treat - Türkisch Englisch Wörterbuch

treat

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "treat" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 54 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
treat v. davranmak
They treat me like one of the family.
Bana aileden biriymişim gibi davranıyorlar.

More Sentences
treat v. işlemek
Pigs were fed improperly treated swill, which was bad farming practice.
Domuzlar, kötü bir çiftçilik uygulaması olan, uygun olmayan şekilde işlenmiş süprüntü ile besleniyordu.

More Sentences
treat v. muamele etmek
Individuals are not being treated as individuals, they are being treated as groups coming from the country concerned.
Bireylere birey olarak değil, ilgili ülkeden gelen gruplar olarak muamele edilmektedir.

More Sentences
treat v. tedavi etmek
I took pills to treat my allergy, but it didn't work.
Alerjimi tedavi etmek için haplar aldım ama işe yaramadı.

More Sentences
treat n. ikram
Treat other families to celebrate Ye-seo becoming school president?
Ye-seo'nun okulda müdür oluşunu kutlamak için diğer ailelere ikramda bulundunuz mu?

More Sentences
General
treat n. sürpriz
Folks, we got a real treat for you tonight.
Millet, bu gece sizin için gerçek bir sürprizimiz var.

More Sentences
treat n. zevk
Ice cream is my favorite treat.
Dondurma en büyük zevkimdir.

More Sentences
treat n. ziyafet
When they were kids, a trip to their grandma's country house was a real treat.
Çocukken, büyükannelerinin kır evine yaptıkları bir gezi tam bir ziyafet olurdu.

More Sentences
treat n. hediye
Lee took his son to a Yankees game as a birthday treat.
Lee oğlunu doğum günü hediyesi olarak Yankees maçına götürdü.

More Sentences
treat v. ele almak
We were asked to treat these as a matter of urgency.
Bizden bunları acil bir mesele olarak ele almamız istendi.

More Sentences
treat v. ısmarlamak
I treated my friend to ice cream.
Arkadaşıma dondurma ısmarladım.

More Sentences
treat v. işlemden geçirmek (ham ya da ara malları)
If we want to eat fresh produce, then it is impossible first to treat it thermally.
Taze ürün yemek istiyorsak, önce onu termal olarak işlemden geçirmek imkansızdır.

More Sentences
treat v. ikram etmek
Tom treated himself to a large dish of ice cream.
Tom kendine büyük bir tabak dondurma ikram etti.

More Sentences
treat v. tedavi etmek
This disease is hard to treat because of drug-resistant strains.
İlaca dirençli yapısı nedeniyle bu hastalığı tedavi etmek zordur.

More Sentences
treat v. muamele etmek
Each individual will, of course, be treated precisely as an individual.
Elbette her bireye tam olarak bir birey olarak muamele edilecektir.

More Sentences
treat v. görmek
So I treat this as a beginning and not an end.
Dolayısıyla bunu bir son değil bir başlangıç olarak görüyorum.

More Sentences
treat v. bakmak
Our hospital treats about half a million patients a year.
Bizim hastanemiz yılda yaklaşık bir buçuk milyon hastaya bakıyor.

More Sentences
treat v. ele almak
We were asked to treat these as a matter of urgency.
Bunları acil bir mesele olarak ele almamız istendi.

More Sentences
treat v. saymak
Please treat this news as completely confidential until we find the people involved in it.
Olaya karışan kişileri bulana kadar lütfen bu haberi tamamen gizli sayın.

More Sentences
treat v. uygulamak
They wanted to treat my lawn with chemicals, but I said no.
Çimlerime kimyasal madde uygulamak istediler ama ben hayır dedim.

More Sentences
treat v. (yemek vb.) ısmarlamak
My rich friends often treat me to an expensive restaurant.
Zengin arkadaşlarım beni sık sık pahalı restoranlara götürür.

More Sentences
Colloquial
treat n. kıyak
I got you a treat.
Sana bir kıyak yaptım.

