watch - Türkisch Englisch Wörterbuch

watch

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "watch" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 69 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
watch n. kol saati
Please remove your watch when doing hard labour or extreme sports.
Ağır işler veya ekstrem sporlar yaparken lütfen kol saatinizi çıkarın.

More Sentences
watch n. nöbet
I will take the first watch.
İlk nöbeti ben alacağım.

More Sentences
watch n. saat
This watch once belonged to my grandfather.
Bu saat bir zamanlar büyükbabama aitmiş.

More Sentences
watch n. gözetim
The patient needs 24 hours watch.
Hastanın 24 saat gözetim altında tutulması gerekiyor.

More Sentences
watch v. seyretmek (tv)
Sami and Layla watched a film.
Sami ve Leyla bir film seyrettiler.

More Sentences
watch v. seyretmek
Tom caught Mary secretly watching soap operas at night.
Tom, Mary'yi geceleyin gizlice pembe dizi seyrederken yakaladı.

More Sentences
watch v. gözlemek
Someone is watching you.
Biri sizi gözlüyor.

More Sentences
watch v. izlemek
People love watching heavy machinery working.
İnsanlar ağır makinelerin çalışmasını izlemeyi severler.

More Sentences
watch v. bakmak
The little boy was watching carefully how the father tied his shoes.
Küçük çocuk babasının ayakkabılarını nasıl bağladığına dikkatle bakıyordu.

More Sentences
watch n. seyretme
watch n. bakma
watch n. dikkat etme
General
watch n. bekçi
The night watch caught the snatchers.
Gece bekçileri kapkaççıları yakaladı.

More Sentences
watch n. nöbet
I'll take the first watch.
İlk nöbeti ben alacağım.

More Sentences
watch n. kol saati
I've mislaid my watch.
Kol saatimi kaybettim.

More Sentences
watch v. gözlemek
Someone is watching you.
Biri seni gözlüyor.

More Sentences
watch v. seyretmek
I often fall asleep while watching TV.
Televizyon seyrederken sık sık uyuyakalırım.

More Sentences
watch v. gözetlemek
A strange-looking man was watching the group behind the bushes.
Tuhaf görünüşlü bir adam çalıların arkasından grubu gözetliyordu.

More Sentences
watch v. göz kulak olmak
I asked her to watch my things.
Eşyalarıma göz kulak olmasını istedim.

More Sentences
watch v. kollamak
Watch my back.
Arkamı kollayın.

More Sentences
watch v. gözetmek
This bank always watches out for its own interests.
Bu banka her zaman kendi çıkarlarını gözetir.

More Sentences
watch v. dikkat etmek
Watch your hands when working with blades.
Bıçaklarla çalışırken ellerinize dikkat edin.

More Sentences
watch v. bakmak
I sometimes watch the old lady's dog for her.
Bazen yaşlı kadının köpeğine onun için bakıyorum.

More Sentences
watch v. izlemek
The enlargement countries will be watching our activities with interest too.
Genişleme ülkeleri de faaliyetlerimizi ilgiyle izliyor olacaklardır.

More Sentences
Technical
watch n. kol saati
My watch is off.
Kol saatim bozuk.

More Sentences
watch v. bakmak
I have watched up to 4 kids before.
Daha önce 4 çocuğa baktım.

More Sentences
watch v. izlemek
This is like going to the football World Cup in Korea and saying that you want to watch hockey.
Bu, Kore'deki Dünya Futbol Kupası'na gidip hokey izlemek istediğinizi söylemeye benziyor.

More Sentences
Computer
watch n. saat
Visit the Omega factory to learn more about the watch industry.
Saat endüstrisi hakkında daha fazla bilgi edinmek için Omega fabrikasını ziyaret edin.

More Sentences
Marine
watch n. vardiya
I'll take the first watch.
İlk vardiya bende.

