view of life at sea.
  • Bu kitap bana denizdeki hayata dair gerçekçi bir bakış açısı kazandırdı.
Show More (-2)
view izlemek v.
  • I'm having friends over to view the season finale.
  • Sezon finalini izlemek için arkadaşlarımı çağırıyorum.
Show More (-2)
view fotoğraf n.
  • This travel article features unique views of Machu Picchu.
  • Bu seyahat makalesi Machu Picchu'nun eşsiz fotoğraflarını içeriyor.
Show More (-2)
view sergileme n.
  • The artist's installations are on view at the gallery.
  • Sanatçının enstalasyonları galeride sergileniyor.
Show More (-2)
view görülmek v.
  • The castle is best viewed from a boat.
  • Kale en iyi bir tekneden görülebilir.
Show More (-2)
view kanaat n.
  • In my view, this amendment to the report is essential.
  • Kanaatimce raporda yapılan bu değişiklik çok önemlidir.
Show More (-2)
view kanı n.
  • In my view, it is useful to add these critical observations to this excellent report.
  • Kanımca bu mükemmel rapora bu eleştirel gözlemleri eklemek faydalı olacaktır.
Show More (-2)
view görüş alanı n.
  • A tall tree hid his house from our view.
  • Uzun bir ağaç evini görüş alanımızdan gizledi.
Show More (-2)