More Sentences
Trade/Economic
treat v. davranmak
Don't treat me like I'm a stranger.
Bana bir yabancıymışım gibi davranma.

More Sentences
treat v. muamele etmek
How will these kinds of animals be treated in the future?
Bu tür hayvanlara gelecekte nasıl muamele edilecek?

More Sentences
Technical
treat v. muamele etmek
The issue of how they are being treated has given rise to international concern.
Onlara nasıl muamele edildiği konusu uluslararası endişelere yol açmıştır.

More Sentences
treat v. tedavi etmek
Once the disease has been diagnosed, it has to be treated so as to cure the patient.
Hastalık teşhis edildikten sonra, hastayı iyileştirmek için tedavi edilmelidir.

More Sentences
Petrol
treat v. işlemek
Pigs were fed improperly treated swill, which was bad farming practice.
Domuzlar uygun olmayan şekilde işlenmiş atıklarla besleniyordu, ki bu da hatalı bir çiftçilik uygulamasıydı.

More Sentences
Medical
treat v. tedavi etmek
We do not help drug addicts by only treating symptoms.
Uyuşturucu bağımlılarına sadece semptomları tedavi ederek yardımcı olamayız.

More Sentences
Sport
treat v. tedavi etmek
Lack of funding prevents people over the age of 45 being treated.
Finansman eksikliği 45 yaş üstü insanların tedavi edilmesini engelliyor.

More Sentences
General
treat n. ısmarlama
treat n. köpek vb. eğitiminde ödül
treat n. hoş bir sürpriz
treat v. otamak
treat v. otalamak
treat v. kullanılır duruma getirmek
treat v. bahsetmek
treat v. işlemek (konuyu)
treat v. kimyasal değişikliklerle daha uygun hale getirmek
treat v. gözüyle bakmak
treat v. düşünmek
treat v. işleme sokmak
treat v. geçirmek
treat v. konu etmek
treat v. incelemek
treat v. (bir konuyu) işlemek
treat v. iyileştirmek
treat v. ağırlamak
treat v. anlaşma koşullarını müzakere etmek
treat v. anlaşma şartlarını görüşmek
treat v. ilgili olmak
treat v. güzellik yapmak
Technical
treat v. müdahale etmek
Medical
treat v. sağaltmak
Chemistry
treat v. kimyasal işleme tabi tutmak

Bedeutungen, die der Begriff "treat" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 227 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
treat (as) v. saymak
General
treat [obsolete] n. muamele
No one deserves to be treated like that.
Kimse böyle bir muameleyi hak etmez.

More Sentences
treat a patient v. hastayı tedavi etmek
Dr. Philip West was treating a patient named Wright.
Dr. Philip West, Wright adında bir hastayı tedavi ediyordu.

More Sentences
treat with respect v. saygıyla yaklaşmak
The new Member States must be treated with respect.
Yeni Üye Devletlere saygıyla yaklaşılmalıdır.

More Sentences
treat to v. ikram etmek
When I visited my friend in Nagano, I was treated to delicious soba.
Nagano'daki arkadaşımı ziyaret ettiğimde bana leziz soba eriştesi ikram edildi.

More Sentences
treat equally v. eşit davranmak
No matter what, everyone should be treated equally.
Ne olursa olsun herkese eşit davranılmalıdır.

More Sentences
treat fairly v. adil davranmak
Tom needs to be treated fairly.
Tom'a adil davranılması gerekiyor.

More Sentences
treat the disease v. hastalığı tedavi etmek
These medications shouldn’t be used to treat the disease.
Bu ilaçlar hastalığı tedavi etmek için kullanılmamalıdır.

More Sentences
treat with contempt v. hor görmek
Human rights continue to be treated with contempt.
İnsan hakları hor görülmeye devam ediyor.

More Sentences
treat everyone equally v. herkese eşit davranmak
I learned how to treat everyone equally.
Herkese eşit davranmayı öğrendim.