More Sentences
General
watch n. nöbetleşe çalışma
watch n. nöbetçi
watch n. gözleme
watch n. nöbet tutma
watch n. nöbetçilik
watch n. gözetim
watch n. gözetleme
watch n. bakma
watch n. gözaltı
watch n. gemide nöbet yeri
watch n. devriye
watch n. posta
watch n. seyretme
watch n. bekçilik
watch n. dikkat etme
watch n. nöbet süresi
watch n. nöbet yeri
watch n. uyanıklık
watch n. tarassut
watch n. cep saati
watch n. gözcü
watch n. nezaret
watch v. izlemek (tv vb)
watch v. bekçilik etmek
watch v. tarassut etmek
watch v. nöbet tutmak
watch v. başında beklemek
watch v. beklemek
watch v. göz hapsine almak
watch v. gözkulak olmak
watch v. nöbet beklemek
watch v. seyreylemek
watch v. -e göz kulak olmak
watch v. nezaret etmek
Technical
watch n. cep saati
Computer
watch expr. gözle
watch expr. izle
Marine
watch n. gemilerde beklenen nöbet
watch n. vardıya
Meteorology
watch n. tahmin ihbarı

Bedeutungen, die der Begriff "watch" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
watch out v. dikkat etmek
Watch out where you spend your money today.
Bugün paranızı nereye harcadığınıza dikkat edin.

More Sentences
watch glass n. saat camı
pocket watch n. köstekli saat
General
pocket watch n. cep saati
I’m very proud of my gold pocket watch.
Altın cep saatimle gurur duyuyorum.

More Sentences
wrist watch n. kol saati
They were able to identify him by his wrist watch.
Onu kol saatinden teşhis edebildiler.

More Sentences
stop watch n. kronometre
This is a stop watch made in Japan.
Bu Japon yapımı bir kronometre.

More Sentences
gold watch n. altın saat
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
Tom, Mary'nin büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.

More Sentences
watch band n. saat kordonu
This watch band costs around fifty thousand yen.
Bu saatin kordonu yaklaşık elli bin yen.

More Sentences
expensive watch n. pahalı saat
What is the most expensive watch in the world?
Dünyanın en pahalı saati hangisidir?

More Sentences
close watch n. yakın takip
Marketers should keep a close watch on the structure of their website and the SEO strategy they will implement.
Pazarlamacılar web sitelerinin yapısını ve uygulayacakları SEO stratejisini yakından takip etmelidir.

More Sentences
watch out v. dikkatli olmak
You'd better watch out.
Dikkatli olsan iyi olur.

More Sentences
watch over v. kollamak
Dan will always be watching over me.
Dan her zaman beni kolluyor olacak.

More Sentences
watch television v. televizyon izlemek
We have child sports stars to entertain us as we watch television.
Televizyon izlerken bizi eğlendirecek çocuk spor yıldızlarımız var.

More Sentences
watch over v. korumak
Protecting, watching over this state continues to be the duty of all of us.
Bu devleti korumak, kollamak hepimizin görevi olmaya devam ediyor.

More Sentences
watch television v. televizyon seyretmek
Instead of watching television, the children played outside.
Televizyon seyretmek yerine, çocuklar dışarıda oynadılar.

More Sentences
watch for v. kollamak
The dog is trained to watch for thieves.
Köpek, hırsızları kollamak için eğitilmiştir.

More Sentences
watch for v. beklemek
We will be watching for results.
Sonuçları bekliyor olacağız.

More Sentences
keep watch v. nöbet tutmak
Tom kept watch.
Tom nöbet tuttu.

More Sentences
watch the match v. maç izlemek
The second is to watch the match.
İkincisi ise maçı izlemek.

More Sentences
watch film v. film izlemek
This is actually a video player I recommend for watching films on your computer.
Bu aslında bilgisayarınızda film izlemek için önerdiğim bir video oynatıcıdır.

More Sentences
watch movie v. film izlemek
Can you learn a new language by watching movies?
Film izleyerek yeni bir dil öğrenebilir misiniz?

More Sentences
wear watch v. saat takmak
Do many people still wear watches?
Hala saat takan çok insan var mı?

More Sentences
watch live v. canlı izlemek
See how many viewers are watching live.
Kaç izleyicinin canlı izlediğini görün.

More Sentences
watch out for v. dikkatli olmak
Hot weather will continue, so please watch out for food poisoning.
Sıcak hava devam edecek, bu nedenle lütfen gıda zehirlenmesine karşı dikkatli olun.

More Sentences
watch out for v. dikkat etmek
Watch out for dietary culprits, such as sugar, caffeine and some types of junk food.
Şeker, kafein ve bazı abur cubur türleri gibi diyet suçlularına dikkat edin.

More Sentences
watch the race v. yarış izlemek
It's fun to watch the race.
Yarışı izlemek eğlenceli.

More Sentences
watch over v. göz kulak olmak
That boy watches over the sheep.
O çocuk koyunlara göz kulak oluyor.

More Sentences
watch out v. dikkat etmek
The first sign to be watched out for is the timely progression of developmental milestones.
Dikkat edilmesi gereken ilk işaret, gelişimsel dönüm noktalarının zamanında ilerlemesidir.

More Sentences
watch over v. nezaret etmek
She watched over her mother all night.
Bütün gece annesine nezaret etti.

More Sentences
watch documentary v. belgesel izlemek
I am a person who loves to watch documentaries.
Belgesel izlemeyi seven bir insanım.

More Sentences
watch admiringly v. hayranlıkla izlemek
Tom watched admiringly.
Tom hayranlıkla izledi.

More Sentences
watch tv v. tv izlemek
Listen to the radio or watch TV.
Radyo dinleyin veya TV izleyin.

More Sentences
watch curiously v. merakla izlemek
I watched curiously.
Merakla izledim.

More Sentences
watch tv v. televizyon izlemek
Should I let my child watch TV?
Çocuğumun televizyon izlemesine izin vermeli miyim?

More Sentences
watch silently v. sessizce izlemek
Tom watched silently.
Tom sessizce izledi.

More Sentences
watch a movie v. film izlemek
Who wants to watch a movie with me?
Kim benimle film izlemek ister?

More Sentences
watch a film v. film izlemek
Watch a film about the new iPad Pro.
Yeni iPad Pro hakkında bir film izleyin.

More Sentences
watch the sunrise v. güneşin doğuşunu izlemek
Can we go to the lake and watch the sunrise?
Göle gidip güneşin doğuşunu izleyebilir miyiz?

More Sentences
watch the sunrise v. güneşin doğuşunu seyretmek
Let's get up early and watch the sunrise.
Erken kalkıp güneşin doğuşunu seyredelim.

More Sentences
watch together v. birlikte izlemek/seyretmek
The movie that Tom and Mary watched together had a happy ending.
Tom ve Mary'nin birlikte izledikleri film mutlu sonla bitiyordu.

More Sentences
watch television together v. beraber televizyon seyretmek
Last night, we watched television together.
Dün gece beraber televizyon seyrettik.

More Sentences
watch the news v. haberleri izlemek
I was watching the news one day.
Bir gün haberleri izliyordum.

More Sentences
watch the news v. haberleri seyretmek
Did you watch the news today?
Bugün haberleri seyrettiniz mi?

More Sentences
watch porn v. porno izlemek
What are the benefits of watching porn?
Porno izlemenin faydaları nelerdir?

More Sentences
by my watch adv. benim saatime göre
It is ten o'clock by my watch.
Benim saatime göre saat on.

More Sentences
watch your step interj. dikkat et (yürüyen birine söylenir)
Watch your step in going down the stairs.
Merdivenlerden inerken adımlarına dikkat et.

More Sentences
watch out! interj. dikkat
Watch out that you don't trip.
Dikkat et de ayağın takılmasın.

More Sentences
watch your step! interj. dikkatli ol!
Watch your step.
Dikkatli ol.

More Sentences
Colloquial
just (you) watch! expr. sadece izle!
You just watch.
Sadece izle.

More Sentences
Idioms
on watch expr. nöbette
Who's on watch?
Nöbette kim var?

More Sentences
Speaking
watch your back n. arkanı kolla
I'll watch your back.
Arkanı kollayacağım.

More Sentences
watch your step expr. adımına dikkat et
Just watch your step.
Adımına dikkat et.

More Sentences
watch your mouth expr. sözlerine dikkat et
Hey, watch your mouth.
Hey, sözlerine dikkat et.

More Sentences
watch your tongue! expr. söylediklerine dikkat et!
Watch your tongue, Mary!
Söylediklerine dikkat et, Mary!