More Sentences
treat badly v. kötü davranmak
No one wants to be treated badly.
Kimse kendisine kötü davranılmasını istemez.

More Sentences
Speaking
it's my treat expr. ben ısmarlıyorum
It's my treat.
Ben ısmarlıyorum.

More Sentences
General
a dutch treat n. alman usulü
dutch treat n. herkesin kendi masrafını ödediği eğlence
dutch treat n. alman usulü
treat day n. (diyet dönemindeki) ziyafet günü
treat day n. diyet yapanların haftada bir gün istediklerini yedikleri gün
visual treat n. görsel ziyafet
treat [obsolete] n. davranış
treat [obsolete] n. yalvarma
treat [obsolete] n. rica
treat [obsolete] n. misafirperverlik
treat somebody like a fool v. deli yerine koymak
treat of v. bahsetmek
treat somebody like a fool v. salak yerine koymak
treat somebody like a fool v. enayi muamelesi yapmak
treat differently v. fark gözetmek
treat somebody to something v. ısmarlamak
treat well v. hoş tutmak
treat somebody with contempt v. hor tutmak
treat with respect v. adamdan saymak
treat roughly v. hırpalamak
treat (a guest) with respect v. saygıyla ağırlamak
treat with ammoniac v. amonyaklamak
treat manually v. elle tedavi etmek
treat equally v. eşit mesafede davranmak
treat something as a joke v. işi şakaya vurmak
treat somebody as an enemy v. düşmanlık etmek
treat with honour v. el üstünde tutmak
treat somebody like a dirt v. hiçe saymak
treat unfairly v. üvey evlat muamelesi yapmak
ill treat v. hırpalamak
treat of v. söz etmek
treat something with skepticism v. bir şeye şüpheli bir gözle bakmak
stand treat v. ısmarlamak
ill treat v. kötü davranmak
treat someone with great respect v. baş tacı etmek
treat something seriously v. işi ciddiye almak
treat a subject v. konu işlemek
treat sensitively treat in a sensitive manner v. hassas davranmak
treat with v. müzakere etmek
treat with v. görüşme yapmak
treat with v. ile görüşmek
treat (somebody) in a way that's intended v. nabzına göre (şerbet vermek)
treat honestly v. dürüst davranmak
treat a patient v. hasta tedavi etmek
treat unbiased v. tarafsız davranmak
treat neutral v. tarafsız davranmak
treat impartial v. tarafsız davranmak
treat someone like dirt v. pislikmiş gibi davranmak
treat someone like dirt v. adamdan saymamak
treat as unimportant v. hafife almak
treat someone like dirt v. adam yerine koymamak
heat-treat v. ısı tedavisi yapmak
ill-treat v. hor kullanmak
ill-treat v. üvey evlat muamelesi yapmak
ill-treat v. hırpalamak
ill-treat v. kötü davranmak
heat-treat v. ısı uygulamak
heat-treat v. tavlamak
treat with tlc (tender loving care) v. itina göstermek
treat like a step-child v. üvey evlat gibi saymak
treat like a step-child v. üvey evlat muamelesi yapmak
treat like a step-child v. üvey evlat gibi tutmak
treat a question v. meseleyi halletmek
treat a question v. sorunu çözmek
treat oneself v. kendini şımartmak
treat with contempt v. saygısızlık etmek
treat with contempt v. saygısız davranmak
treat with contempt v. kaba davranmak
give a treat to a dog v. köpeğe ödül maması vermek
treat someone like a child v. birisine çocukmuş gibi davranmak
treat with tenderness and affection v. şefkat göstermek
treat someone kind v. birisine kibar davranmak
treat time v. zamanı kullanmak/değerlendirmek
treat yourself v. kendini ödüllendirmek
treat yourself v. kendini ödüllendirmek
trick-or-treat v. cadılar bayramında şeker toplamaya çıkmak
treat unfairly v. haksız muamelede bulunmak
re-treat v. yeniden işlemek
intent-to-treat adj. tedavi amaçlı
Phrasals
treat someone or something as something v. birini/bir şeyi başka bir şey olarak ele almak
treat as v. gibi/olarak değerlendirmek
treat as v. gibi davranmak
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek
treat as v. gibi/olarak düşünmek
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gözüyle bakmak
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek
treat someone or something as something v. birini/bir şeyi, başka bir şey saymak
treat someone or something as something v. birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak
treat someone or something as something v. birini/bir şeyi, başka bir şey gibi değerlendirmek/düşünmek
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birine/bir şeye, başka biri/bir şey) olarak davranmak
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak
treat someone or something as something v. birine/bir şeye, başka bir şey olarak davranmak
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) saymak
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak görmek
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi başka biri/bir şey) olarak ele almak
treat (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak düşünmek
treat as v. olarak ele almak
treat someone (for something) (with something) v. hastalığını (bir şeyle) tedavi etmek
treat someone (for something) (with something) v. tedaviyle vs.) iyileştirmeye çalışmak
treat someone (for something) (with something) v. yarayı vs. bir ilaçla
treat someone (for something) (with something) v. (bir hastalığı
treat of (something) [obsolete] v. (bir şeyden) söz etmek
treat with (someone) v. (biriyle) müzakerede bulunmak
treat of (something) [obsolete] v. (bir şeyden) bahsetmek
treat (someone or oneself) to (something) v. (birini/kendini) bir şeyle ödüllendirmek
treat with (someone or something) v. (birine/bir şeye) bir şekilde davranmak/muamele etmek
treat of (something) [obsolete] v. (bir şeye) odaklanmak
treat (someone or oneself) to (something) v. (birini/kendini bir şeyle) şımartmak
treat with (someone) v. (biriyle) anlaşmaya varmaya çalışmak
treat with (someone or something) v. (birine/bir şeye) bir tavırla yaklaşmak
treat (someone or oneself) to (something) v. (birine/kendine bir şey) ısmarlamak
treat of (something) [obsolete] v. (bir şeyi) ele almak
treat with (someone) v. (biriyle) görüşme yapmak
Phrases
trick or treat expr. şeker mi şaka mı
treat others as you would have them treat you expr. sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran
treat others as you would have them treat you expr. sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran
Proverb
treat them mean keep them keen ilgi gösterme ilgi duysun
treat them mean keep them keen seversen üzülürsün üzersen sevilirsin
Colloquial
treat like dirt v. adam yerine koymamak
treat somebody like dirt v. adam yerine koymamak
treat somebody like dirt v. kaale almamak
treat like dirt v. kaale almamak
treat someone like a piece of shit v. birisine bir pislik gibi davranmak
treat someone like an adult v. birine yetişkin gibi davranmak
(do something) a treat [uk] v. (bir şeyi) harika yapmak
(do something) a treat [uk] v. (bir şeyi) mükemmel yapmak
(do something) a treat [uk] v. (elbise) harika oturmak
(do something) a treat [uk] v. (makine) mükemmel çalışmak
treat people the way you want to be treated expr. kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma
treat people the way you want to be treated expr. kendine davranılmasını istediğin şekilde davran insanlara
treat people the way you want to be treated expr. insanlara kendine davranılmasını istediğin şekilde davran
your treat expr. sen öde
it is your treat expr. sen öde
that went down a treat expr. çok keyifliydi
that went down a treat expr. çok iyi/hoş oldu
that went down a treat expr. çok zevkliydi
Idioms
dutch treat n. herkes kendi hesabını öder
dutch treat n. alman hesabı
a treat n. mükemmel
treat somebody like dirt v. aşağı görmek
treat somebody like dirt v. önemsememek
treat somebody like dirt v. adam yerine koymamak
treat with kid gloves v. gözü gibi sakınmak
treat with kid gloves v. pamuklara sararak sakınmak