More Sentences
General
night watch n. gece nöbeti
watch cap n. saat koruyucusu
watch spring n. saat zembereği
watch movement n. saat makinası
watch night n. yılın son gecesi
first watch n. gecenin ilk nöbeti
watch the competition n. rekabetin korunması
chain watch n. köstekli saat
watch pocket n. saat cebi
fire watch n. yangın detektörü
watch stem n. kurgu
watch glass n. kol saati camı
watch crystal n. saat camı
repeating watch n. çalar cep saati
watch case n. saat koruyucusu
watch fire n. işaret ateşi
watch chain n. köstek
watch box n. saat kutusu
fast watch n. ileri saat
watch seller n. saatçi
watch chain n. saat zinciri
watch chain n. saat kösteği
hunting watch n. kapaklı cep saati
watch box n. nöbetçi kulübesi
suicide watch n. intihara eğilimli tutukluların gardiyanlarca sık sık kontrol edilmesi
clock and watch making n. saat yapımı
clockwork watch n. kurmalı saat
watch-tower n. gözetleme kulesi
watch tower n. gözcü kulesi
graveyard watch n. gece nöbeti
middle watch n. gece nöbeti
watch battery n. saat pili
watch guard n. saat kaytanı
fob watch n. cep saati
watch-strap n. kol saati kayışı
watch repairer n. saat tamircisi
community watch patrol n. mahalle devriyesi
waterproof watch n. su geçirmez saat
water-resistant watch n. su geçirmez saat
water-proof watch n. su geçirmez saat
silver eagle winged watch n. gümüş kartal kanatlı saat
watch crown n. saat kurma kolu
watch manager n. ekip amiri (itfaiyede)
watch manager n. posta kumandanı
watch strap n. saat kordonu
watch bracelet n. saat kordonu
suicide watch n. intihar gözetimi
watch battery n. düğme pil
death-watch n. tahtakurdu
death-watch n. idam mahkumu bekçisi
watch commander n. devriye amiri
watch house n. bekçi kulübesi
men's watch models n. erkek saat modelleri
hate-watch n. kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması
watch list n. gözleme listesi
watch list n. izleme listesi
close watch n. yakin izleme
night watch n. gece nöbetçisi
night watch n. gece bekçisi
night watch n. gece vardiyacısı
night watch n. gece gözcüsü
watch dog n. bekçi köpeği
analogue watch n. dijital olmayan saat
analogue watch n. analog saat
lever watch n. eşapman kolu
graveyard watch n. gece nöbetçisi
duplex watch n. dupleks eşapmanlı saat
independent seconds watch n. saniye ibreli bir tür kronometre
pendulum watch n. (18. yüzyılda) sarkaçlı saat
must-watch movie n. kesinlikle izlenmesi gereken film
must-watch film n. kesinlikle izlenmesi gereken film
beat of a watch n. saatin tiktakları
watch someone with eagle eye v. birisini son derece dikkatli bir biçimde izlemek
be on the watch v. kulak kesilmek
put the watch forward v. saati ileri almak
be on the watch v. tetikte olmak
keep watch v. bekçilik etmek
be on the watch v. nöbette olmak
watch one's step v. bastığı yere dikkat etmek
watch someone with an eagle eye v. birisini son derece dikkatli bir gözle incelemek
watch one's step v. ayağını denk almak
keep watch and ward v. nöbet tutmak
watch one's step v. adımlarına dikkat etmek
wind a watch v. saati kurmak
watch to v. beklemek
watch for v. gözlemek
set a watch v. saati ayarlamak
set a watch v. bekçi koymak
watch over v. özen göstermek
watch one's step v. dikkatli olmak
watch over v. beklemek
watch one's step v. dikkat etmek
relieve the watch v. nöbetçiyi değiştirmek
keep a close watch on v. sıkı bir gözetim altında tutmak
set a watch forward v. saati ileriye almak
watch for an opportunity v. fırsat kollamak
set a watch back v. saati geriye almak
watch over v. gözkulak olmak
keep watch v. nöbet beklemek
watch closely v. göz hapsine almak
watch the changes v. değişimleri gözlemek
check one's watch v. saatini kontrol etmek
check one's watch v. zamanı kontrol etmek
check one's watch v. saati kontrol etmek
watch the match v. maç seyretmek
watch one's weight v. kilosuna dikkat etmek
set watch v. saat ayarlamak
check the watch v. saate bakmak
take off one's watch v. saatini çıkarmak
set one's watch v. saatini ayarlamak
glance at the watch v. saate bakmak
put one's watch forward v. saatini ileri almak
look at the watch v. saate bakmak
put one's watch backward v. saatini geri almak
have on watch v. saat takmak
consult the watch v. saate bakmak
keep watch over v. gözkulak olmak
one's watch break v. saati kırılmak
set watch v. saati ayarlamak
watch film v. film seyretmek
watch a tv series v. dizi seyretmek
watch someone like a hawk v. birini göz hapsinde tutmak
watch around v. etrafı seyretmek
watch with an eagle eye v. birini ya da birşeyi dikkatlice izlemek
stand watch v. nöbet beklemek
stand watch v. nöbet tutmak
watch on site v. yerinde izlemek
watch over one's interest v. birisinin çıkarlarını korumak
watch over v. gözlemek
watch the clock v. saati kollamak
watch in admiration v. hayranlıkla izlemek
watch with admiration v. hayranlıkla izlemek
watch theatre v. tiyatro izlemek
watch the developments with deep concern v. gelişmeleri kaygıyla takip etmek
watch the developments with deep concern v. gelişmeleri kaygıyla izlemek
watch the process v. süreci takip etmek
watch the process v. süreci izlemek
watch with curious eyes v. merakla izlemek
watch the changes v. değişiklikleri izlemek
watch the changes v. değişiklikleri takip etmek
watch the changes v. değişimleri izlemek
watch with interest v. ilgiyle izlemek
watch a football match v. futbol maçı izlemek
watch a soccer match v. futbol maçı izlemek
watch the sunset v. gün batımını seyretmek
watch the sunset v. güneşin batışını seyretmek
carry a pocket watch v. cep saati taşımak
sit back and watch v. oturup izlemek
sit back and watch v. (haksızlığa vb) seyirci kalmak
watch everything from the distance v. olup biteni uzaktan izlemek
watch silently v. sessizce seyretmek
watch the scene v. manzarayı seyretmek
watch the scenery v. manzarayı seyretmek
watch the scene v. manzarayı izlemek
watch the scenery v. manzarayı izlemek
watch the sunset v. güneşin batışını izlemek
watch/monitor closely v. yakın takibe almak
watch sunset v. gün batımını izlemek
watch the sun rise v. güneşin doğuşunu izlemek
watch again v. tekrar seyretmek
watch again v. yeniden seyretmek
watch again v. bir daha izlemek
watch again v. yeniden izlemek
watch again v. tekrar izlemek
watch again v. bir daha seyretmek
watch to gain v. saat ileri gitmek
watch the whole tape v. tüm kaseti izlemek
watch the whole tape v. kasetin tamamını izlemek/seyretmek
watch a hockey game v. hokey maçı izlemek
keep watch v. gözcülük etmek
get someone to watch something v. birine bir şey izletmek
get someone to watch something v. izletmek
watch a concert v. konser izlemek
watch a lot of television v. çok tv izlemek
watch too much television v. çok televizyon izlemek
watch a lot of tv v. çok televizyon izlemek
watch too much tv v. çok televizyon izlemek
watch too much tv v. çok tv izlemek
watch a lot of tv v. çok tv izlemek
watch a lot of television v. çok televizyon izlemek
watch too much television v. çok tv izlemek
watch with dismay v. ümitsizlikle izlemek
watch a tv series v. dizi izlemek
watch a tv show v. dizi izlemek
binge-watch v. bir tv dizisinin bölümlerini art arda ve kısa zaman içinde izlemek
watch an action movie v. aksiyon filmi izlemek
watch an action film v. aksiyon filmi seyretmek
watch an action movie v. aksiyon filmi seyretmek
watch an action film v. aksiyon filmi izlemek
have someone watch v. izlettirmek
have a watch v. vardiya tutmak
keep watch v. vardiya tutmak
watch something carefully v. bir şeyi dikkatle seyretmek
watch something carefully v. bir şeyi dikkatle izlemek
watch a lot of tv v. çok televizyon seyretmek
watch a programme v. program izlemek
watch a programme v. program seyretmek
watch a program v. program izlemek
watch a program v. program seyretmek
watch a nature documentary v. doğa belgeseli seyretmek
watch a nature documentary v. doğa belgeseli izlemek
watch a nature documentary v. doğayla ilgili belgesel izlemek
watch a movie at home v. evde film izlemek
watch a dvd v. dvd izlemek
watch firework show v. havai fişek gösterisi izlemek
regulate a watch v. saati ayarlamak
make someone watch v. izletmek
bird-watch v. kuş gözlemciliği yapmak
binge-watch v. maraton şeklinde izlemek
watch a show v. gösteri izlemek
watch out! interj. hop dedik
watch your language! interj. ağzını topla!
watch your step! interj. kendine mukayyet ol!
watch your step! interj. ayağını denk al!
watch your six interj. arkanı kolla
Phrasals
watch out for someone v. birine göz kulak olmak
watch out v. arkasını kollamak
watch over v. dikkatle uymak
watch over v. denetlemek
watch out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) hazırlıklı olmak
watch for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözlemek
watch out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) bakmak
watch for (someone or something) v. (birine/bir şeye) dikkat etmek