treat someone as a kick in the teeth v. mağdur etmek
treat someone as a kick in the teeth v. yüzüstü bırakmak
treat someone as a kick in the teeth v. birisine pislikmiş gibi davranmak
treat someone as a kick in the teeth v. haksızlık yapmak
treat someone like a sexual object v. birisine cinsel obje gibi davranmak
treat someone as a sexual object v. birisine cinsel obje gibi davranmak
treat someone like a sexual object v. birisine cinsel objeymiş gibi davranmak
treat someone as a sexual object v. birisine cinsel objeymiş gibi davranmak
go down a treat v. büyük keyif vermek
go down a treat v. büyük rağbet görmek
go down a treat v. çok tutmak
treat oneself with something v. kendini bir şey ile şımartmak
treat somebody like muck v. saygısızca davranmak
pay for a treat for someone v. birine (yemek vb) ısmarlamak
stand someone to a treat v. birine (yemek vb) ısmarlamak
work a treat v. (çok) işe yaramak
work a treat v. çok etkili olmak
be in for a treat v. hoşuna gitmek
treat someone with kid gloves v. birine karşı itina ile davranmak
treat someone with kid gloves v. birine karşı çok nazik ve hassas davranmak
treat someone with kid gloves v. birine yumuşak davranmak
stand to a treat v. ısmarlamak
treat (someone or something) with kid gloves v. (birini/bir şeyi) gözü gibi sakınmak
treat (someone or something) with kid gloves v. (birine/bir şeye) karşı çok nazik ve hassas davranmak
treat like v. gibi yaklaşmak
treat like v. gibi ele almak
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek
treat (someone or something) with kid gloves v. (birini/bir şeyi) pamuklara sararak sakınmak
treat (someone or something) with kid gloves v. (birine/bir şeye) karşı itina ile davranmak
treat like v. yerine koymak
treat (one) like royalty v. (birine) krallar/kraliçeler gibi muamele etmek
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biriymiş/bir şeymiş) gibi görmek
treat (one) like royalty v. (birine) kral/kraliçe gibi davranmak
treat like v. gibi düşünmek
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birine/bir şeye, başka biriymiş/bir şeymiş) gözüyle bakmak
treat (someone or something) with kid gloves v. (birine/bir şeye) yumuşak davranmak
treat like v. gibi davranmak
treat (one) like royalty v. (birini) el üstünde tutmak
trick or treat expr. hediye ver yoksa karışmam
trick-or-treat expr. cadılar bayramında çocukların kapı kapı dolaşıp söyledikleri söz
a treat expr. harika
Speaking
don't treat people the way you don't want to be treated expr. kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma
it's my treat expr. (yemekler/içkiler vb) benden
you shouldn't treat her this way expr. ona böyle davranamazsın
you can't treat me like that expr. bana böyle davranamazsın
treat me like a queen expr. bana kraliçeymişim gibi davran
Law
ill treat n. fena muamele etme
invitation to treat n. icaba davet
Politics
notice to treat n. kamulaştırma ihbarı
Tourism
hospitality treat n. ikramlık
as a treat n. ikramlık
Advertising
treat yourself expr. kendini şımart
Technical
surface treat n. yüzey işleme
heat-treat n. ısıl işlem
heat treat v. sıcak işlemek
heat treat v. tavlamak
treat with tannin v. tanenlemek
Computer
treat as html expr. html olarak davran
treat consecutive delimiters as one expr. ardışık ayraçları tek olarak düşün
what a treat expr. ne müthiş
Medical
intention to treat n. tedaviye niyetlenme
intention-to-treat analysis n. tedavi amaçlı analiz
intention-to-treat analysis n. tedavi amacına yönelik analiz
number needed to treat (nnt) n. tedavi için gerekli sayı
treat migraine v. migreni tedavi etmek
treat psychiatric illness v. psikiyatrik hastalıkları tedavi etmek
Veterinary
dog treat n. köpek bisküvisi
Agriculture
treat [dialect] n. irice yapıdaki buğday kepeği
Social Sciences
trick or treat v. cadılar bayramında şeker toplamaya çıkmak