watch for (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözünü dört açmak
watch out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
watch out for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yolunu gözlemek
watch out for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) beklemek
watch (someone's) back v. (birinin) arkasını kollamak
watch out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) dikkat etmek
watch out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözünü dört açmak
watch out for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözlemek
watch for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) beklemek
watch for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yolunu gözlemek
Phrases
even a broken watch is right twice a day expr. bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir
even a broken watch is right twice a day expr. bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
even a broken watch is right twice a day expr. bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir
even a stopped watch is right twice a day expr. bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir
even a stopped watch is right twice a day expr. bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
even a stopped watch is right twice a day expr. bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir
Colloquial
watch (oneself) v. diline hakim olmak
watch (oneself) v. dikkatli hareket etmek/konuşmak
watch (oneself) v. kendine dikkat etmek
watch (oneself) v. kendine hakim olmak
not on my watch! expr. ben görev başındayken olmaz!
watch my dust expr. izle bak nasıl yapacağım
watch my smoke expr. izle ve gör
watch my dust expr. izle ve gör
watch my smoke expr. izle bak nasıl yapacağım
(you) (just) watch! expr. seyret ve gör!
(you) (just) watch! expr. göreceksin!
(you) (just) watch! expr. görürsün!
just (you) watch! expr. görürsün!
(you) (just) watch! expr. sadece izle!
(you) (just) watch! expr. izle ve gör!
(you) (just) watch! expr. bekle ve gör!
just (you) watch! expr. izle ve gör!
just (you) watch! expr. göreceksin!
watch your step expr. dikkatli yürü
watch your step expr. dikkatli ol
watch your step expr. temkinli ol
watch your step expr. ayağını denk al
watch your step expr. dikkatli adım at
watch your step expr. dikkatli davran
watch your step expr. bastığın yere dikkat et
tl; dw (too long; didn't watch) expr. çok uzun, izlemedim
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur)
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur)
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur)
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. eksik dilek dileme
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne arzu ettiğine/dilediğine dikkat et
time (for you) to get a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın!
time you got a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin!
time you got a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş!
time you got a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın!
time (for you) to get a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin!
time (for you) to get a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş!
watch it exclam. önüne bak
watch it exclam. dikkat et
Idioms
watch the store n. bir şeye göz kulak
stop-watch critic n. katı, muhafazakar eleştirileriyle mevzunun anlaşılmasını engelleyen tenkitçi
watch one's step v. ayağını denk almak
keep a close watch on v. yakından izlemek
keep a close watch on v. gözetim altında tutmak
keep a close watch on v. sürekli izlemek
watch like a hawk v. dikkatle izlemek
watch like a hawk v. şahin gibi bakmak
watch like a hawk v. yakından izlemek
watch the store v. bir yere göz kulak olmak
watch someone like a hawk v. birini çok dikkatli izlemek
watch the clock v. (özellikle bir ders veya sınavda) dakikaları saymak
watch the clock v. (özellikle bir ders veya sınavda) saatleri saymak
watch something with an eagle eye v. birşeyi dikkatlice izlemek
watch something with eagle eyes v. birşeyi dikkatlice izlemek
keep a close watch on someone v. birini yakın markaja almak
keep a close watch on someone v. birini yakın markajına almak
keep close watch over someone v. birine göz kulak olmak
watch over v. bakarak olmak
watch paint dry v. çok sıkıcı bir şey izlemek
watch every dime v. her kuruşuna dikkat etmek
watch every dime v. her kuruşunu dikkatli harcamak
watch the world go by v. durup hayatın akışını izlemek
watch the world go by v. durup hayatın akışını seyretmek
watch the world go by v. durup insanların geliş gidişlerini/ne yaptıklarını seyretmek
watch the world go by v. durup insanların geliş gidişlerini/ne yaptıklarını izlemek
watch the world go by v. hiçbir şey yapmadan insanları/etrafı seyretmek
keep (close) watch for (someone or something) v. (birini ya da bir şeyi) gözetlemek
keep (close) watch for (someone or something) v. tetikte olmak
keep (close) watch for (someone or something) v. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (close) watch for (someone or something) v. (birini ya da bir şeyi) yakın markaja almak
keep (close) watch for (someone or something) v. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep (close) watch for (someone or something) v. (birini ya da bir şeyi) yakından takip etmek
watch (one's) smoke v. izleyip görmek
watch (one's) smoke v. izleyip başarısına şahit olmak
watch (one's) smoke v. yapacaklarını izlemek
watch someone's smoke v. birini izleyip başarısına şahit olmak
watch someone's smoke v. birinin yapacaklarını izlemek
watch someone's smoke v. birini izleyip görmek
be on the watch (for someone or something) v. (birini/bir şeyi) iyi kontrol etmek/denetlemek
be on the watch (for someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı gözünü açık tutmak
be on the watch (for someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
be on the watch (for someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı tetikte olmak
be on the watch (for someone or something) v. (birini/bir şeyi) kollamak
be on the watch (for someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı nöbette olmak
binge-watch v. bir oturuşta bir tv programının bir çok bölümünü arka arkaya izlemek
keep (close) watch over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
keep (a) close watch on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
keep (close) watch v. yakın markaja almak
keep (a) close watch on (someone or something) v. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (close) watch over (someone or something) v. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (close) watch over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep (a) close watch on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep (close) watch over (someone or something) v. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep (close) watch over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
keep (close) watch over (someone or something) v. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep (close) watch v. gözünü dört açmak
keep (close) watch over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep (a) close watch on (someone or something) v. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep (a) close watch on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep (close) watch v. yakından izlemek/takip etmek
keep (close) watch v. gözü üstünde olmak
keep (a) close watch on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
keep (close) watch v. yakın markajına almak
keep (close) watch v. gözetim altında tutmak
keep a close eye/watch on somebody/something v. birine ve bir şeye karşı gözünü dört açmak
keep a (close) watch v. sürekli izlemek
keep a (close) watch v. yakın markaja almak
keep a close eye/watch on somebody/something v. birini/bir şeyi yakından izlemek/takip etmek
keep a (close) watch v. gözetim altında tutmak
keep a close eye/watch on somebody/something v. birini/bir şeyi gözetim altında tutmak
keep a close eye/watch on somebody/something v. birini/bir şeyi yakın markaja almak
keep a (close) watch v. yakından izlemek
keep a close eye/watch on somebody/something v. birini/bir şeyi yakın markajına almak
keep a close eye/watch on somebody/something v. gözü birinin ya da bir şeyin üstünde olmak
keep a (close) watch v. yakın markajına almak
keep watch on v. -i gözetim altında tutmak
keep watch on v. '-i denetlemek/kontrol etmek
keep watch on v. '-den gözünü ayırmamak
keep watch on v. '-i takip etmek
keep watch on v. '-i sürekli izlemek
keep watch on someone or something v. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
keep watch on someone or something v. birini/bir şeyi gözetim altında tutmak
keep watch on someone or something v. birini/bir şeyi sürekli izlemek
keep watch on someone or something v. birini/bir şeyi denetlemek/kontrol etmek
keep watch on someone or something v. birini/bir şeyi takip etmek
watch (someone or something) with an eagle eye v. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
watch (someone or something) with an eagle eye v. (birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek
watch (one's) tongue v. diline hakim olmak
watch (one's) tongue v. laflarına dikkat etmek
watch (someone or something) with an eagle eye v. (birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek
watch (one's) mouth v. laflarına dikkat etmek
watch (one's) mouth v. diline hakim olmak
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) göz hapsinde tutmak
watch (one's) language v. ağzını toplamak
watch (one's) language v. sözlerine dikkat etmek
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
watch (one's) six v. arkasını kontrol etmek
watch (someone or something) with an eagle eye v. (birini/bir şeyi) göz hapsinde tutmak
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek
watch (one's) mouth v. ağzını toplamak
watch the shop v. bir yere/duruma göz kulak olmak
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) dikkatle izlemek
watch (one's) tongue v. ağzını toplamak
watch (one's) language v. diline hakim olmak
watch (one's) mouth v. sözlerine dikkat etmek
watch the shop v. bir yere/duruma bakmak
watch (one's) six v. arkasını kollamak
watch (one's) tongue v. sözlerine dikkat etmek
be on the watch out for anything to happen v. aportta olmak
on the watch expr. gözü açık
on the watch expr. uyanık
on the watch expr. gözü açık nöbette
on the watch expr. nöbette
watch my lips! expr. beni iyi dinle!
on someone's watch expr. birinin nöbetinde
on someone's watch expr. biri görev/vazife başında iken
watch this space expr. buraya dikkat
under one's watch expr. sorumluluğu altında
on one's watch expr. sorumluluğunda
under one's watch expr. gözetimi altında
on one's watch expr. sorumluluğu altında
on one's watch expr. gözetimi altında
under one's watch expr. sorumluluğunda
watch the time expr. geç kalmayın
watch the time expr. geç kalma
on the watch (for someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı tetikte
on watch for (someone or something) expr. (birini/bir şeyi) iyi kontrol eden/denetleyen
on the watch (for someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı dikkatli
on the watch (for someone or something) expr. (birini/bir şeyi) gözeten
on watch for (someone or something) expr. (birini/bir şeyi) kollayan
on the watch (for someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı nöbette
on the watch (for someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı gözü açık
on watch for (someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı nöbette
on watch expr. tetikte
on watch expr. dikkatli
on watch expr. uyanık
on watch for (someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı gözü açık
on watch for (someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı tetikte
on the watch (for someone or something) expr. (birini/bir şeyi) kollayan
on watch expr. gözü açık
on watch for (someone or something) expr. (birine/bir şeye) karşı dikkatli
Speaking
watch your behind n. arkanı kolla
watch your tongue! interj. ağzına/diline hakim ol!
watch your mouth! interj. ağzına/diline hakim ol!
watch your language! interj. ağzına/diline hakim ol!
watch the steps expr. basamaklara dikkat
watch it! expr. dikkat et!
watch out expr. dikkat et
watch your p's and q's expr. davranışlarına dikkat et
watch your p's and q's expr. sözlerine dikkat et
I like to watch tv very much expr. televizyon izlemeyi çok seviyorum
watch your six expr. arkanı kolla
watch your language expr. diline hakim ol
watch your language expr. sözlerine dikkat et
watch your mouth expr. diline hakim ol
watch the language expr. sözlerine dikkat et
I have to watch that expr. bunu izlemem lazım
watch cartoon expr. çizgi film izlemek
watch/follow us expr. bizi izleyin
watch your language! expr. sözlerine dikkat et!
watch your language! expr. söylediklerine dikkat et!
watch your tongue! expr. sözlerine dikkat et!
watch your mouth! expr. sözlerine dikkat et!
watch your mouth! expr. söylediklerine dikkat et!
where do you find the time to watch television? expr. televizyon izleyecek vakti nereden buluyorsun?
where do you find the time to watch television? expr. televizyon izleyecek zamanı nereden buluyorsun?
watch where you're going! expr. önüne baksana!